... Sahife «
y: A K Ş A M
_ _
Mahmut, Abdfllmecit, Abdfllâriı, Murat, AbdUlhandt, Rcşst, Vahide delin) devhrlarludaSultan Murat dokuz ay asude
hayattan sonra iyileşmeğe başladı
Sultan Murat sarayının her ih tiyacı o dairedeki kâtip kalfalar tarafından defter edilir, Abdül- hamide arzolunduktan sonra sa tın alınırdı.
Sultan Muradın hiç bir vakit aklı tamamen yerine gelmiyece- ğine dair yedi doktor imzasile 1 neşrettiğimiz rapora rağmen dok tor Lidersdorfun tahminleri doğ ru çıkmıştı. Sultan Murat mah- pusiyetine rağmen dokuz ay ka dar asude bir hayat geçirdikten sonra iadei afiyet eylemiş bulun duğu saraydan teraşşuh etmiş mevsuk malûmattan anlaşılmak tadır.
Abdülhamit bu kadar sene için de bir defa olsun büyiik birade rini bizzat ziyaret etmemiştir.
Nadiren bir mabeyincisini gön-! derir, hal ve hatır sorardı. Sultan Murat ta bir şeye ihtiyacı olma dığı cevabını verirdi.
(Sultan Murat taraftarları onun bu cevabına (millet sayesinde!) sözlerini dahi ilâve ederler.)
Abdülhamit bir gün mabeyin başkâtibi Sait beyi (11 şaban 1293 - 7 muharrem 1295) mabe yinci Osman bey ile birlikte Sul tan Muradın hal ve sıhhati hak kında malûmat almağa gönderir. Sultan Murat - kaza ve kader be ni bu hale getirdi. Biraderim devleti hüsnü idareye çalışsın. Halka iyi muamelelerle kalple ri clbeylesin! - yolunda âkilâne sözler söyler; dimağî bir teşev vüşten eser göstermez.
Dönüşte Sait bey Osman beye: — Ne diyeceksin?
Diye sorar. Osman bey:
— Saçma, sapan söyledi diye ceğim! Ya sen?
Sait bey — Böyle söylemek doğru olur mu, bilmemi Cevabmı verir. Huzura varırlar. Osman bey Sultan Muradın divanece sözler den başka bir şey söylemediğini anlatır.
Abdülhamit sükûtu muhafaza emekte olan Sait beye:
— Sen nasıl gördün? Sualini irat eyler. Sait bey: — Validesi dirayetli kadın! Der!
Sultan Hamıt — Ben seni va lidesi için değil, kendisi için gön derdim.
Sait bey — Efendimiz! valide si nazarı dikkatimi celj>etti de onun için arzediyorum!
Sultan Hamit Sait beyi söyle- temiyeceğini anlar; manidar bir tebessüm ile:
— Memnun oldum!
Diyerek ikisine de izin verir.
* * *
Diye emreder. Hacı A li paşa padişahın Yıldız tepesinde otu rurken Aksaraym bir bucağında böyle bir adamı nasıl, nereden tanıdığına taaccüp eder, amma iradei seniyeyi de derhal infaz eyler.
Bu imam Sultan Murat daire sine gider; namaz kıldırır; Yıl dıza avdetinde hal ve keyfiyet kendisinden sual edilir. İmam:
— Hünkârımızdan rica
ede-* * *
Abdülhamit bir sene ramazan da Sultan Murat dairesine bir
imam gönderilmesini emreder. Salih, mütevazi, mütedeyyin, iyi bir zat bulurlar.
(Sultan Murat ta namaza çıkar sa çekinmesin, vazifesini ifa et sin! namazdan sonra yine ma beyne gelsin).
İradesini alan bu imam efendi Sultan Muradın dairesine gider; harem halkile beraber Sultan Murat ta namaza durur.
İmam efendi sabık hakanın ak lını, sıhhatini yerinde görür.
Namaz bitince Yıldıza avdet eder.
Ne geçtiği kendisine sorulur. İmam:
— İradei seniyeyi yerine ge tirdim. Namazı kıldırdım. Zatı şahanenin biraderleri de geldiler. Namaz kıldılar. Hamdolsun sıh hat ve afiyetini yerinde gördüm! Der. Abdülhamit bu görüşten hiç memnun kalmaz. İmam efen diye atiyesini verir. Amma ertesi günü adamcağız eline harçlığı teslim edilerek memleketine gön derilir.
Abdülhamit o akşam mabeyin ci Hacı Ali paşaya (Aksarayda ... sokağında ... isminde bir imam vardır. Biradere o gönderilsin).
rım. E aşımı kessin de beni bir daha oraya göndermesin!
Diye şiddetle tazarru ve istir hamda bulunur.
— Niçin?
Diye sorulunca da:
— Efendim! O mecnun! Mec nun seran mükellef değildir. Ona namaz kıldıran da günahkâr olur. Ben günaha girmek istemiyorum. Beni affetsinler!
Yolunda ısrar gösterir. — Ne yaptı?
Sualine karşı ada imam şu ce vabı verir:
— Ben ayet okudukça Sultan Murat ta yüksek sesle tekrar et ti; ben (Allahu ekber) dedikçe o da arkamdan (Allhu ekber) di ye bağırdı; ben dua ederken ace le, acele (amin, amin, amin, am in!) diye tutturdu. Bu hal ile namaz kılması da, kıldırması da caiz değil. Beni oraya bir daha göndermesinler!
Abdülhamitten imam efen diye atiye çıkar ve tekrar gitmesi rica olunur. İmam at iyeyi alır. Fa kat Allahtan ve günahtan korktu ğu için bir daha gitmek istemez! İtizar ve istirhamlarını tekrar ey ler.
Abdülhamit:
— Benim hatırım için gitsin! Diye haber gönderir. Arkasın dan bir ruus ile de imam efen diyi taltif eder.
Bu kadar ısrara dayanamıyan imam efendi bu (emri ülülemir) ile günah ve vebali karşılar! Ra mazanın nihayetine kadar Sultan Murat dairesinde namaz kıldırır!
(Arkası var)
Ali efendi ve arkadaşlarının bir sDrek avında vurdukları domuzlar
Gemlikte parlak A li efendi is-mile tanınmış müteşebbis bir zat köylüleri toplıyarak sürek avlan tertip etmekte, ekinlere zarar ve ren hayvanlan, bilhassa yaban domuzlannı öldürmektedir. Şim diye kadar yüzlerce domuz öldü rülmüştür.
A li efendi vurulan domuzlan İstanbula göndermekte, kısmen de İtalyaya ihraç etmektedir. Bu su retle eline geçen para ile masrafı nı kurtarıyor.
Maamafih son zamanlarda nak liye ücretinin ve bazı resimlerin fazlalığı yüzünden müşkülâta uğ ramaktadır. Motörler küçük bir domuzu İstanbula getirmek için 150 kuruş istiyorlar. Bundan baş ka 50 kuruş ta iskele resmi alın maktadır, ekinleri bu zararlı hay vanlardan kurtarmak için sarfedi- len gayreti teşvik etmek lâzımdır. Bunun için resimlerin indirilmesi ve nakliye ücretinin azaltılması lâzımdır.
Taha Toros Arşivi