‘Devlet Sanatçısı
’H ikm et Şimşek, m eslek
yaşam ının30.yılında
l
ü
ile dertleşti
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi,
dünyaca ünlü s a n a tım ız, "H er şeyimi,
devletin bana verdiği olanaklara borçluyum.
Bugün, yurdumuzda genç orkestra şefleri
kuşağı fışkırmıştır. Benim açtığım dar
patikayı onlar genişletecek, bu yoldan Türk
sanatını, dünyaya tanıtacaklardır.” diyor
çağdaş Türk Müziği nin ünlü ustası, bu türde
plak yapamamasından yakınarak şöyle
konuşuyor: "Devlet kesesini açmıştır, ama
organizasyonsuzluk var. Şu anda bütün
uğraşım, bunun sistemli olarak
gerçekleştirilmesidir.”
Y A S A R CALLI D A N A R M A Ğ A N
Hikmet Şimşek’ in 30. sanat yılı nedeniyle çeşitli ülkelerde kutlama tö renleri yapıldı. Bu arada sanatçıya çeşitli armağanlar verildi. Bu arma ğanlardan biri de ressam Yaşar Çallı'nın yaptığı Şlmşek’ in kendi portresiydi. Portre Şimşek 'in 30. sanat yılını kutlama konseri gecesinde Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası girişine konuldu. Tablo şimdi Şim şek’ in evinin salonunu süslüyor.
| C U M H U R B A ŞK A N LIĞ I Senfoni Orkestrası Şefi ve Devlet Sanatçısı Hikmet Şimşek, sa nat yaşamında 30 yılı geride bırak tı. 1946 yılında Ankara Devlet Konservatuvan’na giren, 1953 yılın da Adnan Saygun’un sınıfından bi rincilikle mezun olan Şimşek. 20 yıl boyunca çeşitli dünya ülkelerinde, yurdumuzda alkışlandı, olay yarattı, ilgi gördü.
“ Çağdaş Türk M üziği” ni dün
yaya tanıtm a yolunda ilk duyulan isimlerden birisi Hikmet Şimşek. 1000'i aşkın konser, bant, plak, radyo-TV programı olan, 27 ülke nin 71 kentinde 81 orkestra ile 173 konser veren sanatçı, “ plak” yapan tek orkestra şefimiz.
Hikmet Şimşek, 30. sanat yılı
nı “ hesap verme” olarak tanımlı yor ve bunu şöyle anlatıyor:
“ Hesap vermenin bence genel ve özel olarak iki anlamı var. Her şeyimi, devletin bana verdiği ola naklara borçluyum. Sekiz yıl kon- servatuvarda parasız yatılı olarak okudum. İki kez, ikişer yıllığına dış ülkelere devletimin kalkılan ile git tim. Eğer bunlar olmasaydı, kişi sel imkânlarımla asla sağlaya mazdım. 30. yılımda, devletin
ki-Erkem Yolaç, Pazar Stüdyosu"
prog ram ı ile yeniden doğdu
Eski güzellik kraliçesi eşi Asuman Tuğberk ile İstanbul’ da bir giyim firması işleten Erkan Yolaç, "Ticaret te iddialıyız. Şu sıralar sahneye çıkmam için yeniden tektitler geliyor. Ama bana milyonlar verseler yine de çıkmam. Çünkü artık rayına oturmuş bir işim ve mutlu bir ailem var” diyor.
Ek ra n a : E V E T
Sahneye: H A Y IR
şiliğimde simgeleşen halkıma çalış malarımın muhasebesini vermeyi bir vicdan borcu saydım.”
İKİ ANA ÖLÇÜ
Halk huzurunda verdiği hesap tan memnun olduğunu söyleyen
Hikmet Şimşek, sonucu nitelik ve
nicelik olarak değerlendirdiğini be lirterek, şunları söylüyor:
“ Her şeyde olduğu gibi, sanat ta da iki ana ölçü vardır. Nitelik ve nicelik. Nitelikte, takdir halkın dır. En kesin takdiri zaman vere cektir. Ben niceliğin ortaya koyduğu bazı sayılan vereceğim.
Yaptığım konser, bant, plak, ^ radyo-televizyon programlanılın ta mamı 1000 dolayındadır. 27 ülke nin 71 kentinde, 81 orkestra ile 173 konser yönettim. Ama benim sa nat yaşamımı en büyük kılan yurt içi ve dışında Türk bestecilerinin eserlerini çaldırmam olmuştur. Şimdiye kadar senfonik alanda 28 bestecimizin 115 eserini yönettim. Bunun dışında 25 bestecimizin 204 kadar küçük çaptaki eserlerini yö nettim. Türk eserleri dışında, 50’den fazla bestecinin 300’den fazla büyüklü küçüklü eserini, dış ülkelere gelince 11 bestecimizin 39 eserini 100'den fazla konserde yö nettim .”
DÜNYAYA AÇILMA
Uluslararası düzeyde ün yapan ilk Türk müzik adamı olarak, dün ya ülkelerinde, çağdaş Türk müziği hakkında, henüz bir bilgi sahibi o y namadığından şikâyet eden Şimşek, şöyle konuşuyor:
“ Bugün başarılarım varsa, Dı şişleri ile Kültür ve Turizm Bakan- lığımız’ın bazı anlayışlı sorumlula rının büyük katkıları sayesindedir. Çok kıvanç vericidir ki, bu anda yurdumuzda genç orkestra şefleri kuşağı fışkırmıştır. Eminim ki, be nim açtığım dar patikayı onlar ge nişletecek ve bu yoldan Türk sa natını. dünyaya daha iyi tanıtacak lardır.”
Yıllarca mücadele vermiş, bü rokrasileri zorlamış ve sonuçta ba şarıya ulaşmış bir sanatçı Şimşek... Dış ülkelerde 8, Türkiye’de 1 plak sahibi olan Hikmet Şimşek, şun ları ekliyor:
“ 30 yıllık meslek hayatımda içimde kalan bir uktedir plak so runu. Plak yapmanın çeşitli sorun ları vardır. Fakat, bizde organizas yonsuzluk olduğu kesin. Oysa dev letimiz, sanat kuruluşlarına dünya da pek az görülebilecek bir ölçüde kesesini açmaktadır. Bir işin baş laması için önce o işin öneminin bi linmesi gerekir. Şimdiye kadar eksik olan budur.
Şn anda bütün uğraşım, plak yapımı işinin sistemli olarak gerçek leştirilmesidir.”
Türkiye’deki ilk plağını, “ sanat
kurucusu” olduğu İzmir Senfoni
Orkestrası ile yapabildiğini belirten
Hikmet Şimşek, “ Gittiğim ülkeler
de, benden kendi orkestramla yap
tığım plaklarımı istiyorlar. Kişisel duygularım dışında bu durum çok acı bir olay” diyor.
KİTAP YAZIYOR
Bir zamanların ünlü sunucusu Yolaç, 1 7 yıllık oyununa özellikle
çocukların ilgi gösterdiğini söyleyerek şunları ekliyor: "Büyüklerle
yaptıklarımın hemen hepsini ben kazanıyorum. Ama şimdiki çocuklar
harika, beni çok zorluyorlar.”
TELEVİZYONDA “ Pazar Stüdyosu" progra mında, 15 günde bir “ Evet-Hayır” yarışma program ında izlediğimiz sunucu Erkan Yolaç, "Bu
program beni yeniden yarattı” diyor. Eski güzellik
kraliçesi eşi AsumanTuğberk’le İstanbul'da bir giyim firması işleten Yolaç, “Ticarette iddialıyız. Milyon ver
seler sahneye çıkmam" diyor.
17 YILLIK DOST
Sahne hayatmad 1958 yılında bu yarışmayla baş ladığını belirten Erkan Yolaç, şöyle konuşuyor:
“ Tam 17 yıl, bu yarışma ile geçindim. Sunuculu ğu rafa kaldırdıktan yıllar sonra, yine bu yarışmayla gündeme geldim. Televizyonun bu kadar etkili oldu ğunu bu nedenle anlamış oldum. Şimdi beni her gö
ren, telefonla konuştuğum her dostum, ‘Evet-Hayır’ yarışması istiyor.”
Bu program a özellikle küçük çocukların ilgi gös terdiğini söyleyen Erkan Yolaç, “ Büyüklerle yaptığım
yarışmaları yüzde doksan, ben kazanıyorum. Ama şimdiki çocuklar harika. Beni çok zorluyorlar” diyor.
"TİCARETTE 1 NUMARAYIZ"
Şu anda 10 yıl önce Nişantaşı’nda açtığı “ Yolaç” giyim firmasında eski güzellik kraliçesi eşi Asuman Tuğ- berk’le geceli, gündüzlü çalışan Erkan Yolaç, “ Bu
alanda 1 numarayız.” diyor ve ekliyor:
“ Sahneye çıkmam için yeniden teklifler gelmeye başladı. Ama bana milyonlar verseler yinede çıkmam. Çünkü artık, rayına oturmuş bir işim ve mutlu bir ailem var. “ Bay Evet-Hayır' olan lakabımı yalnızca TV'dc sürdüreceğim.”
Meslek yaşamında Çin felsefesi
“ Akıllı insan istediklerini elde ede miyorsa, elde edebileceklerini ister”
sözünü ilke edinen Şimşek üç ayrı kitabın hazırlıklarım sürdürüyor. İkisi anı, birisi de meslekî türdeki kitapları için sanatçı şöyle ko nuşuyor:
“ 1966 yılında başlattığım Ata türk Marşları Serisi var. Plağı ile çıkacak olan bu eserde ‘Atatürk Çocukları', 'Atatürk Kadınları', 'Atatürk Ordusu' gibi marşlar da yer alıyor. Kitap Atatürk'ün anı sına hazırlanacak. Öteki iki anı ki tabımdan birisi sanatsal. Belgelere dayanarak yazdığım bu kitap 30 yıllık yaşantıma geniş ölçüde ışık tutacak. Bu kitabım emekliye ay rıldığım zaman yayınlanacak. İkin ci anı kitabım ise, özel anılarımdan oluşuyor. Herkesi ilgilendirebilecek kesitleri içeren bu kitap ise ölü mümden sonra yayınlanacak.”
DÜNYANIN DORT BİR YANINDAN
30 yıllık maslak yaşamında birçok dünya ülkesini gezen Hikmet Şimşek'in en büyük tutkusu hediyelik eşyalar. Sanatçının evinde Uzakdoğu’ dan A vru pa'ya, Amerika'dan Atrika ülkelerine kadar geniş bir hediyelik eşya ko leksiyonu var. Hatıra eşyalar arasında yer alan biblolar, heykelcikler, porselen tabaklar ve bebekler evinin her duvarında görülüyor.
MACARİSTAN'DAKİ PLACI
Yurt dışında 8, Türkiye’ de tek plağı bulunan Şef Hikmet Şim şek’ in dış ülkelerde hazırladığı plaklardan biri de "Dört Türk Orkestra Eseri” . Şim şek’ in Budapeşte Flarmoni Orkestrası eşliğinde doldurduğu plakta Ulvi Cemal Erkin , Adnan Saygun, Necil Kâzım Akses ve Ferit T U zU n ’ Un eser lerine yer veriliyor. Plakta bas Ayhan Baran da yer alıyor.
Devlet Sanatçısı Hikmet Şimşek’ e. 30. sanat yılı nedeniyle verilen armağanlardan biri de. İzm ir'den Ersin Oylu'- nun hazırladığı büstü. Tuba ağacından yapılan bu büst, öteki armağanlar ve ödülleri ile birlikte Hikmet Şim şek' in evinin baş köşesinde duruyor.
f i
İYİ ANLAŞIYORLAR
TEKNOLOJİ YARIŞI
CUZELLER YALNIZ BIRAKMIYOR
Almanların sevilen komedyeni Thomas Gettschalk, ülkesinde komedyenliğin yanı sıra, yaptığı radyo ve televizyon sunuculuğuyla da seviliyor. Uzun boylu, uzun burunlu, sarışın aktörü değişik toplantılarda Al man sinemasının güzel yıldızları ile bir arada görmek mümkün. Gettschalk bu konuda, “ Çirkinim ama güzel kadınlar benden hoşlanıyor” diyor.
Sinema çevreleri, “ Bu filmde sadece motosikletler değil, oyuncu lar da yarışacaklar" diyorlar. Yapımcılar ise "B ig M ac"ın ilgi çeke ceğinden hayli umutlu, am a kaderleri biraz da Türkiye'nin iznine bağlı. Almanya Alplerinin en yüksek noktası Zugspite D ağı’nda başla yacak motosiklet yarışı A frika'daki Kilimanjaro D ağı'nda sona erer ken, bakalım yolları İstanbul'a da dü^bilecck m i... f
Eğer Türk yetkilileri, bu süper yarışa yeşil ışık yakarsa, beyazper dede Divanyolu Caddesi, Ayasofya,' Sultanahm et ve G alata Köprüsü yer alacak ve bütün dünya İstanbul’un güzelliklerini bir kez daha gö recek. Bu arada bazı çöl sahneleri de, Kilyos’un sıcak kum larında çe kilecek.
Bu film için Türkiye'den yeşil ışık bekliyorlar
caddelerinde
Istanb
Alm an-Japon yarışı...
"B lg Mac' 'in Alman ve Japon oyuncuları, filmde birbirlerine rakip olmalarına karşın özel yaşamlarında çok iyi anlaşıyorlar. Film setinde yorucu bir çalışmadan fırsat buldukça A l man oyuncu Thomas Gettschalk ile Japon oyuncu Eiji Kusuhara deniz kenarında hem gü neşleniyorlar, hem de dinleniyorlar.
Mayıs ayında tamamlanıp, galası yapılacak “ Blg Mac” filminde bir Alman ve bir Japon çiftinin katıldıkları motosiklet yarışı anlatılıyor. Aynı zamanda her iki ülkenin teknolojileri nin de yarışacakları filmde Alman oyuncular “ B M W ” marka motosikletle yola çıkıyorlar.
MEHMET A K TA N , M ÜNİH'ten bildiriyor
ÜNLÜ “ Teneke Trampet” filminin yapımcısı, Alman film şir keti, hazırlıklarını sürdürdükleri “ Big M ac" adlı yeni filmleri nin bazı sahnelerini İstanbul’da çekmek için 23 M art’ta İstanbul’a gi decekler.
16’sı uluslararası ödül kazanmış, 80 filmin yapımcılığım gerçekleş tirmiş olan ünlü firma, Alm an ve Japon oyuncuların başrollerini oy nayacakları yeni yapım ları için Türkiye’deki yetkili m akam ların izin vermesini bekliyorlar.
ALMANLARLA, JAPONLAR
Ünlü "Teneke T ra m p e t'in yapımcısı firmanın yeni filmi "Big Mac”
Almanya Alplerinin en yüksek noktasından başlayıp, Sultanahmet
ve Galata Köprüsü nden geçerek Kilimanjaro Dağı'nda sona eren
süper bir motosiklet yarışını konu ediyor. Filmde Alman BMW ve
Japon Yamaha firmaları, son teknolojik gelişmeleri sergileyecekler
Mayıs ayında tam am lanıp, galası yapılacak film, bir Alm an ve bir Japon çiftinin katıldıkları motosiklet yarışını anlatıyor. Bu yarışta ay nı zam anda Alman ve Japon teknolojileri de yarışacak. Alman oyun cular “ BM W ” m arka bir motosikletle yola çıkarken, Japonlar
“ Yamaha” ile bu yarışa katılıyorlar.
Almanların sevilen komedyeni Thomas Gettschalk'm başrolde oy nadığı filmde, kadın oyuncu ise Beate Fink Japon çifti de Ankie Beil-
ke ve Eiji Kusuhara canlandırıyor. Bu isimlerin hiçbiri ülkemizde
tanınmış değil.
Ancak Alman Thomas, Almanya'da komedyenliğinin yanı sıra, yap tığı radyo ve televizyon sunuculuğuyla da çok seviliyor. Uzun boylu, uzun burunlu, sarışın aktör I984'te Alm anların ü s c a r’rB a m b i” ödü lünü kazanmıştı.
TÜRKİYE'DEN YEŞİL IŞIK
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi