• Sonuç bulunamadı

Kore Harbi’ne Bilecik ve çevresinden katılanlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kore Harbi’ne Bilecik ve çevresinden katılanlar"

Copied!
116
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

BĠLECĠK ġEYH EDEBALĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TARĠH ANABĠLĠM DALI

KORE HARBĠ’NE BĠLECĠK VE ÇEVRESĠNDEN KATILANLAR

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Müslüm AKDOĞAN

Tez DanıĢmanı

Yrd. Doç. Dr. Taner BĠLGĠN

Bilecik, 2017

10101571

(2)

T.C.

BĠLECĠK ġEYH EDEBALĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TARĠH ANABĠLĠM DALI

KORE HARBĠ’NE BĠLECĠK VE ÇEVRESĠNDEN KATILANLAR

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Müslüm AKDOĞAN

Tez DanıĢmanı

Yrd. Doç. Dr. Taner BĠLGĠN

Bilecik, 2017

10101571

(3)
(4)

BEYAN

“Kore Harbi’ne Bilecik ve Çevresinden Katılanlar” adlı yüksek lisans tezimin hazırlık ve yazımı sırasında bilimsel ahlak kurallarına uyduğumu, baĢkalarının eserlerinden yararlandığım bölümlerde bilimsel kurallara uygun olarak atıfta bulunduğumu, kullandığım verilerde herhangi bir tahrifat yapmadığımı, tezin herhangi bir kısmını Bilecik ġeyh Edebali Üniversitesi veya baĢka bir üniversitedeki baĢka bir tez çalıĢması olarak sunmadığımı beyan ederim.

(5)

i

ÖNSÖZ

Ġkinci Dünya SavaĢı’nın son bulmasından sonra iki büyük devlet olan SSCB ve ABD arasında soğuk savaĢ denilen süreç baĢladı. Soğuk savaĢın ilk mücadelesi Kore’de gerçekleĢti. SSCB ve Çin destekli Kuzey Kore, Güney Kore’ye 25 Haziran 1950 tarihinde saldırdı. Buna kayıtsız kalmayan ABD ise olayı uluslararası bir sorun haline getirerek, BM’yi duruma dâhil etti.

Türkiye ise Ġkinci Dünya Harbi sonrası yaĢadığı yalnızlıktan kurtulmak ve SSCB tehdidi karĢısında mücadele edebilmek için bu süreçte Batı’ya yönelerek ABD’nin yanında yer aldı. Türkiye’nin asıl amacı NATO’ya girmekti. Zira NATO’ya girildiği takdirde ülke sınırları uluslararası anlamda korunabilecekti. Bu amaçla BM’nin Kore’ye yardım çağrısına kayıtsız kalmamıĢ ve bu fırsatı değerlendirme yoluna giderek ABD’den sonra Kore’ye ilk asker gönderme kararı alan ülke olmuĢtur. Kore SavaĢı süresince toplam dört Tugay ile görev yapan Türk askerleri Türkiye’yi baĢarılı bir Ģekilde temsil etmiĢtir. Anadolu’nun hemen hemen her beldesinden insanların katıldığı bu savaĢa Bilecik ve çevresinden de katılan askerler olmuĢtur. Bu çalıĢmada amacımız bölgeden savaĢa katılan isimlerin kimler olduğunun tespitidir.

Ortaya konulan bu tezin yazılmasında yöntemimi takip eden, çalıĢmaya Ģekil veren ve bütün süreç boyunca desteğini esirgemeyen değerli danıĢmanım Yrd. Doç. Dr. Taner BĠLGĠN’e kıymetli katkı ve emekleri için içten teĢekkürlerimi ve saygılarımı sunarım. Ayrıca Yüksek Lisans Eğitimine baĢlamayı teĢvik eden Bilecik ġeyh Edebali Üniversitesi rektörü çok değerli hocam Prof. Dr. Azmi ÖZCAN’a da teĢekkür ve hürmetlerimi sunarım. Bunun yanında Bilecik ġeyh Edebali Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim üyelerinden baĢta Yrd. Doç. Dr. Halim Demiryürek ve Dr. M. Serhan Yücel, olmak üzere Yrd. Doç. Dr. Ömerül Faruk BölükbaĢı, Yrd. Doç. Dr. Refik Arıkan, Yrd. Doç. Dr. Vedat Turğut, Yrd. Doç. Dr. Ahmet Önal ve Doç. Dr. Ġlhami Yurdakul ve sayın jüri üyem Doç. Dr. Serkan Yazıcı’ya da hassaten teĢekkür ederim. Akif Tetik’in Ģahsında Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün bütün personeline ve çalıĢmam boyunca desteklerini ve sabrını benden esirgemeyen eĢim Güldar Akdoğan’a ve kızım Deniz Akdoğan’a teĢekkür ederim.

Müslüm AKDOĞAN 17.01.2017

(6)

ii

ÖZET

Kore Harbi II. Dünya SavaĢı’ndan sonra iki süper güç olan ABD ile SSCB arasındaki ilk sıcak çatıĢmadır. SavaĢ, 25 Haziran 1950 tarihinde Kuzey Kore askerlerinin Güney Kore’ye saldırmasıyla baĢlamıĢ bunun üzerine ABD önderliğinde BM duruma müdahale etmiĢtir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de BM üyesi olması ve NATO’ya girebilme düĢüncesi ile Kore Harbi’ne asker göndererek savaĢın içerisinde yer almıĢtır. Türk hükümetinin bu kararı alma Ģekli tartıĢmalara neden olmuĢ, fakat bu karar halktan çoğunlukla olumlu tepki almıĢtır. Kore’ye giden Türk askerleri ise vatanlarını savunurcasına mücadele etmiĢ, Kore halkı nezdinde de hala devam eden olumlu izlenimler bırakmıĢlardır. Ġstiklal SavaĢı’ndan sonra ilk defa ve yabancı topraklarda savaĢmıĢ, bu savaĢta birçok askeri Ģehit ve gazi olmuĢtur. Dolayısıyla Kore Harbi Türk toplumunu ve ordusunu derinden etkilediği gibi Ģiir ve edebiyatına da yansımıĢtır. Anadolu’nun birçok ilinden Kore’ye asker gönderilmiĢtir. Bilecik de bu iller arasında yer almıĢ ve bu süreçte Bilecik ve çevresinden 114 asker Kore SavaĢı’na katılmıĢtır. Bilecik, Bozüyük, Söğüt, Osmaneli, Pazaryeri, Yenipazar, Gölpazarı ve Ġnhisar’dan Kore’ye giden askerleri konu edinen bu çalıĢmada; Bilecik halkının ve basınının konuya duyarlılığı, tepkileri, katılanların mesleği, eğitim durumu, savaĢta aldıkları görevler ve bunların istatistikî bilgileri irdelenmiĢtir.

Anahtar Kelimeler: Bilecik, Bozüyük, Söğüt, Osmaneli, Pazaryeri, Yenipazar, Gölpazarı, Ġnhisar, Kore SavaĢı, Kore Harbi.

(7)

iii

ABSTRACT

The KoreanWar was the first close combat between the USA and the USSR, which were the two superpowers after World War II. The war started when the North Korean soldiers attacked the South Korea on the 25th of June 1950. Then the UN felt the necessity to intervene in the war in response. As Turkish Republic was a member of the UN and had a intention to join NATO, she involved in the war by supplying soldiers to the Korean War. The shape of the Turkish Government to take this decision has led to many positive and negative responses. But this decision has received mostly positive responses from the public. The soldiers who went there, fought like their homeland and in the eyes of the Korean people are still ongoing also left positive impressions. After the War of Independence the Turkish Army was fighting and being on foreign soil for the first time. There have been many martyrs and veterans. This war, has affected of Turkish society, the army even the poetry and literature.

Many districts of the Anatolia deployed soldiers to Korea. Bilecik was one of the districts deploying soldiers. 114 soldiers from Bilecik and nearby fought in Korea. This study is consisit of the soldiers went to Korea from Bilecik, Bozüyük, Söğüt, Osmaneli, Pazaryeri, Yenipazar, Gölpazarı and Ġnhisar. In this study, Bilecik people and press’s sensitivity and reactions have been examined to the war. And also examined jobs, educational status, duties, statistical informations about soldiers from Bilecik.

Keywords: Bilecik, Bozüyük, Söğüt, Osmaneli, Pazaryeri, Yenipazar, Gölpazarı, Ġnhisar, The Korean War.

(8)

iv

ĠÇĠNDEKĠLER

ÖNSÖZ ... i ÖZET ... ii ABSTRACT ... iii ĠÇĠNDEKĠLER ... iv KISALTMALAR ... vii TABLOLAR LĠSTESĠ ... ix GĠRĠġ ... 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

KORE SAVAġI’NA GĠDEN YOL

1.1. KORE YARIMADASI’NIN SĠYASĠ TARĠHĠ VE JEOPOLĠTĠK ÖNEMĠ... 4

1.2. KORE SAVAġI’NIN NEDENLERĠ... 6

1.3. KORE SAVAġI’NIN BAġLAMASI ... 8

1.4. ABD VE BM ÜYELERĠNĠN KORE SAVAġI’NA TEPKĠLERĠ ... 9

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

TÜRKĠYE’NĠN KORE SAVAġI ÖNCESĠ SĠYASĠ DURUMU, KORE

SAVAġI’NA ĠTEN SEBEPLER VE SAVAġA KATILMASI

2.1. TÜRKĠYE’NĠN ĠKĠNCĠ DÜNYA SAVAġI SONRASI SĠYASĠ DURUMU VE KORE SAVAġI’NA ĠTEN SEBEPLER ... 12

2.2. TÜRKĠYE’NĠN KORE SAVAġI’NA KATILMASI ... 13

2.3. SAVAġ KARARINA TEPKĠLER ... 15

2.3.1. Türk Ġç Siyasetinde Duruma Tepkiler ... 15

2.3.2. Ulusal ve Yerel Basının Tepkileri ... 17

2.3.3. Türk Halkının Kore SavaĢı’na Tepkisi ... 19

2.4. TÜRK TUGAYI’NIN SAVAġA GĠRMESĠ ... 20

(9)

v

2.4.2. Tugayın Kore’ye Ġntikali ... 21

2.4.3. Tugayın Yeniden TeĢkilatlanması ... 23

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

BĠLECĠK VE KORE SAVAġI’NA KATILAN BĠLECĠKLĠLER

3.1. GEÇMĠġTEN GÜNÜMÜZE BĠLECĠK ... 25

3.1.1. Eskiçağlarda Bilecik ... 25

3.1.2. Osmanlı Döneminde Bilecik ... 25

3.1.3. Milli Mücadelede Döneminde Bilecik ... 26

3.1.4. Cumhuriyet Döneminde Bilecik ... 28

3.1.5. Kore SavaĢı’nda Bilecik... 29

3.2. 1’ĠNCĠ TUGAY ĠLE KORE SAVAġI’NA KATILAN BĠLECĠKLĠLER VE TUGAYIN MUHAREBELERĠ ... 29

3.2.1. 1’inci Tugay ile Kore SavaĢı’na Katılan Bilecikliler ... 29

3.2.2. Ġlk Giden Türk Askerleri’nin SavaĢları ... 42

3.2.2.1. Kunuri Muharebeleri ... 42

3.2.2.2. Kumyangjang-ni ve 156 Rakımlı Tepe SavaĢı ... 44

3.2.2.3. Han Nehri SavaĢı ... 45

3.2.3.1’inci Tugaydaki Bileciklilerin Ġstatistiki Bilgileri ... 45

3.3. 2’NCĠ TUGAY ĠLE KORE SAVAġI’NA KATILAN BĠLECĠKLĠLER VE TUGAYIN MUHAREBELERĠ ... 46

3.3.1. 2’nci Tugay ile Kore SavaĢı’na Katılan Bilecikliler ... 46

3.3.2. 2’nci Türk Birlikleri’nin Kore’de SavaĢları ... 50

3.3.2.1. Yıldız Tepe SavaĢı ... 50

3.3.2.2. Kumkale Baskını ... 50

3.3.3. 2’nci Tugaydaki Bileciklilerin Ġstatistiki Bilgileri ... 50

3.4. 3’ÜNCÜ TUGAY ĠLE KORE SAVAġI’NA KATILAN BĠLECĠKLĠLERVE TUGAYIN MUHAREBELERĠ ... 51

3.4.1. 3’üncü Tugay ile Kore SavaĢı’na Katılan Bilecikliler ... 51

(10)

vi

3.4.3.3’üncü Tugaydaki Bileciklilerin Ġstatistiki Bilgileri ... 54

3.5. 4’ÜNCÜ TUGAY ĠLE KORE SAVAġI’NA KATILAN BĠLECĠKLĠLER... 55

3.5.1. 4’üncü Tugay ile Kore SavaĢı’na Katılan Bilecikliler ... 55

3.5.2. 4’üncü Tugaydaki Bileciklilerin Ġstatistiki Bilgileri ... 65

3.6. KORE’DE ATEġKESĠN ĠLANI, TÜRK TUGAYLARININ KAYIPLARI VE KORE’YE GĠDEN DĠĞER BĠRLĠKLER ... 66

3.6.1. AteĢkesin Ġlanı ... 66

3.6.2. Türk Tugayların Kayıpları ... 67

3.6.3. Kore’ye Giden Diğer Birlikler ... 67

SONUÇ ... 69

KAYNAKÇA ... 72

EKLER ... 78

(11)

vii

KISALTMALAR

A. : Alay

ABD : Amerika BirleĢik Devletleri

ATASE : Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Daire BaĢkanlığı BASPĠM : Bilecik Aile ve Sosyal Politikalar Ġl Müdürlüğü BCA : BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi

Bkz : Bakınız

Bl. : Bölük

BM : BirleĢmiĢ Milletler

BNM : Bilecik Nüfus Müdürlüğü

BġGD : Bilecik ġehit Aileleri ve Gaziler Derneği

Bt. : Batarya

C : Cilt

CDGAD : Celal Devecioğlu ArĢivi Gaziler Dosyası

DABGD : Celal Devecioğlu ArĢivi Bilecik Gaziler Dosyası DABOGD : Celal Devecioğlu ArĢivi Bozüyük Gaziler Dosyası DAPGD : Celal Devecioğlu ArĢivi Pazaryeri Gaziler Dosyası DASGD : Celal Devecioğlu ArĢivi Söğüt Gaziler Dosyası DAOGD : Celal Devecioğlu ArĢivi Osmaneli Gaziler Dosyası DAYGD : Celal Devecioğlu ArĢivi Yenipazar Gaziler Dosyası DAGGD : Celal Devecioğlu ArĢivi Gölpazarı Gaziler Dosyası DAĠGD : Celal Devecioğlu ArĢivi Ġnhisar Gaziler Dosyası CHP : Cumhuriyet Halk Partisi

CIA : Central Inteligence Agency (Merkezi Ġstihbarat TeĢkilatı)

Çev : Çeviren

ÇvĢ. : ÇavuĢ

DEÜAĠĠTE : Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk Ġlke ve Ġnklap Tarihi Enstitüsü

Dn : Dipnot

DP : Demokrat Parti

E.U. : Erkan-ı Umumiye

(12)

viii

M : Madde

Mot. : Motorlu

Muh. : Muhafız

NATO : North Atlantic Treaty Organization ( Kuzey Atlantik AntlaĢması Örgütü) nu : Numara P. : Piyade s. : Sayfa Sa : Sayı ss. : Sayfa Sayısı

SSCB : Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

Tb. : Tabur

TBMM : Türkiye Büyük Millet Meclisi

TBMM. ZC. : Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi

Tk. : Takım Top. : Topçu TTK : Türk Tarih Kurumu Tug. : Tugay vd : Ve Devamı ZC : Zabıt Ceridesi Zh. : Zırhlı

(13)

ix

TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo 1: Kore SavaĢı’na Asker Gönderen BM Üyeleri ... 10

Tablo 2: Birliğin Mevcut ve Hareket Kabiliyeti ... 21

Tablo 3: 1’inci Tugay Ġle Kore SavaĢı’na Katılan Bilecikliler ... 29

Tablo 4: 2’nci Tugay Ġle Kore SavaĢı’na Katılan Bilecikliler ... 46

Tablo 5: 3’üncü Tugay Ġle Kore SavaĢı’na Katılan Bilecikliler... 51

Tablo 6: 4’üncü Tugay Ġle Kore SavaĢı’na Katılan Bilecikliler... 55

(14)

1

GĠRĠġ

“…Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır” diyor Ģair Kuntay. Türk Milleti tarih boyunca kadını, erkeği, genci, yaĢlısı

vatanı söz konusu olduğunda tereddüt etmeden savaĢmıĢtır. Bu sebeple Türkler için

“Asker millet” tabiri kullanılmaktadır. Ancak Kore SavaĢı’nda (1950-1953) durum

biraz farklı olmuĢtur. Zira bu savaĢ Türklerin kendi vatan toprağından çok uzaklarda gerçekleĢmiĢtir.

II. Dünya Harbi’ne katılmayan Türkiye, savaĢ bittiğinde iyice yalnızlaĢmıĢtı. Özellikle SSCB’nin boğazlar konusundaki talepleri Türkiye için bu dönemde en büyük tehdit gibi gözükmekteydi. Türkiye’nin SSCB ile tek baĢına mücadele etmesi kolay değildi. Bu durumun farkında olan Türkiye, içine düĢmüĢ olduğu yalnızlık psikolojisinden kurtulmak, SSCB karĢısında müttefik bulmak ve NATO’ya girebilmek maksadıyla Kore SavaĢı’na katıldı. BM üyesi olan Türkiye savaĢta ABD’nin yanında yer almıĢ hatta Amerikan ve Ġngiliz Ordusundan sonra bölgeye en fazla asker gönderen ülke olmuĢtur.

Ancak bu kararı almak henüz yeni iktidar olmuĢ hükümet için sanıldığı kadar kolay olmadı. Önce diğer yardım eden ülkelerin nasıl karar aldıklarına ve yardım Ģekillerine bakıldı. Sonra yardım kararında baĢı çeken ABD’de kamuoyunun duruma verdikleri tepkiler irdelendi. Ardından Meclisin tatilde olduğu bu süreçte CumhurbaĢkanı’nın baĢkanlığında, Bakanlar ve Genelkurmay BaĢkanı’nın bulunduğu toplantıda karar verildi.

Siyaset, basın baĢta olmak üzere toplumun her kesiminden çoğunlukla olumlu tepkiler alındı. Genelkurmayın emriyle hemen her rütbeden, çoğu gönüllülerden oluĢan Kore Birliği teĢkil edildi. Bu birlik Kore’ye ayak bastığı andan itibaren disiplini ve savaĢma kabiliyetiyle diğer ülke askerlerine örnek oldu.

Kore Birliği’ne yurdun her köĢesinden olduğu gibi Bilecik’ten de katılanlar oldu. Bilecikli askerler memleketlerinden kilometrelerce uzak olan Kore’de ülkelerini en iyi Ģekilde temsil etmek için savaĢtı. Aralarında Ģehit olan, yaralanan ve kaybolanlar oldu. Yurtlarına döndüklerinde ise diğer memleketlerine dönen arkadaĢları gibi, ölene kadar

(15)

2

Bu çalıĢmanın amacı, Türkiye’den kilometrelerce uzakta, ülkesinin menfaatleri için savaĢan Bilecikli askerlerin kimler olduğunun tespitidir. Çok yakın bir geçmiĢte yaĢanmıĢ olmasına rağmen bu kiĢilerin çoğu ebediyete intikal etmiĢ ve toplumumuz tarafından unutulmuĢtur. Hatta Bilecik ve çevresinden Kore Harbi’ne katılan kiĢi sayısı bile tam anlamıyla bilinmemektedir. Dolayısıyla Kore Harbi’ne katılan Bilecikli askerlerin tespiti hiç de kolay olmamıĢtır. YaklaĢık üç yıla yayılan ve bugüne kadar söylenenleri tekrarlamamak maksadıyla titiz bir çalıĢma yürütülmüĢtür.

AraĢtırmamız esnasında birinci el kaynaklar esas alınmıĢ bunun için; BaĢbakanlık Cumhuriyet ArĢivi, Celal Devecioğlu Özel ArĢivi, Bilecik ġehit Aileleri ve Gaziler Derneği, Bilecik Valiliği, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Bilecik Ġl Müdürlüğü, Bilecik Nüfus Müdürlüğü ve yaĢayan gaziler ile yapılan röportajlardan yararlanılmıĢtır. ÇalıĢma sırasında bu arĢiv ve kaynaklardan derlenen belgelere sık sık atıfta bulunulmuĢ, bazı belgelerin orijinalleri ekler kısmında sunulmuĢtur. Bunun yanında Milli Kütüphane, TBMM Kütüphanesi, Atatürk Kitaplığı, Beyazıt Kütüphanesi’ne gidilmiĢtir. Bu kütüphanelerde Kore Harbi sırasında yayın hayatını sürdüren Ġleri Bilecik, Doğruyol, Ertuğrul gibi Bilecik’in yerel gazeteleri taranmıĢ, akabinde dönemin ulusal basınından AkĢam, Ulus, Zafer, Cumhuriyet gibi tirajı yüksek gazeteler incelenmiĢ ve bunlardan ilgili bölümlerde faydalanılmıĢtır. Ayrıca Lowell Sunday Sun, The Cedar Rapids Gazette gibi yabancı gazeteler de irdelenmiĢtir. Bununla beraber Mecliste Kore SavaĢı ve Bilecik’i ilgilendiren meselelerle ilgili TBMM Zabıt Cerideleri taranmıĢ ilgili bölümler çalıĢmada kullanılmıĢtır. Çekilen belgeseller, resmi gazete ilanları, hatırat, yerli ve yabancı kitap, dergi, makale ve tezlerde bu çalıĢmanın hazırlanmasında kullanılan diğer kaynaklardır.

Elbette ki bugüne kadar literatürde Kore Harbi ile ilgili birçok çalıĢmanın yapıldığını görmekteyiz. Hatta bir bölgenin Kore Ģehit ve gazilerini konu alan çalıĢmalar da olmuĢtur. 2002 yılında Denizli Kore gazi ve Ģehitlerini anlatan bir makale, 2009 yılında Kars-Ardahan-Iğdır, 2011 yılında Gaziantep Kore gazi ve Ģehitlerini anlatan yüksek lisans tezleri mevcuttur. Fakat bu çalıĢmalarda Kore SavaĢı ile ilgili genel bilgilere geniĢ yer verilmiĢ, bölgelere ait gazi ve Ģehit bilgileri çoğunlukla isim listesinden ibaret kalmıĢtır. Bu çalıĢmada daha öncekilerden farklı olarak her kaynaktan ulaĢılabilecek genel bilgileri vermek yerine, olaylara Bilecik perspektifinden bakılmaya çalıĢılmıĢtır. Derin ve uzun bir çalıĢma süreci takip edilerek, Bilecikli gazi ve Ģehitlerin

(16)

3

Kore SavaĢı’nda bulunduğu birlik, yaptığı görevlerin yanında, sivil yaĢamında da mesleği, eğitimi, doğduğu yerin tarihi, özellikleri ve ulaĢılabilenlerin vefat tarihleri de çalıĢmaya konulmuĢtur. Fakat bu çalıĢmamızdaki en büyük handikabımız Bilecikli askerlerin Kore SavaĢı’nda ne gibi yararlılıklar gösterdiklerini ısrarlı çabalarımıza rağmen, ATASE (Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt BaĢkanlığı) ArĢivi’nde henüz Kore belgelerinin tasnif iĢlemi yapılmadığı için ulaĢılamamıĢ olmasıdır.

Buna rağmen çalıĢmanın bilim camiasına bir nebze de olsa katkı sağlayacağı ve daha sonra yapılacak benzeri bölgesel çalıĢmalara ıĢık tutacağı inancındayım.

(17)

4

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

KORE SAVAġI’NA GĠDEN YOL

1.1 KORE YARIMADASININ SĠYASĠ TARĠHĠ VE JEOPOLĠTĠK ÖNEMĠ

Kore tarihine göre Kore’nin kurucusu Tangoon’dur. Ülkesine sabah serinliği anlamına gelen “Chansen” adını vermiĢtir. KuruluĢunun M.Ö. 2333 yılına dayandığı varsayılmaktadır. Eski çağlardan beri Kore, Çin egemenliği altında kalmıĢtır. Çinlilerde bu durum, Kore’nin Çin’in doğal parçası olduğu düĢüncesini uyandırmıĢtır. Ortaçağda Japonlar güçlenip kendileri için önemli olan bu bölgeye taarruz etmeleriyle, Kore-Japon iliĢkisi ve Çin-Japon rekabeti baĢlamıĢtır. Tarih boyunca taraflardan hangisi güçlü olmuĢsa Kore onun lehinde el değiĢtirmiĢtir. 16. yüzyıla gelindiğinde Ümit Burnu’nun keĢfiyle Amerika ve Avrupalılar da bu önemli yarımada ile tanıĢmıĢlardır. Milli ülküsü sıcak denizlere inmek olan Rusya’nın zengin maden yataklarına sahip olan bu ülkeyle tanıĢması da aynı döneme rastlar (Genelkurmay BaĢkanlığı, 1959: 15-16; ATASE, 2012: 5-11).

Asya’nın doğusunda büyük bir yarımada konumunda olan Kore, Asya kıtası ile Japonya arasında tarihi süreç içerisinde bir istila yolu olmuĢtur (Genelkurmay BaĢkanlığı, 1959:3; Denizli, 2010: 23). Dolaysıyla Kore sıradan bir yarımada değildir. Bir taraftan Japonya’yla Pasifik’e, diğer taraftan ise Asya’nın içlerine açılan kapı konumundadır (Yalta, 2005: 7). Kore’nin doğusunda Japon denizi, batısında Sarı deniz, güneyinde ise Çin denizi bulunmaktadır. Kore’nin jeopolitik konumu, eski tarihlerden beri Asya kıtası ile Japon adaları arasında bir köprü olmasını sağlamıĢ ve bir harp sahası haline getirmiĢtir. Nitekim Kore, orta ve kuzey Asya’nın içlerine kadar giden kara ve demiryollarının da kavĢağında bulunmaktadır (Genç, 2015: 30).1

Bu nedenle Asya’ya uzanmak için uygun bir sıçrama noktasıdır (Armaoğlu, 2014: 409).

1 Kore demiryolları Japonlar tarafından 1904 yılında yapılmıĢtır. 1930 yılına gelindiğinde 3854 km. uzunluğa sahip demiryolu ağı bulunmaktaydı. Günümüzde ise 6000 km’nin üzerindedir. Dolayısıyla demiryolu en büyük taĢıma vasıtası olarak kullanılmaktadır. Kore’de demiryolu Ģebekesi inĢasının asıl sebebi askeridir. Kore’nin ana demiryolu Mançuri’deYalu nehri ağzındaki Antung bölgesinden çift hat olarak baĢlayarak Pyongyang, Seul, Taegu’den geçerek Pusana ulaĢır. Seul ile Pusan arasında

(18)

Chech’on-5

Bölgenin bu jeopolitik önemi nedeniyle Asya ve Batı Pasifik’te çıkarları bulunan büyük devletlerin politikalarında Kore’yi rakiplerine kaptırmamak son derece önemlidir. Rusya ve Çin’in Japonya’ya saldırmak istediğinde kullanmak zorunda olduğu en uygun yol burasıdır. Kore’ye sahip olup burada yapılacak olan küçük bir hava üssü bile Japonya için büyük bir tehdit oluĢturabilir. Bu nedenle Kore’nin, Japonya’nın himayesinde olması da son derece elzemdir (Genelkurmay BaĢkanlığı, 1959:3). Rusya için ise Kore’nin sahip olduğu doğal kaynaklar ve donmayan limanları her zaman bu ülkeyi çekici kılmıĢtır (Sunalp, 1954: 1). Dolayısıyla Rusya, Çin ve Japonya gibi devletler Kore’nin hâkimiyeti noktasında sürekli çatıĢmıĢlardır (Genç, 2015: 31-32; Ünalp, 2016: 1).

1895 yılında Çin ile Japonya arasında yapılan savaĢ sonunda Kore’deki Çin’in nüfuzu zayıflarken Japonya’nın nüfuzu artmıĢtır. Bunun yanında 20. yüzyılın baĢında (1904-1905) yaĢanan Rus-Japon SavaĢı da Rusya’nın yenilgisiyle sonuçlanmıĢ ve Japonya’nın Kore’deki hâkimiyeti iyiden iyiye artmıĢtır. 29 Ağustos 1910’da ise Japonlar Kore’yi iĢgal ederek Japonya’nın bir eyaleti haline getirmiĢtir (ATASE, 2012: 13; Ünalp, 2016: 1; Gökmen, 2016: 37).

Aslına bakacak olursak Kore coğrafyasındaki çıkar çatıĢmasının en önemli sebebi Mançurya’dır. Mançurya su enerjisinin yanında zengin demir ve kömür madenlerine sahiptir. Mançurya’nın Kore’nin himayesi altında tutulması son derece önemli olduğu için 1910 yılından sonra zaman zaman Çinliler ve Japonlar tarafından istila edilmiĢtir. 1919 yılına gelindiğinde Kore halkı Japonlar karĢısında her ne kadar bağımsızlığını ilan etmiĢ olsa da Japonya bu bağımsızlık hareketini bastırmıĢtır (Genç, 2015: 32; Ünalp, 2016: 1). Kore halkı 35 yıllık Japon iĢgali döneminde sayısız ayaklanma giriĢiminde bulunarak bağımsızlığını kazanmak istemiĢse de bu hareket her seferinde Japonlar tarafından bastırılmıĢ ve Japon hâkimiyeti 1943 yılına kadar devam etmiĢtir (Gökmen, 2016: 37).

Andong üzerinden Pusan’a ulaĢan ikinci bir demiryolu hattı daha vardır. Bunun dıĢında Seul’den güneye doğru Mokpa’ya giden üçüncü bir hat bulunmaktadır (Genelkurmay BaĢkanlığı, 1959: 9-10).

(19)

6 1.2. KORE SAVAġI’NIN NEDENLERĠ

Kore SavaĢı’nın nedenlerini politik ve ideolojik olarak iki baĢlıkta değerlendirebiliriz. Ġdeolojik olarak Sovyetler Birliği, Çin ve Kuzey Kore’yi içeren komünist taraf, tüm Kore Yarımadasına rejimi yayarak Asya’da bir blok oluĢturmayı hedeflemiĢlerdi. Sovyetler için Polonya politik olarak Avrupa’da nasıl bir ileri karakol ise Asya’da da Kore Yarımadasını sadık bir ileri karakol olarak görmekteydi. Çin açısından ise Mançurya’nın güvenliği için vazgeçilmez bir toprak parçasıydı (Chang-Il, 2010: 19).

II. Dünya SavaĢı’nın ardından dünyada Sovyet Rusya ve Amerika arasında iki kutuplu bir mücadele dönemi baĢlamıĢtır. Bu döneme “Soğuk SavaĢ” dönemi adı verilmiĢtir. Soğuk SavaĢ döneminin ilk sıcak çatıĢması da Kore Yarımadasında yaĢanmıĢtır. Her iki ülke de kendi ideolojilerini tüm dünyaya yaymaya çalıĢmıĢlardır. Ġlk anlaĢmazlığın Kore’de çıkmasının sebeplerinden biri de Avrupa’da ülkeler arasında komünist-kapitalist dengenin yakın olmasına rağmen Asya’da Japonya’nın yenilgisinden sonra komünist Çinin güçlenmesi, dolayısıyla Sovyetler lehine dengenin bozulmasıdır (Doğramacı ve Yıldız, 2014: 547).

Bu iki süper gücün Kore’deki varlığı, Amerika’nın Sovyetler Birliği’ne Pasifik’te Japonlara karĢı savaĢa girmesi karĢılığında, 38’inci paralelin kuzeyine asker çıkartma teklifi ile baĢlamıĢtır. Güneye ise kendisi konuĢlanmıĢtır. Bunun üzerine 12 Ağustos 1945’te Kore’nin kuzeyine Sovyet kuvvetleri, güneyine 8 Eylül 1945’te Amerikan kuvvetleri girmiĢtir. 38. Paralelin sınır olarak ilan edilmesi üzerine ise Kore, güney ve kuzey olmak üzere fiilen ikiye bölünmüĢtür (Ünalp, 2016: 2).

ABD, Ġngiltere ve Sovyetler Birliği DıĢiĢleri Bakanları 16-22 Aralık 1945’te Moskova’da bir araya geldiler. Bu toplantıda Kore için demokratik bir hükümetin kurulması ve Çin’in de dâhil olduğu dört büyük devlete gerekli tavsiyelerde bulunmak üzere Kore’deki Amerikan ve Sovyet komutanları temsilcilerinden oluĢacak bir karma komisyon kurulması kararlaĢtırıldı. Ġlk toplantısını 20 Mart 1946’da Seul’da yapan karma komisyon ikinci ve üçüncü toplantıların ardından da bir mutabakat sağlayamadı. Hem Sovyetler hem de ABD kurulacak yeni devletin kendi rejimine yakın olmasını istiyordu. Üç yıl boyunca herhangi somut bir anlaĢmaya varılamayınca, Güney Kore’de 12 Temmuz 1948’de kabul edilen anayasaya göre 17 Temmuz günü Kore Cumhuriyeti

(20)

7

ilan edildi. 24 Temmuz’da CumhurbaĢkanlığına Syngman Rhee seçildi ve 5 Ağustos günü hükümet kuruldu. ABD, 15 Ağustos 1948’de ülke yönetimini hükümete devrederek yönetimden çekildi. Kuzey Kore’de Mayıs 1945’te yönetimi ele alan Halk ġurası, 9 Temmuz 1948 tarihli toplantıda, 10 ġubat 1948’de kabul edilen Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti Anayasası’nı uygulamaya karar verdi. Seçilen milletvekilleri 9 Eylül 1948’de Kore Halk Cumhuriyeti’ni kurdular ve cumhurbaĢkanlığına Kim-il-Sung’u seçtiler. Böylece Kore’de iki farklı hükümet kuruldu ve her ikisi de kendilerini Kore’nin tek temsilcisi olarak görmeye baĢladı (Stewart, 2005: 217-218; Yalta, 2005: 7; Atalay, 2013: 9; Gül, 2014: 872).

BM Genel Kurulu Kore’de hükümetlerin kurulmasından sonra yabancı kuvvetlerin Kore’yi boĢaltmalarını istedi. Sovyet Rusya Aralık 1948’de Kore’yi boĢaltacaklarını taahhüt etti ama BM tarafından bunun kontrol edilmesi için gönderilen gözlemcilerin, Kuzey Kore’ye girmelerine izin vermedi. ABD ise Haziran 1949’da Güney Kore’yi boĢalttı, fakat 500 kiĢilik Kore Ordusunu yetiĢtirecek bir kuvveti bıraktı. BM Geçici Kore Komisyonu bu durumun ardından iki Kore’nin birleĢtirilmesi için hemen çalıĢmalara baĢladı. Fakat Kore’de komünist bir rejim altında kalınmasını ısrar eden Sovyetler ve Kuzey Kore yönetimi uzlaĢmaya yanaĢmadı. Geçici komisyon, Kore’nin birleĢme ümidinin azaldığını Genel Kurul’a bildirdi. Genel Kurul ise silahlı bir çatıĢma olmadan birleĢme çabalarının devam ettirilmesini bildirdi. Bu arada iki hükümet de durumu lehine çevirmek için çalıĢıyordu. Bu bağlamda Güney Kore, içindeki iki komünist taburu yok etmiĢ, Kuzey Kore ise Güney’e yönelik komünist propagandalarına hız kesmeden devam ediyordu. Ayrıca bu iki hükümetin arkasında olan komünist blok ve Amerika çeĢitli güvenlik anlaĢmaları yaparak desteklerini sürdürüyorlardı. 10 Haziran 1950 tarihine gelindiğinde Geçici Komisyon taraflarla 38. Paralelin üzerinde toplandı. Her iki taraf da çözümün barıĢ yoluyla sağlanmasını desteklediklerini açıkladılar (Genelkurmay BaĢkanlığı, 1959: 22-24; ATASE, 2012: 17-18). Kuzey Koreliler bunları söylerken aslında Sovyetler ve Çin ile farklı planlar içindeydiler. Bu durumu Rusya Komünist Parti Sekreteri NikitaKruĢçev anılarında Ģu Ģekilde anlatmıĢtır;

“ Kuzey Koreliler, Syngman Rhee’nin çizmesi altında bulunan kardeşlerine yardım ellerini uzatmak istiyordu. Stalin, bu konu üzerine iyice düşünmesi, bazı hesaplar yapması ve somut bir planla dönmesi için Kim İl-Sung’u ikna etti. Kim, ülkesine döndü ve bütün çalışmalarını tamamladıktan sonra yeniden Moskova’ya geldi. Stalin’e başarıya ulaşacağından kesinlikle emin olduğunu söyledi. Stalin’in bir takım şüpheleri olduğunu

(21)

8

hatırlıyorum. Amerikalıların bu işe karışmalarından çekiniyordu. Ama biz savaş sürdüğü takdirde, Kim İl-Sung’un savaşı tez kazanacağından emindik. Zaten ABD’nin müdahalesinin önlenebileceğini düşünmeye yatkındık. Mao Çe-tung (Zedong) da olumlu cevap verdi. Kim İl-Sung’un teklifini onaylayarak, bu savaşın Kore halkının kendi kendine karar vermesi gereken bir sorun olması nedeniyle, Amerika’nın müdahale edemeyeceği görüşünü ileri sürdük.” (Denizli, 2010: 37-38).

1.3. KORE SAVAġI’NIN BAġLAMASI

1950 Haziranının ortalarına gelindiğinde Kuzey Kore Kuvvetleri, Sovyetler tarafından ağır silahlarla donanmıĢ, eğitim ve teçhizat olarak Komünist Çin’den tüm yardımları sağlamıĢtı. Kuzey Kore Ordularının baĢında, Çin iç savaĢında da bulunmuĢ tecrübeli komutan Kim Ġl-Sung’un olması ve bu orduların Güney Kore’ye göre silah ve personel bakımından üstünlüğü, Komünist bloğa hızlı ve kolay baĢarı sağlayacağını düĢündürmüĢtü. Böylece Stalin, Mao Zedong ve Kim Ġl-Sung Güney Kore ile yapılacak savaĢta galibiyete kesin gözüyle bakıyorlardı (Chang-Il, 2010: 37).2

Hazırlıklarını tamamlayan, SSCB ve Çin ile gerekli istiĢareleri yapan Kuzey Kore, 25 Haziran 1950 günü, Güney Kore askerlerinin 38. Paralel boyundaki sınırı geçtiklerini iddia ederek resmen harp ilan etti ve sınırı 150000 asker, 5000 Sovyet tankı ile geçti (Lowell Sunday Sun, 25 Haziran 1950; The Cedar Rapids Gazette, 25 Haziran 1950; The Post- Standart, 25 Haziran 1950; Bilecik Ertuğrul gazetesi, 30 Haziran 1952:3; Denizli, 2010: 51; Toker, 2010: 73).3

Batı bloğu, Kuzey Kore’nin Güney Kore’ye saldırmasıyla Ģok olmuĢtu. Aslında CIA raporlarında Kuzey Kore’nin ordusunu düzenleyerek, yeniden inĢa ettiğini ve 1950 Haziranında güneye saldırabileceğini belirtmiĢti. Fakat bu raporları değerlendiren Amerikalı sivil ve askeri yetkililer Kuzey Kore’nin sadece Sovyet Rusya’nın bir uydusu olduğunu, Sovyet desteği olmadan böyle bir saldırıyı gerçekleĢtiremeyeceğini düĢünüyordu. Bunun yanında Sovyetlerin ABD’yi karĢılarına alarak yeni bir dünya SavaĢı’na yol açabilecek bir giriĢimde bulunmayacaklarını düĢünüyordu. Fakat tarih üst düzey yetkilileri değil CIA’yi haklı çıkardı (Stewart, 2005: 218).

2 Kuzey Kore’nin 13 piyade ve zırhlı tümeni, 1 tank alayı ve 150 savaĢ uçağı vardı. Güney Kore Ordusu hafif silahları olan, sadece sınır güvenliği için teĢkil edilmiĢ 8 piyade tümeninden oluĢuyordu (Genelkurmay BaĢkanlığı, 1959: 23-25).

3Kuzey Kore Kuvvetleri Choi-Yung-Kun komutasında saat 25 Haziran 1950 sabahı 04.00’te Ongjin Yarımadasını bombalamaya baĢlamıĢ, 08.00’de 38. Paraleli geçmiĢlerdir. Buna karĢılık Güney Kore ancak saat 11.00’de Kuzey Kore’ye harp ilan edebilmiĢtir (ATASE, 2012: 23).

(22)

9

1.4. ABD VE BM ÜYELERĠNĠN KORE SAVAġI’NA TEPKĠLERĠ

Amerika BirleĢik Devletleri’nin isteğiyle BM Güvenlik Konseyi, Kuzey Kore’nin Güney’e saldırdığı 25 Haziran günü saat 14.00’te acil olarak toplandı. Sovyetler Birliği bu toplantıya katılmadı. Konsey derhal Kuzey Kore’nin taarruzlarına son verip 38. Paralelin kuzeyine çekilmesini istedi. Fakat Kuzey Kore kuvvetlerinin amacı, Güney Kore’ye yardım gelmeden zayıf kuvvetleri yenerek bir an önce tüm yarımadaya sahip olmaktı. Kuzey Kore’nin taarruzlarına devam etmesi üzerine ABD BaĢkanı Truman, BM’nin Güney Kore’ye yardım çağrısına cevap vererek, Japonya’daki birliklerin komutanı Mac Arthur’a, Güney Kore’ye destek emrini verdi (TheCedarRapidsGazette, 27 Haziran 1950; The Lima News, 27 Haziran 1950; Genelkurmay BaĢkanlığı, 1959: 26; ATASE, 2012: 23).

BM’nin 27 Hazirandaki toplantısında ABD yetkilileri, Kore’de durumun kötüye gittiğini ve yardım gönderdiklerini açıkladı. BM’nin almıĢ olduğu karara 56 üyeden 53’ü onay verirken, Sovyet Rusya, Çekoslovakya ve Polonya reddetti. BM’nin Güney Kore’ye yardım kararının ardından, ABD 30 Hazirandan itibaren kara harekâtına baĢladı. ABD dıĢında 15 ülke asker yardımında bulundu. 40’tan fazla ülke de malzeme ve teçhizat yardımında bulundu (WallahWallahUnionBulletin, 27 Haziran 1950; The Post Standart, 27 Haziran 1950; Gül, 2014: 874). Harekâtın beĢinci gününde Güney Kore, kuvvet, malzeme ve teçhizatının üçte ikisini kaybetmiĢ, komünist kuvvetler baĢkent Seul’u ele geçirmiĢti (Denizli, 2010: 52). Güçsüz Güney Kore ordusunun ve Amerikan birliklerinin elinde sadece Pusan KıyıbaĢı kalmıĢtı ve komünistler tüm güçleriyle bu savunmayı kırmaya çalıĢıyorlardı. Mac Arthur komutasında BM kuvvetlerinin teĢkili ile durum tersine dönmeye baĢladı. Bir buçuk ay süren komünist taarruzları sonuç alamayınca BirleĢmiĢ Milletler kuvvetleri inisiyatifi ele almak, yorulmuĢ ve ikmal kanallarından uzaklaĢmıĢ Kuzey Korelileri yenmek için taarruz edecekti. Bunun için en uygun harekâtın tüm yolların birleĢtiği Incehon bölgesine çıkarma yapmak olduğuna karar verildi. Bu harekâtla düĢman Pusan köprübaĢından takriben 200 km. kadar kuzeye sürülmüĢ ve Kore’nin baĢkenti Seul 28 Eylül 1950’de geri alınmıĢtı (Genelkurmay BaĢkanlığı, 1959: 26; Ünalp, 2013: 44-45). Buna karĢın dağılmaya yüz tutan Kuzey Kore Birliklerinin imdadına, iĢgal edilen komĢusuna kayıtsız kalamayacağını, Kore üzerinden Amerikalıların bütün Asya’yı iĢgal edeceğini

(23)

10

ifade eden Çin yetiĢti. Zira “Gönüllüler” denilen, aslında Çin Ordusunun düzenli birlikleri savaĢa dâhil oldu (Doğramacı ve Yıldız, 2014: 547; Ünalp, 2016: 4).

Kore SavaĢı, BM’nin kuruluĢundan itibaren ilk defa silahlı güç kullandığı hadise olmuĢtur. ABD II. Dünya SavaĢı’nın yorgunluğunu hala üstünde taĢısa da, Kore’deki yükün büyük bir bölümünü üstlendi (Armaoğlu, 2014: 409). Çünkü BaĢkan Truman savaĢa girmesinin nedenlerini sonraları Ģöyle açıklamıĢtı. Kuzey Kore Japonya ve ABD askerleri için en yakın ve en büyük tehditti. Dolayısıyla ABD’nin Asya’daki tüm varlığını tehdit ediyordu. Ayrıca Sovyetlerin Kuzey Kore’yi ABD’nin tepkisini görmek için savaĢa ittiğini düĢünüyordu. Eğer Güney Kore düĢer ve buna ABD bir tepki göstermez ise Asya’daki diğer ülkeler de ABD’nin kendilerini komünist tehdide karĢı koruyacağından Ģüphe duyacaklardı (Stewart, 2005: 220-222). Bu düĢüncelerle ABD, BM Kuvvetlerinin lokomotifi olarak savaĢa girdi.

Tablo 1: Kore SavaĢı’na Asker Gönderen BM Üyeleri:

KORE SAVAġI’NA KATILAN DEVLETLER

ÜLKE BĠRLĠK

Avustralya 2 Piyade Taburu – 1 Hava Birliği – Deniz Birliği

Belçika 1 Piyade Taburu

Kanada 1 Piyade Tugayı (Topçu ve Tankla Takviyeli)

Kolombiya 1 Piyade Taburu – 1Deniz Firkateyni

HabeĢistan (Etiyopya) 1 Piyade Taburu Fransa

1 Piyade Taburu (Takviyeli)

Yunanistan 1 Piyade Taburu

Lüksemburg 1 Piyade Bölüğü

Hindistan Sıhhiye Birliği

Hollanda 1 Piyade Taburu – 1 Deniz Birliği

Yeni Zelanda 1 Topçu Alayı

(24)

11

Tayland 1 Piyade Taburu – Deniz Kuvvetleri – Hava ve Deniz Nakliye Araçları

Türkiye 1 Piyade Tugayı

ABD 1 Ordu – 3 Kolordu – Deniz Piyade Tümeni –

Donanma ve Hava Kuvvetleri

Güney Afrika 1 Av. Birliği

Ġngiltere 1 Piyade Tugay – Uzak Doğu Donanması –

Kraliyet Hava Kuvvetleri

Güney Kore 3 Kolordu

Ġtalya, Ġsveç, Danimarka, Norveç Birer Sıhhiye Birliği

Kaynak: Elmas, 2004: 27; Stewart, 2005: 224; Yalta, 2005: 19; ATASE, 2012: 25; Genç, 2015: 33; Paik,

(25)

12

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

TÜRKĠYE’NĠN KORE SAVAġI ÖNCESĠ SĠYASĠ DURUMU, KORE

SAVAġI’NA ĠTEN SEBEPLER VE SAVAġA KATILMASI

2.1. TÜRKĠYE’NĠN ĠKĠNCĠ DÜNYA SAVAġI SONRASI SĠYASĠ DURUMU VE KORE SAVAġI’NA ĠTEN SEBEPLER

Türkiye’nin Kore SavaĢı’na girme nedenini anlamak için biraz daha geriye gitmek gerekiyor. Zira Türkiye, Ġkinci Dünya SavaĢının baĢlangıcından itibaren savaĢa girmeme yönünde bir politika takip etmiĢ ve savaĢ süresince bu politikasını uygulamıĢtı. Ancak bu durum onu yalnızlığa sürüklemiĢti (Denizli, 2010: 63-64; Pamir ve Çiftçi, 2014: 9). SavaĢın bitiminden sonra ise dünya Amerika’nın önderliğinde Batı Bloğu, Sovyetler Birliği önderliğinde Doğu Bloğu olarak ikiye bölündü. Türkiye de Sovyetlerin tutumundan dolayı Batı Bloğuna yaklaĢmak zorunda kaldı.

Aslında büyük devletler II. Dünya SavaĢı bitmeden toprakların nasıl paylaĢılacağına dair görüĢmelere baĢladı. Bu doğrultuda 4-11 ġubat 1945’te Yalta’da (Roosevelt, Churchill ve Stalin) bir araya geldi. GörüĢmeler sırasında Sovyetler, boğazlar üzerindeki taleplerini bildirirken, Amerika ve Ġngiltere buna sessiz kaldı. Akabinde Stalin, 19 Mart 1945’te Türkiye ve Sovyetler arasındaki 20 yıllık saldırmazlık antlaĢmasını feshettiğini, yeni bir antlaĢma için Kars ve Ardahan’ın Ermenilere bırakılmasını, Boğazlarda da kendisine üs verilmesini ön Ģart koĢtu. Türkiye ise bu istekleri bağımsızlığına aykırı bularak reddetti. Ancak Sovyetler bu isteklerinden vazgeçmek niyetinde değildi. Nitekim 7 Haziran 1945’te düzenlenen Potsdam Konferansında isteklerini Ġngiltere ve Amerika’ya yineledi ve 7 Ağustos 1946’da Türkiye’ye yeni bir nota verdi. Notada Ģu taleplerde bulunmuĢtu:

“1. Boğazlar tüm devletlerin ticaret gemilerine açık olacaktır.

2. Ancak sadece Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin savaş gemileri Boğazlardan tam geçiş serbestisine sahip olacaktır.

3. Boğazlar Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin savaş gemilerine özel haller dışında kapalı olacaktır.

4. Boğazlarda geçiş rejimini Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler saptayacaktır.

5.Boğazların savunulması Türkiye ve Sovyetler tarafından ortaklaşa yerine getirilecektir.”

(26)

13

Bu isteklerin Türkiye tarafından yerine getirilmesi Türk hâkimiyetini ve egemenliğini zedeleyici bulunmuĢtu. Dünyanın iki süper gücünden biri olan Sovyetlerin bu kabul edilemez istekleri karĢısında Türkiye, kendi varlığı için Batı ile ittifak aramaya baĢladı. Bu dönemde Türkiye’nin beklediği destek Amerika’dan geldi. Amerika, Sovyetleri “Çevreleme Politikası”4

ve Truman Doktrini5 çerçevesinde Türkiye’nin de dahil olduğu bazı ülkelere Marshall6

yardımlarında bulundu. Fakat Türkiye bunun yeterli olmadığını, fiili garantinin olması gerektiğini, bunun içinde Sovyet tehdidine karĢı kurulan NATO’ya girmenin Ģart olduğunu düĢünüyordu (Toker, 2010: 73). Böyle bir ortamda Kore SavaĢı patlak vermiĢti. Yeni seçilen hükümet7

ise hem kendini kamuoyunda kanıtlamak hem de NATO’ya girmeye köprü olacağı düĢüncesiyle, BM’nin Kore’ye yardım çağrısına Amerika’dan sonra cevap veren ilk ülke oldu. Hükümetin Kore’ye asker göndermesindeki temel psikoloji dünyada yalnızlıktan kurtulmak, gelecekte kendisine de bu yönde bir tehdit olursa batılı büyük devletlerin özellikle Amerika’nın desteğini alabilmekti (Denizli, 2010: 67).

2.2. TÜRKĠYE’NĠN KORE SAVAġI’NA KATILMASI

25 Haziran 1950 tarihinde baĢlayan Kore Harbi’ne ABD, 27 Haziran günü yardım edeceğini bildirmiĢ ve 1 Temmuz 1950 tarihinde ilk Amerikan kuvvetlerini Kore’ye ulaĢtırmıĢtı. 7 Temmuz 1950 tarihinde ise BM, barıĢın yeniden inĢası için Kore’ye yardım edilmesine karar vererek bunu dünya kamuoyuna duyurdu (Denizli, 2010: 52, ATASE, 2012: 26).

4 Amerika’nın çevreleme politikasında Türkiye hem jeopolitik hem de askeri açıdan büyük önem arz ediyordu. Sovyetlerin güneyinde, sıcak denizlere inebileceği güzergâh üstünde Türkiye duruyordu. ABD’nin Sovyetlerin Avrupa’ya giriĢeceği bir harekâtı durdurmak için Hava Kuvvetlerini kullanması Ģarttı. O dönemde bombardıman uçaklarının büyük çoğunluğu kısa menzilliydi. Dolayısıyla Sovyetlerdeki stratejik bölgelerin ateĢ altına alınabilmesi için Türkiye gibi bu bölgelere yakın ülkelerde üslerinin olması önemli idi.

5Truman Doktrini, Amerika BirleĢik Devletleri'nin uluslararası politikasının değiĢtiğini ve Sovyet karĢıtlığının bu yeni politikada temel esas olduğunu ilan etmiĢtir. Bu doktrin ile Amerika BirleĢik Devletleri "komünizm tehdidi" altındaki devletlere mali ve askeri yardım yapacağını açıklamıĢtır.

6Marshall Planı, II. Dünya SavaĢı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konmuĢ ABD kaynaklı, antikomünist hedefleri olan bir ekonomik yardım paketidir. Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den ekonomik kalkınma yardımı almıĢtır. 714 Mayıs 1950’de yapılan çok partili seçimle Demokrat parti Cumhuriyet Halk Partisinin 12 yıllık iktidarına son verip seçimleri kazanmıĢtı. Halk uzun yıllar iktidarda olması sebebiyle yıpranan CHP’den uzaklaĢıp, Atatürk’ün son baĢbakanı Celal Bayar’ın yanında saf tuttu. Uzun süre iktidarda olan Milli ġef Ġnönü, tereddütsüz iktidarı DP’ye devretti. Dünyada örneği nadir görülen bu davranıĢla Ġnönü büyük saygı ve taktir topladı (Yalta, 2005: 23-24).

(27)

14

BM’nin yardım çağrısı TBMM’nin 30 Haziran 1950 tarihli oturumunda görüĢülmüĢ,8

DıĢiĢleri Bakanı Fuad Köprülü, BM’nin kararlarına samimiyetle uymamız gerektiğini, bu müdahalenin yerinde olduğunu geç kalınsaydı savaĢın tüm dünyaya sıçrayabileceğini, ayrıca ABD’ye tam destek verilmesinin gerektiğini söylemiĢti. 28 Haziran 1950’de BM’nin yardım talebine Türkiye, 29 Haziran 1950 saat 23.00’te verdiği cevapta; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin BM antlaĢmasından doğan sorumluluklarını ve bu doğrultuda alınacak tüm kararları yerine getireceğini belirtiyordu (ATASE, 2012: 26).

Kore’de durumun Kuzey Koreliler lehine geliĢmesi üzerine, BM Genel Sekreteri Trygve Lie 15 Temmuz 1950 tarihinde üye ülkelere gönderdiği telgrafla, Güney Kore’ye askeri yardım talebinde bulundu. Bunun üzerine 25 Temmuz 1950’de CumhurbaĢkanı Celal Bayar baĢkanlığında, Genelkurmay BaĢkanının da olduğu Bakanlar Kurulunda telgrafa cevaben, Güney Kore’ye asker göndermeye karar verildi.9Hükümet Türk Tugayının gönderileceğini kamuoyuna 26 Temmuz 1950 tarihinde ilan etti.10 Bu karar üzerine yola çıkan ilk Türk Tugayı 17 Ekim 1950 tarihinde Pusan Limanına ulaĢtı (Bilecik Doğruyol gazetesi, 5 Eylül 1953: 2).

8Meclisin 30 Haziran 1950 tarihli oturumunda söz alan Ġzmir Mebusu Cihad Baban Kore SavaĢı ile ilgili olarak, Dünya barıĢını tehdit eden bir tehlike ile karĢı karĢıya olunduğunu BirleĢmiĢ Milletlerin bir üyesi olan Türkiye’nin bu konuda ki tutumunun ne olduğuna dair bir takriri meclise sunmuĢtu. Bunun üzerine söz alan dönemin DıĢiĢleri Bakanı Fuad Köprülü ise özetle Ģu açıklamada bulunmuĢtu; Kısaca Kore’de meydana gelen geliĢmelerden bahsederek (Kuzey Kore’nin 38. Paralelin güneyine saldırısı, buna karĢın BirleĢmiĢ Milletlerin takındığı tavır ve hareket tarzı vs.) ardından BirleĢmiĢ Milletler Umumi Kâtibi TrygveLie’ den bütün BM üyelerine gönderilen iki telgrafı da aynen okudu. Telgraflarda Güney Kore’nin mağdur olduğu, silahlı yardımdan baĢka bir çarenin kalmadığı ve bu maksatla tüm BM üye ülkelerden destek beklediği yazılıydı. Sonra BM’nin kararına bütün kuvvet ve samimiyetimizle uymamız gerektiğini, konunun tüm dünya barıĢını ilgilendirdiğini söyledikten sonra, bir gün önce hükümet adına cevaben çektiği telgrafı okudu. Bu durum mecliste alkıĢ ve bravo sesleriyle karĢılık buldu. DıĢiĢleri Bakanı Fuad Köprülü’ nün bu beyanatının arkasından 8 milletvekili bu beyanatı destekler bir önerge veriyor, arkasından önergenin tasvibi meclisçe onaylanıyordu (TBMM Z.C. 30 Haziran 1950:310-313).

9Türkiye Cumhuriyeti II. Dünya SavaĢından sonra Kore’nin bağımsızlık mücadelesinde hür milletlerle beraber olan Güney Kore’nin yanında olmuĢtur. Güney Kore’de 17 Temmuz 1948’de ilan edilen Kore Cumhuriyetini 11 Ağustosta tanıyarak aslında çıkacak olan olası kuzey-güney çekiĢmesinde de komünist milletlere ve Kuzey Kore’ye karĢı hür milletler ve Güney Kore’nin yanında olacağını göstermiĢtir (BCA. D:76-1386/ F:30.18.1.2/ G: 120.57.16; Toker, 2010: 73; Denizli, 2010: 66; ATASE,2012: 27; Atalay, 2013: 13; Ünalp, 2016: 4).

10

Türkiye’nin BM’ye Kore Harbi dolayısıyla asker gönderme kararını alması neticesinde Amerikan Ġnternational News Service’in Avrupa genel müdürü Kingsbury Smith, BaĢbakan Adnan Menderes’e beĢ sorudan oluĢan bir mektup gönderdi. Kingsbury mektupta özetle Türk hükümetinin neden savaĢa katıldığını, bu harpte BM kuvvetlerinin baĢarılı olup olamayacağını, harbe girilmemiĢ olsaydı sonucun ne olacağı gibi sorulara cevap istiyordu (BCA. D:A4/ F:30.1.0.0/ G:5.26.29.3). Bunun üzerine BaĢbakan Menderes; BarıĢın korunması için BM’ye üye her devletin sorumluluklarının tereddütsüz yerine getirmesi gerektiğini, nereden gelirse gelsin tecavüze uğramıĢ herhangi bir memleketin yardım talebine icabet etmenin bütün üye devletlerin ortak sorumluluğunda olduğunu bildirmiĢti. Ayrıca Menderes, BM arasında

(28)

15

Böylece ABD’den sonra Güney Kore’ye yardım edilmesi teklifine ilk olumlu cevap veren ülke Türkiye oldu. Bu kararla ilgili olarak BaĢbakan Adnan Menderes gazeteci-yazar Ahmet Emin Yalman’a “NATO’ya kabul edilmemize de köprü olabilir” diyecekti (Denizli, 2010: 66-67; Genç, 2005: 30).

Meclisin 1 Kasım 1950 tarihindeki, açılıĢ konuĢmasında CumhurbaĢkanı Celal Bayar, Kore SavaĢı ile ilgili olarak, Güney Kore’ye yapılan tecavüze kayıtsız kalınamayacağını, BirleĢmiĢ Milletlere bağlılığını her vesilede gösteren Türkiye Cumhuriyeti’nin, Güvenlik Konseyi’nin davetine uyarak, bu tecavüze zamanında müdahale kararını memnuniyetle karĢıladığını ve üstüne düĢen vazifeyi yaptığını söylüyordu. Ayrıca, “haricî siyasetimizin hedefi, Birleşmiş Milletler idealinin ruhunda

mündemiçtir ve Dünya sulhunun vikayesine matuftur” diyerek, Kuzey Atlantik Paktına

(NATO) katılmamızın hem bizim hem de bölgemizin barıĢ içinde kalması için zaruri olduğunu belirtiyordu (Genelkurmay BaĢkanlığı, 1959: 27; Ünalp, 2013: 45; Armaoğlu, 2014: 409; Genç, 2015: 33; Paik, 2016: 20).

2.3. SAVAġ KARARINA TEPKĠLER

2.3.1. Türk Ġç Siyasetinde Duruma Tepkiler

Ġktidara yeni gelmiĢ olan DP’nin Kore Harbi’ne katılma kararı, muhalefetin yoğun ve Ģiddetli tenkidine uğradı.11

Hatta Belediye ve Genel Meclis seçimlerinde DP

dayanıĢma olduğu sürece hakkın ve barıĢın her zaman galip geleceğini belirterek (BCA. D:A4/ F:30.1.0.0/ G:5.26.29.1), Türkiye’nin her barıĢsever ülke gibi karĢılıklı anlayıĢ çerçevesinde barıĢa ulaĢmayı samimiyetle arzu ettiğini bildirmiĢti (BCA. D:A4/ F:30.1.0.0/ G:5.26.29.2).

11

Meclisin 26 Mart 1952 tarihli oturumunda Malatya Milletvekili Mehmet Sadık Eti ve Mardin Milletvekili Aziz Uras’ın milletvekilliği dokunulmazlıklarının kaldırılması hakkında BaĢbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet komisyonlarından kurulan Karma Komisyon raporu görüĢüldü. Mardin milletvekili Aziz Uras’ın Bilecik toplantısında Anayasamızın Maddesinde belirtilen suçu (Türk Milletinin varlığı ve mukaddesatı aleyhine sözler söylediği) iĢleyip iĢlemediği görüĢüldü. Bu hususta öncelikle Sivas milletvekili Ercüment Damalı, Manisa milletvekili ġemi Ergin, Ġzmir milletvekili Pertev Arat söz aldı, üçü de dokunulmazlığının kaldırılması ve mahkemede aklanması hususunu dile getirdi. Bunun üzerine söz alan Mardin milletvekili Aziz Uras dokunulmazlığının kaldırılmasını, mahkemede aklanmak istediğini söyledi. Eylül ayı gibi birçok kongre yaptığını Bilecik’te “Bugüne kadar Kore'ye gönderilen askerlerimizden Ģehit düĢenlerin mübarek kanı hâlâ gereği gibi değerlendirilmemiĢtir.” dediğini bunu da halen NATO’ya giremediğimiz için söylediğini iddia edildiği gibi “Kore'de ölen Ģehit değil, burada ölen Ģehit…” demediğini ifade etti. Ardından söz alan KahramanmaraĢ milletvekili Mazhar Özsoy’ da Aziz Uras’ın dokunulmazlığının kalkması yönünde fikirlerini açıkladı. Bunun üzerine söz alan Bilecik milletvekili Ġsmail AĢkın Bilecik’teki toplantıda kendisinin de olduğunu Aziz Uras’ın eksik söylemediğini tam sözlerinin; “Kore'ye asker kararsız gitmiĢtir, Kore'yi bir 'mezbahaya çevirdiler, Kore'de ölenler Ģehit değildir.” ġeklinde olduğunu ve bunu da binlerce Bileciklinin iĢittiğini söyledi. Bu

(29)

16

iktidarı aleyhine gerek Halk Partisi gerekse Millet Partisi bu olayı propaganda mevzu olarak kullandı (Bilecik Doğruyol gazetesi, 5 Eylül 1953: 2).

Bu kararı yeni hükümet Meclis tatildeyken, Meclise sormadan aldığı için meclis açıldıktan sonra çok tartıĢıldı. Kararın savaĢ ilanı olduğu, TBMM tarafından bu kararın alınması gerektiği, yapılan iĢin kanunsuz olduğu Ģeklinde muhalefet iddialarda bulundu.12 Kore’ye gönderilen askerlerin özlük hakları ve masraflar görüĢüldüğünde dahi asker gönderme kararının Ģekli muhalefet tarafından sindirilemediği için kararın kanunsuz olduğu noktasında düğümleniyor, tartıĢılıyordu.13

Meclisin 11 Aralık 1950

konuda Anayasa ve Adalet Karma Komisyonuna sevk edilen bu iki milletvekili ile ilgili Bilecik Cumhuriyet Savcılığının ifadeleri okundu ve Karma Komisyon tarafından alınan karar neticesinde bu milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ve kovuĢturmaya yer olmadığına oy çokluğuyla karar verildi (TBMM Z.C. 26 Mart 1952: 39-107).

12 Meclisin 1 Aralık 1950 tarihli oturumunda KırĢehir milletvekili Osman BölükbaĢı ve Mardin milletvekili Kemal Türkoğlu Kore’ye gönderilen askerlerle ilgili gensoru açılması maksadıyla önerge verdi. Önergede özetle; Kore’ye gönderilen 4500 kiĢilik kuvvetin, Hükümetin kararıyla alındığı, o tarihten beri hükümet ve muhalefet arasında bu durumun sert tartıĢmalara neden olduğu ve halen bu kararın meĢruluğu hakkında Ģüphe olduğundan, böyle hayati bir kararda umumi efkarın aydınlatılmaması, halkın güvenine dayanması gereken iktidarın zaafa düĢtüğünü ve bir hukuk devleti iddiasının boĢa çıktığından bahsediyordu. Ayrıca ülkemizin tarihte her zaman iktidardakilerin keyfi kararlarıyla zarar gördüğünü, bu yüzden kanunların dıĢına çıkılmaması gerektiği, hatta bu durumla ilgili BirleĢmiĢ Milletler anlaĢmasının 43. Maddesinde de “Milletlerarası barıĢ ve güvenliğin korunması için Güvenlik Meclisi ile Devletlerarasında mahsus antlaĢmaların yapılmasını, verilecek yardım kuvvetlerinin miktar ve mahiyetinin bu anlaĢmalarda tasrih edilmesini ve nihayet yapılan anlaĢmaların her devletin kendi Anayasasına göre tatbik olunmasını…” Ģeklinde olduğu, bu durumda tabi ki gönderilen kuvvetin artık geri çağrılmaksızın, hükümetin anayasaya aykırı, ülkemizin de güvenliğini tehlikeye düĢürecek bir keyfi karar aldığından bahsediyordu. Dolayısıyla hükümette kalmamaları gerektiğini söyleyerek BaĢbakana bir gensoru açılmasını teklif ettiler. BaĢkan, okunan önergeyi oyladı ve oy çokluğuyla kabul edildi. Bunun üzerine hükümet adına söz alan Manisa milletvekili, devlet bakanı ve baĢbakan yardımcısı Samet Ağaoğlu, hükümetin 11 Aralık pazartesi günü bu önergeye cevap vereceğini söyledi (TBMM Z.C. 1 Aralık 1950:5,6).

13 BirleĢmiĢ Milletler emrine verilmek üzere askeri birlikler halinde yabancı ülkelere gönderilecek ordu mensuplarının aylık ve ücretleriyle çeĢitli istihkakları ve birliğin sair masrafları hakkında Kanun tasarısı ve Millî Savunma ve Bütçe Komisyonları raporları, kabulü için Meclise sunuldu ve kabul edildi. Bunun üzerine Mardin Milletvekili Kemal Türkoğlu söz istedi. Ġlk olarak bu kanunun Kore’deki birliğimizin masraflarını karĢılamak üzere hükümete yetki verilmesi için olduğunu fakat BM kanununun 17. Maddesinde “BirleĢmiĢ Milletler TeĢkilâtına ait olan masraflar BirleĢmiĢ Milletler Bütçesinden yapılır.” maddesini hatırlatarak BM’nin Tugayımızın masraflarını karĢılayıp karĢılamadığını sordu. Ġkinci olarak da hükümetin Kore’ye birlik gönderme kararının 26 Temmuz olduğu fakat bunla ilgili yapılacak masrafların yetkisinin hükümete verilmesiyle ilgili bu gün görüĢülmeye baĢlandığı bu sebeple neden bu kadar geç kalındığı ve elbette bu güne kadar yapılmıĢ olan masrafların kanunsuz yapıldığı konusunu dile getirdi. Ve muhalefete de seslenerek tasarının bu Ģekliyle yurtdıĢına gönderilecek tüm birliklerle ilgili hükümete yetki verdiğini ancak her yeni durum için tekrar tekrar bu tasarının görüĢülmesi gerektiğini söyledi. Ardından Trabzon Milletvekili Faik Ahmed Barutçu söz aldı. O da tasarının Kore’ye gönderilen askerler olarak düzeltilmesini, ancak yapılan masrafların BM Kanununun 43.maddesi henüz uygulanmadığı için doğal olduğu ayrıca alınacak yardımın bize ne Ģekilde fatura edileceğinin belli olmadığından bahsederek, tasarının ismine Kore ibaresinin eklenmesini teklif etti. Bu konuĢmalar üzerine söz alan DıĢiĢleri Bakanı Fuad Köprülü, söz alan bu iki vekilin konuĢmalarının ve tekliflerinin çeliĢkili olduğunu, BM yasalarını bu iki vekilin yanlıĢ yorumladığını, Kore’ye yardım gönderen 52 devlet ve bizim toplam 53 devletin bu yasaları yanlıĢ yorumlayamayacağını ve kanunsuzluk yapamayacağını söylemiĢtir. Bunun üzerine Barutçu tekrar söz alarak Köprülü’ nün sadece tek bir hususa değindiğini (43.

(30)

17

tarihli oturumunda da KırĢehir Milletvekili Osman BölükbaĢı ve Mardin Milletvekili Kemal Türkoğlu'nun, Kore'ye gönderilen SavaĢ Birliği hakkında BaĢbakana verdikleri gensoru değerlendirildi. Önerge sonunda mecliste hararetli tartıĢmalar olmuĢ ancak sonuçta Ġstanbul Milletvekili Mükerrem Sarol ve yedi arkadaĢının BirleĢmiĢ Milletler emrine Kore'ye silahlı kuvvetler gönderilmesi hususunda Hükümet tarafından verilen hukuki ve siyasi izahatın tasvip edilmesine dair önerge oy çokluğuyla kabul edilmiĢtir.14 Fakat bunlar olurken Türk Tugayı zaten üç aydır Kore’de bulunuyor, muharebelere giriyor hatta Ģehitler veriyordu.

2.3.2. Ulusal ve Yerel Basının Tepkileri

Mecliste tepkiler bu Ģekilde iken Kore SavaĢı’nın basına yansımaları Ģu Ģekilde olmuĢtur. Özellikle Amerika’nın Kore meselesi konusundaki kararlılığı memnuniyetle karĢılanmıĢ ve gazetelerde Ģu yorumlar yapılmıĢtır:

“Kore Harbi’ne sebep olanlar, tahrik edenler, destekleyenler, beş yıldır ilk defa,

hesaplarında yanılmıştır. Bu deneme Amerika’nın ilgisini çekmiş, Kore’nin hudutlarını aşan bir siyasetin belirmesine sebep olmuştur. Her tecavüzün, karşısında Amerika’yı bulacağına ve Amerika’nın her tecavüzü karşılayacak kuvvette olmak için her türlü fedakârlığı göze aldığına kimsenin şüphesi kalmamıştır. Kore saldırısı, bu açıdan dünya sulhu için hayırlı olmuştur denebilir” (AkĢam, 25 Temmuz 1950).

Cumhuriyet Gazetesi’nde ise, “Savaş Haberi Ankara'da Büyük Heyecan

Uyandırdı” baĢlığı altında Ģu bilgilere yer verilmiĢtir:

maddenin iĢleyememesinin sebepleri), fakat öncelikle zaten asker gönderme kararının hükümet tarafından alınarak bir emrivaki yapıldığı, Ģu anda zaten askerlerimizin orada olduğu, bu aĢamadan sonra onlara verilecek maaĢ ve istihkakların kabul edilmemesinin sadece onları cezalandırmak olacağından bu tasarıya itiraz edilmediğini, tasarıda Kore isminin de geçerek genelleĢmemesini ve baĢka ülkelerin topraklarında Türk askerinin savaĢması söz konusu olduğunda, meclisin karar alması gerektiğini söyledi... TartıĢmalar bu minvalde sürdü ve asıl konu olan Kore’deki askerlerin özlük haklarına uzun bir süreden sonra dönülebildi (TBMM Z.C. 6 Aralık 1950: 56,86).

14

Önergede özetle; hükümetin BM yasalarına ve Anayasamıza aykırı olarak, bir emrivaki ile Kore’ye asker gönderdiği, bunun ayrıca ülke güvenliği için tedbirler alınmadan yapıldığı, ancak artık göndermiĢ olduğumuz askerlerin geri çekilmesinin uygun olmayacağı ama bu kararı veren hükümetin istifa etmesi gerektiği belirtilmiĢtir. Bunun üzerine söz alan Ġstanbul Milletvekili ve BaĢbakan Adnan Menderes, BM yasalarından 43. Maddenin uygulanmasını zaten Sovyetlerin engel olduğunu bu suretle durumun 42. Maddeye uygunluğunu belirtmiĢtir. Anayasamız açısından da ortada bir harb ilanı olmadığını, dolayısıyla Anayasamızın 26. Maddesinin uygulanmasının gerek olmadığını söylemiĢtir. KırĢehir Milletvekili Osman BölükbaĢı, Ġstanbul Milletvekili ve BaĢbakan Adnan Menderes, Yozgat Milletvekili Avni Doğan, Mardin Milletvekili Kemal Türkoğlu, Ġstanbul Milletvekili MükerremSarol, Ankara Milletvekili Abdullah Gedikoğlu, Manisa Milletvekili Yunus Muammer Alakant, Balıkesir Milletvekili Sıtkı Yırcalı, DıĢiĢleri Bakanı Fuad Köprülü, Trabzon Milletvekili Faik Ahmed Barutçu karĢılıklı söz almıĢ, tartıĢmalar bu temel düĢünceler etrafında devam etmiĢtir (TBMM Z.C. 11 Aralık 1950: 129-204; Ünalp, 2016: 4).

(31)

18

“Kore'de harbin patlaması bütün dünyada olduğu gibi memleketimizde de büyük

heyecan uyandırmış ve radyoda harp haberini işiten Ankaralılar gazeteye ve ajansa telefon ederek bu hadisenin bir üçüncü dünya Harbi’ne sebep olup olmayacağını merakla sormuşlardır” (Cumhuriyet, 26 Haziran 1950).

Ġktidarın yayın organı olan Zafer gazetesinde savaĢ kararını destekler yayınlar yapılırken, muhalefetin yayın organı Ulus gazetesi ise bu karar ve devamında izlenen politikaları hep eleĢtirdi (Zafer 1950; Ulus 1950).

Selçuk gazetesinde Kore’ye asker göndermemize “Tarihi Karar” baĢlığıyla Ģöyle denmiĢtir:

“Kore Savaşı’na yardım münasebetiyle hükümetin almış olduğu karar, milletler

arası münasebet ve taahhütler karşısında dürüstlük ve vazife şinaslık bakımından olduğu kadar umumi barışın sağlanması gayretine iştirak ifadesiyle de büyük bir isabet, değer ve ehemmiyet taşımaktadır” (Atalay, 2013: 52).

Yeni Konya gazetesi de “Kore Cephesine 4500 kişilik bir silahlı kuvvet

gönderiyoruz” baĢlığı altında DıĢ ĠĢleri Bakanı Fuad Köprülü’nün BM Genel Sekreteri

Trygve Lie’e Kore’ye yardım çağrısına verdiği telgraf cevabına yer vermiĢti (Atalay, 2013: 53).

Bilecik basını da aralıksız Kore ile ilgili her olayı takip ediyor, Bilecik halkına eksiksiz bilgi vermeye çalıĢıyordu. Komünistlerin bir hava taarruzu baĢlığıyla verilen haberde; uçakların karĢılıklı olarak birbirlerinin üslerini bombaladığı bilgisi verilmiĢti (Ġleri Bilecik gazetesi, 29 Mayıs 1953: 4). Ertuğrul gazetesinin “Kore’de hava savaĢları” baĢlığıyla verdiği haberde ise 145 mil uzunluğundaki savaĢ hattında kıĢ Ģartları dolayısıyla karla kaplı olduğunu bu sebeple tarafların birbirine karĢı herhangi bir harekâtta bulunmadığı, uçakların ise bombalama faaliyetlerine devam ettiği bilgisi verilmiĢti (Bilecik Ertuğrul gazetesi, 21 Ocak 1952: 3). Ertuğrul gazetesinin bir baĢka haberinde ise BM savaĢ uçaklarının Yalu’da yapmıĢ oldukları saldırılar neticesinde Kuzey Kore’nin elinde bulunan 13 hidroelektrik santralinin tamamını kullanılamaz hale getirildiği bilgisi verilmiĢti. Haberde ayrıca bu santrallerin Kuzey Kore’nin hava alanlarına ve fabrikalarına enerji sağladığı dolayısıyla bundan sonraki süreçte büyük sıkıntı yaĢayacağı ve elektrik ile çalıĢan radarlarında kullanılamayacağı yorumu yapılmıĢtı (Bilecik Ertuğrul gazetesi, 7 Temmuz 1952: 1-3). Ayrıca kafileler halinde yurda dönen veya yurttan ayrılan Kore Birlikleri’nin haberleri ve BM Kuvvetleri BaĢkomutanlık devir teslimi bunlardan birkaçıydı (Doğruyol gazetesi, 15 Mart 1952: 1; 5 Temmuz 1952: 2; Ġleri Bilecik, 4 Aralık 1953: 4).

(32)

19

2.3.3. Türk Halkının Kore SavaĢı’na Tepkisi

Kore SavaĢı’na asker gönderme kararına Türk halkı yakın alaka göstermiĢ ve genci yaĢlısı gönüllü gitmek isteyenler olmuĢtu. Hatta doktor muayenesi esnasında vücudundaki herhangi bir arızadan dolayı sefere katılması sakıncalı görülenlerden, doktora sağlam yazılmaları için ısrar edenler olmuĢtu. 1. Türk Tugayı Bölük Komutanlarından YüzbaĢı Turan Ergüngör anılarında sağ kolu omuz baĢından kopuk yaĢlı bir ihtiyarın elinden tuttuğu bir onbaĢıyı adeta sürükleyerek doktorun yanına girdiklerini ve delikanlıyı doktora doğru iterek “Doktor bey, fıtık var diye çocuğu çürük yazmıĢsın fıtık sünnet gibidir. Kes al onu da yolcuyu yolundan alıkoyma. Ben kızılla dövüĢmeye aslan gönderiyorum diye düĢünüyordum, yüzümü kara etme” dediğini anlatmıĢtır. Türk askeri bu savaĢa o kadar önem veriyordu ki kendisi gitmeden savaĢın bitmesini istemiyordu (Tatar, 2004: 43). Hatta Tugayın gideceği sıralarda BM kuvvetleri taarruza geçmiĢ, komutan Mac Arthur askerlere Noel’i evinizde kutlayacaksınız mesajları vermiĢ, Türk askerleri ise henüz Kore’ye gitmeden, tek mermi bile atamadan savaĢın biteceğinden endiĢe duyarak üzülmüĢlerdi (Yalta, 2005: 196).

Ayrıca DP Hükümetinin almıĢ olduğu bu karar neticesinde yurdun birçok bölgesinden çekilen telgraflarla15

harbe asker göndermekten duyulan memnuniyet Ankara’ya bildirilmiĢti (BCA. D:A7/ F:30.1.0.0/ G:17.98.34.1-29).

Zira Bilecik’in Gölpazarı ilçesi Bediköyü Demokratları imzasıyla BaĢbakan Adnan Menderes’e, 5 Ağustos 1950 tarihinde çekilen telgrafta: “Kore’de dünya

hürriyetini tehdit eden mütecavize karşı alınan tarihi kararınızla kahramanlığımızın bir daha tarihlere geçmesine sebep olacağınızdan emin olarak hükümetimizi candan tebrik ederiz”(BCA. D:A7/ F:30.1.0.0/ G:17.98.34.4) denilerek Adnan Menderes’e destek

verilmiĢti.

Türk Tugayı’nın Kore’ye gitmesinden itibaren tüm halk birliğin arkasında olmuĢ, her zaman desteklemiĢlerdi. Ġleri Bilecik gazetesi de bu durumu gösterir nitelikte Ġstanbul Sultanahmet Enstitüsünün Kore Birliğimize armağan ettiği değerli kılıcı sütunlarına taĢımıĢtı (Ġleri Bilecik, 17 Mart 1952: 1).

15 Urfa, Turhal, Bilecik, Akçaabat, Tokat, Lüleburgaz, Karabük, Of, Antakya, Ordu gibi Ģehirler bunlardan birkaçıdır.

(33)

20

Desteklerin yanı sıra karĢı propaganda da söz konusuydu. Özellikle memleketlerinde yapılan uğurlama törenlerinde “Kore nire? Türkiye nire?, bir dolar bir

Mehmetçik, Minarede ezan Kore’de kurban, Mehmetçik Amerika’nın değil Türkiye’nin askeridir!, Kore’de ölenler şehit sayılmaz…” gibi sözler askerlere ve ailelerine

söylenerek, askerin moral ve disiplinini bozucu faaliyetlerde olmuĢtu (Yalta, 2005: 38-39).

2.4. TÜRK TUGAYI’NIN SAVAġA GĠRMESĠ

2.4.1. Kore Türk Tugayı’nın TeĢkili

25 Temmuz 1950 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile üç piyade taburu, bir topçu taburu ve yardımcı birliklerden oluĢan 4500 kiĢilik bir tugay oluĢturulmasına karar verildi. Artan ihtiyaçlar doğrultusunda daha sonra bu mevcut 259 subay, 18 askeri memur, 4 sivil memur, 395 astsubay, 4414 er olmak üzere 5090 kiĢiye çıkarıldı (Genelkurmay BaĢkanlığı, 1959: 27; Ünalp, 2013: 45; Armaoğlu, 2014: 409; Genç, 2015: 33; Paik, 2016: 20).

Tugay ordunun tüm birliklerinden subay- astsubay da dahil olmak üzere öncelikle gönüllülük, sonra kura esasıyla teĢkil edildi (22 Haziran 2016 tarihinde Kore Gazisi P.Er Mustafa Çağlar ile yapılan röportaj).Erlerden ise daha genç olduklarından 1928 ve 1929 doğumluların gönüllüleri tercih edildi. Tugaya seçilecekler ülkeyi temsil edecek nitelikte ve tam teĢekküllü hastaneden sağlam raporu alabilenlerden oluĢturuldu (ATASE, 2012: 28). Bu birlik, Genelkurmay BaĢkanlığı’nın 3 Ağustos 1950 tarihli emri ile “Kore Türk Savaş Birliği” adıyla Ankara’da kuruldu ve sefer kadrosuna göre tamamlandı. Tugay komutanlığına I. Dünya SavaĢında ve KurtuluĢ SavaĢında görev yapmıĢ Tuğgeneral Tahsin Yazıcı, kurmay baĢkanlığına Kurmay Yarbay Selahattin Tokay, 241’inci Piyade Alay Komutanlığına ise Piyade Albay Celal Dora atandı (Genelkurmay BaĢkanlığı, 1959: 27; Genç, 2015: 33; Ünalp, 2016: 4).

Alay Ankara’ya hareketinde büyük bir törenle uğurlanmıĢ, halk birliğin taĢınmasını kolaylaĢtırmak için kendi araçlarını komutanın emrine vermiĢlerdi. Ankara’da geçici olarak SarıkıĢla’ya yerleĢen alay, her türlü hazırlıklarını tamamlamak üzere Etimesgut Garnizonuna intikal etti. Topçu taburu ise eğitim için Polatlı’ya

Şekil

Tablo 1: Kore SavaĢı’na Asker Gönderen BM Üyeleri:
Tablo 3: 1’inci Tugay Ġle Kore SavaĢı’na Katılan Bilecikliler:
Tablo 7:Kore’ye Giden Diğer Birlikler:

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışmada Güney Kore iş sistemi kapitalizmin türleri, ulusal iş sistemleri ve kapitalizmin kurumsal çeşitliliği yaklaşımları çerçevesinde

[r]

2015 yılından itibaren Çin, Güney Kore’nin en önemli pazarı konumuna gelmiş olup, 2020 yılında da hem Güney Kore’nin ihracatında hem ithalatında ilk sırada

Bu araştırmada, geçtiğimiz 40 yıl içerisinde önemli bir ekonomik kalkınma performansı sergilemiş olan Güney Kore Devleti’nin ekonomik gelişmedeki rolü belirlenmekte,

Bunun dışında ayrıca Güney Kore diğer enerji kaynakları olan sıvılaştırılmış doğal gaz, kok kömürü ve rafine petrol ürünlerinde de önemli bir ithalatçı

Dış Ticaretindeki Başlıca Maddeler

Sohbet toplantısı "Microsoft Teams" uy yukarıdaki linke tıklayarak kayıt olmak desteklememektedir). Microsoft Teams uygul üzerinden de katıtım mümkündür.

Bakan Y ıldız, Güney Kore'nin nükleer güç santralleri yapımıyla alakalı göstermiş olduğu 40 yıllık performansının örnek bir çal ışma olduğunu vurgulayarak,