U. t i. f . ULUS M ÜESSESESİ Ç ankırı Caddesi A nkara t e l g r a f adres»; U L U S A n k a r a
Başyazarlık
Van İşleri Müdürlüğü Vazı İşleri Müdürlüğü Müessese Müdürlüğü Muhasebe, işletme Şet. liğl, Hân ve Abone işleri Xü<>4
1371 i 001 1062 1144
U
L
U
■ ■ ■
vim ÊF
a d i m i x
A N Di M I X DI R
Bugün 2 uci sayfamızda
P A Z A R K O N U Ş M A S I
Yazan: Falih Rıfkı ATÀY
Büyük
A t a ’y i
dün Milletçe andık
Millî Şefimiz ism et İnönü, m uvakkat kabre gelişlerinde, ihtiram kıtasını teftiş ediyorlar
Millî Şefinüz, Meclis, Hükümet. Parti ve Ordu erkâniyle birlikte muvakkat kabirde
Ya anlaşamazsanız?
Prof. Nihat ERİM
Müttefikler arasında nutuk
düellosu devam ediyor. Her biri
karşısındakinin
iyi niyetinden
şüphelenmektedir:
Molotof,
Sovyetlere karşı hazırlanmakta
olan bir “batı bloku,, ııdan şikâ
yetçidir. Bevin boğazımızı sık
mak istiyenler var diye feryat
etmekte ve Attlee “dünya işleri
hakkında, dehşetli atom kudre
ti keşfinin ışığı altında kararla
ra varmak,, maksadiyle Ameri
ka’ya doğru uçmaktadır. Bu a-
rada dünya basınının küçük bir
kısmı iyimser ve fak at pek çoğu
kötümserdir.
Bütün bu olup bitenler içinde,
San
F rancisco K o n fera n sı
esri e -
tanda güvenlik meclisi hakkm-
daki esasları tespit eden komi
tede geçen bir tartışm ayı ha
tırladık: güvenlik meclisinde kav
rarların nasıl bir çoklukla alına
cağı işi görüşülüyor. Davetçi
devletler her hangi bir karara
varabilmek için beş büyüğün
oybirliğini esas tutalım diyor
lar. Diğer devletler bu önerge
karşısında endişelidirler. Beşler
den birinin kötü niyet sahibi ol
ması Birleşmiş Mületler teşkilâ
tım
yerinden kıpırdamamıya
mahkûm kılar diyorlar. Bu sıra
da Yeni Zellanda’mn pek dik
katli ve asıl Başbakanı Fraser
ayağa kalkıyor ve davetçilere
hitabederek: — Elimizi kolumu
zu bağlıyan bir hüküm koyuyor
ve bizim de buna boyun eğme
mizi istiyorsunuz... Bu kadar a-
ğır bir şartı öne sürmiye sizleri
hangi düşünceler şevketti... Bu
nu lütfen anlatınız ki antlaşmı-
ya imzalarım koyacak olan biz-
ler memleketlerimize döndüğü
müzde millete hesap verebile
lim.
Sir Alexander Cadogan, mil
letine has vekarı daha da artmış
olarak, dalgın ve düşünceli, bu
açık sorunun kolay olmıyan ce
vabını vermek üzere doğrulu
yor: — 1914 harbinden sonra
yapılan tecrübe iflâs etti. Barış
korunamadı, güvenlik yaratıla-
madı. Buna sebep bir yandan
mesuliyetin elliden ziyade dev
let arasında parçalanmış
bu
lunması, diğer yandan fiilen mü
essir olabilecek birinci derecede
kuvvetli devletler arasında iyi
niyete dayanan gerçek bir an-
laşmıya varılamamış olmasıdır.
Bu dersten faydalanarak, mesu
liyeti muayyen ve mahdut eller
de topluyor ve yeni kurulu
belli başlı
devletlerin birlik
ve beraberliği
temeline da
yandırmak istiyoruz. Yeni gü
venlik sistemi nazari mantığın
bütün icaplarım belki tatmin
etmiyecektir. İtiraf edeyim ki
bu bir kusur ve vahim bir ku
surdur. Lâkin buna karşılık Bir
leşmiş Milletler teşkilâtı, ger
çeklere, dünyanın bugünkü du
rumuna daha uygundur. Barışı,
bu harpte en ağır yükü yüklen
miş ve zaferin kazanılmasında
esaslı âmil olmuş
devletlerin
anlaşmaları sağlıyaeaktır. Sir
Alexander yerine henüz otur- j
muştu kî temsilciler arasından, I
jjfc So m S lineti Sat. H ntA «tttnımnâa j
H a z in ih tifa lle r yapıldı
İnönü, Muvakkat Kabre
giderek çiçek koydu
ANKARA H A L K İV İN D İ
k
İ TOPLANTI
Büyük kurtarıcı Ebedî Şefi
miz A tatürk’ün yedinci ölüm yıl
dönümü dün bütün
m em lek ette
hazin ihtifallerle anılmış ve 10
kasım bir yas günü olarak ge
çirilmiştir.
H e r yerde B ayraklar yarıya çe kilm iş. halkevleri ile halkodalarında, P a rti m erkezlerinde, okullarda yap ı lan ih tifallerd e E b ed î Ş ef’in ölmez h âtırası en içten b ir duygu ile an ıl mış, O ’nun büyük eserlerin e karsı şükran ve b ağlılığım ız m illetçe bir kere daha teyidedilm istir.
İnönü, Ebedi Şef’in
muvakkat kabrinde
A tatü rk ’ün silâh ve iş arkadaşı Cum hurbaşkanım ız İsm et İnönü, ta rihin en acı dakikası olan 9.05 te E tnografya M üzesine gelerek A ta tü rk ’ün m uvakkat kabrine b ir m e nekşe dem eti koym uştur. İnönü, m ü ze önünde b ir askerî k ıta ta ra fın d an selâm lanm ış, B üyük M illet M eclisi Başkanı A bdülhalik Rer.da. Başbakan Şükrü Saraçoğlu, B akanlar, P a rti G enel S ek reteri N afi A tuf Kansu, M üstak il G rup B aşkan V ekili Ali R âna T arh an , C .H .P. İd are K urulu üyeleri. M illet M eclisi ve P a rti Gru- pu başkan vekilleri, G enelkurm ay b i rinci ve ikinci başkanlar! ile ordu büyükleri ve A nkara Valisi ta ra fın dan karşılanm ışlardır.
Cum hurbaşkanım ız, kendilerini karşılıyan zatlarla b irlik te A ta tü rk ’ ün kabirleri önünde bir tazim vak fesinde. bulunm uşlardır.
S aat 9.05 geçe yurdun bütün halk evlerinde ve halkodalarında, halko- dası olm ıyan y erlerd e P arti m erkez lerinde anma to p la n tıları yapılm ış, A ta tü rk ’ün aziz h â tıra la rı anılm ış ve İn ö n ü ’nün beyannam esi okunm uştur.
Aynı dakikada b ütün o kullarda da b ire r to p la n tı ile anma tö re n le ri y apılm ıştır. Basın, dün çıkan sa y ıla rında A tatü rk için sayfalar ayırm ış ve h âtırala rın ı ve fo toğraflarını neş- retm iştir.
Cum hurbaşkanım ızın, m uvakkat kabri ziyaretlerinden sonra k o rd ip lom atiğin en kıdem lisi sıfatiy le Yu- .Sonu 4 ncü sa y fa 1 ııci sü tu n d a
! %
M
lialkevi’ııdeki toplantıdan, sonra muvakkat kabri ziyaret
İ i 't ü fBayraklar dün yarıya kadar çekilmişti
ü ç M ü tte fik
Arnavut
hükümetini
tanıyor
İngiltere, A m erika ve Sovyetler B irliği Şimdiki m u v ak k at A rn a v u t luk hüküm etini tan ım a ğ a k a r a r v er m işlerdir. Bu h u su stak i ta fs ilâ t üçüncü sayfam ızdadır.
Bir yalanlama
A n k ara, 10a.a.
— A nadolu A jan sı T üi'k H üküm etinin M ü ttefik h ü küm etlere b ir nota v e re re k A rn a v u t lu k ta E n v er Hoca hüküm etini ta n ı m am alarını istediğine d a ir yabancı b ir k ay n ak tan yanlış o la ra k T ürki ye radyosuna atfen v erilen haberi y alan lam ağ a mezundur.Ç e k o s o v a k y a ’da
Amerikan
kıtaları da
çekiliyor
V âşington, 10 a.a. :—. Cum a günü Dışişleri B akan lığ ı sözcüsü, 1 k a sını ta rih in d e Ç ekoslovakya’da b u lu nan A m e rik a n k u v v etlerin in g e ri ç e k ileceğ in i b ild irm iştir. Söz$ü, Sov y e t h ü k ü m e tin in de, aynı ta r ih te k u v v etlerin i ç e k m e k n iy e tin d e b u lunduğundan A m e rik a n hük ü m etin i h a b e rd a r e ttiğ in i söylem iştir.
Sözcü, m ü tte fik le rin Çekoslovak y a ’d a bulunm asının, Ç ekoslovak - konom isi ve k a y n a k la rı üzerinde bir y ü k teşk il e ttiğ in i ve m e m lk e tin ekonomisi ve k a y n a k la rı üzerinde b ir ve etm iştir.
Attlee Vâşington da
Atom
bombası için
iris i» J ıa ş la d ı
Filistin, Boğazlar, Avrupa'nın
iaşesi ve petrol meselelerinin de
görüşüleceği söyleniyor
Vâşington, İÜ a.a. — İngiltere Başbakanı M. Attlee, saat
9.30 da Vaşington’a varmıştır. M. Attlee bu sabah Beyaz Sa
ray’da M. Truman tarafından kbaul edilmiştir. İngiltere, Ame
rika ve Kanada arasında atom bombası baklandaki müzakere
lere M. Attlee’nin hava meydanına gelişinden iki saat sonra
Beyaz Saray’da başlandığı haber veriliyor.
N evyork H eraîd T rib u n e ’iin Va- şington m uhabirine göre,
konferan-Y e n i s ö y le n tile r
Mrl. Sislisi
halellerini
de seçmiş!
---
|
Ç e k ild iğ i ta k d ird e
y e rin e Idanov
g e le c e k m iş
Londra,
10 a.s.—■ Daily Mail
ga»zetesinin
Stokholm’deki
muhabiri
tarafından bildirildiğine göre, Lenin-
gı-at Sovyet Meclisi Başkanı
An
ıl rey Alexandrovitch İdaııov, Mare
şal Stalin’in hastalığı uzadığı tak
dirde memleketin genel idaresini kon
trol etmek üzere Moskova’ya gelmiş
tir. Stalin’in halen Kafkaslarda ol
duğu sanılmaktadır. Genel olarak
iyi haber alan mahfilleri zikreden
muhabirin ilâve ettiğine göre, tda-
ııov, Stalin tarafından Sovyet Şûra
sına tevdi edilmiş bulunan mühürlil
bir mektupla şahsan onun halefi o-
larak gösterilmiştir. Muhabir
taf
silât vererek şunları söylemektedir:
Demek ki Stalin, Rusya’da kon
trolü eline alacak adamın şahsiyeti
hakkında gizli talim at bırakmakla,
Leııin tarafından konulan usulü ta-
kibetmişe benziyor. Şimdi bilinmesi
gereken şey şudur:
Stalin’in de arzusu, tıpkı Leııin
vasiyetnamesinin tatbikinde olduğu
g-ibi, aynı sadakatle yerine getirile
cek midir,
getirilmiyecek midir?
Moskova’dan Stokholm’a Finlandiya
yoluyla gelen son haberlere göre,
generallerle siyasi şahsiyetler,
vatı-■jç Sonu 4 ncü sayfa 6 ncı sütunda
Ankara Halkevt’nde dün sabah yapılan ihtifalde
h a z ı rbulunan lafdan bir görünüş
sın gündem inde bulunan m eseleler a- rasında T ü rk iy e ve B oğazlar m ese lesiyle R usya’nın A kdeniz’deki ta savvurları karşısında iki hüküm e tin alacağı vaziyet, B irleşik A m eri ka’nın F ilistin m eselesine iştiraki, A vrupa’nın iaşesi ve dünya petrol m eseleleri de vardır.
t i n , İtaly a, A lm anya v e Balkan m eseleleriyle A m erika’nın İn g ilte re hüküm etine v ereceği d ö rt m ilyar do la r ödünç m eselesi de m üzakere e dilecektir.
N evyork H erald T rib ü n m uhabi rinin bu h aberini tekzip veya tasdik etm ek m üm kün değilse de bu me.se lelerin hepsi esaslı ve kim senin giz- liyem iyeceği b ir m ü stac eliy e tte d ir.
V âşington, 10 a.a. — A m erika D ışişleri B akanlığı sözcüsü D ışişleri B akanları K onferansının yeniden a- çılması hususunda hiçb ir anlaşm a m evcut olm adığını söylem iştir.
Attlee’nin mitini etrafında
yorumlar
Londra, 10 a.a. — B ütün İngiliz lıasını, dün M, A ttlee’nin Birleşik A m erika’ya hareketinden evvel söy lediği n utku elverişli b ir şekilde k arşılam ak tad ır. İşçi P a rtisin in Or ganı D aily H erald, M. A ttlee’niıı in hisarcı bir İngiliz - A m erikan an laş masını, yani Sovyet R usya’nın ih ti yaçlarını. ve duygularını bilmemez- ükten gelen b ir anlaşm ayı kabul et- miyeeeğmi belirtm ekte ve şöyle de m ektedir:
İşçi P a rtisi, R usya’nın iki h a r p a- rasıııda aldığı vaziyete k a rşı daim a
• g Sonu 5 İnci sayfa 5 inci sütunda
Boğazlar meselesi
A n B teklifleri
etrafımla yorumlar
Bir İngiliz gazetesine göre "Rusya'nın
bu fikre muhalif olduğu zannediliyor,,
L ondra, 10 a.a. — M ontreux a n tlaşm asının ta d ili hakkm daki A m eri kan notasından bahseden B irm ing ham P o st gazetesi şunları yazm ak ta d ır :
“ 1920 denberi y ü rü rlü k te olan T ü rk - Rus an tlaşm alarının R uslar tarağından feshedilm esini emlise ile gören T iirkleri. bıı nota b ir d ere
ceye k a d a r m ü sterih etm iştir. A m erikan tek lifin in M ontreux antlaşm asının ta d ilin i istem esi, b ir deniz dev leti olm ağı arzu eden R u s ya’yı, T ü rk iy e’nin tam am lığm a h a lel getirm eksizin b ir dereceye kadar tatm in etm ek içindir.
B irle şik A m erika’nın tek lifi, il gili d ev letlerle görüşm elerden sonra, B oğazların beynelm ilelleşm esine do ğ ru yeni te k lifle re yol açabilir.
Sonu S üncü Sa. 6 ncı sütununda
Falih R ıfkı A fa y 'ın
mE
Yazlığa giden okurlarımı-
E
z,n Ankara’da toplannıala-
: t’im bekliyerek geciktirdi-
;
ğimîz Amerika notlarını
■1
E yarından itibaren
■ ME
Y o lc u n u n D e fte r i
*m
adı altında neşretmeğe
PAZAR KO NULM ASI
Masamın üstünde bulduğum kitap-Bir özden hürriyetçi ne
Malin ne vakit satılmış ? Nasıl oyunlara gelebiliriz ? ■ “ Ahmak
ıslatanHalk, her $yrieu önce!
İ D AHA çıktığı zaman irerık-
l l s çe gazetelerde- methini
duydumsa da, bir türlü elde
edememiştim. Geçen gün Türk-
. çesi kendiliğinden masamın
üstüne geldi:
eser, meşhur
Paris-soir gazetesinin müdürü
Pierre
Lazareff’indir. “Ak
şam” ın değerli muharriri Şev
ket Kado tercümesine “Fran
sa’da basın rezaletleri, yahut,
Fransa’yı çökerten dördüncü
kuvvet” adını koymuştur.
Harpten önceki Fransız de
mokrasisinin en süı-ümlü ga
zetesini çıkaran ve Almanlar
Paris’e
yaklaştıkları
va -
kit şehri, sonra Fransa’yı bı
rakarak, Amerika’da vatanı
için savaşan Pierre Lazareff'iıı
özden bir hürriyetçi olduğuna
kimse şüphe edemez. Kitabının
başlangıcında: “Suykastçilerin
(yani dışardan veya içerden
Fransa’yı düşürmek istiyenle-
rin) kullandıkları başlıca silâ
hın gazeteler olduğunu, çünkü
egemen bir millet, eğer doğru
haber almazsa,
egemenliğini
serbestçe” işletemiyeceğini ve
biraz aşağıda: “Fransa’da ko
münist partisinin oynadığı rolü
sükûtla geçiştiremiyeceği gibi,
komintern’in yaptığı
manev
raların akislerini de gizliyemi-
yeceğini, partilerinin menfaat
lerimi memleketlerinin menfa
atleri üstünde tutan komünist
lerin
bulunduğunu”
söyler.
46 neı sayfada “Fransa’nın en
büyük gazetelerinden biri, Le
Matin’in çoktaııberi” nazi Al-
manyasınm emri altında bu
lunduğunu hikâye eder. Nite
kim Almanlar Paris’e doğrul-
duklan sırada bütün gazeteler
ve muharrirleri taşraya taşı
nırken, Le Matin kendi kadro
sunu yerinden kımıldatmamış-
tır ve Alman ordusu şehre gir
diği vakit ııaziler
hesabına
çıkmağa başlamıştır.
Bütün kitap,
baştan başa,
utandırıcı hikâyelerle dolu...
Dördüncü kuvvet, çok defa,
yalnız millet hizmetinde değil
dir. Her türlü nüfuzları gaze
te sütunlarına kolayca akta
ran ilân şirketleri, nihayet,
her türlü anlaşmalara kayıt
sızca yanaşan sahipler, yazanla
rın hürriyetlerini sımsıkı bağ
lamıştır. Size kendimizden bir
misal söyliyeyim: bir gün Vi-
yanalı bir Yahudinin rezalet
leri hakkındaki haberleri neş
reden bir Türk gazetesine ilân-
cısı gelir ve şöyle der:
“—
Şüphesiz yazmakta serbestsi
niz. Fakat bizim en iyi müşteri
lerimizden biri olduğu için, si
ze ilân veremiyeceğimizi unut
mayınız!” İlân gelirinin gaze
teler için ne kadar hayati ol
duğunu mesleğe yabancı olan
lar bilmez.
Yalnız basınsız değil, hür
basmsız bir demokrasi hatıra
bile gelmez. Bununla beraber
basın kuvvetinin Fransa gibi
bir demokrasiyi çökertebilecek
bir soysuzluğa uğnyabileceği
de inkâr edilemez. Oyun o ka
dar görünüşleri kurtararak
oynanır ki Le Matin’in Al
ınanlara satılmış olduğunu Al
man ordusu Paris’e girmez
den önce okurlarının anlama -
sına imkân yoktur. Herkes
milletvekili olamaz: fakat her
kes bir gazeteye yazabilir, ya
hut, bir gazeteyi veya sahibi
ni elde edebilir. Yalan, nefret
edilse de, okunur, iftira, al
çakça bir şey olsa da, güzel
yazıldığı zaman hoşa gider.
Gazeteci geçmişte bir şey yap
mışsa “aldanmıştır”.
Şimdi
bir şey söylüyorsa “ancak va
tanının menfaatini düşünmek
tedir.” Ne kadar vesika neşret-
seniz, okurların bir gazeteci
hakkındaki kanaatini kökün
den değiştirebilirsiniz, fakat
yazdıklarına karşı merakı kö
künden kaldıramazsınız. Şim
di İstanbul’da yabancı
dilde
bir Türk gazetesi
vardır ki
sadece bu rejimi yıkmak için
çalışıyor. Yabancı
propagan
da servislerinin elinde bir a-
letten başka bir şey olmadığı
nı yazılarını değil, havadisleri
ni bile görseniz inanırsınız.
Bunlar, gitgide, çoğalacaktır.
Belki de kimsenin itiraz ede-
miyeceği isim ve şahsiyetleri,
onlar işin içyüzünü anlayıneı-
ya kadir, maske olarak kul
lanacaklardır.
B
ASIN üstünde hiçbir kon
trol istemiyenler, bilhas
sa
bu
gazetelerdir. Vazi
fesini
bilen bir Türk ga
zetecisine,
yalan,
iftira ve
tahriki
cezalandırmaktan,
gazete
gelir
kaynağı -
m denetlemekten, ecnebi pa
rasını akıtan kanalları gözö-
nünde bulundurmaktan bahse
derseniz* “— Pekâlâ bundan
daha
iyi ne
olabilir?” der.
Çünkü
d
* gazetesini
rejim ve
halk işlerinin ’doğru yürümesi- *
Yazan:
Falilı Rıfkı ATâY
T
ili sağlıyabrlecek tenkidlerden
başka bir maksada hizmet et
tirmek dâvasında değildir. Fa
kat gazeteciliği düpedüz tüc
carlık sayanlar, yahut, herhan
gi gizli bir menfaat emrine
vermiş olanlar vardır. Bunla
ra ne kanun,
11
e de mahkeme
sözü hoş gelmez. Bunlar için
bir gazete çıkaranla, sokakta
dolaşan adam arasında her
hangi bir fark aramak doğru
değildir. Halbuki biz bu farkı
bir hekim için, bir avukat için
asıyoruz. Halk sağlığı ile veya
halkın hukuku ile uğraşanla
rın hususi vasıfları olmasını
istiyoruz. Hekim ve hasta, a-
vukat ve dâvaeı, hattâ bakkal
ve müşterisi kayıtsız bir ser
bestlik içinde değildirler. Va
tandaşın ve vatandaşlar top
luluğunun hakları vardır. Bu
hakları Devlet savunacaktır.
Acaba gazeteler hepsinden da
ha az “tesirli” şeyler midir?
Pierre Lazareff, basın denen
kuvvetin Fransa denen çok
eski bir demokrasiyi dahi çö
kertebileceğim
yazmaktadır.
Halbuki ne hekimlerin, ne de,
doğrudan doğruya iktidarı ele
almadıkları zaman, avukatla
rın vatan çökerttikleri görül
memiştir. Onların zararları,
olsa olsa, birkaç hastaya veya
birkaç dâvacıya dokunur.
Bütün mesele şundadır: bir
yandan gazetelerin bu zararla
rını öne sürerek memlekette
her türlü tenkid hürriyetlerini
onlardan kaldıranlar vardır.
Bir yandan tenkid hürriyetinin
faydasını öne sürerek dördün
cü kuvveti yıpratıcı, dağıtıcı
ve nihayet çökertici kılanlar
vardır.
ikisinin ortası yok mudur?
Bunu bulmak zorundayız.
Cemiyet düyğüsunun, İnönü'
nün o kadar yerinde söylediği
gibi, iyi veya kötü gazeteleri,
iyi veya kötü telkinleri birbi
rinden ayırdetmek için en sağ
lam dayanak olduğu şüphe
götürmez. Fakat kamu menfa
atleri adına kanun savunuşu
olmadığı vakit, bunun da ye
ter olmıyacağım, cemiyet duy
gusundan mahrum olduğunu
iddia edemiyeceğimiz bir harp
ten önceki Fransa’nın hali is
pat eder. Bütün Fransa, alda-
tılabilmiştir. Bütün Fransa,
savunuşsuz bırakılabilmiştir.
1ÜRKIYÇ halkında söze
dayanma gücü, yirmi
0
-
tuz yıldanberi pek’çok artmış
tır. 1010 da yazılışı ve söyleni
şi isyan çıkarabilecek sözler,
şimdi, açıkça yazılabilir ve söy
lenebilir. Fakat bu, Türk Mil
letinin de, Fransızlar gibi, al-
datılamaz veya avlanamaz ol
duğunu göstermez. .
Tiirk Milletine sorarsanız,
biç kimse, dünyâyı ve memle
keti kendine istedikleri gibi
gösterenlerin, ciğerini
veya
midesini muayene eden hekim
den daha serbest bırakılmasını
tavsiye etıııiyecektir. “Ahmak
ıslatan” yağmurunu hatırlar
sınız: Millet Meclisine, hak
görünüründe bin bahane ile
alttan alta hücum, nihayet o-
nun gibi iliklere kadar işler.
Şahıslar hakkındaki körti kö
rüne hücum ve iftiralar, niha
yet, hakikatler gibi yer tutar.
Tenkid hürriyeti tadar, şahıs
ların ve kurumlanıl masunlu-
ğu lâzımdır. Yalan söyliyeni,
iftira edeni, yıkıcı olanı, her
satırı üstünde derin derin dü
şündürecek inancalar lâzım
dır.
Biz, bütün tarihimizde hür
riyet görmemiş, hürriyet ne
dir bilmemiş bir milletiz. Hür
riyet nedir bildikten sonra,
bir buçuk asırdanberi ona su
samış, fakat ne zaman ağzı
mızı dokundursak ciğeri yan
mış bir milletiz. Bu memleket
te halk egemenliği istiyoruz
demek, fikir ve tenkid hürri
yeti istiyoruz, demektir. Söy
lemek ve yazmak serbest ol-
mıyan bir memlekette,
halk
egemenliği olamaz. Biz, bun
dan böyle sarsılmaz, ’ bir fikir
ve tenkid hürriyetinin kurul
masını istiyoruz. Bunun eski
geçici rüyalara benzemesini
değil, sağlam gelenekler üstü
ne kurulmasını istiyoruz. O-
nun için tenkid hürriyetine
“tahammül
edemivenlerle”,
'tenkid hürriyetini, vatan ha
tırasına, kötüye kullananların
misallerinden ve uzun tecrü
belerden faydalanılarak iyi bir
“basın ve yayın kanunu” nu
ilk şart saymaktayız. Bu ka
nun hürriyetimizi artırdığı ka
dar, bize vazife ve sorum duy
gusunu da vermelidir.
Çünkü halk, bizim hakkı
mızdan da önce gelir.
K e ç iö re n 'd e ev soyan
bir hırsız yakaland ı
K eçiören’de çeşitli evlerden elbi se ve eşya çalan D urm uş adında bir hırsız suçüstü y a k a la n a ra k adliyeye verilm iştir. D urm uş, geçenlerde R ı za K ıpçak adında bir adam ın evine girm ek için havanın k a ra rm a sın ı heklemiş, ov halkı a lt k a ta yem eğe indiği esnada, pencerenin dem ir p a r m aklığını kaldırm ış, eve g irm iş el bise, y ağ m u rlu k , p alto ve eşya ça la ra k kaçm ıştır. D urm uş e rte si gün E tlik ’te H acıkadın deresinde çaldığı elbise ve p alto sırtın d a olduğu
hal-S a m s u n 'd a II G e n e l
K u ru lu toplan tısı
Samsun, ıo a,a. — İl Genel Ku
rulu dün valimizin
başkanlığında
yaptığı toplantıda daimî komisyon
üyelerini seçerek çalışmalarına son
yermiştir. Genel Kurulun tasvibet-
tiği 1946 yılı bütçesi 1.570.500 lira
dır. Bunun 547.069 lirası millî eği
time, 243.069 lirası kaymakamlık ve
230.250 lirası sağlık ve sosyal yar
dım işlerine ayrılmıştır.
de y a k a la n m ıştır. S anık İlle sorgusu y ap ıld ık ta n sonra te v k if edilm iştir.
11/11/194!)
Vatan gazetesinin
uydurma
haberler
servisinden
B u rs a ’nın ta n ın m ış tü tü n c ü le ri t a ra fın d a n gazetem ize şu te lg ra f gön d erilm iştir:B u rsa, 9 — Biz B u rsa tü tü n c ü leri M ehm et S ab it T u tn a r ’ın başkan lığında A bdullah T ü te r, H a şa n Al- koç ve A hm et E k e r ’den Iııü re k k e p m eslek gurubu buğiin T ic a re t O da sında to p la n a ra k V a ta n gazetesinin 18 kasım ta rih li sa y ısın d a çıkan ve “B u rs a ’da key fi vergiler,, başlı, ğını ta şıy a n yazıyı derin b ir te e s sü rle okuduk ve şu cihetleri b e lirt m eğe k a r a r verdik:
E vvelâ B u rsa ’da hiç b ir tü tü n c ü nün böyle b ir m alû m atı V ata n »gaze tesine verm ediğine kaniiz. Ç ünkü bü tün tü tü n c ü le r b ir a ra d a ve ek sik siz o la ra k bu bağışı b ü y ü k b ir is tekle k endileri y ap m ışla rd ır. B inaen aleyh bu h ab e r B u rs a ’d a n verilm iş olm ayıp ta m am en V a ta n g azetesin in u ydurm ası ve h a y a l m a h su lü d ü r. E s ki vali F azlı G üleç z a m a n ın d a bü tü n tü tü n c ü le rin aynı su re tle b aş ta bulunm uş o lm a la rı vali H aşim îşe a n zam an ın d a böyle b ir bağışın kendisi ta ra lın d a n te k lif edilm iş ol m adığını is b a ta k âfid ir. V alinin hiç bir ta leb i olm adan bu se fe r de böy le bir b a ğ ışta bulunduğum uzu, b u nu n la d a m em leketin en büyük n o k sa n ı olan b ir sa ğ lık m üessesesi y a pılm asını istediğim izi b ild irir ve hal bundan ib a re tk e n g ü y a bu bağış i. çin a d e ta verg i ta rh e d ilir gibi biz den p a ra istenm iş ve h a t ta buııun tah sili İçin de v alinin te k e l id a re s i ne te b lig a tta bulunm uş olduğu h ak- k ın d a k i V a ta n g az etesin in yazısını şiddetle red d e d er ve bu n e ş riy a tın yanlış ve y a la n olduğunun a ç ık la n m ası için bu yazım ızın sa y ın g az e. tenizde n eşrin i sa y g ıla rım ız la rica, ederiz.,, B u rs a T ic a re t Odası M eslek G urubu ad ın a M. S. Tııtnar
T o p ra k m a h s u b e n
v e rg is i 1 o cak 9 4 6 dan
itib a re n k a lk a c a k
1946 yılından itib aren k ald ırıl m asına k a r a r Verilen to p rak m ah sulleri vergisinin 1944 ve 1915 y u la rı ta h a k k u k u n a d a şâm il olacağı nı sa n a n m ü stah siller olm uştur. V e rilen k a ra rd a n böyle an lıy a n la r a r a sında ta h a k k u k etm iş vergi borçla rım ödem ekten çekinenler olm uş _ tur.
T o p ra k M ahsulleri V ergisinin kaldırılm ası h ak k ın d a M aliye B» . kan lığ m ca h n zırlan n ıa k ta olan t a sa rıy a göre, şim diye k a d a r uygu- la n m a k ta olan T oprak M ahsulleri V ergisi K anunu, 1 ocak 1013 t a r i . hinden İtibaren k ald ırıla c a k ve bu ta rih te n so n ra id rak edilecek m a h . sulleıden yergi ah n m ıy ac ak tır.
1 ocak 1946 ta rih in d e n önce id ra k edilm iş olan m ahsuller, d ah a önce m ükellefiyet m evzuuna girdiği için ta h a k k u k e ttirilm iş olsun olmasın b u n la ra ait verg ilerin ta h silin e de v am olunacaktır;
Bu a ra d a ta h a k k u k e ttirilip de ta h sil zam anının 1 ocak 1946 t a r i hinden so n rasın a s ira y e t etm ekte bulunm ası hasabiyle ta h sil olunm a m ış veya diğer h a rh a n g i bir sebep le tahsil edilm em iş olan 1945 ve d a h a evvelki y ıllara a it hububat, b a k liy a t ve zeytinlere a it vergilerle bu y ıllar m ahsullerinden olup vergileri sa tış sırasın d a ta h a k k u k e ttirile re k ta h sil edilmesi g ere k en afyon, pan c a r ve tü tü n lerle ih ra ç sırasın d a t a hakkuk eden üzüm, incir, fındık, ve aııtepfıstığına ç ırlan m a sırasın d a alınm ası gereken p am u k lara a it v er gi m ükellefiyeti b a k i k a la c a k tır.
Piyango’da
kazananlar
2 0 0 . 0 0 0 lirayı K âm il
A kyü kse! ve A li
Iş ıkd em ir k a z a n d ıla r
Milli piyangonun 29 ekim olağ an ü stü çekilişinde büyük ikram iye k a zanan talihliler belli olm uştur. Bu çekilişin büyük ikram iy esi olan 200.000 lira A ydın’ın K arac asu ka - zasında Kâm il A k yüksel’e ve Bur- d u r’da şoför Ali Işık d e m ir’e çıkm ış tır. 50.000 lira lık İkram iyeyi E sk i şeh ir’de H av a O kulu erlerinden M ehmet M eletil ve M ehm et Demirci k azanm ışlardır.
10.000 lira k a z a n a n la r: Taşköprü Belediye K urulu üyelerinden Meh - m et T arhan, E sk işe h ir’de gedikli Ü stçavuş T u rg u t Özkul, F a tih ’te O kum uşadanı sokağı 22 num arada öğrenci N ecdet F erg an , A n k a ra C e zaevinde çalışan f a k a t ism inin n eş rini istem iyen bir m em ur, E skişehir cer atelyesinde tesviyeci H aşan D ur, A n k a ra ’da fş B an k ası m em ur larından ism inin yayınlanm asını is - tem iyen b ir zat, A n k a ra P.T.T. m e m u rların d an b ir zat.
5.000 lira k a z an a n la r: D evlet D e m iryolları A n k ara g a rın d a kondok- to r M ustafa Bozyiğit, G aziantep’te Belediye H âli icvarında kahveci M ehm et y anında Halil H ayal, Sen dık lı’da Y unusça köyünde İ s a Yüce, B a fra d a tekel am elesinden H aşan A k k ü rt, Aydında G ülhisar köyün den M ustafa K örükçü, İsta n b u l’da Y enim ahallede K ayıkhane sokağın - da 20 n u m arad a şoför Recep Doğu- kan, B andırm a’da K ılınçali m ahal.e- sintle 145 n u m a ra d a am ele İsm ail özk u l, A n k a ra ’da H acıdoğan m a hallesinde Taşdöşem e sokağında se y y ar in şa at boyacısı A rtin A slan- gül, Ç ivril’de Ü çkuyu köyünden y a pı u sta sı A bdullah K araca, İ s ta n bul’da G edikpaşa’da T atlık u y u No. 13 te B ay an A ngeliki Sotrapos, İz m ir’de A n a fa rta la r 356 da Süleym an Bvidiker, İz m ir’de E nver B aki y a - nında Jozef A larof, Gebze K azası ö ze l İd are m em urları, B u rsa ’da Ve zir m ahallesi K ahveçıkm azı so k a ğında ham am cı A hm et E rm eğan, İsta n b u l’da K u rtu lu ş’ta E rgenekon caddesinde S aad et ap a rtm an ın d a orm an m ühendisi E k re m D ündar, A yancık’t a Z ira a t B ankası vezne darı F u a t U ğur.
Yeni Halk Opereti
Pazartesi günü
temsillere başlıyor
945 y az sezonu T aksim de Mete caddesinde (O p eret bahçesinde) de vam lı tem siller veren Yeni H alk O pereti H alkevi salo n u n d a tam kad- rosiylc «eri tem sillerin e önüm üzdeki p a z arte si günü 9 dan itib aren baş- lıyacaktır.
K adrosunun b aşın d a op eret âle m inin en belli başlı elem anlarından Celâl Servi, Ali S ü ru ri, L ü tfu llıh Servi ve kızı G ülriz S ervi olm ak üzere, N evzat Okçugll, N asibe O- nan, N erm in, M u h ta r T arlan , Tur g u t Boralıoğlu, Salih Tozm an ve T ü rk iy e’de büyük m u v a ffak iy etler k azan an kıym etli s a n a tk â r B ayan S em ra Alses b u lu n m ak tad ır. K uv vetli bîr o rk e s tra ve zengin rep e r - tu v ar, tem iz kostüm leriyle seçkin eserler oynıyacak olan Yeni H alk O peretine m u v a ffak iy etler dileriz.
Mersin’e bir İsveç gemisi
geldi
Mersin ıo a.a. — Bu harbin ba-
şıııdanberi ilk defa olarak limanımı
za gelen İsveç bandıralı / Segoland
vapuru 2.000 ton küspe alarak dün
İsveç’e hareket etmiştir.
u
Üç şimşek
J i
Birbirleriyle mukayyet kafiye teşkil eden fakat kendilerini
pek az şeyle mukayyet sayan iki gazeteden iki hecelisi - biraz
bilmeceye benzedi ama, kusura bakmayın! - son başmakalelerin
den birisinin üzerine şu başlığı* koymuştu: “Üç şimşek,,
İşim çok olduğu için sayfalan çevire çevire o uzun yazıyı o-
kumağa fırsat bulamadım.
Fakat başlığı görünce şöyle düşündüm:
— Acaba bu “üç şimşek”, “altıok,, sembolüne karşıt yeni bir
sembol müdür?
*Bereket ki bunu biz kullanmıyoruz. Kullansaydık, o zaman
şöyle derlerdi:
— Şimşek yıldırımın görünüşüdür, yıldırım da Almanların
yaptıkları ve “Blitz Krieg,, dedikleri bir harbin adıdır. Şu halde
“şimşek,, kelimesini otuz altı punto ile dizdirip başmakalelerine
başlık yapanların faşistliğinden kim şüphelenebilir?
İlim - ilırı - kıylii kaal!
Haber gazetesinde her gün “Mısralardan ilhamlar,, alan ar
kadaşın vezin yanlışı yapması firakli oluyor. Bununla beraber,
bu türlü yanlışları sadece yazarlara yüklemek de insafsızlık o-
lur. Nihayet bunu yazar, dizer ve düzeltir arasında bölüşmek
işin ortalama hal şeklidir.
Fakat onu söylemek istemiyorum. “Mısralardan ilhamlar*
alan arkadaşın mısraı şöyledir:
İlim bir kıylii kaal imiş aııcak
Fakat mısradaki ilk kelime, ilim şeklinde okunduğu takdir
de kıylii kaal sayılamaz. O zaman vezin hapı yutar. Çünkü mıs
raın doğrusu şudur:
İl m bir kıylii kaal imiş ancak
T. î.
İh ra ç e d ile c e k iç
{in d ik le r için alınan
k a ra rla r
T ic aret B akanlığı sağ lam iç fın d ıkların 50 kiloluk çuvallarla da ih rac ın a m üsaade etm iştir. Istiyen- ler eskiden olduğu gibi 80 kiloluk çuvallarla da mal gönderebilecekle1- dir. 50 kiloluk çu v a lla rla sa ğ la m iç fındık ih raç edilirken bu’ çuvalların üzerine içindeki fındığın nevilerini gösterm ek için vurulm ası mecburi olan resm i m a rk a ve işa re tle r üçte bir nlsbetinde k üçültülerek vurul ı - bilecektir. 25 k asım dan so n ra sevk olunacak özürlü iç fın d ık lar 50 k i lo yerine yalnız 6.5 kiloluk çuvallarla gönderilebilecektir.
KÜÇÜK HABERLER
+ E sk i R eyhanlı k ay m ak a m ı Zeki T unca Ezine'ye, sk i B ucak k a y m a kam ı H üsnü G ider Besni k aym akam lığına yeniden ta y in edilm işlerdir.ir İsta n b u l T eknik O kulunun ge çici y ö n e tm e liğ i M iiii E ğ it im B a k an lığınca takdik edilm iştir.
ir İlkokul öğretm enlerinin 1932- 1942 akçalı y ılların d a Deniz:i İlin den m esken, te çh iz at bedeli, m akam ü cre ti ile te rfi ve in tib ak ta n doğ m a istihkaklariyle, 1932 yılında D e nizli İlinden m esken bedeii a la c a k larının ödenm esine başlanılm ıştır.
ir E rk e k sa n a t ve yapı e n s titü leriyle erk e k orta sa n a t ve o rta y a pı okullarının b it’rm e im tih an ların da m u v a ffak o la m ıy a ıak diplom a alm ak h akkını kaybedenlere belge v erilecektir.
★ B asın ve Y ayın Genel M üdür lüğü yeniden iki basın ataşeliği aç m ağ a k a r a r v erm iştir.
ir
E m niyet Genel M üdürlüğü fo . to g ra f ve p a rm a k izleri için 45 ilde bulu n m ak ta olan fo to ğ ra f ve d a k ti loskopi şubesinin diğer önemli il lerde de k urulm asına k a r a r verm iş tir.ir
M aliye B akanlığı s ta j görm ek üzere yabancı illere m aliye m ü fet tişleri yollam ağa k a r a r verm iştir.Misis Fairfax, benim Mister Koches- ter’le evleneceğim ııaberlni evvelâ inannu- yacak katlar büyük bir hayretle karşıladı. Efendinin niyetinin ciddi olııp olmadığına
ne dereceye kadar emin bulunduğumu de falarla sordu. Beni böyle bir ihtimale kar şı ikaz etmek istedi ve çirkinliğime, ba sitliğime, parasızlığınla, ve benim Mister Rochester’in deııgi olmadığıma o kadar inatla işaret etti ki hemen hemen canım sıkılmak derecesine geldim. Fakat kendi me hâkim oldum ve kadıncağız da sonunda bu keyfiyeti kabul etmeğe mecbur kajdı.
Nihayet nişanlılık müddeti sona erdi. Nikâh günü geldi, eşyalarını toplanmıştı, küçük odanın duvarı boyunca kapanmış, kilitlenmiş, bağlanmış sandıklarım dizili duruyordu. Ertesi günü o saatte bir ara ba Londra yolunda beni değil, bir Jane •Rochester’i, henüz tanımadığını yeni bir şahsiyeti koştııra koştura taşıyacaktı. .
İçimde garip bir heyecan vardı. Fakat bu heyecan sadece hazırlıkların, ertesi gün yepyeni bir hayata başlamanın verdiği bir heyecan değildi. Kalbimdeki bu garip ve endişeli hissin bir üçüncü sebebi vardı. Anlamadığım, kavı-ıyamadığım bir hal vu kua gelmişti. Bir akşam evvel Mister Roc. hester birkaç mil ötedeki iki iiç çiftlkten mürekkep bir mülkünü ziyaret etmesi gerektiği için gitmiş ve elan gelmemişti. Şimdi karşılaştığım ve beni düşündüren muammayı gelip çözmesini Mister Roches- ter’den bekliyordum.
Rüzgâr gürliyerek esiyor, ağaçları sil keliyordu. Vaz Olmasına rağmen neşe ver mesi için kütüphanede, yaktırdığım ocağın yanına onun kolluğunu çektikten, masayı da bu koltuğun önüne sürdükten ve per
deleri indirip her şeyi hazırladıktan «nu ra kendimi çok âsabi hissettiğimden bsh.
j l l III İlil III İlil l l l l l l l l l l l l ... i Sayı: 108 1111111111111111111111111111111111L.
i İA N E E Y R E
5 Yazan: (Currer Bell) Chaflotte Bronte Çevireu: Melek Erip Erbileıı i
olsage-çeye, onu karşılamağa çıktım. Holün eski saati onu çalmıştı.
Rüzgârın süpürdüğü ve mehtabın ışık landırdığı yol bomboştu. Gözlerime bir damla yaş birikti. Kendimden utanıp he men sildim. “Ah bir gelse! Ah bir gelse!,, diye söyleniyordum. Ayın etrafında gittik çe bulutlar birlkiyorilu. Gecenin karanlığı büsbütün arttı. Yağmur haşlalı. Acaba bir kaza mı olmuştu. Saadetim bana o kadar olmıyacak bir şey gibi görünüyordu ki şimdi bunun artık sönüvereceği düşlinop. sine kaptırmaktan kendimi alamıyordum.
Hızlı hızlı yürüdüm. Bir çeyrek mil ka. dar gitmiştim ki bir nal sesi duydum. Mesrur’a binmiş olan Mister lîoehester göründü. Beni görünce ellerini uzatarak eğerin üzerinden eğildi:
— Vay! diye bağırdı. Besbelli bensiz olamıyorsunuz! Üzengiye basıp ellerinizi bana uzatınız, diyerek beni de atın üzeri ne aldı. Birlikle eve geldik. Mister Koches- ter benim böyle gece karanlığında kendisi ni karşılamağa gelmemin bir sebebi olup olmadığını merak ediyordu.
— Size hepsini sonra anlatırım, fakat korkarını ki bana güleceksiniz efendim
dedim.
Yemekten sonra ocağın ateşini karış tırarak canlandırdım. Efendimin dizlerinin
dibine çektiğim alçak bir iskemleye otur dum ve gördüğüm bir rüyayı andattım. Bu rüyada şato harabe haline geliyor, Mister Rochester beni tanımamazlıktan gelerek uzaklaşıp gidiyorlu. Efcndlnf:
— Söyliyeceklerinlz bıı kadar mı dedi. Bunda endişe etmeğe değer bir şey yok,
dedi.
— Hayır, Sir, daha bitirmedim, dedim. I)Un akşam burada yoktunnz. Karanlık bastığında, inllyen rüzgârı dinlemekten ürkerek yatmağa gittim. Lâkin bir müd det uyuyamadım, endişeli bir Asabiyet be ni bitkin bir hale getiriyordu. Bir aralık dalmışım. Uyandığımda gözlerimi bir ışık kamaştırdı, gündüz olmuş diye düşündüm. Fakat yanılmışım: bu ışık sadece bir imini aydınlığıydı. Odaya Sophie’nin girmiş bu lunduğunu sandım. Masanın üstüne birisi bir şamdan koymuştu. Yatmadan evvel içine gelin elbisemi ve duvağımı astığım büyük dolabın kapısı açık duruyordu. O. radan gelen bir hışırtı duydum “Sophie, ne yapıyorsunuz, orada?,, diye seslendim. Kimse cevap vermedi: fakat dolaptan bi. risl çıktı ışığı eline alarak kaldırdı ve ası lı luran elbiseleri gözden geçirdi. Ben tek rar: “Sophie! Sophie!,, diye bağırdım. O» d adak! insan gene «es çıkarmadı. Yatakta doğruldum, ileriya doğra eğildim; evvelâ
hayret ettim, sonra şaşırdım; ve damar larımdaki kan buz, gibi ılondu. Mister Roc hester, bu insan Sophie değildi; Leah da değildi. Misis Fairfax da değildi; h attâ- bundan emindim ve hâlâ da eminim - su
garip kadın, Grace Poole dahi değildi. Efendim:
— Her halde bunlardan biri rekfci, diye sözümü kesti:
— Hayır, efendini. Sizi gayet ciddi du rak temin ederim ki bunların hiçbiri de ğildi; Önümde duran insan şimdiye kadar Thornfiekl şatosunda hiç gözüme ilşnıe- nışti.
— Tarif ediniz, Jane,
Bu bana, siyah gür saçları beîndein a .
şağıya sarkan, enine boyuna bir kadın gi bi göründü, üstündeki elbisenin bçimini pek bilemiyorum; beyaz ve dümdüz bir şeydi, ama gömlek miydi, çarşaf mıydı, kefen miydi, bilemiyorum.
— Yüzünü gördünüz nıll?
— Evvelâ göremedim. Fakat az, sonra duvağı asılı olduğu yerden aldı; kaldırdı, uzun uzun baktı. Sonra başına örterek ay naya döndii. O zaman yüzünü uzun ve loş
aynanın İçinde görebildim. — Nasıl bir ylizdii bu?
— Bana korkunç ve hortlakımsı gö ründü - ah Sir, ben şimdiye kadnr hiç böy le bir yüz görmemiştim! bu ruhsuz bir yüz dü . vahşi bir yiizdii. O gözlerin oyukla rında fıldır fıldır dönmesi, o hatların mo rarmış şişkinliğini unutabilsem!
— Hortlaklar unıumyetle saipsarı ,olıır. Bu mor bir yüzdü: dudakları şiş ve simsiyahtı; alili kırışıktı; kara kaşları kanlı gözlerin tlsfünde ayrık ve kalkıktı. Bu yünün bana neyi hatırlattığım siz« «öy- liyeyim mi ? (Sonu var)
OLAYLAR İSİMLER
Siilet - Alnınları
Ç ekler ta ra fın d a n sü rü len 3,3 m il yon A lm an b irin ci d ü n y a hatibin d en s o n ra b ir çok m ille tle ra ra s ı an la ş m a z lık la ra sebep olan S udetler- dir. Bu A lm a n la r dil, ve gelen ek le rin e göı e kom şu A lm an ırk ın a m en su p tu r. O nikinci A sırd a yapılan b ü yü k göçün sonunda bugünkü Çekos lo v a k y a ’nın kuzey sinini boyunca, .Bohemya orm anının e tek le rin e y e r leşm işlerdir,S u d et A lm a n ları ken d i dil ve g e le n ek le rin i m u h a fa za için d u rm a dan m ücadele etm işle r ve İçinde b u lu n d u k la rı h a lk to p lu lu ğ u n a k a r ış m a m ışlard ır. 19 u ncu a s ırd a g ittik çe hız k a z a n a n Çek m illiy etçilik c e re y a n ı k a rşıs ın d a S u d et-A lnıanları çe tin bit* siy a si boğuşm ıya g irişm iş lerd ir.
B irin ci d ü n y a h arb in d e n s o n ra M a sa ry k ’m im zaladığı P ittsb u ı g an - ia şm a siy le 28 ekim 1918 de Çekoslo v a k y a bağım sız bir devlet o la ra k 1- lâıı edilm işti. C u m hurbaşkanlığına seçilen M a sa ry k Ç eklere ve B ohem ya i: la m kendi ken d ilerin i id a re h a k kını tam m ış, f a k a t S u d etle ri so n ra d a n geden göçm enler o la ra k k ab u l e tm iş tir. B ir a ra lık bağım sız b ir l* d a ıe k u rm a ğ a y elten e n S ad etler böylece h a y a l su k u tu n a uğram ışlar, ve S udet bölgesi yeni Ç ekoslovakya y a eklenm işi. Bu ilh a k 1919 m a rtın d a k a n lı ç a rp ışm a la ra sebep olm uş tu. F a k a t bir a r a lık u n u tu la n S udet- le r H itle r ’in A lm a n y a ’da b aşa geç m esini f ır s a t b ile re k çok şiddetli b ir az lık m ücadelesine g irişm işle r ve li d e rle ri H en lein ’in y ardım iyle A v ru p a ’yı k a n a boyam ayı g a y e edinm iş lerdi, N ih ay e t H itlen, F ranısa ve I n g ilte re 'n in y u m u şak d av ra n ışın d a n f a y d a la n a ra k S u detleri 2 İ m ayıs 1938 de Ü çüncü R eich’a eklem iş ti.
H a y d a rp a ş a - K onya
â v e tre n le ri
Bize verilen malûmata göre, Dev
let Demiryolları idaresi Haydarpa
şa Konya hattı yolcu trenlerinin
izdihamım hafifletmek
maksadıyla
17. il . 945 tarihinden itibaren Hay
darpaşa’dan cumartesi günleri Kon
ya’dan salı günleri hareket
etmek
üzere
mevcutlara ilâveten
birer
teren daha işletmiye karar vermiş
tir. (a.a.)
İzmit yakacak sıkıntısı
çekmiyecek
İzmit, (Özel) — Şehrimiz Orman
işletmesi, bu yıl vaktinde tedbir
aldığı için, geçen sene olduğu gibi
h alkımız odun ve kömür sıkımtısı çek-
miyecektir. Bol stok
yapılmış
veşehrin muhtelif yerlerinde satış bü
roları açılmıştır.
r:
v * .2 0 yıl evvelki
Hâkimiyet-i Milliye
YURT İÇİNDE
Aldığım ız m alû m ata göte 130 k azadaki nüfusun ta h riri ne faa liy etle devam olunm ak ta d ır. P ek y ak ın d a neticeler istih sal edilmiş b u lunacaktır. K onulan ta h s is a t Meclisçe k a bul o lu n u rsa 342 senesinde 11- m ıım i ta h riri n ü fu sa b aşlan a ca k tır.
YURT DIŞINDA
R om a — İta ly a hüküm eti Zağı-ep ve Siyelano şeh irlerin de Italy an K onsoloshanelerine ic ra edilen nüm ayişlerde ika olunan h a ş a ra tta n dolayı Y u goslavya hüküm etinden tazm i n a t ta leb e tm iştir.