• Sonuç bulunamadı

Pervititch haritaları ya da:Bir kenti okumak

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Pervititch haritaları ya da:Bir kenti okumak"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Türkiye Sigortacıları Daire-i Merkeziyesi

için 1922-1945 yılları arasında topograf

mühendis Jacques Pervititch tarafından

vapılan sigorta haritaları bugün artık

bambaşka anlamlar taşıyor. İstanbul

doğumluları ya da kentle ilgili insanları

| geçmişine doğru bir yolculuğu çıkarıyor

Pervititch haritaları. Tarih Vakfı ve Axa

Oyak Sigorta bugüne kadar çoğunlukla

mimarlar ve kent plancıları tarafından

bilinen ve kullanılan haritaları “Sigorta

Haritalarında İstanbul-Jacques

Pervititch” kitabında topladı. Konuyla

ilgili uzmanlar bu kitabı değerlendirdiler

sizler için.

AFİFE BATUR

İ

stanbul'un yangınları ünlüdür. Binlerce ev, konak, han, hamam, hatta sarayın yanıp kül olduğu, ken­ tin bir bölümünün ortadan kalktığı yangınlar, Is- anbul tarihinin pek de nadir olmayan olayları arasın- ladır. Harik Risaleleri, sayılan yüzleri bulan bu ünlü

angınlan anlatır.

Yangınların özel adlan vardır: Harik-i Kebir, Harik- Ekber, Hocapaşa Harik-i Kebiri, Aksaray yangını, lah...

Bir yüzyılda birkaç kez yenilenir kent. Alevler yalnız ıhşap konudan değu, mahalleleri, semderi ve her şeyi oıtar: Şehzade Camisi’ne sığman 600 kişi ölür 1782 ’angınında. (1)

“Şehrin bütün bekçileri uzun sopalarım taşlara vura mra ve uğursuz bir feryada “Yangın var!” diye bağıra >ağıra sokaklara fırladı. Buna luşlalardaki davullar ;ümbürdeyerek cevap verdi. Tophane’nin topu Mar- nara’dan Karadeniz’e kadar duyulan üç patlamayla ehlikeyi büyük şehire iletti” diye anlatır 1870 yangını- ıı Edmondo de Âmicis ve devam eder “Allah! Allah di- e haykırarak tepeler boyunca ateş gibi bir duman yağ- ıurunun altında hücuma geçermiş gibi koşan Nizam aburlan, hırsız çeteleri, tulumbacı takınılan, paşalar, lervişler, saray habercileri, haydudar ve kahramanlar, oldurmuş ve büyük fırının kızıl akisleriyle boyanmış bir deniz gibi geçerler: Yangın var! !”(2)

Edmondo de Amicis’i dehşete düşüren ve 3000 ka­ dar ev ve işyerini etkileyen 1870 Harik-i Kebir’i, önem­

li yeniliklerin başlangıcı oldu. 19. yüzyılda mevzii plan­ lama yoluyla kentsel yenilenme fırsadan olarak kulla­ nılan diğer yangınlardan farklı bir gelişmeye yol açtı.

Söndürme faaliyeti, Nizamiye taburlarının da katkı­ sıyla ciddi ve gayretli bir biçimde yürütüldüyse de bü­ yük felaketi önlemeye yetmedi. Yalnız ahşap yapılar de­ ğil kagir olanlar da zarar gördü. M. Cezar, İstanbul’da yangın kayıplarım incelediği çalışmasında, 1870 yangı­ nında yapılarının kagir oluşuna güvenen ve pencerele­ rinin demir kapaklarım kapatan kişilerin ateşin içerde­ ki eşyayı tutuşturmasıyla dumandan boğulduklarını ve enkazdan 100’ü aşkın ceset çıkarıldığını belirtir. İngi­ liz elçisi de aynı güvenle davranmış ve canını zor kur­ tarmıştı. (3)

Ne var ki, iş merkezi ve canlı bir kentsel ortam olma­ ya doğru gelişen ve yoğun olarak Avrupah ve azınlık nü­ fusu Dalındıran Beyoğlu, İstanbul’un Avrupah yakası,

bu son felakete farklı bir tepki verdi.

Bölgenin yeniden yapılanmasında tümüyle kagir ya­ pım kurallarına ve düzeltilmiş yol düzenine uyulması sağlandığı gibi su şebekesinin ve itfaiye teşkilatının güç­ lendirilmesinin yam sıra yeni örgütlenme modelleri gündeme geldi. Bu bağlamda 1870 Yangını, İstanbul’da yangın sigortacılığının gelişmesinde de bir dönüm nok­ tası oldu.

AXA OYAK A.Ş. için Ekonomik ve Toplumsal Ta­ rih Vakfı tarafından hazırlanan ve geçen ay yayımlanan "Jacques Pervititch Sigorta Haritalarında İstanbul” ki­ tabı, bu dönüm noktasının en önemli göstergesi olan bir belge toplamını, ünlü Pervititch haritalarını toplu olarak bilgi alanımıza getirdi.

Büyük boy, 306 mm x 380 mm. ve 340 sayfalık bu bü­ yük kitap, haritacılığın anlamı, sigorta haritacılığı, Jac­ ques Pervititch ve haritaları üzerine kapsamlı bilgi ve

I E K İ M 2 0 0 1

□ Fethi Naci, Eleştiri Günlüğü’nde, bu

hafta Ahmet Muhip Dıranas’ın şiirleri­

ni ve yazılannı inceliyor ____

3. sayfada

□ Henri M ichaux’nun aforizm aları,

Ulus Fatih tanıtıyor_______

ıı.

sayfada

□A.Kafaoğlu Arthur Rimbaud’un ha­

yatı ve şiirlerine göz atıyor....

15. sayfada

□ Şiir Atlası’nda Ertuğrul Pam uk’un

çevirdiği Yvan Goll şiirleri

var.ıs.sayfada

C u m h u riy e t

____________ ______________ ____________

K

İ T A

P

Bir

kenti

okuma

Pervititch haritala

-Devamı 4. sayfada.

(2)

Kapak konusunun devamı...

yorum yazılan eşliğjnde sunulan 23 8 haritadan ve her bölge için açık­ lama notlarından oluşuyor. Kitapta, semdere (dokuz semt) ve yapılış sırasına göre düzenlenmiş ve 1922-1945 yıllan arasında J. Pervititch’in yaptığı 208 ha­ rita ile daha sonra projeyi tamamlayan Suat Nirven’in 1946-1952 yılları arasın­ da gerçekleştirdiği 30 harita yer alıyor. Haritalar semdere ait rehber haritalara bağlı alt paftalar olarak analitik bir sis­ tematik içinde hazırlandığından belirli bir çalışma kolaylığı öneriyor. Kitabın sonuna eklenen biri sokaklar diğeri bi­ nalar ve açık alanlar için olmak üzere iki dizin, haritaların arama anahtarlarını ve­ riyor.

Bu düzenleme, sunum yazılarıyla 1890’lı yıllarda R. Huber’e, 1905-1906 yıllarında E. Goad’a yaptırılan mevzii çalışmaları bütünleyen bir külliyat ola­ rak J. Pervititch’in çalışmasını tarihi sü­ reçteki yerini belirterek

değerlendirme-Ö

imarken sistematiği ve dizinleriyle anım açısından belirli yol gösterme­ leri de sağlamaya girişiyor.

Prof. Dr. İlhan Tekeli, sunum yazısın­ da haritaların çok önemli bir özelliğine, kültürel olarak kodlanan bir çalışma ol­ duğuna ve toplumsal yorum olma nite­ liğine işaret ediyor. Dünyanın küreselli- ğinin ve topografyanın üç boyutluluğu­ nun iki boyutlu bir gösterime dönüşme­ sindeki kodlama modellerinin onu üre­ ten kişi, kurum veya topluma aidiyetini irdeliyor. Bu kısa kuramsal değini bile harita üretiminin kültürel aidiyeti konu­ sunda, kanımca önemli bir kavrama ek­ sikliğimize işaret ederek düşünmemizi öneriyor.

Doç. Dr. Murat Güvenç ise, Pervi­ titch’in haritalarının “bitmemiş bir araş­ tırma projesi” olarak yeni teknilderle bü­ tünleştirilmesi konusunu ve dijital oku­ malara entegrasyonu sorununa değine­ rek araştırmacılara yeni alanlar öneriyor. Müsemma Sabancıoğlu’nun İstan­ b u l’da yangın sigortacılığının tarihini özedediği sunum yazısı ise, asıl, insan olarakJaques Pervititch’e ilişkin erişebil­ diği bu bilgilerle önemli. Duygusallığım gizlemediği yazısında bu haritaların di­ ğerlerinden ayrıldığı temel niteliği be­ timliyor: “Pervititch, kendisine ihale

edi-Belleğimin

haritası

Pervititch

AYLA ÖDEKAN

Bir gün eve geldim, haberleri dinle­ mek üzere televizyonu açtım. 16-17 yaş­ larında bir genç, başının üstünde fıldır fıldır dönüp clans ediyor, çevresinde çember olmuş bir grup onu izliyor, tıp­ kı New York’ta “kimliğini” sergileyen zenci gençlerin yaptığı gibi. Seyirciler­ den bir genç kız birden ellerini havaya kaldırarak coşkuyla haykırdı “Ben Varo­ şum! Ben Varoşum!” diye. Olayın geç­ tiği mekân İstanbul, yıl 2001.

Bu haykırış beni “öteki”yle karşı kar­ şıya getirdi. 2001 yılında İstanbul’da bi­ ri İstanbulluluğunu değil de varoşluğu- nu ilan ediyordu. Bu haykırış benim ku­ laklarım da çınladı. Ben kimim? Ben haykırabiliyor muyum “Ben İstan­ bul’um! Ben İstanbul’um” diye. Hayır! Ben de haykırmak istiyorum yankı bul­

Pervititch haritaları ya da...

Bir kenti okumak

len işi, muhtemelen beklenilenin çok üs­ tünde bir titizlikle gerçekleştiren bir topograf mühendis­ ti.”

P e r v i t i t c h ’te n gerçekleştirmesi is­ tenen çalışma, öne­ mi ve değeri gün geçtikçe daha çok ortaya çıkan büyük bir proje. Ama bu pro jenin gelece­ ğe dönük

STAMBOUL

S C C T t U R IBa y e z i o i Ni c h a n o j a MARMARA)ru«eé i Ku t.-Ac. - So f i a

rUKle ^ Umİ f\.«* Cut**«***. i LöOO» ♦» }? PUrxhev

£>#«»**«. r » H Ü & & İ y/A » isrrr L bir vizyo­ nun göste­ rime dönüş­ tüğü nokta, Pervi­

titch’in yapacağı çalışma konusundaki bilinci. Yalnız özen ve titizlikle açıklana- mayacak bir çalışkanlıkla ve mimarlık ve desen konusundaki profesyonel bil­ gi ve duyarlığıyla projeden beklenenle­

ri çoktan aşmış gö­ rünüyor. Profesyo­ nel bir topograftan beklenenden farklı ve fazla bir şeydir onun aradığı. Kenti, okumak ve öğren­ mek istemektedir. Çizdiği, çizdirdiği bölgeyi adım adım çalıştığı, her yapıyı in c e le d iğ i, önemli bul­ duğu her ya­ pının krokilerini ve plan şemalarını etüt ettiği, belki de varsa ilgili li­ teratürü inceleyip plan etütleri yaptığı bellidir. Yalnız anıtları değil sivil yapıla­ rı da benzer bir dikkade incelediği göz­ lenir.

Bu, benzersiz bir mimarlık tarihi ça­ lışmasıdır. İstanbul’un kentsel rölövesi- dir. Başyapıt nitelemesini hak eden bir

çalışmadır Jaques Pervititch’in Sigorta Haritaları.

Kuşkusuz her projenin bir amacı ve iş­ levi vardır. Kimi kez tekildir bu işlev, düz ve doğrudandır. Bazen de çoğalan, kat­ manlarla birbiri üstüne izdüşen amaçlar ve işlevler yüklenir.

Jaques Pervititch’in Sigorta Haritala- rı’nın da özünde tek bir işlevi vardı: İs­ tanbul’da sık sık yaşanan büyük yangın­ ların genellikle çok ağır olan yükünü de­ netlemek üzere sigorta şirketlerinin ge­ reksindiği risk faktörlerini göstermek.

Haritaların yapımının bu ana gerekçe­ si, başlangıçta düz ve doğrudan bir işlev işaret ediyordu. Ama bu düz amaç bile bizatihi düşünce olarak yeniydi ve fark­ lı okumaları çağnştınyordu. Sektörel bir risk kontrol aracı olan bu sigorta harita­ sı, aynı zamanda Osmanlı toplum yapı­ şma eklenmiş bir modemite gösterimiy­ di.

Sektörün başlangıcındaki dağınıklığı ve suüstimalleri geride bırakıp örgüden- mesinde ve Pervititch’in haritalarma uzanan süreçte modem örgütlenmenin öğretici bir modeli yaşandı. Pervititch’in haritaları bu süreci temsil ediyordu.

Pervititch’in, Müsemma Sabancıoğ- lu ’nun da altını çizdiği titizliği ve özeni, bu haritaların aynı zamanda bir görsel yapıta dönüşmesini sağladı.

Mühendis-ması için ama boğazımda düğümleniyor. Acaba “Ben İstanbul’um” diyebilir mi­ yim? Kuşkuluyum. Bir zamanlar haykır­ maya gerek yoktu, çünkü Ben İstanbul’u yaşıyordum, Ben İstanbul’dum, İstanbul da Ben idi. İstanbul’la bütünleşmiştik. Ancak şimdi İstanbul avuçlarınım için­ den kaçmış; o bana yabancılaşmış, ben ona yabancılaşmışım. Yıllardır sokaklar­ da dolaşırken fiziksel çevreye bakıyo­ rum, bu fiziksel çevre benim İstan­ bul’um mu diye. Hayır! İstanbul’daki so­ kaklarda ve yapılarda “İstanbul’a özgü” damgası vardı. Sokaklarda dolaşırken in­ sanlara bakıyorum, çevremdekiler İstan­ b u llu mu diye. Hayır! insanlarda “İs­ tanbul’a özgü” bir görünüş ve davranış biçimi vardı. İstanbul’a göç edenler de kısa zamanda bu mekânın “kimliğini” kavrarlar, onunla bütünleşme zorunlu­ luğunu duyumsarlar ve kendilerini değiş­ tirme çabası içine girerlerdi ve İstan­ b u llu olurlardı. Oysa şimdi çevremdeki sokaklar, yapılar ve insanlar farklı. Ne sokaklarda ve yapılarda “İstanbul’a öz­ gü” damgası, ne de insanlarında “İstan­ bul’a özgü” görünüş ve davranış biçimi­ ni algılıyorum. Çocukluk ve gençliğim­ de yaşadığım mekânda olmadığım kesin. Acaba ben de, bu mekânın “varoşlaşma” sürecinin bir parçası mı olmaktayım? Yoksa ben mi “Öteki”yim?

Kentsel gelişme Istanbul’lu olduğumu bana unutturdu; çünkü İstanbul her an değişiyor. Kuşkusuz her kent değişmeli ve mekân, zamanın gerisinde kalmadan, zamanla birlikte var olmalı, donmamak. Mekân “kimkğini” yitirmeden şimdiyi yaşamak ve uyumlu bir biçimde gelece­ ğe hazırlanmak. Böyle bir gelişme tarih bilinci ister; bir kültür birliği ve sürekli- liği ister. İstanbul tarih bilincinden ve kültür birkğinden yoksun bir kent ola­ rak hızla değişmekte; bir varoş metropo­ lüne dönüşmekte. Varoş kimliği gökyü­ zünde yankılanmakta, suskun İstan­ b u llu ise kimkğini yitirmekte, onun ye­ rine İstanbullunun belleğinde silik mor­ folojik katmanlar yığın ı oluşmakta.

BtanoamyKen

İstanbullu olan ailem 1945’te babamın görevi nedeniyle Ankara’dan İstanbul’a taşındı ve Beşiktaş’tan Zincirkkuyu’ya çıkan o zamanın ana caddesiyle (Pervi­ titch H aritasında Yeni Yol, bizim yaşa­ dığımız dönemde Yıldız Caddesi, günü­ müzün Barbaros Bulvarı) Serencebey yokuşunun kesiştiği köşede ve tramvay deposunun karşısında kagir Ertuğrul Apartmanı’na yerleşti. 1963’e, Levent’in yeşilliğine kaçıncaya değin Beşiktaş’ta yaşadiK.

Babaannemler Vezneciler’de Hallacı Mansur sokakta otururlardı.

Beşik-taş’tan Veznecilere babaannemleri ziya­ rete tramvayla (tıngır mıngır, arada bir çınçınçın çart, sesi kulaklarımda) gider ve gece geç saatlerde tramvayla geri dö­ nerdik. Bu hattın belk noktalan belle­ ğimde canUığını hâlâ korumaktadır: Be­ şiktaş’taki evimizin çevresi, Dolmabah- çe’nin ulu ağaçkldı yolu, Beyazıt Meyda- m’nın çiçeldi geniş meydan göbeği ile fıs­ kiye ve Hallacı Mansur sokakta babaan­ nemlerin ahşap evi, karşıki ahşap evin burun buruna çıkması, yandaki tekke­ ler... Bir de, Veznecilerden gece eve dö­ nerken, Gülhane Parkı’ndan yokuş aşa­ ğı inen tramvayın Sirkeci kıvrımında fren sesinden çıkardığı gürültüyle aralanan göz kapaklarımın arasından gördüğüm iki sinema girişinin kalabalığı. 20 yu gi­ dip geldiğim bu güzergâhta anımsaya- bildıJderim yalnızca bunlarla ilgili karal­ tılardı. Belleğimde anılar netleşmekte zorlanıyordu; çünkü anılar mekânsızdı. 30 yıl içinde bu mekânlarda fiziksel ola­ rak ada bazında çok değişiklikler olmuş ve yaşantıma ait mekânlar coğrafyadan silinmişti. Ayrıca, Beyazıt M eydanı’nda olduğu gibi, coğrafya da törpülenmişti. 60’larda babaannemin evi İstanbul Üni­ versitesi tarafından istimlak edilerek yal­ nızlığa terk edilmişti. Oysa bizde kalsay­ dı, “koruma altındadır” damgasıyla ha­ rabe görüntüsünde hüzünlü bize

(3)

lik çalışması olarak doğruluğu ve kapsa­ mı dışarda tutularak yapılacak bir gör­ sel okumada bu haritalarda Pervititch’in hem geleneksel desenleme yöntemleri­ ni kullandığı hem de buna avnntdı mi­ mari gösterim motifleri eklediği görülü­ yor.

19. Yüzyılda Mühendishane ve Har- biye’deki narita mühendisliği eğitimin­ de, “menazır” (perspektiv) dersinin bu­ lunduğunu hatta bu dersin öğrencileri resme teşvik ettiğini biliyoruz. Çalışıla­ cak arazinin doğal görünümüne yönelen bir dikkatin amaçlandığı bu dersin izle­ ri dönem haritacılarının çalışmalarında gözlenebilir.

Modern öncesinin resimsel ağırlıklı haritalarından matematiksel modelle- melere geçiş aşaması sayılabilecek 19. yüzyıl haritacılığının tipik desenlemele- ri vardır. Kuzey işaretleri, ölçek çizgile­ ri, harflerin ve rakamların karakterleri ve yazımı ve benzeri haritacılık öğeleri birer desen konusudur. En çok da eğim­ lere, yükselti veya inişlerin desenlenme- sine özenilir. Kesik çizgilerle, sıkışıp açı­ lan küçük çizgilerle yüzey canlandırıl- maya ve kabarolmaya çalışılır. Adeta giz­ lenen ve perspektivin peşine düşülür. Ağaç, tam bir ikonik gösterim işidir. M inyatürleri bile düşündürür. Kağıt üzerine yatırılarak işaretlenen minik motifler olarak çizilir.

J. Pervititch’in haritalarında da bu özelliklerin izini sürmek olası. Ama en başta Pervititch’in lejantlar için seçtiği renk yelpazesine değinmek gerekiyor.

SARI: Kısmen veya tamamen ahşap yapım binalar için;

PEMBE: Taş, tuğla, betonarme kısa­ ca kagir; kiremit veya arduvaz örtülü;

SARI/Pembe ile çevrili: 1 veya 2 katı kagir diğerleri ahşap yapım binalar;

MAVİ: Havuz, sarnıç, çeşme, kuyu deniz ve yangın hortumunun gireceği cam örtülü çatı;

YEŞİL: Bahçe, bostan ve tarla; olarak veriliyor. Ama bu renklerin sert ve doymuş tonları yerine yumuşak ve

[

>astel bir tonlama seçimi, paftanın öğe- erinin birbirinden kopmayan dengeli bir gösterimini sağlıyor. Yapılar, yapı grupları, baskının hafif sepya zemini üzerinde biri ötekini bastırmayan bir bütünlük oluşturuyor.

Bahçeler, minik ağaç figürleri ile işa­ retleniyor. Park ve ağaçlıklarda top ke-’ maz, çoktan onarılmış bizimle birlikte

yaşardı.

Belleğimin Haritası

Bugünü yaşıyorum, geçmişim beni il­ gilendirmiyor desem mekânın süreklili­ ği beni hiç ilgilendirmeyecek; ama ben dünle var olduğuma inanıyorum. Bilinç­ sizlik ve çarpık kentleşme dünüyle var olmayan beÛeksiz bir kentli yarattı.

Bana “Ben Istanbulum” dedirten Per- vititch Haritaları. Yaşantımı Pervititch Haritaları’nda izleyebiliyorum. 1922 ta­ rihli olmalarına karşın Pervititch H ari­ taları yaşantımı mekâna yerleştiriyor. Ben o haritaların sokaklarında dolaşabi­ liyor ve yapılarım anımsayabiliyorum. 1922’den 1945’e çok az değişiklik var. Bizim ev, yarımdaki ev ve Serencebey yokuşunda hemen arkamızdaki evlerin yeri 1922’de boş arsa imiş. Bu üç ev Do­ ğu Karadenizli üç akrabanın eviydi. De­ mek ki 1922-1945 arası yapılmışlar. Bir başka değişiklik sonradan Köyiçi olan Mektep Sokak’ta Panayia Rum Kilise- si’nin önündeki alanda olmuş. Burası büyük ağaçlıklı boş bir alanmış. Biz yer­ leştiğimizde burada Beşiktaş'ın ünlü ba- hkçı ve sebze meyve pazarı kurulmuştu. Önemli bir değişiklik de Barbaros Par- k ı’nda gözüküyor. Sinan Paşa Türbe- si’nin arkasmda yer alan Mermer Tür­ be bizim Beşiktaş’a geldiğimiz zaman yoktu ve bu alan 1938-1939’da Barba­ ros Parkı olarak düzenlenmişti. Çocuk­

simi ağaç motifi, mezarlıkta ise sivri (sel- vi tipi) figürler kullanılıyor. Her minik fi­ gürün hem dibinde hem dal kesiminde gölgeler var. Bir arada olduklarında bi­ rer ikonik motif olmaktan çıkıp peyzaj öğelerine dönüşüyorlar. “12” No’lu Tak­ sim haritasında (s. 81) olduğu gibi ağaç­ lar, “Jardin MunicipaTe (Belediye Bah­ çesi) ait ise, yerleştirim, bahçe tasarımı­ nı yansıtan bir rölöveye dönüşüyor. Ay­ rıntı özeni, gerçeğin rölöve doğruluğun­ da çizimi resimsel değeri belgesel olan-luğumun güçlü amtı, anıtların en güzeli Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Pa­ şa Anıtı 1944’te dikilmiş. Barbaros Par­ kı düzenlenirken çevresindeki yapılar kaldırılmış, bu arada Hasanpaşa Kara­ kolu olarak tanınan Zaptiye Karako- lu ’da yıkılmış.

Pervititch Haritası’nda, Köyici’ne gi­ den Has Fınn Sokak üzerinde dükkân­ ların arkasmda sinema perdesinin yeri ve ışık işaretiyle açık hava sineması belirtil­ miş. Daha sonra buraya Suat Paşa Sine­ ması olarak tanıdığımız büyük bir kapa­ lı sinema yerleşmiş (günümüz Pasaj), Ba­ yat Pazar Sokağı (Ortabahçe) üzerinde Pervititch Haritası’nda karşılıklı boş ge­ niş alanlar gözüküyor. Bizim zamanımız­ da bu bol ağaçlıklı araziler Kamburun Bahçeleri olarak tanınırdı; gündüzleri çay bahçesi, geceleri ise açık hava sine­ malarıydı. Sağ tarafta Mehmet Ali Paşa Konağı’nın arazisine birapartm an kon­ muş ve bu apartman Kamburun Apart­ manı olarak ünlenmişti. Kamburun da­ iresinde bulunan bir büyük havuzdan statü göstergesi olarak söz edilirdi. Kam­ burun Bahçeleri yaz avlarının huzur me­ kânlarıydı. Yaz gecelerinde bu bahçe­ lerde film seyretmek, kimi zaman anne­ min omzuna yaslanmış uykulu, ayrı bir zevkti.

Bizim evi yol boyunca izlediğimizde, birbirine benzeyen kâgir ve ahşap konut dizisi bulunurdu. Bu evlerin girişleri

sak-la bütünleştiriyor. Sekiz dilimli çatı ör­ tüsü ile orkestra kiosque’u veya dört kö­ şesi minik kuleli büfe, elips biçimli be­ ton havuz, bahçe planında yerini alıyor. Mimari betimlemedeki doğruluk, J a ­ ques Pervititch’in eğitim, görgü ve biri­ kim zenginliğinin de işareti. Bunun ki­ mi zaman iyice şaşırtıcı örnekleri var. Örneğin, 52 No’lu Aksaray paftasında (s. 193) Laleli Camisi’nin plan şeması ve strüktürel kurgusu şaşırtıcı doğruluk ve ayrıntılarla çizilirken -kim bilir plan şe-lambaç oynadığımızda saklanma yerle- rimizdi. Serencebey Yokuşun’da da sak­ lanma mekânlarımız vardı. Ayrıca, Se­ rencebey Yokuşu geceleri muziplik için oyun alanımızdı. içine acayip nesneler koyduğumuz şeker paketlerini yokuşun ortasına bırakır, gizlenip birinin açma­ sını beklerdik. Çoğu kez koyduğumuz bir fare ölüsü olurdu. Kimi zaman da hasta numarası yapar, özellikle yaşlı ka­ dınların heyecanlarım seyretmekten bü­ yük zevk alırdık. Benden beş yaş büyük olan kardeşimin zamanında, Yeni Yol (Yıldız Caddesi) üzerinde bizim evin önü erkek çocukların futbol sahasıydı. Arada bir geçen kamyonları (otomobil geçmezdi) yol verilir ve maça devam edi­ lirdi. 1948 doğumlu benden küçük olan kardeşimin zamanında sokakta oynama geleneği kalkmıştı, çünkü sokaklarda ulaşım araçları çoğalmıştı. O sokak ço­ cuğu değil ancak balkon çocuğu olabil­ mişti. Ben ilkokul 3. sınıfa değin Yeni Yol üzerinde günümüzde Şeyh Zafir Külliyesi olarak tanınan yapı topluluğu­ nun ahşap yapısı 24. Ilkokul’da oku­ dum. Biz orasının Şeyh Zafir Külliyesi olduğunu bilmezdik. Yapı topluluğu hakkında bilgiyi 1968 tarihinde yayım­ lanan Afife Batur’un araştırmasından sonra öğrendim. Günümüzde ahşap ya­ pı ilkokul değil artık. Arkasmda Conrad Oteli yükseliyor. Pervititch Haritası’nda görüldüğü gibi, yerleşme belli bir yerde

ması ne kadar etüt edildi?- yelpaze bi­ çimli merdivenlerin Barok açınımı sti­ listik bir vurgu ile ifade ediliyor.

Jaques Pervititch’in çalışmasının sıra­ lanan nitelikleri, projeyi 1946 yılından sonra sürdüren Suat Nirven’in standart haritalarıyla yapılacak bir karşılaştırma­ da daha açık olarak fark ediliyor.

J. Pervititch, 1940 yıllarındaki harita­ larda lejand renklerinde bazı değişiklik­ ler yapmış, muhtemelen betonarme ya­ pımım yaygınlaşmasına bağlı olarak “ye­ ni tarz” ve “eslu tarz” ayrımım gereksi­ nip mor, zeytin ve portakal renklerini de lejantlarına almıştır. Biraz daha renkli ama yine sert geçişleri olmayan bir ton­ lama ile çalışmış.

Rehber paftalarda verilen lejand liste­ si de yapıtlara ilişkin sistematik bir ta­ nımlama cetvelidir ve bu külliyatın önemli bir başka özelliğini oluşturur. Günümüzdeki kentsel belgeleme çalış­ malarının öncüsü sayılabilecek bir ana­ litik sıralama içinde yapıların yapım tip ve türleri, duvarlar ve pencereler, çık­ malar, çatılar, eğrisel örtü türleri, katlar ve yükseklikler ve merdivenler çeşitlilik­ leri içinde listelenmiştir. Her yapı, bu özellik grupları çerçevesinde incelenip kodlanmış ve böylece günümüze ulaştı­ rılmıştır. Salt bu içeriği bile özgün bir belgeleme yöntemi örneği olarak değer­ lendirilmesini gerektiriyor.

Bugün büyük ölçüde kaybedilmiş mi­ mari mirasın eşi bulunmaz belgesini ba­ rındıran bir külliyat ve yapıt sözcüğünü gerçekten hak eden bu çok önemli bel­ ge toplamı, akademik araştırmacıların bildiği ve hep yararlandığı, ama dağıl- mışlığından ötürü ulaşmakta çok zorlan­ dığı bir kaynağı neredeyse elimizin altı­ na getiren bir emek ürünü olarak bizle- re kıvanç veriyor.

Kendi adıma büyük bir teşekkür borç­ lu olduğumu düşünüyorum. ■

Notlar:

(1) Mustafa Cezar, “Osmanlı D evrinde İstanbul’da Yangınlar v e Tabii A fetler”, Türk Sanatı Tarihi Arattırma v e İn cele­ m eleri I, İstanbul 1963, s. 364. Ayrıca, Cezar'm m akalesinde hayli zengin bir bibliyografya vardır.

(2) Edmondo deA micis, İstanbul, (çev. B. Akyavaf), TTK Yay. Ankara 1993, s. 245.

(3) Mustafa Cezar, op. cit. s. 375-6.

biter, biz ilkokul öğrencileri dutluk, ça­ yırlık ve bostanlık alanların arasmda kıv­ rılarak devam eden Yeni Yol’da okula yürüyerek giderdik. Ne minibüs ne de anamız babamız bizi okula götürürdü.

Yeni Yol’dan Tramvay Deposu’nun arkasında iki yanda ahşap ve kâgir iki, üç katlı evlerin bulunduğu Has Fırın Arka­ sı Sokak ya da Has Fırın Sokak’tan alış­ veriş için Pazar’a gidilirdi. Has Fırın So- kak’m devamında altı dükkân üstü be­ kar odalı yapilar diziliydi. Bir tanesi güç bela yıkılmaktan kurtuldu, tek başına çevreden soyutlanmış, benim Beşik- taşımın izi olarak duruyor. Sinan Paşa Caddesindeki fırından ya da ana cadde­ deki fırından ekmek alırdık. Ayrıca Kö- yiçi’ndeki fınn Yedi-Sekiz Hasanpaşa fı­ rını olarak bilinirdi. Bu fırınların yerleri Pervititch H aritasında da görülüyor. Ki­ lise, Balık Pazarı ve onun çevresinde Yıl- dız’a doğru kimi yapılar duruyor. Köyi- çin’de Mumcu Bakkal Sokak’ta Bul­ gar'ın dükkânından yoğurdumuzu alır­ dık. Süt ise, kapıdan gezgin sütçümüz­ den alınırdı. Pazar dönüşü hamal tutu­ lurdu. Beşiktaş Durağı Sinan Paşa Cami­ si’nin önündeydi.

Beşiktaş Caddesi’nin iki yanında dük­ kânlar diziliydi. Tramvay Deposu’nu ge­ çince bir eczane, kırtasiye ve manifatu­ ra dükkânlarını anımsıyorum, karşı ta­ rafta ünlü pide fırını. Yeni Yol’un karşı­ sında günümüzde Mimar Sinan

(4)

sitesi Fen-Edebiyat Fakültesi yapısının bulunduğu yerde, 1950’lerde yaşamımın yangınını seyrettiren tuğla yüksek bir ya­ pı vardı. Yapı yangının ardından hara­ beye dönmüştü. Tehlikeden sokağa fır­ lamış ve alevlerin içinde yapının yanışı­ nı büyük bir zevkle seyretmiştim. 1960’lardaki depremin ardından da so­ kaklara atmıştık kendimizi. Depremin kimse bilimsel açıklamasını yapmamış, havalar boğucu sıcaktı, deprem oldu de­ mişlerdi. Tuğla yapının uzantısında kumcuların iskelesi bulunurdu. Karade­ nizli ev sahibimizin mavnasıyla mahalle­ li yılda bir kez toplanır, bu iskeleden dol­ mak, köfteli, karpuzlu Boğaz gezisine çı­ kardık.

Beşiktaş Iskelesi’ne (İskelenin 1. Ulu­ sal Mimarlık yapısı olduğunu bilmiyor­ dum, 1980’lerde öğrendim) gidişte iki yanda dükkânları anımsıyorum. Bir de Resim Heykel Müzesi’ne gidişte Nuri Demirağ’a ait yapılar vardı. Bunlardan birinde akıl hastası bir kadın yaşardı. O ev Dek Kadm’ın evi olarak tanınırdı. Kı­ yıda Resim ve Heykel Müzesi’ne gider­ ken ufak bir köprüden geçilirdi. Ana cadde üzerinde Dolmabahçe’ye doğru gidişte şimdiki Deniz Müzesi yapısı var­ dı. Onun devamında hamam vardı. O yı­ kıldı, benzin istasyonu ve onun yanında ünlü bir lokanta açıldı. Akaretler Ko­ nutları, bu konutların kesiştiği köşede Beşiktaş Halkevi (Halkevleri kapandı­ ğında CHP binası) ve Dolmabahçe’ye giden ulu ağaçk yol (araçlar dışında) be­ nim çocukluğumun mekânı. Kardeşimi arabaya koyar ağaçlıkk yoldan Dolma- bahçe Sarayı’nın bahçesine gezmeye gi­ derdik. Semt içinde gezme yerlerimiz­ den biri de Kaymakamlık Bahçesi ve Yıl­ dız Parkı idi. Ayrıca, Mecidiyeköy Dut­ lukları’ndaki kır bahçeleri mesireydi.

1957-1958’de Sinan Paşa Camisi ve Tramvay Deposu araşma Barbaros Bul­ var’ı yerleşmesiyle bu alandaki ahşap ve kagir yapılardan oluşan tarihi doku tü­ müyle yok oldu. Tramvay Deposu Çar­ şı oldu. Çarşı’run yanma Sinan Paşa Ca- misi’nin varlığını hiç dikkate almayan, baca gibi yükselen bir anıt dikildi. Ka­

radenizlilerin apartmanları ve Yeni Yol üzerindeki tüm yapılar yenilendi. Yeni Yol Çıkmaz Sokak oldu. Yeni Yol’a bir köprü yerleşti. Konut alanı iş alanına dö­ nüştü. Barbaros Bulvarı’nda yüksek apartmanlar dikildi. Benim mekânım­ dan izler birer birer silindi. Beşiktaş’ta yürüdüğümde Barbaros P ark’ı, Sinan Paşa Camisi, Beşiktaş İskelesi ve Köyi- çi’nde Balık Pazarı olmasa yaşantımın 1960’lardaki mekânını çıkartmam ola­ naksız. 1922’den 1945’e değişim sınırlı; 1950’den 2000’e o kadar hızlı ve sorum­ suzca ki değişim nerdeyse kentliydi Alz­ heimer hastası hissettirecek. Pervititch Haritaları baktıkça, okudukça, ayrıntı­ larına indikçe, legandlarmı çözdükçe ço­ cukluk ve gençlik yaşantımı belleğim­ den söke söke çıkartıyor.

Tarih Vakfı'na teşekkür

Axa Oyak koleksiyonunda yer alan haritaları Atatürk Kitaplığı, Alman Ar­ keoloji Enstitüsü, Mimarlar Odası İs­ tanbul Şubesi ve Türkiye Sigorta ve Re­ asürans Şirketleri Birlıği’nde bulunan koleksiyonlarla karşılaştırılarak eksiksiz bir araya getirip okuyucuya özenli bir baskıyla Tarih Vakfı tarafından sunulan Sigorta Haritalarında İstanbul başlıklı kitap; sosyal bilimler, kültür tarihi ve ta­ rihi çevre değerlendirme konularında yapılacak bilimsel araştırmalara belgeler sunması dışında, İstanbul’da yaşamış ve belleği yitirilmiş İstanbulluların İstan­ bullu olduklarını anımsamaları ve “Ben İstanbul um” diye haykırabilmeleri için arada bir sayfalarım karıştırmaları gere­ ken değerli bir kitap. Bana yaşadığım mekânların yeniden canlanmasına ola­ nak sağladığı için Tarih Vakfı’na teşek­ kür etmek istiyorum. Her İstanbulluya da tavsiye oluna!«

Haritaların kullanım alanlarına dair birkaç not

MÜSEMMA SABANCIOĞLU

P

ervititch H aritaları ile ilk tanış­mam mimar bir arkadaşımın b i­ tirme projesi için 83 numaralı Kuzguncuk paftasını araması sayesinde olmuştu. Koleksiyonun önemli bir bölü­ münü barındırdığım bildiğimiz Atatürk Kitaplığı’na vakit bulup gidememişti, internette “nasıl olsa yoktur” diye ara­ ma yapmamıştı. Ancak tesadüfen o gün­ kü ismiyle Osmanlı Bankası Tarihi Araş­ tırma Merkezi’nin web sitesinde (şimdi Bankacılık ve Finans Tarihi., Araştırma Merkezi) haritayı bulduk. Üstelik ko­ leksiyonun bir kısmına sahip olan mer­ kezin sayfasına örnek olarak yerleştirilen pafta Kuzguncuk’a ait olandı. Daha son­ ra yine mimar olan arkadaşlarımdan ha­ ritaların adını birkaç kez daha duydum, içeriklerine dair birkaç da ayrıntı: Eski İstanbul’u gösterir, son derece ayrıntılı­ dır, görsel olarak heyecan vericidir.

Aslında Pervititch Haritaları üzerine yaptığım çalışmayı birkaç yerde değer­ lendirme fırsatı buldum. Haritaların bi­ linenden çok daha ayrıntıya yer verdiği­ ne, şu anda hangi araştırma merkezleri, kurum arşivleri ve kütüphanelerde bu­ lunduğuna, yapılış amaçlarına ve müel­ lifine dair birkaç nota yer veren bu ya­ zılar, Pervititch Haritaları özelinde bir “sigorta haritası”mn ne olduğunu da an­ latıyordu. Burada yazılan diğer yazıların meraklılar için sadece adreslerini göste­ rerek, Tarih Vakfı ve Axa Oyak işbirliği ile hazırlanan, Jacques Pervititch, Sigor­ ta Haritalarında İstanbul isimli kitabın

“belge”sel önemine değinmek istiyo­ rum.(1)

Herhangi bir konudaki bir araştırma­ nın içine girenler iyi bilirler ki “bilgi”, bazen hiç umulmayan bir yerden çıkar. Bazen de bulacağınızdan emin olduğu­ nuz, kolay ulaşılabilir olduğunu sandı­ ğınız bir bilgi için günlerce emek harcar­ sınız. 1998’de araştırma asistanı olarak yer aldığım bir kurum tarihi çalışması­ na konu olan bankanın 20. yüzyılın ilk yansına İstanbul’un nerelerinde şubesi olduğu bilgisine ulaşmaya çalışıyorduk. Zaten son derece fakir olan kurum arşi­ vinden birkaç şubenin varlığını ve adre­ sini tespit ettik. Bulunan adresler de “sa­ bık Rus Ticaret Bankası’nın yeri” gibi

günümüz için hiçbir enformatik değeri olmayan türdendi. Eminönü Sirkeci’de büyük bir şans eseri adı yaklaşık yüz yıl­ dır aynı kalan, değiştirilmeyen Yalı Köş­ kü Caddesi’nde tam bir gün, Ayniye Han aradığımı hatırlıyorum. Ayniye Han’ın üç ve dördüncü kadarı Banka’nm yakla- ık otuz yıl depo olarak kullandığı me- ândı. Üzerinde Ayniye Han yazan bir bina bulamayacağımı bilerek gittiğim caddede 20, 25 bina vardı. Bütün gün yaklaşık 300 metre uzunluğundaki cad­ deyi defalarca yürüdüm, eskiyi bilen bi- rilerini bulmaya çalıştım ve akşama doğ­ ru giderek alçalan bir ses tonuyla insan­ lara “Ayniye Han’ı aradığımı” tekrarla­ dım. Hamallara ve Liman Han’da çalı­ şan avukadara göre Liman Han, cadde­ nin en eski binasıydı, Ayniye Han da hiç duyulmamıştı. Görülen oydu

' ki,

kim-'*■ ' fiğini kaybetmiş ve çoktan unutulmuş bir binanın peşinde koşmak ger­ çekten de boşunaydı. Bundan üç yıl sonra, Axa Oyak Sigorta’nın Genel M üdürlüğü’nde Pervititch Hari- talan’nın envanterini çıkartmaya başla­ dığım ilk gün, 74 numaralı Eminönü paf­ tasına diğerlerine olduğu gibi hayran hayran bakarken, paftanın ortasından geçen caddenin adını fark ettim. Yalı Köşkü Caddesi. Hemen ardından da caddenin Vezir Camii tarafındaki yedin­ ci binayı: ex-Ainiye Antreposu. İçinde haritaların bulunduğu deri kalamazola- n alıp en rahat çalışma mekâm olarak bana tahsis edilen genel müdürlüğün toplantı odasmda tek başıma çığlık attı­ ğımı hatırlıyorum. 1940’ta “ex” olduğu­ na göre en az 60 yıl önce kimliğini kay­ betmişti demek. İstanbul’un her gün bi­ raz daha yiten hafızasında küçük bir

bi-na ne kadar önemli olabilirdi ki? Bazen bir araştırmalım eksik kalan parçasını ta­ mamlayacak kadar, bazen araştırmanın seyrini değiştirecek kadar bazen de araş­ tırmacılara geç de olsa “buldum” diye sevinç çığlığı attıracak kadar.

Pervititch Haritaları 1922-45 arasında yapıldı. Yapıldıkları dönemde sigortacı­ lar için vazgeçilmez bir kaynaktı. Sigor­ talanacak miûkün çevresindeki yangın riskini gösteren haritalar reasürans bö­ lümlerinde kullanılıyordu. 1950’den peş pe- danlar, sonra şehrin hızla değişen yüzü, peş ] şe gelen istimlaklar, açılan

yollar haritaları kullanılamaz hale getir­ di. Haritalardaki İstanbul giderek eski­ yor, haritalar da tarihi belge hafine geli­ yordu.

Bu arada iktidarlar, ideolojileri doğ­ rultusunda sokakların ve caddelerin

isimlerini değiştirdi. Hatta apartman­ ların isimleri değiştirildi. Nişanta­ şı’ndaki Sakelariaes Apartmam’nın admın Samsun Apartmanı yapıldığı ;ünlerde Pervititch Haritaları da raf- ara kaldırılıyordu. Başka bir anlatım­ la; ben, o gün, o caddede, Ayniye

Han’ı bulamayayım diye herkes elin­ den gelen her şeyi yapıyordu.

ihtiyaç duymadığı malzemeyi, değersiz addeden sözlü kültür cen­ neti Türkiye’de, elli yıl sonra Pervi­ titch H aritaları’nı Tarih Vakfı ve Axa Oyak bir araya getirip, meraklısına bir kitap olarak sundu. Bu türden bir mal­ zemenin bir araya getirilmesiyle doldu­ rulan boşluk azımsanmayacak kadar bü­ yüktü. Ancak İstanbul araştırmaları için 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın ilk çey­ reğine ait yapılan çalışmalar gün geçtik­ çe artsa da, henüz hiç araştırılmayan alanların olduğu da gerçek. Bir araya ge­ tirilen, tasnif edilen her malzemenin ve derinlemesine araştırılan her konunun İstanbul’un geleceği açısından ne tür­ den bir fayda getireceğini kestirmek güç ama hafızasını tamamen yitirmeden, şeh­ re bu türden hatırlatmalarda bulunma­ nın son derece önemli olduğunu düşü­ nüyorum. ■

(1) Jacques Pervititch ve Sigorta Ha­ ritaları, Toplumsal Tarih, Ekim 2000

Jacques Pervititch ve Haritaları,/ao?«-

es Pervititch, Sigorta Haritalarında İstan­ bul, Axa Oyak, Tarih Vakfı Yayım, 2000.

(5)

Prof. Dr. NUR AKIN

T

ürkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakft’nm Axa Oyak Holding A.Ş. için hazırlamış olduğu “Jac­ ques Pervititch Haritalarında İstanbul” kitabı, İstanbul’la ilgili araştırmalarda önemli başvuru kaynaklarından biri olan bu haritaların bir araya getirilerek yayın­ lanması açısından çok yararlı bir çalışma olmuştur. Kitap haritaları eksiksiz olarak vermenin yanında, içerdiği üç kapsamlı değerlendirme yazısıyla salt bir harita ka­ talogu olmanın ötesine geçmektedir.

İlhan Tekeli “İnsanın çevresini bilme, denetleme ve yorumlama aracı olarak ha­ ritalar” (s. 7-9) adlı yazısında, haritaların hazırlanışından yıllar sonra, içerdiği bil­ gilere bağlı olarak esas hizmet amacının dışında da, çok farklı biçimlerde değer­ lendirilebileceğini vurgulamakta ve Per­ vititch haritalarının çok zengin bir kay­ nak olarak araştırmacıların yorumlarım beklediğini belirtmektedir.

Murat Güvenç “Pervititch haritaları: İstanbul için bitmemiş bir araştırma pro­ jesi” (s. 11-19) adlı yazısında, Pervititch haritalarının genel bir değerlendirmesini

Î

apmakta ve bu haritaların, bugün artık üyük ölçüde değişmiş olan İstanbul kent dokusunun verilerini ortaya çıkar­ tacak büyük bir birikim içerdiğini ve ye­ niden değerlendirilmesi gerekliliğini vur­ gulamaktadır.

Müsemma Sabancıoğlu da “Jacques Pervititch ve haritaları” başlıklı yazısında (s. 21-24), 1870’li yıllardan itibaren Os- manlı imparatorluğu’nda faaliyete geçen

abancı sigorta şirketleri ile 1893 ’den id­ aren onu izleyen yerli sigorta şirketleri ve bu bağlamda yapımı gerçekleştirilen

r

D;

sigorta haritalarından söz etmekte, J. Per- vititch’in haritalarındaki ayrıntılar üze­ rinde durmakta, ayrıca Hırvat asıllı to- pograf mühendis J. Pervititch’in kimliği hakkında da önemli bilgiler vermektedir.

Konuyla ilgili olarak birbirini tamam­ layan üç kapsamlı makalenin ardından, “haritaların sıralanışı hakkında” bilgiler verilmektedir. Bu bilgilere göre, J. Pervi­ titch tarafından hazırlanan Beşiktaş; Or- taköy; Beyazıt; Şişli ve Kadıköy’e ait paf­ taların eksiksiz olduğu saptanmış, ancak Beyoğlu; Taksim; Eminönü; Fatih ve Üs­ küdar semtleri için tam bir sıralama ger­ çekleştirilememiştir. Yazıda, söz konusu eksikliklere ilişkin görüşler üzerinde du­ rulmakta ve gerekçeleri tartışılmaktadır. Ayrıca, Axa Oyak koleksiyonundaki ha­ ritaların bir araya getirilmesinden sonra, söz konusu harita koleksiyonunu içeren diğer kurumlardaki paftalarla da karşılaş­ tırma yapıldığı ve eksikliklerin diğer ku­ ruluşlarda da bulunamamasma bağlı ola­ rak, yayında bir araya getirilen koleksiyo­ nun tam olduğu sonucuna varıldığı vur­ gulanmaktadır.

Haritalar İstanbul’un toplam 9 bölge­ sini içermekte ve kitapta Beşiktaş, Beya­ zıt, Beyoğlu, Taksim, Eminönü, Fatih, Kadıköy, Şişli, Üsküdar sırasıyla veril­ mektedir. Her yeni bölge, haritaları veril­ meden önce bir sayfalık bir metinle tanı­ tılmakta, ayrıca tarihi fotoğraflarından bir-iki örnek sunulmaktadır. Bu bilgilerin ardından, bölgenin rehber planı ve bu

K

da üzerinde numaralandırılarak be- en kesimlerin daha büyük ölçekli ha­ ritalarından oluşan alt paftalan verilmek­ tedir. J. Pervititch haritalarının ardından, bu haritaların devamı niteliğindeki Y. Mi­ mar Suat Nirven tarafından yapılmış olan ve 32 paftadan oluşan haritalar verilmek­ te, böylece Pervititch’i tamamlayan eksik­ likler de yayınlanmış olmaktadır. Pervi­ titch haritalarında paftalar üzerinde yer alan sokak ve yer adlan, aranan adresle­ rin bulunması konusunda da yararlı ol­ maktadır. Buna bağlı olarak kitap, aranan sokak, cadde, bina ve açık alanların say­ fa, pafta ve ada nosuna bağlı olarak ko­ layca bulunabilmesini amaçlayan

“sokak-İstanbul kent tarihi

açısından

önemli bir kaynak

lar” ve “bina ve açık alanlar” dizinleriyle sona ermektedir.

19. yüzyılın İkinci Yansında İstanbul'un Önemli Yangınları ve

Harita Çıkarma Çatışmaları

Genel haritaların ötesinde kenti oluştu­ ran bölgelerin ayrıntılı haritalarının elde edilmesi gerekliliği, özellikle 19. yüzyılın ikinci yansından itibaren İstanbul için bü­ yük önem taşıyan konulardan biri olmuş­ tur. 1848 yılından çıkarılan Ebniye Ni­ zamnamesi ve her seferinde geliştirilerek daha kapsandı önlemler içeren sonraki- ler(l), İstanbul’un geleneksel ahşap ko­ nut dokusunun kagirleştirilmesi konu­ sunda etkin girişimlerdir. Gerçekten de bilindiği gibi İstanbul, ahşap yapı yoğun­ luğuna bağlı olarak, sık sık çıkan yangın­ lardan önemli ölçüde etkilenmiştir (2).

Özellikle 1850-1900 yıllan arasında ne­ redeyse her bölge gerek kentsel, gerekse de yapısal ölçekte büyük değişimler geçir­ miştir. Söz konusu fiziksel değişimler, her

;eyden önce bu süre içinde çıkan yan; arla boşalan alanlardan ve bu

getirilen yeni düzen ve imar kurallarına uygun yapdaşmalardan kaynaklanmakta­ dır. Örneğin A. Ubicini 1850’li yıllarda Beyoğlu bölgesinden söz ederken “Bura­ da yangınlar bir anda herşeyi silip

süpü-i;

ara

rüyor. Pera sakinleri, Boğaz’a bir lığına gidip geri döndüklerinde evlerini bulamayabilirler” diye yazmaktadır (3). Özellikle 1865 tarihli Hoca Paşa ve 1870 tarihli Pera yangınları, biri tarihi yarıma­ danın önemli bir bölümünü, diğeri Tak- sim’den Galatasaray’a dek uzanan olduk­ ça geniş bir alandaki yapılaşmayı ortadan kaldıran büyük felaketlerdir.

Bu tarihlerde, bazı yabancı sigorta şir­ ketlerinin İstanbul’da şube açmakta ol­ dukları ve bunu da gazete ilanlarıyla hal­ ka duyurdukları gözlenmektedir. Örne­ ğin 6 Aralık 1864 tarihli Journal de Cons­ tantinople adlı günlük gazetede Ingiliz Royal Insurance Company’nin Galata, Peştemalcı Sokak’tâki acentasının, aynı gazetenin 2 Ocak 1866 tarihli nüshasın­ da da, 1710’da kurulduğu belirtilen “Sun Fire Öffice”in tarihi yanmada, Galata ve İzmir’deki acentalarının duyurusu yer al­ maktadır. 1870’li yıllardan itibaren İstan­ bul’daki yabancı sigorta şirketlerinin sa­ yısında artış gözlenmektedir. 1893 yılın­ da da, ilk yerli sigorta şirketi olan “Os­ manlI Umum Sigorta Şirketi” faaliyete geçmektedir(4).

leri ı

ritalann yapımına başlanma

ğin 28 Nisan 1890 tarihli La Turquie ga­ zetesinde “Huber Efendi” tarafından ya­ pılan 1/1000 ölçekli Galata, Taksim ve Pangaltı bölgelerini içeren bir haritanın yalanda tamamlanarak yayımlanacağı ve bu haritada her yapının malzemesi, kapı numarası, sokak adlarının verileceği ve yangın musluklarının yerlerinin de belir­ tilmiş olacağı haberi çıkmaktadır. 1895 tarihli R. Huber haritası bu bölge için önem taşıyan ilk kapsamlı haritadır.

1900’de kurulan “Türkiye’de Çalışan Yabancı Sigorta Şirketleri Cemiyeti”nin (5) 1905-06 yıllan arasında E.Goad’a yap­ tırdığı haritalar da, J. Pervititch haritala­ rına öncülük eden ve onunla bütünleşen ayrıntılı paftalar içermektedir. Ancak bu haritalar da Huber haritalan gibi, sadece belirli bölgelerle sınırlı kalmıştır.

Pervi-titch haritalanyla karşılaştırıldığında, ve­ rilen ayrıntı düzeyinin de daha az olduğu görülmektedir.

Jacques Pervititch’in hazırladığı harita­ lar ise, İstanbul’da resmi triangüiasyon iş­ lemlerinin tamamlandığı bir dönemde (6), kendisinin de her paftada belirttiği gi­ bi “şehrin resmi triangülasyonu mucibin­ ce, tanzim ve terzim edilen gayri menkul haritasıdır”. J. Pervititch haritalarında, 1910-19 yıllan arasında önce Fransız To- poğraf Cemiyeti’ne, daha sonra da bir Al­ man firmasına devredilerek tamamlanan kadastral sigorta haritalarım baz olarak al­ mıştır (7).

Pervititch Haritalar mm değerlendirilmesi

Pervititch haritalan 1922 tarihli Beşik­ taş ilçesi rehber planıyla başlamakta ve 1945 tarihli “Beyoğlu Kazası, Merkez Na­ hiyesi, Çukur, Kalyoncukulluğu, Kamer Hatun Mahalİeleri”ni içeren paftayla ta­ mamlanmaktadır. Ancak kitabın başmda “Haritaların sıralanışı hakkında” başlık­ lı yazıda da belirtildiği gibi, tüm haritalar değerlendirildiğinde, 1922-45 yıllan ara­ sındaki bu harita çıkarma sürecinde za­ man zaman başta belirlenen sistematiğin dışına çıkıldığı, bir bölgede bir dönem eksik bırakılan bir kesime daha sonraki bir tarihte geri dönülerek tamamlama ya­ pıldığı görülmektedir (8). Haritaların öl­ çekleri, rehber plan bazmda 1/5000,

1/4000,1/2400 ve 1/2000 gibi çeşitlikler

jöstermektedir. Söz konusu rehber plan- ann üzerinde numaralanan ve daha ay­ rıntılı çizimler içeren alt paftalarda ise öl­ çek 1/1000, 1/750, 1/600, 1/500, 1/375 ve 1/250 arasında değişmektedir. En sık kullanılan 1/1000 ve 1/500 ölçekleridir.

Kitapta 9 bölge alanda toplanan Per­ vititch haritalanyla, İstanbul’un Bakırköy, Yeşilköy, Boğaz köylerinin Avrupa yaka­ sında Ortaköy, Asya yakasında da Üskü­ dar ve Kuzguncuk dışında kalan bölgele-rinin kapsamlı haritalan elde edilmiştir.

•ıda da vurgulandığı gil

ağırlıklı konut stoğunun her yu çıkan yan­ gınlarla büyük ölçüde ortadan kalknğı İs­ tanbul’da, J. Pervititch’in yangın riskini olumlu/olumsuz etkileyen en küçük ay- nntıyı bile kapsamlı lejand gruplamalany- la bu haritalara yansıttığı görülmektedir (9). Yapı tipleri, çıkmalar, çan biçimleniş­ leri, kat adetleri, bahçe/avlu duvarlan, gi­ rişler, sokak adlan, topoğrafik veriler, boşlukların niteliği gibi çok sayıda ayrın- a, ele alman bölgenin o tarihteki durumu­ nu kapsamlı bir biçimde sergilemektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi, J. Pervi­ titch ilk harita çıkarma çalışmalarına 1922 yılında Beşiktaş ilçesiyle başlamışnr. Bu bölgeyi ve “Stamboul” adıyla verilen ve tarihi yarımadanın güneyde Marmara sa­ hilinde Küçük Ayasofya-Yenikapı, kuzey­ de de II. Mahmud Türbesi-Beyazıt arası­ nı ele alan 1922-23 tarihli planı ve alt paf­ talarını erken örnekler olarak daha ayrın­ tılı bir biçimde incelemek ilginç olacak- ar.

Beşiktaş’m 2 Aralık 1922 tarihli rehber planı 1/2400 ölçeklidir. Üçü 1923’e fa­ tihlenen on dört adet alt paftanın ölçeği ise 1/600’dür. ilk alt pafta, rehber plan­ da 1 no.lu olarak gösterilen kıyı bölgesi­ ni içermektedir. Burada 1922 yılında var olan ve Bekir Bey, Hikmet Bey, Rıza Bey konaklan olarak adlarıyla belirtilip bah­ çe ve müştemiladanyla çizilen konutlar

(6)

çıkmaları, çatı biçimlenişleri, kat adetle­ rine birkaç detay daha eklendiğinde, ne­ redeyse restitüsyonları yapılabilecek ay­ rıntı düzeyindedirler. Bu konakların sı­ rasındaki bahçeli bir-iki ev ve arkaların­ daki dar sokağa bakan yine bahçe için­ deki küçük dizi, bölgenin bu kesimiyle ilgili, bugün artık izi olmayan bir doku­ yu belgelemektedir. 2 no.lu alt pafta, Akaretler dizisini içermektedir. Diziyle il­ lidir. Akaretler Caddesine bakan dizile­ rin ardında yer alan bostanlar, o tarihte Beşiktaş semtindeki boş alan oranım gös­ termek açısından ilginçtir. Semtin “Şen- likdede” kesimini içeren 3 no.lu alt paf­ ta, dar parselasyon üzerinde yer alan iki- üç kadı yapılardan oluşan bir konut do­ kusu sergilemektedir. Aralarında yer yer eski ahşap konudar da görülen bu alan­ da da boşluklar saptanmaktadır. 4 no.lu alt pafta Sinan Paşa Camisi’nden başla­ yarak, kuzeye doğru gelişen kesimi ver­ mektedir. Caminin batısında kalan iki büyük konak: İsmail Paşa ve Mehmed Ali Paşa konaklanın 1922’de de epey es­ ki olduklan, J. Perviritch’in üzerine düş­ tüğü nodardan anlaşılmaktadır. Bu paf­ tada yer alan Rum ve Ermeni kiliseleri ile, Rum Kız Okulu Beşiktaş'ın kozmopolit sosyal yapısını sergilemektedir. 5 no.lu alt paftada, kıyıda Çırağan Caddesi’ne doğru giden yalı dizisini, caddenin ar­ dında da Panagia Rum Okulu ve çevre­ sindeki konaklarla, yine dar parselasyon üzerinde gelişen iki-üç kadı, çıkmak ev­ lerden ve aralarında dar sokaklarla çık­ mazdan oluşan, bugün artık tamamen değişmiş dokuyu görmek mümkündür. 6 no.lu alt pafta Yıldız Caddesi ve çev­ resindeki durumu göstermektedir. Bu­ rada da, Abbas Ağa Camisi ve yakının­ daki konaklar dikkat çekicidir. Ayrıca bu

E

afta, bugün yerinde bir park olan Ab- as Ağa Mezarhğı’nın bir bölümünü de içermektedir. 7 ve 8 no.lu alt paftalar Be­ şiktaş'm kuzeyini, Ihlamur a doğru uza­ nan kesimleri göstermektedir. Bu bölge­ de de ahşap konaklar ve dar parselasyon üzerinde gelişen iki-üç kadı kâgir konut dokusunun varlığı görülmektedir. Yıldız Caddesinin üst kesimlerini ve Ihla- mur’un bir bölümünü içeren 9 ve 10 no.lu alt paftalar, bugün artık tamamen ortadan kalkmış olan Abbasağa Mezar­ lığı ve aralarında büyük boşluklar içeren konut dokusunu sergilemektedir. Bu do­ ku içinde büyük konaklar ve geniş bah­ çeleri dikkat çekicidir. Her iki paftada da, Nisan 1922’de yandığı belirtilen ve içinde kalıntılar olan yangın yerleri görül­ mektedir. Beşiktaş'm üst kesimlerini içe­ ren 11 ve 12 no.lu alt paftalar yine büyük boşluklar, bahçeli ahşap konaklar ve iki- üç katlı konutlar içermektedir. 13 no.lu alt pafta, Vişnezade çevresini göstermek­ tedir. Burada Vişnezade Camisi ve Hazi­ ne Kâhyası, Hünkâr imamı, Tütüncü Ba­ şı gibi sarayın ileri gelenlerinin konakla­ rı yer almaktadır. 14 no.lu alt pafta, Teş­ vikiye bölgesini içermektedir. Bu kesim­ de, sahiplerinin adlarıyla verilen büyük konakların yanı sıra, genelde dar parse­ lasyon üzerinde yükselen iki üç kadı ör­ neklerle, aralarındaki bahçeleri dikkat çekmektedir.

J. Pervititch 1922-23 tarihlerinde, “Marmara yamacı/Beyazıt’tan Nişan- ca’ya, Türbe’den Küçük Ayasofya’ya” adıyla verdiği bölgede çalışmıştır. Rehber plan 1/2000 ölçeklidir. On yedi alt paf­ tadan oluşan ayrıntılı planların ölçeği ise 1/500’dür. 1 ve2 no.lu alt paftalar Divan- yolu Caddesi’nin güneyinde yer alan Ge- dikpaşa semtini göstermektedir. 1 no.lu paftanın en belirgin noktasında, üzerin­ de “Mühendislik Okulu Vakfı/tamam- lanmamış konut” notu düşülen, eski Ge- dikpaşa Tiyatrosu’nun üstünde bulun­ duğu, hâlâ bir bölümü tiyatronun “4 m yüksekliğinde eski duvar”ıyla çevrili, içinde yıkıntılar da olduğu belirtilen ya­

pı adası dikkat çekmektedir. Reşit Paşa Konağı ve çevredeki bahçeli konudar, gü­ neye doğru gidildikçe daha düzenli bir parselasyon üzerinde yer alan konut bi­ rimlerine dönüşmektedir. 3 no.lu alt paf­ ta Gedikpaşa’nın üst kesimlerini içermek­ tedir. Burada, Sultan Mahmut Türbe- si’nin karşısındaki “inşaat alanı” olarak tanımlanan büyük boşluk dikkat çekici­ dir. Organik bir doku sergileyen 4 no.lu alt paftada Kadırga Sokullu Mehmet Pa­ şa Camisi, karşısındaki tekke, Hariciye Vekilinin eski sarayı, Asaf Paşa Konağı ve çevresideki konaklarla bahçeli evlerden oluşan bir düzen görülmektedir. Bu paf­ tada yer alan konudarın çoğu ahşaptır. 5 no.lu alt paftada, bugün de varlığını ko­ ruyan Kadırga Meydanı ile Neviye Yoku- şu’ndaki dizuer dikkat çekicidir. Kadırga Hamamı, Kadırga Medresesi ve Emin Si­ nan Camisi paftadaki önemli anıtsal yapı­ lardır. 5’in devamı olan 6 no.lu “Gedık- paşa” alt paftası da, genelde dar parselas­ yon üzerinde gelişen ve her birinin içinde yeşili de olan arka bahçeli konudardan oluşan bir düzen sergilemektedir. Burada göze çarpan ve Pervititch'in üzerine “es­ ki kâgir konudar” notunu düştüğü Ka­ dırga Meydam’nın karşısındaki dizi, bu­ gün de oldukça bakımsız ve kötü duru­ muna rağmen, bu kesimin en etkileyici ta­ rihi yapılarından biridir. 7 ve 8 no.lu alt paftalar, Kumkapı ve Nişanca’nın üst ta­ raflarım göstermektedir. “Gedikpaşa, Kumkapı” adıyla anılan 7 no.lu alt pafta, yoğun kâgir doku içeren ızgara planlı kent

konut birimlerinin oluşturduğu organik doku ile Kadırga Meydanı boşluğu ve onun karşısındaki geniş bostan alanı gö­ ze çarpmaktadır. Dişçilik ve Eczacılık okullarıyla, Kadırga Hastanesi de bura­ da yer almaktadır. Aynca yine bu pafta­ da, Marmara Denizi kıyısında uzanan ve demiryoluyla kesilen deniz surlarına ait kalıntılar da, bazı noktalarda 8-10 m olan yükseklikleri de belirtilerek işlenmiştir. Bu surlara bitişik, çoğu iki katlı ve ahşap yapılar da dikkat çekicidir. 12 no.lu alt pafta, Kumkapı’nın sahil kesimini içer­ mektedir. Paftanın önemli bir bölümünü hastane ve ona bağlı yapılar grubu kap­ lamaktadır. 13 ve 14 no.lu alt paftalar bü­ tünüyle Kumkapı bölgesine aittir. 13 no.lu alt paftada hemen göze çarpan, or­ tasında çeşmesiyle Kumkapı Meydanı ve ona açılan yollardır. Bu kesimin Marma­ ra kıyısı boyunca, dar parsellasyon üze­ rinde sıralanan, aralarında bir-iki kâgir yapırun bulunduğu ahşap diziler görül­ mektedir. 14 no.lu alt pafta, İstanbul Er­ menilerinin en önemli dini merkezi olan Meryem Ana Kilisesi’nin (Surp Asdvad- zadzin) üzerinde bulunduğu yapı adası­ nı ve onun çevresindeki ızgara planlı yo­ ğun kent dokusunu içermektedir. Bugün hâlâ semtin bu kesiminde görülen, par

E

ıarselasyon üzerinde yükselen, kat sayl­ an iki ile dört arasında değişen cumba­ lı tek ya da sıra ev dizileri, 1922-23 yılla­ rında tam bir bütünlük sergilemektedir­ ler (10). Beyazıt’a ait son üç alt pafta: Kumkapı’nın batısındaki Nişanca, onun

dokusuyla, büyük ve geniş bahçeler için­ de eski ahşap evlerden oluşan ve yer yer çok daralan sokaklarla çevrelenen düzen arasındaki farklılığı açık bir biçimde or­ taya koymaktadır. “Nişanca, Kumkapı” adını taşıyan 8 no.lu paftada, bahçeli ah­ şap konutlarla, aralarda bahçe, inşaat ala­ nı, bostan ya da üzerinde kalıntı olan yan­ gın yerleri görülmektedir. Bu durum da, 1922-23 'de bu kesimin oldukça boşluklu bir düzen sergilediğini ortaya koymakta­ dır. 9 no.lu alt pafta “Sekbanbaşı Yakup Ağa” bölgesine aittir. Burada da yine or­ ganik bir dokuyla karşılaşılmaktadır. Boş alanlar oldukça fazladır. Pafta aynı zaman­ da Beyazıt Hamamı ve Divanyolu’nun ge­ nişletilmesinden önceki Süpürgeci Han ve Sırmakeş Han'm bütününü gösterme­ si açısından da özel önem taşımaktadır.

Aynca, bu anıtsal dizilerin hemen güne­ yinde kâgir Ali Fuad Paşa Konağı ve onun hemen yakınlarındaki A. Şükrü, Mühen­ dis İbrahim Bey, Mustafa Bey, İzzet Bey konaklan bu kesimde önemli konakların yoğunlaşüğını göstermektedir. 10 no.lu “Küçük Ayasofya” alt paftası, Küçük Aya- sofya Camisi, medresesi ve hamamının ya­ lan çevresini ve buradaki genelde küçük boyudu konudardan oluşan, ahşap ağır­ lıklı organik bir kent dokusunu sergile­ mektedir. 11 no.lu alt pafta Kadırga Mey­ danı ile Marmara Denizi arasındaki kesi­ mi içermektedir. Bu paftada, çıkmazlarla zenginleştirilmiş iki-üç kadı ahşap küçük

Marmara kıyısına dek uzanan güney ke­ simi ve kuzeyde Divanyolu Caddesi’nin güneyini içeren Sekbanbaşı Yakup Ağa bölgesini göstermektedir. Bu üç alt paf­ tada da, yangınlarla boşalmış, içlerinde kalıntıların olduğu belirtilen büyük boş­ luklar göze çarpmaktadır.

1923 tarihinde 1/1000 ölçekli Şişli ha­ ritası yapılmıştır. Paftadan, o yıllarda böl­ genin oldukça boş alan içerdiği, yer yer de genellikle bahçeli kâgir, aralarında da az sayıda ahşap yapmm olduğu ızgara planlı bir kent dokusu sergilediği sap­ tanmaktadır. Aynı tarihte Asya yakasın­ da bu tarihe dek yapılanlardan tamamen bağımsız bir biçimde, Erenköy tren istas­ yonu ve çevresinin 1/500 ölçekli iki paf­ tasının tamamlandığı görülmektedir. 1 no.lu alt pafta “Erenköy-Eski istasyon” bölgesini içermekte ve burada Ethem Efendi Caddesi’nin iki yanında dar par­ sellasyon üzerinde sıralanan iki-üç kadı evler görülmektedir. Aralarda “park” ve “bahçe” olarak belirtilen büyük boşluk­ lar vardır. 2 no.lu alt pafta ise “Yeni is­ tasyon^ aittir. Burada da kâgir istasyon binası, arkasında Zihni Paşa Camisi ve is­ tasyon Caddesi’ne açılan kâgir evler yer almaktadır. Aynca Fevzi Bey Parkı adıy­ la belirtilen park, çevresindeki geniş bah­ çeler içindeki köşklerle dikkat çekmek­ tedir (11).

J. Pervititch 1924-25 tarihinde, bir bö­ lümünü 1923 yılında tamamladığı

Şiş-li’nin geri kalan haritalarım çıkarmakta­ dır. Şişli rehber planı 1/5000 ölçeklidir. Bu paftada Pangaltı, Maçka, Tatavla, Fe­ riköy, Nişantaşı, Okmeydanı, Şişli semt­ leri görülmektedir. Semtin 1/1000 ölçe­ ğindeki alt paftası, aralarında büyük bah­ çeler ve ekili alanlarla, Bomonti Cadde­ si’nin iki yarımda gelişen ızgara planlı kent dokusu sergilemektedir. Bu paftada Bo­ monti Bira Fabrikası, Petites Soeurs des Pauvres Yaşlılar Yurdu gibi büyük bah­ çeli alanlar dikkat çekicidir.

Şişli’nin devamı olarak ele alınan Ni­ şantaşı’nm bir bölümü de 1924 tarihlidir ve 1/1000 ölçeğindedir. Burada, Teşviki­ ye Camisi çevresindeki Osmanİı yöneti­ minin ileri gelenlerine ait bahçe içinde kâgir ve yan-kâgir konaklardan oluşan ve aralarında da büyük boşluklar görülen bir doku sergilenmektedir. Aynca yer yer iki-üç kadı ahşap diziler ve kâgir yapılar da görülmektedir.

1925 tarihinde, yine 1/1000 ölçekli Şiş­ li planlarının yapımı sürdürülmüştür. Şiş- li’ye ait üçüncü alt paftada, Şişli Etfal Has­ tanesinin güneyinde yer alan boş alanlar, park ve duduklar dikkat çekmekte ve ha­ ritadan, o dönemde bu bölgede yapılaş­ manın henüz fazla olmadığı anlaşılmak­ tadır. Ancak yine de, yer yer gelişmekte olan ızgara kent dokusu ve üzerinde yer alan üç-dört kadı çoğu kâgir konudar ve aralarında adlarıyla verilen apartmanlar­ la, bahçe içinde ahşap konaklar saptan­ maktadır. 1925 yılına tarihlenen Şişli reh­ ber planının 1/1000 ölçekli diğer alt paf­ taları: Pangaltı, Dolap Dere, Sinemköy, Nişantaşı, Feriköy, Ayazma ve Tatavla’yia tamamlanmaktadır. Bu paftalarda genel­ de ızgara planlı kent dokusu ve kâgir ya­ pılaşmalar gözeçarpmaktadır. Özellikle Tatavla’da bu kent dokusu arasında bü­ yük boşluklar, tarlalar görülmekte, ayrı­ ca ahşabın daha fazla olduğu bahçeli ko­ nudar ve duvarlarla çevrili Aghios Elef- terios Rum Mezarlığı dikkat çekmektedir.

1925- 26 tarihlerinde Beyoğlu bölgesi­ nin 1/5000 ölçekli rehber planı yapılmış­ tır. Bu plan, daha sonraki yıllarda 1/1000 ve 1/500 ölçeklerde ayrıntılandırılacak olan Kasımpaşa’dan Tatavla ya, Tatav- la’dan Talimhane ve Taksime dek uzanan bölgeyi içermektedir. 1926 yılına ait alt paftalar 1/1000 ölçeklidir ve Beyoğlu 11- çesi’nin Ayaspaşa, Kabataş, Cihangir, Fın­ dıklı, Pevruz Ağa, Sah Pazan ve Dolma- bahçe, Gümüşsüyü Kışlası, Saray Ahırla­ rı, Gazhane bölgelerini içermektedir. Ayaspaşa alt paftasında “eski Ayaspaşa Mezarlığı” olarak belirtilen Büyük Me­ zarlık (Grand Champ des Morts), Gü­ müşsüyü Hastanesi, Alman Elçiliği ve Tevfik Paşa Konağı göze çarpmaktadır. Elçiliğin güneyinde ahşap ve kâgir yapı­ lardan oluşan organik bir kent dokusu sergilenmektedir. “Cihangir, Fındıklı” alt paftasında, Cihangir Camisi’nin doğu­ sunda gelişen ve ahşap yapılardan oluşan organik bir doku gözlenmektedir. Kuze­ ye doğru çıkıldığında, üzerinde kalıntılar olduğu belirtilen büyük yangınlarla boşal­ mış alanlar görülmektedir. “Pevruz Ağa, Sah Pazan” alt paftası Tophane’deki de­ po ve antrepoları, yukan doğru gidildik­ çe yer yer kâgir yapılar da içeren küçük ahşap birimlerden oluşan organik bir do­ kuyu ve aralarda, yine üzerinde kalıntılar bulunan yangın sonrası boşalan geniş alanları içermektedir.

1926- 27 tarihlerini taşıyan harita Dol- mabahçe rehber planıdır ve 1/2000 öl­ çeklidir. 1927 yılında 1/2000 ve 1/1000 ölçekli Ortaköy planlan ile yine 1/1000 ölçekli Çukurbostan, Tophane, 1/750 öl­ çeğindeki Ağa Hamamı, Çukur Cuma ve 1/500 ölçeğindeki Pera, Sıra Selviler alt paftalan tamamlanmışur.

1/2000 ölçekli Ortaköy rehber planı, Beşiktaş ’inkine göre daha az ayrıntılıdır. Sadece çok önemli anıtsal yapılan, yapı adalarını, boş alanlan ve aralarındaki so­ kak dokusunu vermektedir. Bu genel ele alış biçiminde de, bölgenin kentsel

(7)

kuşundaki organikliği ve yapılaşma alan­ larım ilk bakışta kolayca algılamak müm­ kündür. Ortaköy’e ait 1/1000 ölçekli dört adet alt pafta bulunmaktadır.

1 no.lu paftada Ortaköy Camisi’nin ar­ kasındaki yoğun konut dokusu sergilen­ mektedir. Bu yoğun dokunun dışında, bahçe içinde konutlar görülmektedir. Söz konusu konakların bazılarının isim­ lerinden Ermeni ailelere ait olduklan an­ laşılmaktadır. Paftada, İstanbul ‘un Mu­ sevi yerleşmeleri arasmda özel yeri olan Ortaköy’ün, bu durumunu kanıtlayan bir sinagog bulunmaktadır. Ayrıca bir Rum ve bir de Ermeni kilisesi ûe okulu göze çarpan yapılardır. Semtin kuzey kesimi­ ni içeren 2 no.lu alt paftada, bostan ya da meyve bahçesi olarak tanımlanan büyük boşlukların yanı sıra, dar parselasyon üzerinde küçük birimlerden oluşan iki- üç kadı konudar görülmektedir. Burada da bir Ermeni kilisesi, bir Ermeni-Kato- lik kilisesi ile manastın dikkat çekmekte­ dir. Aynca pafta, geniş alana yayılan Mu­ sevi mezarlığı, onun bir bölümünü içeren eski Ermeni mezarlığı ve bir Rum

mezar-^

bir kısmını göstermektedir. 3 no.lu fta, yine bölgenin üst kesimlerini içermektedir. Burada, bir bölümü mey­ ve bahçesi olarak belirlenen çok sayıda eğimli boş alan göze çarpmaktadır. 4 no.lu alt pafta, Ortaköy Camisi’nin doğu­ sunda yer alan kesimi göstermektedir. Burada da, bostan ve meyve bahçesi ola­ rak belirtilen büyük boş alanlar görül­ mektedir. Sahildeki sarayların yanı sıra,

Karabaş Mahallesi dikkat çekmektedir. “Eğrikapı, Tekfur Sarayı” alt paftasında da, karasurlanrun içinde yer alan ve bah­ çeli, küçük ahşap birimlerden oluşan

or-6

anik konut dokusu ile, aralarında büyük ahçe, bostan ve boş alanlar saptanmak­ tadır.

1929 tarihli haritalar: 1/5000 ölçekli Fatih bölgesi rehber plam ile 1/1000 öl­ çekli Edirnekapı, Kariye, Çarşamba, Ka- ragümrük, Sultan Selim, Balat, Fethiye, Kesmekaya, Ayvansaray ve 1/500 ölçek­ li Balat, Fener, Küçük Mustafa Paşa alt paftalarından oluşmaktadır. “Balat” ve “Fener” paftalarında yangınlardan son­ ra geliştirilen ızgara planlı renk dokusu ve üzerindeki iki-üç kadı kagir yapılaşma görülmektedir. Aynca bölgedeki önemli anıtsal yapılar da dikkat çekmektedir. “Balat, Fethiye, Kesmekaya” alt paftasın­ da ise, Fethiye Camisi çevreside gelişen, ahşap evler ve bahçeleri ile büyük boşluk­ lardan oluşan organik dokunun ağırlıkta olduğu saptanmaktadır.

J. Pervititch 1930 yılında Üsküdar, Haydarpaşa ve Kadıköy rehber planlan- m tamamlamıştır. Bu planların ölçeği 1/4000’dir. Aynca alt pafta olarak 1/1000 ölçekli Üsküdar, Bağlarbaşı, Selamsız, îcadiye, Selimiye, Duvar Dibi haritalan da aynı yıla tarihlenmektedir. “Üsküdar, Bağlarbaşı” alt paftasındaki Ermeni me­ zarlığı, ardındaki büyük tarlalar ve arada sahiplerinin adlanyla verilen bir-iki Er­ meni konağı dikkat çekmektedir. “Üskü­ dar, Bağlarbaşı, Selamsız” ve “Üsküdar,

S ELİM İYE - İHSANI YE NUH - KUYU

1NDEX GENERAL

»O IMMOCILİEK U * Y Î »C K » * » £ t>K Ut, T * i A*KUH~»T»0* C l KICCE^t-E !

JaC<X F3 KftVITTTGH

: Ü S X Û o * H -ı a o :x Ö Y !

arkada “Yahudi Akaretleri” adıyla veri­ len sıra ev dizisi, ortak arka bahçeleriyle dikkat çekicidir.

Yine 1927 yılına ait “Pera, Sıra Selvi- ler” alt paftasında iki-üç katlı birkaç ah­ şap yapı dışında, ızgara plan tipinde kent dokusu üzerinde yükselen çoğu kâgir ko­ nudar sergilenmektedir. Aynca bölgenin Chrissoverghi, Olivo gibi ünlü apartman- lan, büyük küdeleriyle göze çarpmakta­ dır.

1928 yılında J. Pervititch, tarihi yarıma­ dada Ayakapı, Gül Cami, Cibali, Balat ve Eğrikapı, Tekfur Sarayı alt paftalarını ta­ mamlamıştır. Bu paftaların ölçeği 1/1000’dir. Aynca 1/500 ölçekli Beyoğlu, Bereketzade alt paftası da bu yıla tarih­ lenmektedir. “Ayakapı, Gül Cami, Ciba­ li” alt paftası, Haliç kıyısındaki Cibali Tü­ tün Fabrikası’ndan başlayan ve iç kısım­ lara doğru gelişen yer yer ahşap ağırlıklı, iki-üç kadı kagir bir doku sergilemekte­ dir. Aralarda, içinde kalıntılar içeren van- gın yeri boşluktan, bostan ve meyve bah­ çeleri göze çarpmaktadır.

“Balat” alt paftasında Or-ha Haim Mu­ sevi Hastanesi’ne doğru uzanan kıyıda kayıkhaneler, depo, imalathane vb. yapı­ lardan oluşan, günümüzde tamamen te­ mizlenerek ortadan kaldırılmış bulunan

Îcadiye” alt paftalarında büyük boşluk­ lar, yangın yerleri, bahçeli ahşap konut dokusu ve yer yer başlayan kâgir yapılaş­ malar saptanmaktadır.

1931 yılında 1/1000 ölçekli Üsküdar alt paftalarının çıkartılmasına devam edil­ miştir. Bu yıla ait paftalar: Paşa Limanı, Sultantepe, Şemsipaşa, Paşa Kapısı, Ça­ vuş Dere, Atik Valide, Selimiye, Kefçe Dede, Mirahor, Selvilik, Bülbüldere, Se­ lamsız, Toygar Hamza Mahallesi, Üskü­ dar, Çinili, Arapzade, Îcadiye ve Topha- nelioğlu olarak sıralanmaktadır. Bu alt paftaların hemen tümünde aralarında bü­ yük bostan, bahçe, meydan vb. boşluk­ lar olan, çoğu ahşap konudardan oluşan organik bir doku göze çarpmaktadır.

1932 tarihinde yine Üsküdar alt pafta­ larının tamamlanması işi sürdürülmüş­ tür. Bu bağlamda, 1/1000 ölçeğinde Sa­ lacak, Doğancılar, Ihsaniye, Yenimahal­ le; 1/500 ölçeğinde de Balaban Çarşısı, Büyük Hamam Çarşısı, Aziz Mahmut Efendi Mahallesi; ile Kuzguncuk alt paf- talan hazırlanmışdr. Aynca, aynı yılda Be- yoğlu’na ait Metro Han, Kumbaracı ile Şişhane, Karakol kesimlerini içeren 1/500 ölçekli alt paftalarla, yine 1/500 öl­ çekli Unkapanı alt paftası tamamlanmış- ür.

1933 yılında Üsküdar alt paftalarının bitirildiği görülmektedir. Söz konusu 1/500 ölçekli son paftalar, ilçenin İskele Mahallesi ve Yeni Cami Çarşısı kesimle­ ridir. Aynı yılda 1/1000 ölçeldi olarak ha­ zırlanan paftalar ise: Unkapanı, Fatih, Çırçır, Zeyrek, Vefa ve Çarşamba semt­ lerine aittir. Bu paftalarda genel olarak, üzerinde kalmalar olduğu belirtilen yan­ gın yerleri yoğun ahşap dokudan oluşan organik bir düzen görülmektedir.

1934 yılma ait rehber pafta Vefa, Süley- maniye, Şehzadebaşı, Vezneciler, Koska, Langa, Aksaray, Cerrahpaşa, Yenikapı, Nişanca bölgelerini içeren 1/4000 ölçek­ li haritadır. Bu haritanın tamamlanması 1936 yılım bulmuştur. 1934 tarihli ve 1/500 ölçekli alt paftalar Fatih, Kıztaşı, Horhor, Aksaray, Şehzadebaşı ve Vefaya aittir. Bu paftalarda göze çarpan ortak özellik, yer yer yangınlarla boşalmış üze­ rinde yıkmalar olan arsalar, iki-üç katlı

S

ip konudardan oluşan organik kent usu ve aralarında büyük bahçeler içinde yer alan konakların varlığıdır.

1935 yılında J. Pervititch bir yandan Aksaray ve çevresinin alt paftalarına de­ vam ederken, öte yandan da Üsküdar, Nuh Kuyusu bölgesinin eksik kalan 1/1000 ölçekli paftasını tamamlamışnr. Aksaray’m 1/500 ölçekli alt paftalan Ke­ malpaşa, Vezneciler, Şehzadebaşı, Baba Haşan, Kemal Paşa Mahallesi, Balaban, Beyazıt ve Süleymaniye semderine aittir. Bu paftalarda bostan, meyve bahçesi vb. yeşil alanlar, boş arsalar, daha az oranda kâgir yapının yer ald ığ iki-dört kadı ah­ şap konut ve konaklar görülmektedir. Ay­ nca “Vezneciler” alt paftasında, Şehzade- başı Caddesi üzerinde Şehzadebaşı Med­ resesi ve önünde cadde boyunca uzanan dükkân dizisi, Turan Tiyatrosu, Ferah Si­ neması, caddenin karşı tarafında yine to­ nozlu birimlerden oluşan dükkânlar ve ardında Hilal Sineması, Milli Sinema gi­ bi örnekler dikkat çekmektedir.

1936 yılında Aksaray bölgesi alt pafta­ lan tamamlanmaktadır. Bu paftaların bir bölümü 1/1000, diğerleri 1/500 ölçekli­ dir. 1/1000 ölçekli olarak yapılanlar: Kü­ çük Langa, Mesih Paşa, Koska, Langa, Nişanca ve Cerrahpaşa semderidir. Aynı bölgeden 1/500 ölçekli olanlar ise Valide Camisi ile Kemalpaşa haritalandır. Aynı yıl J. Pervititch, 1/600 ölçekli olarak Hay­ darpaşa, Rıhtım Mahallesi’ni ve 1/500 öl­ çekli olarak da Yenikapı semtini tamam­ lamıştır. Aksaray paftalarında, yangınla­ ra bağlı olarak boşalmış ancak henüz ya­ pılanmamış büyük boşluklar, bahçeli ah­ şap konak ve konudana, yer yer kâgir ya­ pılaşmanın gözlendiği ızgara planlı kent dokusu dikkat çekmektedir ve bu alan­ lar, İstanbul’un yangın sonrası yeniden düzenlenen bölgelerine örnek oluştur­ maktadır.

1937 yılında 1/1000 ölçekli olarak Ka­ dıköy, Rıhtım, Talimhane paftası tamam­ lanmıştır. Aynca aynı yıl 1/600 ölçeğinde­ ki “Haydarpaşa, Yeldeğirmeni” ait paf­ tasının yapıldığı görülmektedir. “Kadı­ köy, Rıhtım, Talimhane” paftasında, Hay­ darpaşa rıhtımına dik olarak açılan so­ kaklar ve ızgara planlı kent dokusu dik­ kat çekmektedir. Paftada aralarında arşa, bahçe, meydan olarak belirtilen büyük boşlukların olduğu, iki-dört kadı kâgir ve ahşap tek ev ve sıra evlerden oluşan ko­ nutlar ağrlıktadır. 1/1000 ölçekli “Moda Burnu” paftasına da 1937’de başlanmış ve 1938’de tamamlanmışnr. Bu paftada büyük bahçeler içinde kâgir konaklar, aralarında ahşap yapılar ve tarla, bostan, arsa olarak tanımlanan boşluklarla, yer yer küçük kagir birimlerden oluşan dizi­ ler görülmektedir.

1938 yılına ait çalışmalar Kadıköy ağır­ lıkladır. Bu bağlamda, 1/1000 ölçekli ola­ rak İskele, Bahariye, Mühürdar paftalan yapılmışnr. 1/500 ölçekli alt paftalar ise Osmanağa, Alttyol Çarşısı ve Caferağa semderine aittir. Bu paftalarda ızgara planlı kent dokusunu oluşturan kâgir

Referanslar

Benzer Belgeler

Toprak altında kalan yumrular veya üretim için toprağa atılan yumrular üzerinde gözler bulunur.. Bu gözlerden kök ve sürgünler

Çocuk kendi bedeni içinde koordinasyon eksiklikleri gibi nedenlerden ötürü bedenini bütün olarak değil, parçalanmış beden, koparılmış, eksik, yetersiz beden

Fumigantların toprak fauna ve florası üzerine olan etkisi diğer biyositlere oranla daha olumsuz ve büyük boyutlardadır. Örneğin mikro artropod populasyonunun %

Almanya’da Heidelberg Üniversitesi’nde ağır iyon araş- tırmaları konusunda dünyanın önde ge- len merkezlerinden biri olan GSI Nükleer Araştırma Merkezi’nde ve

[r]

·Yasak bir yiyeceği yediğimde açlık ve doygunluk seviyemden bağımsız olarak istediğim her şeyi büyük porsiyonlarla yerim. ·Akşam yemeğini dışarıda yemeyi

near: yanında (birbirine temas yok.) The book is near the apple. next to: bitişiğinde (birbirine temas var.) The cat is next to

Kemal Tahir, eşi Semiha Hanım ve eşinin ağabeyi, Türkiye işçi hareketinin önderlerinden Hüsamettin Özdoğu ile... TANIKLIK Kemal Tahir (sağda), Çankırı