• 11 Kasım 1990 Pazar • Sayfa 13
Ne sansa, ne kadere inanıyor...
Avten GOKCER
□
Hayatı, “Bir aynaya dil çıkartırcasına” yaşayan Ayten
Gökçer, “Kendimi en mutsuz ve yaşlı hissettiğim yıllar,
20'li yaşlarıma rastlar" diyor. Kendini biraz fazla
disiplinli sayıyor. Yılların tiyatro sanatçısı, İstanbul'daki
arkadaşlarını ve eski müzikalleri özlüyor...
• Doğum tarihi:... 26 Ocak 1940 • Evlilik tarihi:...3 Şubat 1964 • Çocuğunun adı:... Aslı • Burcu:... Kova
• İÇTİĞİ SİGARA:... içmiyor • PA R F Ü M ... ... Giorgio • SEVDİĞİ İÇKİ:... Rakı • OKUDUĞU SON KİTAP: ...Muhsin Ertuğrul'un “ Benden Sonra Tufan Olmasın”
• GÖRDÜĞÜ SON F İL M :...Güllerin Savaşı • SEVDİĞİ SPOR:... ... ... Yüzme • NASIL BİR TATİL:Yalnız, sakin, doğaya yakın bir yerde
• KULLANDIĞI OTOMOBİL:... Doğan • SEVDİĞİ MÜZİK TÜRÜ: Klasik Batı Müziği ve Klasik Türk Müziği
• İZLEDİĞİ SON KONSER: CSO'da Fransız Or kestra Şefi Patrick Fournillier
• SEVDİĞİ RESSAM:Turgut Zaim, Fikret Mualla ve Cemil Eren
• OKUDUĞU DERGİ VE GAZETELER: Hürriyet, Milliyet, Nokta, Gösteri ve tiyatroyla ilgili yayınlar. • SEVDİĞİ KÂĞIT OYUNU:... Anlamıyor. • BEĞENDİĞİ KADIN TİPİ: Güzel, sade, akıllı, kültürlü, çağdaş ve mütevazı
• BEĞENDİĞİ ERKEK TİPİ: Duygusal, güvenilir, arkadaş ve ahlak yönü önemli. Yakışıklılık söz konusu değil
7 SORU 7 CEVAP
- Tahminen kaç değişik kişiliğe sahipsiniz?
- Değişik kişilikleri sahnede oynadığım için, bü tün patlamalarım da sahnede oluyor. Günlük yaşa mımda sade bir kişiliğim var.
- Sizce öldürülmek için en uygun zaman nedir?
- Böyle bir şey düşünemiyorum. Biri böyle bir şeye kalkışırsa, belki ben onu öldürürüm.
- Yakınlarınız hariç kim ölürse üzülmezsiniz?
- Kim ölse, üzülürüm.
- Hırsınızı ille de birinden almak gerekiyorsa, kimi seçersiniz?
- Genllikle ailemi seçerim.
- Kendinize bir kahraman bulmak isterseniz, bunu hangi dünyadan seçerdiniz?
- Kahramanlara çok ihtiyacımız var. Tiyatroyu kurtaracak bir kahraman seçerdim.
- Bir gün telefonunuz hiç çalmazsa ne hissedersiniz?
- Fark etmem. Çok işim var.
- Birisini etkileme yönteminiz nedir?
- Etkilemek bana yabancı geliyor. Beni tanıması nı isterim.
APARTMAN girişinde ^ 'iriy a rı, sevimli, tekir bir kedi var. Kapıdan beraber giriyor, üçüncü kata kadar çıkıyoruz. Kapının açılma sını beklerken, bu davetsiz misafiri ne yapacağımı dü şünüyorum. Ama sonra
Ayten Hanım'tn “Mırmır sen nereden çıktın " sözle
riyle rahatlıyorum. Anla şılan Mırmır evin yaban cısı değil.
Ayten Gökçer her za
manki gibi bakımlı ve gü zel. Ve tabii mütevazı. "Si
ze kahve için süt ısıtıyor dum" diyor. Bej ve pem
be tonlarından oluşan, epeyce büyük bir mutfağı var. Mırmır süt için yala nırken, biz kahvelerimizi alıp salona geçiyoruz. Sade döşenmiş koskoca bir salon.
“Evet güzel ama bu kadar oüyük evin bakımı, temizliği çok zor oluyor. Hele yakıt parası 1-1,5 milyonu buluyor" diyor.
Hayatında disipline çok önem veriyor. Bu, evine de yansıyor. Aslında, es kiden çok daha titizmiş. En ufak toz görmeye bile dayanamazmış. Şimdi faz la umursamadığını söy lüyor.
“SOĞUK DEĞİL,
DÜRÜSTÜM”
Tiyatro sanatçısı ol manın etkisiyle etrafındaki le r hemen kendi havasına alıştırıyor. Ama allahtan rahat neşeli ve huzurlu bir dünyası var. Dışarıdan görenler, onu soğuk ve yaklaşılmaz bir tip olarak tanımlasalar da, sevdikle rine karşı yardımsever ve sıcak davrandığını söy lüyor. En sevdiği yanlarını,
“dürüstlüğü ve bazen aşı rıya kaçsa bile yardımse verliği" olarak sayıyor. En
sevmediği yanı ise kinci olmaması.
"Hayatta keyif alınacak o kadar çok şey var ki... Aslı'nın kapıdan gülerek içeri girmesi, bir dos tumun problemini paylaş mak ve çöizmek, sağlıklı olmak, hepsi ayrı bir zevk" diyor. Sağlığına ö-
zellikle önem veriyor. İfti radan ve mutsuz olmuş, başkasına sataşan insan lardan korkuyor. "Şu sı
ralar neleri özlüyorsunuz" sorusu üzerine biraz dur aklıyor, gözleri dalıyor, "Bir arkadaşım var. İstan bul'da. Onu çok özlü yorum. ismini de vereyim, Sevim Apaydın... Bir de evvelki senelerde oynadı ğımız müzikallerdeki gü zellikleri özlüyorum. Sanki farklı bir güzellikleri var dı" diyor.
Birisini örnek almıyor. Bunun doğru olduğuna da
inanmıyor. İşte gerekçesi:
"Kendi yerimden mem nunum. Örnek aldığınız kimsenin hep iyi taraflarını görürsünüz. Belki beni ör nek alan biri de vardır ama ne zorluklar çektiğimi bilemez. Bilse belki de ör nek almaz"
“HAYAT,
AYNAYA DİL
ÇIKARTM AKTIR”
Eleştiriye açık olduğu nu söylüyor. Kendisini en çok eleştiren kişi ise yine kendisi: "Kimseye fırsat
vermem. Beni, benden
fazla eleştiren kimse yok. Biraz da beni şımartıyor lar herhalde”
"Unutmadığınız bir söz var mı?" sorusunda yine
biraz düşünüyor ve "Ha
yat aynaya dil çıkartmak tır" diyor. Sonra ekliyor : "Yani her yaptığınız, kendinize döner. Kıssadan hisse bir hikâye aktarmak istiyorum. Aslı 2-3 yaşla rındaydı. Hürriyet Gaze tesi'nde yaşlı, iri yarı, elin de bir torba taşıyan köylü bir adam resminin altında, ‘Çocuğunun kemiklerini Garipler Mezarı'ndan al mak için başkasının tarla sında çalışıp İstanbul'a geldi' diye yazıyordu. Elin
deki torbada çocuğunun kemikleri vardı. Hiç unut mam yılbaşı günüydü. Ben de evdekilere hediye almaktan vazgeçip bütün maaşımı, adamın adresini bulup ona yolladım. Özel likle de ismimi ve adre simi vermedim. Belki beni çok zengin sanıp musalllat olur diye. Birkaç ay sonra kapı çalındı, Cüneyt açtı. Ayten Bey burada mı otu ruyor, diye sormuş. Cü neyt de bütün muzipliğiyle
‘Ayten Bey, sizi soruyor lar' diye bağırdı. Kapıya gittiğimde gazetedeki adamı karşımda buldum. Benden yine bir şeyler is teyecek diye korktum. Sa
dece teşekkür etmek için geldiğini söyledi. Ona zar- -zor bir yemek yedirdik. Gitti. Ve ben adresimi ver mediğim için çok utandım. "Hayatim mücadeleler le geçti. Kader çizginizde değişiklik olacaksa, tesa düfler etken olabilir. Ama geldiğim yerin şans ve te sadüflere dayandığına inanmıyorum. Tek şansım, tiyatroyu seçmiş olmam dır. ”
Ayten Gökçer'ın haya
tında tesadüflere pek yer yok. Dinine bağlı, inançları olan biri.
Aile hayatı çok düzenli.
“Belki de fazla disiplin liyim. Ama başarımı da
buna borçluyum. Etrafım daki tertipsiz, disiplinsiz insanlar beni mutsuz ede biliyor" diyor. Bu disiplinli
yaşam içinde zamanın ye ri farklı. Zaman deyince, aklına geçip giden ya da yetişmesi gereken şeyler gelmiyor. Her şeyi ispat lamak ve yerine koymak açısından önemli görüyor.
Çocukluğu için "dört
dörtlüktü" ifadesini kulla
nıyor. Ankara'da geçen bu yıllar muziplikler, yara mazlıklarla dolu. Arkadaş ları arasında lider değil miş ama mahallede en eğlenceli fikirler ondan çıktığı için hep onun de diklerini yaparlarmış.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi