• Sonuç bulunamadı

Çağdaş Türk Hikâyesinde Semantik Yapı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çağdaş Türk Hikâyesinde Semantik Yapı"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çağdaş Türk Hikâyesinde Semantik Yapı, Tan-pınar’ın Abdullah Efendinin Rüyaları’ndaki Hikâyelerinin Tahlili, Sarah Moment Atiş, çev. Zekeriya Başkal, Dergâh Yay., İstanbul, 2011, 130 s.

Çağdaş Türk Hikâyesinde Semantik Yapı, Tan-pınar’ın Abdullah Efendinin Rüyaları’ndaki Hikâyelerinin Tahlili, Sarah Moment Atiş’in 1983’te kitaplaştırdığı Semantic Structuring in the Modern Turkish Short Story, An Analysis of Abdullah Efendi (Leiden, E.J. Brill) başlıklı doktora tezinin Türkçeye tercümesidir. Kitaba bir “sunuş” yazısı yazan İnci Enginün’e göre bu, Ahmet Hamdi Tanpınar hakkında yurt dı-şında yayımlanan ilk çalışma olma özelliğini taşımaktadır.1 Diğer taraftan Atiş, –Todorov’un Decameron incelemesi istisna edilirse–,

yapı-salcılığın kompleks ve uzun düzyazı metinlerine ilk kez kendi çalışmasında uygulandığı kanaa-tindedir.2

Çalışma, “Giriş”, “Her Bir Hikâyenin Yapısal Bölümlen-mesi”, “Beş Hikâ-yede Ortak Olan

Yapının Tekrarlanması”, “Yorumsal Önem” olmak üzere dört bölüm ile Kaynakça ve Di-zin’den oluşmaktadır. Atiş’in gayesi, başlıktan da anlaşılacağı üzere, Tanpınar’ın söz konusu hikâyeleri üzerine yapısal bir inceleme yap-maktır. Yabancı bir Türkolog olarak Atiş’in “Giriş”te Tanpınar’ın Türk edebiyatındaki

Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, Sayı 5, Nisan 2012, s. 237-240

ÇAĞDAŞ TÜRK HİKÂYESİNDE SEMANTİK YAPI

Özlem Nemutlu

*

SEMANTIC STRUCTURING IN THE MODERN TURKISH

SHORT STORY

* Yrd. Doç. Dr., Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğre-tim üyesi.

1 İnci Enginün, “Sunuş”, Çağdaş Türk Hikâyesinde Semantik Yapı, Tanpınar’ın Abdullah Efendinin Rüyaları’ndaki Hikâyelerinin Tahlili, (Sarah Moment Atiş).

(2)

238

ÖZLEM NEMUTLU

yeri, eserlerinde kullandığı dille ilgili tercihle-ri konusundaki tespitletercihle-ri dikkate değer: Türk edebiyatının Balkan Savaşları’ndan II. Dünya Savaşı’na kadar olan döneminin karakteristik özelliği, Osmanlı edebî geleneğinin reddedili-şi, Batı’ya doğru ve halka doğru yönelim ola-rak tespit edilmiş. Edebî eserlerde “Doğu-Ba-tı/Eski-Yeni” çatışması ve bunun doğurduğu “medeniyet krizi”, dilde sadeleşme eğilimleri, Türk edebiyatının belli başlı fi kir akımlarının temsilcileri Tevfi k Fikret, Mehmet Âkif Ersoy, Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin üzerinden de-ğerlendirilmiş. Tanpınar’ın “Batıya Doğru” ve “halka doğru” ana akımlarına zıt bir tavır ta-kınarak “kendimize dönme”, yani okur-yazar seçkinlerin Batı’dan ve Orta Asya’dan tekrar kendi kültür miraslarına ve Selçuklu ve Osman-lı Türklerinin Anadolu ve Rumeli’de bin yıl bo-yunca geliştirdikleri sanat geleneğinin zengin-liklerine dönmeyi savunması üzerinde özellikle durulmuş. Netice itibarıyla Atiş’in, Tanpınar’ın çağdaş ve yerli bir Türk edebiyatı için “devam ederek değişme, değişerek devam etme” fi krine vurgu yapması önemlidir. Bu bağlamda modern Türk edebiyatının Tevfi k Fikret, Mehmet Âkif Ersoy, Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin’den iti-baren biraz ayrıntılı olarak ele alınarak değer-lendirilmesi anlam kazanmaktadır. Atiş’e göre Tanpınar’ın Beş Şehir’i ve Kemal Tahir’in Dev-let Ana’sı Osmanlı tarihiyle barışmada önemli bir aşamadır.

Çalışmada Abdullah Efendinin Rüyaları’ndaki hikâyelerin Rus formalistleri ve ardından Fran-sız ‘structuralist’lerince geliştirilen yapısalcılık açısından incelenmesi sırasında, bu anlayışın öncüleri Todorov, Olric, Propp, Levi-Strauss, Barthes, Chatman yerine Prof. Dr. Gernot Win-dfuhr’un Michigan Üniversitesi’nde verdiği seminerlerden faydalanıldığı belirtilmektedir. Atiş’in metodunu uygularken en başta değindiği zorluk, hem cümle hem de olay örgüsü bağlam-larında hayli karmaşık olan Tanpınar’ın hikâye-lerini muhtevalarından bağımsız olarak sadece şekil ve yapı bakımlarından ele almaktır.

“Her Bir Hikâyenin Yapısal Bölümlenmesi”nde araştırmacının ilk dikkatini çeken hususlardan biri, anlatıcının niteliğidir. Burada hikâyelerde-ki ben anlatıcının gerçek ile gerçek-dışılık ara-sında gidiş gelişleri neticesinde ikiye bölünmesi Tanpınar’ın Edebiyat Üzerine Makaleler’deki “Şiir ve Rüya” başlıklı yazıdan faydalanılarak açıklanmaktadır. Yazarın şiir estetiğinin anahtar kavramları olan “rüya nizamı”nın bu hikâyeler-de “bilinçaltı”nın yansıtılmasına tekabül ettiği belirtilmektedir. Atiş’in hikâyelerin yapılarıyla ilgili bir diğer önemli tespiti, gerek klasik Batı gerekse Türk müziği konularında hayli yetkin olan Tanpınar’ın, hikâyelerini tıpkı bir senfoni gibi dört kısımdan oluşturmasıdır.

Araştırmacı, kısalığı ve “zaman, mekân, olay örgüsü ve kişiler” gibi geleneksel unsurları daha net olması sebebiyle “Erzurumlu Tahsin” hikâyesini örnek almış ve bu hikâyede her bir bölümün birbirine benzer paralel cümlelerle başlatıldığını ve bitirildiğini göstermiş ve neti-cede şu tespite varmıştır:

I. Zihnî durumda değişiklik ve zamanın geçmesi

II. Zamanın geçmesi ve zihnî durumda değişiklik

III. Zihnî durumda değişiklik ve zamanın geçmesi

IV. Zamanın geçmesi ve zihnî durumda değişiklik (s. 41)

Atiş’e göre, kitaptaki hikâyeler, “zaman, mekân, olay örgüsü, kişiler” gibi unsurların incelenmesi suretiyle yapılan geleneksel ince-leme metotları yerine, yukarıda olduğu gibi, ancak paralel yapılar tespit edildiğinde bir an-lam ifade etmektedir. Bu, kitabın son hikâyesi “Evin Sahibi”yle birlikte Tanpınar’ın en uzun eseri “Abdullah Efendinin Rüyaları” için daha da önemlidir. Burada da paralel başlangıç ve bitiş cümleleri vasıtasıyla kurulan hikâyeyi dört bölüm olarak düşünmek mümkündür. Atiş’in kanaatimizce bu hikâyeyle ilgili en önemli dik-kati, Abdullah Efendinin I. ve II. benleri

(3)

ara-ÇAĞDAŞ TÜRK HİKÂYESİNDE SEMANTİK YAPI

239

sındaki yolculuğunun kapalı mekâna giriş ve kapalı mekândan çıkış şeklinde tezahür etmesi ve bunun benlik bölünmesi için “ayna, pence-re, cam, cam sürahi” unsurlarından faydalanıl-masıdır.

Kitabın diğer hikâyeleri “Geçmiş Zaman El-biseleri”, “Bir Yol” ve “Evin Sahibi”, bir sen-fonideki gibi dört bölüme ayrılarak tahlil edil-meye çalışılır. Atiş, bunlardan en çok “Geçmiş Zaman Elbiseleri” ve kısmen de “Evin Sahibi” üzerinde durur. Söz konusu bölümlenmenin “Geçmiş Zaman Elbiseleri”nde başlangıçta “zaman”ın ve “anlatıcı”nın kurgulanmasına göre “I. Gündüz, II. Akşam, III. Gece, IV. Gün-düz” ve “I. Uyanık, II. Uyanık, III. Uykuda, IV. Uyanık” şeklinde iki farklı şekilde tezahür etti-ğini ortaya koyar. Bu bölümlenme “Su, Aydın-lık-Karanlık, His-Müzik” ve neticede “uykuda uyanıklık hali” veya “uyanıklık halinde uyku” ile belirtilebilecek bir nevi “uyanıklık ve rüya hali” ile birleştirilir. Bunun dışında vecd halin-deki anlatıcının “hal”i, geçmişi ve bir bakıma “yakın gelecek”i aynı anda yaşadığı görülür. “Evin Sahibi”ndeki kahramanın sırasıyla “I. Cumhuriyet Dönemi, II. Osmanlı İmparatorlu-ğu Dönemi, III. Geçiş Dönemi (Balkan Savaş-ları, I. Dünya Savaşı, Mütareke ve İşgal), IV. Cumhuriyet Dönemi”ne tekabül eden “I. Yetiş-kin, II. Çocuk, III. Genç ve IV. Yetişkin” hal-lerinin “Geçmiş” ile “Hal” arasında zikzakvari gidiş-gelişlerle ele alınması, Atiş’in dikkate değer bir diğer tespitidir. Böylece birbirinden farklı anlam katmanlarının ortaya koyulması ve Tanpınar’ın hikâyeleri dışında şiir ve ro-manlarının da anahtar kavramları olan “rüya” ve Bergson’dan gelen “dure”ye varış, metni daha da zengin ve anlamlı kılar. Diğer taraf-tan Atiş’in bu bölümün sonunda vardığı neti-celerden biri, Tanpınar’ın hikâyelerinde form ve muhtevanın birbirinden ayrılamayacağı, yapısal analizlere yönelik dikkatli okumalarla eserlerde birden fazla anlam katmanlarının bu-lunabileceğidir. Nitekim Atiş, “Geçmiş Zaman Elbiseleri”nin bir yönüyle Doğu’nun mistik

ta-savvufî aşk hikâyelerine bile bağlanabileceğini iddia eder.

Çalışmanın “Beş Hikâyede Ortak Olan Yapı-nın Tekrarlanması” başlıklı 3. bölümünde beş hikâyede vakanın nasıl geliştiği bir çizelge üzerinde gösterilmiş, buna göre ilk olarak her bir hikâyenin II. bölümlerinden III. bölümle-rine geçişte kahramanların normal, gündelik hayatlarının dışında farklı, öte, başka, gerçek dışı bir dünyaya/hayata geçtikleri, Tanpınar’a özgü ifadeyle insanın “öbür yarısı”yla karşı-laştığı tespit edilmiştir. Hikâyelerin II. ve III. bölümleri birbirine zıt durumları içerir. I. ve IV. bölümler ise II. ve III. bölümlerdeki zıt du-rumların ikisini birden içermekle birbirlerine paralellik gösterirler. Söz konusu simetrik ge-çişlerin (AB A B AB) yarattığı düzenin “A B C A” şeklinde düzenlendiği durumlarda bozul-ması, kahramanın kaderinden kaçamayacağı şeklinde yorumlanır ve bütün bunlar, hikâye-lerdeki yapının derinliklerini ve zenginlikleri-ni göstermesi açısından son derece önemlidir. Atiş, bu bölümde “olay örgüsü” terimi yerine “ana karakter tarafından tecrübe edilen olay-lar” ifade grubunu tercih etmekle, Tanpınar’ın diğer eserleriyle birlikte hikâyelerinde de insan psikolojisinden hareket etme vasfına dikkat çekmektedir.

“Yorumsal Önem” başlıklı 4. bölüm, önceki bölümlerde yapılan tahlilî çalışmalar ile Tanpı-nar’ın hayat anlayışı ve dünya görüşüyle bağ-lantılar kurmayı amaçlamaktadır. Buna göre her hikâyenin başarısız/tutunamayan trajik kahramanı, otobiyografi k olarak değerlendiri-lebilir. Enginün, “Sunuş”ta Atiş’in günlükleri göremeden yaptığı isabetli yorumların dikkat çekici olduğuna özellikle işaret eder. (s.10) Atiş, hikâyelerin muhtevaları ile Tanpınar’ın fi krî dünyası arasında bağlantı kurarken bu se-fer Yaşadığım Gibi’den faydalanır. Bu kitapta-ki “Kültür ve Sanat Yollarında Gösterdiğimiz Devamsızlık” ve “Medeniyet Değiştirmesi ve İç İnsan” başlıklı makalelerde bahsedilen “ne direnebilme veya teslim olma, ne de sonuç

(4)

ala-240

ÖZLEM NEMUTLU

cak hareketten yoksun olma şeklinde tasvir edi-len tedirgin durum”un (s. 105), beş hikâyenin ana kahramanının vahim haliyle örtüştüğüne yine hikâyelerden örnekler vermek suretiyle değinmektedir.

Yerli ve yabancı kaynakları içeren “Türk Ede-biyatı ve Tarihi Hakkında Türkçe Eserler”, “Diğer Dillerdeki Eserler” ve “Edebiyat Eleş-tirisi, Tahlili ve Dilbilim Hakkındaki Eserler” olmak üzere üç bölüm şeklinde düzenlenen “Kaynakça”, Atiş’in kitabını hazırlarken hangi çalışmalardan faydalandığını gösterirken bil-hassa “Edebiyat Eleştirisi, Tahlili ve Dilbilim Hakkındaki Eserler” kısmında zikredilen 1946 ila 1996 yılları arasında yazılan makale ve ki-taplar, edebiyat teorisinden hareketle yapılacak tenkit çalışmalarında bugün de kullanılabilecek kaynaklar niteliğindedir.

Sarah Moment Atiş, tezini hazırlarken Tanpı-nar üzerine yeterince çalışmanın olmadığından ve çalışmalarını kolaylaştıracak bir edebiyat tarihinin bulunmayışından yakınmaktadır ki, İnci Enginün’ün de ifade ettiği gibi, bugün ar-tık bunlar genel hatlarıyla aşılmış durumdadır. Kitapları önde gelen yayınevleri tarafından ba-sılan Tanpınar, bugün en çok okunan, üzerinde en çok çalışılan ve adına panel, sempozyum vs. gibi etkinlikler düzenlenen yazarlardan bi-risidir. Diğer taraftan yine Enginün’e göre söz konusu hikâyeler, yazarın romanları, şiirleri ve bilhassa son zamanlarda yayımlanan günlükleri ile birlikte değerlendirildiğinde daha da anlamlı olacaktır.

Burada son olarak bu kitap gibi teorik ve tahlilî mahiyetteki çalışmaların Türkçeye tercüme-sinde rastlanan bir soruna da değinmeden ge-çemeyeceğiz. Çalışmanın, genel olarak kolay okunan ve anlamın takip edilebildiği bir dille tercüme edilmekle birlikte, bazı tercüme zaaf-ları da taşıdığı görülüyor. Söz gelimi “Her Bir Hikâyenin Yapısal Bölümlenmesi”nin yerine “Hikâyelerin Yapısal Bölümlenmeleri”; “Ziya Gökalp Batı medeniyetinin iyiliklerinin eritebi-leceği bir kültürel ortam oluşturmak amacıyla Orta Asya Türklerine yöneldi.” (s. 24), cüm-lesindeki “iyiliklerinin” yerine “olumlu yön-lerinin”; “Beş Hikâyede Ortak Olan Yapının Tekrarlanması” yerine (s. 82) “Ortak Yapılar” veya “Tekrarlanan Ortak Yapılar” denilebilir-di. “Yorumsal Önem”le (s. 102) kastedilenin “Değerlendirme” olduğunu tahmin ediyoruz. Türkçenin “şive”si dikkate alınmadan yapılan bu örneklerdekine benzer “aynen” çeviriler ne yazık ki bunun gibi çeviri kitapların çoğunda görülmektedir.

Sarah Moment Atiş’in Abdullah Efendinin Rü-yaları’nı semantik açıdan inceleyen bu çalış-ması, başvurduğu “yapısalcılık”ı bugün aşan birçok yeni metot gelişmiş olmakla birlikte, öncelikle Tanpınar hakkında yabancı dilde ya-pılan ilk inceleme olması bakımından önemli-dir. Diğer taraftan hikâyelerin Tanpınar’ın fi krî ve estetik dünyasının zenginliğini ve derinliği-ni yansıtacak bir şekilde sistematik ve analitik yapısal analizlere tabi tutulması, son derece önemlidir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Stalin’in ölümünden sonra sosyalist blok içinde bu sarsıntılar ve çatışmalar olmakla birlikte, 1955 yılından itibaren Soğuk Savaş veya Doğu-Batı çatışmaları Orta

hergiz: metinde “hergez (eÓ½dÓ£)” şeklinde harekelenmiştir.. Vezin gereği “šì” hecesinin kısa

DAĞLI Zehra (Ankara Üni.) Prof.. OCAKÇI Ayşe Ferda

LTI yıl önce Hermann Kes- ten’in (Dichter im Caffés = Kahvelerde Yazarlar) adlı güzel bir kitabını okumuştum.. Keşten, tek­ lifsiz bir söyleşi edası

homozigot delesyonları, MDM2 proteinlerinin etkisinin p53 proteinlerinin etkisine üstün gelmesi, kromozom 10’un hem p hem de q kolunda olan kayıpları ve PTEN mutasyonu gibi

Bu sürede ti­ yatro meslek okulunun açılm ası­ na öncülük etmiş, Devlet Tiyatrosu ve Operası’nm kurulup gelişmesi­ ne katkıda bulunmuş, ilk kez bir tiyatro

Hakan EPİK danışmanlığında, Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Medikal Fizik Yüksek Lisans öğrencisi Sema Pir tarafından hazırlanan

Özgün işleyişin umudu etki- lediği (Rego ve ark., 2014), umut düzeyinin duygulanım üzerinde belirleyici olduğu (Uzun Özer ve Tezer, 2008) ve ayrı ayrı çalışmalarda