• Sonuç bulunamadı

Şark'ın uyanması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şark'ın uyanması"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Şark ın Uyanm ası

« Ş a r k » ve f * «Şarklı» keli- -meleri kötü mâ nada

kullanıl-Yazan:

Prof. Hilmi Ziya ülken

dığı zamandan- beri Batı’nın

Doğu üzerindeki apaçık üstünlü­ ğü kendini her sahada fiilen gös­ termekte idi. Doğu milletleri ik­ tisatça. siyasetçe, ilimce, fence, teknikçe, hattâ ahlâkça büyük bir çözülüş halinde idiler. Batı­ lının Doğuluyu küçümsemek için kullandığı bu tâbirler, bir zaman geldi ki, işin farkına varan bazı Doğulular tarafından da benim - şendi. Biraz gözü açılmış Doğu­ lu bir aydın, orienta! dediği va- kit kendi kendini tenkid ediyor­ du. Fakat bu hor görüş çok ile­ ri giderek kendi kendinden ümid kesmek derecesine düşünce artık şifa verici tenkid olmaktan çıktı. Aşağı olma kompleksinin çok ağır bir şekli, bir hastalık oldu. Doğulunun kendi hakkında verdi ği bu hüküm bir nevi manevî in­ tihardı. Fakat çok şükür ki. Doğu milletlerinin aydınları arasında yalnız bir kısmı, bu asır başla­ rında bu kadar kötü bir vaziyete düştüler. Doğu milletlerinin şuur lu aydınları bunları «kozmopo­ lit», «tatlı su», «soysuzlaşmış» diye kendilerinden ayırdılar. Bu örneklere memleketimizde olduğu gibi, başka İslâm ve Cenup Asya memleketlerinde de rastlanır..

Garbın son asırlardaki büyük başarılariyle gözleri kamaşmış o- lan bu tip, Şarkın hiç bir zaman bir medeniyeti olmadığını ve ol mayacağını söyleyecek kadar kö tümserlikte - bazan - ileri gider. Ona göre bütüfı iyilikler Garbe, bütün kötülükler Sarka mahsus­ tur. Ona göre Garbı olduğu gibi almak ve bu medeniyet içinde şahsiyetini yok etmekten başka çare yoktur. Fakat büyük kala­ balık bu yola götürülemez. An­ cak frenk mekteplerinde okuyan ve bu taklidi çocukluğuııdanberi yapmak fırsatını bulmuş olan mahdut kimseler «kendilerini kur farmış» lardır. Ona göre Garbın hayranı olan «bu biçare azınlık» kalabalık arasında ezilmeye mah­ kûmdur. Bir Doğu memleketinde yaşayışları kaderin acı bir cilve sidir. Buna katlanmak için, mu kallitlerden ibaret kapalı zümre yapmak ve milletten uzak yaşa­ mak lâzımdır.

Fakat bu tip son otuz kırk yıldapberi gittikçe daralmakta ve azalmaktadır. Memleketimiz­ de olduğu gibi, Arap memleket­ lerinde. Hindistanda, Pakistan - da ve Iranda da Garp medeniye tine ait bilgi yardımiyle kendi varlığının şuurunu kazanmış, bu medeniyete maymun gibi değil şahsiyet olarak katılmanın zaru­ retini duymuş olan pek çok in­ san yetişmeye başlamıştır. Biz­ de bu uyanış Tanzimatın, reh­ berleri olan Büyük Reşid Paşa, Ali ve Fuad Paşalar, Ahmet Ve- fik Paşa, Şinasi , Namık Kemal, Ziya Paşa, Münif Paşa, Prens Sabahaddin, Ziya Gökalp gibi pek çok siyaset ve ilim adamı­ nın fikir ve fiil sahasındaki esas İt teşebbüsleriyle doğdu. İslâm dünyasında modernisteler Afga- nistandan Mısıra kadar her ta­ rafta aynı şeyi söylediler. Ce- maleddin Efgani, Şeyh Abdüh ile başlayan hareket Abdulkerim Ma- ragî, Ferid Vecdi ile genişledi. Bu şuurlu ve canlı hareketin ö- nünde, mücadeleye mecbur oldu ğu iki zihniyet, iki tehlikeli ve muzır zümre vardı: Birisi Gar­ bın Rönesans’danberi geçirdiği fikir, ruh ve teknik inkılâplariy le, kazandığı üstünlüğü görme - yen, deve kuşu gibi kafasını ku­ ma gömerek kendi dünyasının kendine yeteceğini zanneden mür -fecî zihniyet; öteki mazisini, es­

ki medeniyetlerini, yaradış kud­ retini inkâr eden ve teknikle me toddan ibaret bir makine dünya

(2)

sı zannettiği Garbi taklit etmek­ le herşeyin hallolacağını zan­

neden kozmopolit ve maymun zihniyet. İşte Doğu milletlerinde uyanış hareketini temsil eden ve hakikî Garpçılar, hakikî me­ deniyetçiler, hakikî şahsiyetler­ den ibaret yeni cereyan bu iki tehlikeli ve muzır kutbun orta­ sında, her ikisiyle de savaşarak, her ikisinin doğurduğu şahsiyet­ sizlik buhranını dağıtmaya mec­ bur, çok güç bir durumdadır, Şarkın uyanışı henüz miktarca az, fakat dâvası büyük ve şuuru kuv vetii olan bu seçkin zümrenin za ferine bağlıdır. Atatürk bütün İçtimaî hareketlerinde bu iki mu zır zihniyetin sinsi mukavemetle riyle karşılaşmıştı. Şimdi de ay­ nı şahsiyetsiz cereyanlar komü­ nizm ve irtica şeklinde zaman za man seslerini yükseltiyorlar.

Halbuki Doğu milletleri Batı tekniğinin girmesinden önce nasıl bir iç dünyasına ve ruh âlemine sahip iseler, bu teknik memlc - ketlerine girdikten sonra da mat baa, radyo, sinema ve sahne yar dimiyle kendi şahsiyetlerini dün­ yaya aksettirecek bir vaziyete geç mişlerdir. Hele İngilizce, Fran - sızca herhangi bir yardımcı dil­ den faydalanan Japonya, Hindis­ tan gibi memleketlerde bu 'akset­ tirme kuvveti daha büyük olu- | yor. Plâstik san’atlarda, edebiyat

ta, felsefede bu akislerin tesirleri gittikçe çoğalarak bizzat Garp mil­ letlerine de nü- “fuz etmeye ve yeni cereyanlar doğurmaya başla mıştır. Bugün artık Garpta «Şark»

kelimesi bayağı bir tâbir olarak kullanılamıyor. Cezairde, Kafkas- yada, Afganistanda ve daha bir çok yerlerde doğan millî müca­ deleler her tarafta takdirle kar­ şılanmakla beraber, bu siyasî ha reketlerin arkasında bir kültür ve medeniyet hamlesi olmadığı î- çin ümitler yarıda kalıyordu. Ni tekim Mısırda, Şimalî Afrikada, Hindistan ve Pakistanda, Cavada doğan bütün yeni milliyetçi hare ketler bizi kendilerine rehber ve örnek olarak almaktadırlar. Gar bm metodlarına nüfuz etmiş o- Ian Gandhi’nin Hind ruhunu bü­ tün kuvvetiyle aksettirmesi, bir çok değerli rehberin İslâm dün­ yasını ve İslâm dinini modernleş tirmek azminde bulunmaları bu yolun şekilde, görünüşte ve tek­ nikte kalmayarak derin bir mâ­ na ile zenginleştirilmesi zarurî olduğunu gösterdiler. Şarkın u- yanması yolundayız. Bütün Doğu milletleri irticala ve kozmopolit­ likle, şahsiyeti öldüren ve insanı taklidin uyuşukluğu içinde bıra­ kan bu iki muzır cereyanla mü­ cadelede devam ederse Batı me­ deniyetini istilâcı, değerleri in - kâr edici olmaktan çıkarabilir ve milletler muvazenesine dayanan dünya medeniyetinin doğuşuna yardım edebilir.

Referanslar

Benzer Belgeler

2) Malik asit oksalasetik aside dönüşmekte ve OAA in dekarboksilasyonu sonucu CO 2 oluşmakta ve oluşan CO 2 Calvin-Benson döngüsüne girerek karbonhidratların

Ruh ve sıhhat üzerinde, hayat üzerinde, kültür ve terbiye üzerinde Mimarlık eserlerinin ne tesirler yaptığını böyle hakikî mimarlık eseri olan yuvalarda yaşıyanlardaıı

Talebe klasik eserleri kopya etmeğe, onlara ben- zeteceğim diye uğraşmağa mecbur değildir.. Talebe hakikî

Geçen mütareke gelip de j Türkiye bağımsızlığının Türk, f lerden, yani Türk olup olma- \ dıklarını kendi vicdanlarında sormaz ve aramaz olanlardan

Rauf Bey’in 4 Temmuz 1941 günlü Kâzım Karabekir Paşa’ya yazmış olduğu özel mektuptan, istifadan sonra, 10 Temmuz 1919 gü­ nü sivil Mustafa Kemal ile Karabekir

tetraborat tetrahidratlı ortamda yetişen soya yapraklarında SOD miktarının kuraklık stresi ortamına göre yüksek belirgin bir şekilde azalması, potasyumlu borun

Akşam Fazlıpaşa yokuşunun üzerinden geçerken okul dönüşü bazan gelir, yine gölgeler içinde küçük bir kedi gibi büzü­ lür, kabak çekirdekçiyi beklerdi. Bir

subklinik mastitis oranının yüksek olduğu, izole edilen etkenlerin en fazla kloksasiline karşı dirençli olduğu ve diğer antibiyotik dirençlerinin etkene göre