98 Yıllık Mazisi Olan
Abdullah Efendi Lokantası
Servis verdiği Çok Yemeğin
Malzemesini
Kendi Üretiyor.
C Ç l / J İstanbul ile birlikte, ^ O l \ I geçen zaman içinde birçok özellik ve güzellikler de yok oldu gitti. Birçok tarihi yapı ilgisizlikten yerlerini yeni beton yığınlarına bırakırken, daha sonra alınan önlemlerle geride kalanlar kurtarıldı.
Eski İstanbul deyince, Beyoğlu'nu hatırlamamak elde mi? Bir zamanlar şık insanların piyasa ve eğlence yeri olan Beyoğlu lüks lokantaları, otelleri ve eğlence yerleriyle de ünlüydü. Zaman bunların çoğunu silip, süpürdü. Geriye kalanlar ise, sahip değiştirip özelliklerini kaybettiler. Şimdi, o günlerden, günümüze kalan pek az kuruluş var
İşte, bunlardan biri de İstiklâl caddesindeki tarihi yerinden yıllar önce kopup, Emirgân sırtlarında kendine yeni bir yer bularak, halen eskiyi yaşatmakta olan Abdullah Efendi Lokantası dır. Tam 98 yıldır yerli ve yabancı konuklarına tarihi Türk mutfağıyla birlikte, özel yemekler sunan Abdullah Efendi Lokantası, 60 dönümlük bir arazi üzerinde, 5000 metrekarelik açık ve kapalı alanlardan oluşan yeni yerinde, eskiye göre değişik bir yol çizmiş kendine... Tarihi müessese burada personel eğitim ve
dinlenme tesislerinin yanında bir de
tavuk, kaz, ördek ve tavşan çiftliği kurmuş. Ayrıca, bir de bostanları var. Bu alanda kavun, karpuz, çeşitli sebzeler yeşitiriyorlar. Böylece tarihi Abdullah Efendi Lokantası servis verdiği pek çok lezzetli yemeğin içinde yer alanlardan çoğunu kendi yetiştirmiş oluyor.
"Bahçeden sofraya" esprisi içinde çalışan lokantanın şimdiki
işletmecisi, Abdullah Efendi'nin torunu Abdullah Ongan şöyle diyor.
- Müşterilerimiz arasında devlet büyükleri ve yabancı devlet temsilcileri olduğu gibi, çok eski İstanbullu müşteriler de vardır. Bu müşterilerimiz özellikle Şefimiz Panayot’un, her servis yaptığında söylediği "Bahçemiz
ürünlerindendir” sözüne bayılırlar Ve yemeklerini zevkle yerler.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi