• Sonuç bulunamadı

Yaşar Kemal için bir gece...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yaşar Kemal için bir gece..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

'ET 7 KASIM 1992 CUMARTESİ #

O

E V E T -H A Y IR

i J

Oktay A K B A L

YAŞAR KEMAL

' İÇİN BİR GECE...

B

İR eleştirmeci, (Mustafa Baydar ‘Edebi­

yatçılarımız Ne Diyorlar?) 1955’lerde

Yaşar Kemal'e şöyle bir soru sormuştu:

“Bazıları Çukurova konusu bittikten sonra Yaşar Kemal duracak diyorlar. Ne dersiniz?’

Kırk yıl önce Yaşar Kemal bu soruyu bakın nasıl yanıtlamış:

“Çukurova biterse ne demek? Çukurova bi­ ter mi? Koskocaman bir memleket parçası. Ge­ çelim Çukurova’yı, ben tutsaydım da Çukurova yerine, yığınlar yerine bir tek kişiyi konu alsay­ dım, o kişi biter miydi? Yazar bitmeyince konu­ su da bitmez. Yani ölüm kapıyı çalınca, ondan sonra, el elde baş başa.”

önce 'Varlık' dergisinde çıkan bu konuşma­ yı okuyunca Yaşar Kemal’in çok başarılı yapıt­ lar vereceğini düşünmüştüm. Bir konu biter mi? Bir yöre biter mi? Bir insan, bir tek insan bitebi­ lir mi? Yazarın ustalığıdır konuları önemli kı­ lan... Yaşar Kemal’in Çukurova’sı, William Fa- ulkner’in güney ABD eyaletleri, daha doğrusu düşsel kentleri gibi; Mauriac’ın Bordeaux yöre­ si gibi, Proust’un Paris’i gibi, Sait Faik’in Bur- gaz adası gibi yazmakla, anlatmakla bitip tü­ kenmez.

‘San Sıcak’taki öyküleri yazdığında daha

otuzuna gelmemişti. ‘Teneke’yi yazdığında da, Cumhuriyet gazetesinde çıkan o birbirinden il­ ginç röportajları yazdığında da...

Oysa küçük yaştan yazmaya başlamıştı. İl­ kin Adana’da çıkan halkevi dergilerinde, Kemal Sadık Gökçeli imzasıyla. Daha çok şiirlerdi bun­ lar. Bir özelliği de derlemeciiiğiydi. 40’lardaki şiirlerini anımsıyorum, sanırım bir tanesini de ben yayınlamıştım 'Serveti Fünun’ dergisinde... Ama bu ilk deneyler ‘gerçek’ Yaşar Kemal'in haberini vermiyordu daha... Ancak 1950'de İs­ tanbul’a gelip Cumhuriyet gazetesinde ‘Bebek’ adlı o unutulmaz uzun öyküsü çıkıncaya dek...

‘Bebek’, büyük bir yazarlık yeteneğini orta­

ya çıkarmıştır. Onu ‘Teneke’, daha sonra da ‘İn­

ce Memet’ izledi. Birkaç yıl içinde Kemai Sadık

gitmiş, yerine Yaşar Kemal adlı usta bir öykücü, bir roman ustası gelmişti. Yaşar Kemal’in ün kazanışı birkaç öyküyle oldu desem yeridir. Bir anda günün yazarı oluvermişti. Kime sorsak, Yaşar Kemal’in övgüsünü duyuyorduk. Vahdet Gültekin'den Behçet Kemal'e, Abidin Dino’dan Yaşar Nabi’ye, Sait Faik’ten Orhan Kemal’e, da­ ha nicelerine...

O yıllarda gerçekçilikten ne anladığını şu sözlerle açıklıyordu:

“Gerçekçilik dünyayı aynen kopye etmek değildir. Tabiata da, insana da, hadiselere de kendi gözümüzle bakmak ve kendimize yeni bir dünya görüşü kurmak. Çoğu kişi kupkuru bir hadiseyi olduğu gibi veriyor. Bazısı ‘ben kahve­ de konuşulanları aynen not ediyorum’ diyor. Bir vaka olur, ama yazar inandıramaz. Başka bir yazar da olmayan bir şeyi yaratır ve İnandırır.”

1950'nin genç öykücüsünün dağarcığında gerçek bir yazara gereken kültürün, dünya gö­ rüşünün, halk sevgisinin, sanatçı anlayışının varlığı daha o günden ortaya çıkmıştı bu sözler­ le... Milli Edebiyat' sözünden de ne anladığını şöyle anlatıyordu: “Düzmecilik değil, taklitçilik

değil. Bir tek insanı söyleyeceksen, sen olacak­ sın. Bir bölgeyi insanları taşı toprağıyla kokusu rengiyle söylüyorsan, o olacak. Yüzde yüz o olacak, önce kendini, sonra komşunu, sonra köyünü, bölgeni. Taklit etmeden, özüne uygun biçimde söylemek, yazmak...”

‘Teneke’ romanını, az sayfada çok şeyler

anlatan, duyuran o yoğun romanı ilk beğenen kişiyim. Daha sonraki, sayısı oldukça yüksek ro­ manlarını, öykülerini de... Çağdaş Türk yazının­ dan birçok dünya dillerine çevrilen yapıtlarıyla, Nobel ödülü seçmelerinde sık sık adından söz ettirmesiyle de ülkemizin en övgüye değer sa­ natçılarından biri...

Bugün 7 Kasım günüTÜYAP Kitap Fua« her yıl olduğu gibi, kitapseverlere kapılarını açıyor. Yüzlerce yayınevi, binlerce yeni-eskl kitap sa­ natsever okurların gözleri önüne serilecek. Bu yılın Onur Yazarı Yaşar Kemal... Yapılan okur soruşturmalarında en çok beğenilen yazar se­ çilen Yaşar Kemal bu yılki fuarın onur yazarıdır, ilk kurucu Genel Başkanı olduğu Türkiye Yazar­ lar Sendikası da Atatürk Kültür Merkezi'nin bü­ yük salonunda TÜYAP'ın bu yılki onur yazarı içini bir gece düzenliyor... Ayın 11’inde gerçek­ leştirilecek bu geceye Kültür Bakanı Sağlar, Anakent Belediye Başkanı Nurettin Sözen, bir­ çok yabancı ve Türk sanatçı katılacak.

“Memleketimizde edebiyatı ve sanatı kös­ tekleyen bazı engeller var mıdır?” sorusuna Ya­

şar Kemal’in verdiği yanıt ne yazık ki bugünler­ de de geçerli:

“Hem de ne kadar çok. İlgisizlik, hürriyet­ sizlik. Ne kadar, ne kadar çok. Dayanmak ge­ rek.”

Referanslar

Benzer Belgeler

Çünkü gezegen, ay›n ilk günlerinde bile Günefl’ten yaklafl›k bir saat sonra bat›yor ve par- lakl›¤› 1,7 kadir, yani oldukça düflük.. Bu s›rada Merkür’ü görmek

Geriye yüzer havuzlar yerine Pendik Tersanesi’nin büyük gemi inşaatları için yeni hizmete giren kuru havuzu kalıyor ki, bu havuz hem tamir havuzu olarak di- z.ajn

1933 yılında özel sektöre yalnızca yük taşımacılığının bırakılması, yolcu taşıma hakkının devlete verilmesi ile Şirketi Hayriye ke- penklerini indirdi..

Sinire uygulanan elektriksel bir stimulus uygula- nan akım belli bir düzeye ulaşınca sinirde depolarizas- yona neden olur. Düşük düzeyde verilen akımla olu- şan aktivite

肝臟包了油,怎麼辦?

Web sitelerinin say›s›n›n artmas›yla bir- likte Bilim ve Teknik yazarlar›n›n çabas› da yeni bir boyuta ulaflt›: Odak, bu bilgi bombard›man›n- da, çok

Red cell distribution width levels were found to be significantly higher in patients diagnosed with AA in comparison to the control group.. The commonly used, low-cost RDW test may

ve sayıları giderek artan işletmeleriyle Alman ekonomisine katkı sağlamaktadırlar. 2007 yılında bu işletmelerin sayısı 703 bine, yıllık toplam cirosu 32,7 milyar