Eldem: «Menderes'in sağı-solu belli olmazdı»
!é- ı . i f *
■ I I I I I I I I I I I | I I I I I I I I I I I I I I I | ! | ! i ! !
Franko, Yahya Han ve ¡ran Şahı, Sadi Eidem'in yakından tanımak fırsatını bulduğu devlet adamlarından sadece birkaçıydı...
Numan Menem encioğlu
«süper diplomattıu
Ş
AM , K araçi, M adrid, Tahran büyükelçiliklerin de bulunmuş değerli diplomat Sadi Eldem, beş yd da Fuat Köprülü’nün özel İcalem müdürlüğünü yapmış.Menderes’le ikinci kez B ağ dat’ı resmen ziyaret edecekler. Kral Faysal ve Nuri Salt Paşa’- mn konuğu olarak Son anda, Irak’tan Menderes’e suikast ya pılacağı istihbaratı alındığı habe ri gelmez mİ? Caymış Menderes, Köprülü yalnız gitmiş, m «l'u r> -
Şimdi de Menderes, Köprülü ile birlikte Londra'da. Kraliyet Hava Kuvvetleri, Türk heyetine Farmbrough Ussü'nde bir hava gösterisi düzenlemiş. Programa göre, saat 09.00'da otelin önün den hareket edilecek. Ingilizler randevuya sadakat konusunda aşırı titiz, duyarlı. Türk
heyeti-► MENEMENCİOĞLU’NUN UZUN SÜRE HARCAMAYA
ÇALIŞAN MENDERES, DAHA SONRA KUMAR BORCU NU ÖDEYEREK KURT DİPLOMATI PARİS’TEN GETİRTTİ VE MİLLETVEKİLİ SEÇTİRDİ
nin -diğer üyeleri ve Ingiliz protokolü lobide, asansörün önünde Menderes'i bekliyorlar. Fakat hazret bir türlü inmiyor. Dakikalar geçtikçe Ingilizler sa bırsızlanıyor ve sıkıştırıyorlar Londra Büyükelçimiz Hüseyin Regıp Baydur’u. Rahmetli daya- ' 'nâmıyor ve patlıyor yüksek
sesle:
Bu şarklılık değil, Asyai-likl”
Ve Menderes “sadece” yarım saat gecikerek arzı endam edi yor.
Katıldığı Menderes-Köprülü Fransa resmî ziyareti daha il ginç:
Paris Büyükelçimiz Numan Menemencioğlu’dur. Menderes ekol Menemencioğlu’nu harca mak azmindedir. Nedenini kesti- remiyor Eldem. Bizce, kumar tutkusu. Paris gazinolarına bor cu ayyuka çıkmış.
Neyse, Paris Belediye Sarayı’- nda Menderes'in onuruna gör kemli bir resepsiyon düzenlen miş. Belediye Başkanı Türkiye’ yi göklere yükselten bir nutuk atmış. Menderes’in cevabı da, aynı nefasette. Tercümeyi Men deres'in yanında getirdiği Orhan E ralp ’in yapm ası gerekiyor. Ama Menderes, sırf hırpalamak amacı ve çatıkkaşlı bir bakışla,
MALKOÇOĞLU
e s g A n
ŞATOSU
AYHAN BAŞOĞLUı
ÖZET: Ontar isimli garip bir yabancı, Moldavya Karpatlarmda bir vadide yaşayan halkı sihirli davulu ve aöösünde asılı gOz şeklin de bir taşla ipnotize ederek buyruğu altına almış ve esrarlı bir şato inşa ettirmiştir. İradesini, buyruğu altına aldığı bu İnsanlara karanlık cinayetler İşletmekte ve esrarlı emeline aâlet tmektedır. Malkoçoğlu ve Ejder, um arın izindedir. Malkoçoğlu, bir pa nayırı talan eden Ornatın adamlarını tepeler ve bir kızı ellerinden kurtarır. Halk şimdi Ornatın öfkesi ve İntikamından korkmak tadır...
f
B e U -i
Y-\
VA-p e íLÍK 4M W .|¿ ^
(MI
l A y í AAM
“Numan bey, siz çevirin” diyor. Kulağımız Eldenı’de:
Eğer bana deseydi, yan mış. kül olmuştum. Eralp’in çe vireceği bilindiğinden, bizim he yetten kimse ne not tutmuş, ne —de dört kulak olmuştu. Fakat Menemencioğlu öylesine hariku- lâde bir tercüme sergiledi ki, hepimiz afalladık ve Menderes’in oyunu bozuldu."
Menemencioğlu, Cumhuriyet sonrası Türk Hâriciyesine silin mez damgasını basmış bir adam. Rastgele “süper diplomat” den memiş ona.
Menderes hesabı kapatmıyor. Alacağı var. Paris Sefaretimizde, başbakanları liderliğindeki Fransız heyetine akşam yemeği verilecek. Arkasından resepsi yon. Akşam yemeğinin verileceği salon küçük. Taş çatlasa sıkış tıkış 30 kişi alır. Davetlileri sınırlandırmak lâzım. Mende res’e devrin A.N.Karacan, H.C. Yalçın, A.E.Yalm an, F.R .A tay gibi kodaman gazetecileri de refakat ediyor. Düşünüyor ki Menemencioğlu, gazetecileri ça- ğırmasam, karşılıklı resmî heyet - üyelerini ancak banndırabilirim, müzakerelerin geleceği açısından bir yakınlaşma, samimiyet kura biliriz.
Bizim kodamanlar, heyetimi zin kaldığı otelde Menderes'e yakınıyorlar. Eski Başbakan, bazen gazeteci dostu, bazen de düşmanı, özel Kalem Müdürüne sefareti, arattırıyor:
“ — Yemeğe gazetecileri de davet vedin.”
Menemencioğlu olgunlukla, “Ne yapayım beyefendi” şeklin de konuşuyor, “Kendi yerimi mi vereyim?” diye yanıtlıyor.
Menderes’in kinci cevabı: Gerekiyorsa öyle yapın.” Derken Muharrem Nuri Birgi, Orhan Eralp, Sadi Eldem ve başka aşağı düzeyde diplomatlar listeden çıkarılıyor ve bizim kodamanlar dahil ediliyorlar. " Soruyoruz Sayın Eldem’e:
Peki, o devrin parasıyla 150-200 bin liralık kumar borcu nu bir bankaya ödetipde Mene- mencioğlu’nu Paris’ten getirten ve milletvekili seçtiren aynı Menderes değil mi? Nasıl yorum larsınız?”
Koltuğumda kaykılıp gülüyor Eldem, “Menderes’in sağının solunun belli olmadığının bir kanıtı ...” diyor.
M e n e m e n c i o ğ l u
e f s a n e s i
Yazı dizimizin hazırlanmasına katkıda bulunan tüm muhterem emekli büyükelçilerimiz, Numan Menemencioğlu’nu saygı ve tak dirle andılar, unutulm ayacak hizmetlerini övdüler, âdeta efsa neleştird iler. K âtib -i Umumî iken, devlet, evinin tüm masraf larını karşılarmış. Hiçbir sefarete gitmez, büyükelçiler ayağına ge
lirlermiş. V A BIftl Türkiye’nin zor günlerindeki |
TAKIN
! (1942-44) Dışişleri Bakanlığı sı- ' - ---rasında Hitler’in hediye ettiği“Mercedes” otomobili kabul e t mesi bir gaf. Hem siyasî, hem de diplomatik. Gaf, çünkü tarafsız lığını ilân etmiş Türkiye, ölümü ne, kıyasıya savaşan iki blok
arasında ip cambazlığı yapıyor. MenemeıScioğlu’nun Alınanla ra manevî yakıldığı olduğu kuş kusuz. hayatî borçlu. Ağır işitmesi yanı sıra tüberküloz. Al manlar dünyaca ünlü cerran Prof. Dr. Sauerbruch’u Ankara’ ya gönderip akciğerlerinden biri ni nötralize ettiriyor ve kurtarı yorlar Menemencioğlu’nu. Ki savaşın o acımasız döneminde Sauerbruch’un her saniyesi Al manlar açısından pırlanta değe rinde.
Krom meselesi: Stratejik, si lah üretiminde hayati madde. Bizde de var. önce Almanlara satmışız, silah karşılığında. îngi- ' lizler şiddetle karşı çıkınca Al manlara sevkiyatı durdurmuş, 1943’ten itibaren tüm kromumu zu müttefiklere ayırmışız. Der ken "Nurettin Vergin'in anlattı ğına göre, Almanların dehşeten giz Dışişleri Bakanı Von Ribben- trop sustalı çakı gibi konuşarak Türkiye’yi savaşla tehdit etmiş:
- Seyirci olamayız, harekete geçmek zorunda kalırız. Unut mayın ki, Ege kıydannıza beş dakika mesafede (12 Ada) hava üslerimiz var.”
Yann konuğumuz olacak Zeki Kuneralp ekliyor:
Hitier bırakmadı. Nazi Diktatör hem ürker, hem de severdi Türkleri.”
H a r c a n ı y o r
B ird e Boğaz’dan, Karadeniz’ den Akdeniz’e geçen Alman gemileri meselesi var: Almanlar kamufle edilmiş gemilerle “ke reste” taşıyorlar. Oysa 12 Ada’- ya silah yığıldığını biliyoruz. Gemileri arasak Almanların, ara- masak müttefiklerin salvolan yağacak üzerimize. Göz yummu şuz. Sonuçta Ingilizlerin baskı sıyla Montrö Antlaşması uyarın ca biri aranıyor ve içinde gerçek ten top ve askerî üniforma çıkıyor ve olay bomba gibi patlıyor. M enem encioğlu’nun Dışişleri Bakanlığı tüm sorumlu luğu üzerine alıp Saraçoğlu hü kümetini aklıyor.
Kahire Konferansı’ndan sonra, 1943 aralığında bir Ingiliz askeri heyeti geliyor Ankara’ya. Amacı Türkiye’yi müttefikler safında ikinci Dünya Savaşına sokmak. Başaramıyorlar ve 1944 şubatın da kapıları hışımla kapatarak gidiyorlar ve Türkiye’ye silah yardımını kesiyorlar, ilişkileri miz gerginleşiyor.
Sıraladığımız ciddî, vahim ge lişmelerden sonra Menemencioğ lu istifa ediyor. Ya da çekilmeye zorlanıyor. Emekli büyükelçile rimiz aşağdaki yorumda birleşti ler:
“Hepsi bahane. Galibiyet ibre si müttefiklere meyledince, Tür kiye’nin savaşa girmemekte di renmesinin sembolüne dönüşen Menemencioğlu harcanmıştır.”
Allah rahmet eylesin...
3İR ERİMİNİ
TERÖRZEDE
ZEKİ KUNERALP
Taha Toros Arşivi