• Sonuç bulunamadı

Abdullah Cevdet

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Abdullah Cevdet"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

N

e za m an S h a k c s p e a r e i n v e o- nun ölüm süz e se rle rin den “ H a m l e t ” in adı geçse, birbi- b ir bi r ine gü çlü kl e , fak at tabiî b ir g ü çl ü kl e ba ğl a na n mısraların sesi d u yu lu r: V a r l ı k mı, y a y o k l u k mu ?.. Budur me sel e işte; D îv -i k ad er in g a d r in e e t m e k mi taham mü l, Y a karşı ge lip cuşuna seylâ b-ı f e ­ nanın V e r m e k mi bu tufan -ı b e lâ y a ya

n ih a y e t ? Bunl ar dan a c e p hangisi icab-ı

n e c a b e t ? Bu mısra la r, bundan tam 32 yı l önce, b ir k a ç a y e v v e l ölüm ü nün I 7 nci yıl ın ı id râ k et ti ğ im iz D o k t o r A b d u l l a h C e v d e t i n k a le m iy le bize P r e n s H a m l e t i n sesini ge ti ri y or d u . 1 7 yıl ö n c e ar a m ız d a n ay rıl an D o k ­ t o r için ö lü m y ıld ö n ü m le r i t e r t i p l e ­ m e k b ir âdet ha line g i r m e d i ğ i gibi, en v e f a l ı dos tla rın ın bile sütu nla rı­ nı işgal e tt ik le ri b ü y ü k g ü nd e lik g a z e t e le r im iz d e o n a dair b ir k a ç sa­ tır y a z m a k k adr işi na slı ğın ı g ö s t e r ­ d ikl e ri ni de ha t ırl a m ıy or u z.

LÂ F IN DOĞRUSU

Karı koca

öldükleri

zaman

ahrette aynı yere düşmemişlerdi.

Kadın cennete gitti ve hemen ce­

henneme elefon edip kocasını a-

radı:

— «Orada işler nasıl?

Haya­

tından

memnun

musun?« diye

sordu.

Adam:

— «E vet!» diye cevap verdi.

«A ra sıra ateşe kömür atmaktan

başka işimiz yok. Günde en fazla

2 saat çalışıyoruz! Y a orası nasıl?»

Kadın:

— «Berbat!» dedi.

«Sabahın

dördünde kalkıyoruz. Akşama ka­

dar da çalışmaktan canımız çıkı­

yor. »

Adam hayret etti:

— «Neden öyle?»

Kadın:

— «Vallahi» diye cevap ver­

di. ■ Lâfın doğrusu şu ki burada

çok azlığız. Herkese çok iş düşü­

yor!»

BAHSE GİRERİM Kİ!

Küçük bir kız İncilin sayfa­

ları

arasında

bir incir

yaprağı

buldu. Gözlerini iri iri açarak:

— «Şuna da bakın hele!» diye

bağırdı.

Bahse girerim ki Havva

Anaya aitti!»

BİR AZ Y A V A Ş !

Şahit konuşkan

bir adamdı.

Hızlı hızlı

konuşup

duruyordu.

Bir aralık gözü

zabıt

kâtibine

ilişti ve kâtibin kendi

söyledik­

lerini son süratle kâğıda

geçir­

mekte olduğunu farketti: Bunun

üzerine eskisinden daha hızlı ko­

nuşmağa başladı. Nihayet nefessiz

kalarak:

— «Kuzum okadar çabuk yaz­

mayın!» diye ricada bulundu. «S i­

ze yetişemiyorum!»

Abdullah Cevdet

O,

bir sanat

ve

ilim kolunda tam bir temsil­

ci olarak görünmezse de onların hepsini ihti­

va eden terkipçi kafa ve ruh yapısiyle müs­

tesna bir mevkie sahiptir.

— —

Y a z a n :

V U O (i i

D

o k t o r A b d u l l a h C e v d e t i n p o l i ­ tik fi k ir le r i üz er ind e d u rm a k bize düşmez. Biz onu b üyü k ö lç ü d e bir insa niy et çi o l a r a k t a n ı­ d ığ ım ız için, g e ç e n gün Sah a f la r Çarşısında, bir kitap ser gi sin de g ö r d ü ğ ü m ü z bir Gus ta v le Bon te rc üm e s i D o k t o r u n y a p t ı ğ ı h i z m e t ­ leri bütün a z a m e t iy le gö zü m üz ün ön ü n d e can lan d ırd ı. O n u n l a b e r a ­ ber, ya şa d ık la rı d e v i r d e v e daha sonra, yanlış anla şıl anl ar ın ıs tı ra p ­ lar ını d üş ünm ekt en k e n d im iz i a l a ­ ma dık.

A b d u lla h C e v d e t , her şevden ö n c e i m p a r a t o r lu ğ u n çök ün tü d e v ­ rinin ze k â ölç ü sü nde b ir aksülâmel sayıla bil ir. Ç a ğ d a ş m e d e n i y e t s e v i ­ y e s iy le im p a r a t o r lu ğ u n t e f e k k ü r s ev iy e si aras ındaki u ç ur um onu dehş ete düşürmüştü. Bu v a z iy e t te n k u rt u lm a k için ( ş a h s i y e t ) li ( f e r t ) lerin ha m le le ri n in şart o l d u ­ ğu na in an ıy ord u . Bu inan ç onu

B ü r ü n

şahsiyetçi v e f e r d i y e t ç i ya pmıştı. G ö k a l p ın ta m zıddı s a y a b i l e c e ğ i ­ miz bir y o l tutması bunda n ile ri g e ­ liy ord u.

İ

m p a r a t o r lu ğ u n sosyal müesse- le r ve t e f e k k ü r b ak ım ın da n g e r ili ğ in in s e b e p le r in d e n birini, suiistimal edilen v e d e v le t le iç iç e ge çi r ilm iş , karşılık lı te s ir le r y e k û ­ nu haİine g e ti ri lm iş dind e g ö r d ü ­ ğünd en, lâ ik liğ e ta r a f t a r oldu. Bu t a ra ft a rl ık , d üş m an la r ının elinde onun bir dinsiz sayıl m a sı na ves ile yapıl dı .

B ir k a ç asırlık g e r i l i ğ i n t e l â f i ­ sini ya İn ız k en d isi nd en b e k liy o r m u ş gibi b ir ta ra ft a n fe ls e f e ile u ğ r a ş ı r ­ ken, ö t e y a nd a n şiire g i r i y o r ; bir ta raf tan İç tim a î m e v z u l a r a d al ar ke n öte y a nd an ta ri he u z an ıy ord u . Bu hal tam m â na si y le ta ri h î ve sosyal bir zarur ett i. Bu z a r u r e t le r onun bir te k sahada d e ri nle şm es in e mâ ni

oldu. O, k eş if le r ya p a n b ir d ok to r, sistem sahibi b ir f i l o z o f v e s os y o lo g , m ü k e m m e l b ir şair h ü v i y e t i y l e k a r ­ şımıza çık a ma d ı. H a t t â onun insa- n iy e t ç i l i ğ i bile bir d o k t r in e d a y a n ­ m ıy o r , e t r a f ın a i m r e n m e d e n v e e t ­ rafı o d e v ri n gö zü k ap al ı ya şıyan la- rına işaret e tm e k ih ti ya cı nd an k a y n ıy o r d u .

A

bdullah C e v d e t b ir sanat ve ilim k olu n d a t a m b ir temsilci o l a r a k g ö r ü n m ü y o r s a da o n ­ ların heps ini ih ti v a e de n te r k i p ç i k a f a v e ruh yapLsiyle mü stesna bir m e v k i e y ü k s e l i y o r : Y e n i l i k r u h u ­ nun taşıyıcısı. Bu b a k ım d a n onun ö l m e z l e r i m i z ar asına k at ıld ığ ın ı g ö r ü y o r u z . Şimdi o n a en ç o k y a r a ­ şan bu h ü v iy e ti k en d i k a l e m i y l e P r e n s H a m l e t ten d i n l i y e b i l i r i z : Ö l m e k u y u m a k t ır ; u y um a k. .. Belki d e rü ya , Z i r a şeb-i m a k b e r d e b iz o ld u k t a k ef en -p uş So nsuz bu ölüm uykusu nun v a r

mı ki b ir f e rt Bilsin nasıl e v h a m ı, ne r ü y a la r ı

v a r d ı r ?

NE SANDINDI?

Gözlerini açınca kendini cen­

net gibi bir bahçede buldu. Cen­

net gibi» si fazla. Çünkü burası

ahret olmalıydı.

Zira öldüğünü

iyi hatırlıyordu. Etrafta kendisin­

den başka kimse yoktu.

Derken

bir melek İlâhî bir kahvaltı getir­

di ve gitti. Öğleyin gene aynı ne­

fasette

bir yemek

getirip gitti.

Akşam aynı şey tekrar edildi ve

yumuşacık bir yatak

hazırlandı.

Bütün ömrünce çalışmaktan şikâ­

yet eden adama önceleri bu çok

iyi geldi. Fakat birkaç gün sonra

canı sıkılmağa başladı. Yem ek ge­

tiren meleğe:

— «Bana yapacak bir iş vere­

mez misiniz?» diye sordu.

Melek:

— »Maalesef .efendim!» diye

cevap verdi.

«Burada iş yapmak

yasaktır»

Günler bunaltıcı

ve çıldırtıcı

bir yavaşlıkla geçiyordu. Nihayet

bir gün aklını oynatacak gibi olan

adam Meleğin ellerine sarıldı:

— «Beni kurtarın

buradan!»

diye haykırdı. «Çalışmak istiyo­

rum. Yapacak bir işim olsun da

cehenneme gideyim razıyım !»

M elek

kaşlarını

hayretle

kaldırdı.

— «Ama efendim, siz nerede

olduğunuzu sanıyordunuz?«

SON SÖZ

Genç Am erikalı gemici maa­

şını almıştı. Uzaktaki sevgilisine

telgraf çekmeğe karar verdi.

Bir

kâğıdın üzerine: «Seni seviyorum.

Seviyorum. Seviyorum » diye yaz­

dı.

Memur:

— «A yn ı

para

mukabilinde

bir kelime daha ilâve edebilirsi­

niz» dedi. Gemici uzun uzun dü­

şündü sonra bir kelime daha ilâ­

ve etti:

«Hürmetler!»

21

Referanslar

Benzer Belgeler

Özellikle AB’nin Anayasası olarak da nitelendirilebilecek olan kurucu antlaşmalarda yer verilen çevre, tarım politikası, işyeri sağlık ve güvenliği ve refah hizmetleri,

Elde edilen bu iki temel bileşik ile, diazolanan 4-nitroanilinin reaksiyonundan iki farklı diazo bileşiği (A ve B) oluşturuldu (Şekil 4.2). Bu tez çalışmasının temel amacı

觸覺與嬰幼兒發展

In the light of the above findings, we aimed to evaluate the possible relationship between the I/D polymorphism of the ACE gene and hemorheological parameters, such as

洗澡前可用防水敷料將傷口貼住,避免傷口潮濕,沾水。

There had been no available patient decision support systems or decision aids to help patient to make a treatment choice for facial superficial pigmented disease.. The study

Bu şekilde elde edilen küple olmıyan indirgenmiş matris denklemlere tatbik edilecek ’’çevrimsel Chebyshev yarı iteratif” metodunun asimtotik yakınsama hızı