• Sonuç bulunamadı

Ressam Sabiha Rüştü Bozcalı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ressam Sabiha Rüştü Bozcalı"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ressam Sabiha Rüştü B oralın ın 1937 de yaptığı Atatiirkün portresi Ressam Sabhia Rüştü Bozçalınm kendi tarafından yapılan yağlı boya

portresi. Ankara Devlet sergisinde 1943 salonunda teşhir edilmiştir.

eden ilk salon hangisidir? Sabiha Bozcalı gülüm­ sedi, «ne kadar çok ilk!» dedi ve devam etti:

— Ressam olmayı bana ilk hatırlatan, annem H an­ dan Rüştü Bozcalıdır. Onun yaptığı ufak krokiler, onun ben çocukken oyuncak ye­ rine verdiği boya kutulan ve renkli kalemler... Bü­ tün bunlar bana ilk sanat heyecanını verdi. îlk ho­ cam muhterem ressam Ali Sami Boyardır: İlk eserim bir ihtiyar hekimin portre­ sidir. Eserimin ilk görün­

düğü sergi İstanbulda

Çemberlitaştaki resim ser­ gisidir. Sordum: — Çalışma merhalele­ riniz. Cevap verdi: — Çalışma merhalele­ rim şunlardır: Berlinde ta­ nınmış ressam Lovis Ko- rinth’in atelyesinde bir. bu­ çuk yıl çalıştım. Sonra İs- tanbula döndüm. İkinci de­ fa olarak ailem beni Müni-Yurdıun coşkun çalışma

sahalarını çevreliyen en yüksek duvarlar, sanatının değerli eserlerini astırmı- ya muvaffak olan Sabiha Rüştü Bozcalı ile konuşu­ yorduk :

Bu mevzularda örf olan «ilk» leri sordum:

— Ressam olmayı ilk nasıl hatırladınız? İlk ho­ canız kimdi? İlk eseriniz nedir? Eserlerinizi teşhir

Ressam Sabiha Rüştü Bozçalı Kireç burnundaki ateiyesinde

(2)

Pariste hem müstakiller salonunü a, hem Galeri Bravn’rfa teşhir1 edilen

resmi.

he gönderdi. Orada 3 se­ nem var. Bunun bir yılım Moritz Haymann’m a te İye­ sinde çalışmakla ve Münih Güzel Sanatlar Akademisi­ ne girmiye hazırlanmakla geçirdim. Ve girdim. Aka­ demiye girdikten sonra, o-

ranın profesörlerinden

Kaspar’m yanında üç sö­ mestr çalıştım. Ondan son­ ra îstanbula döndüm, Ka­ tı ireye gittim, ve oranın re­ sim salonlarına etüdlerimi koydular.

Kahireden döndükten

sonra, İstanbulda, Güzel

Sanatlar Akademisi profe­ sörlerinden ressam Feyha- man ve ressam Namık îs- mailin atelyelerinde çalış­ tım.

'Sonra kardeşim beni Parise gönderdi. Tanınmış ressam Paul Signac'm atel- yesinde 3 yıl çalıştım. Bu 3 yıl içinde, Grand Palais'üe açılan «Müstakil artistler salonu» nda ve Braıın ga­ lerilerinde etüdlerimi teş­ hir ettiler.

Paul Signac’m atelyesi pazar günleri pek cazipti. Fransanm büyük hacimde ressamları orada toplanır­

lar, sanatı konuşurlardı.

Büyük adamların lâflarını, kend.imi unutarak, dalar dinlerdim. Bunlar çok gü­ zel günlerimdir. Signac'm yazın gittiği Barfleur’deki küçük ve bahçeii evinde Signac ailesinin davetile iki yaz misafir kaldım. Gündüzleri Sıgnae’la ayrı ayrı yerlerde resimler ya­ par, akşamları koltukları­ mızda desen «maple» lerile döner, birleşirdik. Fakat

sanat hevecamna İstakoz

kürü de karışırdı. Barfleur ün meşhur İstakozlarının da kendine mahsus bir kuv­ veti olacağını tahmin inler. siniz.

Sordum:

— Signac hocanız mıy­ dı?

Cevap verdi:

— Kendisinden doğru­ dan doğruya ders almadım. Onun atmosferi hocamdı. Bilhassa Pariste Sen Mi- chel bulvarındaki apartma­

nının atelyelerinden birisi­ ni, çalışmam için 2 yıl ver­ di. 72 yaşındaki Signac’la karısı ve kızı ve çök iyi ar­ kadaşı mebus Marcel Ca- chin cumartesi akşamları Paristeki meşhur Bobinot buvatma giderdik, orda P a­ ris artistlerini dinlerdik. En büyük sanat adamları, ba- zan kendi sanatlarından kaçmıya, dinlenmiye muh­ taçtırlar.

Sordum:

— Hangi ekolleri ter­ cih edersiniz?

Cevap verdi:

— Enpresiyonistleri çok severim. Ekoller çoktur, fakat şanat bir tanedir. Me­ selâ .Signac biliyorsunuz ki, «Pointism» ekolünü kuran­ lardan biridir. Fakat o bile ekol ıstırabını bir gün, ba­ na, haddimin fevkinde o- lan şu iltifatile anlattı. Kı­ zı Ginette’in portresini yap­ mıştım. Babası Signac ba­ na:

— Bu resimdeki gri-

tonlar yapmayı ben de is­ terdim. Fakat ben bir eko­ le. bir tekniğe saplandım. Ondan ayrılamıyorum ki dedi.

Ben, pek genç olduğum ve henüz bir tekniğe ve e- kole bağlı olmadığım için gelişigüzelin büyüsünü bul­ muştum. İste büyük üstat acemiliğin bu sihrine has­ ret d,uyuyordu.

Sustu.

— Cok güzel söylüyor­ sunuz. Rica ederim, susma- vıp, dedim. Alayla güldü. Foka t birdenbire acı bir sü­ kût başladı. Sonra sunu söyledi:

— Az çalışıyoruz, yahut hiç çalışmıyoruz. Büyük ressamların eserlerinin kar­ sısında insan taşıyor, afal­ lıyor, hayret duyuyor, iba­ det duvuvor. Bizim eserle­ rimizin karşısında hiç bir sey duyulmuyor. Bu, tem­ belliğimizin kâfi cezasıdır.

Sergi zamanlarında, ya­ nılan üç resimle bir mem­ leketin sanatı ufuktan doğ­ maz. Sanat, sanatkârdan bütün ömrünü ister; birkaç güniyle kanaat' etmez. Sa­

natta ekolden evvel, çalış­ mak unsurdur. Fauvisme, Dadaisme, Kubisme, hattâ

Hiçisme, Saçmaisme ne

derseniz dersiniz, herşey- den evvel çalışmak... İşte muvaffakiyeti vâdeden un­ sur.

Çmaraltı

m

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

‹lk otomatik çamafl›r makinesi motoru 1976 ‹lk otomatik çamafl›r makinas› pompa motoru 1980 ‹lk aksiyel vantilatör serisi 2000 Üretilen ilk DC tahrik motorlar› 1995

49 ﻲﺑﺮﻌﻟا ﻮﺤﻨﻟا ﺦﻳرﺎﺕ ﻲﻓ ةدﻮﻘﻔﻤﻟا ﺔﻘﻠﺤﻟا A.. MUK 53 ﺔﻳﻮﻐﻠﻟاو ﺔﻴﺑﺮﻌﻟا سورﺪﻟا Mustafa Ğalayînî 492. MUĞ.. 64 ﻞﻳﺰﻨﺘﻟا ﻂﺥ مﻮﺳﺮﻣ ﻦﻣ ﻞﻴﻟﺪﻟا ناﻮﻨﻋ Ahmed b.

Mâlik, İkinci Akabe biatına katılmış, Bedir ve Tebük seferlerine katılmamış sahabilerin öncülerinden birisidir. Oğlu Abdullah, babasının ağzından aktardığı hadiste

Fakat | Rusya ile harbin devam ettiği ve ' devletin buhrandan buhrana yu­ varlandığı sırada işler vükelâ mec lisinde görüşülürken yirmi beş yir mi altı

It was concluded from this study that the increase of APAM dosage increased the first pass retention of all furnish at the constant mixing speed. It was also found

çeşitli kat sayılarına sahip olan taşıyıcı sistem modellerine birlikte uygulanmış ve elde edilen sayısal sonuçların karşılaştırılması suretiyle, yapı yüksekliği, beton

O nun ve tüm sanatçıların çağdaş düzeylerini belirtmek, ülkemize, dünyaya ta­ nıtmak için tüm olanakları zorlamak gerekiyor, insancıkların özlemi di­ ner o

Teorik olarak düşünüldüğünde vergi affı çıkarılmasında ekonomik krizlerin rolünün fazla olması beklenirken, analiz sonucunda politik gerekçeler içinde