• Sonuç bulunamadı

Alıcın (Crataegus orientalis Pallas ex. Bieb. var. Orientalis) odun ve yarı odun çelikleriyle çoğaltılma performansının belirlenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Alıcın (Crataegus orientalis Pallas ex. Bieb. var. Orientalis) odun ve yarı odun çelikleriyle çoğaltılma performansının belirlenmesi"

Copied!
35
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ALICIN ( Crataegus orientalis Pallas ex. Bieb. var. Orientalis) ODUN VE YARI ODUN

ÇELİKLERİYLE ÇOĞALTILMA PERFORMANSININ BELİRLENMESİ

Gülper ÜNSAL Yüksek Lisans Tezi Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı

Prof. Dr. Yakup ÖZKAN 2012

(2)

T.C.

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI

Yüksek Lisans Tezi

ALICIN ( Crataegus orientalis Pallas ex. Bieb. var. Orientalis) ODUN VE YARI ODUN ÇELİKLERİYLE ÇOĞALTILMA PERFORMANSININ

BELİRLENMESİ

Gülper ÜNSAL

TOKAT 2012

(3)

Prof. Dr. Yakup ÖZKAN danışmanlığında, Gülper ÜNSAL tarafından hazırlanan bu çalışma 14/05/2012 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından oy birliği ile Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Başkan: Prof. Dr. Kenan YILDIZ İmza:

Üye: Prof. Dr. Yakup ÖZKAN İmza:

Üye: Prof. Dr. Halit ÇAM İmza:

Yukarıdaki Sonucu Onaylarım

(İmza)

………..

Enstitü Müdürü

(4)

TEZ BEYANI

Tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, tezin içerdiği yenilik ve sonuçların başka bir yerden alınmadığını, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını , tezin he rha n gi b i r kı s m ı nı n bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim.

02 Mayıs 2012

(5)

i ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

ALICIN ( Crataegus orientalis Pallas ex. Bieb. var. Orientalis) ODUN VE YARI ODUN ÇELİKLERİYLE ÇOĞALTILMA PERFORMANSININ

BELİRLENMESİ

Gülper ÜNSAL

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı

Danışman: Prof. Dr. Yakup ÖZKAN

Bu çalışmada, alıcın (Crataegus orientalis Pallas ex Bieb. var. orientalis) çelikle çoğaltma yeteneğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla 2009 ve 2010 yılında alınan odun çelikleri 6 farklı IBA dozu (500, 1000, 2000, 4000, 6000, 8000 ppm) ile muamele edildikten sonra köklenme ortamına dikilmiştir. Deneme sonucunda hem kontrol hem de IBA uygulanan çeliklerde köklenme elde edilememiştir. Denemenin üçüncü yılında (2011), odun çelikleri yanında yarı odunsu çeliklerde kullanılmıştır ve aynı hormon dozları uygulanmıştır. Üçüncü yıl yapılan deneme sonucunda da hem yarı odunsu hem de odun çeliklerinde adventif kök oluşumu gözlenmemiştir. Çalışma sonucunda alıcın çelikle çoğaltılmasının zor olduğu ve kök oluşumu için IBA uygulamasının yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu türün çelikle çoğaltılması için hormon uygulaması yanında, çeliklerde köklenmeyi etkileyen diğer faktörlerin de göz önüne alınması faydalı olabilir.

2012, 25 sayfa

(6)

ii ABSTRACT

Master Thesis

DETERMINATION OF THE PROPAGATION PERFORMANCES BY WOOD AND SOFT-WOOD CUTTINGS OF HAWTHORN (Crataegus orientalis Pallas ex.

Bieb. var. Orientalis)

Gülper ÜNSAL

GaziosmanpaşaUniversity

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Horticulture

Supervisor: Prof. Dr. Yakup ÖZKAN

In this study, rooting capability of hawtorn (Crataegus orientalis Pallas ex Bieb. Var. orientalis) cuttings were evaluated. The wood cuttings treated with six different IBA hormone doses (500, 1000, 2000, 4000, 6000, 8000 ppm) were planted in mist-propagation condition for rooting. In the experiments repeated in 2009 and 2010 years, no rooting was observed both from control and cuttings treated with hormone doses. In the third years of experiment (2011), soft wood cuttings treated with same hormone doses were also used, but no adventive root was observed from soft wood cuttings as well. After all the experiments done in three years, it can be concluded that rooting of hawtorn cuttings is very difficult and IBA hormone applications are not sufficient to obtain roots from cuttings. Some other factors affecting rooting of cuttings might be considered in addition to hormone application.

2012, 25 pages.

(7)

iii TEŞEKKÜR

Üzerinde fazla çalışılmamış alıcın, bir türü olan Crataegus orientalis için odun ve yarı odunsu çeliklerinin köklenmesinde IBA’nın etkileri adlı çalışmamın her aşamasında yakın ilgi ve desteğini gördüğüm, denemelerin kurulmasında ve yürütülmesinde her zaman yardımına başvurduğum danışman hocam Sayın Prof. Dr. Yakup ÖZKAN’a en içten dileklerimi ve teşekkürlerimi sunarım.

Yine çalışmalarımda ikinci bir danışman gibi değerli bilgileriyle yol gösteren, çalışmalarımda hep yanımda olan değerli hocam Prof. Dr. Kenan YILDIZ’a, ayrıca değerli zamanını ayırarak çalışmamın her aşamasında, maddi manevi desteğini esirgemeyen Orman ve Su İşleri Bakanlığı, İç Anadolu Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünde görev yapan Silvikültür ve Orman Botaniği Araştırmaları Başmühendisi Orhan ÇELİK’e, çalışmalarımda yardımcı olan Sera Sorumlusu Osman KUŞ’a çok teşekkür ederim.

Mayıs 2012 Gülper ÜNSAL ANKARA

(8)

iv

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil Sayfa No

Şekil 1.1 Alıcın Taxonların Coğrafi Dağılımını Gösterir Harita……….. 5

Şekil 3.1 Alıç Ağacından Odun Çeliklerinin Alınışı………. 11

Şekil 3.2 Perlit Ortamına Odun Çeliklerinin Dikimi……… 12

Şekil 3.3 Yarı Odunsu Çeliklerin kesilisi………... 12

Şekil 3.4 Perlit Ortamına Dikilen Yarı Odunsu Çeliklerin Görünümü……… 13

Şekil 4.1 500 ppm IBA Uygulanmış Odun Çeliğinde Kallus Oluşumu……... 16

Şekil 4.2 2000 ppm IBA Uygulanmış Odun Çeliğinde Kallus Oluşumu……. 16

Şekil 4.3 8000 ppm IBA Uygulanmış Odun Çeliklerinden Görünüm………. 17

Şekil 4.4 4000 ppm IBA Uygulanmış Odun Çeliklerinden Görünüm………. 17

(9)

v

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge Sayfa No

Çizelge 4.1 03 Aralık 2009 tarihinde alınan ve farklı konsantrasyonlarda IBA uygulanan alıç odun çeliklerinin kallus oluşturma ve

köklenme oranları………. 14

Çizelge 4.2 2010 yılında alınan ve farklı dozlarda IBA uygulanan alıç

odun çeliklerinin kallus oluşturma ve köklenme durumları……….. 15 Çizelge 4.3 Mart 2011’de alınan Alıç Odun çeliklerinin, IBA

uygulamasına göre kallus ve köklenme durumları………….. 15 Çizelge 4.4 Ağustos 2011’de alınan yarı odunsu çeliklerin, IBA

(10)

vi İÇİNDEKİLER DİZİNİ Konu Sayfa No ÖZET……….. İ ABSTRACT………... İi TEŞEKKÜR………... İii ŞEKİLLER DİZİNİ……… İv ÇİZELGELER DİZİNİ……….. V 1. GİRİŞ……… 1 2. KAYNAK ÖZETLERİ……… 6 3. MATERYAL VE YÖNTEM……….. 10 3.1. Materyal……….. 10 3.2. Yöntem……… 10 4. BULGULAR VE TARTIŞMA……… 14 5. SONUÇ VE ÖNERİLER... 21 6. KAYNAKLAR……….. 22 7. ÖZGEÇMİŞ……….. 25

(11)

1 1.GİRİŞ

Meyve yetiştiriciliği açısından, dünya ülkeleri arasında Türkiye önemli bir konuma sahiptir. Kültüre alınmış meyve türlerinin önemli bir kısmı ülkemizde ticari olarak yetiştirilebilmektedir. Ayrıca, kültüre alınıp yetiştirilen meyve türlerinin yanında, ülkemizin farklı bölgelerinde birçok yabani meyve türü doğal olarak yetişmektedir. Bu yabani meyve türleri, çoğunlukla halkımız tarafından farklı amaçlarla kullanılmaktadır. Değişik kullanım alanlarına sahip bu meyve türlerinden birisi de alıçtır.

Anadolu, birçok meyve türünün olduğu gibi alıç bitkisinin de anavatanıdır. Halk arasında alıç veya aluç adı verilen Crataegus L. birçok yerde yemişen bitkisiyle karıştırılmaktadır. Alıç meyveleri büyükçe sarı veya turuncu renkte olmasına karşın yemişen bitkisinin meyveleri daha küçük ve kırmızı renktedir. Alıç bitkisinin genellikle küçük çalımsı ağaçları 8 metre yüksekliğe ulaşabilmektedir. Dalları üzerinde 1,5 – 2 cm uzunlukta dikenler bulunmaktadır. Yaprakları genişçe parçalı, 3-5 loblu, kenarları dişli ve genellikle parlak yeşil renklidir. Beyaz renkli çiçeklerin 3-18 adedi bir arada küme halinde bulunmaktadır. Meyveleri 12-18 mm çapında sarı, turuncu ve krem renginde, meyve yüzeyi pürüzsüz veya küçük tüylerle kaplıdır (Gökbunar, 2007).

Alıç hakkında birçok farklı taksonomik sınıflandırma yapılmıştır ve bazı türlerin taksonomisi hakkındaki tartışmalar hala devam etmektedir. Alıç, sistematik olarak, Rosaceae familyasının Crataegus cinsi altında yer almaktadır. Dünyada Kuzey Yarımküre Asya ve Avrupa içerisinde toplam 1060 Crataegus türü vardır. Ülkemizde ise 21 türü olup, ekimi (dikimi) yapılan sadece 2 türü bulunmaktadır (Dönmez, 2003). Gültekin (2007)’e göre alıç ise (crataegus L.) Rosaceae ailesine ait, çoğunlukla kışın yaprağını döken, dikenli çalı ya da küçük boylu ağaçlardır. Alıç cinsinin Kuzey Yarım Kürede yetişen 200 kadar türü, ülkemizde ise 17 türü çok sayıda taksonu doğal olarak yayılmıştır. Alıçlarda çiçeklenme genelde Haziran ayında başlar. Ülkemizdeki alıçların tamamına yakını beyaz çiçek açar.

Ülkemizde doğal olarak yayılış gösteren tür Crataegus monogyna’dır. Crataegus oxyacantha, Crataegus orientalis, ve Crataegus aronia türleri de yaygın olarak bulunmaktadır (Gökbunar, 2007).

(12)

2

Crataegus’un birçok türü poliploiddir. İklim, enlem, yükselti, habitat çeşidi, hayat döngüsü, üreme sistemi, hibritleşme, hücre boyutu, kromozom boyutu, kromozom yapısı, eşey kromozom mekanizması ve genotip gibi birçok faktörün poliploid karakter ile bağlantısını açıklamıştır. Türkiye’de iklim, enlem ve yükselti açısından farklılık gösteren bölgelerde birçok farklı habitat mevcuttur. Her bir Crataegus türünün bazıları yeni takson olarak kabul edilen birçok yerel populasyonu vardır. Türkiye’nin bazı bölgeleri Crataegus türlerine özgü iklim ve habitat özellikleri taşımaktadır. Bu bölgeler en az bir karakteristik tür ve yerel varyeteleri olan diğer ikincil veya yaygın tür içermektedir (Şekil 1.1). Alıç, bahçe bitkileri yetiştiriciliği dikkate alındığında, önemli bazı yumuşak çekirdekli meyve türleri için anaç olarak kullanma potansiyeline sahip olduğu ancak bu potansiyelin henüz yeterince değerlendirilmediği bir türdür. Ülkemizin farklı bölgelerinde doğal olarak yetişen alıçlar çoğu kez çevirme aşılarıyla armut ve bazen de elmaya dönüştürülmektedir (Gökbunar, 2007). Bu nedenle alıcın çelikle çoğaltılması, direk olarak bu meyve türünün üretimine sağlayacağı katkı yanında, diğer meyve türleri için gerekli anaç materyalinin elde edilmesi açısından da faydalı olacaktır. Ülkemizde genellikle alıç dağlık alanlarda, çalılıklarda ve kayalıklarda doğal olarak yetişmekte ve bu doğal bitkilere herhangi bir kültürel işlem yapılmamaktadır. Alıç konusunda bazı seleksiyon çalışmaları dışında fazla çalışma yapılmamıştır. Bu konuda da Türkiye’de sınırlı sayıda çalışma yapılmıştır (Karadeniz ve Kalkışım, 1996).

Alıçlar ülkemizin soğuk ve kurak bölgelerinde, kırsal ve kentsel peyzajın önemli bitkileri olmaları yanında, içerdikleri yüksek vitamin değerleri ile sosyal ormancılık açısından da önemlidirler.

Potansiyel kullanım alanlarına ve bilinen faydalarına rağmen, alıç henüz hak ettiği ilgiyi yeterince görmeyen ve ihmal edilmiş olan bir tür olmaktadır. Ağaç şekli ve güzel çiçeklerinden dolayı süs bitkisi olarak kullanılması dışında genellikle yabani bir tür olarak bilinmektedir. Gerek ülkemizde gerekse diğer ülkelerde alıcın ticari yetiştiriciliği pek yapılmamaktadır. Bu nedenlerle, meyveler genellikle doğal popülasyonlardan toplanarak değerlendirilmektedir.

Son yıllarda, farklı ülkelerde çoğunlukla doğadan toplanan alıç meyvelerinin özellikle kimyasal içeriği ve pomolojik özellikleri üzerine çok sayıda araştırmanın yapıldığı

(13)

3

görülmektedir. Ayrıca tıp alanında, alıç meyvelerinin içerdiği maddelerin insan sağlığı üzerine yaptığı etkileri araştıran çalışmaların sayısı da her geçen gün artmaktadır. Tıp alanında yapılan çalışmalar özellikle kalp sağlığı üzerine alıç meyvesinin olumlu etkiler yaptığını göstermektedir. İnsan sağlığına yararlı olan doğal ürünlere yönelimin artması yakın gelecekte bu yabani meyve türünün ticari kültürüne olan ihtiyacı ortaya koymaktadır. Bu nedenle, alıç dahil olmak üzere, ülkemizde doğal olarak yetişen ve farklı kullanım alanları olan türlerin araştırılması ve çoğaltılması önem kazanmaktadır. Küresel ısınma ve kuraklaşmaya paralel olarak, kurağa dayanıklı anaç ve daha az sulama gerektiren süs bitkilerinin kullanımının önemi her geçen gün artmaktadır. Bu durumda alıç kurağa dayanıklı tür olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, yetiştiriciliği, uygun tipler (çeşitler) ve özellikle çoğaltılması üzerine yeterli araştırma yapılmamış olduğundan, alıca olması beklenen talebin kısa sürede karşılanması mümkün olmayacaktır. Bu durumda, uygun vejetatif çoğaltma metodunun geliştirilmesi etkili olacaktır (Gökbunar, 2007).

Alıç ağacının yaprak, çiçek ve meyveleri ortaçağdan beri özellikle kalp destekleyici ve kalp-damar sistemi fonksiyonlarını normalize etmek için kullanılmaktadır. Her biri, bitkiye çok güçlü antioksidant özellikler veren flavonoid (flavonlar) bileşikleri açısından oldukça zengindir. Avrupalı araştırmacılar, bu bitkinin kalp ve beyne olan kan akışını ve kalbin kasılma gücünü artırdığını, kalbi düzensiz atışlara (kalp ritm bozukluğu) karşı koruduğunu ve kan basıncını (tansiyon) dengelediğini göstermişlerdir. Alıç, çeşitli kalp ve kan dolaşımı hastalıklarında rahatlıkla kullanılabilecek ender bitkilerden en başta gelenidir. Kalp ritim bozuklukları (arrhythmias), sinirsel kalp çarpıntıları, kalp yetmezliği, ağır enfeksiyon hastalıkları sonrasındaki kalp kasları zafiyeti, kalp krizi sonrası, yüksek kan basıncı, damar sertliği alıç meyvesinin başarıyla kullanılabileceği alanlardır. Alıç, bedendeki sıvı birikimlerinin dışkılanmasını da sağlayabilir. Ayrıca, sinir sisteminde yatıştırıcı, spazmları azaltıcı, idrar söktürücü etkileri de vardır. Alıç’ın içerdiği maddelerde vücutta birikme, zehirlilik ve alışkanlık yapma gibi özellikler olmadığından uzun süreli kullanıma uygundur (Anonim, 2012) Alıç meyvesinin en önemli özelliklerinden birisi de oldukça yüksek miktarlarda mineral madde içermesidir. Meyveler başta Ca, P, K, Mg ve Fe olmak üzere yüksek miktarda

(14)

4

mineral madde içermektedir. Ayrıca, meyveler karbonhidrat, şeker ve vitamin (özellikle C vitamini) bakımından oldukça zengindir. Eylül ayının son haftasında olgunlaşan alıç meyveleri yaş olarak tüketiminin yanı sıra sirke, marmelat ve reçel yapılarak da değerlendirilmektedir.

Bu çalışmada, vejetatif çoğaltılması konusunda fazla bilgi bulunmayan alıcın çelikle çoğaltma potansiyelinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada farklı zamanlarda alınan çeliklere farklı dozlarda IBA uygulaması yapılarak, uygun çelik alma zamanı yanında uygun hormon dozunun belirlenmesi hedeflenmiştir.

(15)

5

Şekil 1.1 Taxonların coğrafi dağılımını gösteren karelere bölünmüş Türkiye haritası. Türkiye bitkileri veri servisine göre B10 ve C10 kareleri dışında kalan diğer bütün bölgeler Crataegus cinsinin doğal yayılış alanına girmektedir (Gökbunar, 2007).

(16)

6 2. KAYNAK ÖZETLERİ

2.1 Alıç konusunda yapılan genel çalışmalar

Türkiye, meyve yetiştiriciliği bakımından dünya ülkeleri arasında önemli bir konuma sahiptir. Ticari olarak yetiştiriciliği yapılan birçok meyve türünün yanında, Ülkemiz aynı zamanda birçok yabani türün doğal yayılış ve çeşitlilik alanı durumundadır. Tarih boyunca, Anadolu’da yaşamış milletler kültür meyvelerinin yanında çevrelerinde doğal olarak yetişen yabani meyve türlerinden de farklı amaçlar için yararlanmışlardır. Günümüzde yabani meyve türlerinden yararlanma geleneği hala devam etmekte, fakat bu kullanım şekilleri daha düzenli ve bilinçli olmaktadır. Elde edilen bilgiler sonucunda yabani türlerden bazıları daha fazla kullanım alanı bulmakta veya çeşitli nedenlerden dolayı diğerlerine göre daha fazla önem kazanmaktadır. Günümüzde farklı kullanım alanlarıyla öne çıkan yabani meyve türlerinden biriside alıç olmaktadır.

Ülkemizde alıç konusunda yapılmış fazla çalışma bulunmamaktadır. Bu meyve türü konusunda yapılan çalışmalardan birkaç tanesi, doğada bulunan tipler içinden meyve özellikleri bakımından üstün olanları belirlemek üzerinedir. Karadeniz ve Kalkışım (1996), Van ilinin Edremit ve Gevaş ilçelerinde yetişen alıçlar arasından yapmış oldukları seleksiyon çalışmasında verim ve kalite bakımından üstün özellik gösteren 14 tip belirlemişlerdir. Çalışma sonucunda, bu tiplerde meyve ağırlığının 0,81-2,14 g, suda çözünür kuru madde oranının %12,20-27,20, pH 3,47-4,45, et oranlarının %70,27-82,83, çekirdek ağırlıklarının 0,17-0,55 g, meyve eninin 10,74-17,06 mm ve meyve boyunun 10,65-15,49 mm arasında değişim gösterdiği belirtilmiştir. Malatya’nın Hekimhan ve Yazıhan ilçelerinde doğal olarak yetişen alıç popülasyonlarında meyve kalitesi yüksek tipleri seçmek amacıyla yapmış oldukları çalışmada, pomolojik ölçümleri her ağaçtan topladıkları 25 meyve üzerinden yapmışlardır. Çalışmada, ortalama meyve ağırlığı 7,78-2,16 g, suda çözünür kuru madde miktarı %18.83-12.80, et/çekirdek oranı 6.86-2.55, çekirdek ağırlığı 1.16-0.77 g ve toplam asitlik 1.69-1.29g/100 ml olarak belirlenmiştir (Asma ve Birhanlı, 2003).

(17)

7

2.2. Çelikle çoğaltma ve alıcın çoğaltılmasıyla ilgili çalışmalar.

Bitkilerin çoğaltılması başlıca iki metottan birisi ile yapılmaktadır. Bunlardan birincisi generatif çoğaltma olarak da isimlendirilen tohumla yapılan çoğaltma şeklidir. Ancak meyve yetiştiriciliğinde tohumla çoğaltma özel amaçlar dışında tercih edilen bir yöntem değildir. Tohumla çoğaltma ıslah çalışmalarında ve bazı meyve türlerinde aşı ile üretimde gerekli olan anaçların elde edilmesinde kullanılmaktadır (Özbek, 1977). Alıcın tohumla çoğaltılması konusunda birkaç çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalardan birinde Gültekin (2007), sonbaharda topladığı alıç meyvelerinden tohumları çıkararak Ekim ayında, 5’li çizgi ekim uygulaması ile metrekareye 100-200 g tohum gelecek şekilde ekim yapmış ve % 35-60 oranında çimlenme elde ettiğini kaydetmiştir. Benzer şekilde, alıç tohumlarında dinlenmeyi ortadan kaldırmak amacıyla yapılan bir başka çalışmada, tohum amacıyla alıç meyvelerinin en iyi toplanma zamanının Ekim ayı olduğu bildirilmiştir. Meyve etinden çıkarıldıktan sonra tohumların oda sıcaklığında %10 nem sağlanıncaya kadar kurutulması gerektiğini kaydedilmiştir. Aynı çalışmada katlandıktan sonra sülfürik asit ile aşındırılan tohumların çimlenme oranına karşın katlama sonrası herhangi bir aşındırma muamelesi uygulanmadan 25 o

C de ekilen tohumlarda çimlenme oranının daha yüksek olduğu görülmüştür (Borkowska, 2002) Tabii ve suni melezlemeler sonucunda meydana gelmiş olan meyve ağaçlarının genetik yapısı heterozigottur. Kendine uyuşmazlık, çiçek tozu kısırlığı ve morfolojik kısırlık gibi durumların mevcut olması pek çok meyve türünde yabancı döllenmeyi zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle tohumdan üretilen bitkiler birbirine benzememekte ve farklı özellikler göstermektedirler. Ekonominin birçok sektöründe olduğu gibi ticari amaçlı yapılan meyvecilikte de amaç standart üretim yapmaktır. Standart üretim yapmanın vazgeçilmez koşulu ise üstün özelliklere sahip standart çeşitlerle bahçe tesis etmektir. Standart meyve çeşitlerinin özelliklerini koruyarak üretilebilmesi için ise vejetatif üretme metotlarını kullanmak gerekir.

Bir vejetatif çoğaltma yöntemi olan çelikle çoğaltmada, bir gövde, kök veya yaprak ana bitkiden kesilmekte ve uygun çevre koşullarında kök ve sürgün vermesi sağlanmaktadır. Bu şekilde oluşan bağımsız yeni birey ana bitkideki tüm özellikleri aynen taşımaktadır. Çelikle çoğaltma, herdem yeşil, geniş ve iğne yapraklı bitki türlerinde olduğu kadar,

(18)

8

yapraklarını döken meyve ağaçları ve çalı türlerinin de önemli ve pratik çoğaltma yöntemidir (Hartmann ve Kestler 1974).

Çelikle çoğaltma klonal rejenerasyon yeteneği olan bitkiler için en ucuz ve en pratik yöntemdir. Gövde çelikleri ile çoğaltmada istenilen şey, çelikten yeni bir kök sisteminin oluşmasıdır. Çünkü çelik üzerinde sürgünlerin meydana gelmesini sağlayacak tomurcuklar zaten bulunmaktadır (Çelik, 1992).

Çelikle çoğaltmada, çelik alınan ana bitkinin yaşı, çeliğin alınma zamanı, çelik tipi ve boyu, çelik üzerinde vejetatif göz veya yaprağın olup olmaması, ana bitki veya çeliğin su ve besin maddesi içeriği gibi faktörlerin başarıyı etkilediği kaydedilmiştir (Garner ve Chaudri, 1976; Hartmann ve ark., 1990). Hartmann ve Kester (1974), çelikle çoğaltmada yeterli köklenmeyi sağlamak için 3 koşulun önemli olduğunu bildirmişlerdir. 1- Çelik kaynağı ve içsel durumu, 2- Çeliğin hazırlanması ile dikimi arasındaki uygulamalar, 3-Köklenme dönemi içindeki çevre koşulları.

Bazı araştırıcılar, çeliklerin dikildiği ortamın türünün ve ortamın sıcaklık ve nem içeriğinin de köklenmede etkili olduğunu vurgulamışlardır. Özellikle yarı odun veya yeşil çeliklerle çoğaltmada; çeliğin köklenme süresince canlı kalabilmesi ve maksimum yenilenme yeteneğini elde edebilmesi için (özellikle zor köklenen tür ve çeşitlerde) su, sıcaklık, ışık ve köklenme ortamı gibi bazı koşulların optimum düzeyde tutulması gereklidir. Çeliği köklenme süresince sabit tutmak, çelik için gerekli nemi sağlamak ve çeliğin tabanına hava girişine izin vermek gibi önemli görevleri bulunan köklendirme ortamının çok değişik tipleri bulunmaktadır. Bunlar; peat yosunu, kum, vermikulit, ve perlit ile bunların değişik oranlardaki karışımlarıdır. Perlit iyi bir köklendirme ortamı olup kolay ve ucuza temin edilebilmesi nedeniyle daha çok tercih edilmektedir

Yaprağını döken meyve türlerinde çeliklerin alınma döneminin köklenme üzerine etkisi büyüktür. Odun çeliklerinin ağaçların dinlenme döneminde alınmasına karşılık yeşil çeliklerin mümkün olduğu kadar erken dönemde alınması gerekmektedir. Yeşil çeliklerde yapraklar tam büyüklüğünü almış olmalıdır. Birçok elma çeşidinde çelik alma

(19)

9

tarihinin bir ay gecikmesi ile uyarıcı maddelerin etkilerinde azalmanın ortaya çıktığı belirlenmiştir (Dumanoğlu ve ark., 1998).

Çeliklerin köklendirilmesinde hormonların önemi 1925-1935 yılları arasında anlaşılmaya başlamıştır. 1934 yılında ürede Indole Asetik Asitin (IAA) bulunduğu tespit edilmiş ve 1935 yılında da Fischinch ve Laibach bu maddenin kök oluşumunda uyartıcı etkiye sahip olduğunu saptamışlardır. Aynı yıl Zimmerman ve Vilcoxon yeni sentetik hormonlar bulmuşlar ve bunları çelikleri köklendirme denemelerinde kullanmışlardır (Kankaya, 1996). Günümüzde köklenmeyi uyartıcı birçok sentetik madde bulunmaktadır. Bunlar saf halde ya da dolgu maddesi eklenmiş hazır preparatlar şeklinde çeliklere uygulanabilmektedir. Bunlar arasında en yaygın olarak kullanılanlar IBA ve NAA gibi sentetik oksinlerdir.

Dumanoğlu ve ark. (1998), ahlatın köklendirilmesinde IBA ve Putrescine’nin etkilerini denemiş ve en iyi sonuçları 8000 ppm IBA ve 1500 ppm Putrescine uygulamasıyla elde etmiştir. Kızmaz (1991), bazı yapraklı türlerin çelikle köklendirilmesinde % 0.5 IBA kullanarak % 53 başarı elde ettiğini kaydetmiştir.

Diğer taraftan, çelikle çoğaltma her bitkide istenen başarı düzeyini vermemektedir. Farklı büyümeyi düzenleyiciler kullanılmasına rağmen birçok bitkide istenen başarı düzeyi yakalanamamaktadır. Büyümeyi düzenleyici maddeler her bitkiye çelikle çoğalma imkanı veren etkili maddeler değildir. Bu maddeler daha çok çelikle çoğalma yeteneği olan türler ve çeşitlerde köklenme süresinin kısalmasında ve köklenme oranını artırmasında yardımcı rol oynamaktadır (Yahyaoğlu, 1980). Farklı büyüme düzenleyiciler uygulanmasına rağmen köklenmeyen bitkiler bulunmaktadır

Alıcın çoğaltılması özellikle çelikle çoğaltılması konusunda literatürde fazla bilgi bulunmamaktadır (Gökbunar, 2007 ). Yaptığımız literatür araştırmasında, bu konuda tek bilgi Hartmann ve ark (1997) tarafından yapılan bir çalışmadır. Bu çalışmada araştırıcılar alıç yeşil çeliklerinde 8000 ppm IBA, 2000 ppm NAA uygulamasıyla % 35 köklenme başarısı elde ettiklerini kaydetmişleridir. Bu çalışmada, çelikle çoğaltılması konusunda fazla bilgi bulunmayan alıcın çelikle çoğaltılabilme olanaklarının belirlenmesi amaçlanmıştır.

(20)

10 3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. Materyal

Çalışma, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, İç Anadolu Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (Ankara) Araştırma ve Uygulama Serasında kurulmuş olan çelikle çoğaltma ünitesinde yürütülmüştür. Araştırmada materyal olarak kullanılan alıcın odun ve yarı odunsu çelikleri Çamkoru Dr. Fuat ADALI Ormanı’ndaki Crataegus orientalis türüne ait ağaçların (Şekil 3.1) bir yaşlı dallarından alınmıştır.

3.2.Yöntem

Çeliklerin alınacağı ağaçlar bir yıl öncesinden seçilmiş ve sürgün vermeye zorlanması içim tıraşlama kesim yapılmıştır. Odun çeliği alınırken, ağaçların bir yaşlı pişkinleşmiş sürgünleri tercih edilmiştir. Çelikler 4-5 gözlü olarak hazırlanmıştır. Hazırlanan çelikler, hormon uygulamasından önce % 0.3’lük fungusite (Pomorsol Forte) batırılmıştır. Aynı fungusit uygulaması çeliklerin dikileceği ortama da uygulanmıştır. Hormon uygulamalarından sonra çelikler içinde perlit bulunan ve alt ısıtma sıcaklığı 22-24 C olan köklendirme masalarına dikilmiştir (Şekil 3.2). Köklendirme serasında nispi nem % 60-70 civarında tutulmuştur. Odun çeliklerinde sisleme çalıştırılmamış yeşil çelikler ise köklenme süresi boyunca sisleme sistemi 5 dakikada bir 7 saniye süreyle çalıştırılmıştır.

Deneme 2009, 2010 ve 2011 yılların boyunca üç yıl süreyle yürütülmüştür. Denemenin birinci yılında, 3 Aralıkta alınan odun çelikleri 0 (kontrol), 500, 1000, 2000, 4000, 6000 ve 8000 ppm IBA ile muamele edilmiştir. Denemenin ikinci yılında (2010) ise odun çelikleri Mart ayında alınmış ve aynı hormon uygulamaları yapılmıştır. Üçüncü yıl (2011) ise hem odun hem de yarı odunsu çelikler kullanılmıştır (Şekil 3.3). Odun çelikleri 18 Mart tarihinde alınmış ve aynı konsantrasyonda hormon uygulamaları yapıldıktan sonra köklendirme ortamına dikilmiştir. Yarı odun çelikleri ise 24 Ağustos tarihinde alınmış ve aynı şekilde kontrol uygulaması birlikte 7 farklı IBA uygulamasına tabi tutulduktan sonra köklendirme ortamına dikilmiştir (Şekil 3.4).

(21)

11

Deneme tam şansa bağlı deneme desenine göre 3 tekerrürlü ve her tekerrürde 20 çelik olacak şekilde kurulmuştur. Sadece 2011 yılında kullanılan yeşil çeliklerde uygulama başına kullanılabilecek çelik sayısı 60 yerine 50 adet olduğundan deneme 5 tekerrürlü her tekerrürde 10 çelik olacak şekilde düzenlemiştir.

Köklenme ortamında odun çelikleri yaklaşık 90 gün, yeşil çelikler ise 60 gün bekletildikten sonra çıkarılmış ve gerekli gözlem ve ölçümler yapılmıştır. Köklenme ortamından çıkarılan çeliklerde kallüs oluşturma ve köklenme oranı yanında, ortalama kök uzunluğu, kök çapı ve çelik başına kök sayısı tespit edilmiştir.

(22)

12 Şekil 3.2 Perlit ortamına odun çeliklerinin dikimi

(23)

13

(24)

14 4. BULGULAR ve TARTIŞMA

Denemenin birinci yılında (2009), 3 Aralık tarihinde alınan ve farklı konsantrasyonlarda IBA uygulanan alıç odun çeliklerinin kallüs oluşturma ve köklenme durumları Çizelge 4.1’de görülmektedir. Çizelgeden de açıkça görüldüğü gibi kontrol uygulaması yanında, 6 farklı IBA uygulamasından da hiçbir köklenme elde edilememiştir. Çeliklerde köklenme yanında kallüs oluşumu gözlenmemiştir. Uygulama başına kullanılan 60 adet çelikten, 500 ppm uygulamasında sadece 1, 1000 ppm uygulamasında 2, 2000 ppm uygulamasında ise 3 adet çelikte kallüs oluşumu gözlenmiştir.

Çizelge 4. 1 Aralık 2009 tarihinde alınan ve farklı konsantrasyonlarda IBA uygulanan alıç odun çeliklerinin kallüs oluşturma ve köklenme oranları

IBA Dozu (ppm)

Toplam alınan çelik (adet) Kallus oluşturan çelik (adet) Köklenen çelik (adet) Kontrol 60 0 0 500 60 1 0 1000 60 2 0 2000 60 3 0 4000 60 0 0 6000 60 0 0 8000 60 0 0

Benzer durum 2010 yılında alınan odun çeliklerinde de gözlenmiş olup, kontrol çeliklerinin hiçbiri köklenmezken, kullanılan 6 farklı IBA dozlarının da hiçbir etkisi görülmemiştir. Uygulanan 6 farklı IBA uygulamasının hiç biri, alıç çeliklerinde kallüs oluşumu açısından da etkili olmamıştır. Bu dönemde kullanılan toplam 420 çelikten sadece 6 tanesinde kallüs oluşumu gözlenmiştir. Bunlardan bir tanesi kontrol uygulamasında, 2 tanesi 1000 ppm IBA uygulanan çeliklerde, 3 adedi ise 2000 ppm IBA uygulanan çeliklerde görülmüştür (Çizelge 4.2).

(25)

15

Çizelge 4.2. 2010 yılında alınan ve farklı dozlarda IBA uygulanan alıç odun çeliklerinin kallüs oluşturma ve köklenme durumları

IBA Dozu (ppm)

Toplam alınan çelik (adet) Kallus oluşturan çelik (adet) Köklenen çelik (adet) Kontrol 60 1 0 500 60 0 0 1000 60 2 0 2000 60 3 0 4000 60 0 0 6000 60 0 0 8000 60 0 0

Denemenin üçüncü yılında (2011), Mart ayında da yine uygulama başına 60 çelik kullanılmış ve hormon uygulamaları dahil hiçbir çelikte adventif kök oluşumu gözlenmemiştir (Çizelge 4.3).

Çizelge 4.3. Mart 2011’de alınan Alıç Odun çeliklerinin, IBA uygulamasına göre kallüs ve köklenme durumları.

IBA Dozu (ppm)

Toplam alınan çelik (adet) Kallus oluşturan çelik (adet) Köklenen çelik (adet) Kontrol 60 0 0 500 60 1 0 1000 60 0 0 2000 60 3 0 4000 60 0 0 6000 60 0 0 8000 60 0 0

(26)

16

Bütün uygulamalar itibarı ile kullanılan 420 çelikten sadece 4 tanesinde kallüs oluşumu gözlenmiştir. Bunlardan bir tanesi 500 ppm (Şekil 4.1), 3 tanesi ise 2000 ppm IBA uygulanan çeliklerde görülmüştür (Şekil 4.2).

Şekil 4.1. 500 ppm IBA uygulanmış odun çeliğinde kallus oluşumu

(27)

17

Denemenin üçüncü yılında, odun çeliklerine uygulanan IBA’nın yüksek konsantrasyonlarından bile sonuç alınamamış, 90 gün sonra sökülen çeliklerin büyük bir kısmının canlılığını kaybettiği görülmüştür (Şekil 4.3 ve 4.4).

Şekil 4.3. 8000 ppm IBA uygulanmış odun çeliklerin görünümü

Şekil 4.4 4000 ppm IBA uygulanmış odun çeliklerin görünümü

Odun çeliklerinden istenen başarı düzeyi elde edilemeyince, 2011 yılında yarı odun çelikleri ile deneme kurulmuştur. Ağustos sonunda alınan yarı odun çeliklerine yine kontrol dışında 6 farklı IBA dozu uygulaması yapılmıştır. Ancak, odun çeliklerinde olduğu gibi yarı odun çeliklerinde de hiçbir çelikte adventif kök oluşumu görülmemiştir

(28)

18

Çizelge 4.4). Altı faklı IBA dozu uygulanmasına rağmen, ne düşük dozlarda ne de yüksek dozlarda köklenme olmadığı gibi kallüs oluşumu da gerçekleşmemiştir. Kullanılan toplan 350 çelikten sadece bir tanesinde az miktarda kallüs oluşumu gözlenmiştir (Şekil 4.5).

Şekil 4.5. 500 ppm IBA uygulanmış yarı odunsu çelikte kallus oluşumu

Çizelge 4.4. Ağustos 2011’de alınan yarı odunsu çeliklerin, IBA uygulamasına göre kallüs ve köklenme durumları.

IBA Dozu (ppm)

Toplam alınan çelik (adet) Kallus oluşturan çelik (adet) Köklenen çelik (adet) Kontrol 50 0 0 500 50 1 0 1000 50 0 0 2000 50 0 0 4000 50 0 0 6000 50 0 0 8000 50 0 0

(29)

19

Çalışma sonucu, çelikle çoğaltılması konusunda fazla bilgi bulunmayan alıcın zor köklenen bir tür olduğu açıkça görülmüştür. Alıcın çelikle çoğaltılması konusunda literatürde fazla bilgiye rastlanılmamıştır. Bu konuda bulduğumuz tek bilgi Hartman ve Kester (1997)’e ait olup, bu araştırıcılar, alıcın yeşil çeliklerine IBA ve NAA beraber uygulanmasından % 25 köklenme başarısı elde edildiğini kaydetmişlerdir. Bizim çalışmamızda ise hiç köklenme elde edilememiştir. Bu durum çelik alınan anaçların yaşı ve beslenme durumlarından kaynaklanmış olabilir. Çelikle çoğaltmada köklenme başarısı üzerinde çelik alınan ana bitkinin yaşının etkili olduğu, genç bitkilerden alınan çeliklerin, yaşlı bitkilerden alınanlara göre daha kolay köklendiği birçok araştırıcı tarafından bildirilmiş durumdadır (Yahyaoğlu, 1980; Yahyaoğlu, 2000;Davies ve ark., 1982). Bu çalışmada çelik alınan ana bitkilerin yaşı 35-40 civarındaydı.

Çeliğin köklenmesinde, çeliğin besin düzeyinin de etkili olduğu bildirilmektedir (Kramer, 1960). Birçok araştırıcı karbonhidrat içeriği ile köklenme arasında olumlu bir ilişkinin olduğunu bildirmiştir (Altman ve Wareling 1975; Yalçın 1984). Çalışmada, kullanılan çeliklerin köklenmemesi ana bitkilerin beslenmesinin yetersiz olmasından kaynaklanmış olabilir. Nitekim bu çalışmada çelikler doğal gelişme ortamında bulunan ağaçlardan alınmıştır.

Çoğu zaman köklenme için uygun ortama konan çeliklerde, yaralamaya karşı bir tepki olarak, çeliğin dip kısmında kallüs dokusu oluşmaktadır. Bu kallüs tabakası parankima hücrelerinin düzensiz bir şekilde yığın halinde birikmesiyle oluşmaktadır. Yavaş köklenen bitkilerde kallüs oluşumunun yararlı olduğuna inanılmaktadır. Çünkü kallüs dokusunun meydana getirdiği koruyucu tabaka, çeliğin alt kısımdan çürümesini geciktirmektedir. Bazı hallerde de kallüs dokusu çeliğin su almasına yardımcı olarak kurumasını önlemektedir (Pontikis ve ark. 1979; Koyuncu, 1997). Bu çalışmada hormon uygulamasına rağmen birkaç çelik dışında kallüs oluşumu gözlenmemiştir. Bu nedenle çeliklerin çoğu köklenme ortamında bekletilirken canlılığını kaybetmiştir.

Oksin grubu hormonların, bunlardan özellikle IBA’nın birçok bitki çeliklerinde adventif kök oluşumunu teşvik ettiği iyi bilinmektedir. Bu çalışmada ise 500 ile 8000 ppm arasında altı farklı IBA uygulaması yapılmış olmasına karşın köklenme elde

(30)

20

edilememiştir. Bu durum alıç çeliklerinde köklenme için oksinin yeterli olmadığını açıkça göstermektedir. Oksinlerin veya diğer büyüme düzenleyicilerin her durumda etkili olmadığı bazı bitkilerde köklenme üzerinde etkisiz olduğu başka araştırıcılar tarafından da bildirilmiştir (Nanda ve Anand, 1970). Yahyaoğlu da (1980) gelişme düzenleyici maddelerin her bitkiye köklenme imkanı veren maddeler olmadığını, ancak köklenme süresinin kısalmasında ve köklenme oranının artırılmasında etkili olduklarını bildirmiştir.

(31)

21 5. SONUÇ VE ÖNERİLER

Meyve ve çiçeklerinin insan sağlığı için yararlı birçok madde bakımından zengin oluşu alıcın önemli tıbbi bitkiler arasında yer almasını sağlamaktadır. Bahçe kültürleri dikkate alındığında ise alıcın; bazı yumuşak çekirdekli meyve türleri için anaç olarak kullanma potansiyeline sahip olduğu ve ayrıca ağaç şekli ve güzel çiçeklerinden dolayı süs bitkisi olarak peyzajda geniş bir kullanım alanına sahip olduğu bilinmektedir.

Bütün özellikleri dikkate alındığı zaman, özellikle küresel ısınmaya paralel olarak, kurağa dayanıklı anaç ve daha az sulama gerektiren süs bitkileri kullanımının her geçen gün daha önem kazanmasından dolayı yakın gelecekte alıca olan talebin artması beklenmektedir. Beklenen talebin karşılanması ancak etkili çoğaltım protokollerinin geliştirilmesiyle mümkün olabilecektir. Bundan dolayı çelikle çoğaltım tercih edilebilecek çoğaltım şekillerinden biri olmaktadır.

Yukarıda bahsedilen düşünceler doğrultusunda bu çalışmada alıcın çelikle çoğaltılma imkanlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla çelikle çoğaltmada başarıyı artıma amacıyla yaygın olarak kullanılan oksin grubu hormonlardan IBA kullanılmıştır. Üç yıl süreyle yürütülen bu çalışmada, farklı zamanlarda alınan çeliklere, düşükten yükseğe doğru 6 farklı hormon dozu kullanılmasına rağmen hiçbir dozda köklenme elde edilememiştir. Çalışma sonunda alıç odun ve yarı odunsu çeliklerin köklenmesinin zor olduğu ve köklenme için oksin uygulamasının yeterli olmadığı görülmüştür. Bu nedenle alıcın çelikle çoğaltılması konusunda yapılacak çalışmalarda oksin grubu hormonlar yanında poliaminler gibi diğer gelişme düzenleyicilerin birlikte kullanılması daha iyi sonuçların alınmasına imkan sağlayabilir.

(32)

22 KAYNAKLAR

Altman, A. ve Wareling, P.E. 1975. The effects of IAA on supper accumulation and basipetal transport of 14 C labelled assimilates in relation to root formation in Phaselous vulgaris cuttings. Physiol Plant. 33: 32-38.

Anonim, 2012. www.bitkisel-tedavi.comalic/.htm (Erişim tarihi 2012)

Asma, B. M., Birhanlı, O. 2003. Malatya ve çevresinde doğal olarak yetişen alıçlarda seleksiyon çalışmaları . Türkiye IV. Ulusal Bahce Bitkileri Kongresi. Akdeniz Universitesi Ziraat Fakültesi Bahce Bitkileri Bölümü, Antalya, 61-62

Borkowska, B., 2002. Breaking of seed Dormancy, Germination and Seedling Emergence of the Common Hawthorn ( Crataegus monogyna Jacp). Dendrobiology47 (Supplement):61-70

Çelik, A., 1992. Cevizlerin (Juglans regia L) çeliklerle üretilebilirlikleri üzerine bir araştırma. YYÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi. Van.

Dönmez, A. A., 2003. The Genus Crataegus L. (Rosaceae) with special reference to hybridization and biodiversity in Turkey, Turkish Journal of Botany, 27: 28: 29-37, (2004).

Dönmez, A. A. & Dönmez, E. O. 2005. Crataegus turcicus (Rosaceae), a new species from NE Turkey. Ann. Bot. Fennici 42: 61-65..

Dumanoğlu, H.; Aygün, A.; Alay, A.; Güneş, N.T,; Özkaya, M.T., 1998. Ahlatın (Pyrus elaeagrifolia Pall.) yeşil çeliklerinde köklenme ve sürme üzerine çelik alma zamanı IBA ve Putrescine’in etkileri Tr. J. Of Agriculture and Forestry, 23 (1999) 559-565 TUBITAK

Garner, R.J. and S.A. Chaudri, 1976. The Propagation of Tropical Fruit Trees. Hort. Rev. No.5. Comm.Bureau of Hort. And Plant. Crops. East Malling, England. FAO and Commonwealth Agr. Bureau.

(33)

23

Gökbunar, L. 2007. Alıç ( Crataegus sp. )’ın in vitro mikroçoğaltımı, Kahramanmaraş Sütcü Imam Universitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Kahramanmaraş.

Gültekin, H. C. 2007. Yabani meyveli ağaç türlerimiz ve fidan üretim teknikleri.. Çevre Ve Orman Bakanlığı, Ağaçlandırma Ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü, Fidanlık Ve Tohum İşleri Daire Başkanlığı, Ankara.

Hartmann, H.T ve Kestler, D.E. 1974. Bahçe Bitkileri Yetiştirme Tekniği (Çevirenler: Kaşka, N ve Yılmaz, M.). Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yay. No:79, Adana. Hartmann, H. T.; Kester, D. H. and Davies, F. T. Jr., 1990. Plant Propagation, Principles and Practices. 5th Ed. Prentice Hall Inc., Englewood Cliffs, New Jersey, 647p. Hartmann, HT., Kester, DE., Davies, JR. FT, Geneve, RL. 1997. Plant propagation: principles and practices. 6th ed. Upper Saddle River, NJ: Prentice Hall. 770 p.

Kankaya, 1996. Şeftalilerin çelikle çoğaltılması ve köklenme ile bünyesel hormonlar arasındaki ilişkiler. YYÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı. Van. Karadeniz, T.; Kalkışım, Ö 1996. EDREMİT VE Gevaş İlçelerinde Yetişen Alıç (Crataegus azarolus L.) Tiplerinin Meyve Özellikleri ve Ümitvar Tiplerin Seçimi. Kızmaz, M. 1991. Bazı yapraklı ağaç türlerinin vejetatif yolla üretilmesi üzerine araştırmalar ,Ormancılık Araştırma Enstitüsü Yayınları, Teknik Bulten N0:262

Koyuncu, F. 1997. Fındık, antepfıstığı ve ceviz çeliklerinde köklenmenin anatomik ve histolojik olarak incelenmesi üzerine araştırmalar. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (Basılmamış doktora tezi).

Kramer, P.J. ve Kozlowoski, T. 1960. Reproduction in physiology of trees. Mc. Grav-Hill. Book Company. 368-398, London.

Nanda, K.K. ve Anand, V.K. 1970. Seasonal changes in auxin effects on rooting of steem cuttings of Populus nigra and its relationship with mobilization of starch. Physiol.

(34)

24

Özbek, S. 1977. Genel Meyvecilik. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları III (Ders kitabı).

Pontikis, C.A., Mackenzie, K.A.D. and Howard, B.H. 1979. Establishment of initially unrooted stool shoot of M.27 apple rootstock. Journal of Horticultural Science, 54(1):79-85.

Yahyaoğlu, Z. 1980. Doğu ladini (Picea oriantalis L)’nin vegetatif yolla (çelikle) üretilmesi imkanları üzerinde araştırmalar. KTÜ Ormancılık Fakültesi (Yayınlanmamış Doktora Tezi)

Yahyaoğlu, Z; Ayan, S; Gerçek, V; Şahin, A, 2000. Alnus glutinosa subsp.barbata Çeliklerinde Köklendirme denemeleri. Trabzon Orman Araştırma Müdürlüğü Teknik Bülten 18.

Yalçın, İ., 1984. Ceviz (Juglans regia L) sürgün çeliklerinde kök oluşumunu etkileyen faktörler üzerinde araştırma (Doçentlik tezi) ,19 Mayıs Üniv. Fen-Edeb. Fak. Samsun.

(35)

25 ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler

Adı Soyadı : Gülper ÜNSAL

Doğum Tarihi ve Yer: 1970 -Kastamonu Medeni Hali : Bekar

Yabancı Dili: Almanca Telefon: 0 505 300 21 32

e-mail:gulperunsal@hotmail.com Eğitim

Derece Eğitim Birimi Mezuniyet

Tarihi Lisans Ankara Üniversitesi Ziraat Fak. Bahçe

Bitkileri Böl.

1995

Lise Ankara Yenimahalle Ticaret Lisesi 1987

İş Deneyimi

Yıl Yer Görev

1996 –1998 Karayolları Genel Müd. Ziraat Müh.

1998 – 2001 Ankara Orman İşl. Müd: Ziraat Müh. 2001- 2010 İç Anadolu Orm. Arşt. Müd. Ziraat Müh.

Referanslar

Benzer Belgeler

*Hayward: Dünyada en fazla yetiştirilen çeşit (Ticari üretimin % 80-90’ını oluşturur). 1920 yıllarında rastlantı çöğürü olarak bulunmuştur. 1930 yıllarında

Buna karşılık Prunus cerasifera grubuna giren (2n=16) erik çeşitleri kendine kısırdırlar, iyi bir verim için çeşit karışımı yapılmalıdır. Grup

 Kışın yaprağını döken bitki türlerinde odun çelikleri kış dinlenme döneminde, yapraklı yeşil çelikler ise tam odunlaşmamış sürgünlerden büyüme

Eğilimli arazilerde, daha yaşlı fındık ocakları ile üretim yapılan Doğu bölgesi ve nispeten düz-taban arazilerde, yeni fındıklıklarda üretim yapılan Batı bölgesi

Müzayedenin en çok ilgi gören parçalarından biri Başbakan Bülent Ecevit’in annesi Nazlı Ecevit’e ait olan ’Bebek’ isimli yağlıboya tablo oldu.. 12 milyar

Meyhane patroniçeleri NEVİN OKUMUŞ 15 yıldır meyhane işletiyor. Ağzına biradan başka içki sürmüyor. Meyhanede kavga çıkarsa personelden önce kendisi müdahale i

Özellikle sosyal sorunları, batıl inançları, aile geçim­ sizliklerini, yüzeyde kalan Batılılaşma anlayışlarını, ruh hastalarını konu edi­ nen eserlerinde daima

Alışılmışın Dışında Bir Yaklaşım Lehn, MÜHF’nin daha fazla oksijen vermesini sağlamak için hemoglobinle tam olarak nasıl bir etkileşime girdiğini bulmak için