Yazgıların Tableti/Re^a Mağden/Avesta Yayınla rı/ 109 s.
“"Babilonya’da Tanrı’nın sayılan niteliklerinden biri, Yazgıların Tableti’ne sahip olmaktı ve bunun çeşitli nedenlerle çalındığını ya da zorla ele geçirildiğini okuruz. Bun lara sahip olan Tanrı, evrenin dü zenini denedeme gücüne de sahip oluyordu.” Bu hikayeler, bibileri nin, Yusuf un kuyusu kadar derin iç dünyalarına nufuz etme çaba sından ibarettir, bunun için yazıl mıştır. Kötü bir insan olmayabile ceğimi anlatmanın bir yolu olarak seçildi bu yazı mec rası. Kendim neredeyim? Murat Davman mı benim, yoksa adı söylenmiş ya da söylenmemiş Yusuf’lardan biri mi? Beni tanırlar... Hem sanat, arınma olduğu ka dar kandırma çabası değil mi?” diyor Reha Mağden.
Suç Duyurusu/A Hicri îzgö- ren/Avesta Yayınlan/62 s. A. Hicri İzgören 1950’de Sive rek’te doğdu. Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Sosyal Bilgiler bölümü nü bitirdi. Şiirleri 1980 yılından beri yayımlanıyor. Çeşitli gazete lerde yazılar yazdı, yurtiçi ve yurt- dışında çeşitli ödüller aldı. Yayım lanmış şiir kitapları şunlar: “Acıyla Diri” (1981), “Sessizliğin Sağnağı” (1984). “Verilmiş.Sözdür” (1987), “Bedeli Ödenmiş tir” (1992), “Ve Öteki” (seçmeler 1995).
Lidya - Gözleri Yaprak Yeşili/Y usuf Ziya Bahadın- lı/Morbenek Yayınlan/139 s.
“Yusuf Ziya Bahadırdı, özgün bir anlatımla ve özgün bir dille ve kurguyla çıkıyor okurun karşısına Lidya/Gözleri Yaprak Yeşili’nde. Bir solukta okutuyor romanını. Ülkemizdeki inanç bölünmüşlüğü nü, düşünce özgürlüğüne karşı ar tan baskdarı, giderek çoğalan sev gisiz ortamları, insanların birbirine daha fazla kinlenmesini düşün dükçe, Lidya/Gözleri Yaprak Ye- şili’ne daha çok ısınıyoruz. Morbenekldere hayranlığı nız artıyor kitap boyunca. Eren, Lidya’yı ‘sevmem, te ninin sıcaklığını duymam için miydi; yanlızlığımı unutmak için mi; onunla kimliğimi kanıtlamam, güç kazanmam, jandarma baskısına direnmem için mi; Gülveli’nin bahçesinde fidanları budamak, toprağı ekip biçmek, dolayısıyla Gülveli’yi yaşatmak için mi, Gülveli’yle birlikte şarap içebilmek için mi; Nuşlula- nn estirdiği havadan kurtulmak için mi?’ Lidya/Göz leri Yaprak Yeşili, romanseverleri ve ülkemizdeki si yasal gidişat üzerine düşünenleri de ilgilendiren bir roman.” diyor Gültekin Emre.
Ölümcül Öyküler/Edgar Allan Poe/Çeviren: Hamide Koyukan/Kabala Yayınevi/164 s.
Morgue Sokağı Cinayeti, Altın Bö cek, Arthur Gordon Pym’in yazan Edgar Allan Poe kısacık hayatına (1809-1849) özgünlüğü yadsına maz yapıtlar sığdırdı. Baudela- ire’ın deyişiyle, “insanın kendisiyle çelişme ve çekip gitme hakkına saygı göstermeyen” bir toplumda Poe’nun yaşamı bir çöl insanınki gibiydi. Amerika'nın değişik kent lerinde, Avrupa’da, hatta Rusya’da hep yeniden başlamak istedi. Ama boşuna! Disipline gelmeyen bir zekayı kimse kabul etmek istemiyordu. Gerçek hayatında neler yaşamış olursa olsun yapıtla rında dört saplantıyı işledi: kadın, suç, ölüm ve sanat. Poe’dan yeni öyküler bekleyenlerin kaçırmaması ge reken bir kitap.
Ölümcül
Öyküler
En Acıklı Öykü (İyi Asker)/Ford Madox Ford/Çevi- ren: Oya Dalgıç/Kabalcı Yayınevi/246 s.
John Dowell ile karısı! dokuz yıl boyunca yazlarını, say gıdeğer Ashbumhamlarla birlikte bir Alman kasaba
sında geçirmişti. Burada yaşamın sakin görünen yüzünün ardında, kadın ve erkeklerin yıkıcı tutku ları yatmakta. Dowell, kendine özgü dünyâsı parçalandıktan sonra, sanki bir kır evinde şömi nenin başındaki sessiz bir dinleyi ciye anlatır gibi öyküsünü anlat makta. “Yeryüzünde kim bir baş kasının - hatta kendinin kalbini tanıyabilir ki?” Modern edebiya tın yaratıcılarından Ford Madox Ford, büyük bir editör, denemeci, eleştirmen ve her şeyden önce bü yük bir. romancıydı. Ford’un en sevilen romam “En Acildi Öykü”, İngiliz yayımcının gereksiz bir müda halesiyle yıllarca “İyi Asker” adıyla tanınmıştır. Nietzsche ve Kısırdöngü/Pierre Klossoıvski/Çevi ren: Mukadder Yakupoğlu/Kabalcı Yayınevi/393 s.
“Nietzsche ve Kısırdöngü”, Ge orges Bataille’ın Nietzsche’si ve Gılles Deleuze’ün Nietzsche üzerine yapılmış en önemli ve etkili çalışmalardan biridir.
1969’da ilk yayımlandığında, Klossowski’nin yapıtına olan borcunu sıkça dile getiren Mic hel Foucault, yazara çoşku dolu bir mektup yazdı: “Bu Nietzsc- he’den sonra okuduğum en önemli felsefe yapıtı.” Kısırdöngü, 1970’lerden bu güne Nietzsche’ye yönelik ilginin artışında temel metinlerden biri olarak, Deleuze ve Guattari’nin “Kapitalizm ve Şizofreni”si gibi kitaplar üzerinde derin izler bıraktı. Yapıtın en çarpıcı yarn, Nietzsc- he’nin 1881’de, Sils-Maria’da yaşadığı ve ilk kez Böyle Buyurdu Zerdüşt’de dile getirdiği ‘Bengi Dö nüş’ deneyimine ilişkin yeni ve özgün bir yorum ge tirmesidir. Klossowski, Nietzsche’nin düşüncesiyle yaşamı arasındaki ilişkiyi ve filozofun özveriye ve kendini tüktmeye olan eğilimini aydınlatmak için ‘Bengi Dönüş’ kavramı üzerinde durmakta. Tarih Sümer’de Başlar/Samuel Noah Kramer/Çevi ren: Hamide Koyukan/Kabalcı Yayınevi/476 s.
İlk yasa sistemi hangi uygarlığa aitti? İlk vergi indirimini hangi uygarlık uyguladı? Ya ilk atasö zü, ilk aşk şarkısı, ilk atasözü ve deyimler? Tüm bu soruların ya nıtı hiç şüphesiz çiviyazı denen yazılarını kil tabletlere geçirerek yazıh tarihi başlatan Sümerler olacaktır. Kitabı Mukaddes’te geçen birçok kavramın kökenle rinin de Sümerlerde olduğunu görmek kafalarımızda soru işaretleri uyandıracaktır. Önde gelen Sümerologlardan Samuel Noah Kra mer, Sümerlerin insanlık tarihine katkıda bulun dukları 39 alanı, yıllar süren araştırmalar ve binler ce tabletin okunması sonucunda ortaya çıkan bu ki tapta topladı. Eğitimden aileye, tarımdan adalete, ahlaktan felsefeye, edebiyattan politikaya “Tarih Sümer’de Başlar. ”
Gnol d Alan Aldridge/Aslı Çıngıl Çelik/Kabalcı Ya yınevi/680 s.
Fungle, Dumanlı Dağlar’da ya şayan bir Gnole, köstebek ben zeri bir cankdır. Biçilen ağaçlar, delik deşik edilen toprak, hava ya uçurulan dağlar insanların yı kıcılığının belirtileri olarak yak laştıkça, ormanın şamanı olan Fungle’ın, Doğa Tanrısı ile Yı kım Tanrısı arasındaki savaşa katılması kaçınılmaz olur. Böyle- ce, aslında keyifbaz, evcimen bir kitap kurdu olan Fungle, kadim kir silahı ele geçir mek üzere, insanların sahiplendiği dünyanın merke- zinedek uzanan bir yolculuğa çıkar. Uyuşuk, hırçın, şaşkın, kötü, habis, becreksiz, doğa üstü, yardımse ver, ürkütücü bir yaratıklar kalabalığının eşliğinde ilerleyen büyük yeşil bir macera, büyüleyici bir
bil-Gnole
gelikle yüklü yeşil bir masal.
75 Yılda Tebaa’dan Yurttaş’a Doğru/Tarih Vakfı Ya-yınlan/235 s.
Zaman zaman dramatik kopuşla rın yaşandığı, Batı’daki birkaç yüzyıllık toplumsal gelişmenin ül ken
?5piâ
tetea'dan
pıta
doğru
semizde onyıllara sığdırılmaya ça lışıldığı son yüz y p ı toplumsal - siyasal tarihini; Türkiye insanının kulluktan tebaahğa, oradan da yurttaşlığa doğru bir yürüyüşü olarak özetlemek mümkün. Bu yürüşün neresindeyiz? Sonuna --- ».■■■»■— yaklaştık mı, yoksa kuyruğunu ko valayan kedi gibi, durduğumuz yerde mi dönüyoruz? Bu kitaptaki yazılar “zor zanaat” olan yurttaşlığa doğ ru 75 yılda katledilen yolu, bu yolda önümüze çıkan tarihsel, toplumsal, ideolojik engelleri; ayrıca birey olarak yurttaşlık yolunda “ev ödevimizi” yapıp yap madığımızı ve kimlik arayışımızı sorguluyor. 75 yılda Tebaa’dan Yurttaş’a Doğru kitabında on dokuz bilim insanının konuyu değişik bakışlardan, çeşitli boyutla rıyla inceleyen yirmi bir yazsı yer alıyor. Bu niteliğiyle elimizdeki kitap, sadece yürünen yolun değil, çeşitli renkleriyle fikirlerin ve güncel tartışmaların da bir bi lançosu.
Euskal Herria: İspanya Siyasi Tarihinde Bask Milli- yetçiliğiMü« Özçer/Doğan Kitapçılık/231 s. + 403 s. — »—7— -T-ı PKK olaylarına bağlı olarak, gü- ' ^ a k neydoğu bölgesi ve burada yaşa-
-1» j ş y ^ l t n yan halklar için ne zaman siyasi çözümler tartışılmaya başlasa, sık ça duyduğumuz “Bask Modeli” olmuştur son yirmi yıl. “Bask Mo d elin in ne olduğunu yanıtlaya bilmek için, önce Bask
milliyetçi--- kinde durumunu ıyı tanımak ge rekir. Bask milliyetçiliği tarihi, doğal olarak İspanya siyasi tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır. Akın Özçer, “İspanya Siyasi Tarihinde Bask Milliyetçiliğinde, İs panya tarihinde, Türkiye’de pek bilinmeyen bazı önemli gelişmeleri, Bask hareketi tarihiyle birlikte ele alıyor. Bask milliyetçiliğinin gelişimini ayırıntılı bir bi çimde incelerken, Ispanya’da meydana gelen gelişme leri de buna paralel olarak izlemeyi mümkün kılıyor. “Dünya Tartışıyor” dizisinde, 2 cüt olarak yayınlanan “İspanya Siyasi Tarihinde Bask Milliyetçiliği” model gösterilen bir sistemi, tüm gelişimi ve yönleriyle aka demik bir bakışla belgelerken, belki de yakın tarihi mize ışık tutacak kapsandı bir kaynakça.
Tutanhamon Cinayeti/B<A Brier/Çeviren: Osman Akınhay/Alfa Basım Yayım/313 s.
“Bundan üç bin yıl önce işlenmiş bir cinayetin izini sürmek ve ger çeğe ulaşmak mümkün olabilir mi?” Ünlü Mısır-Bilimci, paleopa- toloji uzmanı Bob Brier bunun mümkün olduğunu kanıtlıyor. İle ri teknolojinin olanaklarıyla derle nen bilgileri ve tarihsel ayrıntdan buluşturan yazar Bob Brier, aynı zamanda genç kral Tutanha- mon’un katledilmesiyle sonuçla nan dinsel dönüşümlerin ve siyasal entrikaların öykü sünü aydınlatıyor. Antik eşya ve kmik kalıntdanyla hayatı üfleyerek trajik olayların iç bağlantılarına ulaşı yor. Giderek artık kralın mumyalanmış cesedinin ka lıntıları üzerinde günün teknolojisiyle test edilebile cek bir gerçeğe ilişkin tüm sırlarını aktarıyor. 3000 yıllık bu gizemli hikaye, okuyucuyu-Mısır’ın merak uyandıran egzotik dünyasına taşıyor. Tutanhamon’un yeni yetme bir aşkı, dinsel görüşlere karşı çıkışı, tari hin Onvelci yeniden yazımı bu yapıtta birleşiyor. Bu arada, dehşete düşmüş kraliçenin umutsuz yalvarış- lardına
Gazetecilikte İlk Yazılarım///«ie- yin Rahmi Gürpınar/Özgür Yayın- ları/389 s.
“Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın ga zeteciliğe başladığı 16. 6. 1888 ta rihli Tercüman-ı Hakikat gazete sinde neşredildikten sonra gazete nin sahibi merhum Ahmet Mithat Efendi tarafından beğenilerek se çilmiş bu yazıları üç kitapçık ha finde Müntehabat-ı Hüseyin Rah mi adıyla bastırılmış. Değişik konulan içeren bu yazı lar aradan 100 sene geçmesine rağmen hala canlılığını
korumakta. İlginç bulacağınızı düşündüğümüz bu eseri zevkle okyacağınızı umarız” diyorlar kitabı yeni yazıya çevirip sadeleştirerek yayıma hazırlayan Ab dullah ve Gülçin Tanrınmkulu.
Kokunu Özledim Kosova/Burbuçe Ruşİti/lntermed- ya Yayınlan/131 s.
Kosova olaylarının içinde yaşayan NTV muhabiri Burbuçe Ruşiti, duygu dolu kitabında Kosova fa ciasını anlatıyor. Günümüzü ve geçmişi, barış ve savaşı, kişisel de neyimlerini ve olayları akıcı bir diue harmanladığı “Kokunu Özle dim Kosova”da Ruşiti, 20. yüzyı lın son günlerinde büyük bir fela ket yaşayan ülkesinin geçtiği bu dönem noktasını şimdiki ve gele cek kuşaklar için kayda alıyor. Yaşananlara gazeteci nin objektifi kadar iç dünyasının aynasını da tutan anlatımı ile Ruşiti’nin elimizdeki yapıtı, savaş üzerine yazılan kitaplar arasında kendine özgü yerini almaya h;
KcfcvM
özledim
ICOS
azır.
Geç Antik Çağda Kent/John Rich/Çevirenler: Suna Güven - Ertuğrul Güven/Homer Kitabevi/203 s.
Roma imparatorluğu, ilk yüzyılla rında toprak sahibi seçkinlerin egemen olduğu ve kurumlarında, yapılarında ve kültürde ortak özellikler taşıyan bir kentler dün yası idi. Üçüncü yüzyıl krizinden sonra dış baskılar altında impara torluk çöktüğü zaman kendere ne oldu? Arkeologlar ve tarihçiler bu karmaşık soruyu yanıtlarken bu kitapta iki disiplini bir araya geti riyorlar. Eskiden kabul gören, dördüncü yüzyıla ge linceye kadar kentin her yerde gerilediği düşüncesi, artık epeyce yüzeysel kalmakta. Bu kitap kentsel ya- amın bazı yerlerde ortaçağın ortalatma değin sürer
en, bazı bölgelerde ise neden yokolduğunu açıkla mayı amaçlamakta. Geç Roma lmparatorluğu’nun ta rihi ile arkeolojisi veya daha genel olarak kentle tarih sel bir olgu olarak ilgilenen herkes bu kitabın kon- suyla ilgilenecek. Geç Antik Çağda Kent, “Leicester- Nottingam Eskiçağ Toplumu Üzerine Çalışmalar” başlığıyla her biri diğerinden bağımsız üç cilt halinde yayımlanan kitapların üçüncü cildi. Diğer kitaplar “Antik Dünyada Kırsal ve Kent”, “Yunan ve Roma Dünyasında Kent” de Homer Kitabevi yayınları ara sında.
Roma İmparatorluğumda Doktorlar ve Hastalık-\at/Ralph Jackson/Çeviren: Şenol Mumcu/Homer Ki- tabevi/208 s.
I
Elimizdeki kitapta, çok sayıda ya zılı ve arkeolojik kaynak bir araya getirilerek, Roma imparatorlu ğumdaki tıp uygulamalarının etki leyici bir tablosu çizilmiş. Hastane ve şifa tıbbı kazı sonuçlan, sayısız heykel, rölvef, vazo ve duvar re simleri ile birleştirerek, antik çağ tıp yazarlarının tanıklıklarına ek lenmiş. Bir dizi cerrahi alet, kendi ürkütücü anlamlarım açıklarken,bitki ve kemik kalıntıları da beslenme alışkanlıkları ve hastalıklara ışık tutmakta. Bütün bu kaynakları de
ğerlendiren Ralph Jackson, hastalıklar ve tıbbın, Ro ma toplumunun her kesiminden insanlar üzerindeki etkilerini araştırmış. Ele alınan konular arasında; ge nel sağlık ve hastalık kavramları, hekimlerin uygula maları ve konumları, doğum, cerrahi, askeri tıp, şifa tanrıları, şifalı su kaynakları, salgın hastalıklar ve ölüm bulunmakta. Kitap boynca iki ilginç husus dik kati çekmekte; Birincisi, modern tıp ile benzerlik ve zıtlıklar, İkincisi de profesyonel şifa uzmanları ile şifa tanrıları arasındaki karmaşık ilişki. Roma tıbbına dair bu çalışma, bu alandaki boşluğu doldurmakta. Tıp tarihi ve Roma Imparatorluğu’na ilgi duyan herkes tarafından beğeni ile karşılanacak.
Eski Roma Yaşantısında Bir Gün/Hılary ]. Deigh- ton/Çeviren: Hande Kökten Ersoy/Homer Kıtabe- vi/83 s.
“Eski Roma Yaşantısında Bir G ün” şu soruyu yanıtla mayı amaçlıyor: Eski Roma’da yaşam gerçekten neye benziyordu? Bu kitap çok etkileyici bir biçimde gös teriyor ki, Romalıların da çamaşırhaneye götürecek giysileri, yiyecek yemekleri ve oynayacak oyunları vardı. Kitap, Romah bir ailenin günlük yaşamını izli-
or ve bu kurgu çerçevesinde Roma şehir yaşantısının ütününü canlandırıyor. Sabah, Öğleden Sonra,
Ak-E
sam - şeklinde düzenlenen üç bö lüm, şehir ve insanların günün farklı saatlerine ait etraflı anlatı mından oluşmakta; gündüz işlek sokaklar gece olunca hırsızlar için bir cennete dönüşmektedir. Yazar yazılı kaynaklardan ve arkeolojik verilerden geniş ölçüde yararlan mış; mektuplar, duvar resimleri, hatta yemek tariflerine yer ver mekte. Linda Hennessy’in özenli araştırmasının so nucu olan çizimler ise okuyucuya Eski Roma’da ya şamın nasıl olduğunu tüm açıklığı ile sunmaktadır.
Mahıt/Turhan Feyizoğlu/Su Ya yınları/615 s.
“Türkiye tarihi, toplumu derin den sarsan, etkileyen siyasal olay larla doludur. Herkesin birçok şe yi ilk kez yaşayarak öğrendiği, tar tıştığı, fiilen katıldığı bu zaman diliminin 1965-72 yıllarım biyog rafik bir çerçeve içinde yansıtma ya çalıştım. 7’den 70’e herkesin ve asker-sivil tüm toplum katmanla rının daha iyi, daha güzel bir ortamda yaşamak için tüm dünyayı fethetmeye çıktığı bu dönemde bireyler hızla taraf oldular. Kendi düşlerini, politikalarını oluşturdular. Bu nedenle kitap sadece Mahir Ça- yan’ın değil, dönemin siyasal olaylarının içinde yer alan ve bu olaylardan etkilenen herkesin ve o döne min öyküsüdür.” diyor Turhan Feyizoğlu.
CESl R YE\ İ DÜKYA
Cesur Yeni Dünya/Aldous Hux- YÇeviren: Ümit Tosun/îthaki yınları/332 s.
Uzak gelecekte, dünya denetçileri nihayet ideal toplumu yaratmış lardır. Tüm dünyaya yayılmış la- boratuvarlarda genetik bilimi in san ırkını kusursuzluğa ulaşmış tır. Alfa-artı mandarin sınıfından, ayak işlerini yapmak üzere tasar lanmış olan Epsilon-eksi yarı mo- ronlara kadar insanlar, önceden belirlenmiş rollerine seve seve razı olmaları için yetiştirilir ve eğitilirler. Fakat Londra kuluçka ve şartlandırma merkezi’nde
ALDOUS HUXLEY
Bernard Marx mutsuzdur. Yalnızlık için duyduğu öz lem, zorunlu cinsel özgürlüğün bitmek bilmeyen hazlarından duyduğu hoşnutsuzluk, kaçma duygusu nu güçlendirir. Eski, ilkel yaşama biçiminin hala sür dürüldüğü az sayıdaki vahşi ayrıbölgelerinden birine yapacağı ziyaret derdine çare olmasa da dönerken beraberinde Londra’ya getirdiği “vahşi” teknik uy- garlık’ı farklı bir gözle değerlendirir, onlara neleri kaybettirdiklerini hatırlatır. Modern klasiklerden biri olan “Cesur Yeni Dünya, hem geçmişten geleceğe hem de gelecekten bugüne bir çağrı... Çağrılara açık olanlar için...
Avalon’un Sisleri: Büyü Ustasi/Mörio« Z. Brad- ley/Çeviren: Selma Oğünç/lthaki Yayınları/476 s. Görme Gücü’ne sahip olan ve kendisine aşık kardeşinin kara yazgısını paylaşan Morgaine, Ca melot’un kısa süren serpilişinin zafer dolu tragedyasını konu edi yor -bir şövalyelik destanından ibaret değil anlattığı, değişim po tasındaki toplumun bir kadımn öznel bakışıyla aktarılan öyküsü. Sofu Guinevere, hırslı Morgause, ağırbaşlı ve haşin Viviane ve onun halefi Morgaine’in yaşamları yo luyla bu zengin ve ürkütücü destan, idillerin Sakson- lardan daha ciddi bir tehdit altında olduğunu gözler önüne seriyor. Zira ataerkil Roma geleneğinin ve dar Örüşlü bir hristiyanlık inancının yayılışı, görünüşe takılırsa, Eski insanları yabancılaştıracak ve kadim Ana dinini sonsuza dek sislere gömecektir,
Sanayi Devrimi Çağında Osmanlı imalat Sektö-r ü/Donald QuataeSektö-rt/ÇeviSektö-ren: Tansel Güney/iletişim ■ Yayınları/332 s.
Sanayi devrimi sonrasında Avrupa fabrikalarında üretilen malların Osmanlı pazarlarına akın etmesiyle, Osmanlı zanaatlarının çöktüğü tezi, öteden beri, sor gulanmayan ‘doğru’lar arasında yer alır. Bu tezin en büyük dayanağını tekstil üretimi oluşturur. Donald Quataert, 19. yüzyıl başından I. Dünya Savaşı’na ka dar uzanan dönemdeki Osmanlı tekstil imalatı üze rinde yoğunlaşan bu araştırmasıyla, sözkonusu dö nemde Osmanlı imalatçılığının büyük bir canlılık gösterdiğini ve geliştiğini ortaya koyuyor. Osmanlı,
Avrupa ve Amerika arşivlerinden elde ettiği zengin verilerle, yazar, küçük imalathane ve evlerdeki imalatın önemini gösteriyor. Eli mizdeki kitapta, iktisat tarihinde bugüne kadar yapılageldiği gibi, Osmanlı Imparatorluğu’nda sana yileşmenin nasıl bir türlü başarıîa- maaığl, Osmanlı imalatçıiarınının yeni koşullar karşısındaki çaresizli ği anlatılmıyor. Tersine, Osmanlı imalatçılarının deği şen koşullara nasıl ayak uydurdukları, Avrupalılarla rekabette ve imalat faaliyetlerinde, yaratıcı yöntemler geliştirdikleri, iç pazarları kapma mücadeleleri, vb. gözler önüne seriliyor. Dolayısıyla, bu kitapta çizilen tabloda, Osmanlı coğrafyasında yaşayanlar, yenilikle re uyum sağlamasını bilen, aktif, yaratıcı insanlar ola rak beliriyor, Quataert, Ortadoğu çalışmalarındaki egemen yaklaşımları ve sorgulanmayan varsayımları tartışmaya açıp eleştirerek, zihinlerimizdeki toplum ve tarihle ilgili kalıpları kırıyor, düne (ve bugüne) ye ni bir gözle bakmamızı sağlıyor.
Gün Ortasında Karanlık/Arthur Koestler/Çeviren: Pınar Kür/iletişim Yaymlart/255 s.
“Gün Ortasında Karanlık”, ro mancılıkta özel bir tür olan hapis hane romanlarının kuşkusuz en başarılı örneklerinden biri. Arthur Koestler kitabında, kahramanı Ru- bashov aracılığıyla iktidar-yetki ilişkisini sorgularken, öznel “iyi” aynı zamanda nesnel “iyi” de ola bilir mi ve kişi insanlık adına in- san’a kendi öznel “iyi”sini dayata bilir mi sorularına da cevap anyor. Kendi yaşamöyküsü de en az eserleri kadar ilginç olan ünlü romancı, ustaca bir kurgunun içine yerleş tirdiği mahkumlan, hapishane hücrelerini, sorgu oda ktım olabildiğince camı bir dille anlatıyor. “Ispan-
a ’da Ölüm Güncesi”, “Haçsız Haçlılar”, “Sparta- ü s” gibi kitaplarıyla tanıdığımız Arthur Koestler, ro manında okuru kahramanla duygu birliği kurarak atı lacağı bir iç hesaplaşma macerasına davet ediyor.
n
k c
Selanik 1850-1918/Gz//ei Veinste- in/Hazırlayan: Gilles Veinstein/Çe- viren: Cüneyt Akalın/lletişim Ya- yınlan/296 s.
Bizans ve onu izleyen kısa bir Ve nedik yönetiminden sonra, dört yüzyılı aşkın bir süre Osmanlı yö netiminde kalan Selanik, sadece kozmopolit bir Balkan liman şehri değildi. Şehre hakim rengini ve ren, büyük bir sefarad Yahudi ce maati burada yaşıyordu. 1850’den sonra Selanik, Os- manlı Imparatorluğu’nun en canlı merkezi oldu. II. Meşrutiyet’in ilanıyla sonuçlanacak süreç burada baş ladı. Bu kitapta Seıanik’in “altınça
bu dönemin sona erişiyle ilgili fark ğişik kesider bulacaksınız.
olan dönem ve [ bakış açılan,
de-At Sırtında Anadolu/Freü Bur- naby/Çeviren: Fatma Faşkent/lleti- şim Yayınları/424 s.
Osmanlı Devleti’ndeki azınlıkların durumuna ilişkin Avrupa kamu oyunda ortaya atılan iddiaların gerçeklik derecesini anlamak, Ana dolu’da olan bitenleri kendi gözle riyle görmek isteyen bir Ingiliz su bayı, 1876 yılında, sadık uşağıyla birlikte Anadolu’yu baştan başa dolaşır, izlenimlerini bir kitapta toplar. Başka birçok seyahat eserinin yazan olan Bumaby’nin bu kitabı döneminde büyük ilgi görür, kısa sürede pek çok bas kı yapar. “At Sırtında Anadolu”nun bugünün Türki- yesi’ndeki okurlara da söyleyecek çok şeyi var. Döne min politik gelişmeleri hakkında ilginç değerlendir meler sunan kitabın asıl önemli tarafı, o günlerin Anadolusu’ndaki günlük hayatı ayrmtılanyla aktar ması. Avrupalı bir beyefendinin gözüyle ‘Şark’ hayatı nın çeşitli yönleri ele alınıyor kitapta: Yolların bozuk luğundan kadınların örtünmesine, insanların pisliğin den hastalıklara, batıl inançlardan dinin toplumdaki . rolüne, yemeklerden müziğe, uşakların ücretlerinden at seçimine, yabancılara karşı takınılan tutumlardan nelere inanılıp inanılmayacağına kadar hemen hemen her konuya değiniliyor. Avrupa seyahat edebiyatının tipik temalarını sergileyen kitap ‘Şark’ın özünü yaka- • lama amacını taşıyor. Ayrıca, bu meraklı seyyah, renk
li anlatımıyla okuru serüvenine ortak etmesini de bili yor. ■
S A Y F A 2 2 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 4 9 8
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi