• Sonuç bulunamadı

Kırgız Folkloru Doç. Dr. Raise Kıdırbayeva-Ali Abbas Çınar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kırgız Folkloru Doç. Dr. Raise Kıdırbayeva-Ali Abbas Çınar"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Halli Şilrİninin Epik Türleri

A sırlar boyu söylenip geiep destanların oluştuğu tarihi bitebilmek mümkün değildir. H er devrin olaylarını kapsayarak tarihin süz­ gecinden geçen ve zenginleşen folklorik eser­ ler aanatkâranelığe, oıjinaliiğe, millî estetik tbütünlüğe sahip olmuşlardır. D estanların ço­

ğunda dem okratik idealler saklıdır. Destan­ larda getıellikle toplum sal sistem yansıtılır, insan ve doğa ilişkileri anlatılır, mitolojik un­ su rlara \ap m m ay a dönük olaylar beyan edi­ lir.

B unların arasında sosyal hayatı ele alan destan lar da vardır. "Er Töştük", ''Kocacaş" gibi destanlar mitoloji-masşl yaptsmda kurul* m uştur. "Er Tabıldı", "Kurmanbek" destanla­ rında toplum yapısı, Kırgızların kabile kavga­ ları, yabancı istilâcılara karşı mücadele be­ yan edilir. "Olcobay Üe Kişimcan", "Sanncı Bököydö" destanlarında Kırgız boylarmin çe­ şitli devirlerdeki sosyal problemleri romantik perspektifle aksettirilir.

Kococaş destanında göçebe hayat tarzını ifade edçn avcılık esas alınır. Avcı Kocacaş bütün kabileye bakm aktadır.

D estanda geyiklerin mitolojik sahibi, aynı zam anda anne kudretinin sembolü, sur eşki (Alabaş adlı tekesini atan , oğlaklarım yok eden Kococaş'ı lanetler, onu yüksek bir kaya­ nın tepesine götürür, orda bırakır. Koiocaş kayada ölür. D estanın te m alı toteme karşı gelen insanın cezalandırılmasıdır. Bu destan zam an olarak boyların gelişmesini ve belli bir yapı kazanm asını kanıtlam aktadır. Destanda boyların birbiriyle mücadeleleri, kavgaları, sosyal h ay a tla rı yansıtılır. D estan doğanın sırlarını açmanın zorluğunu, insanın tabiata k arşı m ücadelesini ifade eder. Kocacaş, ilk defa 1923 yılında comokçu (masalcı)

Sttlay-* Bu

a k tarm a K ırgızistan Sovyet Ansiklopedisi,

(Fnınze İ983, S367-864 ), ”p il ve ‘Edebiyat” mad­ desinin "Folklor” bölümünü kapsamaktadır. Ak­ tarm a Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Um ay .GÜNAY' ın "Dokto­ ra ” d ers programı çerçevesinde vermiş olduğu ödev olarak hazırlanmıştır.

m an Konokbayev'den derlenm iştir. 1932 yı­ lında Alımkui Üsenbayev'den derlenen yar* yant yayınlanmıştır. Destanın Tölömüş Ceen- tayev'den derlenen y âry an tı ise 1940 yılında bastırılmıştır.

E r Töştük destanı diğer T ürk h alk ların ­ da; Tümen T atarlarında (nesir şeklinde), Ka­ zaklarda, Altaylarda da var olan epik eserdir. E r Töştük, m üstakil bir destanın baş k ah ra­ m anı olarak, M anas destanının bir varyantı olarak da görülmektedir. E r Töştükü ilk defa 1862 yılında V.V.Radloff, bir hıkâyeciden der­ lemiştir. Eserin 1927 yılında, Cuma Camgır- çiyev tarafından nesir olarak derlendiği bilin­ m ektedir. Ü nlü m anaşcı Sayakbay K arala- yev'den derlenen varyantı 1932 yılında ya­

yımlanır. Destan'da E r Töştük'ün yer altında­ ki Gök dev, Dökme Demir Kulak Alp, K ara dev vb. ile savaşı ifade edilir. Kırgızların dün­ yanın birkaç k attan oluştuğu inancı destanla­ rın en eski V aryantlarında yansıtılır. E r Töş­ tü k y er altındaki k ara güçler ile mücadele ederken yedi yıl güneş görmez. Ona; sadık dostlan Konokbay, Çajkuyruk, kaplan, ayı ve karınca ile Körögok yardım ederler. Alp kara* kuş (step kartalı) ölen Töştükü yeniden diril­ tir. E r Töştük dostlarının yardım ıyla yer al­ tındaki kara güçleri yenip yer üstüne geri dö­ ner. Onun dönmesiyle iyilik ve zekânın zaferi sembolize edilir,

Daha geç zam anlardaki toplum ilişkileri­ ni yansıtan epik eserlerin örneği olarak Canıl Mirza destanını gösterebiliriz. D estan, Kara- kalpak halkının Kırk Kız destanı gibi Kırgız­ ların kahram an bir kızının bahadırlığını ifade eder. Kırgızistan Bilim ler Akademisi Dil ve Edebiyat E nstitüsü’nün El Y azm aları Bölü­ m ü n d e 'b u destanın birbirine konu yönüyle benzeyen dört varyantı bulunm aktadır. DeB- ta n ünlü şair ve m addah Togolok Moldöden derlenm iş ve 1954 yılında yayım lanm ıştır. 1957 yılında Çorobayev’in, 1967 yılında I.Ab- durahm anov’un v a ry a n tla rı basılır. C anıl Mirza destanı, boy sisteminin yıkıldığı ve feo­ dal yapının yeniden gelişmeye başladığı sıra­ da meydana gelm iştir, Kırgız İıalkının Kal- muk istilasına karşı mücadelesinin esas alın*

(2)

f

eliğinin düşünüldüğü destanda Noygut soyun­ dan olan, halkının sevgi ve saygısının kaza­ nan ve onun lideri olan bahadır kızı Canıl Mırza’mn cesareti ifade edilir. Erkek kah ra­ m anların hiç birinin gücü Canıl'ın gücüne ve becerikliliğine denk gelemez. Canıl sayesinde Noygutlar düşman akanlarını durdururlar.

K ırgızlar yaşadıkları coğrafya itibarıyla birçok ta rih î olayın tanığı olm uşlardır. Uy­ gur, K ar akı t ay, Moğol C ungarlara (Kalmuk- lar) karşı mücadele, milletin belli bir güç e t­ rafında toplanmasını sağlamıştır. Canıl Mir­ za destanında erkekler ile kadınların aynı h ak k a sahip oldukları vurgulanıp. H alkın hürriyet, bağımsızlık idealleri, v atan ın savu- nul-masindaki kahram anlığı ifade edilir.

K urmanbek destanının baş kahram anı da Kalmuk zulmüne karşı mücadele verir. îç sa­ vaşlar sonucunda k ahram an Kurm anbek ile babası Teyitbek arasında ihtilaf çıkar. Kur­ m anbek Kalm uk hanları Dölön ve Ekez ile savaşır, savaşta şehit olur. Oğlu Seyitbek ba­ basının mücadelesini devam ettirir. Destanda Kırgızların boylar halinde birbirleriyle müca­ delesi eleştirilir. K urm anbek hem dış düş­ m anlara, hem de iç çekişmelere karşı müca­ dele etm ek zorunda kalır. D estanda sosyal meselelere, geleneksel hayat tarzını yansıtan u n su rlara yer verilir. K urm anbek'in Afgan H an'ın kızı Kanişay ile nişanlanm a ve evlen­ me törenleri bunun ifadesidir. Destan ilk defa 1928 yılında K.Miftahov tarafından, M.Mu- sulm ankulov’dan derlenm iştir. 1958 yılında M .Kalenderov'dan yeni bir vary an tı tesbit edilir. Eserin KAkiyev'den derlenen varyantı 1938 yılında yayınlanmıştır.

"Kurmanbek" destanı ile E r Tabıldı desta­ nı konu ve fikir bakımından birbirine yakın­ dır. E r Tabıldı kahram ana Özgü karak ter ya­ pısına, güç ve cesarete sahiptir.

E r Tabıldı savaşta ele geçirdiği bütün ma­ lı fakirler arasında bölüştürür, dul kadınlara koyun, yetim lere inek, fakirlere a t verir. Er Tabıldı kötü kalpli, kuvvetli Kudaynazar ve onun yandaşlarına karşı mücadele içindedir. K urdaynazar kışkırtıcıdır. D estanın boylar arasındaki savaşların üç varyantı tesbit edil­ m iştir. B unlar A.Tmıbekov, I.Dıykanbayev, C.Camgırçinov varyantlarıdır. A.Tmıbekov 1940 ve 1967'de iki defa yayımlanmıştır.

Canış-Bayış destanı ilse konu ve fikir ba­ kımından a y n bir özelliğe sahiptir. Destanda Kırgız k a h ra m an la n Canış ve Bayış’ıri k a l­ m uk istilasına k arşı mücadelesi esas alınır. Diğer destandan farklı olarak m asal kalıpları görülür. Bayış suda boğulmaz, ateşte yan­ maz, kurşun işlemez, atının insana özgü özel­ likleri vardır.

Sosyal yapıyı esas alan "Hedeykan" ise

Kırgız toplum unun tabakalaşm a döneminde meydana gelmiştir.

Eserin adının Kedeykan (fakirden çıkmış han) olması da onun başlıca tem asım açıkla­ m aktadır. Yetim büyüyen Kedey, Danıyga çevresine kendisi gibi fakir delikanlılan top­ lar, onlarla beraber zenginlerin sürülerini ka- çınr, m allarını gaabeder.

Zekâsı ve becerikliliğiyle sözlü atışm alar­ da Azimkan han'ın y akm lanndan birini ye- ner ve o da geçici olarak tah tım verir. Kedey­ kan halkı adalet ile idare eder, evsizlere yar­ dım eder. D estan K.Akiyev ve A.ÜsÖnbayev tarafından derlenm iştir. İlk defa 1938 yılın­ da, daha sonra ise 1957 ve 1970 yıllarında ba­

sılmıştır. \

Sarıncı-Bököy ye Olcoboy ile Kişim can destanlan epik türâeki eserlerin eski tarihli olanlandır. Bu destanlarda fantastik özellik­ lere, mübalağaya özellikle ypr verilmiştir.

Sânnca-Bököy destanında Camgrtçı ha- m n ’ölümünderi sonra oğlu Sanncı ile kardeşi Bököy arasında Sanncı'nın nişanlısı Akber- met için alevlenen kavga konu edilmektedir, îyi kalpli Sanncı önce akrâb alan m n ihaneti­ ni anlamaz, fakat giderek olgunlaşır, nişanlı­ sını k u rta n r, kızı Bököy’Ün hapsettiği yerden çıkanr, onunla evlenir. Destan ilk defa 1923 yılında S.Konokbayev'den, ikinci varyantı ise 195Ş yılında M .Satıbaldiyev ile H.Üsönba- yev’den derlenmiştir.

Olcobay ile Kişimcan destanının baş kah­ ram anı Kişimcan hanım Kırgız d estanların­ daki kadın kahram anların en iyi v asıflanna sahiptir. Canıl Mirza ve âdım Kazak destan­ dan Kızcipek ile Bayan Suluv d esta n la n n a veren kız kahram anlar gibi Kişimcan, dış gü­ zelliği ve zengin ruhi dünyası, savaşçı yapı­ sıyla halkın ideal dünya görüşünü yansıtır.

Olcobay ile Kişimcan destanı Sanncı-Bö- köy destanından trajik sonu itibanyla farklı­ lık gösterir. D estanda sevgüilerin feodal h a ­ y at tarzına, gelenek, göreneklerin ağırlığına karşı mücadelesi söz konusu edilir. Olcabay ile Kişimcan kötülüklerle dolu bu dünyada mutluluğu elde edemezler. Ancak onların sev­ gi yolundaki dirençleri in sa h la n n kalbinde önemli yer alır. Destanın Üç v aryant vardır. Bunlar M.Kabılov (19İ7), S.Sekebâyev (1925), H.Üsönbayev (1940)'den derlenmiştir.

Mana» Destanı

Kırgız halkanın büyük d estan ı M anas m ertlik, a s k e ri1 onur, vatah a bağlılığı esas alan eserdir. Yüzyıllar boyu Kırgızlar kendi bağımsızlık ve özgürlükleri için istilâcılara karşı sürekli mücadele etm iştir. T arih içeri­ sinde gösterilen cesaret, yiğitlik ve k a h ra ­ m anlık K ırgızlann yok olmasını önleyen u n ­ surlar olmuştur.

(3)

Manas, Kırgız destanlarının en eski Örne­ ği olarak Kırgız halkının bağımsızlık mücade­ lesinin, adalet ve gelecek hakkm daki hayalle­ rinin san atsal bir yapı ile aksettirilm esidir. Yazılı eserlerin azlığı dolayısıyla M anas des­ ta n ı göçebe halkın yazılı edebiyat ve sanatı­ nın çeşitli alanlarının, tiyatrosunun yerini tutm uştur. Bu, sanatın hemen hemen bütün türlerini kapsayan genelleştirilmiş bir sa n at­ tır.

M anas destanı, Kırgız halkının sadece ta ­ rihini değil, hayatının bütün yönlerini; etnik yapısı, yaşayış tarzı, örf ve âdetleri, ahlaki ve estetik zevkleri, etik norm ları yaratılış hak- km daki tasavvuru, din! inançtan, tıp, coğraf­ ya hakkındaki tecrübeleri, şiir ve dil mesele­ lerini kapsayan ve onlar hakkında geniş bilgi veren değerli bir eserdir. Dolayısıyla bu des­ ta n halkın tarihi, dili, etnografyası, felsefesi psikolojisi, ruht ve sosyal hayatını yansıtan Önemli bir kaynaktır.

O rta Asya T ürk halklarında destanların büyük bölümü ortaktır, örneğin, Özbek, Ka­ zak ye K arak alp ak lard a Alpamış; Kazak, Türkm en, Özbek ve Tacik vb. halklarda Kö- roğlu. M anas destanı ise yalnız Kırgız Türk­ lerine ait olmasıyla dikkati çeker. .

M anas ta yer alan olaylar Kırgız tarihinin en eski devirlerini de içine alır. D estanda eski toplum yaşayışının gelişme safhaları izlenebi­ lir, Askerî yapı, ordu mensuplarının hak eşit­ liği, ganim etlerinin eşit bölüştürülmesi, ida­ recilerin seçilmesi vb. buna örnek gösterilebi­ lir. O layların gerçekleştiği yer adlan , millet ve kabile a d lan da arkaik karaktere sahiptir. Destanın eski zam anlara ait olduğu Mecmua- tü't-Tevarih adlı lö.asra ait yazma eserde ve­ rilen bilgilerden de anlaşılm aktadır. Bu eser­ de Manas'ın kahram anlık m aceralan 14.asnn 2 .yansındaki olaylarla ilişkilendirilir. Desta­ nı konu alan ilk bilgi araştırm acı A-T.Tagir- canov tarafından 1959 yılında verilmiştir.

M anas destanını diğer halkların destanla- n n d an farklı kılan özelliklerden biri de başın­ dan sonuna kadar manzum oluşudur. Destan beşyüz bin dizedir. U zunluğu babamından M anas, dünyanın en önemli destanlarından birkaç kere-büyüktür. Destan; destancıdan destancıya, nesilden nesile, asırdan aşıra ge­ lişm iştir. H alk sanatçılarının sayesinde bü­ yük bir epik manzume dönüşmüş ve giderek yeni tarihi nitelikler kazanmıştır.

Günümüzdeki destan, Kırgızların bin yıl­ lık kahram anlık tarihinin yetenekli m anasçı­ la r tarafından sa n a t olarak aktanlm aeının sonucudur.

D estan K ırgızların dış düşm anlardan kurtulm ak ve bağımsızlık kazanm ak için yap­ tığı mücadeleyi esas alır. Milletin önderi ve il­

ham kaynağı ise kahram an M anas’tır. Olay­ la r bu temel kahram an çerçevesinde gelişir. Dağılmış Kırgız boylarının b irleştirilm esi destanın baş idealidir. Destanın birinci bölü- rfiü M anas ın Beecin'de yenilişi, en yakin dostlan, aynı zam anda askerleri Almambet, Sırgak, E r Kökçö, E r Töştük'ün ölümü, kendi­ sinin ağır yaralanm ası ve sonunda ölmesi ile sona erer.

M anas'ın oğlu Şem etey’in bu bölümde doğması onun babasının ideallerini gerçekleş­ tirm ek için mücadele edeceğini gösterir. Ma­ n as vasiyetinde birleştirilm iş milletin kuvve­ tinin zayıflamasını, iç harplerin çoğalmasına bağlar, birlik olunmasını ister.

Manas'ın ikinci bölümünde H an M anas’m oğlu Semetey ve onun çorolan (savaş ark a ­ daşları) nın intikam sa v aşla n ifade edilir. O nlar M anas'ın kahram anlıklannı tekrarlar. Yabancı düşm anlara karşı, savaşır, zaferler kazanırlar.

Semetey bölümünün tarihi zamanı tahm i­ nen Ç ungarlann akm lanna (16.-18.asir) denk . düşer. Olaylar O rta Asya'da geçer. D estanın k a h ra m an la n çeşitli haksızlıklann kurbanı olurlar, fakat onlan dışandan gelen düşm an­ ların değil, halka zulmeden iç düşm an lan n kötülükleriyle karşılaşırlar;

İç düşm anlara karşı savaş destanın üçün­ cü bölümü Seytek'te devam eder. Burajia ada­ le t galip gelir. D estanın yapısında T ürk ka* ğanlığma bağlı olan erken ortaçağda O rta ve Merkezi Asya'daki u luslann asimilasyonu ve göç etmesine neden olan*Mo,ğol baskınlan Or­ ta Asya'da gerçekleşen C ungar H anlığı'nın teşkilât biçimi açıkça görülür.

Destan kahram anlannın çoğu tarih te var olan kişilerdir: Alooke, Şıgay, E senkan, No- gay vb.

D estan belli ep izo tlard an oluşur: Ma- nas'm doğuşu ve çocukluğu, ilk gezileri. Kanı- key ile nişanlanm ası ve evlenmesi, Kökö- töy'ün yuğ töreni, Közkaman olayı. Bu epizot­ ların tüm ünde de Kırgız Türklerinin k a h ra ­ m an M anas etrafında, vatanı korum ak ve sa­ vunm ak için birleşme, birlikte hareket etm e ideali yansıtılır.

Uzun yıllar sürgünde bulunduktan sonra Kırgızlar M anas'ın idaresi altında geri döner­ lere Burada Talaş şehVi muhteşem bir şekilde tasvir edilir. Talaş, vatanın bağımsız-lığının, bütün yüceliklerin sembolü olarak görülür.

İyilik ve kötülük k ahram anlan da destan- ' daki arkaik elem anlarda^ biridir. Beyaz, en çok sevilen denktir, tazeliğin ve kutsallığın sembolüdür. Bu özellik, savaş giysileri, ev eş- y alan ve hayvanlann donunun tasvir edilme­ sinde açıkça görülmektedir. M anas'm savaş zırhının adı Akolpok, silahı Akkelte, savaş

(4)

sancağı Akasaba, şahini, Ak sum kar; atı Ak- kula; hançeri Aktintedir.,

Manas, ölüm getiren.belânın kötülükleri­ n i dağıtabilecek güce sahip olarak nitelendiri­ lir, O sıradan insanlara benzemez; teni yün* lüdür, h a tta yfelesi bile vardır. Gözbebeklerin- de bile nişanlan bulunur. Gülmeyi bilmez ya da çok az güler, som urtkanlığıyla dehşet ve hayranlık uyandırır.

Erken ça ğ d a.o lağ an ü stü nitelikleri ve korkunç yapısıyla gösterilen, Manas'ın kişiliği ile m ertlik ve cesurluk ifade edilir. Destanın son çeşitlemelerinde Manas, asilliği, hoşgörü­ lü davranıştan terennüm eder. Bazı manasçı- la r M anas’ın karakterine feodal hanlara ait çizgileri vermeye çabalam atanna rağmen, o gerçek ve millî kahram an olarak kalm akta­ dır. Düşmanla yapılan çarpışm alann hepsin­ de M anas şahsen yer alır, ve zafer onun kah- ram anlıklanyla elde edilir.

M anas idareciliğe yeltenmez, bunun için yönetimi önce Bakay a, sonra Almambete ve­ rir. M anas'ın yüceliği onun 40 çorosü (savaş arkadaşı) ile kazandığı başarı ve kahram an­ lıktır. Bu kahrfemanlann en m eşhurlan; Ko« şoy, Bakay, Almambet, Çubak, Sırgak vb.dir. M anas adı onlâra yiğitliği çağ n ştırır. H er kahram an belli sıfatların sahibidir. M anas soğukkanlılığı, eşsiz fiziki gücü; Almambet sağlığı, yaradılışın en eneıjik ve becerikli hü- küm dan ol\tşunu, Bakay aklı, Sırgak yürekli, dayanıklılığı, açrkgözlülüğü ifade eder.

B aşkahram anm yüceliğine olumsuz kah­ ram an şekilleri de yardımcı olur. M anasın baŞ'düşmanı Konurbay hain, kurnaz, açgözlü­ dür. Gözleri insanı yutan mezar gibidir.

Tiplerin ifadesi bazı hayaller ile. güçlendi­ rilir. Almambet'in hayali bunlardan biridir. Alm am bet Çinli idarecinin biricik oğludur. Bazı varyantlara göre dinî, bazı varyantlara göre aşk sebebiyle vatanım , anAe ve babasını terkedip M anas’ın yanm a, ülkesine gelir, onun kankardeşi olur. F ak at vatan özlemini ömrünün sonuna k adar çeker.

K adınlar dış güzellikleriyle değil, göçebe' halkların güzellik hakkındaki kriterlerine uy­ gundur. B unlar cesurluk» ustalık, el becerisi ve en son olarak dış güzellik biçimindedir. D estanda kanlın sadece anne ve ocağın sahibi değil, aynı zam anda yürekli bir askerdir.

M anasın karısı Kanıkey, gerekli durum ­ lard a savaş, giysisini giyer, saçların^ fcutga atın d a toplar ve .altında binerek düşm ana karşı savaşır. B aıiş günlerinde ise evinin ka­ dınıdır. D estanın bir bölümünde Kanıkey ge­ celeri uyumaksızın dağ tekesi derisinden Ma­ nasla özel pantolon hazırlar. F akat pantolonu M anas değil, Koşoy giyer, çok memnun kalır. Dua eder, Kanıkey’e oğul diler, sonunda Se­ metey doğar.

Destanda sadece eşyalar değil, başka var­ lıklar da tasvir edilir. At, güzelliği, dayanıklı­ lığı, sadıkhğı, koşması gibi nitelikleriyle, kah­ ram anın sıfatları ile aynı delicede verilir. At yaradılışın güzel örneği, savaşlarda zaferin teminatıdır. Atsız kahram an, kılıçsız kalmış demektir. Atla ilgili âletlere de destanda çok yer verilir. Kötü niyetlilik, zulüm, adaletsiz­ lik, karanlıklar dünyası millî kahram an ta ra ­ fından ortadan kaldırılır. Tek gözlü olan Ma- kel adlı dev, düşm anın m übalağalı şeklidir. Bunda bütün olumsuz vasıflar toplanm ıştır. Tek gözü, gürültülü sesi, teninde köyü yünle­ ri vardır. Big&ra içtiğinde dumam bütün şehri kaplar, k u şla r uçamaz; su içerse kaypağını k urutur. Düşmanın gücü yalnız M akel dev vasıtasıyla değil, onun ordusuyla da tem sil edilir.

Bu k ü ltü r, îslâ m la ştırm a dönem inde Arap vfe İran kültürünün etkisine uğrar. Kır­ gız destanlarına da îslâm i öğeler girer. Ayho- ca ve Hızır, Manas'ın çok sıkışık zam anlarda yardım ına koşarlar. K ahram an, bazen ancak bu kutsal varlıklar yardımıyla düşm anı yene­ bilir. İslâmî öğelerin yâm sıra mitolojik öğeler ve animizme dair düşünceler de Önemli yer alır.

D estanın dili canlı, renkli ye anlatım ı güçlüdür. Destan, sanatsallık, nasih at verme, . ağıt, m asal vb. pekçok folklorik tü rü n organik

birleşiminden oluşur. / ■

M anas m illî söz hazînesinin, en büyük ) eseri olarak Kırgız dilinin evrensel gelişimin­ de, şivelerinin 'y ak ın laşm a sın d a , gram er norm larının düzgünleşmesi ve söz hâzinesi­ nin zenginleşmesinde önemli katkı sağlam ış­ tır. Asırlar boyu ahlakî zevklerin ve millî k a ­ rakterin gelişmesine büyük etkisi olm uştur. Desten insanlar arasındaki ahlakî norm ları terennüm etm ektedir ve bunun için bugün de eğitim için önemli anlam taşım aktadır. M a­ nas destanı dünya sözlü edebiyatının şahe­ serleri arasında haklı olarak saygın b ir yere sahiptir.

T ö re n se l Ş iirle r '

Dinî ve aile hayatı ile ilgili olmak üzere ikiye ayrılır. Dirçî şiir, h er çeşit h astalık lar­ dan ve tabiî felâketlerden korunm ak içni ya­ pılan törenleri konu alır:

Nevruz bayramında;

Alas alas Alas, alas

Ar oorudan kalas H er hastalıktan koni

Eski cıl ketti Eski yıl attı,

Cafiı col cetti Yeni yıl geldi

Günümüze k ad ar yılan ve h a ş e ra tla n n ısırm asına karşı yapılan d u alar ile, göçebe hayvancılık törenleri korunm uştur. Bu tü r şi­ irlerin aile hayatı ı|e ilgili grubuna

(5)

key'Y "saksakay", "şırıldan" gibi geceleri hay­ v anlar için söylenen şiirler girer. Bu şiirler, bazı masal ve ayinlerin yansıması olabilir.

U kurugum dolono - K em e n t sap ım akdiken

ı TJuru börü colobo H ırsız k u rt ra st gelme

Kamcımdm uçu dolono K am çım ın ucu akdiken

Kafigıgan uuru colobo Ş a şırm ış h ırsız

( raBt gelme

At bakıcılarının şiiri olan "şinldaö"da a t­ ların büyük em ekleri <füe getirilir ve bol döl vermesi istenir.

Bu şiiri, yılkı çobanlan mevsim sonunda yayladan dönerken söylemektedirler.

Törensel şiirlere ta n m la ilgili olan şiirler de giren Bunlarda bol ürün beklendiği ifade edilir. Kırgınlarda tan m ın tanrısı Baba Dıy- kan'dır. Cayı şiiri ise kuraklık olduğunda T ann'ya etki etm ek amacıyla söylenir. Çiftçi­ lerin çok yaygın şiiri Op mayda zor durum la­ rın kolayhştınİm ası için söylenmiştir.

Didaktik Tür

Göçebe hayat tarzına ait, öğütler veren şi­ irlerdir. Ahlâk eğitiminde önde gelen role sa­ hiptirler. Bunlar insanın toplumdaki davra­ n ışlarının yazılm ayan manevi norm îannm bütünüdür.

în sa n la n n haksız davranışları bu tü r içe­ risinde Rahatlıkla eleştirilir. Kırgız folklorun­ da nasihat (terme) şeklinde ifade edilir. Nasi- h atlard a akıl, beceriklilik, el çabukluğu, gü­ zellik vurgulanır.

K atının câman bolgon sofi

K arın k ötü ol­ m uşsa eğer Ketpes kesel darb menen tefi

. Gitmez h astalık gibidir.

Bu tü r T ürk edebiyatında eskiden beri ya­ şam aktadır. O rhun yazıtlarında da n asih at üslubu öndedir. Bu ülsûp kendini 11. asırda meydana getirilen Divanü Lügati't-Türk'te de gösterir.

A tasö zle ri

Atasözleri didaktik türe yakındır. Bunlar­ da genellikle yüreklilik, cesaret, mertlik, asil­ lik övülür.

Kırgız atasözleri milletin sosyal ye tarihi deneyimini kendinde banndırm ıştır. Bunlar­ da gelenekler, töreler, ahlakî normlar, kadma karşı tutum ve davranışlar yansıtılmaktadır.

Er cigit âl çetinde Yiğit halkın yanın­ da

Coo betinde Düşmanın karşısın­

da

Balaluu üy gülüstön Çocuklu ev gülistan Balasız üy körüstön Çocuksuz ev m ezar Oü kolunun açuuaun Sağ elinin öfkesini Sol kolun menen bas Sol elinle bastır Atasözlerinde Kırgız halkının asırlar bo­ yu yabancı istilâya karşı yapmış olduğu m ü­ cadele yansıtılmaktadır.

Er eneden tu u la t E r anadan doğar lıll üçün ölöt E li (m illeti) için

ölür

E r çekişpey bekişpeyt E r v u ru ş m a d a n banşm az

Bazı atasözlerinde toplum sal gruplar ve bu grupların farklı ideolojisi görülmektedir.

Kasap eneBİne söök sata t v K asap a n a s ın a

» kemik satar

Karagan suukka tonot Havaya bakan so­ ğukta donar Bay karagan açkadan ölöt

Beye bakan açlık­ ta n ölür

Atasözlerinde ele alm an konulardan biri de saygı göstermek, büyükleri yaymaktır:

%

Uul cakşısı urm at Oğulun iyisi hürm etli Kız cakşısı kım bat Kızın iyisi kıymetli Aptallık ayıplanır, akıllıkı, çocuklar için ihtimam terennüm edilir:

Enenin köönü balada Ananın günlü ba­ lada

Balanın köönü talaada B a la n ın g ö n lü tarlada

Kırgız halkının atasözleri ahlâklılığın, alışkanlıkların, örf ve âdetlerin ansiklopedisi­ dir. Bundan dolayı yazarlar, sözlerinin canlı ve renkli, düşüncelerinin anlamının güçlü ol­ ması için sık sık atasözü kullanırlar.

(6)

Bilmeceler

Kırgız halkının bilmeceleri çok çeşitlidir. Ancak bunlar daha çok hayvancılık ve tarım ­ la ilgili faaliyetleri, göçebe hayat tarzını yan­ sıtır. K ırgızlarda genellikle kısa bilmeceler çoktur: Kırk yemek, kırk yem ekte kırk kuy­ ruk, kırk kuyrukta kırk bıçak, kaç bıçak var? Bazı bilmeceler kafiyeli ve soru cevap şeklin­ dedir, daha çok iki bölümden oluşurlar.

Masallar

M asal tü rü , fan tastik tab iatın a rağmen halkın hayallerini gerçek bir biçimde anlatan folklorun nesir türü d ü r Kırgız m asallarının gündemde olması onların yüce ideali amaçla­ ması ve kıvrakitğmdandır. M asallarda halkın h ay a t hakkm daki hayalleri yansıtılm ıştır. O nlar eğitim bakım ından çok önemli değer taşırlar. H ayatla ilgili (gerçekçi), olağanüstü ve hâyvan m asallan şeklinde çeşitli gruplara bölünürler.

( 1.01ağanüstü m asallar

E jderhalar, cadılar, tek gözlü devler, do­ ğ aü stü m a sallan n temel kahram anlarıdır. Baş kahram anın yardım cılan ölmezlik suyu, şekil değiştirmede yararlanılan elm alar, bir avuç toprak, in sa n la n ve hayvanlan canlân- dırabilecek değerli taşlardır. Mertliği, cesur­ luğu, aklı ifade eden olağanüstü m asallar k a­ bile sistem inin yıkılması sırasında meydana gelmiştir.

2.Hayvan masalları

Folklorun en eski türlerinden biridir. Gö­ çebe hayat tarzında insanlar çeşitli hayvan­ larla yakın tem asta olmuşlardır. Zamanla ya­ radılış hakkındaki bakış tarzları değişmiştir ve giderek totem ler başka anlam taşım aya başlam ıştır/H ayvanlar hakkında pekçok ma­ sal meydana gelmiştir: "akılsız ayı", "tilki ile kurt", "baykuş ile aladoğan" vb. Totemler ara­ cılığıyla hayvanlara insan karakteri k az an d ı-. rilır. O lağanüstü hayvanlar bazen kahram a­ nın engelleri aşm asına yardım ederler. Bun­ lar kanatlı at, akıllı kurbağa veya zınınk kuş (Züm rüdü Anka) tipi K azaklarda Sam ruk kuş, K uşlarda car ptisa, Taciklerde Simurg olarak bilinir.

3. Gerçekçi m asallar

Gerçek olaylardan söz edilir. Bu tü r m a­

sallarda önemli sosyal problemler ortaya ko­ nulur. B unlarda genellikle zengin ile fakir, h an ile çiftçi k arşı karsıy a gelir. Beylerin, hanların aptallığı, aç gözlülüğü, cimriliği, taş yürekliliği alaya alm ır. Aldarköse nüktedan kişiliği ile görülür. Yalnız kel ve yedi kel, üç tüccar m asallannda son derece fakir olan çift­ çi m utlaka mücadeleden b aşanyla çıkar. İn­ san lara m utluluk verme peşinde olan Asan- kaygı (Kırgız, Kazak m asallanm n baş k ah ra­ manı) ile başka tipler insanın insana sevgisi­ ni, merhametli olmasını telkin eder. "Abaske­ rin Kızı", "Akıllı Dıykan" adlı m asallarda in­ san emeğinin yaratıcı gücü, idareci ve zengin­ lerin öm ürlerinin boşluğu ifade edilir. U sta marangoz ağaçtan bayan figürü yapar, demir­ ci onun için yüzük, gerdanlık, küpe hazırlar, terzi elbise diker. Bu ağaçtan güzeli gören bir d ü şü n ü r ona can verir. Bu m asal ve "Yedi Oğul" m asalında insanın zenginlikten değil, beceriklilik, akıl, yetenek ve emekle Jkendini gerçekleştireceği ifade edilir.

Mit ve Efsane

M it ve efsane folklorun sınırdaş tü rle ri­ dir. O nlann konusunu kozmogoni ve topono- milerin m eydana gelmesi hakkındaki hayvarç ve b itk i dünyasının yaratılışım konu alan hikâyeler oluşturur. M itlerin çoğu dünyanın yaratılışı hakkm daki eski inançlarla ilgilidir. B unlarda yıldızların doğuşu şiirsel şekilde anlatılır. Mesela, "Ülkerin Kızı Ülpüldök Gü-. zel” m iti Ülker takımyıldızının, "Üç Arkar" m iti terazi takımyıldızının meydana gelmesi­ ni anlatır. Bu çerçevede Yetigen, Altınkazık takım yıldızlannın tarihim açıklar.

Başka bir gruba kavim ve soyların y ara tı­ lışını konu alan m itler girer. Mitolojiye göre Buğu (erkek geyik) soyunu y a n mitoloji boy­ nuzlu ta n n ç a yaratm ıştır. T annlaşm ış hay­ vanlar hakkm daki m itler de yaygındır. Atın koruyucusu Kambar ata, koyununki Çolpan ata, deveninki Oysul âta, geyiğinki Kayberen, ineğinki Zengi babadır. ^Kırgız halkının y a ra ­ tılışı ise kırk kızın b ir ırm aktan köpük içip gebe kalması ve ondan Kırgız (kırk kızdan do­ ğanlar) halkının doğmuş olduğu şeklinde an­ latılır.

M itlerden farklı olarak efsaneler, genel* likle tarihi vakalara dayanır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Gerçi 1773’ten başlayarak kurulan askeri okullar, genellikle sübyan okulunu bitirenlerden ve medreselerden ayrılanlardan öğrenci aldığı için, ortaöğretim okulları

İşsiz insan yarı deli demektir. Toplumda kabul görmez. Evlendiysen sana selam veriyorlar, değilsen ver- miyorlar. Eğer işsizsen herif seni ara- baya bile almaz. Evlilik

“Cennet ve Zenginliğe Bakış” adıyla yer alan bölümde ise yapılan iyi- liklerin karşılığının ödüllendirileceğine dair anlatılar ile ketumluğa verilen

Örneğin, binalardaki ısı yalıtımı için binaların dış yüzeyleri ısı yalıtkanı maddelerle kaplanır.. Isı alışverişini engelleyerek maddelerin ısılarını

Doğum, sünnet, askerlik, düğün, ölümle ilgili anlayış ve uygulamalar; meslek tercihi, yemek, giyim kuşam, ev bark düzeni, maddi kültür unsurları ve eğitim gibi

 Işık kaynağı ve cisim sabitken, ekran cisme yaklaştırıldığında tam gölge küçülürken ekran cisimden uzaklaştırıldığında tam gölge büyür..

(2) ile verilen çift Sinh-Gordon potansiyeli, ayrıca kısmi olarak çözülebilen problemleri çözme yöntemlerinden biri olan Bender-Dunne yöntemi [17] kullanılarak ele alınmış

Dinî şahsiyetlerle ilgili halk edebi- yatı türü genellikle efsane olarak kabul edilmektedir.. Bu noktada Türkiye’deki araştırmacılara çok tesir etmiş olan