Ünye Hükümet Konağı
yabancı göziylec
SİVİL MİMARİMİZ
XIX UNCU ASIR
S E L İM N Ü Z H E T G E R Ç E K
Mf. V. Basma Yazı ve Resimleri Derleme Müdürü
On sekizinci asırda Türk siyaseti Avrupa’da mü him bir rol oynamış ; hattâ bununla da kalmıyarak garp edebiyatında, garp sanatında derin izler bırak mış ve bunun neticesi olarak garp, doğuşunu sezdiği bu hissi «Şark cazibesi» - Le charme oriental - diye adlandırmıştı. Bu hususta etraflı bir fikir edinmek istiyenler P. Martino’nun «On yedinci ve on sekizinci asır edebiyatında Şark» adlı eseriyle A. Boppe’un «On sekizinci asırda Boğaziçi ressamları» adlı ese rinde çok değerli malûmat bulabilirler. N. lorga da «Şarki Avrupada Fransız seyyahları» adlı eserinde bu hususta bazı tafsilât vermektedir.
Fakat bu mevzuun en mühim vesikası 1911 de Paris Tezyini Sanatlar müzesinde açılan bir serginin. - «La Turquerie au XVIII. S.» Sergisinin - katalogudur.
Çünkü bu sergide resmî membalar haricinde tam 14 5 şahsi koleksiyondan alınmış yalnız bize ait 2 50 yi mütecaviz resim teşhir edilmişti. Katalogda bu resimler hakkında bizim için çok faydalı malûmat verilmektedir. Serginin madalyon, heykel, çini, yel paze, mücevherat, mobilye, kumaş ve kitap kısımları da vardı.
Bu serginin yalnız on sekizinci asır ressamlarına tahsis edilmiş bulunması, diğer asırlara ait çok zen gin eserlerin teşhire konmamış olması gözönüne alı nacak olursa şarkın garpta ne derin bir iz bıraktığı daha iyi anlaşılır. Onlar da tesbit edilecek olursa kim bilir ne mühim bir yekûn elde edilecektir.
Malûm olduğu üzere garp, şarkı «Haçlı sefer leri» nden beri tanır. On beşinci, on altıncı asırlarda 39
Resim : 1 Göksu kasrı
şarkla sıkı ticaret yapan Venedik, şark izleriyle do ludur. On yedinci asırda Holanda da öyle. Oldu olası şark, garbı cazibesi altında tutmuştur. Fakat bu cazibenin âdeta önüne geçilmez bir cereyan halini alması «Bin bir gece» hikâyelerinin Fransızcaya ter cümesiyle başlamıştır. O neşriyatı mütaakıp her gün birtakım benzerleri basılmış, garpta şarkın tesiri, her gün biraz daha belirmiş; fakat bu neşriyat za manla unutulmuş, modası geçince anılmaz olmuştur.
Resim : 2 Ç ağlayan kasrı
Garpta şarkın en derin izlerini yaratan şüphesiz ressamlardır. Biraz evvel bahsettiğim sergide 114 yağlı boya tablo, 162 pastel ve akuvarel, 90 gravür ve 18 resimli dokuma halı (Goblen) teşhir edile bilmesi bu hakikati tevsik eder.
Gerek şarka dair yapılan neşriyatı, gerek şarka ait resimleri yakından tetkik edecek olursak görürüz ki iptida şark, hudutları katı olarak çizilmiyen bir ülke halindeyken gittikçe sarihleşmiş, nihayet merkezi
yurdumuz olan bir daire haline girmiştir. Bu se bepten on altıncı ve on yedinci asırlarda bizi doğrudan doğruya alâka dar eden resimlerin binnisbe azlığına mukabil on sekizinci ve on doku zuncu asırlarda bunların sayısı ve sanat kıymetleri hayret edilecek derecede artmıştır.
On sekizinci asırda garpta Türk ve Türklüğe ait meylin başlıca sebebi iki sefirimiz: 1 7 2 1 de giden Mehmet Çelebi’yle
1742 de giden oğlu Sait Paşadır. Pederiyle bera ber Parise yaptığı ilk seyahatten avdeti mütaa- kıp, 172 8 de, İbrahim Müteferrika’yla beraber ilk Türk matbaasını ku
ran Sait Efendi, malûm olduğu üzere, bu zattır.
On dokuzuncu asra
g e lin c e şark cazibesi eksilmek şöyle dursun asırdan asra artmıştır bile. On beşinci asır için altı, on altıncı asır için on sekiz, on yedinci asır için kırk, on sekizinci asır için kırk dört tane tetkika değer eser tesbit ettim. On dokuzuncu asra
Resim : 3/1 Bebek köşkünün detayı
gelince müracaat edi lecek membaların had di hesabı yok gibidir. Kim bilir, öğreneme- diklerim de daha ne kadardır.
Bu yazı için seç tiğim eserler 2 0 ta nedir.
Maksadım, ancak bu yazıyı süsliyen re simleri okuyuculara tanıtmak ve ressamları hakkında biraz malû mat vermek olduğuna göre bilmem baskı bir şey ilâveye lüzum var mı?
Yalnız işaret ede yim ki, seçtiğim re simlerin hayalen de ğil, o manzara karşı sında çizilmiş resim lerden olmasına ay rıca itina ettim. Ar tık sizleri onlarla baş başa bırakıyorum.
Bu yazının renkli başlığı 1859 da ba sılmış olan Xavier Hommaire de Hell’in «Le voyage en Tur quie et en Perse» adlı eserinden alınmış bir resimdir, ressamı Jules Laurens’tir. Kitap ma atteessüf yalnız resmin
Ünye hükümet konağına ait olduğunu bile vermemektedir.
Ayrı plânş halinde renkli olarak neşredilen ikinci resim de aynı eserden alınmıştır. Bunun altında da yalnız Tirebolu hükümet konağı olduğu yazılıdır.
öğretmekte, her hangi bir tafsilât, hattâ en küçük bir malûmat Resim : 4 Büyük - dere rıhtımı
Resim : 8 H atice Sultan yalısı
Resim : 9 D efterdar burnundaki y a lı J,
alıyorum (Sahife 4 9)- Bu resimlerin asılları elyevm Fransa Hariciye Nezareti arşivinde bulunmaktadır.
Préault 1811 de Gé néral Andréossy’nin sefa reti zamanında tekrar İs- tanbula dönmüş ve sefaret hanede çalışmıştır. Général Andréossy’nin, Jaubert’in neşrettikleri eserlerin, ni hayet Pertuisier’nin biraz evvel ismini zikrettiğim eserinin resimlerini yap mıştır.
Birinci resim Göksu kasrıdır. Şimdiki ucube bi nanın yerinde bulunan bu nefis yalı Boğazın sükûn ve huzuru içine öyle güzel kurulmuştur ki etrafındaki ağaçlar, tepecikler gibi onu tamamlamakta, âdeta süsle mektedir. İnsan resme dik katle baktıkça buraya bun dan uygun bir üslûpta bina tahayyül edemez.
İkinci resim Çağlıyan kasrıdır. Derenin mecrası değiştirilerek iki tarafı mer mer rıhtımlı bir kanal vü cuda getirilmişti. Kanalın tam köşesine yapılmış olan bu kasrın önünde de ona ismini veren çağlıyanlar vardı. Binanın inşasından iki sene sonra yapılan bu resimde çağlıyan görünmü yorsa da binanın bütün hu susiyetleri se z ilm e k te d ir. Hele köşesindeki otuz sü- tunlu köşkün d ö n e r k e n
Resim : 10 Cebeciler köşkii
' • ' i mi m
9
f e l ] •âgŞjjg*.* - . ~
kıvrılmış bir etek gibi seyyal duran ve köşeyi tamamlıyan çatısı ve saçağı bu bahçe içindeki manza rayı mükemmelen tamamlamaktadır. N edim bunu:
Bir safa bahşedelim g e l şu d ili nâşade G idelim serv i revanim yürii Sâdâbâde Geh varup havz kenarında hıram an olalım Geh g elü p kasrı cinan seyrin e hayran olalım
diyerek tasvir eder.
(Resim: 3) «Bebek köşkü», bilâhare Konferans kasrı adı verilen ve cephesi 120 kadem uzunluğunda olan nefis bir yalının manzarasıdır. Belki Göksü kasrı kadar tenasübe malik değilse de umumi manzarası çok caziptir. Kasrın resmini, bundan sonra
albümün-Resim : 11 Tophane yalısı
den alınmış daha birkaç resmini (3 / 1 ) göreceğiniz Melling de yapmıştır. Binanın bütün hususiyetlerini göstermek üzere onun albümünden de buraya köşkün, büyütülmüş olarak, resmini alıyorum.
Köşk, Birinci Abdülhamidi kabul için Kaptanı Derya Haşan Paşa tarafın dan yaptırılmış ve beğenildiği için hün kâra hediye edilmiştir. Bilâhare muhte lif konferanslara tahsis edildiğinden Konferans köşkü olarak anılagelmiştir.
Büyükdere rıhtımını gösteren (Re sim: 4) ün ön plânında gözüken yalıyı o zaman Danimarka maslahatgüzarı olan ve Üçüncü Selim zamanında büyük bir nüfuz kazanan Baron Hubch maiye tinde bulunan M elling’e yaptırmıştır.
Üçüncü Selim tahta geçince ecnebiler aldıkları hususi müsaadelerle buralarda yalılar, evler yaptır mışlar ve yaz gelince Beyoğlundan uzaklaşmayı bir itiyat haline getirmişlerdi. Bu yabancılar Büyükdere- nin Sanyere giden kısmında kendi mimari zevklerini gözeterek yaptırdıkları bu sıra yalılarda kendi âlem lerinde yaşarlardı. Yine Büyükderenin koya giden kısmı ise Türk ekâbiri tarafından yaptırılan, Türk zevkine uygun yalılarla süslenmişti. Bu resmin, ve M elling’den alınmış olan, bunu takibeden (Re sim: 5) mukayese edilecek olursa bu husus göz önünde canlanır. M elling’in resminde, birinci plânda gözüken
Resim: 12 Edirne’de Hünkâr köşkü
Resim: 13 Edirne'de Bostancı başı köşkü