r-Hi k â y e ;
T E k i l T
sim babanın emeli doğrusuo kadar da aykırı değildi: altmışına kadar, gene eski si gibi, defterlerinin, dosyalarının arasında çalışacak, sonra tekaüt olup, hayatın biraz da zevkini sü recekti.
Bu masomane emelin peşini hem sabır hem de azmile takip ede ede, nehayet, vakit gelince muradına
erdi.
Kaleme sonuncu defa geldiği gün onu görmelidi. Böyle bir hadise nin ehemmiyeti ile mütenasip bir vakar ve azemet takınmıştı. Her za manki gibi, masasının başında ça lıştı, her zamanki gibi defterlerini açıp kapadı, ve gene her zamanki gibi ashabı masalihi tersledi. Bütün bu işler, ertesi sabahtan itibaren başkasına devrolunacaktı.
Akşam üzeri, paydos canı çalınca, kapıyoldaşlarının birer birer ellerini sıkıp vedalaşırken, gözlerin den fışkıran yaşları zaptedemedi. Lâkin, bundan sonra, serbes yaşa manın tadını hakkiyle tadabilmek dü şüncesi ona bir teselli oldu. Yıllar dan beri, evrak masasına sürtüne
Y azan: Ercüment Ekrem
sürtüne yıpranmış yeni ile gözlerini sildi.
Sokağa adımını atar atmaz, hüznü tamamen geçti. Köşe başın da, genç, süslü bir kadınla karşı laştı.. bakıp güldü. O güne kadar, memuriyet haysiyetine münafîdır deye hiçbir kadının yüzüne, sokak ta, serbesçe bakmamıştı. Şimdi, kimseden pervası? bunu yapabili yordu. Ne bahtiyardı!
Artık, hür bir adamdı. Çalışmağa mecbur olmıyacak kadar emniyet sa ndığında parası, bir iki akarı vardı. Bununla dilediği yerde, dilediği şeyi yapabilecek ve kimseye hesap ver mekle mükellef olmıyacaktı. Varide den, sadıradan kayttan kuyuttan, toz lu torbalardan, küflü mahzenlerden, havaleli kâğıtlardan, tekitlerden elham dülillah kurtulmuştu. Oooh! çok şükür!
Akşamını ve gecesini bermutat ge çirdi. Elli dirhem rakısını içti; kendi eli ile pişirdiği sahanda yumurtayi, ezik pilavı yedi, kaplarım yıkadı, kal dırdı. Sonra, saat dokuz buçukta yatağına girip, ta çocukluğundan beri nasıl alıştı ise, evvelâ sağına, müte akiben soluna döndü, uyudu.
Sayıfa : 40
Ertesi sabah, uyandığında,f saat sekiz buçuklu, ödü patladı, dokuzda, behemehâl jalemde ispati vücut et mek lâzımdı. Hemen yataktan fırladı ve sırtından entarisini atıp, ayağina pantalonunu geçirdi.
Derken, birdenbire, tekaüt olduğu nu hatırladı. Artık mesai saatları ile, devam jurnali ile bir alâkası yoktu. Bunun üzerine tekrar soyundu, enta risini tekrar giydi ve henüz sıcaklığını muhafaza eden döşeğine girdi. Lâkin, kendisini bir türlü uyku tutmadı, dön dü.. döndü .. başı ağrıdı., ve kalktı. Şimdi, ne yapacaktı?
Ne mi yapacaktı ?. Hayattan kâm alacak., hürriyetin zevkini sürecekti.
Fakat bu okadar kolay değildi. Bu gayelere erişmek birtakım vasaite mütevakkıftı.
Hayattan kâm almak: bu çok eyi bir şeydi. Fakat, bu nasıl alınırdı? Bu hususta, hiç fikri yoktu. Düşündü.. düşündü .. içinden çıkamadı. Mamafi- henüz meyus değildi. Her işin başlan gıcı daima güç olduğunu biliyordu. Mesut yaşamanın sirrına, elbet o da agâh olacaktı. Bunun için, başkala rının ne yaptıklarına dikkat edecek, onlardan örnek alacakti.
Bahtiyar görünenleri gözetlemeğe başladı. Kimi içkiye, kimi de kadına, kumara dadanmıştı. Bazıları ise seya- hatla, okumakla gönül avutıyordu. -Asım baba, bunların hepsini biri biri
ardınca denedi.
IçKi midesini bozdu, katimlar rahatını kaçırdılar.
Kitaplar kendisine uyku verdi, gez diği yerlerde parasına acıdı. Fazla ola rak, denizde korkıyor, şömendöferde bâşı dönüyordu.
Hayatın zevkini hakkiyle çıkarmak, her halde kolay iş değildi. Uykusuz luğun ne olduğunu, ömründe, bilme yen Asım babanın sabahlara kadar göz yummadığı geceler oluyordu.
Ah, ne etmiş te tekaüt olmuştu?!. Defter tutmak, kayıt yürütmek, der kenar yazmak ne hoş bir meşgale idi. Kadın., içki., hiçbirinde kalem muhi tinin cazip tesiri yoktu.
Olanca cesaretini topladı; bir istida ile müdürüne dayandı: eski vazifesi ne iadesini istiyordu,
— Mümkün değil! cevabım aldı.
— Fahri çalışırım., dedi. güldüler
Asım baba, melûl melûl evine döndü. O geceyi derin bir meyusi- yet içinde, uykusuz geçirdi.
Sabahleyin, birdenbire aklına bir şey geldi, giyindi, sokağa fırladı., eski dairesine koştu. Daha, efendiler gelmemişti. Odacının eline beş lira tutuşturdu; iki tane boş kayıt def teri aldı. Hırsız gibi, arkasına baka baka, evine döndü kapandı.
O gün bu gündür, Asım baba kapısından dışarıya, ancak yemek ten yemeğe çıkar. Sabahın saat
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi