• Sonuç bulunamadı

[Anavatan Partisi propaganda ilanı]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Anavatan Partisi propaganda ilanı]"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Sevgili vatandaşlarım,

Yann, 10 ilimizde, 11 milletvekili seçimi

için oy kullanacaksınız.

Bu ara seçimlerde...Ne Yüce Meclis, ne de

iktidar değişmeyecektir. Sadece,

Parlamento’daki 11 boş sandalye sahibini

bulacaktır.

Böylesi bir seçimde, sandık başında,

milletçe hedefimiz ne olmalıdır?

D em okratik bir ülkede, her işin başı,

siyasi istikrardır.

Siyasi istikrar ise...Memleket meselelerine

hakim, hızlı çalışabilen, hızlı kanun

çıkarabilen bir Meclis ve güçlü bir

iktidarla sağlanır.

Demek oluyor ki, siyasi istikrar, memleket

meselelerini çözecek, yapıcı, iş bitirici bir

icraatın da vazgeçilmez şartıdır.

Şimdi...Bir de hatırlayın...

Yüce Meclis’te, bir kere siyasi istikrar

bozulunca, tek bir kanunun çıkamadığı

günleri hatırlayın.

Siyasi istikrarsızlık yüzünden, bu

memlekette bir zam anlar Cumhurbaşkanı

dahi seçilemeyen dönemleri hatırlayın.

Bir yanda tepede başlatılan siyasi kavga...

öte yanda bölünen millet, cepheler,

koalisyonlar...

O dönemlerde anarşiden, terörden, içine

yuvarlandığımız iktisadi uçurum dan

çektiklerimizi unutmayalım.

Bugün, nereden nereye geldik? Bir de ona

bakalım.

Bugün, kalkınmaya adanmış, büyük

memleket meselelerini çözüm yoluna

koymuş, güçlü bir ülkeyiz.

Bugün...Bütün Türkiye büyük bir şantiye

halindedir...Her yerde, her yörede yatırım

var, işsize açılan yeni iş alanlan var.

Bugün...Doğu ve Güney-Doğu tarih

boyunca görmediği bir kalkınmanın

eşiğinde...

Ya büyük şehirlerimiz...Güçlü, iş yapabilir

Belediyeler sayesinde hepsinin çehresi hızla

değişiyor. Su, kanalizasyon meselelerine

köklü çözüm getiriliyor.

Ya çıkarılan kanunlar? Tüm ü de sosyal

adaletçi olan uygulamalar:

İm ar Afîı...Vergi İadesi...KDV...Toplu

K onut Fonu...Bunlann hepsi Türk sosyal

hayatına yeni boyutlar getiren

reformlardır.

Eğer siyasi istikrar olmasa, eğer hızlı

çalışabilen bir Meclis ve akıla bir İktidar

olmasa, bugünlere nasıl gelebilirdik?

Ve nihayet, uygulanan akıla ekonomik

politikalarla ulaştığımız ihracat başarısı...

bütün dünyada ulaştığımız yüksek dış

itibar...

Değerli vatandaşlarım,

Türkiye’nin elbet çözüm bekleyen

meseleleri vardır.

Am a en önemlisi, artık geriye dönüş

yoktur.

Memleketi kan, anarşi ve yokluk içine

sürükleyen siyasi zihniyetlerle ilişkimiz

kesilmiştir.

Bu memleket, yıllar boyu ne çekmişse

siyasi istikrarsızlıktan çekmiştir.

Yarın oylarınızı bu bilinç içinde kullanın.

Y ann oylarınızı A navatan Partisi’nde

toplayın.

Oylarınızla siyasi istikrara ve

sürdürdüğümüz barışçı anlayışa sahip

çıkmanızı sizlerden bilhassa istiyorum.

Bu inanç içinde, hepinize en iyi dileklerimi

sunuyor ve bu seçimlerin milletimize

hayırlı olmasını Cenabı H ak’tan

diliyorum.

PARTİSİ

1 9 S 3

TU RG U T OZAL

Başbakan ve

Anavatan Partisi Genel Başkanı

(2)

BENİM OYUM

OLSAYDI...

I!

' ’

,

, ,

Stetfn M erin

w t defterinden ,

H

E R se ç im , ayrı b ir olaydır. S e ç im le r o g ü n ü n s o ru n la rın ın ş ö y le v e y a b ö y le o y v e rilm e s iy le ş u ş e k ild e v e ya bu ş e k ild e ç ö z ü m e u la ş m a s ın ı ya hu t u la ş a m a m a s ın ı tayin eder. A ra s e ç im le r h u k u k e n ik tid a ­ rı d e ğ işt irm e y e b ilir a m a ik tid a rıyla ve m u h a le fe tiy le s i ­ y a se t h a y a tın ın b u n la rd a n e t k ile n m e m e si im k â n sız d ır.

H e le ara s e ç im le r 6 7 ¡İlik bir ü lk e n in 10 ilin d e ve 11 s e ç im b ö lg e s in d e ya pılıyorsa... B u n la r a ü ç m ily o n a y a ­ k ın s e ç m e n katılıyorsa...

B u b a k ım d a n 1986 ara s e ç im le r in i h iç k ü ç ü m s e m e ­ m e k lazım dır. K a ld ı kİ 6 K a s ım s e ç im le r in in y a p ılış tarzı b u n la ra ayrı bir ö n e m ve a n la m verm ektedir.

T ü rk s e ç m e n i, tabii b en ce , 6 K a s ım ’d a m ü m k ü n en iyi tercihi ya p m ıştır, k e n d is in e en ç o k u m u t v e rm e s i d o ­ ğa l partiyi iktid a ra ge tirm iştir. B u u m u tla rın g e r ç e k le ş t i­ rilm e s in e h ü k ü m e tin k u r u lm a s ıy la birlikte b a ş la n m ış t ır da... N e d e n ya p ılm a d ığ ı, n e d e n y a p ıla m a d ığ ı s a d e v a ta n ­ d a ş ç a h e p s o ru la n ba zı m e se le le r, ba zı b a sit m e se le le r " K r is t o f K o lo m b ’u n y u m u r t a s ı” k o la y lığ ıy la h e m e n h a l­ le d ilm iştir. B ir iki ö r n e k v e rm e k g e re k irs e “ M a rlb o ro rezaleti” İle bele d iye le rin devlet k a p ıs ın d a y ılla r b o y u s ü ­ ren d ile n c iliğ i gösterilebilir. E k o n o m id e , ihracat p a tla m a ­ s ı d e m e y e y im de, her türlü ihracatın d evlet ş a p k a s ı altına s o k u lm a s ı ve b u n u n te ş v ik i ayrı b ir beceridir.

S o n r a ne o ld u ? S o n r a A N A P , g e rç e k ve k ö k lü b ir p a r­ ti o lm a m a s ın ın s o n u c u "k u ru c u lider”in su lta sı altına d ü ş ­ tü. K u r u c u liderin, p ek ç o k m e ziy e tin in y a n ın d a p e k ç o k d a k u s u r u b u lu n d u ğ u , b u n la rd a n b a z ıla rın ın " a ile b o y u ” o ld u ğ u o rta y a çıktı. “ N e o ld u m d e lis i o lm a k ” g ü ze l bir d e y im d ir ve bu, T u rg u t Ö z a l’ı ç o k iyi tarif etm ektedir. F ü ­ tu rsu zlu k, her tarafıyla d o ğ ru y o ld a b u lu n u ld u ğ u in a n c ın ­ d a n kaynaklanan, a slın d a b u y o lu n s o n u c u dertlere, s a y ıs ı gittik çe artan kesim lerin ıstıra b ına g ö z yu m m a k, hatta o n ­ la rla a lay etm ek, h e r ş e y in en iy is in i k e n d is in in b ild iğ in i s a n m a k ve herhalde, liderin tabiatının icabı ciddiyetsizlik, la u b a lilik , te p e d e n b a k m a bu iktidarı ç a b u k yaralam ıştır.’ E ğ e r parti, parti o ls a y d ı, e ğ e r parti ö rg ü t ü n ü n , parti y ö n e t im in in , parti M e c lis g r u b u n u n b ir kıym et-i ha rb iye - s i b u lu n s a y d ı çareyi m u tla k a bir ara s e ç im d e a ra m a k g e ­ re km e ye b ilird i. A m a parti, parti o lm a d ığ ın d a n b ö y le bir lü zu m , T ü rk iy e ’n in en a cil ih tiya c ı n ite liğ iy le bu ara s e ­ ç im d e o rta ya ç ık m ıştır.

B ir a ra s e ç im zaferi h a lin d e g id iş in n e re ye v a r a c a ğ ı­ nı d ü şü n e b iliy o r m u s u n u z ? S e ç m e n de, A N A P ö rgütün ün , A N A P yön e tic ile rin in , A N A P M e c lis G r u b u ’n u n k a y ıt s ız ­ lığı iç in d e T u rgu t Ö z a l’ı h iz a y a ç e k m e z s e ö n ü m ü z d e k i iki yıl T ü r k iy e 'n in id a r e s in i d e h ş e t iç in e d ü ş m e d e n m ö z le r ö n ü n d e c a n la n d ırm a k im k â n sız d ır. w

B ir d e m o k r a s id e s e ç m e n , ö z e llik le k u lü p tutar g ib i parti tu tm aya n , parti rozeti t a ş ım a d ığ ı iç in h e r s e ç im d e o g ü n ü n so ru n la rın a Kendi a klın d a ça re b u la n s e ç m e n b u ­ n u n için vardır. B u n la r s e ç im le r in k a d e rin i ta y in ederler. O n d a n d o la y ı b u n la rd a d ır se ç im le r in g e r ç e k s o r u m lu lu ­ ğu . Ö z a l'ın ve d o la y ıs ıy la A N A P ’ın, b ir a ç ıd a n 6 K a s ım u m u tla rın ın ş a n s ı b u s e ç m e n in b ir a ra s e ç im zaferi s a r ­ h o ş l u ğ u n u zaten p u s u la y ı ş a ş ır m ış b ir g id iş e v e r m e m e ­ sidir. A k s in e , o n u y a k a s ın d a n tu tu p s ilk e le m e s id ir.

S

EÇ M EN , oyunun hangi halde değer taşıyacağını, hangi halde ziyan olacağını, hatta hangi halde, istemediği so- ____ nucu dolaylı yoldan doğuracağını doğru tespit etmek du­ rumundadır. Ecevlt'in D S P ’si ile Yazar’ın H D P 'sin e oy vermenin A N A P ’a oy vermekle eş anlam taşıdığı o kadar açıktır ki, bunca yılın tecrübesine sahip Türk seçm eninin böylesine kaba bir oyu­ na gelmemesi lazımdır. Bunlar bugün parti bile değildirler, yarın da parti olabilmeleri bahiskonusu sayılmaz. Zaten Ozal da bunun için onları 28 Eylül ara seçimlerine sokmuştur.

Öyle bir ara seçimin arifesinde bulunuyoruz kİ, belki demok­ rasimizin tarihinde ilk defa "kim e oy vermemek”, “kime oy ver- m ek”ten daha büyük bir anlam taşıyor. Seçm enin uyarısını almayan, “demek her yâptığım m übahm ış” inancına kapılan ik­ tidarların, hele sapıtma yoluna zaten çıkmışlarsa durmalarını, ken­ dilerine çekidüzen vermelerini kimse ne bekleyebilir, ne de isteyebilir.

Partiler bu ara seçimlerden sonra oturacaklar, kendilerini bu­ lacaklardır. Bu ara seçimlerden sonra Türk siyasi hayatı 6 Kasım ’ ın anormalliğinden tamamlyle sıyrılacak, yeni bir "kart dağılım ı" İle oyun doğal kurallarıyla tekrar başlayacaktır.

* Bunun şartı A N A P ’a dolaylı veya dolaysız tarzda bu ara se­ çimde kesinlikle oy vermemektir.

O y kullanılacak bir bölgenin seçmeni olsaydım, oyların bö­ lünmemesini de esaslı bir unsur diye gözönünde tutarak, oyu­ mu A N A P ’a vermezdim.

Bu ara seçimde üst tarafı teferruattır. Herkes, eli hangi parti­ ye giderse ona verir. Tercihan, en büyüğüne.

Ben de öyle yapardım.

9

" H m a m lrn n m itM n

f

kilo fındığı geçiremedim ‘

•Fındığıma el konduk

i r j - n R A B Z O N Havaalam’nda polis, dün bavulumda I . T , . . A i / y m L "B e n şimdi o fındığı eve götüremeyecek miyim, me- I X [ bulduğu bir kilo fındığa el koydu. <— mur dedim.

R A B Z Ö N Havaalam’nda polis, dün bavulumda bulduğu bir kilo fındığa el koydu.

Kusura bakmayın, sakıncalıdır bu fındıkla uça­ ğa binmeniz” dedi, "Fındığınızı Trabzon’dan çıkarma­ nız yasaktır.”

Havaalanı güvenlik polisi benimle şaka yapıyor san­ dım, şakasına ben de şakayla karşılık verdim:

“ Bu fındığın her biri, Karadenizli zekâsının en son icadı mini bombalar, değil mi?” dedim, “ Nasıl da uyu­ madınız ve hemen yakalayıverdiniz terenin son neferi­ n i? "

A-a... Bu polisler de şakadan hiç anlamıyorlar. Yüzü­ me üniformalarının sıfır altı derecesiyle buz gibi bakıyor­ lar.

Ben de ısı derecemi düşürdüm ve ben de mesleksel kim­ liğimi takındım yüzüme:

“ Zaten geç kaldım, vaktim yok, memur bey” dedim, "Bavulumda tabanca ya da bomba buhnadnuzsa izin verin kapatayım da, uçağa yetişeyim.”

Havaalanı güvenlik sorumlusu polis, bavulumun ka­ pağını kapatmama izin vermesi şöyle dursun, benden izin isteyip, elini bavulumun alt bölümlerine sokmaya başla­ dı:

"Bavulunuzdaki bütün fındık bu mu, yoksa yarım­ şar kiloluk ya da iki yüz ellişer gramlık paketler de var mı?” dedi.

Polise, bavulumu istediği gibi arayabileceğini söyledim. O da, zaten buruş buruş olmuş yedek elbisemi kaldırdı, daha da buruşturarak yerine koydu. Bir-iki tanesi

giyil-Mete AKYOL

memiş, giyilmişleri ise yamru yumru edilip, bavulumun şurasına burasına sokuşturulmuş gömleklerimi çıkardı, alt­ larındaki bölümleri inceledi. Top top edilmiş kullanılmış çoraplarımı parmaklarının uçlarıyla yoklayarak, içlerinde fındık saklanıp saklamlmadığım denetledi. Daha sonra da, şişkin görünümlü bir çanta buldu, onu çıkardı.

" H i ç zahmet etmeyin, o çantanın fermuarını açmak için, polis bey” dedim, "İç in e tıraş takımlarımla, diş fır­ çamı ve dişraacunumu koyduğum çantadır o.”

Kendini fazla yormaması için yaptığım bu yardım öne­ risini de kabul etmedi polis:

“ Kusura bakmayın, açmak ve içine bakmak zorundayım” dedi, “ Bu çantada fındık olup olmadığını gözlerimle görmek vazifemdir.”

O vazifesini yaparken, birden benim aklıma da vazife yapmak geldi.

Havaalanına beni getiren taksinin şoförü Fikret Bay- rak’a fotoğraf makinemi uzattım:

“ İk i adım geri git, şu delikten bak, şu düğmeye bas, Fikrelçiğim” dedim.

Fikret’in foto muhabirliğine pek güvenmediğim için elin­ den makinemi aldım, karşımdaki manzaranın bir fotoğra­ fım da ben çektim.

Polis, o an bavulumdaki arama ve tarama, tetkik ve incelemesini bitirmiş, bavulumu açar açmaz bulduğu nay­ lon poşet içindeki bir kiloluk fındığa el koyuyordu.

“ Ben şimdi o fındığı eve götüremeyecek miyim, me­ mur bey?” dedim.

Gülmeye başladı:

“ Eviniz Trabzon’da veya Rize'de, Giresun'da, O r­ du’da ise, elbette götürebilirsiniz” dedi, “ Fakat eviniz bu dört kentin dışında ise özür dilerim, kesin emir var, bu fındığı burada bırakmak zorunda kalacaksınız.”

Trabzonlu şoförüm Fikret’e baktım, gözleri ışıl ışıl par­ lıyordu. Fındığın dönüp dolaşıp, kendisine kısmet olaca­ ğını anlamıştı.

Polisten izin isteyip, elindeki bir kiloluk fındığımı al­ dım ve onun gözleri önünde şoförüm Fikret Bayrak'a he­ diye ettim:

“ Senin kızlara götür bunlan, Fîkretçiğim” dedim, “ Onlar yerlerse bir şey olmuyormuş... Bu radyasyonun bütün zarar ziyanı, Karadeniz’in dışındaki vatandaşay- mış meğer...”

★ ★ ★

Karadeniz’den dışarı bir kilo bile fındık çıkarılmaması konusunda bir polisin gösterdiği duyarlılık ve uyguladığı görev sorumluluğu, insanda “Gerçekten güvenli ellerdeyiz” duygusu ve güveni uyandırıyor, amma...

Çemobil bombasının patladığı beş aydan bu yana, Ka­ radeniz’e radyasyon yağdığının farkına bile varmayan ya da daha kötüsü, farkına varıp da, ağızlarım açıp, halkı uyarma zahmetine katlanmayan sözüm ona görevlileri, sö­ züm ona ilgilileri hatırlayınca ise insan bu kez “ Gerçek­ ten ne biçim ellerdeymişiz” dememek için kendisini zor tutuyor.

'Sahte mühendis olayı"nda herkes topu birbirine atıyor

Dosya incelemede

mühendis” olduğunun ortaya çık­ ması konusunda ilgililer, açıklama yapmıyorlar. Bu arada, işyerleri yı­ kılan Perşembepazan esnafının da durumu hukukçulara incelettiği ve dava açmaya hazırlandığı öğrenildi.

Aydın Baykal’ın, “ Ben Ort» Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat B ö lü m ü m ezunu yüksek mühendisim" diye Beyoğlu Beledi­ yesi'nde 2 yıl planlama şefliği yap­ tığı iddiası ile ilgili olarak önce İs­ tanbul Anakent Belediyesi’nin gö­ rüşlerini aldık. Bedrettin Dalan ara seçimler dolayısıyla Bingöl’e gitti­ ğinden sorularımızı Genel Sekreter Atanur Oğuz cevapladı. Olayı he­ nüz incelemediğini belirten Oğnz şunları söyledi:

“ İncelemeden kesin bir şey söy­ leyemem. Olay sizin dediğiniz gibi mi bilmiyorum. Öyle olsa bile, Per­ şembepazan ve Tarlabaşı yıkımla­ rında Aydın Baykai'ın imzası var diye, bütün bu işlemler geçersiz sa­ yılamaz. Am a siz bu konuda ke­ sin görüşü Bedrettin Bey’deu ahu.” Kendilerini telefonla aradığımız

A İşyerleri yıkılan Perşembepazan esnafı, durumu hu-

w kukçulara inceleterek dava açmaya hazırlanıyor

• Beyoğlu Belediye Başkanı öztürkatalay İzne ayrıldı

Beyoğlu Belediye Başkanı Haluk nı’nda görüştüğümüz işadamlan ise Öztnrkatalay’m ise “ mıntıkada” şunları söylediler:

olduğu belirtildi. “ Perşembepazan yıkımlarında P E R Ş E M B E P A Z A R I N E D İY O R ? belediyeler zaten birçok kanunsuz-

Perşembepazan Merkezi İşala- luk yapmıştı. Bu hem istimlak

"Sahte mühendis" olduğu öne sürülen Aydın Baykai'ın

ataması, bir ay içinde "yıldırım hızıyla" gerçekleşti­

rilmiş

U

'Cam el T ro p h y"ye

k a tılıy o ru z

İS T İH B A R A T S E R V İS İ L U S L A R A R A S 1 sürücülerin bir araya gelerek yetenek­ lerini stnadıklan geleneksel Camel Trophy yanşmasmın -•sekizincisi 26 Mart ile 12 Nisan tarihleri arasında M a­ dagaskar’da yapılacak ve bu yarışmalara Türkiye de ilk kez ka­ tılacak.

Camel ve Land Rover fırmalannca ortaklaşa düzenlenen Ca- me! Trophy yarışlarım tanıtmak üzere Türkiye’ye gelen Orga­ nizasyon Komitesi Başkanı Patriek Lescellent, organizasyonla ilgili olarak şu bilgiyi verdi:

“ Camel Trophy’yi bir ralli olarak görmek yanbş olur. Olaya, pusu sistemine dayanan, zekâ ve yeteneğin sınandığı bir oyun, insanın doğaya k a ış mücadelesi ve kazanma gayreti olarak bak­ mak gerek. E n çok puan toplayanın birinci seçileceği Camel Tropby’de, parkura tamamlamak bile büyük başarıdır.”

Camel Trophy’ye katılacak Türk ekibi, Ocak ve Şubat ay­ larında yapılacak iki elemeden sonra belirlenecek.

planlarının hazırlanmasında, hem de uygulanmasında görüldü. Anla- şıhyor ki, bunların hazırlanmasın­ da sahte mühendislerin de rolü var­ mış. Şimdi durumu hukukçulara inceletiyoruz. Onların vereceği mü­ talaaya göre dava açma yoluna gi­ debiliriz.”

BU NE SÜRAT?

Bu arada sahte mühendis oldu­ ğu iddia edilen Aydın Baykai’ın sözleşmeli mühendis olarak tayini­ nin “ görülmemiş bir hızla” yapıl­ dığı belirlendi. Belediyeye 24 Ekim’ de başvuran Aydın Baykai’ın tayi­ ni bir ay içinde İçişleri Bakanlı­ ğımdan gelirken, başkalarında bu sürenin 4 ayı bulduğu öğrenildi.

Bizzat Anakent Belediye Başkam Bedrettin Dalan tarafından göreve çağrılan ve önemli mevkilere getiri­ len ve hepsi de gerçek mühendis olan Ünal Beyazıt, Veli Öztürk, Kenan Koç, Şahin Tosuner, Hüse­ yin Kaya’mn tayinlerinin bu şekil­ de yapıldığı belirtildi.

ÖZTÜRKATALAY İZNE AYRILDI

Öte yandan, görüşlerine başvur­ duğumuz Anakent Belediye

Başkan-1! 6

i

vekili Hikmet Bozanoğlu ise, şu bil­ gileri verdi:

“ Haberi okuyunca Beyoğlu Be­ lediye Başkam Haluk Öztürkata- lay’a telefon ettim. İzne çıktığını söylediler. Aydın Baykai’ın dosya­ sını istettim. İnceliyorum. Dosya­ da diploma yok. Gerek görülürse, sorumlular hakkında hem idari, hem de ceza davası için tabu ki so­ ruşturma açdacak.”

“ BAYKAL İMZALAMIŞSA

İPTAL EDİLİR”

İnşaat Mühendisleri Odası İstan­ bul Şube Başkanı Ertuğrul Tığlay, “ Aydın Baykai’ın Planlama Şefi olarak imza attığı işlemlerin iptal edilmesi gerekir” dedi.

Tığlay, şunları söyledi: “ En basit bir devlet memurlu­ ğu için aylarca güvenlik soruştur­ ması yapanlar, Aydın Baykal için bunu 15-20 güne nasıl sığdırdılar acaba? Kamu kuruluşlarında çab- şan mühendislerin meslek odaları­ na kayıt olmaları zorunluluğu 1983'te kaldırıldı. Biz bunu vak­ tiyle eleştirdik. Eğer kaldmlmasay- dı, Baykai’ın mühendis olmadığı daha baştan anlaşılabilirdi.”

İ l

¡

4

?

Teoman

Erel

KAPANIŞ NOTLARI

|U yılın batlar aylarından İtibaren şeytan dürttü, “gez” di­ ye. İyi yapmışız... Bunu ilk kez, Başbakanla gittiğimiz G A P ____ gezisinde hissetmiştik. Büyük barajları, Urfa Tünell’ni ge­ zerken dikkat etmiştik, Başbakan sanki bir hazırlık İçindeydi. Kentlerde, kasabalarda her fırsatta miting tecrübesi, Fak-Fuk-Fon propagandası yapıyordu. Dönüşte şöyle yazmıştık:

“özal, ilan edilmemiş bir seçim kampanyasına fiilen başla­ dı...”

Sonra ara seçim kararı alındı ve döndük dolaştık, oylamaya dayandık.

“Ne olacak?”

Sonunda söyleyeceğimizi, başta vurgulayalım:

“ö zal’ın, son yıllarda politikayı iki büyük partiyle sınırlamak için koyduğu barajlar yıkılıyor. İrice parti sayısı üçe çıkıyor.”

- ★ ★ ★

İM D İ geçelim kapanış notlarına...

özal mücadeleye erken başlayıp, yedeklerini bile İleri hat­ lara sürdü. Herhalde, “Kaybedersem, tamamen dağılırım”

M L ’V _ I

B

diye korktu. Ama son günlerde yorgunluk belirtileri gösteriyor. Salihli'de dikkat ettim, seçim otobüsünün damına iki hamlede, dinlene dinlene, kendini zorlayarak çıkabildi. Kilo almış. K o n u ş­ maları eskisi kadar etkili değil, dağınık. Sık sık siniri bozuluyor ve sonradan pişman olduğu sözleri ağzından kaçırıyor.

Zamanlamayı en iyi yapan lider, Demire!. Geç patladı ve fina­ le doğru, güçlü, zinde adımlarla yol aldı.

İnönü, yumuşak ve iddiasız başladı. Yumuşak, fakat azbuçuk iddialı bitiriyor. Kurultaydan hemen sonra parti içi hesaplaşm a || sürerken, ara seçim başladığı için S H P dağınık bir dönem geçir­ di. Oyu biraz azaldı. So n zamanlarda SH P'lller dayanışmayı bir ölçüde artırıp, tırmanışa girdiler. Erdal Bey hâlâ yorulm uş değil. 60 yaşında, 60 günden fazla,günde18-20 saat dolaştığı halde, ko­ lay kolay sesi kısılmıyor, gece bastırdığı zaman bile espri gücü- | § nü yitirmiyor.

★ ★ ★

U değişik bir seçimdi. Her bölgede tek milletvekili çıkıyor­ du. Hem parti önemliydi, hem adayın kişiliği. Yasaklı li­ derlerin destekledikleri partiye sağlayacakları oy belirsiz­ di. İktidar, partizanlıkla çok bastırıyordu. T V ’de önüne gelen ko­ nuşuyordu.

Kimi bilimsel, kimi

OsmanlI

usulle yapılan anketler hayli çe­ lişkili sonuçlar açıkladılar. Yine de yüzdeler bakımından birbiri­ ne yaklaşıyorlardı. Birincilik için çekişen en büyük iki parti, A N A P ve S H P ’ydi. Onlara kuvvetli bir atakla DYP yaklaşıyordu. Geri ka­ lan ise teferruat... DSP, yüzde onu aşacağı konusunda güven ver­ miyordu. Hatta son günlerde patinaja ve inişe geçmişti... M Ç P geç bir atakla yüzde üçe gidiyor ama, alacağı sonu ç sınırlı. Re­ fah Partisi ise,

barajın

altında

kalsa

bile, uzun yıllar için kemik­ leşmiş.

Bu manzara, kimin en öne geçebileceği konusunda bir uzma­ nın bize söylediği dinamik tahmine uygun düşüyordu:

“A N A P yüzde 32’nin altına inmez, S H P yüzde 34’ü aşmaz...” Gazetelerdeki tahminlerin zayıf yanı, oylamadan en erken on gün önceki değişebilecek bir durumu aksettirdikleri halde, mil­ letvekili dağılımı üzerinde kesine yakın rakamlar vermeleriydi. Oy­ sa son günlerde dengesi değişebilecek “matematiği cilveli” böl­ ge sayısı yediden çoktu. İktidarı, cilveli bölgelerde bile çok iler­ deym iş gibi gösteren bu anketler, kılpayı mücadele verilen iller­ de rahatsızlık yarattı. S H P müfettişi Fikret Ünlü, Burdur’dan ga­ leyan içinde bize telefon ediyordu:

“Biz burada farkı kapatıp, neredeyse seçimi almışken, anket­ ler patladı. Muhtarlar bize, ‘A N A P işi bitirmiş, niçin ısrar ediyor­ sunuz, B e y ?’ diyorlar...”

★ ★ ★

İ

S M E T İnönü’nün ölümünden beri yapılan "İn ön ü Kupası” binicilik müsabakaları, S H P ’ye propaganda sağlar korku­ su İle iktidar tarafından iptal edildi. Sınırsız korku ve öl­ çüsüz partizanlık İçin başka örnek gerekir m i?

Bu kadar hırsa kapılmış olan iktidar, bu seçimde kendince za­ fer sayacağı bir tabloya ulaşırsa acaba ne yapar? Bir bürokrat dos­ tumun yarı mizahi tahminine göre, şöyle yapacakmış Anavatan: “Al sana, seçmen çoğunluğunun tasvibinden geçm iş m is gi­ bi bir zam.”

“Yapmayın, etmeyin, bu ne zam m ı?”

“Jaguar zammın... Bitmedill... A! sana bir zam daha...” “Ya bu ne zam m ı?”

“ H asbahçe zammııı... Yine bitmedi...” ★ ★ ★

ER ne İse, hiç olmazsa kampanya bitti, yurttaşlar A N A P ’a yeni bir zafer sunarlarsa, başlarına geleceği herhalde ar­ tık bitiyorlar. Bütün sorun, İktidara yönelecek uyarının

do-m

m

1!

11

H

zajını tayin etmekte... Pazartesi sabahı ortaya çıkacak olan va­ tandaş tercihinin, politikacılar tarafından doğru tercüme edilmesi de önemli.

Bakalım, Anavatan’a verilmeyen, dolayısı ile 24 Ocak'ın da­ yanağı IM F reçetesine de tepki anlamına gelen oyların toplamı, yüzde 65’1 de geçecek m i?

'87 MODEL ARCEÜKIER,

BUGÜNKÜ FİYATLARLA

PEŞİN FİYATINA TAKSİTLE

€^§>Koç

HER E V E YENİ

Seçin istediğiniz

Arçelik'leri!

Elcsiğinizî giderin,

konforunuzu

yenileyin...

Seçin istediğiniz

Arçelik'leri!

Fiyat artısından

etkilenmeyin,

vade farkı

yüklenm eyin...

Katılma kuponunu

doldurun.

Peşinatı ödeyin.

Hemen gönderin.

Arçelik'ler

katılma sırasına

göre O ca k ve

Şubat'ta

eve teslim.

Şimdi gen e fırsat

kapınızda.

M utlaka yararlanın.

75

Ekim

son gün!

T8.500 PEŞİN 9 AY VADE

18.500 TAKSİT 185.000 TL 20.500 PEŞİN20.500 TAKSİT

Yükseklik: 143 cm / İç hacim: 3 4 6 İt 0 2 . 2 a y a k 3) / Genişlik: 61 c m / Ayarlanabilir 3 raftı. Yükseklik: 163 c m / /< (14. İ a y a k 3) / Genişti Ayarlanabilir 4 ram.

ARY- 7 ŞANZIMANLI

ÇAMAŞIR MAKİNESİ

19.000 PEŞİN 9 A Y VADE 19.000 TAKSİT 190.000 TL

Dört kilo çam aşır kapasiteli,

bir soğa-bir sola gerçek yıkam a sağlayan çam aşır makinesi.

ARY-41 ÇAR

KURUTMA R

17.500 PEŞİN 17.500 TAKSİT

Sentetikten yünlüye I çam aşıra uygun, 3 a programlı...

Katılma koşulları

ve ürünlerie ilgili

geniş bilgi için,

en yakın

Arçelik

Yetkili Satıcısı'na

mutlaka uğrayın.

ARS-20

" PRATİK"

MİNİ SÜPÜRGE

2.500 PEŞİN 9 A Y VADE 2.500 TAKSİT 25.000 TL Elektrikli süpürgelerin girem eyeceği küçük alanları tertemiz yapar. Akülü/kablosuz/pratiktir.

ARS-S

"

TORPİDO"

ELEKTRİKLİ

SÜPÜRGE

5.600 PEŞİN 9 A Y VADİ 5.600 TAKSİT 56.000 Tl

Emiş g ü c ü çok yüksek, komple aksesuarlı. Otom atik kablo sancısı, toz göstergesi ve toz kasetiyle Türkiye'nin en gelişkin modeli.

f

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Vakfiyenin devamında Büyük Mütevellinin tam yetkili ol- duğunu, herkesin vakıf hükümlerine uyması gerektiğini, her sene vakıf fazlasının bir yerde toplanıp

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının ilgili kuruluşu olan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK), Türkiye Cumhuriyeti adına Avrupa

Dolayısıyla başta Doğu Rumeli ve Makedonya bölgesinde gözü olan Bulgarlar ile milli devletlerini kurmak isteyen diğer Balkan ulusları, bu ıslahat programını yürürlüğe

These  changes are just  the  beginning. Climatologists  predict  that  southern  Europe  will  warm  by  1.8 o C  by  2030,  and  that  this  will  accompanied 

İsviçre Parlamentosu daha önce parlamentonun alt kanadında tartışılıp destek verilen, ülkedeki nükleer santrallerin 2034'e kadar kapat ılması yönündeki

[r]

Bilim insanlarına göre unutulmaması gere- ken ilk şey, daha büyük beyinleri olan insanların gerçek- ten daha yüksek IQ’lara sahip olma eğiliminde oldukları, ancak bu