•y
SAHİFE İKİ
TURK-ERMEHİ İLİŞKİLERİ
İH!E KOÇAŞ’IN KİTARI
_ _ . Nisan 1965 te Beyrut’taki Ermeniler,
Atlantik ötesi dünyadaki benzerle rinden gördükleri teşvik üzerine, Beyrut Stad- yoraunda bir gösteri yapmışlar, bu gösterilere
Lübnan Hükümeti de Müslüman üyeleri ile
birlikte resmen katılmıştı. Bunlar, Türkiyede Ermenilere yapılan zulmün ellinci yıldönümü nü anıyorlardı. Bu gösteriyi tertip edenler el linci yıldönümüne 1915 te îstanbulda bazı Er
meni İleri gelenlerinin tutuklanması olayını
başlangıç olarak alıyorlardı. Bu anma dolayı- aiyle paralar toplandı, komiteler kuruldu, ya
yınlar yapıldı, bu arada da Jean Meseryan
isimli bir Ermeni bir kitap yazdı. Bu kitap,
Türkler ve Türkiye hakkında çok ağır bir dil le kaleme alınmıştır. Türk basını ve Türkiye-
deki Ermcniler, unutulmuş ve tozlanmış bir
geçmişin, durup dururken bir kışkırtı konusu yapılmasını eleştirmişler ve Kıbrıs olaylarının bunalımlı günlerinde Beyrut’tan ve San Fran- cisco’dan yükselen kin seslerinin anlamsız ve zararlı olduğunu iyi niyetle anlatmağa çalışmış lardı.
Jean
fMeseryarie göre
t ean Meseryan’a göre Ittihad ve Terakki,
Doktor Nazım’ın zorlamasiyle OsmanlI
İmparatorluğu içindeki Türk olmayan bütün
unsurları tasfiye etmek, bunların yerine, ana vatanın dışında kalmış olan Türkleri memle kete getirerek, hesaplı, kararlı pantürkist ve panislâmist bir politika gütmek istiyordu. Üs
telik yine Meseryan, Türklerin, Ermenilerin
ekonomik ve kültürel yönden ilerlemiş ve ge lişmiş olmalarını çekemediklerini, bunlara kar şı duydukları bir küçüklük duygusu ile onları yoketmek istediklerini söylüyor ve Damat Fe
rit’in 17 Haziran 1919 da Paris’te müttefikler
yüksek konseyi huzurunda, kendi vatandaşla rını sırf İttihat ve Terakkiye duyduğu düşman lıkla haince yeren tanıklığına da başvuruyor du (1).
Yine bu kitapta, André Mandelstam’ın anı larına ve Türk düşmanı yayınlarına başvuru yor. Birinci Dünya Savaşında Türkiyenin müt tefiki olan Almanları kendince Ermeni katli- fitnına göz yumdukları için suçluyor. Böylelik le ırk imhasında Almanların Hitler’den evvel de sorumlulukları olduğunu söylemek istiyor. Ermeni vurdunun Anadoluda kurulamamış ol masını. Lozan’da İnönü’nün gösterdiği inat ve İsrara bağladıktan sonra, Papaz Naslian, Agop Terziyan, Tasnak Partisi mensubu Varandiyan, hayal zoru ile verdiği yargılarla bugün gülünç
hale gelen Fransız Yüzbaşısı Seingnobesc ve
Laziaıı gibi kimselerin de yazılarına ve kitap larına başvurarak bu kötü nivetli. düşmanlık kasdivle varılmış kitabı tamamlıyordu.
1907 de Paris’te Ahmet Rıza bey bir kon gre tertip ettiği zaman buna Taşnaklar, Tasnak olarak katılıyorlar, Cenevre’de Drosnak gaze tesi etrafında tonlanan bu insanlar daha o ta rihte Ermeni hazımsızlığı için çaba sarfedivor- 'Îsrdı. tsvîcfb’de W 7$İe Errütçnilere yardım ko
mitesi kuruluyor, aynı vılıır'3 ekiminde Bâle şehrinde konferanslar düzenleniyor ve bu uğur da üstüste yavmlar yapılıyordu,
Deyrzor da, Ermenilerin katledildiğini tas v ir eden Aram Andonian o tarihte orada vazi fe gören Naim bey isminde bir memurun da sözlerini kitaba geçiriyor, ve o bölgede akim
alamıyaeağı faciaları tasvir ederek mantığı
çatlatacak katil ve cinayet hikâyelerini bu Na im ismindeki Türk’ün tanıklığı ile ortaya ko yuyordu.
T > unlar, Birinci Dünya Savasında hasta te* lekki ettikleri adamı, nasıl arkadan han çerlemek istemişlerse, bugün de Kıbns olayla rı ve ekonomik zorluklarımız dolayısiyle bün yede gördükleri huzursuzluklardan yine böyle bir hançerleme zamanının geldiğini zannederek
başlarını siperden çıkarmışlardı. Meseryan’m
yazdı *ı kitap işte böyle ilkel bir çabanın mey- vası idi.
M
eseryan kışkırtıcı niyetine ve Türkiveylkötüleme çabasına rağmen Osmanlı -
Ermeni çatışmasını meydana getiren, dış tah riklerle Ermenilerin yarattıkları sebepleri de, farkına varmadan ele vermiş,,. Kitabına koy duğu vesikalar, hâtıralar gösteriyor ki, Osman
l I İmparatorluğunu parçalamak arzusu, Erme ni komitecilerinin kafasında Türkiyedeki Er meni olaylarından eok evvel adamakıllı yer et miştir. Ona göre Türklerin kötülüğünün, bar barlığının nedeni, vîne Türklerin bu komita
cıların kafalarındaki eski niyetlere Ermeni
ayaklanması başladıktan sonra, engel olmuş
olmalarındandır.
Meseryan, Sadrazam Talât Pasa’daıı çok
bahsediyor, fakat onun bastan basa Ermeni
meselesine değinen ve kendisi yıkıldıktan son ra, Damat Ferit iktidarına karsı yaptığı savun masını bile görmezlikten geliyor, bahtsız çekiş
meler içinde komitelerin yaptıkları, ve hattâ
zorla ölüm tehdidi altında yaptırdıkları facia
ları hatırlamazdan geliyor, dış müdahaleler,
Van ve Erzurumdaki Müslüman halkın barbar ca katli, Tiirkiveyi büyük devletler adına par
çalama arzuları, ve onlara körüköriinc âlet
olanların kanlı cinayetleri onun kitabında hiç yer almıyor.
M
İyi niyet
Cihad BABAN
leİeri Sayın Senatör Sadi Koçaş çok iyi niyet
le tamamlamış İZ).
Beiii ki yazar, ne Meseryan gibilerinin düş manlıklarına, ne yeraltında ve yerüstünde gü dülen kin kışkırtmalarına cevap vermek iste memiş. Kitap Türkiyenin savunması olmamış,
Sadi Koçaş, rahmetli Gürsel’in de teşvikiyle,
sisli puslu intikam duygularına karşı, hüma
nist anlayışıyla bu kışkırtma, düşmanlık ve
öcalma çabalarını güdenlere iyi bir insanın se siyle dolaylı bir çağında bulunmuş.. Bu çağın da romantik hiçbir şey yok, Koçaş’m sesi dram artistleri gibi titremiyor, aksine yazar istemiş ki, gerçek, hükmünü yürütsün, Ermeni de Türk gibi bir insandır, onun da kalbi vardır, o da
barış içinde yaşamak ister, o da evlâtlarının
yetişip gelişmeleri ile öğiiıımek ilıtiyacmdadır, fakat bu güveni, bu barışı bozan rüzgârları es tirenler çok olmuş. Sevgi dolu kalblerdeki bu sevgileri, kine çevirmesini bilenler var. Bunu mevki için yaparlar, bunu ideal için yaptıkla rını söylerler. Muhakkak olan şu k i: toplum
hayatında aklın yolunu şaşırtarak, duyguları
akla karşı isyana sürükleyen bu kışkırtmalar
vardır, yine de olacaktır. Ve bu hal toplum
hayatının determinizmi içinde önemli bir yer sahibidir.
adi Koçaş, Türk - Ermeni ilişkilerini siız-
v 7 geçten geçirirken, istemiş ki, akla ve
mantığa rağmen iki toplum arasında zorla ka zılan çukurları yine aklın ve mantığın insancı görüşü ile doldursun.. Olan olmuş, yüzyıllarca içiçe ve yanyana yaşamış olan Türk ve F.rme- niler günün birinde Osmanlı imparatorluğunu içten yıkmak isteyen emperyalistlerin dürtüş lemeleri yüzünden, birbirlerine kötülük etmiş ler, bu işi Ermeniler yüzyıllar boyunca, onla rın varlıklarını, din ve dillerini korumuş olan
Türkleri yıkmak için yapmışlar, Türkler de
m illî varlıklarının tehlikeye girdiğini, cephe lerde askerler vuruşurken kendilerinin içerden hançerlendiğini gördükleri için, vatanın bütün lüğünü korumak amacı ile mukabele etmişler, Ermeniler bu işi, komite, parti ve kiliselerinin
resmen verdikleri karar gereğince tatbik et
mişler, Türkler, halkın, askerin, komitacıların vahşet karşısındaki patlamalarını ve kızgınlı ğını önleyememiş, Ermenilere zarar vermesin diye samimiyetle çok uğraşmış, ama olaylara hükmedemcmiş..
Sadi Koçaş, tertemiz ve çok rahat okunan üslûbu ile Türkleri tanımayan insanların kafa sında ver eden birçok soruları da cevaplandır mış.. Hani şu Mandelstam’Iar, Nasllan’lar, Va-
radivan’iar, Lazivan’Iar Türkleri tek taraflı
suçluyorlar ya!. Aynı insanlar acaba neden se neler senesi Türk devletinin içinde Ermenilerin nasıl en yüksek makamları işgal ettiklerini ha tırlarına bile getirmemişler .
Agop Kazazvan Maliye, Nuradunkvan Dış işleri ve Bayındırlık, Tıngırvan ve Mardikyan Posta - Telgraf, Haliaçyan Bayındırlık Bakan lığı vapmışlardır. Bunlar arasında Portakalyan ve Ohannes Pass’lar Hazine-i Hassa Nazırlığı
na gelebilm işlerdir,* b* . •
Osmanlı Parlâmentosunda dizilerle senatör ve m illetvekilleri var. Bu m illetvekilleri ara
sında Pastırmacıyan, Papazyan gibi ellerini
Türk kanına bulamış olanlar da mevcut. Nasıl olmuştu da. Türk devleti bunlarla bu kadar içli dışlı yaşadıktan sonra birdenbire Türklerle Er menilerin arası açılmıştır. Bu soruların cevabı nı, Sadi Koçaş, derinlemesine yaptığı inceleme lerle veriyor, o kadar ki, biz bu incelemelerde Türkiyede (Erm eni) kelimesinin ancak Cevdet
Paşa zamanında ve onun tarafından ortaya
konduğunu da görüyoruz. O tarihe kadar dini miz ve dilimiz ayrı olduğu halde iki ayrı eth- nie olduğumuzun faikında bile olmamışız.
Sonuç
andelstam ve Meseryan’a kadar Türkleri yerenlerin unutmuş göründükleri
nıese-S!i ü: isi
ii
■ ■ I ::: ■ ■ I İi H •i İ* »m İ İ »■ »«' :::! ■ ■ ■ I :::: ■ ■■( ■ •■I ■ ■■ ■ ■ »e» ■ ana aa aa ■ waa a a aa a a a a r u um Sa e a mnn • mamT > İz aslında içine dönük bir milletiz. Kıbrıs
* dâvasında, meramımızı dünyaya anlat
makta nasıl zorluk çekiyorsak, yıllar yılı Er
meni dâvasında da, haksız hücumlara karşı
kendimizi savunmamışız. Koças. «gerçekleri
ortaya koyan sebeplerden birisi Türk m illet ve hükümetlerinin bu konudaki susuşlarının, suç lu insanların sükûtu» olmadığını belirtmek için, bu kitabı yazdığını söylüyor, kitabı okuduktan sonra Sezarın hakkını Sezara veriyoruz. Koçaş bu amacında başarılı olmuş diyoruz.
Sadi Koçaş’m bu kitabının yabancı di'lcre tercüme edilmesini çok isterdik, o zaman Türk düşmanlığı yapmak için Ermeni meselesi yara tan insanların yazdıkları kitapları okumuş o-
lanlar, bir de gerçek dâvacıvı dinleyerek ve
hakikati Öğrenerek kıyaslama imkânından isti fade edebilirlerdi.
Bu eserin yalnız germisi aydınlatmakta ol
duğu da zannedilmeme!idır. Kitap ethnieler
üzerinde, dış müdahalelerin nasıl işlediğini gös terdiği irin, her zaman tazeliğini ve yeniliğini koruyacaktır. ■ B U l s a > ■ ■#1 ■ ■■I ■ ı a ı
(1) Savaş sırasında bütün dünya, Türkle rin işledikleri cinayetlerin hikâyeleri ile heye canlandı, insanlığın vicdanını titreten bu faci
aları örtmek ve gizlemek benim düşüncemin
dışındadır. Bu büyük dramın aktörlerinin suç luluğunu azaltmaya da cslışmıyacağım. Benim maksadım, dünyaya delilleri ile bu nefret veri ci cinayetlerin gerçek suçlularını göstermektir. (Damnt Ferit’in sözlerinden)
(2) Tarih boyunca Ermeniler ve Türk - Ermeni ilişkilerini yazan Sadi Koçaş - Ankara
- - - • ■ • • ü î î ’ü ü ü i î ’ î î ü ü î - "
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi