|İ
|!
f!
V
K
!l
#
I|
V
I9
f|
l|
|4
t
f
li
t
f
f
f
f
f
f
li
f
t
H
tl
fl
I
lf
l)
||
ff
?
t!
i
'
m
m
PAZARTESİ, 21 Şubat 2000
Hurrıye
j
Dizi
İstanbul'a gelen ilk Urfalı NucLSesiyüzel aşkına karşılık bulamayınca kendi alkole vermişti
H ü l y a K o ç y iğ it’le o yn ad ığ ım
‘Kara S e v d a ’ film i, hem
hasılat rekoru kırdı, hem de
taklit rekoru. Bu film e
b en zeyen tam 220 tak lit
sen aryo yazıld ı, çekildi.
EYÜP SULTAN DA
GÜVERCİNLİ DUALAR
Urfa'dan İstanbul'a, Balat'taki ablasının yanına gelen Nuri, sık sık Eyüp Sultan'a gidip müzikte başarılı olabilmek için dualar
eder, güvercinlere yem dağıtır.
BALATLI
AYSEL’LE
EVLENDİ
Yıl 1962. Ablasının evinde kalırken, aynı mahallede oturan Aysel’i Balat’ta tanır Nuri. Sonra görücü usulüyle evlenirler ve mutlu olurlar. Bu evlilikten Birgi, Mehmet, Birgül ve Bahar adlarında çocukları olur.B i r yandan aşk, diğer
yandan İstanbul hayalleri.
İstanbul’u kafama
koym uştum , mutlaka
gidecektim . Henüz 16
yaşındaydım , içkiye başladım.
Rakı yoksa ispirto içiyordum.
f il m l e r in e
MENDİLLE GİDİLİRDİ
İlk Urfalı Nuri 1960 lı yılların ikinci yarısında filmleriyle insanları ağlatır.
Selma Güneri ve Baki Tamer’le oynadığı “Ağlayan Gözlerim” adlı film de bunlardan birisidir.
BABALARIN BABALARINI TANIR
işte, babaların babası Hüseyin Heybetli (en solda). Yanındaki Gazinocular Kralı Fahrettin
Aslan'ın ağabeyi Mustafa Aslan. Nuri Sesigüzel masanın baş köşesinde. Diğer tarafta dönemin iki ünlü kabadayısı daha var.
Bahriyeli İsmail ve Arap Nasri.
İLK URFALI-SON URFALI
Şimdi biz ilk ve son yazdık diye sakın ola diğer Urfalı ve Güneydoğulu sanatçılarımız gücenmesinler. Elbette o yöreden (Diyarbakır, Antep, İskenderun) çıkan sesi güzel pek çok sanatçı vardır. Celal Güzelses'ten, Urfalı Babi’lere, izzet Altınmeşe’lere kadar. Ama Nuri Sesigüzel doğudan gelip İstanbul'da zirveye çıktığı için ilktir. İbrahim Tatlıses de günümüzün tartışmasız
starı olduğu için sondur.
Yıllar önce Erkan Özerman'ın evinde yapılan muhteşem bir sohbet bu. Zeki Müren başta, hemen yanı başında Altın Çocuk Göksel Arsoy, yanında Nuri Sesigüzel ve Erkan Özerman. Sesigüzel, Zeki Müren'in bir kuralını hatırlıyor şimdi: “Gazino kadrosuna asla türkücü aldırmazdı. Onu bu kuralından ben bile vazgeçire- memiştim.”
Rakı yoksa ispirto içiyordum
İ
STANBUL'U 1453'te fethedenFatih Sultan Mehmet Han, gerçek fetih konusunda ne kadar 'ilk'se; 1960'ta o güne kadar Antep pavyonlarım geçemeyen
türkücülerin 'makus talihi'ni yenen Nuri Sesigüzel de, İstanbul'da müzikseverlerin gönlünü fethederek şöhret olan 'ilk' Urfalıdır.. Genişlemeye yüz tutan, ama henüz serpilmemiş İstanbul varoşlarında atan 'ilk' nabızdır, o. Anadolu insanına, türküleriyle ve de filmleriyle 'Gel' diyen 'İlk' ses, 'İlk' çağrı kahramanıdır.
Kısacası karayağız Urfalı Nuri, yıllar sonra Harran'ı geçip gelecek olan 'İbo'nun 'ağa'sı olarak üzerine düşeni en iyi şekilde yapar. Yolu açar. Bu yazıda 'ilk Urfalı'yı anlatacağız sizlere. İşte Nuri Sesigüzel’in hayatıyla, verdiği mücadelenin özeti.
RÜŞVETLE NÜFUS CÜZDANI
Nuri Sesigüzel, 1943 yılında Şanlıurfa'nın Birecik kazasında doğdu. Asıl adı Nuri Kaçtaş'tır.
Babası 'Mağo Ağa' (Mehmet) Urfa’ya bağlı Halfeti'nin Karamezra köyündendir. Mağo Ağa, Beziki; annesi Nazey ise Ketik
aşiretlerindendir. Nüfus cüzdanında doğum yıh 1943 yazsa da Nuri Sesigüzel, nüfus cüzdanıyla ilgili ilginç şeyler anlatır.
"1943'ü yazan nüfus müdürüdür. Ayını, gününü kimse bilmez
zaten. Anneme sormuştum bir keresinde. O da şöyle anlatmıştı:
'Seni üzüm bağmda
doğurmuştum. Kara üzümlere nişan düştüğü zaman!"
Bu hesapla temmuz ya da ağustos ayları olması gerek. Çünkü üzümler o aylarda siyahlanmaya başlar. Ortaokula gitmeye
başlayınca nüfus müdürüne gittim. Nüfus cüzdanım yoktu çünkü. Hiç unutmam, vilayetten Birecik'e gelen nüfus müdürü Kiro Ali'ydi.'
YÜKSEL
ŞENGÜL
Nüfus cüzdanım rüşvet karşılığında alır Nuri Sesigüzel. Hem de çok ilginç bir rüşvet karşılığında.
"Kiro Ali'yi tanıyanlar, 'İki şişe rakı götür, kafa kağıdı değil canını bile alırsın' dediler. Ben de aldım ik i şişe rakı gittim. Kapıyı çaldım ve
hazırolda girdim içeriye. 'Ne ariysen!' dedi Kiro Ali.
Valla ağa kafa kağıdı istirem dedim.
'Çüşşşş' dedi, Kiro Ali, 'Kafa kağıdı değil oglim, nüfus cüzdanı, nüfus. O kağıdın daha adını bilmirsen pok herif.
Öyle olsun ağam dedim. 'Yaşın kaçtır?' dedi.
Bilmirem karşılığını verdim. Sıfatımı süzdü süzdü, 1943 yazdı. Nüfus cüzdanımı işte böyle aldım."
AŞKI YÜZÜNDEN VEREM
Günler ayları, aylar yılları
kovalar. Nuri'nin yüreği müzik aşkıyla dolup taşar. O dönemin ünlüsü Celal Güzelses’i dinleyerek büyür. Sonra ilk kez aşkı tanır.
"Babası Birecik'te memurdu. Memur kızı o, çiftçi oğlu ben. Uzaktan uzağa bakışırdık, o kadar. Yüreğim cız ederdi onu gördüm mü, yanardı. Bir yandan onun aşkı, diğer yandan İstanbul hayalleri. İstanbul'u kafama koymuştum, mutlaka gidecektim. Henüz 16 yaşındaydım, içkiye başladım. Rakı yoksa ispirto içiyordum." O ara hastalanır Nuri. Teşhis; veremdir. Hastaneye yatırılır, aylarca tedavi görür, sonrasında pırıl pırıl olan ciğerleriyle Denizli Er Eğitim Merkezi'nde vatan borcunu ödemeye başlar.
"Askerlik sonrası Birecik'e döndüm. Duydum ki, sevdiğim kızın babasının tayini vilayete çıkmış; Urfa'ya gittiler. Kızı istetmek istedim, bunu bile kabul etmediler. Yıkıldım. Baktım gene fena oluyorum, buralarda
duramam artık dedim ve İstanbul'a
r
Soldan sağa
1- Başa veya boyna sarılan şala eskiden verilen bir ad, 2- Hatırlama, 3- Canın yongasıdır... Aşık ve bilye oyunlarında kullanılan içi doldurulmuş boyalı kemik, 4- İnce urgan... Kamuflaj, 5- Rampa etmek, 6- Yiğitlik, erkeklik... Büyük ve sert taş kütlesi, 7- Voltamperin kısa yazılışı... Mermerde, bazı taşlarda ve tahta kesitlerinde renk ayrılığı gösteren
dalgalı çizgi, 8- Sığın da denilen bir geyik türünün erkeğine verilen ad... Bir nota, 9- Orta Afrika Devleti'ni simgeleyen harfler... Boğa güreşi alanı,
10- Büyük boyda Hint davulu... Bir nota, 11- ilave... Kesilmiş hayvanın ciğer, işkembe gibi iç organlarıyla baş ve ayaklan, 12- Kasalara yerleştirmek.
[
Yukarıdan aşağıya
|
Dünkü ç ö z ü m
1- Tamir edilmek üzere bir yere teslim etmek (iki kelime), 2- İşletilen paranın faiz katılmamış bütünü... Gösteriş çalım, 3- Sene... Mililitrenin kısa yazılışı... Çizgi, 4- Lümen'in simgesi... Geminin zincirini toplayıp demirini kaldırmaya hazır bulunması... Baston, 5- Parazit... Brezilya'da bir kent, 6- Yanak ve çenede çıkan _______ kılların tümü... Deriden
yapılmış kalkan, 7- Hindistan'da eğrisel çatılı tapınakların mahyasını süsleyen yollu yastık biçiminde mimari öğe... Kuran'da bir sure adı, 8- Tamamlanmamış, noksan... Uzağı belirtir, 9- İçine maya karıştırmak, 10- Latin Amerika'da yaşayan, gündüz yırtıcısı... Köpek.
BULMACA
12
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
1
I i
■
■
■
■
gittim."RADYOLARDA YAN IK SES
İstanbul'a gelen Nuri, Balat'ın yolunu tutar. Ablasının evine yerleşir.
"Ablamla eniştemin yanında kalmaya başladım. Elimde sazım o yıllarda Balat kahvelerinde, artık yerinde yeller esen Ayvansaray kayıkhanelerinde türkü söylerdim. Arada bir yürüyerek Aksaray'a Ahmet Yamacı'ya gider ondan feyzlenirdim."
Sonrasında İstanbul Radyosu'nun sınavlarına girer Nuri. Kazanır. Ve radyoda kendi derlediği ilk türküsünü okurken ona sazıyla Nida Tüfekçi eşlik eder:
'Gidin Haber Verin Yarime Benim / Dağlar Dayanmıyor Zarıma Benim / Sardı Ciğerimi Dermansız Bir Dert / Gelmez Oldu Zalim Yanıma Benim.'
Bu yanık sesli Urfalı delikanlı müzik dünyasının dikkatini çeker. Soyadı Sesigüzel olarak değiştirilir. Ardından 'Kore Dağlarında Kar Bölük Bölük' adlı ilk 45'liğini yapâr. Bu kez onun gözü Ankara’dadır. Çünkü, Ankara Radyosu sesini bütün Türkiye'ye duyurmaktadır.
"470 kişi arasından sıyrılıp Ankara Radyosu sınavını ben kazandım. Artık Türkiye duyuyordu sesimi ve Urfa'dan mektup yağıyordu, 'Seninle gurur duyuyoruz' diye."
Bu arada Nuri'nin Balat'taki ablası boş durmaz, ona bir kız bulur.
"Aynı mahalleden Aysel'di. Güzeldi hoştu. Her şey yıldırım hızıyla gelişti. Radyoda
okuyordum, gazinoya çıkıyordum, plaklarım iyi satıyordu. Ve
Aysel'le evlenmiştim. Mutluydum."
Nuri'nin plakları öylesine satar ki, bu kez filmciler düşer onun peşine. Sinema macerasını Nuri'nin kendisinden dinleyelim.
"Aklıma hemen Hülya
Koçyiğit'le oynadığım Kara Sevda' film i gelir. Hem hasılat rekoru kırdı bu film, hem de taklit rekoru. Bizden sonra, bu filme benzeyen tam 220 taklit senaryo yazıldı, çekildi. Filmin yapımcısı Cemil Uyanık, bu filmden kazandığı paralarla Beyoğlu'ndaki Sevda Han'ı satın aldı. Bana da para yerine Firuzköy'de beş dönüm bağ vermişti."
AJDA PEKKAN'A TOKAT
Sinemada da anısı çoktur Nuri Sesigüzel'in. Ama o Ajda Pekkan'ı tokatladığı filmi hiç unutmaz.
"Yönetmen Ajda Hanım'dan yüz bulamadığı için içerleyip
duruyordu. Bu durumdan
sonradan haberim oldu. Bu yüzden amacı bizi birbirimize
düşürmekmiş. Sıraselviler'deki Suat Kulüp'te çekimdeydik. Çekeceğimiz planda Ajda Hanım birisiyle dansa kalkacak, ben de kızıp aralarına gireceğim ve Ajda Hanım'ı tutup savuracağım. Yönetmen 'Tokat atman daha iyi olur' dedi. Ve beni öyle bir dolduruşa getirdi ki, elimin tersiyle Ajda Hanım'a bir tokat attım, iki metre uçtu. Durumu perişan tabii. Ağlamaya başladı. Bu arada küpelerinden birisi de düşmüş, kayıp. Yüreğim cız etti. Yönetmen memnun tabii. Benim elimle Ajda Hanım'ı dövdü ya. Kameraman da sırıtarak Pardon Nuri Bey, film takmayı
unutmuşum' demez mi!
Kameramanı zor elimden aldılar, parçalıyordum. Ajda Hanım, bir ara bana durumu anlattı. Biz de yönetmene inat film çekimlerinde iyiden iyiye samimi olduk. Tabii yönetmenin halini varın siz düşünün."
Nuri Sesigüzel'de anılar öyle çok ki. Arada bir hafızasının durgun sularına düşen bir kıvılcım, geniş helezonlar yaratarak neler hatırlatıyor ona neler. Ancak, ilk Urfalı olarak her zaman gurur duyuyor yaptıklarıyla.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi