• Sonuç bulunamadı

Zeugma mühür baskılarında krallar, imparatorlar, imparatoriçeler, filozoflar ve semboller

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Zeugma mühür baskılarında krallar, imparatorlar, imparatoriçeler, filozoflar ve semboller"

Copied!
310
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ARKEOLOJİ VE SANAT TARİHİ ANABİLİM DALI ARKEOLOJİ BİLİM DALI

ZEUGMA MÜHÜR BASKILARINDA

ZEUGMA MÜHÜR BASKILARINDA

ZEUGMA MÜHÜR BASKILARINDA

ZEUGMA MÜHÜR BASKILARINDA KRALLAR,

KRALLAR,

KRALLAR,

KRALLAR,

İMPARATORLAR, İMPAR

İMPARATORLAR, İMPAR

İMPARATORLAR, İMPAR

İMPARATORLAR, İMPAROTORİÇELER, FİLOZOFLAR

OTORİÇELER, FİLOZOFLAR

OTORİÇELER, FİLOZOFLAR

OTORİÇELER, FİLOZOFLAR

VE SEMBOLLER

VE SEMBOLLER

VE SEMBOLLER

VE SEMBOLLER

DOKTORA

TEZİ

DANIŞMAN

PROF. DR. Ramazan ÖZGAN

HAZIRLAYAN

Mehmet ÖNAL

(2)

İ

ÇİNDEKİLER

I.GİRİŞ………..………...……1

I.1. Konunun Tanımı, Amacı, Yöntem, Metot ve Kapsamı I.2. Zeugma’nın Topografyası

I.2.1. Zeugma’nın Çevresel Koşulları I.2.1.Jeolojik oluşumlar I.2.2.Topografik yapısı I.2.3.İklim özellikleri

I.2.2. Zeugma’nın Yol Güzergahları

I.2.2.1. Antik dönemde yol güzergahı I.2.2.2.Günümüzde yol güzergahı

I.2.3. Zeugma’da Günümüzde Görülebilen Kalıntılar I.3. Zeugma’nın Tarihi

I.4. Zeugma’da Yapılan Kazılar

II. ARŞİVLER……….………..49

II.1. Helenistik ve Roma Dönemi Arşivlerine Genel Bakış II.2. Zeugma’nın Arşivleri

II.2.1. Zeugma’nın Agora Arşivi

II.2.1.1. Agora Arşivi Kazı Çalışmaları II.2.1.2. Agora arşivi

II.2.2. Poseidon Evi Arşivi II.2.3. Dionysos Evi Arşivi II.2.4. Ticari Mekan Arşivi

III. MÜHÜR BASKILARI……….…..72

III.1. Mühür Baskıları ve İşlevleri III.2. Zeugma Mühür Baskıları

III.2.1.Hellenistik Dönem Kral ve Benzeri Portreler III.2.2. Roma Cumhuriyet Dönemi Portreleri

III.2.3. Roma İmparatorluk Dönemi Portreleri

(3)

III. 2.3.2.Traianus ve Hadrianus Dönemi (M.S.97-138), III.2.3.3. Antonin’ler Sülalesi, M.S. 138-192

III.2.3.4.Severus’lar Sülalesi, M.S.192-217 III.2.3.5. İmparatoriçe Portreleri ve Benzerleri III.2.4. Diğer Portreler

III.2.4.1. Şairler

III.2.4.2. Filozoflar, Tarihçi, Tıpçı, Hatip III.2.5. Semboller

III.2.5.1. Capricorn

III.2.5.2. Kartal

III.2.5.3. El

III.2.5.4. Bereket Boynuzu III.2.5.5. Hilal, Yıldız

III.2.5.6. Kurt, Standart, Çapa, Palmiye Dalı, Üzüm.

IV. KATALOG VE TARTIŞMA………..……….112

IV.1. Hellenistik Dönem Kral ve Benzeri Portreler IV.2. Roma Cumhuriyet Dönemi Portreleri

IV.3. Roma İmparatorluk Dönemi Portreleri IV.4. İmparatoriçe Portreleri ve Benzerleri IV.5. Şairler

IV.6. Filozoflar, Tarihçi, Tıpçı, Hatip IV.7. Capricorn

IV.8. Kartal IV.9. El

IV.10. Bereket Boynuzu IV.11. Hilal, Yıldız IV.12. Semboller

V. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME………..……...267

(4)

VII. BİBLİOĞRAFYA VE KISALTMALAR………278

VIII. KAZI VE BULUNTU FOTOĞRAFLARIN LİSTESİ………288

IX. HARİTA, PLAN VE ÇİZİMLER..…….………….……….….I-VII

X. LEVHALAR ………..………...1– 57

X. 1. KAZI VE BULUNTU FOTOĞRAFLARI……… (Foto. 1-59 .. ..1-13 X. 2. MÜHÜR BASKILARININ FOTOĞRAFLARI…. .(no.1-566)… 14-57

(5)

GİRİŞ

Birecik Barajı inşaatı yükselirken, Gaziantep Müze Müdürlüğü’nün Zeugma’da 1998-2000 yıllarında, İskeleüstü Tepesinde yaptığı kazılarda 100.000 c.v. kil mühür baskısı bulunmuştu. İlk mühürlerin bulunmaya başlamasıyla birlikte, elime aldığım her mühür baskısı karşısında yüreğim genişlemekte ve bu muhteşem eserler karşısında titremekteydim. Beni heyecanlandıran ve ilgimi çeken bu muhteşem mühür baskıları hakkında, doktora çalışması yapma fikri doğmuştur. Aynı yıllarda, Menad (Çingene Kızı), Okeanos, Poseidon ve diğer mozaikler de ekibimiz tarafından kaldırılarak Gaziantep Müzesine taşınmaktaydı. Ama, mozaiklerden daha çok, çeşitli figürlerle bezenen mühür baskılarının tılsımı kendine çekmekteydi. Bu nedenle, Doktora tez çalışması olarak, Zeugma Mozaiklerini değil, Zeugma Mühür baskılarını seçtim.

Zeugma Mühür baskılarının sayıca fazla olması ve tamamının tasnifinin uzun yıllar alacak olması sebebiyle, Doktora çalışmamda, daha çok Romalı öğelerin ağırlıkta olduğu tipler seçildi. Bunlar, krallar, İmparatorlar, İmparatoriçeler, filozoflar, şairler, capricorn, kartal ve değişik sembollerden oluşmaktadır. Ele alacağımız tipler ise, 2000 yılında bulunmuş olan ve tasnifi yapılan 35.000 adet mühür baskısının içerisinden seçilmiştir.

Zeugma mühür baskıları içerisinde, Roma İmparatoru Avgustus’un büstünün olduğu mühür baskılarının sayıca en fazla olduğu, bunu, parmak izliler ve daire damgalı mühür baskıların izlediği çalışma esnasında görülmüştür. Mühür baskılarında, belirgin biçimde, Roma Cumhuriyet Dönemi, Julius Cladius’lar, Traianus ve Hadrianus Dönemi, Antonin’ler ve Severus’lar Sülalesinin portre stili, erkek ve kadın portrelerinde izlenilmektedir. Başları diademli kral betimli mühür baskılarına da rastlanılmıştır. Antik dönemde, eğitime ne kadar önem verildiği, Zeugma mühürlerinde görülen, şair Homeros, filozof Sokrates, Epikur vb. hatip Demosthenes’in portreleriyle anlaşılmıştır. Cumhuriyet Dönemi içerisinde en erken örnek (no.226, Lev.27) M.Ö.1. yüzyılın 2. çeyreğine tarihlendirilirken, en geç örneğin tarihinin ise Roma İmparatoru Caracalla’nın (no. 309-311, Lev.36) geç tiplerine kadar uzandığı (M.S.217) saptanmıştır. Bu tarihi, mühür baskılarındaki yazı karakterleri ve regnal yıl ile mühür baskılarındaki figürlerde kullanılan “Cumhuriyet Çark Stili”, İmparatorluk Kısa Yivler Stili” v.b. desteklenmektedir. Çalışmada, Zeugma’nın en fazla ilişkili olduğu kentin Orontes Antiochiası, diğer kentlerin ise Dülük, Edessa (Urfa), Carhae, (Harran), Efes, Kıbrıs’da New Paphos, Afrika’da Apollonia olduğu belirlenmiştir. Mühür baskılarında Antiokhos ve Philippos adında yüzük taşı ustalarının da varlığı tespit edilmiştir.

(6)

Bu çalışmada, Zeugma Mühür Baskılarındaki krallar, İmparatorlar, İmparatoriçeler, Filozoflar ve Sembollerin stil kritiği yapılarak incelenmesi, belirlenen tiplerin diğer antik kentlerdeki benzer örneklerle ve dönemin stil ve moda üslubuyla karşılaştırılarak tarihinin saptanması, her tipten kaç kopyanın yapıldığının tespit edilerek, antik dönemin bilinen en zengin gem oyuculuğu (glyptik) sanatının bilim alemine tanıtılması amaçlanmıştır.

Zeugma kazılarında ele geçen Roma dönemine ait yazıtların yok denecek kadar az olması nedeniyle, antik dönemin gem oyuculuğu (glyptik) sanatının en geniş koleksiyonunu oluşturan Zeugma mühür baskıları bu açığı bir ölçüde kapatmaktadır. M.Ö.1. yüzyıldan, M.S.-3 yüzyılın ortasına kadar, geniş bir dönemin sanatını yansıtan bu malzeme, bu dönemin yontu sanatını, tapınak mimarisini, sosyal yaşantısını, giysisini, inançlarını ve Zeugma’nın ilişkili olduğu kentleri bize vermektedir.

Zeugma Mühürlerinde, doktora çalışmamızın tipleri haricinde, Tanrılar, Tanrıçalar, griffon, pegasos v.b. mitolojik yaratıklar, çok başlı figürler, hayvanlar, mimari, yazılı, parmak izli örneklerin de olduğu belirlenmiştir. Tarihlemede ve stilde bunlardan da yararlanılmıştır.

Bu çalışmayla, Actium (M.Ö.31) savaşı sonrasında Avgustus’un Roma’nın Doğu sınır kenti olan Zeugma’da etkin olduğu ve yaklaşık üç yüzyıl süresince, Roma’lı özelliklerin koyu biçimde Zeugma’nın sanatında, günlük yaşantısında ve dini inancında görüldüğü belirlenmiştir. Resmi ve özel haberleşmenin ve kontrat belgeleriyle mühürlerinin korunduğu Agora arşivi, Zeugma’nın askeri olduğu kadar ticari ve taahhüt altındaki belgelerin varlığını da göstermektedir.

Zeugma mühür baskılarındaki tipler, mühür baskıları hakkında yapılacak olan çalışmalarda karşılaştırmak için geniş bir koleksiyon sunmaktadır. Yapılan çalışmada, Zeugma mühür baskılarının kopyaları diğer antik kentlerde ele geçen ve yayınlanan mühür baskılarında bulanamadı. Fakat, belki, yeni araştırmacıların ellerindeki malzemeyle, bu çalışmadaki Zeugma mühür baskılarını karşılaştırıp, aynı kopyalarını bulmaları mümkün olacaktır.

Tezimiz, Yöntem ve Metotla başlamakta, Zeugma’nın topografyası, tarihi, kazıları, arşivi, Hellenistik ve Roma dönemi mühür baskıları, Zeugma Mühür baskıları, tipleri ve tiplerin stil kritiğinin yapıldığı katalog-tartışma bölümüyle devam etmektedir. Bu bölümde, sırasıyla krallar, imparatorlar, imparatoriçeler, filozoflar, capricorn, kartal ve sembollere yer verilmiştir. Daha sonra sonuç değerlendirmeyle devam etmekte, Türkçe/İngilizce özet ve kaynakçayla metin bölümü bitmektedir. Levhalar bölümü, mühür baskıların dağılımını gösteren haritayla başlayıp, arşiv odası ve çevresinin planıyla, arşiv kazı ve mühür baskılarının fotoğraflarıyla devam etmektedir.

(7)

Bu çalışmamda yontu stilinde pişmemi sağlayan değerli hocam Prof.Dr. Ramazan ÖZGAN’a, Prof.Dr. Cristina ÖZGAN’a, Prof.Dr. Haşim KARPUZ’a, Prof.Dr. Coşkun ÖZGÜNEL’e, Prof.Dr. Levent ZOROĞLU’na, Prof.Dr.Ahmet TIRPAN’a, Prof.Dr. Mustafa ŞAHİN’e ve Derya ŞAHİN’e, Doç.Dr. Mustafa YILMAZ’a, Prof.Dr.M.François BOUSSAC’a, Prof.Dr. Catherine ABADİE-REYNAL’a, Dr. J.Babtis-İrem Yon’a, beni Zeugma’yla tanıştıran Müze Müdürüm ve değerli hocam Doç.Dr.Rıfat ERGEÇ’e, Zeugma kazılarının gönüllü arkeologları Umut ALAGÖZ, Ali KORKMAZ, Sait YILMAZ ve Tahsin KOÇ’a, Antrapolog Coşkun KÖYSU’ya, , Çizimci Emsal KOÇERDİN’e, Eski Müze Müdürüm Hamza GÜLLÜCE’ye, 2000 yılında Zeugma kazıları sponsoru Dr.David PACKARD’a, Meslektaşlarım arkeolog Fatma BULGAN, Ahmet BEYAZLAR ve Kemal SERTOK’a, Taner ATALAY’a , Dr. Burhan BALCIOĞLU’na ve Gaziantep Müzesinin bütün personeline yürekten teşekkür ederim.

(8)

I.1. Konunun Tanımı, Amacı, Yöntem, Metot ve Kapsamı

Tanım: Dünya’nın en büyük mühür baskı koleksiyonunu oluşturan Zeugma kil mühür

baskılarının ön yüzünde Roma dönemi stilinde portreler, düşünür portreleri, tanrı, tanrıça ve hayvanlar vb. figürler, arka yüzünde ise parşömen ve papirus gibi, mühür baskılarının bağlı olduğu belgelerin izleri mevcuttur1. Bu figürlerin içerisinden daha çok Romalı özellik gösteren tipler “Zeugma Mühür Baskılarında krallar, İmparatorlar, İmparatoriçeler, Filozoflar ve Semboller” adıyla doktora konusu olarak seçilmiştir.

Amaç: Bu tez çalışmasında, seçilen tiplerin stil kritiği yapılarak incelenmesi,

belirlenen tiplerin diğer antik kentlerdeki benzer örneklerle ve dönemin sanat üslubuyla karşılaştırılarak tarihinin saptanması, her tipten kaç kopyanın yapıldığının tespit edilerek, antik dönemin bilinen en zengin gem oyuculuğu (gliptik) sanatının bilim alemine tanıtılması amaçlanmıştır.

Bu güne kadar, Türkiyemiz dışında ele geçen mühür baskıları bilim alemine kısmen tanıtılmış olmasına rağmen, ülkemizde Roma Dönemine ait mühür baskıları konusunda, Dülük’den yurt dışına kaçak olarak çıkarılanlar dışında, herhangi bir yayın yapılmamıştır. Bu da Dünya’nın en büyük koleksiyonuna sahip olduğumuz yurdumuz mühür baskılarının günümüze kadar uluslararası boyutta tanınmamalarına neden olmuştur. Bundan dolayı planlanan tez çalışması, Anadolu Mühür Baskılarının uluslar arası düzeyde tanıtılması açılarından önemli adımlardan birini oluşturmaktadır. Bu çalışmada, Zeugma Mühür Baskıları, stil, teknik ve üzerlerindeki Krallar, İmparatorlar, İmparatoriçeler, Filozoflar ve Sembollerin yorumlanması açılarından ele alınarak, bilim alemine tanıtılmaktadır.

Yöntem ve Metot: Bu doktora çalışmasında tezin amacını gerçekleştirmek için şu

yöntem ve metotlar uygulanmıştır.

a. Malzeme üzerinde çalışma

1. Mühür baskıları tek tek seçilerek tiplere ayrılmıştır.

1 Müze Müdürlüğü olarak GAP Kültürel Mirası Geliştirme Programına hazırladığım “Zeugma Mühür

Baskılarının Envanterlenmesi ve tanıtılması” projemiz Avrupa Birliğinden hibe almaya hak kazanmıştır. Bu proje çerçevesinde, Zeugma mühür baskıları tasnif edilerek tamamının envanteri yapılacak ve müzemizde teşhir edilecektir.

(9)

2.Konteks sırasına göre Kazı Envanter numarası verilen Mühür baskılarının stil özelliklerine göre katalogu yapılmıştır.

3. Aynı mühür veya yüzük taşından basılanlar tespit edilerek, bu çalışma sonunda hangi mühür baskısından kaç tane kopyanın ele geçtiği saptanmış olup, katalog bölümünde belirtilmiştir.

4. Tez konusunu oluşturan figürlerin metin ve resimlerine ait katalogları hazırlanmıştır. Kataloglarda mühür baskılarının baskı ölçüsü, biçimi, hamur rengi ve arka yüzlerindeki papirus ve parşömen vb. baskı izleri belirtilmiştir. Ayrıca, aynı kopya baskılı mühür baskılarından birer adet, tek baskılı olanların ise tek tek tanımları yapılmıştır. Tanımları yapılan figürlerin hangi sanat üslubunda yapıldığı, hangi döneminin heykeltıraşlık eserlerine benzediği, portreler, sikke, yüzük taşı ve mühür baskılarındaki figürlerle karşılaştırılarak tarihlenmeleri sağlanmıştır. Katalog bilgileri hazırlanırken her tipin, diğer kentlerde ele geçen benzer örnekleri ve dönem özellikleri referans olarak kullanılarak, benzerlikleri ve ayrılıkları katalog-tartışma bölümünde verilmiştir.

5. Katalog çalışmasında karışıklık olmaması için 1 numaradan başlayarak mühür baskılarındaki

tipler seri halde numaralanmıştır.

6. Her tipin ve kopyalarının tek tek fotoğrafı çekilmiştir.

7. Mühür baskılarının bulunduğu agora arşivinin kazı çalışmaları, çizim ve resimleri tez çalışmasında sunulmuştur.

b. Kütüphane Çalışması

1. Mühür baskılarıyla ilgili kaynak taraması yapılmıştır.

2. Zeugma Mühür Baskılarındaki figürlerin benzer örnekleri, yayınlarda bulunarak, stil özellikleri karşılaştırılmıştır.

3. Zeugma Mühür baskılarındaki imparator, kral, portre v.b figürler ile sembollerin stilleri incelenerek mühür baskılarının tarihlenmesi sağlanmıştır.

4. Mühür baskılarının diğer antik kentlerde hangi kazıların hangi mekanlarında bulunduğu ve arşivleri araştırılmıştır.

5. Zeugma’nın topografyası ve tarihi araştırılarak bu bölümün devamında sunulmuştur.

Kapsam: “Zeugma Mühür Baskılarında Krallar, İmparatorlar, İmparatoriçeler,

(10)

kütüphane çalışmasında uygulanan yöntem ve metotlarda bahsedilen çalışmalar, bu tezin kapsamını oluşturmaktadır. Anılan mühür baskıları M.Ö.1. yüzyılın 2. çeyreğinden, M.S. 3. yüzyılın ilk yarısına kadar yayılan bir dönemi kapsamaktadır.

I.2. ZEUGMA’NIN TOPOGRAFYASI

Antik dönemde geçiş noktası olmasıyla, günümüzde ise mozaikleriyle ünlenen Zeugma Antik kenti, Gaziantep İli, Nizip İlçesi, Belkıs Köyü sınırları içerisinde, Fırat nehri kıyısında yer almaktaydı (Foto. 1, Lev. 1). 2000 yılından beri kısmen Birecik Baraj gölü altında kalmıştır. Zeugma adı geçit köprü anlamına gelmekte olup, Helenistik dönemde “Fırat Selevkeiası” olarak adlandırılmış olup, Roma döneminde bu ad, Zeugma olarak değiştirilmiştir.

Bu bölümde, Zeugma’nın Çevresel Koşullarında, Jeolojik oluşumlar,Topografik yapısı ve İklim özellikleri ele alınmıştır.

I.2.1. ZEUGMA’NIN ÇEVRESEL KOŞULLARI I.2.1.1. Jeolojik oluşumlar.

Kıtaların kayması sonucu yükselen Gaziantep platosunun doğu kesiminde yer alan Nizip yöresi tortul katmanları ile kaplıdır. Eski bir aşınma yüzeyinin yükselmesi sonra da yarılıp parçalanmasıyla bu kesimde dalgalı yüzey şekilleri ortaya çıkmıştır2. Gaziantep bölgesinde miyosen (23.8-5.3 milyon yıl) kalker örtüsü oldukça geniş bir alanı kaplamaktadır. Bu kalker örtünün altında marnlar ve marnlı kalkerler yer almaktadır ki, bölgenin doğusunda pliyosen (5.3-1.8 milyon yıl ) geniş kesimleri kaplayan oluşumlardır3. Bölgenin doğusundaki Fırat formasyonunun Alt Oligesen (33.7-23.8 milyon yıl) ile Alt Miyosen yaş aralığında çökeldiği ifade edilmesine karşın4, bu alanda yapılan araştırmayla oluşumun Eosen’e ( 53 - 33.7 milyon yıl) kadar erkene uzandığı5 saptanmıştır.

Fırat nehrinin biriktirdiği alüvyon katmanları ve yayılım alanı itibarı ile III. zamanın 2 periyodunda (Eosen) geniş bir alana yayılmış debisi yüksek bir nehirden güneydoğuya akıntısı olan iç deniz durumunda idi. Bu durumun örneklerini Nizip havzasının yüksek kesimlerinden

2 TAI ,1992.,Yüzey Araştırması Minzoni-Deroche. 3

S.Schrieber 1960, Gaziantep Ovası Hakkında Hidrojeolojik Rapor, Ankara 1960:19 vd.

4

Gaziantep İl Çevre Durumu Raporu, 1997: 3

5

(11)

toplanan Kavklı deniz canlılarının ( heredaster: deniz kestaneleri; ammonit ve belemnites fosilleri ) varlığı ispatlamaktadır. Ca ( Kalsiyum ) kökenli kayaçların arazide yoğunluğu bize yine bu alanların uzun zamanlar boyunca sular altında kaldığını göstermektedir. Bu sebeple Aşağı Fırat Havzasının yeryüzü şekillerinin günümüzden yaklaşık 10 milyon yıl önce tamamlandığını, yüksek kesimlerdeki kayaç türlerinin sertlik dereceleri ile su kenarlarındaki kayaçların sertlik dereceleri arasındaki farkların bize benzer sonucu verdiği, yine aynı bölgeden Anhitrit, Anglezit ve Alunit gibi kalsiyum kökenli bazı minerallere rastlanıldığı belirtilmiştir6.

Aşağı Fırat havzasında son buzul çağları (Pleyistosen 1.8 - 0.01 milyon yıl) dört farklı katman oluşturmuş, suların durağan olduğu dönemler ve kuraklık sonrası değişimler gözlemlenmiştir. Bu alanda Nehrin akışı dışında, dört farklı jeomorfik bölgesi belirlenmiştir7. Bunların alçak ve yükseklikleri:

1. Üst platolar. Halfeti’nin güneyindeki Fırat kanyonlarının yukarısındaki deniz seviyesinden 600-700m. yüksekteki platolar Eosen, Oligosen ve Miyosen’in kalker yataklarını yaygın biçimde gösterirler. Daha aşağıda iki plato belirlenmiştir. Bunlardan birisi aşağı Fırat kanyonunun güneyinde, nehrin doğusundaki Birecik platosu, diğeri onun batısındaki Nizip platosudur. Bu aşağı platolar, 400-450m. arasındaki seviyelerde kireçtaşı ve kiltaşından oluşur.

2. Pedimentler. Birecik’in 10km.kuzey batısında, nehrin doğu tarafındadır. Bu pedimentler, az ömürlü dereler, sığ zemin suları ve eski yerlerde yoğunlaşır. Bunlar, yaklaşık 395-400m. de, nehre doğru 60m. yüksekten meyille uzanır.

3.Pliyosen çağının yüksek nehir terasları. Birecik’in kuzey pedimentinde meyille kırılan seviyede, yaklaşık 400-405m. yükseklikte, nehrin batı kıyısında, yüksek terasların zirvesidir8. Bu yüksek teraslar, yaklaşık 360m. yükseklikte Fırat’ın çekilmeye başlaması sırasında, kaydedilen jeomorfik komlekse göre, 35-45m. kalınlığında alluvial ve colliviel oluşturmuştur. Fırat’ın çekilmesiyle, yaklaşık 400-405m. seviyesinde vadiyi dolduran, nehir çakıl kalıntısı ve birkaç paleosol gelişmelerle colluvial kalıntısını izler.

4. Geç Pleyistosen’in, Holosen (0.01 milyon yıl - Günümüz ) çağına kadar aşağı terasları. Aşağı teraslar, nehir seviyesinden 6m. veya 18.m. daha yukarıdadır. Teraslar ve yüksek düz ovalardaki basamaklar, Antep fıstığının yetiştiği, kuru ve sulu tarımın yapıldığı yerlerdir.

6

Pleoantrapolog Çoksun Köysu’nun Zeugma çevresini inceleme raporu, Gaziantep Müzesinde

7

Algaze 1994: 6-8.

8

(12)

Terastaki depozitler, nehir çakılı, düz ova şilti, kum ve kil yatakları paleosols gelişimini içerir 9.

Deniz seviyesinden 350-520m. yükseklikteki Zeugma, Miyosen döneminde oluşan ana kaya kalkerli tepeler üzerine kurulmuştur. Kayaya oyulan büyük sarnıçlar ve güney eteğindeki kaya mezarları, Belkıs tepesinin kalker yapısını gözler önüne sermektedir10. Zeugma’nın kuzey batısında tepelerden oluşan, dalgalı arazi yapısı, nehrin batı ve doğu taraflarında ise Geç Pleyistosen çağında oluşan çakıl ve kum yataklı aşağı nehir terasları mevcuttur. Gerek bu teraslarda gerekse üst teraslarda ele geçen çakmaktaşı aletler, Holosen çağında insanların Fırat vadisinde yaşadıklarının günümüze ulaşan izleridir.

I.2.1.2. Topografik yapısı

Orta Fırat bölgesinde bulunan Fırat vadisi, nehir yatağı, akıntı aşındırmaları ve doğal fay çöküntüleri sonucunda oluşmuş bir vadidir. Nehir ve bölgede nehri besleyen çaylar (Merziman, Kahtin, Ank, Tanır ve Hobab Çayları) güneye doğru yüksekliği azalan platoları yararak yöreyi parçalı bir görünüme sokmuştur. Bölgedeki tüm yer şekilleri oluşumlarını Eosen dönemde tamamlamıştır. Eski bir aşınma yüzeyinin yükselmesi sonra da yarılıp parçalanmasıyla bu kesimde dalgalı yüzey şekilleri ortaya çıkmıştır. Gaziantep platosunun doğu kesiminde Fırat nehri üzerinde yer alan bölge tortul katmanları ile kaplıdır.

Fırat nehri aslında yüksek akarsu rejiminden dolayı geçtiği alanlarda yarma vadi özelliği gösterir; ancak bölgeden geçerken akarsu debisinin yüksek rejimi geniş vadi yapılanması sebebiyle bu alanda yarma vadi özelliği göstermez durağan yapıdadır ( bu sebep de göz önüne alınarak bu alanda bir baraj inşası gündeme gelmiş olabilir ! ). Fırat nehri Zeugma ve Apamea Antik yerleşimlerine varmadan önce nehir sularının taşıdığı çakıllar ve alüvyonlar sonucu oluşan devasa kum adacığı sayesinde iki kola ayrılmış durumdadır (Bu durum bölgede farklı bir görsel zenginlik kaynağı idi). Nehir seviyesinden yamaçlara doğru hafif dalgalı yontuk düzlükler ( peneplen ) bulunur. Özellikle bu alanlarda şehirler kurulmuştur; Zeugma ve Apamea penepleni gibi. Nehrin son çekilmesi sonucunda taşınan alüvyonlar, Hobab ovası gibi yüksek taraçalar ( nehir yatağının bir önceki seviyesinde oluşturduğu alüvyon ovası ) oluşturmuştur. Nehir yatağı bu bölgede akıntıdan dolayı kıyılarda falez ( yalıyar ) tehlikesi göstermemiştir; ancak şu anda baraj gölü durağan yapısı dalgalar oluşturmakta ve yer yer kıyı şeridinde falez tehlikesi vardır. Bölgede genellikle kalker ,

9 Algaze 1994: fig. 11 10

(13)

kayatuzu kısmen jips oluşumunun varlığı tam bir karstik arazi olduğunu gösterir11. Dolayısıyla su aşındırma izleri yoğun şekilde kendini göstermektedir. Özellikle Belkıs tepe ve eteklerindeki lapyalar ( kireçtaşının yağmur sularının etkisiyle düzgün çözülmeler sonucu oluşturduğu oyuk ve yarıklar ) örnekleri dikkat çekicidir. Bölgede tepeliklerde genellikle keskin sırt oluşumu gözlenmezken Zeugma’nın Bahçedere ve Batı nekropolü alanlarındaki derin vadilerde bu özellik kısmen hakimdir.

Kanyonlarda hızlı akan Fırat nehri, Zeugma'nın yaklaşık 5km. kuzeyindeki Fırat vadisine ulaştığında akışı yavaşlar. Keskin ve sarp kireçtaşı kayalıklarla sınırlanan ve yaklaşık 2km. genişliğindeki bu vadi, doğuya doğru küçük bir kıvrım yaptıktan sonra tekrar güneye, Kargamış’a doğru uzanır. Yer yer 50-200m. genişliğindeki Fırat nehri bu vadinin içerisinde küçük adacıklar oluşturarak akmaktaydı. Fırat nehrinin, vadiyle birlikte doğuya kıvrılan kısmının batısında Zeugma kenti yer almaktadır. Burası, Fırat’ın, Doğuya kıvrılmadan dolayı su akışının yavaşlayarak, geniş alana yayılması sebebiyle, geçiş için uygun konumdadır.

Sulu tarımın yapıldığı, yer yer üzüm, erik, kayısı, hurma, Antep fıstığı v.b. meyve ağaçlarıyla kaplı olan Fırat Vadisinde, patlıcandan, yeşil bibere kadar her türlü sebze de yetiştirilmekteydi. Vadiye özgü, Fırat kavağı (Salix Alba) adıyla bilinen söğüt ağaçları da mevcuttur. Fırat nehrinde yaşayan aynalı sazan, çamur balığı (kedi balığı), gümüş balığı ve 40-50kg. olan şaput balığıyla birlikte 32 türü sayılan balıklar12 da bu verimliliği arttırmaktaydı. Vadinin batısında yer yer küçük tepelikli düz arazi, doğusunda ise 35km. genişliğindeki Hobab ovası yaklaşık +410m. yüksekte, fıstık ve zeytin ağaçlarıyla kaplı olup, +350m. seviyesinde akan Fırat nehrinden 60m. yüksektedir. Bu ovalar kırmızı verimli topraklarla kaplı olup, tarımcılık geçim kaynağıdır; buğday, üzüm, zeytin ve fıstık. Antik dönemde, bu bölgede yetiştirilen ve alkolü fazla olan üzümler Persia (İran) ve Hindistan'a ihraç edilirdi. Kasabalar, ve satıcı köylerin etrafında armut, elma ve Antep fıstığından oluşan meyve bahçeleri mevcuttu. Kurutulmuş erik ve incir bölgenin en önemli ihraç meyveleriydi. Sebzeleri ise öyle ünlüydü ki herkesçe bilinirdi; bunlardan birisi küçük soğandı (ascalonia). Çöllerdeki insanlar bu bölge ve çevresinden beslendi ve giyindi. Geniş sürüler yemek için et, giysi dokumak için yün sağlıyordu. Dokumacılık önemli bir endüstri koluydu13. Sidonlular

11 Pleoantrapolog Çoksun Köysu’ya toprağın yapısıyla ilgili yaptığı tanım için teşekkür ederim.

12 Ş.Ertan, A.Ertan “Aşağı Fırat Boylarında Yaban Hayatı-II-“ Arkeoloji Sanat, Yıl:22 Sayı:99, Kasım-Aralık

2000:35

13

Cook XI: 627 = S.A.Cook, F.E. Adcock, The Cambridge Ancient History, The Imperial Peace A.D.70-192, Vol: XI.

(14)

tarafından icat edildiği söylenen camcılık da14 Suriye’de önemli bir endüstri koluydu. Suriye damgalarını taşıyan camlar, Rhine ve güney Rusya'nın mezarlarında bulundu. Suriye parfüm endüstrisinde de oldukça tanındı. Varlıklı ticari şehirler, Mısırdakilerden çok daha büyük ve zengindi15. Yapılan kurtarma kazılarında ele geçen tarak ve ağırşak gibi dokuma tezgahı malzemeleri ile yoğun şişe ve pencere cam parçaları da Zeugma’da, dokuma ve cam endüstrisinin olduğunu göstermektedir.

Hindistan'dan baharat ve tatlı kokulu bitkiler, fildişi,abanoz ve tahta sandal, inci ve değerli taşlar, pamuk ve muslin (ince kaliteli kumaş) getirilerek Suriye'de pazarlanmaktaydı16. Roma İmparatorluğunun yıllık ticaretinde Hindistan, Arabistan ve Çin'e tahminen 100 milyon sesteres ödediğini ifade etmektedir. Bu ticarette geçiş noktası Zeugma ve agorasının payı da büyük olmalıdır.

Günümüzde meyve ağaçlarıyla kaplı olan Hobab ovasında kil yatakları da mevcuttur. Bu kırmızı topraktan yakın zamana kadar Hobab küpleri üretilmekteydi. Ayrıca, Kil ve kaya dolgu baraj gurubunda inşa edilen Birecik barajının kil toprağı da Hobab’dan getirilerek, Baraj gövdesinde kullanılmıştır.

I.2.1.3. İklim özellikleri

Zeugma 30-40 derece boylam ve 30-40 derece enlemler arasında kalmaktadır. Fırat kıyısında deniz seviyesi +350, Belkıs Tepesinde ise +571m. dir. Zeugma, karasal iklim kuşağında, Akdeniz iklimiyle kesiştiği noktada yer alır. Yazları sıcak ve kurak, kışları ise yağmur yağışlı ve ılık geçmektedir. En yüksek sıcaklık 45.2 C, en düşük sıcaklık -10.3 C, yıllık ortalama sıcaklık 17.6 C, yıllık ortalama nispi nem ise %56 değerinde ölçülmüştür Yağmurlar, kış ve ilk bahar aylarında görülmekte olup, Akdeniz rejim özelliği göstermektedir17. Bölgede yapılan barajlar nedeniyle son yıllarda nem oranı ve yağış miktarında artmaların olduğu görülmüştür

I.2.2. YOL GÜZERGAHLARI

I.2.2. Antik Dönemde Yol Güzergahı

14 Pliny, N.H.xxxvı, 191. 15

Cook XI: 400.

16

Cook XI: 632). Pliny (N.H.xıı.84; cf.vı 101.

17

(15)

Fırat nehri üstündeki Zeugma köprüsü, Akdeniz ve Mezepotamya’yı Doğu-Batı yönündeki yollarla birbirine bağlardı. Ayrıca, Fırat nehri sahili boyunca, güneyden gelen yol, Zeugma’dan geçerek kuzeye Samsat’a, oradan da Metillene’ye (Malatya) doğru uzanırdı. Fırat nehri hem nehir taşımacılığına hem de açtığı dar vadi ile kara ulaşımına olanak sağlamıştır. Mezopotamya bölgesinde nehir taşımacılığında, kalın tahtalardan yapılmış mavnalar ya da bir tarafı yukarı doğru kavisli karinalar ile ağaçtan veya sazdan yapılmış ve bazen şişirilmiş derilerle desteklenen keleklerin kullanıldığı ifade edilmektedir18.

Bu bölgede, yol güzergahları, Fırat’ın geçilebilir noktalarına göre oluşmuştur. Fırat nehrinin doğu kıyısından kuzeye uzanan doğal yol Samsat'a ulaşmaktaydı. Olasılıkla Harran üzerinden gelen bu yol, M.Ö. 2. binin başlarında Asurlu tüccarların kervanlarının da kullanıldığı güzergah olarak kabul edilir19. Antik dönemlerde, Kargamış yakınından geçerek Mezopotamya ve Kilikya bölgelerini bağlayan yol20 klasik dönemde Zeugma'dan geçmekteydi21.

Roma imparatoru Caracalla’nın son yıllarındaki seyahatlerini gösteren Antonin İtinerarium22 ile M.S. 4. yüzyılın sonlarındaki Roma yol güzergahını gösteren, orjinal haritasının 12-13. yüzyıllardaki kopyası olan Peutinger Levhasında23’, Zeugma önemli yol kavşağı olarak görülmektedir. Roma yol güzergahlarını gösteren, İtinerarium Antoninin’de Zeugma 4 farklı yol güzergahında görülürken, Peutinger Levhasında üç, Asia Minor Klasik haritasında24 ise 7 adet yol güzergahında görülmektedir..

A. İtinerarium Antonini Augusti’ye göre Zeugma yol güzergahları; M.S. Erken 3. yüzyıl

a. Germanica (Maraş)’yı Dolica -Zeugma üzerinden Edessa’ya bağlayan güzergahı.

Sırasıyla, Sicos Basillisses m.p. XX →→→ Doliche m.p.X →→ →→ Zeugma m.p.XII →→ →→

18 De Graeve 1983: 112. 19

Archi 1971:110

20

M.Mellink, “ An Akkadian Illustration of a Campaign in Cilicia” Anatolia, VII (1963): 101-115:113.

21

G.Algaze “Frst results of the Tigris-Euphrates Archaeological Reconnaissance Project 1988” Journal of Near Eastern Studies 48: 254; Archi 1971:110.

22 O. Cuntz 1929, İtineraria Romana, I. Itinararia Antonini Avgusti et Burigalense (Leibzig); Kennedy 1998:

153.

23 K.Miller 1916, Itıneraria romana Römische Reisewege an der Hand der Tabula Peutingeriana (Stuttgart),

Bölüm XI.3: Kennedy 1998:157, Fig.9.1

24

(16)

Bemmaris m.p.XX →→→→ Aedissa m.p. XXV.

İtinerer haritesina göre, Sico Basilisses’den Edessa’ya uzaklık 87 mil olup, Zeugma 42. milde yer alır.

b. Germanica -Edessa yol güzergahı.

Sico Basilisses m.p. XV →→→ Dolica m.p. XV →→ →→→ Zeugma m.p.XIIII →→→ Cannaba →

m.p.XIII →→ İn Medio m.p. XII →→ →→→ Aedissa m.p.XV.

İtinerer haritesina göre, Sico Basilisses’den Edessa’ya uzaklık 84 mil olup, Zeugma 44. milde yer alır.

c. Cyrro’dan başlayarak Zeugma’ üzerinden Edessa’ya ulaşan güzergah

Cyrro m.p.XCII →→→ Ciliza sive Urmagiganti (Kilis) m.p. XII →→ →→→ Abarara (Tilbaşar)

m.p.X →→→→Zeugma m.p.XXII →→→ Bemmari Cana m.p.XC →→ →→→ Bathneas Meri m.p. VIII

→ Aedissa m.p. X.

Kuzey Suriye’deki Kyrestika bölgesindeki Cyrro’dan başlayan güzergah, itinerer’de 92

mil olarak belirtilmiş olup, Zeugma 44. milde yer alır.

d. Nicopoli (İslahiye)’yi, Zeugma üzerinden Edessa (Urfa)’ya bağlayan güzergah. Başlangıç noktasında Nicopoli →→→→ Aliaria m.p. XIII →→→→ Gerdebisso m.p. XV →→→ Dolichia

m.p. XX →→→ Zeugma m.p. XXIII →→ →→→ Canaba m.p. XXV →→→→ İn Medio m.p. XXII →→→ → Aedissa m.p. XVIII.

İtinerer haritesina göre, Nicopolis’den Edessa’ya uzaklık 137 mil olup, Zeugma 58. milde yer almaktadır.

B. Putinger Levhasına göre Zeugma’ya bağlanan yol güzargahları ve mesafeleri; Geç 4. yüzyıl.

a. Antiochia’dan başlayıp, Zeugma’ya ulaşan yol:

Antiochia →→→→ Gephyra XXII →→→→ Gendero-Thurae XVII →→→→ Regia XX, Do Serta XII

→→ →

ad. Zociandem XII →→→→ Zeugma XXIII

(17)

b. Antiochia’dan başlayıp, Halep üzerinden Zeugma’ya giden yol.

Antiochia→→→→ Emma →→→→ Berya (Halep) →→→ Batmna (Til Batna) XVIII→→ →→→ Hieropolis

(Menbiç)’ XXIII den geçerek Zeugma’ya ulaşmaktadır.

Bu yol Hieropolis’te üç kola ayrılarak, üç kol halinde Zeugma’ya ulaşır. Bir kolda Hieropolis Zeugma arası yanlış olarak XXIIII mil olarak belirtilmiştir.

Putinger Levhasına göre Zeugma’dan itibaren doğu, kuzey ve güney yönlerinde yol üçe ayrılmaktadır.

Ayrıca, Zeugma’ya batı ve güneyden bağlanan yollar, kuzeyden Samosata’ya, güney yönünde Hieropolis’e, Fırat’ı geçerek ise Edessa ve Carrhae (Harran)’a uzanmaktadır.

1. Zeugma’dan başlayıp Samosata’ya giden yol:

Zeugma →→→→ Aurilis XXIII →→→→ ad Pontem Singe XXIV →→→→ ad.fl.Capadocem III ve

Samosata.

2. Zeugma’dan başlayıp, Harran’dan geçen yol:

Zeugma → Thiar XXXII → Barıns (Suruç)XXX →→→→ Carris (Harran) XXXII

Hilal biçiminde Singara’ya kadar uzanan bu yol güzergahı, yanlış olarak Edessa’nın (Urfa) kuzeyinde gösterilmiştir25.

3. Zeugma’dan başlayıp Ceciliana’dan geçerek, Fırat’ın batısından güneye giden yol

Zeugma → (Europus)26 XXIIII → Ceciliana XVI → Beramalı XIIII → Serre XIII

→ Apammari - VIII → Phariha XVIII → Hieropoli (Bambyce) XXV.

C. Asia Minor (Anadolu)’un Klasik Haritasına göre Zeugma’dan geçen Roma yolları.

Bu haritada, Roma döneminde Zeugma'dan kuzeye doğru Fırat nehrini batı yakadan izleyerek Samsat'a, güneye doğru Palmyra'ya, doğuya doğru ise Fırat nehrini geçen yol iki kola ayrılır biri Edessa, diğeri Carrhae (Harran.

a. Antiochia’dan başlayıp, Kyrrhus üzerinden Zeugma yol güzergahı

25

Dillemann 1962: fig.XIV

26

(18)

Antiochia → Gindarus → Kyrrhus → Ciliza (Kilis) → Abarara (Tilbaşar) → Zeugma.

Zeugma’ya batı ve güneyden bağlanan yollar, kuzeyden Samosata’ya, güney yönünde Palmira ve Dura-Europus’a, Fırat’ı geçerek ise Edessa ve Carrhae (Harran)’a uzanmaktadır.

1. Kuzeye doğru, Fırat’ın batı sahili takip edilerek Samosata’ya ulaşılır. Zeugma →→→→ Urima → Aurilis → Singa → Tarsa →Samosata.

2. Zeugma’dan güneye doğru Fırat’ın batı sahili yol güzergahı izlenerek Nicephorium, Callinicum’a, Palmyra’ya ve Duro Europos’a ulaşılabilir.

Zeugma → Europos (Charchemish) →Caeciliana → Bethammaris →Serrhae →Apammaris? → Barbalissus → Thapsacus → Sepe →Sura → Nicephorium, Callinicum

3. Zeugma köprüsünden karşıya geçilerek Edessa’ya ulaşılır Zeugma →→→→ Apamea →→ Edessa (Orrhoe-Urfa).

4. Zeugma köprüsünden karşıya geçilerek Carrhae (Harran)’a ulaşılır.

Zeugma →→→→ Apamea →→ Barthnae Aunthemusia →→ →→→ Carrhae (Harran)

b. Antiochia’dan başlayıp, Doliche üzerinden Zeugma yol güzergahı

Antiochia → Gindarus → Kyrrhus → Doliche → Zeugma’ya ulaşılarak dört yönden istenilen güzergaha gidilirdi.

c. Antiochia’dan başlayıp, Nicopolis (İslahiye) üzerinden Zeugma yol güzergahı

Antiochia → Pagrae → Nicopolis → Aliaria → Gerbedissus → Doliche → Zeugma’ya

ulaşılarak dört yönden istenilen güzergaha gidilirdi.

d. Antiochia’dan başlayıp, Hieropolis Bambyce üzerinden Zeugma yol güzergahı

Antiochia →İmma → Dana → Beroae Chalybon → Bathnae → Hieropolis, Bambyce

→Caeciliana →Europos (Charchemish) →Zeugma.

e. Germaniceia Caesaria (Maraş)’dan başlayıp, Dülük üzerinden Zeugma yol güzergahı.

(19)

f. Soli Pompeipolis’den başlayıp, zeugma’ya ulaşan yol güzergahı

Soli Pompeipolis → Zephyrium → Tarsus → Adana → Mapsuhestia

→Pylaemanicae

→Gerbedissus → Dolikhe →Zeugma.

Bu yol ayrıca Pylaemanicae’dan güneye ayrılarak Issus’a da bağlanmaktadır.

Zeugma’dan batı ve güneye uzanan yollar, ticaretin vazgeçilmezi olan limanlara ulaşırdı. Zeugma, Antiochia üzerinden Seleukeia Pieria ve Laodiceia limanlarına, Aslanlıbel geçidinden Amanus dağını aşan yolla İssus ve Soli Pompeipolis limanlarına açılmaktaydı. Ayrıca, bu yol, Sard’dan uzanan ve Anadolu’yu Mezepotomya’ya bağlayan yoldu27. Fırat'ın sağ yakasında askeri yollar, kamplar ve durak yerleriyle birbirine bağlıydı. Üstelik bunlar, diğer geniş yollar, Zeugma'daki köprüden, Fırat nehrini geçerek batıdan doğuya, uzanır, Mezepotomya'da Tiğris'e, veya Palmira'ya, Damascus veya kervanların çölde iz bulduğu Bostra'ya devam ederdi. Bu yol şebekesiyle Roma yaklaşık 300yıl bu bölgede güvenliği sağlayarak pax Romana'yı korumuştur28.

I.2.2.2. Günümüzdeki yol güzergahı:

Antik dönemin Zeugma’dan geçen yol güzergahı, M.S. 11. yüzyılda Zeugma’nın yaklaşık 10km. güneyindeki Birecik’e kaymıştır. Burada, 1956 yılına kadar Fırat nehri, sallarla, teknelerle karşı kıyıya geçilmekteydi. Bu tarihte buraya inşa edilen 720m. uzunluğundaki köprüyle29, E90 karayolunun Fırat’ı geçmesi sağlanmıştır. İpek yolu olarak da adlandırılan bu yol, 5-10km.’lik farkla antik dönem yollarını izleyerek, Güney Anadolu’yu, Güney-Doğu Anadolu’ya, bağlamaktadır. Bu yolun, kuzey paraleline, Tem Otoyolu da inşa edilmektedir. Adana-Pozantı’dan başlayan Tem otoyolun, Gaziantep’e kadar olan yaklaşık 350km. uzunluğundaki bölümü tamamlanarak hizmete açılmış olup, Gaziantep-Şanlıurfa arasındaki bölümün ise birkaç yıl içerisinde tamamlanacağı ifade edilmektedir. Zeugma’nın yaklaşık 500m. doğusundan geçmekte olan bu Tem Otoyolunun tamamlanması için Fırat nehri üstüne yapılmakta olan köprü ayaklarını inşa çalışmaları devam etmektedir.

27 Dillemann 1962: fig.XIX 28 Cook XII (1971): 620. 29

(20)

Fırat nehrinin batı yakasında, güney kıyıya paralel uzanan yol (Kargamış’a doğru) yaklaşık olarak eski güzergahını, günümüzde de korumaktadır. Yalnız, Zeugma’nın kuzey yönünde Fırat’a paralel uzanan antik yolda ise, kireç taşı zemin sebebiyle bozulmalar olmuş ve kullanılmamaktadır. Gümüşgün (Eneş) köyündeki Taş ocaklarından itibaren kıyı yolu, 5-10km. batıya kaymış olup, Fırat nehrine paralel yönde devam etmektedir.

Nizip-Belkıs asfalt yolu, Zeugma’nın batı nekropolünden geçerek, At meydanında iki kola ayrılır, soldaki, Karatepe ile Bahçedere arasından geçip, Fırat vadisindeki köylere doğru yönelirken, diğeri Zeugma üzerindeki Karatepe ve İskeleüstü tepelerinin güneyini izleyerek, ayvaz tepesinin eteklerinden Belkıs Köyüne ulaşmaktaydı30. Fırat vadisinin batı yakasına geçiş sağlayan bu yol yaklaşık güzergahla antik dönemde de kullanılmış olmalıdır. Çünkü, ZAP 2000 yılı kurtarma kazılarında, Ayvaz tepesinin eteğinde, Açma 8 de, asfalt yolun yaklaşık 3m. altında aynı yönde Roma yoluna rastlanılmıştır31. Helenistik dönemde Karatepe’nin batısından Fırat’a giden yolu denetim altında tutmanın mümkün olduğu ifade edilerek, Belkıs tepenin kentin savunmasına hiç katkısının olmadığı ifade edilmektedir32. Ama, Belkıs tepesinde hem hava fotoğraflarından hem de çıplak gözle izlenebilen kalın duvarlar, Belkıs tepesinin etrafının surla çevrili olduğunu ortaya koymaktadır. Zeugma’ kentine giriş yapan diğer yol ise Eski Nizip yoludur. Bu yol, Belkıs tepesinin doğusu uçurum olan eteğinden geçerek, ikiye ayrılmaktadır. Batıya dönen kolu, Tiyatroya doğru yönelirken, doğuya uzanan kolu Ayvaz tepesinin güney eteğinden Çimli Tepenin batısından geçerek Belkıs köyüne doğru yönelmektedir. Ayrıca, Belkıs Tepesinin güneyindeki yol, Kalaycı yurdu mevkiinden kente giriş yapan her iki yolu birbirine bağlamaktadır. Eski Nizip yolunun agora yönünde, şehrin merkezine doğru kuzeye uzanan üçüncü bir kolu daha olmalıdır. Ama, günümüzde erozyon sebebiyle bu yol güzergahı toprakla dolmuştur.

Yamaçlardaki konumu sebebiyle Zeugma’da zorunlu olarak önce yerleşim terasları, kanalizasyon ve yollar, sonra da evler inşa edilmiştir. Yapılan kurtarma kazılarında terasların konumuna uygun olarak Kuzey-Güney ve Doğu-Batı yönlerinde yolların olduğu belirlenmiştir33. Teraslardan birbirine kolay geçiş sebebiyle, yerleşim teraslarının etrafında

30 Günümüzde, anılan asfalt yolun, Ayvaz tepesinin eteklerine kadar olan bölümü (Yaklaşık 500m) Belkıs

köyüyle birlikte Birecik Baraj gölünün altında kalmıştır.

31 Zeugma İnterim Reports 2003: 51, 52, fig. 43.

32 C.Abadie-Reynal “1995 Zeugma ve Apameia yüzey araştırması” XIV.Araştırma Sonuçları Toplantısı I,

Ankara 1996: 2; Abadie-Reynal-Ergeç 1998: 410.

33 Zeugma, İnterim Reports, JRA Sup.51, Porsmouth 2003: 51, 52, fig. 43: The Zeugma Archaeological Project,

(21)

yollar merdivenlerle üst ve alt teraslara bağlanmıştır34. Sıkıştırılmış toprak zeminli yollarla birlikte, agorada olduğu gibi taş döşeli yollar da meydana çıkarılmıştır.

Birecik Barajı inşa edildikten sonra Dutlu köyünden Birecik Barajına asfalt yol inşa edilmiştir. Günümüzde, bu asfalt kuzey-batıya ayrılan yol, Kehriz köyü yakınına Nizip-Zeugma yoluna bağlanmaktadır.

Gaziantep-Şanlıurfa asfalt yolu, Nizip ovasını bölerek uzanır. Gaziantep’i Habur sınır kapısına bağlayacak olan Tem Otoyolunun (ekspres yolu) ise çalışmaları devam etmekte olup, Birecik Baraj gövdesinin yaklaşık 500m. güneyinde, Fırat nehri üstüne köprü ayaklarını inşa çalışmaları devam etmektedir. Bu köprüyle, Zeugma eski günlerindeki ihtişamı kadar olmasa da, günümüzde de köprü başı yakınında olacaktır.

I.2.3. ZEUGMADA GÖRÜLEBİLEN KALINTILAR

Gerek Belkıs tepesinden, gerekse Ayvaz tepesi ve Köşk mevkiinden erozyonla akan toprak, 1000 yıldan beri, Zeugma antik kentin kalıntılarının üstünü yer yer, 1-6m. kalınlığında kapatmıştır35. Fıstık ağaçları sebebiyle, günümüzde fıstıklık görünümündedir.

Zeugma’da 1992-2000 yıllarında yapılan kurtarma kazılarında villalar, hamam, kilise ve şehre ait bir çok kalıntı meydana çıkarılarak, eserler Gaziantep Müzesine ve su altında kalmayacak alanlara taşınmıştır. Birecik Baraj gölü altında kısmen kalan Zeugma’da, günümüzde görülebilecek kalıntılar ise şunlardır:

Belkıs Tepesi: Çevresindeki ovalara hakim, kartal görünümlü olan Belkıs Tepesi,

Zeugma’nın büyüklüğünü ve görkemini de yansıtmaktaydı. Fırat kıyısından küçük yükseltiler ve yamaçlarla Fırat nehrinden 210m. yükselen Belkıs tepesinde M.Ö.1. yüzyılda Kommagene kralı Antiokhos’un kutsal alanı mevcuttu. Antiokhos-Herakles tokalaşma stelinin parçaları, Belkıs Tepesinin kuzey eteğinde bulunmuştur36. Roma döneminde ise Belkıs Tepesinde, tüccarların ve kentin koruyucusu Tykhe tapınağını görmekteyiz. Bu tapınak Zeugma’nın kendi darp ettiği sikkeler üstüne resmedilmiştir. Günümüzde bu tepede, tapınağın kült heykeli olan Tykhe’nin parçaları tepenin zirvesinde durmaktadır37. Ayrıca Belkıs Tepesinde kayaya oyulmuş iki adet büyük sarnıç ve kesme taşlarla inşa edilen duvarların kalıntıları38 yer yer görülebilmektedir.

34 Catherine Abadie-Reynal “Zeugma” Anatolia Antiqua IX, 2001: 275, fig. 2.22. 35 Kennedy 1998: fig. 2.9, fig. 4.11-15; Abadie 2001: fig. 2.44

36

Wagner 1976: 117-122, Abb.11, Taf.16a-b, Karte II.

37

Wagner 1976: Taf.17a-c

38

(22)

At Meydanı: Belkıs Tepesinin kuzey batısında, asfalt yolun sağındaki, geniş yerleşim

teraslarının olduğu ve günümüzde At Meydanı olarak adlandırılan alanda, bulunan çok sayıda IIII. Scythica damgalı kiremitler sebebiyle, burada bu lejyonun kampının olduğu ifade edilmektedir. Martin Hartman ve ekibi, 2001-2002 yıllarında bu alanda yaptığı çalışmalarda teras duvarları ve su kanallarına rastlamış olup, askerlerle ilgili veriler de bulmuşlardır. Günümüzde fıstık ağaçlarıyla kaplı olan bu alanda toprak üstünde yüksekçe geniş yerleşim teraslarından başka herhangi kalıntı görülmemektedir.

Agora Arşivi: İskeleüstü tepesinde, Gaziantep müze Müdürlüğünün 1998-2000

yıllarında kazısını yaptığı ve kısmen meydana çıkardığı agoranın taş döşeli yolu, stoası ve arşiv odası yer almaktadır. Taş döşeli yolun yaklaşık 20m. kuzeyinde bulunan Antiokhos-Apollon-Helios ve Antiokhos-Herakles tokalaşma stelleri ve ilk stelin arka yüzündeki yazıtta, Antiokhos’un bu alana bir kutsal alan yaptırdığını yazması sebebiyle, bu alanda M.Ö. 1. yüzyılda I.Antiokhos’un bir kutsal alanı olduğu saptanmıştır.

Tiyatro : Belkıs Tepesinin kuzey- batısında, Köşk mevkiinde tiyatro yer almaktadır. İki

yıl öncesine kadar üzeri tamamen erozyon ve fıstık ağaçlarıyla kaplı olan Tiyatro alanına, sadece arazi yapısı tiyatroya benzediği için Tiyatro yeri olarak ifade ediliyordu. 2004 yılında Fransa Nantes Üniversitesinden Catherine Abadie Reynal, burada kazı çalışmalarına başlamış ve kaveasında altı adet oturma sırası açığa çıkarmıştır. Önümüzdeki yıllarda bu alandaki kazı çalışmalarına devam edilecektir.

Diğer Kalıntılar: Tiyatronun doğusunda, Köşk Tepesiyle, Belkıs Tepesinin arasındaki

alan Kennedy tarafından agora alanı olarak tanımlanmış olup, burada kırma taşlar ve kireç harcı kullanılarak örülmüş tonozlu bir yapı kalıntısı mevcuttur. Tiyatro’nun yaklaşık 50m. doğusunda ise büyük bir sarnıç yer almaktadır.

Ayvaz tepesinin kuzey batı eteğinde kırma taş ve kireç harcıyla örülen duvar kalıntıları mevcuttur. Kaçak kazıların yoğun olduğu bu yerde, bu kalıntıların ait olduğu yapının tuğladan tonozlu mekanlarının da olduğu görülmüştür. Bu yapının yaklaşık 40m. kuzeyinde, bahçe takım taşı olarak konulmuş, binanın ön cephesine ait alınlık parça blokları mevcuttur. Kenarında diş sıralı ve kenger kabartmalı bu mimari parçalarda gövdesinin yarısı balık biçimli olan bir yaratığa ait kabartma da mevcuttur.

Kentin kuzeyinde toprak altında; agora, hamam ve yönetim binaları, kuzey-batısında; tiyatro, askeri kamp, batısında; atölyeler, doğusunda ise villaların olduğu terasların mevcut

(23)

olduğu yapılan kazılardan ve yüzey araştırmasında saptanmıştır. Nekropol alanı ise kenti güney ve batıdan iki ucu Fırat nehriyle sonlanan yarım ay biçiminde sarmıştır.

Kelekağzı tepesinin batısında hamam olarak ifade edilen bir yapı kalıntısı kısmen toprak üstündedir. Görüldüğü kadarıyla, odasının birisinin tabanı mozaik döşelidir.

Dionysos (Ergeç) ve Danae Evleri: Ayvaz Tepesinin kuzey eteğinde, Gaziantep Müze

Müdürlüğü’nün yaptığı kazılarda tamamen meydana çıkarılan Dionysos Evi ve kısmen kazısı yapılan Danae evleri mevcuttur39. Restore edilip, üzeri kapatılarak ziyaretçilerin mozaikleri, freskleri vb. görmeleri sağlanacaktır.

Nekropol alanı, Zeugma’yı güney-doğu, güney ve batıdan yarım daire biçiminde sarmaktadır. Belkıs Tepesinin güney eteğinde iki adet40, Batı nekropolünde, yol kenarında ise üç adet kayaya oyulu aile mezarının içerisi temizlenerek ziyaretçilerin görmesi sağlanmıştır.

Zeugma’da tümülüs’de yer almaktadır. Güney nekropolünde, yolun batısında iki adet, Batı nekropolünü kapsayan Bahçedere’nin batısında ise bir adet olmak üzere üç adet tümülüs mevcuttur.

Erozyonla taşınan toprakla örtülü olan Zeugma’nın üzerinde günümüzde fıstık ağaçları mevcuttur.

I.3. ZEUGMA’NIN TARİHİ

Fırat vadisini seyreden tepeler üzerinden, Fırat nehri kenarına kadar uzanan Zeugma kentinin çevresinde insanların avcılıkla geçindiği, yontma taş döneminden beri yerleşim izleri mevcuttur. Cennetin bahçesi de denilen Bereketli Hilalin kuzey-batı ucunda yer alan Fırat Vadisinde ele geçen çakmak taşı aletler M.Ö. 500 bin yıl önce, insanların avcılık ve toplayıcılık yaparak geçindiği dönemlerde Fırat kıyılarına yerleşmiş olduklarını ortaya koymaktadır41. Fırat boyunda, suya yakın yaşayan insanların ilk kez göçebelikten yerleşik hayata geçtiği ve ilk üretimin başladığı Neolotik döneme (M.Ö.9.000-5.000) ait çok sayıda yerleşim yeri tespit edilmiştir42. Yerleşmelerin büyüyerek, mülkiyet kavramının ortaya

çıkmasıyla mühürlerin kullanılmaya başladığı Kalkolitik dönemde (M.Ö.5.500-3.000),

39 Önal 2003 “Belkıs/Zeugma 2003 Yılı Kazı Çalışmaları” 14. Müze Çalışmaları ve Kurtarma Kazıları

Sempozyumu, Urgüp/Nevşehir 2004: 179-187, Çizim 1-2

40 Kennedy 1998: 41-43, fig.17-20.

41 Ş.Aziz Kansu "Ankara Civarının Prehistoriasında yeni Buluşlar" II.Türk Tarih Kongresi, İstanbul 20-25 Eylül 1937, İstanbul 1943: 36: Kökten, İ. Kılıç, 1947 yılı tarih öncesi araştırmaları, Ankara 1948: 225-226.

42 G.Algaze "The Tigris-Euphrates Archaeological Reconnaissance Project, 1990" IX.Araştırma Sonuçları Toplantısı, (1992), 425-445; 426, Tab.1; : Algaze 1994: fig.14.

(24)

bölgedeki iskan çoğalarak devam etmiştir43. Bunlardan birisi de Zeugma'nın doğusundaki

Hacınebi yerleşimidir. Bölgeler arası ticari ve kültürel ilişkilerinin yoğunlaştığı Tunç Çağına ait (M.Ö.3.000-1.000) yerleşimlerin sayısında oldukça artış olur. Halep yakınlarındaki Ebla (Tell Mardikh) da ele geçen bir arşivde henüz yerleri saptanamayan 1.000 civarında yer adından bahsedilmekte44 olup, Zeugma'nın hemen yakınında, Fırat nehrinin doğu yakasında

yer alan, Tilbeş Höyük, Tilmusa Höyük, Tilobur Höyük, batı yakasında yer alan, Horum Höyük45 ve Tunç çağı mezarlığı46 bu döneme ait yerleşimlerdir. Bu dönemde bu alan, Ebla'ya

bağlı olan Kargamış'ın yönetiminde olmalıdır47. Bölgede, Eski Tunç çağının başlarında az

olan nüfusun, M.Ö.3. bin sonları ile 2. binin başlarında aniden arttığı ifade edilmektedir48.

Bölge, M.Ö. 3. binin sonlarında, Kuzey Suriye ile birlikte Akkad devletinin hakimiyetine girer.

Orta Tunç çağında (M.Ö.2.000-1.500), Kuzey Suriye'de Hurri ve Amurru nüfusu baskındır. Yazının yoğun olarak kullanıldığı bu dönemde ticaret oldukça gelişmiştir. Hitit kralı I. Hattuşili (M.Ö.1590-1560) Halpa'yı zaptettikten sonra yeri Zeugma'nın doğusu olarak ifade edilen Haşşuwa ülkesini ele geçirmiştir49. Geç Tunç Çağında (M.Ö.1.500-1.000) Fırat'ın doğusuna Hint-Ari kavim olan Mitanniler eğemen olmuştur. Hitit kralı Şuppiluliuma İ.Ö. 1366'da Mitannilere karşı zafer kazanarak, Mitannilerin bölgedeki siyasal gücüne son vermiştir. M.Ö.12. yüzyılda Deniz Kavimler göçünün büyük istilasından Fırat boyundaki yerleşimler de zarar görmüştür50. Assur kralı I.Tıglat-Pileser (M.Ö.1112-1074) yıllıklarında,

Akdeniz'e yaptığı seferler sırasında Fırat nehrini tam 28 kez geçtiği yazılıdır51. Asurlulardan

sonra bölgede Med ve Pers egemenliği İskender'in Fırat nehrini geçmesine kadar sürmüştür. Tunç çağında, Mezopotamya ile Anadolu arasında başlayan ticaret ilişkileri sebebiyle, Fırat'ın geçit veren noktaları oldukça önem kazanmış olup, bunlardan birisi de Zeugma kentinin olduğu yer olmalıdır.

43

Algaze 1994: fig. 15 44 Archi 1981: 165-169

45 Wagner 1976: Karte 1: Algaze 1994

46 K. Sertok - R. Ergeç, “The Birecik Dam EBA Cemetery on the Middle Euphrates, Turkey. Preliminary report of the 1997 and 1998 excavation seasons” Orient Express, 1999/3 décembre, s.86-89, Paris 1999.

47 Dörner 1990:121 48Algaze 1992:426

49J.D.Bing, A history of Cilicia during the Assyrian period, michigan 1985: 21

50 F.Kınal "Ugarit Krallarının Tarihi" Tarih Araştırmaları Dergisi, VIII-XII/14-23, 1975: 15.; Dörner 1990: 122 51 M.A.Dinçol, "Geç Hititler" Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, I, İstanbul 1982:124; Dörner 1990:122-123.

(25)

Zeugma hakkında yazılı kaynaklara en fazla Helenistik ve Roma çağlarında rastlamaktayız. Bu yazılanların çoğu Grek veya Latin bir kaçı Syriac ve biri de Ermenice dir52 Kennedy'nin de belirttiği gibi53 antik kaynaklardaki metinler, Zeugma ile ilgili olayları kronolojik olarak dizmek için yeterli değildir. Arkeolojik kazılarda da bu konuyu aydınlatacak düzeyde henüz yazıtlar da ele geçmemiştir. Antik yazarların verdiği bilgiler ve arkeolojik verilerin de ışığında Zeugma'nın tarihinin 2005 yılı itibariyle kronolojik dizilimi şu şekildedir:

Zeugma'da yer alan köprünün varlığına ilk önce mytoloji öyküde rastlanır. Bunda şarap ve eğlence tanrısı Dionysos'un Hindistan’a giderken, Fırat nehri üzerine ilk köprüyü kurdurduğu ve bunu üzüm ve sarmaşık dallarıyla kaplattığı54 ifade edilir. Dionysos'un

Hindistan'a yaptığı bu sefer Zeugma’da "Dionysos'un alayı" mozaiğinde55 resmedilmiştir. Bu mozaik Zeugma'da Poseidon evinin yemek odasında 1999 yılında yapılan kurtarma kazısında bulunmuştu. Pausanias'ın anılan metni, Zeugma’daki köprünün yaygın olarak tanınan önemini ve orada daha erken döneme ait bir köprünün kalıntısının olduğu inancını vurgular.

Büyük İskender, Akhamenid kralı Darius Kodamannos'u kovalarken, Zeugma’daki bu noktadan Fırat nehrini geçer56. Erken Hellenistik dönemde, Zeugma köprüsü zincir

halatlıdır. Bir saldırı esnasında zincir halatların köprüden koparıldığı, saldırı sonunda yeni

zincirlerle değiştirildiği Pliny57 tarafından ifade edilir.

Antik kaynaklarda da belirtildiği gibi, M.Ö. 330 da Zeugma'da bir köprü mevcuttu. Ama, köprü bir çok değişikliğe uğramıştı. Zaman zaman yıkılan bu köprü yeniden yapılmıştı. Cumont58, "Trajan'ın

Mezepotamya'yı zaptettiği zaman daha önceki duba köprüyü taştan inşa ettirdiğini” belirtir. Pococke59

1745 yılında Birecik’e gelir ve Zeugma hakkında şu bilgileri yazar: "Birecik'ten ayrıldıktan sonra, Fırat

nehrinde Euphrates adıyla anılan herhangi bir yer olup olmadığını sordum ve Bireciğin 11 km. yukarısında Zima diye adlandırılan bir yer olduğunu öğrendim. Herhangi bir köprü kalıntısının olup olmadığını sorduğumda, sular çekildiği zaman nehrin her iki yanında, muhtemelen bir köprüye ait olan, köprü ayaklarını gördüklerini söylediler". Wagner, Zeugma köprüsünün, kalıntısı olarak Mezarlıkaltı

52 Kennedy 1998:139.

53Kennedy 1998: 139.

54 Pausanias 10.29.4. M.S. 150. Çev. W.H.S. Jones (LCL).

55 Abadie-Reynal,C. Vd. “Zeugma-Moyenne Vallee De L’euphrate Rapport Preliminaire De La Campagne De Fouilles

De 1999. Anatolia Antiqua VIII (2000) : 279-337; Önal 202: 19-21.

56 Cassius Dio 40.17.3-19.3. Transl. Cary (LCL). 57

Pliny, NH 34, 43 (150). M.S. 70. Çev. W.S.Jones (LCL; Stephen of Byzantium, Ethnica: 103 ve 295)

58

Cumont 1917: 125.

59

(26)

mevkiindeki kalıntıların köprüye ait olması gerektiğini60 belirtir. Abadie-Reynal ve ekibi bu kalıntıyı köprü

ayağı olarak değerlendirmez61. Geçiş noktasının Kelekağzı mevkiinde erkek kabartmasının62 (Fırat nehir tanrısı

Euphrates) bulunduğu yerden olduğu belirlenmiştir. Kennedy’de Zeugma köprüsünü, her iki tarafta taş ayaklar arasında, dubadan yapılmış olması gerektiğini63 söyler. Zeugma sahilinde, suların çekildiği zamanlarda kıyıyı

dolaştık ve hiç bir zaman Pococke'un bahsettiği köprü ayaklarını göremedik. Kıyıda köprüye benzeyen tek kalıntı Wagner'in işaret ettiği kalıntıydı. Ama, o kalıntı da bir köprü ayağından daha çok tonozlu bir yapıyı andırıyordu.

Zeugma'da bazı mevkiler günümüzde At meydanı, Kelekağzı, İskeleüstü olarak adlandırılmaktadır. Yer adlarının asırlar geçse de, değişmeden kaldığını düşünürsek, bu yerler muhtemelen antik dönemde de aynı anlamı taşıyan sözcüklerle ifade edilmekteydi. Günümüzde, At meydanı mevkii, IV. Scythica Lejyonunun konuşlandığı yer olarak belirtilmektedir64. Kelekagzı ve bitişiğindeki Iskeleüstü mevkileri, tekne ve keleğin

yanaştığı nehrin geçişiyle ilgili yer adlarıdır. Su akışının en yavaş olmasıyla, burası köprü için uygun konumdadır. Ayrıca, burada bir nehir tanrısının (Euphrates) kabartması mevcuttur. Benzer bir Fırat nehir tanrısı Euphrates’in kabartmasını Zeugma’nın kuzeyinde Aini geçidinde de görmekteyiz65 Bu sebeple Zeugma köprüsü Abadie-Reynal’ın belirttiği gibi, muhtemelen bu mevkide olmalıydı. Ayrıca, Belkıs Tepesinin doğusunda bir yanı uçurum olan yoldan geçerek, şehrin merkezine ulaşan antik yol üçe ayrılarak birisi tiyatroya diğeri doğu nekropolüne, üçüncüsü ise kuzeye; agora ve iskeleye doğru uzanmış olmalıdır.

Büyük İskenderin Fırat'ı geçtiği yerde strateji konumu sebebiyle, İskenderin ölümünden sonra M.Ö. 300 de, generali Seleukos I. Niketor tarafından Fırat nehrinin batı yakasına kendi adıyla Fırat nehrinin adını birleştirip Seleukeia Euphrates adında bir kent66, doğu yakasına da Pers (İran) asıllı karısı Apameia'nın adına bir kent kurar . Apameia kenti aynı zamanda vahşi kabilelere karşı bir set oluşturmuştur67.

Apameia kenti etrafı surlarla çevrili düz bir arazi üstünde yer alırken68, Seleukeia Euphrates (Zeugma) kenti Fırat nehrine ve Apameia şehrine yüksekten bakan tepelerin

60 Wagner 1976: Karte II :36. 61 Abadie 1996: 316-19.

62 C.Abadie-Reynal “1995 Zeugma ve Apameia yüzey araştırması” XIV.Araştırma Sonuçları Toplantısı I,

Ankara 1996: Res.9.

63

Kennedy 1998: 41.

64

Wagner 1976: 146, Karte II; Kennedy 1998: fig.3.10. p.37

65 H.Hellenkemper, Der Lime sam nordsyrischen Euphrat. Bericht zu einer archaologischen Landesaufnahme, in:

Studien zu den Militargrenzen Roms II. Vortrage des X. İnternationalen Limeekongresses in der Germania inferior, Köln 1977: 468 v.d.; J.Wagner,” Die Römer an Euphrat und Tigris”, Antike Welt 16 (1985) Sondernumber s. 54.

66

Appian,Syr.11.9. çev. White (LCL).

67 Pliny, NH 5.33 (127) cev.W.H.S.jones (LCL). 68

(27)

yamacına ve üstünde kurulmuştur. Hellenistik dönem kalesi ve akrapolü Belkıs Tepesinde yer almaktadır. Kazılarda Hellenistik döneme ait sikkeler, kandiller, siyah ve kırmızı astarlı çömlek parçaları ele geçmiştir69. Günümüze kadar yapılan kazılarda genel olarak, Apameia'da Hellenistik, Zeugma'da ise Roma dönemine ait kalıntılara rastlanılmıştır.

Seleukoslar döneminde, Zeugma kral düğününe ev sahipliği yapar. M.Ö. 221-220 de, Seleukos kralı büyük III. Antiokhos, Kappadokya kralı Mitridates’in kız kardeşi bakire Laodice’yi Zeugma’da büyük coşkuyla ağırlayarak, krallığına yakışır büyüklükte bir düğün yapmış ve düğünden sonra Laodice’yi kraliçe ilan ettiği şehir olan Antiochia’ya dönmüştür70.

Roma’nın Kuzey Suriye’ye hakim olma çalışmaları çok öncelere dayanır. M.Ö. 161 de Ermeni kralı Artaxas ile ittifak yapan Timarchus, Medya’da Roma’nın uygun gördüğü bir ordu toplar, Seleukos kralı Demetrius’u yıkmak için Seleukos topraklarında saldırıya başlar, yerli halk güç baskısı kullanılarak korkutulur ve Zeugma sınır olacak biçimde Fırat nehrinin doğusundaki toprakları kontrolü altına alır71.

Fırat’ın köprüsü yanına kurulmuş olan Mezopotamya’nın kalesi Seleukeia (Zeugma) kentinde Suriye’den sürüldüğünde hapsedilen Selena Cleopatra’yı (küçük

Seleukos prensesi, önce Mısır sonra da Suriye/Seleukos kraliçesi olmuş, önce Mısır kralı olan erkek kardeşi IX. Ptolemaios Lathyros ile, sonra da Seleukos kralları VII. Antiokhos, IX. Gryphos, Antiokhos Kyzikenos ve X.Antiokhos Eusebes ile evlenmişti), Ermenistan kralı

I.Tigranes Suriyeden çekilirken öldürür72 Strabo’nun verdiği bu bilgiler Ermeni kralı

Tigranes I’in M.Ö: 83-69 yılları arasında Suriye ile birlikte Zeugma’nın kontrolünü de elinde tuttuğunu gösterir.

Büyük Pompeius, eyaleti tanzim etmek maksadıyla M.Ö.64 ilk baharında Suriye’ye gelmiştir. Lucullus, Seleukoslar devletinin son kralı XIII. Antiokhos'u yerinde bırakmıştı. Pompeius ise bunu bertaraf ederek bütün Suriye topraklarını bir eyalet haline getirir73. Suriye

bir eyalet, içindeki şehirler ise müstakil olarak kalmışlardır. Bunların bazıları Roma'ya tribut

69 Prof.Dr.Ümit Serdaroğlu,Zeugma Girişim gurubu olarak katıldığı 2000 yılı B bölgesi kurtarma kazılarında, Helenistik döneme ait çok sayıda siyah astarlı tabak parçaları ve damgalı Amphora kulpları bulmuştur. Ama, buluntular henüz yayınlanmamı olup, kim tarafından yayınlanacağı da belli değildir.

70 Polybius 5.4.3.1; 3-4 221 B.C. çev. Paton(LCL). 71 Diodorus Siculus 31-27a 161 B.C. çev. Sherman (LCL)., 72

Strabo, Geog. 16. 2. 3 (749). 83-69 B.C. Çev. Jones (LCL).

73

(28)

verecek, dış ticaretlerinde ise serbest kalacaklardı. Suriye'nin doğu köşesindeki Kommagene ile Osrhone Roma'ya tabi krallıklar olarak tanınmışlardı74. Büyük Pompey M.Ö.64 de,

Amisos'da (Samsun) yaptığı krallar toplantısında, dağıttığı krallıklardan Armenya’yı Tiğranes’e, Cappadocia'yı Ariobarzanes'e, Mezopotamya’nın bir kısmını ve Seleukeia’yı (Zeugma) Kommagene kralı I.Antiokhos’a verir75. Zeugma’nın bir dönem

Kommagene krallığının bir şehri olduğu arkeolojik çalışmalarıyla da kanıtlanmıştır. Örneğin, Kommagene eseri olarak, Belkıs Tepe’nin eteğinde “Antiokhos-Herakles’in tokalaşma stelinin parçaları76 ve 2000 yılı Zeugma B bölgesi kurtarma kazılarında, Agoranın teras duvarında örgü taşı olarak kullanılan Antiokhos ile Apollon (Apollon-Helios-Mitra)’nın tokalaşma (Deksiosis) steli bulunmuştur77. Bu stelin arka yüzünde Grekçe yazıt mevcuttur. Bu yazıtta, Antiokhos’un Zeugma’da stellerle donattığı yeni bir kutsal alandan bahsetmektedir78. Ayrıca, 2004 yılı sonunda, aynı yerin yakınında, baraj gölü sularının ortaya çıkardığı Antiokhos ile Heraklesin tokalaşma (Deksiosis) steli79de bulunmuş olup, kaldırılarak Gaziantep Müzesine taşınmıştır. Bu sebeple, Zeugma’da, hem Belkıs tepesinde, hem de Zeugma'da İskeleüstü tepesinde Kommagene krallığına ait kutsal kült alanlarının olması muhtemeldir. Hem dini hem de propaganda amaçlı dikilen bu stellerle, I.Antiokhos tanrılarla aynı güç ve mevki de olduğunu vurguluyordu.

Kommagene kralı I. Antiokhos, Roma Senatosu'ndan Zeugma bölgesinde bulunan, fakat yazılı belgelerde adı dahi geçmeyen bir kasabanın kendisine verilmesi talebinin red edildiği, Çiçero’nun, M.Ö. 54’te I. Antiokhos onuruna düzenlediği sade, ama neşeli bir şölende ifade edilmişti80. Bu olay, Zeugma ve çevresinin stratejik

konumunun Roma tarafından önemsendiğini göstermektedir.

M.Ö: 53’de, Roma imparatorluğu'nun doğusunda, İran'daki Part krallığına sefer açan 1.Triumvirlik (üçlü yönetim) ortaklarından Roma Konsülü Crassus ordusuyla sisli bir günde

74 Atlan 1970: 146-147.

75 Appian Mith. 16. 114. 63 BC. Çev. White (LCL: Strabo, Geog. 16. 2. 3 (749). 83-69 B.C. Çev. Jones (LCL). 76 Wagner 1976: Taf. 16.a-b

77 Zeugma 2001: 116; Crowther 2003: 61-62)

78 C.Crowther “Inscriptions of Antiokhos I of Commagene” Zeugma İnterim Reports JRA Sup.51, 2003: 62;

C.Crowther, M.Facella “New evidence ruler cult of Commagene” Asia Minor Studien Band 49 (2003): 47.

79

Henüz yayınlanmamıştır.

80

Referanslar

Benzer Belgeler

48 önce veya girişten hemen sonra (giriş testi kapsamında) veya girişten en geç 24 saat sonra korona testi olan ve test sonucu negatif olan kişilerin karantinaya girmesi

Farklı uzunluklarda saç kesimi için numaralı kesme tarakları bulunan ve kısa saç kesimleri için kullanılan makinedir.. Bu makinelerin, keskin uçlu dişleri

Göktafl› ya¤murunu izlemek için, ›fl›k kirlili¤i- nin fazla olmad›¤›, havan›n temiz oldu¤u bir yere giderek gece yar›s›ndan sabaha kadar olan za- man

• Çocuk oyunlarına bakıldığında taşla, aşık kemiği ile oynanan oyunlar genelde en eski oyunlar olarak kabul edilmektedir.. Arkeologlar, yaptıkları çeşitli araştırmalarda

Orta format fotoğraf makinesinde eğer 4,5x6 cm.lik bir film kullanıyorsak bunun için normal odak uzunluklu objektifi ise 75 mm.dir.. Geniş

Savaş, ‘Prediction of cold flow properties of biodiesel from fatty acid composition of the feedstock using multiple regression and neural networks and comparison with the

Daha sonra Yüksek Lisans eğitimimi, Lefke Avrupa Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsüne bağlı Uluslararası İlişkiler Bölümünde tamamladım.. Yakın Doğu Üniversitesi,

Konser odasında çaldığı filütle yaptığı bes­ teler; cenk plânı kadar notadan da anladığı belli; işte bir çekmece ra­ fında elyazılarile bazı