• Sonuç bulunamadı

Fecriati şairleri albümü:Köprülüzade Mehmet Fuat

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fecriati şairleri albümü:Köprülüzade Mehmet Fuat"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KÖPRÜLÜZADE MEHMFT FUAT

'ecriâtinin ilk zamanlarında, onu, henüz « Servetifünun » daki akşam mevzulu şiirleri Ve ed eli makalelerde uzaktan

resmi,

tanıyordum. Yatılı talebesi bulunduğum Galatasaray her hafta Cumartesi günleri öğleden sonra âzad olur olmaz, ilk işim, Galatasaray kara­ kolunun sırasındaki ve yokuşun başındaki tü­ tüncüden Kalem, Muhit ve Servetifünun gibi mecmualarımı satın almak olurdu.

Eve gidip Servetifünunu açınca, başta muhakkak Köpıülüzade Fuadm bir makalesile karşılaşırdım. Bazan şeyh Galib, Muallim Naci gibi Türk şairlerinden bahsederdi, fakat ekser- ya Fransız ve Belçikalı sembolistler hakkında uzun sayfalar doldururdu. Bunları kelimesini

sultanisinden

YAZAN

kaçırmadan dikkatle okurdum. Çünkü kendim de bugün gibi o zaman da bu sembolist şairleri

severdim. ^

çok T ~î- ç > io o ış >

Nihayet, daha mekteb sıralarında iken Rübap mecmuasında ilk heveskârlık şiir­ lerimin intişare başlaması, beni de, birkaç arkadaşımla edebî neşriyat sahasına atmış­ tı. En büyük arzumuz, herhangi bir yazı­ mızla K ö p rülü’nün alâkasını uyandırabil- mek ve belki bir makalesinde bizden de bahşetmesine imkân vermekti. Fakat ne boş bir hayâl! Köprülümün bizden ihtimal haberi bile yoktu. İşte bu aralık R ü b a p ’ta Fecıiâtinin mühim çehrelerinden biri sayı­ lan Şahabeddin Süleymanla tanıştık. O, gençlere karşı çok iyi hisler besliyen bir muharrir ve bir muallimdi. Bizi teşvik etti, hattâ Fecriâtiye hücumumuzda, yandan tabiyelerle cevap vererek dikkati üzerimize çekmeğe çalıştı, bu yüzden arkadaşlarının

bazısını kızdırdı, bazısını güldürdü. Fakat w ~

netice de, biz yeni gençleri de, edebiyat sahasında bilhassa gürül­ tülerimizle tanıtmağa muvaffak oldu. Öyle ki, bu işe Hamdullah Sııbhi bey kızarak, Seıvetifünunda uzun bir makale ile bize çattı. Ne mutlû 1 Bizim de zaten istediğimiz bu idi. Ancak as i hev­ esimiz elâr içimizde gömülü kalıyordu. Zira Köprülü Fuat bir kere inat etmiş, bizden tek satırla bile bahsetmek istemiyordu.

Aradan epice zaman geçti. Bir gün Şahabeddin Süleyman, ar­ kadaşım Hakkı Tahsinle bana :

— Birer yazınızı verin, dedi. Hak gazetesinin edebî ilâvesinde neşredeceğim.

Müthiş sevindik. Nasıl sevinmeyiz? Hak gazetesi, o zaman İt­ tihat ve Terakkinin organı idi ve orada birer yazımız çıkmak bi­ zim için büyük saadetti.

Heyhat ki bıı arzumuz boşa çıktı. Sebebini de, 'yine, bir gün kaşları çatık olarak rastladığımız Şehabeddin Süleyırandan

öğren-Değerli Şairimiz Hafit Fahri

Ozansoy, bu yazısında da Tiirk

Edebiyatında büyük roller oy­

namış bir kaç isme dair

portre-dik Meğer, dizdirilmiş, sayfaya konulmuş ve kasılmak üzere ma kine dairesine indirilmiş olan bizim yazılar, son dakikada, Köprüli zade Ftıad’ın itirazile derhar dağıtılarak yerine başka yazılar verilmiş Ne yalân söyliyeyim, o zaman, K öprülü’ye karşı hayranlığımı: rdenbire sanki bir soğuk hava ceryanile kesilmiş gibi oldu. Bi: dan bunu mu b ek liy o rd u k ? Kimbilir, belki de hakkı vardı, he v^skârların yazılarını Hak gazetesinin ilâvesine dercetmekle belk odlara vaktinden evvel ve lüzumundan fazla bir benlik iddiası ve repilirdi ? Her ne ise, bizi sonradan daha büyük bir inatla çalış maya teşvik eden bu darbe, senelerce acısını unutamadığımız ac bir hatıramız olmuştur.

Fakat zaman durmayor, geçiyor, seneler ilerliyordu. Bu müd det zarfında, Köprülüzade Mehmet Fuadıı artık, sadece resmini değil, cismini de görmel sırrına irişmiştik. Ancak, hissediyorduk ki, biz< uzatılan elinde her zaman merhametle ve belk de gizli bir hiddetle karışık birşey vardı. Bu ihtimal, Fecriâtiye hücum yazılarınızdaki bilhas sa kendisine âit makalelerin tesirinden doğmı az çok haklı bir infialdi.

Bütün bunlar, çok eski günler... Sonradaı kıymetli bir Türk âlimi olarak yetişen Köp rülü’nün şair çehresini artık hatırlamıyoruz bile.. Bilhassa aruz ile yazdığı Servetifünundak şiirlerini... Geçenlerde bir gün kolleksiyonı

® karıştırayım, dedim. Şairin «Nisyan bir şiirinde şu beyti o k u d u m :

ısım:

çizmeğe devam ediyor.

leri

Geçen sayıda Celâl Sahir ve

Tahsin Nah itten bahseden şair

bu sefer de Köprülü zade Fuadı,

En sar i Belendi, A li Canibi,

Mehmet Belıçeti ve Hamdullah

Suphiyi anlatıyor. Başlı başına

bir âlemin ifadesi olan bu hatı­

ralar, Edebiyat tarihimiz için

biiyiik kıymet taşımaktadır.

G üneş u fu k ta solarken, onunla kolkola bi. D ola ştık e sk i hiyaban-ı aşkı hep sessiz.

Düşündüm : Şairin sevgilisi ile kolkoh aşk gezintisini bile «hep sessiz » geçerse artık o devirde yeni şairlerin acemi ses leri karşısında ağzını açıpta tek kelim» söyler miydi ?

Fakat elimdeki ci'din bir başka sayfa, sında « Akşamdan sonra » şiirinin şu beyt ile karşılaşınca büsbütün şaşaladım:

B u solu k şam - 1 h ü zn içinde zılâ l G el, h iy a b a n -ı ş îr i örterken..

Aslî cümle olan « Gel » emrinin ikin ci mısraın başına diken gibi takılarak mü temmim cümleyi ortasından ikiye bölmes pek fena... Hele tek heceli « gel » in « zilâl » dan sonra boğazı yırtar tenafürü, « 1 » seslerinin bu biribirini boğuşu beyitte ahenk namın* hiç birşey bırakmamış... O halde ne diye biz O zamanlar o kadaı üzülmüşüz ? Köprülüde bizden parlâk yazmıyormuş ki... Meğeı tırhallı hep bir hâili imişiz !

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Abdülhak

Aksi takdirde, p53’ü or- tamdan uzaklaştırmazsa, hücre virüsün saldırısını fark eder ve p53 kontrol noktası metabolik yolunu etkinleştirerek ya hücre DNA’sına dahil

Çalışmamızda baş boyun kanseri nedeniyle opere edilen hastalardan elde edilen kanserli dokularda sap- tanan telomer uzunluğunun, kontrol grup olarak değer- lendirilen ve aynı

Büyük infarkt alanına sahip diabetik hastaların or- talama adiponektin düzeyi (18.58±13.82), büyük infarkt alanına sahip nondiabetik hastaların ortalama adiponektin

Türk Sanat Dünyasının, ulus lararasz değer kazanmış ünlü sanatçılarından birçok imzanın, kendi eserleriyle, 15 Mayıs’tan 15 Haziran 1972 tarihine kadar bu

Daha önce tanımazdım; Cumhuriyet’te Server Tanilli, “ Ragıp Sarıca Hoca’nın Sağlığına&#34; diye başlık atmıştı acı haberden bir gün önceki yazısına, o

Bizim olgumuzda bu kriter- lerden; ağız - göz kuruluğu, seroloji ve histo- patolojik pozitiflik, tükrük bezi tutulumu ile SS tanısı konulmuştur.. Minör tükrük bezi biyopsisi,

Diyorsunuz ki «aziz muhibbim şair Ali Ekrem Bey Darülfünunda verdiği edebiyat derslerinde benim san’atim hakkında tetkikatta bulunurken kendi kendime keşfinden