(1) Eski bir hocası İçin: «Ben I H ıfzı Veldet'i hiçbir zaman sevi yeli bulmadım» ve «Ondan bir ho calık alacağım var» diyecek kadar «seviyeli» olan müslüman bir yazar geçende benim sovadım üzerine bir fıkra vazmıs- Ben Soyadı Kanunu kabul olunmadan, vani 1935’ten ön ce de ailemizin adını fsovadı) ola rak kullanırdım. 1933'te İsviçre’de aldığım doktora dinlomamda ve ay nı vıl basılan doktora tezimin üze rinde ve ayrıca Almanya'da Hei - delbere’de. bilimsel bir dergide 1935 basında yayımlanan Almanca bir makalemde hep ( Velidedeoğlu) is mi vardır. Türkiye’de Soyadı Ka nununun uygulamasın» başlanınca, nüfus memuru bu soyadını tarikat dedelerine özgü sanarak tescil «t - medi. Her ne kadar bunun tarikat larla ilgisi olmadığını, esasen bl - zim ailemizin hiçbir tarikate bağlı olmayan (sünnî) bir aile olduğunu ispat etmiş isek de bir fayda ver medi. Bunun üzerine bir süre Ço- rum’da halk arasında fVelidedeler) in kısaltılmış olarak kullanılan (Veldetler) kelimesinden - (Vel - det) soyadını bütün ailece aldık. Sonradan anlayışlı bir vargıca baş vurarak eski soyndımm kullanma hususunda mahkeme kararı çıkar dık. Avrupa bilim muhitlerinde (V e- lidedeoğlu), Türkiye'de ise (Vel- det) olarak tanındığımdan, benim için (Veldet) i Ö2 ad olarak alı - koyma zorunluftu doğdu. Böylece rahmetli (A li Fuat Başgil) gibi biz de üç isim kullanıyoruz. İste (V e l det) İn, sayın yazarın pek merak ettiği cves mânası* budur. ¿.Benden 10 mimara ald ığın ı» övünerek ya zan bu yazarın iddİR ettiği «hoca - lık alacağı» na gelince: doğrusu benim buna verecek hiçbir cevabım yok. Bu konuda okurlarımdan al - d iğim 100'e yakın verici ve kına* yıcı mektuptan yalnız hiç tanıma dığım emekli; kadirbilir ve nazik bir hâkimin su birkaç satırını bu raya aktarmakla yetineceğim:
«— İstanbul Hukuk Fakültesinden (1933 - 1936) devresinde mezun o l dum. Medeni Hukuk Profesörümü* merhum Ehül’ıılâ Beyefendi idi. Hatırımda kaldığına göre siz de bizden bir sene sonraki (1934-1935) devresi birinci sınıfının profesörü Sclmarz’ ın doçenti idiniz. Ben hâ kimlik sınıfının son barem derece sini bulduktan sonra 6 sene evvel, isteği İle. emekli olmuş bir kişiyim. Siz ise milletçe iftihar ettiğimiz kıymetli bir profesörsünüz. Bu nıek. tııbıı yazmamın sebebi dünkü Ter cüman Gazetesinde çıkan, talebe niz bir yazarın yazısıdır (...) .Bu talebeniz! tanımam (...) hiç bir ta. lebe hocası hakkında böyle yazmaz. Sizden bir (hocalık alacağı) var mış! (...) Hocaların daima talebe lerinden birşey alacaklı olduğunu hiliyordnk. Talebelerin do bocala, rından alacaklı olabileceklerini ilk defa bn zattan öğreniyoruz! Ben talebeniz olmak şerefini kazanma mış olmakla beraber, onnn nam vo hesabına tizden a f diliyorum, tik okuldaki hocalarımdan üniversite deki profesörlerime kadar, yetiş- memde emeği geçenleri dalma hür metle yad ettiğimden, bn talebeni zin yaptığına çok üzüldüm. Ama siz üzülmeyin. Bunu onun fahâle- tin. M 7 l K - . l i M Jkjü