•
NAMAZDAN
MAKSAT
~EDİR?
Doçent
Dr. Cavit
SUNAH
Islam
dininin
tcmel
kaynakları
beştir,
bunlardan
biri de kulluklar
(ibadctler)
dır
ı.Kulluk,
genel
olarak,
sözlerle
harı~ketlcrin
dc katıldığı,
korkuya,
ricaya,
fakat
bilhassa
muhabbete
ve m~habbetle
yükscltmeğı~
dayanan
2dinin
meydana
geti;diği
öyle bir
manevi
ve vicdanı
bağlılık deyimidir
ki hUlıda kulluk edenin kulluk edilene karşı yalvarışı,
O'nun büyük.
lüğü karşısıııda
alçalışı,
tam
bir kcndini
verişle
O'na
boyun
eğişi vardır.ı.
Bu yalvarışta,
bu
alçalışta,
t am bir kendini verişlc bu boyun eğmedl', o, cn son noktasındadır;
çünkü
büt.ün
bun.
larda
t.apma
kasdı
vardır.
Kulluk,
daha da ileri, kuııuk
edenle kulluk
edilen arasında,
birincinin
ikinciye
çeşitli derecc.
Icrde
yükselerek
yaklaşmasını
ve kavuşmasını
sağlayan
bir bağlılıktır.
Yükselerek
yaklaşma
ve kavuşma
gücü
de, derece
derece,
insanların
kendilerindedir
4.Şimdi,
kendisine
tam
bir muhahbı~t
ve kendini
veriş
içinde yahanlıp
tarımlacak,
dcrcce
derecc
yaklaşılıp
kavuşulabilecek
varlık
nedir?
Bu varlık, her şeyden önce, cansız olamaz. Cansız olamıyacağı
gibi sıradan
bir varlık ta ola.
maz. Bu öyle bir varlık olmalı ki O'na karşı kulluk etmck yerinde olabilsin ve O'da bu kulluğa hak
kazanabilsin
5.Böyle bir varlığın,
diğer büt.ün varlıkların
üstünde,
bir takım
özellikleri
olması
gerekir.
İşte
bu varlık,
galip
vasfiyle,
Yaratıcı
olan,
Bab 'tır,
Allah 't.ır
6.ı
Diğer dön!ii şunlrrdı: trikatlar, edepler, muameleler, eczalar.Bu h~ş temel dayanağın herbiri de aynca heşer bölüme aynlır. Fakat bu yolda bundan başka
sınıflama-lar da vardır.
2 Kulluğun ve kullnk etme duygıı,;uıııın temeli an"ak muhabbettİr. Bu duygu korku vc ricaya dayandırılamaz. 3 ~.JJ.&.
{'-'<:J
..;ı_.:;~ı
I.J~
~ .:;1
j.ıl ~ 4
~(,,!ı-4
"i
rı
"Ev Ademoğhı Şeytaııa tapınamanız içiıı, onun, sizin en hüyük düşmanınız, olduğuna size öğüt verınedim mi"'? "yetinde buna i~aret vardır. (Yasin: (0)İhadet. bir anlamda da itaattır.
4 ~
~41
"Biz ancak saua taparız" ayeelindc insanda açıkça güriilen kudret sıfatı huna delildir. (Fatiha: .1.) S Kullıık için ayrıca hk: Tefsir-i lley,avi: c:ı
s. 43--014, İstanbuL, 1285.6 Allah adı Cenabı Hak'klı! zalım gösleren addır. O'nun, haşka ha~ka bakımıardan, daha birçok adları
vardır. Mesela, bunlar arasında, bazılan vücud'a (ş~y, zıtl, nefs) gibi: hazıları vücııd'un niteliğine (kadim, ez~-li, ebedi, baki, ,"iim) ~İbi: bazıları gerçek sıfatlara (alim, kadir, hay, scmi, hasir) gibi: bazıları izafi sıfatlara (evvel, ahır, ziihir, hatın) gibi: hazıları selbi sıfatlara (kııddııs, selam) gibi; hazılan da fiillerine alanıettir. (ha-lık, razzak) gibi. .
Allah kelimesiIlin başka kelimeden çıktığını kabullenenler var, bu kelimeniıı Cen,ib-ı Hak'ka mahsns oldu-ğunu söyli)'enl •.r var. Birinciler, bu kelimeyi ma'hud a~ılamına gelan (ilah)'ıan, hayret etmek anlamına gelcn (ullah)tan, "'ğınmak anlamına gelen (e1eh)'ten, yükselrnek ve gizlenrnek anlamma gelen (Jeyh)'deıı, hayret et-ınek, hayra., olmak, korkmak, kederlenmek anlamına gelen (vcleh)'tcıı, ve aslı Süryani olalı (lfıhe)'den .... ilıı çıkarmağa çalışırlar. (Bak. Kamııs Tercümcsi: c. " s. 790. 8:H, 846).
Birçok İslam usfıleuları ve hukukçuları i,e AII"h kelimesinin doğrı,dan doğruya Cenab-ı "ak'ka has
oldu-ğunu süylcrlcr.
Allah ismi. C(~nah.ı IIak'k1l1 zalını gösterdiğinden, O'nun isimlerinin en hiiüüğii (ism-i ~ı'zaın) olarak
32
•
DOÇENT DR. CAvİT SUNAR
Bütün
bu husw;lar
Kur'an'da
şöyle deyimIenmektedir:
"Ey halk, sizi ve si?oen önce
gelen-leri yaratan
Rab'bııııza
kulluk
(ibadet
ve ubudiyet)
edin
ibelki korunimlardan
olursunuz
(ta
ki dalaletten
sıyrılıp kurtuluşa
ulaşan
korunanlar
topluluğuna
girmeye
ümit besleyebilesini?)"
2.Fakat
bu kadarla
iş bitmiş sayılmaz.
Allah'ın
yalnız adını anmak
ve bir takım
hareketlerde
bulunmakla
kulluk
tamamlanmış
olmaz.
Kulluğun
tam bir kulluk
olabilmesi
ve kulluk
edilene
yaklaşılıp
kavuşulabilmesi
için Allah'ın
ne olduğunu
bilmek
gerekir.
Çünkü
kulluk,
zorunlu
olarak,
insanı
kulluk
edilenin
bilgisine
götürür.
Asııda da insanı hayvandanayıran
vasıf,
yaptı-ğını sebep
ve sonuçlariyle
düşünı~rek,
bilerek
yapması,
gerek
kendisinin
gerek
çevresinin,
her
bakımdan
şuuruna
sahib
olmasıdır.
Kur'an'ın
özü olan Fatiha'da:
"Ancak
sana
kulluk
ederiz,
ancak
senden
yardım
dileriz"3
denmektedir.
Ancak
kendisine
kulluk
eoilen
ve ancak
kendisinden
yardım
oilenen
ise ancak
tek
olabilir,
Bir olabilir
4.Fakat,
varlığında
Bir olanın,
diğer varlıkların
üstünde,
yalnız
kendisind.e
olabilecek
çeşitli
özelliklere
de sahib
olması
gerekir,
ve O, bu özellikleriyle
bilinip
kavranmalıdır.
Bu sebeple,
Fatiha'da,
ancak
kendisine
tapılan
ve bazı özelliklerine
dokunulan
bu Bir olan Allah'ın,
bütün
rahmet
kendisine
mahsus
olan alemlerin
Hab'bı,
esirgeyici
(Rahman),
bağışlayıcı
(Rahim),
di.n
gününün
sahibi
5olduğu
belirtilmektedir.
Demek
ki Allah'ı
özüyle
birleyerek
6,özellikleriyle
de bilip
belleyerek,
kısaca:
İlk
olan .•
ilkler ilki olan, her kudret
ve kuvvetin
kaynağı,
her sebebin
sebep olanı, bütün
varlığın
sahibi
vücudu
vacip olan Allah'ın birliğini,
benzeri ve ortağı olamıyacağını,
her türlü tesbih
7ve hamd'ın
O'na
olduğunu
kabullenerek
O'ndan
başkasını
dince
de akılea
da
8kulluğa
layık
bulmayarak
i İbadet ve ubudiyet'in her ikisi de tapmak, kulluk etmek, itaat etmek ve bilhassa bOYliiIeğme ve alçalma an-lamında olmakla heraber aralarında ince bir fark vardır: İbadet, Allah'ı razı etmek; ubudiyyct, Allah'ın yaptığından razı olmaktır. İnsan, Allah'ın yaptığından razı oldukça Allah'a yakın olur, yakın oldukça da kiılluğu artar.
2
.:ıJA:j
r-QJ r-'¥
,jo.:t.
..iII
J
r-<:A..l>
..s..i!1
j'"f'.jiJ~1
,-",l:..!ı~ı
4.
(Bakara: 21).3 ~
!J4!
J ~!J4!
(Fatiha: 4.) İstiane, lügatta, yardım dilemek anlamınadır. Şeriat dilinde de Allahtarafından insanlara, bir işin meydana gelebilmesi için birinci derecede p;erekli ve zorunlu olan kudretin, tasavvurun
ve gerekli alet ve maddi şeylerin; ikinci derecede de bu işi yapmağı kolaylaştıracak araçlann bahşedilmesi ve
işte başarı sağlanması demektir.
Bir işin yapılmasında esas olan birinci dereceden şeylere-ki o işin kesin olarak yapılmasında insanın güç ve takatını sağlar- (İstitaat) denir ve şeriat tekliflerinin yerine getirilmesi yolunda insanın bunlara salıib olması şarttır; yoksa teklifler düşer. Halk dilinde (İtaat var takat yok) sözü, bu durumu en güzel şekilde deyimler.
İstitaat kelimesinin tefsiri için bak. Tefsir-i Reyzav.; e. I, s. 9.
4
..(,..1
..:lı\y
Ji
"söyle, Allah birdir" (İhlas: 1).i"'::-'1\<.>'" Iy.
~!
oJ) ~ ..:lı!
"ilfıh yok Allah varılır. hay ve kayyum olan yalnız O'dur" (Bakara: 255).5
J..-l!1
i
Y. ~LO
r..~)I.:r)l
.:ı;lWI ...,.,
j..:lı
.i+l \ (Fatiha: 1-4.)ii Birlemek te iki türlüdür: a- Allah'ı birlemek, yani bir Allah vardır başkası yoktur demek; b- Kulluk edileni birlemek, yani kulluk edilecek ancak bir Allah vardır denıek.
7 Teshih, tenzilı demektir. Beraet ve nezahet anlamına gelen sııbhan kelimesi de bu anlamı içermektedir. II Ebıi Hauife'ye I!üre Allah hakkındaki hilp;i müslümanlara ilk farz olan şeydir. Gerçekten de Allah hakkındaki bilgi akla aittir, şeriata ail değildir. Çünkü Kur'an'da şiiyle denmektedir:
'Y
"'-'*j.:..,w .;-
.J;~.i...
LS
L.
J"Hir resüı gündermey;ncc azap verici olmadık" (İsr.: 15.)
ı..;::;t.
.:ıı
eP .::--
.0...,,; jlil
.:ıl ••.•
.,,;
JIl~
y
l:.L.)
L;ir..!i
...,.,i~
"Biz ]\uh'u onlara elim azap gelmeden önce kavmini korkutsun diye günderdik" ("ulı: 1.).:ır ) •.•
~
~J.;:.LJI
r,ı'r
J~S'j;j
,jo "".~l:.~ lo
rı....;
(Ji
J...i
LS J...iJI~-f lJ-1...•
J...
,.i\.:.=:-...->-1 l.:.;j
y"Onlar cehennemde bağınyodar, Hahbimiz bizi çıkar, kütiiliikten p;ayri iyi işler yaparız. nen size şu müddetçe akıı ve muhakeıııe ile ümür sijrdürınedim mi? Biiyle felaketleri neden Iıatırlamaılıııız, ve size Peygamber gelmedi mi '!" (Fatır: 37.)o
J~l:..;. ~
J,AJI
~
lJ .•.••_' .\.<!
J "Biz düşiinsünler diye onlara ayetleri ulaştırdık" (Kasas: 51.),L:J .L'I ...,.,l:5"'"
...,.,L;J~I}JI ~l:.~
J.ü~T
iJJ.J:! !Jj~ ~i "Sana gönderilen bu kitap, çok hereketli bir kitaptır ki akıllılar onun ayetlerini düşünü" tedbir ederler" (Sad: 29.)]\".\MAZDAN MAKSAT NEDİR?
:n
kulluk
etmek
gerekir.
Büyülterck
ve muhabbctle
yapılan
kulluk,
fikiree
yapılacak
kutsallaştır-ma ilc t.akutsallaştır-mamlankutsallaştır-malı,
duygularda
ve düşüncelerde
kemale
ulaşılmalıdır
'. Hiilis kullukbudur.
K ulluğun
özü ve özelliği de AHalı'l bu birlerne ve böylece bilip hclleırıededir.
Yine t.ekrar edelim
ki imanıhayvandan
ayıran
tek aliimet
bilgidir.
Dolayısiyle
insan,
yaptığı
kulluğun
da bilgisine
ulaşmak
zorundadır.
Gerçekte,
dinin
dayanağı
vı~ yolu da bilgiden
başka
değildir.
Kur'an'da,
her şeyin gerçeğini
öğrenme
ve gerçeği bilinmeyen
şcyc bağlanmama
emredilmekte
2,din
yolun-da, AHalı hakkında
delilsiz ve ilimsiz hiçbir şeyelde
edilemiyeceğine
açıkça işaret
edilmektedir
'.
Böylece,
ibn Abbas'tan
da: "Ben ins ve cinni ancak
ibadet. etsinler
diye yarattım"
4ayetindeki
"ibadet
etsinler"
sözünün,
"bilsinler"
olarak
tefsir
edildiği
rivayet
olunmuştur.
Allah'ı
özellikleriyle
bilerek
birierne
ise bilhassa,
Imlluğun
beş bölümünden
5biri olan
ve
SALAT
anlamına
gelcn dua'da
6kendini
gösterir
ve ell çok bunda
mümkündik
Bu sebeple
de
Peygamber:
"Dua,
ibadetin
özü ve hiilisidir"
7demiştir.
Dua ve salat
kelimeleri
ayni
anlamdadıriar.
Saliit, lugatta,
ralımet,
istiğfal', Peygamberin
Allah tarafından
methi,
Peygambere
dua ve selam, Yahudi
Havrası
s ve daha bir ,<ok anlamlara
gelmekle
beraber,
ancak
şeriat
terimi
olarak ve bildiğimiz
özellik
ve şekliyle
namaz
anlamında
ün almıştır.
Bütün
bunlarm
üstündeki
ger,<ck anlamı
ise duadır
9.Namaz'm
aslı dua olduğu içindir
ki Kur'an'ın
ö",ü olan Fatiha'nın,
her namaz'm
her
rekiit-ında okunması
Peygambere
göre de
l0,üç mezhebe
göre de farzdır,
şarttır.
Fiitiha
suresine
saliit
suresi,
dua suresi denmı:siniıı
sebebi
de budur.
Ve yine, kendisinde
yedi iiyet bulunması
ve bu
1
.;:.z
J>-
..:lı1~1
1-':..1
.::..-üIL(1L.
"F,y iman edenler, Allah'a layık olduğu iman ile iman ediniz" (A!'i İmran:] 02.)
(,).Y'~;
~ı .,
pı
.J "'~.,
'J'I .;..IlLA
'eŞ:'Y
-,.I>'J'I..ı1 'J'
....,:-141
1..:lı
iL t..J,j~.,
Allah'tan başkasma dua edip yalvarma, ondan başka ilab yoktur, her şey yok olueudur ve ancak onun veclıi durucudur, hükmetmek ve yapmak ona aittir, en sonra ona dönersiniz" (Kasas: B8.)j.L:JI~
.j.,~
.:ro (,)~~
L. (,)\.,
"Ondan başka neye ki ibadet ederler o batıldır" (Hac: 6~)2
F ~
.;..ii ~
L.
-...A'<';'i.,
"Hakikatmı bilmediğin şeye bağlanma" (İsra: 36.)3 ~
..,..,l:5"'
'i.,
<.S~'J'.,F ~
..:lı I
j
J~~
.:ro crl;JI.:ro.,
"Allah yolunda ilimsiz, delil"iz ve kitapsız mün. akaşa ve müdafada bulunan çok kişiler vardır" (Hac: 2.)~i
J..,..,L:S:JI ~
Jr--2:'.
.J';LJ ~
I-.A
('"'-<.il.:ro
':lY.J1'1:; ~
~i .::::...;11 uL., ..:lı
i..:ı
A .LA! "Allab, mü'.minler üzerine minnet yükledi. Çünkü onlara kendilerinden bir Resw gönderdi ).oj o onlara AlIah'm ayetlerini okur, onları kötü huylardan temizler ve onlara kitap ve ilmi öğretir" A!'i (İmran: 161.)
4 (,).,~
'il .}-I.,
~}'i •.; •.•1,;.
l.., (Zariyat: 56.) 5 Diğer dördü şunlardır: Oruç, zekat, hac, ictihad.6 Dua, lügatta, Allah'" rağbet, yani yalvarmak ve alçalmakla ,\Ilah tarafmdan hayr ve merhamet dilemektir. Du'vu da dua anlamınadır. Dua ye rla'va, a~ıltla, hir kimseyi adiyle ça~ırmak an!amınadır. Dua, bir k.irn~cyj bir ~cye iletınek, hayvanın [ıı~lneSilıdc ~iiıartığı kahnak anlarıuarına da gelir. Ş~riat (iilinde dna, araç ve sebepleri imaıun kendi kuvvelinin iistünde olan şeyleri yine kendinden üstün bir kudretin y:>rdınıiyle ele geçirmek için Allah'a yalvarıştır ve ancak bu anlamda doğrudur. (ünkii sıradan şeyleri nıeydana gctirnlCcle in~anın kendi giicii.içiııde olan her şeye haş vurnıa!:') (lince de şarttır.
Bütün bu anlamlara hakarak hizce gerçek dua, hir işi dijrt elle "arılıp yapmaktır. 7
.~~,JI
tA
,l~..\!'
(Tirmizi; Daavat, c:: I, hadis: .10.)(Muhh), liiı;atta: Kemikte olan ilik, dimağ, gözün heyaz ve siyahını kaplayau "t1i \'C yağlı parça. fakat bilh"s"a her şeyin saf ve halisi anlamınadır.
Bu "elıep!e. hiz. dna'ya, kuIJukların can noktası, tam şuurlu hiılidir diyeceğiz. B Yahudi havra"ının İlıraııice adı Sahıta'dır.
9 Bu kelime hakkında fazla bilgi için bk. Kamu, Tercümesi; c. 4 s. 1043.
10 Bu hususta şu hadisler pek meşhurdur:
..,..,L:..ZJI
~l .•~:ıL
o')'""",'ı'
"Fatihasız namaz "lmaz'"..:ıl
o')\... ~34
DOÇE"'T DR. CAviT SUNARayetlcrin
her namazda
tekrarlanması
veva
iki defa indirilmiş
olması
dolayısiyle
Seb'al-Mesanı
de
denmiştir.
Xamazı-şcriatın
da kasdettiği
gibi-gerektiği
şekildc kılmak da
ıbu yolda,
dışa ait görünüş tc
kalmayıp
içe geçmek,
tam bir düşünce
ile yalnız
AlIah'a
bağlanarak
2özüne ve özclliklerine
ait
gı'rçeği
tam bir sezişle kavramak
ve
bu kavramada
tam
hir
gönül
güvenliği
ve
rahatlığı
3ilc o gerçek varlığı
ve eserlerini
4kaplayacak
surette
başarı
sağlamak
demektir.
1\itekim,
yine
şeriat
emirlerinden
olan İhsan
da budur,
Peygamber:
"İhsan,
AlIah'ı görürcesine
ibadet
etmek-liğindir.
Eğer sen AlIah'l görmüyorsan,AlIah'ın
sf~nigörmektc
olmasından
gafil olma"
5demiştir.
İştc
Peygamberc
sevdirilen
ve mü 'minIerin
mi'racı
savılan
namaz
budur
6.(İkame'i.Sala~) hakkııııla bk. Aııkebut, 1S; 'Bakara, 13, 110. 177. 277; Ni,a, 10:{, 11.2. 162; Maiue, 55; İnfal, 3; Tüvbe 5, 18: Raad, 22; İbrabim, 31, 37,40; İsra, 79; Taha, 14; Fııbiya, 73; Hac, 35, .1.1,78; Nur. 37.56; Lokman, 4.,17; Ahzab,33; Fatır, lB,29; ~i,ra, 38; lIlücı:dele, 13: :'\Iüzemmil, 20. Beyyiııe 5. Ayrıca bk: Tefsir'i.Beyzavi; e.l; s. 21-22. İkaıne'i.Sal£lt, namazı kılmak olclu!,u ~ibi iftitah t~kbiri almak anlaınına da gdir. Bu konularda bilha"a thya'ul.t:liım, Keşşiif, F-cleb'ud.Oin ;;ihi c,erienle de pek güzel hilgiler vardır.
2 Allah hakkıncla.ki bilgi üzre bııhiıımak. diişüllelı ve düşünülen hir olmak.
3
.:ıy--':l>-
(,-,:~
j
r .:::
.
.iJi ';.):..]1\ L1;1 ~~
"o mümiııler ki namaz1arın,la Allah'" hürmet ve muhahbetle bağhuıdar. kurtulmuşlardır" (Mü'ıııiııun: 1-2,) '::'-UI.JW;':
..:ilI ~\
..:.-
r'
.:ıı
J;
"T"nı bir safhk ve hiili, bir kalb ilc Albh'a ibiidet içiıı eııırolLirıduIII , din O'ııunılur." (Zümer: IL)Allah'a, ınuha-bhetl,., ve günül alçaklığı içindc boyun cğip hağlan:adıkça kulluk yapl]nu7 olanııyaeağı gibi, insan, kütü huylardaıı, köıiiliiklerıleıı de ,lyrılalJlaz. Hail)llki csa, kulluk. kijtü huylanlaıı temizlenmektir. Allah, buna.
(..~) ....:.
J)
.:,"'..:..
JL~
rS::"k
,.)''''~..:> ;.:"lo
."k
j.f
;--"-";';
iü-'
J.J~)r.~
..\AJ
"size kendinizılerı hir Resi,ı geldi, o sizin kötülüklerinizden üzüntiidedir, hallerinizi ve nefslerinİzi nüzeltip iyileştirmeııizi istcr, o, ıınan edenlere şefkat ve merhamet cuieiilir" (Tü\be: 128.),~,...:>ü-'
yl,:. .ıj Jl-,S,j
w
A,..1;1
.ıj "~efsini rriizelleştiren kurtuldu dalii...
..
~
lette bulıman battı" (şe,,,,: 9), uiyerek i~aret etmekte ve
r-'G.;I ~k
1..>:..1 .::..iJ14:.
\ G.
"cv iman edenler nefslerini zin düzeltilip geliştirilmesinueıı sorıımlıısunuz" (\Iaiue: LOS) demekteuir. Nef,in diizeltilip geliştirilmesi, kalbin saflaş-masımn, niyet ve maksadın daima iyiye kullarulmasmııı sebebi ve huıılar da hem iıısanh~ın genel karakterleri, hem ahlaklılığın temelleri. hem ıle kulluğun şartlarıdır. Bu yoluaki bütün didişme ve uğraşmalar ıla ancak insalJln J,endisi içindir, yoksa Allah'ın kimsenin kulluj!una ihtiya"ı yokıur:c:r.:1W1 if ~
~
1.:>\,,-.Rj
..l,L~~'L;
.•••~
ü-'
J (Anke-bül: 6). Nefsi iyileştirme ve güzelleştirme, kalbi safla~tırma ve niyet ve maksadı daima iyiyc kullanma işi ise ancak ve aııcak akıı işidir. Başka bir deyişle: :"'iefs.kalh, mb, "kıldan haşka ue~il,lir ve onun da bir tck dayanağı ve yolu \aruır: Bilgi.Peygamber birisini ııamazua sakaliyle oynar gürüııee: "ej!er kalbi Allah'ın ilnıi ve huzuru ilc sükün üzre olsaydı organları da sükün üzre olurdu" demişler.
1 Ki bu eserler O'nun birlii!ini, ululuğuuu ü,tünlük ve kuuretiııi güsıerirler.
5 !"ıIJ";ı!
-
.1;.:rC:;;
,
.:"lj.1;
d;ts""~\J,..,.j.:ı1
.
.:ıL.-'::,'1
(Rk: Buhari. Tefsir'i sure 31, iman 37; Müslim, ima u 57; Da\'ud. sünne 16; Tirmizi, iman .{: Macce, mukaddime 9; Hanbel, 1, 2.)İhsan, sözde ve.işte dOf';ruluktıır. Ihsaıı, kolaylaştırmaktır, Gerçekten ih,aıı, Yaratanı bilmek, yaratılanı ,evmektir.
6
~;.1I ~\
J'" ~;}....aJ! diye Inii'minIcrin rni'racı olarak vasıflandırılan namaz, putların etrafını dönmek ve oll-lara el sürüp adlarına kurbaıı kesrnekten ibaret olan Ciilıiliyyc ibiidetleri yeriııe geçen Mnhammed şeriatmdak: oruı;, zekat, hac gihi bir ibadettir ye onların en önemlididir.Miislümanlara kilab'ı.mevknt olan
li';..>A ~L:S' ~jll
J"
..:.-;lS""•...ıU~.j\
yani, belirli zamanlarda kılınması farz olan nanıaz, Pcygaınhcrc güre, dinin direğidir(J.
..ıJ1~ı...F
öJl.aJI ).Peygamher, ilk namazı (
.!.l,)
J )..l;L;~;J.Lll.r:\
L. ) iıyetiııin iııişind.'n sonra, aşağı yukan, kırk üç yaşlanııd;. iken, bir sabah vakti ortalık heniiz aydııılandığı sıra,la Ccbrail'iıı imaınlığm<ıa Hatice ilc gizli olarak kılmıştır. Kısas'ı-Enhiya'ıııo bildirniğine güre de ilk defa açıkta Vt~ ecuıaatla kıhnan nanıaz Hz. Ümer'in rnilsHiınanlığı kabul etti~iI!ün lTarern'i şerifte, aı;ıktaıı ve yiiksck ~esle tekbir alarak kılınau naınazdır.
Nnnıaz~ba~laIlgıc;ta~ ikişt~r rckat iıniş ve sabah ve ak~arn olmak iizn~ Peygaınhel'liğ:in üçüncü yılınd~ın onuueıı yılının ortasıııa kadar iki vakit kılınmış. Sonra. oıuıuen yılın !"on yansıııua buna gece narnazı eklenmiş, Bu da bir yı] kılındıktan sonra on birinci ),hn ortasında namaz vakitleri beşe çıkarı1ıluş ve bu ~e('e namazı ise kaldınhnış. Peygaııı-berden nakleli Sahilı'i.lIlii,lim'deki: ~
r
«AA..:...c~...." ;. •.•.•
0"""
; ••.• 0"""
(- •....•~
-SAt
J.; ~
J
J
..:.-I"ı....
~
..."...."l~ ~
•.•..
Cebrail inerek bana imamlık eııi. Onuııl" namaz kıldım, sonra yiııe onunlaNAMAZDA~ MAKSAT NEDİR?
35
.Namazda
Aııah'ı
anma
ve bazı hareketlcrl~
O'na bağlanma
araçlar
olup asıl etki,
tam
ve
gerçek
bir bilgi ile O'na
yönelmededir.
Aııah'a
ilgi ile birlikte
bilgi ile de yönelmedikçe
taş ve
topraktan
ibaret
olan mihraha
yönelme,
cansız
olan maddeyc
karşı
ruh v~ anlam
bakımından
cansız
olan
bir
insanın
yani,
cansızın
cansıza
yönelmesinden
başka
değildir.
Jlamaz kıldını, sonra yine onunla namaz kıldım, sonra yine onunla naın az kıldını, sonra yine onunla namaz
kıldım dedi ve parmaklariyle beş vakit namazı saydı" deyimindeki hadis, namazın beş vaktine işaret etmek-tedir. (Bıı noktalar hakkında fazla bilgi için bilhassa ŞII kitaplam bk: Siyret'ıın-Nebe\'iyye, Siyret"IıI.Halebiyye, Siyret'ııd-D!ıoyati, Mevakib).
Bııhad'nİn Kitab'ııs-Salat'ına ve diğer kaynaklara göre de beş vakit namaz, Hieretten bir bııçuk yıl önee, mi'rac geeesi farz kılınmıştır (Mi'rae, lügatta, merdivene ve çıkılaeak yere denir. Bir şeyin üstüne çıkmağa da "uree" denir. Güneşin, batı tarafUla doğrıı meylederek batmasına "ma're~"; yolu eğri ~iden deveye "aree"; seksenden doksana veya yüz elliye ve ondan yııkanya yahut da beşyüzden bine kadar olan deve sürosline de "ıre" veya "arc" denir ki çoğuluna
"i'rac" Vf: "uruc" denir).
Namazıarın rekatlan da Hieretten sonra Medine'de arttırılmış ki bin üçyiiz yıldan fazla hir vakiı tutar. Namaz vakitleri hakkında ayet ve hadislerdeki dayanaklar bilhassa şunlardır:
( J.--.,J1 o)UI -' .:,I-,U\ ~
I-,WL-)
Bakara: 238. (.r.-AJI.:ıl;,J
J.,LII
J....i-
JI u--=JI!J).J
ö)\..Aj\~1)
Isra: 78.( JJlI,j-
l.AJj,J J~i
c.i). •.,l...JI
~1)
H6d: 111.(0J~
.:r.- J ~,J ""'J'JI1-,J1r-l\
J
~I.J,J.0~
.:r.-,J0-,~'
~::"'"
~i0~)
Rıım: 17.(.;l.\j\ jl).1
J ~",l)Iı.Ul
,jA,J ~:,JJ~ ",l.:-i,J",.-.:J
1t.)k
~
-!.4J..w;
Lo",J) Taha: 130.(.;..1.,1- ~
4.lJ,J
(..JJ.J5' c.i
4.L
JtL..,.
Jf
J" ..,..)
JL,.j ~I.JI)
Hadis; bk: Buhari; Zekiıt: I,41,
63; Tevhid,ı.
Müslim: iyman; 29, 31
Ebıi Davud: Zekat; 5
Nesai: Zekat; 1, 64;
ıbn Mace: İkame; 194, Zekat,
ı.
Darimi: Zekat,
ı.
Hanbel: I, 233.Beş namaz vaktinin hangi vakitler olduğu Hacı Zihni Efendi'nin (EI-Muhtasarat) adlı kitahında şöylece bildiril-mektedir:
Sabah namazı vakıi: Feer'i-sadık'ın doğuşundan başlayarak ~neş doğmadan öneeye kadar.
Öğle namazı vakti: Güneşin zevalinden' başlayarak her dikili şeyin gölgesi kendinin iki ve bir deyime göre'bir misli
olmak zamanına kadardır. Cuma namazının vakti de budur.
Ikindi nama:, vakıi: Dikili şey, gölgesinin yukandaki iki ayn söz üzerine adı geçen ziyadeliğinden başlayarak güneşin batışına kadardır.
Akşam namaz, vakıi: Günc;in batışından başlayarak batışın arka,ından gelen kızıııık yalıut ondan sonraki allık anlamına olan şafak'ın kayholuşuna kadardır.
Yals, namazı ""kıi: Aılı geçen şafak'ın kayboluşundan haşlayarak feerin doğuşıından öneeye kadardır. Vitr namazı da yatsı namazının vaktinde ve ondan sonra kılımr.
Peygamber şöyle diyor: J~i
t.)k
JI ö~'JII.L::.JI
,j~L.
u..JL.i
j_~1
J',J'}\o~
f.ılj
~101 "Aııah size bir namaz ziyade dmiştir ki o da vitirdir. Onıı, geee içinde fecrin do~uşuna kadar kılınıZ" (Vitr, tek anlamınadır. Vitr namazı da tek rekatlı namazdır. Bunun karşıtı çift ve çift rekatlı namazdır ki şefa'denir).Bir de yalmz ramazan ayına mahsus olup yatsı namazından 'onra ve vitr namazından önce kılınan yirmi rekatlık bir namaz vardır ki buna teravih namazı denir. (Teravih, tervih'in çoğulııdur. Tervih, nefsi rahatlandırmak demektir). Haftada bir olnn \'c
tJI \
,JJ~,J ~ \..?~
J
i 1..1••.••
li:<....J;.I i
J!. ,j-oyl...JJ
".ı,}
I~I (Cuma: 9) ayetiyle farz olanCuma namazı da İbn Ahbas'tan rivayet edihliğine göre ilk olarak Peygamberin imamlığında Medine'de Beni Sfılim
vadisjnde kılınmıştır. Fakat, yine rivayetlere göre, Cuma, farz olmadan önee de Medine'de Cuma namazı kılınmıştır. Müslümanlık yayılmağa başlayınca Medine'lilerin bir kısmı Peygamherden bir öğretmen istemişler, o da Mus'ab bin.
Umayr'ı göndermiş. Bu zat, sayılan kırka varan müslümanlan cuma günleri :\fedine dışındaki (Naki'ul-Hıdman)
adlı. yerde toplayıp namaz kıldınrmış.
CUlOagününün Araplar arasında eski adı (Yavm'ul-arıiba)'dır. Bu glinü, Cuına diye adlandıran Peygamberin dede-lerinden Kfı'b hin. Luey'dır. Bu zat, o günde halkı bir araya toplar, hııt/,der okuyarak onlara vaaz ve nasihatta
36
DOÇENT DR. CA VİT Sl:NAH\
Anma
ve hağlanma,
gönlün,
Allah'tan
haşka~lIla
ilgi ve muhabhetten
tamamen
kesilecek
derecede
helirli
ınanevi
hir
olgunluğa
ermesiyle
mümkündür.
"Alemlerin
Rahb'ı
için saflık
ve
nef~ temizliği
ile cmr olundum",
..:-:LW!
y)
ri ul .:...
ri.
Fakat
hundan
sonra,
hüyle bir gönüllıı
hirlikte
tam ve gerçek
bir bilgi ile Allah'a
yöndehilınek
için de insanın
her şeyden
önce kendi
gerçek
benliğini
bilmc>',j gerekir.
Aneak
böyle
bir gönül
ve gcrçek
benlik
bilgisi ile yapılacak
bir yünclmedir
ki in~aIll, Rab.b'ını
bilmeğe
ve bulmağa
gütürür.
"~efsini
hilen
Rabb'ını
bilir",
"',; ..j.r ..Lıı, ••.••..•, j.1" Ü'"
Gerçek
benlik
bilgisinden
yoksun
olanlar,
bütün
alemleri
ve
alem-dekileri
yaratan
Habb'a
değil, kendi hayaııerinde
ve hayalolarak
yarattıkları
Rabb'a,
yani puta
tapmış
olurlar.
Şu halde namaz,
~adeee, Aııah'ı amp bı~dence de belirli bir takım
hareketler
yapmak
değil
ı,bu hareketlerin
ilahi
varlığın
tecellisindeki
~ebep ve hareketlerle
uygunluğunu
düşünerek
onları
öyleee
yapmaktır.
Çünkü,
namazda
esaslı
üç hareket
vardır 2:
Ayakta
durmak
(kıyam)
ı,eğilmeler
(rüku')
., başı yere koymalar
(sücud)
5.İşte bu
ü,;türlü
hareket,
önce, eşyanın
yokluk-tan varlığa,
görünmezden
görünüre
,:ıkışına;
bu hereketlerin
tekrarı
da yokluktan
varlığa
çıkan
eşyanın,
tekrar,
varlıktan
yokluğa,
görünürden
görünmez'e
dönüşüne
sebep
olan
hareketlerin
temsilidir.
Bunları
düşünmek
te müslümanlara
vaciptir.
Nitekim
Kur'an'da:
"Göklerin
ve yerin
yaratılışında,
gece ile gündüz'ün
birbiri
ardınca
gelip gidişinde
akılları
tam olanlar
için del
alet-ler, aliimetler
vardır.
O tam akıllılar
ki ayakta
iken de otururken
de yanları
üzre yatarlarken
de Allah'ı
anarlar,
göklerle
yerlerin
yaratılışım
düşünürler
de Tanrımız
bunları
boş yere
yarat-maıhn
~eni takdis
ve tesbih
ederiz
"
6;"göklerde
ve yerde
nice ayetler,
gerçekler
vardır
ki insanlar
onlardan
yüz çevirip
geçerler
de dikkate
almazlar"
7; "Onlar
yer yüzündc
gezmezler
mi ki kalbierine
uyanıklık
gelip her şeyin içini ve özünü düşüneler
ve kulaklariyle
her şeyi
işide-ler, onlann
gözleri
değil fakat
göğüslerindeki
kalbIeri
kördür"
8;"Göklerin
ve yerin
yaratılışı
insanları
yaratmaktan
daha
büyüktür,
fakat
insanların
çoğu
bunu
bilmezler"
9denmektedir.
Çünkü
din, o dindir ki bütün
hüküm
ve bildirilerinde
aklın vc deneyin
genel kanunlarma
aykırı-lık yoktur.
Bu sebeple
de eşyanın
gerçckliğini
ve buna ait görüş ve düşünüşleri
kabul
ile gerçeği
i "Onlar ki ayakta iken de otururken de yanları üzre yatarlarken ne Allah'ı anarlar .... " {AıJ-lmran: 191). 2 Namazın desteği ve yolu (erkanı) dörttür: Kıyanı, kıraat, rük". sücfıd. Kıraat kıyamdan ,onra, riikıl kıraatıan .unra, süciıd rükıl'dan sonra derecelenmiştir. Rükn, asılda, en kuvvetli taraf anlamınadır ve bir şeyin kendi içi ilc ilgili olana denir.
3 Kıyam, lügatta, ayakta dik durmaktır. Şeriatta da öyle dik durınaktır ki bunun eLi aşağı dereeesi elleriıı dizlere ernuyeeek durumda olmasıdır.
Kıyamın süresi de üç kısa veya bir uzun iiyeı okunacak zamannan ibarettir ki Imam Yusuf ilc İmam Mehmed her iki görüşü de kabullenmişlerdir.
4 Rükıl', lügatta, mutlak eğil!nek anlarnmadır. Şeriat bakımmdan ise namazna arka ve baş ile olan eğriliktir ki hern baş ve hem arkanın eğitıııesidir. En
a~a,;ı
dcrecc:-;İ ellerin dizlere ermesi, en yukarı rlcrecesi de arka), yayıp baş ile geriyi ayni hizada bulundurmaktır.5 Secne, lügatta. baş eğmek, eğilmek, alçak gönüllülük, meyl ve muhabbet, büyüItme' anlamlarıııadır. Şeriatta ise yüzün bir kısmını yani, burun dahilolmak üzre alnı yere koymaktır.
Secde'nin tam bir saygı neyimi olabilmesi için ne iki elin, iki dizin ve iki ayağııı parmak uçlarıyla alııı ve bumun yere değınesi ve yeriıı katıhğının ouyulması gen'kir. Kulu Aııah'ına en çok yakla-;tıran heiller seede durumu[Hludır. Bu Uç esa~lı hareketin dışında nanıaz, tekbir, scna, du<ı, tc~hih, Pcyganıhert~ ::elarn, mü'nıine uua, gönül ale;aklığı gibi naha birçok kullukları da içermektenir.
6
i~~J
lot,,! ""\
uJ.1n.,
J.
..uı
yl)':il
JJl'
.:...'u.'J
;l;JI
J
J"JJI j')\::>.1
J •••.••,;)'\J.:...I"...JI Jl>. .j ,:...1
..!liL-,-
')114
'j,.,.:..A1,:. lo l:,,;
~,;}'\
J -.:-1."...11
Jl>..j
~J.r'0::.!.J r-r:k
j<-
J
(.~I'i-lnıran: 190-191.)7 0.J";'~ ~~
rJ
L1:;1" UJr .•.•.••.
;'::}\J.:...IA..
!\J
',I...r' Jl;
J (Yusuf: 105.)8
ypl
~
..:,SJ
J .1L..;
':ı'i <>~
':i
L;L; ~
0Y4-:, ul~T}
Li:
U~
yJl.; ~
0
yG
~,;}'I.j
IJ.ı;-!,1!i
JJUI
.j
JI
(Hac: 46.)~AMAZDAN MAKSAT NEDİR?
37
ve gerçekliği
(Hak ve hakikatı)
her şeyden
önce tabiatta
aramağı
emredcr
ve bunu iman ve
kul-luk sayar.
Din, hayat
dinidir ve ne hayatm
ana kanunlarına
ne de insanın
(dolayısiyle
Yaratan 'm)
fıtratma
aykırı
olabilir.
Çünkü,
Arlem
balçıktan
yaratıldı;
insan
tabiattm
çocuğudur.
Dernek
ki önce Var, varlıkta,
var olarak yani, duyularak
yaşanılacak;
ölüm, yokluk,
sonra aranılacaktır.
Başka
bir deyişle,
önce dünya
bütün
taraflariyle
bilinecek,
ahiret
tc dünya
bilgisinin
bildirip
aydınlatacağı
şeyolacaktır.
Hayatta
esas, alem de nizam
burlur.
Ancak
bu takdirdedir
ki akıı
veya ilimle din arasındaki
-zorla yaratılan-
zıtlık kalkacak;
akıı iliml~riyle
nakil ilimieri
arasın-daki gerçek
ilgilt~re
dayanılacak;
yalnız
bu bilgiye
sahih
olanlar,
Kur'an'ın,
Rasihun
diye
vasıflandırdığı
bilginlerden
olacak
ve Kur'an
ve Hadis,
ancak
bu bilginler
tarafından
hakkıyle
tc'vil
vc tefsir
edilelıileccklerdir.
Dünya
ve ahiret,
varlık
ve yokluk
ta şekil bakımından
olsun,
anlam
bakımından
olsun,
namazda
birleşmektc,
en
güzel
deyimlerini
onda
bulmaktadırlar.
İşte namaz
budur;
bundan
başkası
namaz
değildir.
Aııcak
gerçek
anlamında
bir namazdır
ki kalbin
saflaşıp
gelişmesine
1,bütün
ilahi feyz ve faziletierin
kaynağı
ve insanlık
haslatlarının
masdarı
olmasına,
bu suretle
de insanın,
Allah'ın
ahlakiyle
ahlaklanarak
2dünya
ve ahirette
en büyük
saadet
ve selamete
ermesine
3vesile olur.
"Şüphe
yok insan, dar gönüllü, hırslı
yaratıl.
dı; ona bir sıkıntı
eriştimi
feryat
eder, iyilik dokundu
mu I'inti kesilir. Böyle olmıyanlar,
namaz
kılanlar
ve namazıarına
devam
edenlerdir"
4."Her
kimi kıldığı namazlar
aklın ve şeriatın
red.
dettiği
şeylerden
(Falışa ve münkerden)
alıkoymuyorsa
günden
güne Allah'tan
uzaklaşmış
olur"
5.Allah'ı bilip yalnız O'na sığınanlar
ve gerçek yol için gerçek yardımı
yalnız O'ndan
dileyenler
bu gerçek yardımın
yapı alanına
çıkabilmesi
için kötü
şeylerden,
kötülüklerden
ve
bilhassa
zu-lümden
6bütün
güçleriyle
uzaklaşıp
sadece
doğruda
ve doğrulukta
7karar
kılacaklar;
ancak
ve
ancak
birbirlerine
sarılıp
insanlığın
saadeti
için gerekli
zahmet
dve
meşakkatı
paylaşacaklar;
her
dakika
daha
ilcrlemek
ve, yayılmak
üzre,
daima
güzeli,
iyiyi,
hayrı
yardımlaşacaklardır
.
.r
U1
.1 •l..:..,..<i
i,y.
<J"':"~.")Ul
.:ıı
":'\anıaz in,anı aklın ve ~eriatııı reddettiği şeylerden alıkoyar"(Ankcbut:,15.) :1..:ilI
J')\>.4
i~
(Hadi,.)3 ~ ~
.:ııı
Ji
,jo }ii .:ı.]:.; .1JL. ~
';J
i
fo "bu, o gündür ki mal ve evlilt fayda vermez. ancak Allah'a selim kal b ile (bütün kötülüklerden ve kirlerden temizlenip selamete ermiş olarak) gelen kurtulur" (Şuara: 88.)4 .:ıyC'l~
{'1;':>W ~
~
.::•
.uı
.:r.:LJ.1)l1~.f-'
.ıfl
••...•
1 ~I.1~J/.-
.rJ!
.•...•
i~i
~YLJ> ~ .:ıLi)l1 .:ıı (Maarie: 19-23.)5
1~)l1
.:ııı.:,..• ~~
j.(.';::11
J.L..:..-..i!1,y.
4j':>W •.••.:.;t
.:ro
(Hadis.) Taberani'nin Mu'cem'nl.Kehi,inllen nak-len, Süyuti; EI.Feth'ul-Kehir fi Zamm'lz.Ziyade il'cl.Cami'is-Sagir; c: 3; s. 2:~8; Mısır, H. 1351., 6
.:ı
.,lLWl ~
.:ı
J)L5JI
J "kafirler, zalimlerdir" (B,.kara: 254.).::.lWl IJ.L.;
~.z
..:ilI L.
J "Allah, aleıııler için zulın istemez"(An
İmraıı: 108.)~,;.;..)
..:ill.:r<::";'
t
'"J1.1
iJ,)S ü.
.lJı.:ıı
"küfür ve zulm edenleri Allah bağışlamaz" (:\i,a: 168.).r.lLWI
",ı...
)il 01.14 ')Ii "ancak zalim)ere zulm olunur" (Hakara:ın.)
.:ı~
,,;IS'L:cr~
,-:"I~
1"..11;.::_.lJI
Ul,:.1
J.".JI,y..J~
.::..uı
4
1 "fenalıktan ahkoyan'ara hiz kurtuluş verdik ve zulm 'edenleri yaptılları fesathk ve zulümden dolayı şiddetli azap ile aldık" (A'raf: 165.),-:"lbJI..l,,L; ..:ilı.:ıı ..:il1~jl.1 .:ıı
J.ı....!iJ ()ilJ"
I"';Jw)IJ.s".;dl
JJ:J1 ~
1"';.1
wJ "İyilik etmek, fenalıklan 5akmmak hususunda yardırıılaşm. Günah işlemek, haddi aşnıak hususunda yarılımlaşma.ym, Allah'a karşı gelmekteusakının. Zira O'nun kötülii(:e karşı eeza:ı şiddetlidir" (Maide: 3.) JL..i1
.:ro
.r.l
11Jl L.
J "zaliınler için yardımcı yoktur" (nakara: 270.)4....,.4)1
i"ı ..:..1J.l.;
~i
"zulüm, kıyamet gününde karanlıklardır" (Hadis.)1"')\. ••
::11.:ro [?
.\AjtL!; .-;1
rı
,,11>J4!.
t
l.WIt'
.s--
.:ro
"Zalim oldu(:uııu hildiği bir adamla beraber bulunup<l zalime yanlımeı olan adam İslam'dançıkar" (bk: TaberanL)
1"
#'
Jj-,:
Ji.".LWI ,rL-ı
.:ro
crUI~
"Zalime yardım eden ve zulm edileni yüzüstü bırakan halkın en kötülerin-dendir" (Hz. Ali.)7
0,,;;:
1,,"''1
J("1:.ı...
0-,>")1! Iyl.i:.-I ( ..:ill~) IJl;
.::..lJı.:ıı
""nlar ki Habh'ıınız Allah'tır deyip te 'onra (her işıe) doğrulukla hareket ettiler, oıılar için korku yoktıır ve mahzıııı da olmazlar" (Alıkaf: 13.)38
DOÇE:'oiT DR. CAviT SUNARÇünkü
Allah,
insanı
kendi
sureti
üzre yaratmıştır;
Allah, insanın
kalbindedir
i.Bu bakımdan,
kulluğun
esası, en büyük
kulluk
ta insanlara
iyilikle
hizmette
bulunmak,
hayr
edip hayırlı
ol-maktır.
"Namaz
kılıpta
kıldıkları
namazın
değerine
aldırış
etmeyip
gösteriş
yapanların
ve en
sakıncılmıyacak
yardımlikları
esirgeyenlerin
vay haline"
2."Ey
iman
edenler,
rükiI',
süciId ve
Rabb'ınıza
kulluk
etmekle
beraber
iyilik
yapınız
ki
kurtulasınız"
3.Demek
ki dinin belli başlı dayanağı
kulluktur.
Kulluğun
esası ve en büyüğü
de hayr'dır.
Fakat,
hayr'ın
da en büyüğü
bilgi'dir.
"Kitaptan
sana vahy edileni oku, namazı
kıl, namaz
in.
sanı aklın ve şeriatın
reddettiği
şeylerden
alıkoyar,
Allah'ı bilerek ve belleycrek
anmak
ise ondan
da büyüktür"
4.Ayetler
ve hadislerde
de işaret
edildiği gibi Allah, insanı kendi varlığı' üzre yarattı
ve onun
kalbinde
yer etti. O, bize, bizim şah damarımızdan
daha yakındır
s. Şu halde biz, O'nunla
gerçek
benlik
bağı ile bağlıyız.
Fakat,
bu bağı kurabilmek
için bu benliğin,
dolayısiyle
Allah 'ın, ne
olduğunu
hilmek
6,O'nu,
gerçek ilgi ve bilgi ile bilip bellemek
gerekir. Kısaca,
yalnız
ve yalnız
bilip bellemek
gerekir.
Bu da gerçek olan ve en büyük
kulluk olan hayrın
en büyüğüdür.
"Ken-disine ilim ve hikmet
bahşolunan
gerçekten
büyük
hayra
ulaşmıştır,
bunu
ancak
tam
akıllılar
anlıyabilir"
7.Öyle ise: "Bir
an düşünmek,
beş yüz yıl ibadet
etmekten
hayırlıdır"
8.Çünkü
"bundan
daha
güzel, daha
yüksek
bir şeyolmasına
imkan
yoktur"
9."Hiç
bilenlerle
bilmiyenler
bir olur mu?"
LO.1 Bu husustaki hadisler ve ayetler pek meşhurdurlar: .:;
J.r'"
j<. i~i
Jl-':'
..:lı!.:ıı
(Hadis.).:ıLi')l1 \.:.Al.,:.
..\.4J{..~j
.;,-1 ..;
(TIn:3.)..,..;1
.:J
J (Kaf: 15.)2
.:ıyul.:ıy:..c.J .:ıJl.;:, ~
.:r.
.lJI .:ıY'~ ~~..;
~
.:r.
.l!! ~
",4";
(Maun: 4-7.) 3.:ıyJ.A; ~
.-of
i i~i
J
~JiJ~1 J iJ~1 J lyS")
l.f-ol .:r_.lJIlı:1
4
(Hac: 77.).::."L:::-JI
.:ı;J>~ .::."l:.,J.ı.:ıı
"iyilikler fenalıklan giderir" (Hud: 114.).::."U-UIlp
JI.f-oT
.:r.
.lJlp
J "iman edenleri ve iyilik yapanlan sen tebşir et" (Bakara: 25.).J."...u; ~
.-of
i
~),,;1
J "iyilik yapınız ki ancak hunuıila kurtulursunuz" (Hac: 77.)4
.ı?
i ..:lı
1)'.lJ
.J...s:::ı
ı
J
.t.:...AJ!.:r
ı.,j.fJ .")\..ajl.:ıi
.")\..ajl~i J
Y
L:..(!I,j- ~i
...r Ji lo
jJ
i
(Ankebut: 45) 5~J)I "'~
,j-~i
..,..;\
.:J
J (Kaf: 15.)6 ~J
-..:s.r
.LÖ ~-..:s.r
,j- (Hadis.)7
""'Y)I)JI
')II J(~ loJ i~
~
JJI
.w
~i
Jy'- ,j-J
(Bakara: 69.) 8 Künuz'ul-Hakayık fi Hadis'iHayr'cl-Halayık; 11,27. Bir deyime göre de yetmi~ yıl. "9.:ıl(
lı t.~1
.:ıts::..')i1 ..;
~"I)llnun tam deyimidir.10
.:ı,.,...4
')i.:r..
iJlJ
.:ı,.,...4
.:t..lJI
<.S~J-
(Zümer: 9.)"Bilgi ilc yapılan az ibadet fayda verir de bilgisiz olarak, yapılan çok ibadetin faydası yoktur"(Knz. II, 12i.) "Bilgi öğrenmek her mü 'mine farzdır" (Knz. II, 26.)
"Bilgi elde etmeğe çalışmak, Allah'ın katında namazdan da oruçtan da hactan da yüce ve Ulu Tanrı yolunda savaştan da üstündür" (Tefsir'i-Ceylaleyn, II, 45.)
"Ne mutlu bilgisizliği terk edip öğrenene, üstünlük elde eden e, adaletle muamelede bulunana"(Cclaleyn, 11,46.) "Bilgi clde etmeğe uğraşan kişi, müslümanlığın direğidir" (Knz. II, 10B.)
"Bilgin bir kişinin yatağına dayanıp bir an kitabına bakması, ibadetle meşgulolan kimsenin yetmiş yıl ibadet etmesinden hayırhdır" (Ceıaleyıı.,
ır,
25.)"Bilgi benim mirasırndtr, benden önceki Peygamberlerin mirası" (Celaleyn, II, 58.)
"Bil~in. ibadet edenden tam yetmiş derece iistiindür, her derecenin öbür dereceyle arası da gök ilc yer kadardır"
(Celaleyn, ll, 63.) .
"Bilgi sahibi olarak uyumak, bilgisiz olarak namaz kılmaktan hayırlıdır" (Knz. II, 184.) "Bilgin ilc ibadet eden arasında yetmiş, derece fark vardır" (Knz. II, 16.)
"Bilgin kişinin yüzüne bakmak ibadettir" (Knz. II, IB6.)
"Bilginler yer yüzünün ışıklarıdır, Peygamberlerin halifeleridir, benim varislerimdir, Peygamberlerin varisleri-dir". (Knz. 86.)
"Cennet bağçelerinden geçerken eğleşin.Cennet bağçeleri nereleridir dediler,dedi ki: bilgi meclisleri".(Celaleyn. 29.) "Manasını düşünmeden Kıır'an okumakta hayır yoktur" (Knz. II. 198.)
"İnsanlann iki bölüğü vardır, hunlar düzgiin oldu mu bütün insaıılar düzelir, bıınlar bozuldu mu bütün halk hozgunluğa düşer.: Bilginler, buyruk sahibIeri" (Celfıleyn, II, 3B.)
"Diniıı hüküD;ılerini hilmeden ibadet edip duran kişi, değirmen döndüren eşeğe benzer" (CeWeyn, II, 171.)