• Sonuç bulunamadı

Bilişsel farkındalık stratejilerinin 7.sınıf öğrencilerinin konuşma becerilerini geliştirmeye etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bilişsel farkındalık stratejilerinin 7.sınıf öğrencilerinin konuşma becerilerini geliştirmeye etkisi"

Copied!
173
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BİLİŞSEL FARKINDALIK STRATEJİLERİNİN 7. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN KONUŞMA BECERİLERİNİ GELİŞTİRMEYE

ETKİSİ

Nurettin KARTALLIOĞLU

DOKTORA TEZİ

TÜRKÇE EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(2)

i

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren üç (3) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN Adı: Nurettin Soyadı: KARTALLIOĞLU Bölümü: Türkçe Eğitimi Bölümü İmza: Teslim tarihi: TEZİN

Türkçe Adı: Bilişsel Farkındalık Stratejilerinin 7. Sınıf Öğrencilerinin Konuşma Becerilerini Geliştirmeye Etkisi

İngilizce Adı: The Effect of Cognitive Awareness Strageties on the Imprevment of 7th Grade Students’ Speaking Skills

(3)

ii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: Nurettin KARTALLIOĞLU İmza: ………..

(4)

iii

JÜRİ VE ENSTİTÜ ONAY SAYFASI

Nurettin KARTALLIOĞLU tarafından hazırlanan “Bilişsel Farkındalık Stratejilerinin 7. Sınıf Öğrencilerinin Konuşma Becerilerini Geliştirmeye Etkisi” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı’nda Doktora tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Prof. Dr. Nâzım Hikmet POLAT

(Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi) ……… Başkan: (Unvanı Adı Soyadı)

(Anabilim Dalı, Üniversite Adı) ……… Üye: (Unvanı Adı Soyadı)

(Anabilim Dalı, Üniversite Adı) ……… Üye: (Unvanı Adı Soyadı)

(Anabilim Dalı, Üniversite Adı) ……… Üye: (Unvanı Adı Soyadı)

(Anabilim Dalı, Üniversite Adı) ……… Tez Savunma Tarihi: …../…../……….

Bu tezin Türkçe Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda Doktora tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü

(5)

iv

TEŞEKKÜR

Tez çalışması sürecinde her konuda bana yardımcı olan ve yol gösteren tez danışmanım, kıymetli hocam Prof. Dr. Nâzım Hikmet POLAT’a, araştırmamın planlama, oluşturulma ve değerlendirme sürecinde büyük katkısı ve desteği olan değerli hocam ve ağabeyim Doç. Dr. Halit KARATAY’a, hayatımın her döneminde daima yanımda olan, her konuda olduğu gibi tez sürecimde de desteğini benden esirgemeyen canım ağabeyim Doç. Dr. Yavuz KARTALLIOĞLU’na, çalışmanın düzenlenmesinde fikir ve önerileriyle katkı sağlayan Dr. Ersoy TOPUZKANAMIŞ’a, araştırmamın planlanması sürecinde bütün yardım ve katkıları için Seçil COŞKUN’a ve tez süresince bana karşı göstermiş olduğu anlayış, sabır ve her türlü destek için sevgili eşim Aylin’e teşekkür ederim.

(6)

v

BİLİŞSEL FARKINDALIK STRATEJİLERİNİN 7. SINIF

ÖĞRENCİLERİNİN KONUŞMA BECERİLERİNİ GELİŞTİRMEYE

ETKİSİ

Doktora Tezi

Nurettin KARTALLIOĞLU

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Haziran 2015

ÖZ

Bu araştırmanın amacı, bilişsel farkındalık stratejilerinin 7. sınıf öğrencilerinin konuşma becerilerini geliştirmeye etkisini belirlemektir. Bu amacı gerçekleştirmek için nitel ve nicel araştırma yöntemlerinin beraber kullanıldığı karma yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın nitel boyutunda, görüşme tekniğinden faydalanılmıştır. Araştırmanın nicel boyutunda ise, bilişsel farkındalık stratejilerinin öğrencilerin konuşma becerilerine etkisini belirlemek için ön test-son test kontrol gruplu deneysel model kullanılmıştır. Araştırma, Bolu ili Merkez ilçede bulunan 50. Yıl Ortaokulunda eğitim gören 7. sınıf öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın deney grubu 11 kız, 11 erkek öğrenci olmak üzere toplam 22 öğrenci, kontrol grubu ise 12 kız, 11 erkek olmak üzere toplam 23 öğrenciden meydana gelmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacının geliştirdiği “Konuşma Stratejileri Bilişsel Farkındalık Ölçeği”, “Hazırlıklı Konuşmayı Değerlendirme

(7)

vi

Ölçeği” ayrıca öğrencilerin kendilerini değerlendirmeleri için ise “Hazırlıklı Konuşmayı Öz Değerlendirme Ölçeği” ve açık uçlu sorulardan oluşan “Görüşme Formu” kullanılmıştır. Deney grubunda hazırlıklı konuşma eğitimi dersleri, 12 hafta boyunca bilişsel farkındalık stratejilerine dayalı hazırlıklı konuşma eğitimine göre işlenmiştir. Kontrol grubunda ise, konuşma eğitimi dersleri geleneksel yöntemle ders işlenmiştir. Bu 12 haftalık uygulama sürecinde gruplardan 4 haftada bir hazırlıklı konuşma hazırlamaları ve bu konuşmayı sınıfta sunmaları istenmiştir. Buna göre araştırmada, öğrencilerin hazırlıklı konuşma ve bilişsel farkındalık düzeylerinin gelişimi ile ilgili şu sonuçlara ulaşılmıştır.

1. Deney grubu öğrencilerinin hazırlıklı konuşma ön test ve son test puanları arasında anlamlı bir farkın olduğu tespit edilmiştir.

2. Kontrol grubu öğrencilerinin hazırlıklı konuşma ön test ve son test puanları arasında anlamlı bir farkın olmadığı belirlenmiştir.

3. Deney ve kontrol grubu öğrencilerinin hazırlıklı konuşma son test puanları arasında anlamlı bir farkın olduğu tespit edilmiştir.

4. Deney grubu öğrencilerinin hazırlıklı konuşma ile ilgili bilişsel farkındalık düzeylerine ilişkin ön-son test puanları arasında son test puanları lehine anlamlı bir farkın olduğu tespit edilmiştir.

5. Kontrol grubu öğrencilerinin hazırlıklı konuşma ile ilgili bilişsel farkındalık düzeylerine ilişkin ön-son test puanları arasında anlamlı bir farkın olmadığı tespit edilmiştir.

6. Deney ve kontrol grubu öğrencilerinin hazırlıklı konuşma ile ilgili bilişsel farkındalık düzeylerine ilişkin son test puanları arasında deney grubunun lehine anlamlı bir farkın olduğu belirlenmiştir.

7. Uygulama süreci sonunda, deney grubu ile yapılan görüşmede öğrencilerin uygulama süreciyle ilgili büyük oranda olumlu görüşler bildirdiği görülmüştür.

Bilim Kodu:

Anahtar Kelimeler: Konuşma eğitimi, Hazırlıklı konuşma, Konuşma süreci, Bilişsel farkındalık, Strateji eğitimi.

Sayfa Adedi: xvi+156

(8)

vii

THE EFFECT OF COGNITIVE AWARENESS STRAGETIES ON THE

IMPREVMENT OF 7th GRADE STUDENTS’ SPEAKING SKILLS

(Ph. D Thesis)

Nurettin KARTALLIOĞLU

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

June 2015

ABSTRACT

The aim of this research study is to identify the effect of cognitive awareness strategies on the improvement of 7th grade students’ speaking skills. In this study, a mixed methods approach including both qualitative and quantitative research methods. To collect qualitative data, interviews were used while an experimental model involving pre-test and post-test with a control group was utilized as quantitative data collection tool to reveal the effect of cognitive awareness strategies on students’ speaking skills. 7th grade students in the 50. Yıl Secondary School in the Bolu province took part in this study. The experimental group is made up of 11 female and 11 male students while the control group includes 12 female and 11 male students. In the study, the following data collection tools were used: “The Scale of Speaking Strategies Cognitive Awareness Scale”, “Assessment Scale for the Prepared Speaking” as well as “Self-assessment Scale for the Prepared

(9)

viii

Speaking” and an “Interview Form” including open-ended questions. In the experimental group, the lessons dealing with prepared speaking were conducted on the basis of a 12-week cognitive awareness strategies training. On the other hand, in the control group, the prepared speaking lessons were conducted traditionally. During 12 weeks, students were asked to prepare a speech and present it in the classroom every 4 weeks. The following findings were obtained about students’ improvement of levels of prepared speech and cognitive awareness:

1. There is a significant difference in the pre-test and post-test scores of students in the experimental group.

2. There is not a significant difference in the pre-test and post-test scores of students in the control group.

3. There is a significant difference in the prepared speech post-test scores of control and experimental group.

4. There is a significant difference in the pre-post test scores of the cognitive awareness levels of the experimental group st8udents’ prepared speech in favor of post-test scores 5. There is no significant difference in the pre-post test scores of the control group students in their cognitive awareness for prepared speech.

6. There is a significant difference in the post test scores of the cognitive awareness levels of the experimental and control group students’ cognitive awareness for prepared speech in favor of the experimental group.

7. At the end of the treatment, students in the experimental group were interviewed and they mostly made positive comments about the intervention.

Science Code:

Key Words: Speaking education, Prepared speech, Speaking process, Cognitive awareness, Strategy training.

Page Number: xvi+ 156

(10)

ix

İÇİNDEKİLER

ÖZ ... v

ABSTRACT ... vii

TABLOLAR LİSTESİ ... xiv

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xvi

BÖLÜM 1 ... 1

GİRİŞ ... 1

Problem Durumu... 1 1.1. Araştırmanın Amacı ... 4 1.2. Araştırmanın Önemi ... 5 1.3. Sınırlılıklar ... 7 1.4. Varsayımlar ... 7 1.5. Tanımlar ... 7 1.6.

BÖLÜM 2 ... 8

KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ LİTERATÜR ... 8

Dil ve İletişim ... 8

2.1. Konuşma Becerisi ... 12

2.2. Konuşma Becerisinin Diğer Dil Becerileri ile İlişkisi ... 16

2.3. Konuşmanın Zihinsel Unsurları ... 19

2.4. Konuşmanın Fiziksel Unsurları ... 21 2.5.

(11)

x 2.5.1. Tonlama ... 23 2.5.2. Durak ... 24 2.5.3. Ulama ... 25 2.5.4. Vurgu ... 25 2.5.5. Boğumlama ... 26 Konuşma Eğitimi ... 27 2.6. Nefes Eğitimi ... 32 2.7. Ses Eğitimi ... 33 2.8. Beden Dili Eğitimi ... 35

2.9. Konuşma Türleri ... 37 2.10. 2.10.1. Hazırlıksız Konuşmalar ... 38 2.10.2. Hazırlıklı Konuşmalar ... 38 2.10.2.1. Konuşma Öncesi ... 41 2.10.2.2. Konuşma Sırası ... 42 2.10.2.3. Konuşma Sonrası ... 43

İlköğretim Türkçe Dersi (6-8. Sınıflar) Öğretim Programı ve Kılavuzu’nda 2.11. Konuşma Becerisi ... 44

Bilişsel Farkındalık ... 47

2.12. 2.12.1. Bilişsel Farkındalığın Boyutları ... 53

2.12.1.1. Kişinin Kendi Hakkındaki Bilgisi ve Kendini Kontrolü ... 53

2.12.1.2. Kişinin Süreç Hakkındaki Bilgisi ve Öğrenme Sürecini Kontrolü .. 54

2.12.2. Bilişsel Farkındalık Stratejileri ... 54

İlgili Araştırmalar... 56 2.13.

BÖLÜM 3 ... 66

YÖNTEM ... 66

Araştırma Modeli ... 66 3.1.

(12)

xi

Çalışma Grubu ... 67 3.2.

Veri Toplama Araçları... 70 3.3.

3.3.1. Konuşma Stratejileri Bilişsel Farkındalık Ölçeği ... 70 3.3.1.1. Ölçeğin Güvenirliğine İlişkin Bulgular... 73 3.3.1.2. Ölçeğin Alt Boyutlarına ve Geneline Ait Ortalama Puanlar ve Standart Sapma Değerleri ... 73 3.3.1.3. Ölçeğin Doğrulayıcı Faktör Analizi Sonuçları ... 74 3.3.1.4. Konuşma Stratejileri Bilişsel Farkındalık Ölçeğini Puanlama ve Değerlendirme ... 75 3.3.2. Hazırlıklı Konuşmayı Öz Değerlendirme Ölçeği ... 76

3.3.2.1. Hazırlıklı Konuşmayı Öz Değerlendirme Ölçeğini Puanlama ve Değerlendirme ... 76 3.3.3. Hazırlıklı Konuşmayı Değerlendirme Ölçeği ... 77

3.3.3.1. Hazırlıklı Konuşmayı Değerlendirme Ölçeğini Puanlama ve

Değerlendirme ... 77 3.3.4. Hazırlıklı Konuşma İle İlgili Görüşme Formu ... 78 Uygulama Süreci ... 78 3.4.

Deney Grubunda Kullanılan Strateji ... 79 3.5.

Verilerin Analizi ... 81 3.6.

BÖLÜM 4 ... 82

BULGULAR VE YORUMLAR ... 82

Deney Grubu Öğrencilerinin Hazırlıklı Konuşma Ön Test ve Son Test 4.1.

Puanları Arasında Anlamlı Bir Fark Var Mıdır? ... 82 Kontrol Grubu Öğrencilerinin Hazırlıklı Konuşma Ön Test ve Son Test 4.2.

Puanları Arasında Anlamlı Bir Fark Var Mıdır? ... 84 Deney ve Kontrol Grubu Öğrencilerinin Hazırlıklı Konuşma Son Test

4.3.

(13)

xii

Deney Grubu Öğrencilerinin Hazırlıklı Konuşma İle İlgili Bilişsel 4.4.

Farkındalık Düzeylerine İlişkin Ön-Son Test Puanları Arasında Anlamlı Bir Fark

Var Mıdır? ... 88

Kontrol Grubu Öğrencilerinin Hazırlıklı Konuşma İle İlgili Bilişsel 4.5. Farkındalık Düzeylerine İlişkin Ön-Son Test Puanları Arasında Anlamlı Bir Fark Var Mıdır? ... 89

Deney ve Kontrol Grubu Öğrencilerinin Hazırlıklı Konuşma İle İlgili Bilişsel 4.6. Farkındalık Düzeylerine İlişkin Son Test Puanları Arasında Anlamlı Bir Fark Var Mıdır? ... 90

Deney Grubu Öğrencilerinin Uygulama Sonunda Hazırlıklı Konuşma İle 4.7. İlgili Görüşlerinde Bir Değişiklik Oldu Mu? ... 91

BÖLÜM 5 ... 102

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 102

Sonuçlar... 102 5.1. 5.1.1. Nicel Sonuçlar... 102 5.1.2. Nitel Sonuçlar ... 105 Öneriler ... 106 5.2. 5.2.1. Öğretmenlere Yönelik Öneriler ... 106

5.2.2. Araştırmacılara Yönelik Öneriler ... 107

KAYNAKLAR ... 109

EKLER ... 120

EK 1. İzin Belgesi ... 121

Ek 2. Konuşma Stratejileri Bilişsel Farkındalık Ölçeği ... 122

Ek 3. Hazırlıklı Konuşmayı Öz Değerlendirme Ölçeği ... 123

Ek 4. Hazırlıklı Konuşmayı Değerlendirme Ölçeği... 125

Ek 5. Uygulama Etkinlikleri ... 127

(14)

xiii

(15)

xiv

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. 2006 Türkçe Programı’nda Dil Becerileri ve Dil Bilgisi Oranları ... 45

Tablo 2. Araştırmada Uygulanan Deneysel Desen ... 67

Tablo 3. Deney ve Kontrol Gruplarının Sınıf ve Cinsiyete Göre Dağılımı ... 68

Tablo 4. Deney ve Kontrol Grubu Öğrencilerinin Ön Test Hazırlıklı Konuşma Puanlarına Ait İlişkisiz Ölçümler t Testi Sonuçları ... 68

Tablo 5. Deney ve Kontrol Grubunun Ön Test Hazırlıklı Konuşma Bilişsel Farkındalık Düzeylerine Ait İlişkisiz Ölçümler t Testi Sonuçları ... 69

Tablo 6. KMO ve Bartlett Testi Sonuçları ... 71

Tablo 7. Faktör Analizi Sonuçları ... 71

Tablo 8. Maddelere Ait Faktör Yük, r ve t Değerleri ... 72

Tablo 9. Faktörler ve Ölçeğin Bütününe Ait Alfa Güvenirlik Katsayıları ... 73

Tablo10. Faktörler ve Ölçeğin Geneline Ait Ortalama ve Standart Sapma Değerleri ... 73

Tablo 11 . Maddelerin Faktör Yükleri ... 74

Tablo 12. Deney Grubunda Verilen Stratejilerin Aşamalara Göre Dağılımı... 80

Tablo 13. Haftalara Göre Yapılacak Etkinliklerin Planı ... 81

Tablo 14. Deney Grubu Öğrencilerinin Ön - Son Test Hazırlıklı Konuşma Puanlarına Ait İlişkili Ölçümler t Testi Sonuçları... 83

Tablo 15. Kontrol Grubu Öğrencilerinin Ön - Son Test Hazırlıklı Konuşma Puanlarına Ait İlişkili Ölçümler t Testi Sonuçları... 85

Tablo 16. Deney ve Kontrol Grubu Öğrencilerinin Son Test Hazırlıklı Konuşma Puanlarına Ait İlişkisiz Ölçümler t Testi Sonuçları ... 87

(16)

xv

Tablo 17. Deney Grubunun Ön-Son Test Hazırlıklı Konuşma Bilişsel Farkındalık Düzeylerine Ait İlişkili Ölçümler t Testi Sonuçları ... 89 Tablo 18. Kontrol Grubunun Ön-Son Test Hazırlıklı Konuşma Bilişsel Farkındalık Düzeylerine Ait İlişkili Ölçümler t Testi Sonuçları ... 90 Tablo 19. Deney ve Kontrol Grubunun Son Test Hazırlıklı Konuşma Bilişsel Farkındalık Düzeylerine Ait İlişkisiz Ölçümler t Testi Sonuçları ... 91 Tablo 20. Öğrencilerin “Bu Konuşma Etkinliklerini Yapmadan Önceki Konuşma Durumunuzla Şimdiki Konuşma Durumunuz Arasında Bir Fark Hissediyor Musunuz?” Sorusu İle İlgili Görüşleri ... 92 Tablo 21. Öğrencilerin “Hazırlıklı Konuşma İçin Yapılan Bu Uygulamalar Size Neler Kazandırdı?” Sorusu İle İlgili Görüşleri ... 94 Tablo 22. Öğrencilerin “Konuşmalarınızı Planlama Konusunda Bu Etkinliklerin Size Bir Yararı Oldu Mu?” Sorusu İle İlgili Görüşleri ... 96 Tablo 23. Öğrencilerin “Konuşmalarınızı Düzeltme Konusunda Bu Etkinliklerin Size Bir Yararı Oldu Mu?” Sorusu İle İlgili Görüşleri ... 98 Tablo 24. Öğrencilerin “Konuşmalarınızı Sunarken Bu Etkinlikler Size Öz Güven Sağladı Mı?” Sorusu İle İlgili Görüşleri ... 100

(17)

xvi

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. Bilişsel farkındalık bileşenleri ... 49 Şekil 2. Bilişsel farkındalığın boyutları ... 53 Şekil 3. Konuşma stratejileri bilişsel farkındalık ölçeğinin boyutları ... 75

(18)

1

BÖLÜM 1

GİRİŞ

Problem Durumu 1.1.

Günümüzde teknolojinin hızla gelişmesi, internet ve diğer iletişim araçlarının baş döndürücü bir hızla insan hayatına girmesini sağlamıştır. Teknoloji ve internet alanındaki bu gelişmenin pek çok yararı olsa da bu durum, 21. yüzyıl insanının büyük çoğunluğunu olumsuz yönde etkilemiştir. Çevremizdeki pek çok insanın, internet veya cep telefonlarının esiri olduğu sıkça tekrarlanan gerçeklerdendir. İnsanları yalnızlığa sürükleyen bu değişimler, aynı zamanda insanı asosyal bir varlık hâline getirmiştir. Âdeta konuşmaktan çekinen, insani ilişkileri zayıf bir nesil yetişmektedir. Oysa insan sosyal bir varlıktır ve bu sosyalliğini konuşma becerisine borçludur. Çünkü insan; duyduklarını, gördüklerini, düşündüklerini, hissettiklerini, yaşadıklarını, okuduklarını ve dinlediklerini kısacası bütün tecrübelerini paylaşma ihtiyacı hisseder.

İnsanı insan yapan ve diğer canlılar karşısında üstün kılan bir özellik olan konuşma, insanın doğuştan getirdiği bir beceridir. Dört temel dil becerisinden biri olan konuşma, dinleme becerisinden sonra en çok kullanılan beceridir (Temizyürek, Erdem ve Temizkan, 2011, s. 200). Sabah uyandığımız andan, uyuyuncaya kadar iş, eğitim ve toplum hayatımızda hep konuşma becerisinden yararlanırız.

İnsanların toplumsal ve bireysel hayatlarında çok önemli bir yere sahip olan konuşma, insanların okul ve iş hayatlarındaki başarı durumlarını etkileyen en önemli unsurdur. Çünkü etkili bir şekilde hitap eden birisi kitleleri ikna edebilir, karşı taraf üzerinde güvenilir olduğu izlenimi yaratabilir. Bu durum ise, birçok alanda başarıyı beraberinde getirir. Ayrıca konuşma, birçok noktada eğitim öğretim faaliyetinin temelini de oluşturur. Öğretmen ve öğrenci arasında gerçekleşen bilgi alışverişi, en kolay bir biçimde konuşmayla sağlanır. Özellikle öğrenci sayısının fazla olduğu ve daha çok teorik bazı

(19)

2

bilgilerin aktarılmasını gerektiren eğitim durumlarında, konuşma becerisinin daha yoğun olarak kullanıldığı bir gerçektir.

Diğer becerilerde olduğu gibi konuşma becerisi de eğitimle geliştirilebilir (Temizyürek, 2004). Fakat çocuklar daha okula başlamadan dinleme ve konuşmayı kazandıkları için bu beceriler, öğretmenler tarafından ikinci plana atılmakta, daha çok okuma ve yazmaya önem verilmektedir. Oysa bu beceriler birbirini tamamlamaktadır. Bir becerideki eksiklik diğer becerileri de olumsuz etkileyecektir. Bu sebeple bu dört temel dil becerisine eşit yaklaşılmalıdır.

İnsanların hayatında bu denli büyük bir öneme sahip olan konuşmanın öğretimi, gelişigüzel bir şekilde yapılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki, sosyal bilimler ve fen bilimlerinin hepsinde konuşmadan yararlanılmaktadır. Bunun için sadece Türkçe öğretmenleri değil, bütün öğretmenler, öğrencilerin konuşmalarına dikkat etmeli, onları güzel ve etkili konuşmaları için teşvik edici olmalıdırlar. Öğrencilerin değişik ortamlarda ve değişik gruplara karşı konuşma yapmalarını sağlamalıdırlar. Ayrıca, Türkçe öğretmenleri başta olmak üzere, öğrencilere konuşma türleri hakkında bilgi vermelidirler.

Hazırlıklı ve hazırlıksız olarak iki çeşit konuşma vardır. Hazırlıksız konuşma neyin, niçin ve ne ölçüde olacağını planlamadan yapılan konuşmadır. Hazırlıksız konuşma, günlük hayatta en çok kullanılan konuşma türüdür. Çarşıda, pazarda, kahvede, işte veya arkadaşlarla sohbet ederken yapılan konuşmalar olarak örneklenebilir. Hazırlıklı konuşma ise yeri, zamanı, dinleyici kitlesi, konusu amacı belli olan ve önceden planlanmış konuşmalardır. Hazırlıklı konuşmalarda, konu önceden belirlenir ve konu hakkında önce bilgi toplanarak bir hazırlık yapılır. Dinleyicilere verilmek istenen mesajlar, vurgulanmak istenen durumlar tasarlanır, bunlar bir plan çerçevesinde düzenlenerek konuşma metni hazırlanır ve konuşma zamanı geldiğinde dinleyiciye aktarılır.

Hazırlıklı konuşmaların, hazırlıksız konuşmalara oranla, dinleyicileri etkileme, yönlendirme ve harekete geçirme ihtimali daha fazladır. Hazırlıklı konuşmalar; konuşma öncesinde planlama ve hazırlık yapılması, konuşmanın birkaç kez prova edilmesi ve bu provalardan sonra düzeltilmesi gereken kısımların, eksikliklerinin giderilerek tekrar düzenlenmesi yönünden hazırlıksız konuşmalara göre daha avantajlıdır (Sargın, 2006). Ama bu konuşmaların bir topluluk karşısında yapılması bazen konuşmacılar için aşırı heyecan, unutma, topluluk karşısında çekinme gibi birtakım olumsuz duygulara sebep olabilmektedir. Bu sebeple öğrencilerin eğitim öğretim sırasında hazırlıklı konuşma

(20)

3

yapmaya alıştırılmaları gerekmektedir. İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı (2006, s. 258)’nda, öğrencilerin yıl içerisinde en az bir kere hazırlıklı konuşma yapmaları gerektiği ifade edilmiş ama bunun nasıl yapılacağı hakkında ayrıntılı bir bilgi verilmemiştir.

Öğrencilerin bir konuya önceden hazırlanıp bunu arkadaşlarının önünde sunmalarının öğrencilere pek çok yararı vardır. Öğrencilerin aldıkları bir konuyu disiplinli bir şekilde araştırmaları; çeşitli konu alanları ile görsel sunu, anlama ve anlatma becerilerinin birlikte kullanmaları, hem hazırlıklı konuşmayı yapan hem de bu konuşmayı dinleyen öğrencilere önemli katkılar sağlayacaktır. Böylelikle öğrenciler takdir etme ve takdir edilme duygusunu yaşayacak ve bir işi başarabilmenin mutluluğunu hissedeceklerdir. Öğrenciler başarılı olduklarını gördükçe kendilerine olan güvenleri artacak ve derslerde daha aktif bir konuma geleceklerdir (Göçer, 2008). Eğitimde öğrencilere seviyelerine uygun şekilde kendilerini geliştirebilecek, performanslarını gösterebilecek değişik görevlerin verilmesi, eğitim sürecini daha çekici bir hâle getirecektir. Böylelikle öğrencilerin derse karşı motivasyonları ve kendilerine olan güvenleri de artacaktır (Aydın ve Yılmaz, 2010).

Hazırlıklı konuşma çalışması yapan öğrenciler bilişsel, duyuşsal, devinişsel ve sezgisel alanlarla ilgili becerilerini de geliştirmektedir. Konuşma konusuyla ilgili araştırma yapan öğrencilerin birtakım bilgileri kavraması bilişsel alanla ilgilidir. Konuşma konusunun faydalarını anlatırken analiz, sentez ve değerlendirme yapması, konuşmasındaki önemli kısımları belirtmesi duyuşsal alanla ilgilidir. Ayrıca öğrenci konuşmasını yaparken unuttuğu durumlarda devinişsel alandan yararlanarak duruma uygun ifadeler kullanır (Göçer, 2008).

Konuşma sırasında söyleneceklerin önceden zihinde sistemli bir şekilde planlanmaması, konuşma sırasında konuşmacıyı zor durumda bırakabilir. Bilgilerin nerede, nasıl ve ne zaman kullanılacağını bilmek çok önemlidir. Bu durum bireyin kendi düşünme süreçlerinin farkındalığı ile alakalıdır. Çünkü başarılı öğrenciler kendi öğrenme süreçlerinin farkında olan öğrencilerdir.

Kişinin öğrenme süreci hakkındaki farkındalığı, bilişsel farkındalıkla ilgilidir. Demir (2009, s. 1)’e göre “bilişsel farkındalık bir düşünme sistematiğidir. Öğrenmeyi öğrenme, dikkatini odaklama, yapılacak işi adım adım planlama, öğrenme sürecinin her aşamasını değerlendirme, gerekli düzeltme ve düzenlemeyi yapma işidir.”

(21)

4

O’Malley ve Chamot (1990), bilişsel farkındalığa sahip olmayan öğrencilerin, öğrenmelerini planlayamadıklarını, ilerlemelerini izleyemediklerini, başarılarını ve ileriye yönelik ne yapmaları gerektiğini bilemediklerini belirtmişlerdir. Bilişsel farkındalık, bireylerin neyi bilip neyi bilmediğinin farkında olmasıdır. Öğrenme süreçlerinin farkındalığını ve bu süreçlerin kontrolünü de bilişsel farkındalık içinde görmek gerekir. Bilişsel farkındalığa sahip bireyler; neyi, neden, ne kadar zamanda, nasıl öğrendiğinin farkında olup kendi öğrenmelerini planlar, düzenler ve değerlendirirler.

Bilişsel farkındalığa sahip olan bir konuşmacı, söyleyeceklerini önceden planlar, konuşma sırasında söylemek istediklerini tam olarak anlatıp anlatamadığını kontrol eder ve sözlerini buna göre düzenler. Konuşma sonrasında da konuşma konusu ile ilgili oluşturduğu amaçlara ulaşıp ulaşmadığını, beklentilerini karşılayıp karşılamadığını değerlendirir (Karatay, 2010).

Bir konu hakkında önceden hazırlanarak topluluk karşısında konuşma yapmak, çoğu kişinin istemediği bir durumdur. Öyle ki sözgelimi meşhurlardan Abraham Lincoln toplum önünde konuşmaktan çekindiği için ilk günlerde avuç içlerini kendi tırnaklarıyla kanattığı, Gandi’nin heyecandan düşüp bayıldığı, Mark Twain’in ilk konuşmasında nabzının çok hızlı attığı ifade edilen gerçeklerdendir (Topçuoğlu ve Özden 2011, s. 211-212). Ülkemizde yapılan çalışmalarda bir topluluk önünde konuşma yapmanın zor bir iş olduğu ve büyük bir çoğunluğun bunu istemediği tespit edilmiştir. Göçer (2008), Akkaya (2012), Arslan (2012), Karakoç Öztürk ve Altuntaş (2012), Topçuoğlu Ünal ve Degeç (2012) tarafından yapılan araştırmalarda gerek ilkokul gerek üniversite öğrencilerinin gerekse de Türkçe öğretmeni adaylarının hazırlıklı bir konuşma yapmak istemedikleri ortaya çıkmıştır. Bunun nedenleri olarak ise, aşırı heyecan veya korku, ne söyleyeceğini bilememe, kendisi ile alay edilme, daha önce böyle bir konuşma yapmama gösterilmiştir. Bunların yanında öğrencilerde kavrama, yargılama, anlatım yetersizlikleri, dağınık konuşma, gereksiz söz söyleme, düşünce tekrarı, gereksiz beden hareketleri yapma gibi sorunlar da daha ilkokul ve ortaokul sıralarında karşımıza çıkan konuşma sorunlarındandır.

Araştırmanın Amacı 1.2.

Bu araştırmanın amacı, bilişsel farkındalık stratejilerinin 7. sınıf öğrencilerinin konuşma becerilerini geliştirmeye etkisini belirlemektir. Bu amaç doğrultusunda araştırmanın temel

(22)

5

problemi şöyledir: “Konuşma ile ilgili öğrencilere kazandırılacak bilişsel farkındalık stratejileri, 7. sınıf öğrencilerinin konuşma becerilerini geliştirmede etkili midir?”

Araştırmanın alt problemleri şunlardır.

1. Deney grubu öğrencilerinin hazırlıklı konuşma ön test ve son test puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?

2. Kontrol grubu öğrencilerinin hazırlıklı konuşma ön test ve son test puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?

3. Deney ve kontrol grubu öğrencilerinin hazırlıklı konuşma son test puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?

4. Deney grubu öğrencilerinin hazırlıklı konuşma ile ilgili bilişsel farkındalık düzeylerine ilişkin ön-son test puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?

5. Kontrol grubu öğrencilerinin hazırlıklı konuşma ile ilgili bilişsel farkındalık düzeylerine ilişkin ön-son test puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?

6. Deney ve kontrol grubu öğrencilerinin hazırlıklı konuşma ile ilgili bilişsel farkındalık düzeylerine ilişkin son test puanları arasında anlamlı bir fark var mıdır?

7. Öğrencilerin bilişsel farkındalık stratejilerine dayalı konuşma etkinlikleriyle ilgili görüşleri nelerdir?

Araştırmanın Önemi 1.3.

Konuşma becerisi, zihinde karışık hâlde bulunan düşüncelerin hızlı bir şekilde düzenlenip dilin kodlarına çevrilmesini gerektiren karmaşık işlemlerden oluşmaktadır. Bununla beraber kişinin gündelik iletişim ihtiyacı büyük bir oranda konuşma vasıtasıyla sağlanmaktadır. Çünkü konuşma, yazmaya göre zihinsel olarak daha zor bir süreci gerektirse de sağladığı ekonomik ve pratik faydalardan dolayı yazmadan daha çok kullanılmaktadır. Konuşma becerisinin kendi başına böyle bir önemi bulunmaktadır.

Günlük hayatta bu kadar yoğun kullanılan konuşma becerisinin, okuma ve yazmanın aksine, daha önce de belirtildiği gibi, neredeyse doğuştan kazanılan bir beceri olması, okullarda eğitimine gerektiği kadar önem verilmemesi gibi bir sonucu doğurmuştur. Hâlbuki okuma ve yazma becerileri ne kadar eğitim gerektirirse, konuşma becerisi de o kadar eğitim gerektirmektedir. Çünkü dil eğitimi, her ne kadar ayrı ayrı dil becerilerinden bahsedilse de dil becerilerinin bütünleşik olmasından dolayı, topyekûn yürütülmesi gereken bir alandır. Bunun yanında dil eğitimini sadece dil bilgisi kurallarının öğretimi

(23)

6

veya bazı konuşma türlerinde bilgi aktarımı olarak görmek de eğitim sistemimiz içinde karşılaştığımız yanlış düşüncelerdendir. Hâlbuki dil eğitimi, sadece bazı konularda bilgi aktarmak veya bazı kuralları öğretmek değil, bunun ötesinde bir metnin yapısını anlama, bir metin kurma, düşünceleri düzenleme gibi pek çok ileri düzeyde bilişsel işlemi ve beceriyi gerektiren ve doğuran bir süreçtir. Bu noktada edinilmesi ve gelişmesi hayli zor olan konuşma becerisinin geliştirilmesi üzerinde durmak, faydalı görülmüş ve araştırmanın bu alanda yürütülmesi kararlaştırılmıştır.

Konuşma becerisiyle ilgili yapılan yayınlara yukarıda değinilmiş ve bu alandaki sorun genel olarak ortaya konmuştur. Bu sorunun çözümüne yönelik olarak planlanan araştırma da çözüm olarak bilişsel farkındalık stratejilerini önermektedir. Çünkü bilişsel farkındalık stratejileri, kişinin bir eylem üzerinde ve o eylemin nasıl daha iyi ve verimli yapılacağını düşünmesi demek olduğuna göre, konuşma becerisi bağlamında söylenecek olursa, konuşmanın da nasıl daha iyi yapılabileceği sorusunun cevabını vermektedir.

Türkçe Öğretim Programı amaç, kazanım, yöntem ve teknik bakımından konuşma becerisini geliştirmeye yönelik pek çok öneride bulunsa da bu önerilerin öğrencilerin konuşma becerilerini geliştirmede bir yere kadar yararlı olacağı, öğrencilerin kendi konuşma yetersizliklerini ve problemlerini halletmede farkındalık sağlamada çok yeterli olmayacağı görülmektedir. Çünkü konuşma yöntem ve teknikleri daha çok etkinlik düzeyinde hazırlanmış, sözgelimi, düşünceleri düzenleme, etkili söyleyiş gibi noktalarda, sadece bu hususların geliştirilmesi gerektiği düşüncesini veren, fakat net bir yol göstermeyen yardımcı faaliyetlerdir. Hâlbuki eğitim sistemimiz ve Türkçe eğitiminin amaçları düşünüldüğünde, problem çözmenin bu kadar önemli görüldüğü bir ortamda programın daha yol gösterici ve öğrencilerin konuşma becerilerine karşı farkındalıklarını artırıcı bir şekilde yapılandırılmış olması beklenirdi.

İşte bilişsel farkındalık stratejileri öğrencilerin zorlandıkları konuşma becerilerini geliştirecek ve onların kendi konuşmalarını geliştirmeleri bakımından bir farkındalık sağlayacağı düşüncesiyle araştırma konusu yapılmış ve bu amaçla 7. sınıf öğrencileri seçilmiştir. Ayrıca ilgili alanyazında, bilişsel farkındalık stratejileri diğer dil becerileri bağlamında ele alındığı hâlde konuşma becerisi bağlamında değerlendirilmemiştir. Bu bakımdan araştırma alanyazında bir ilk olma özelliği de taşımaktadır.

(24)

7 Sınırlılıklar

1.4.

1. Bolu ili merkez ilçedeki 50. Yıl Ortaokulunun yedinci sınıfında eğitim gören 22 deney ve 23 kontrol grubu öğrencileriyle,

2. Temel dil becerilerinden biri olan konuşma becerisiyle, 3. Doğa ve Evren temasıyla,

4. 2012- 2013 eğitim öğretim yılının II. yarıyılıyla sınırlandırılmıştır.

Varsayımlar 1.5.

1. Araştırma boyunca deney ve kontrol grubu öğrencilerine çevresel faktörlerin aynı derecede etki ettiği varsayılmıştır.

2. Deney grubu öğrencilerinin bilişsel farkındalık becerisine yönelik ön bilgiye sahip olmadığı varsayılmıştır.

Tanımlar 1.6.

Strateji: “Önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yol. Hedeflenen yolda ilerleyebilmemiz için bize rehberlik eden, önceliklerin belirlenmesine, kaynakların dağılımına akılcı bir yaklaşım ve yapacağımız seçimler ile alacağımız kararlara yol gösteren taktikler” (TDK, 2005).

Biliş: “Canlının, bir nesne veya olayın varlığına ilişkin bilgili ve bilinçli duruma gelmesi, vukuf” (TDK, 2005).

Bilişsel Farkındalık: “Bilişsel farkındalık bireyin kendi düşünmesinin farkında olması, herhangi bir etkinliğe yönelmeden önce gerçekleştireceklerini planlama, planlamaya ilişkin düşüncelerini düzenlemesi, faaliyet tamamlanınca da kişinin sonucun kendi düşünme performansına uygunluğunu değerlendirmesidir” (Gelen, 2003).

Konuşma: “Zihnin; söz kalıbına döktüğü ve şekillendirdiği düşüncelerin, duyguların seslendirilmesi, yani sözlerin yardımıyla ifade edilmesidir” (Temizyürek, 2007).

(25)

8

BÖLÜM 2

KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ LİTERATÜR

Dil ve İletişim 2.1.

Dil, insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliktir. İnsanlar dil ile anlaşır ve hayatlarını dil ile şekillendirirler. Dil, anlama ve anlatmanın temel aracıdır. Dil olmasaydı anlama ve anlatma bu kadar etkili olmazdı. Hayatımızda bu kadar büyük bir öneme sahip olan dil üzerine sayısız araştırma yapılmış ve yapılmaya da devam edilmektedir. Bugüne kadar dil, çeşitli şekillerde tanımlanmıştır.

Ergin (1999, s. 3)’e göre dil, “insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabiî bir vasıta, kendine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş içtimai bir müessesedir.” Aksan (1999, s. 13) ise dili “sözlü ve yazılı olarak iletişimde kullanılan, doğuştan hazır bulunarak edinilen, doğrudan doğruya insana özgü, çok güçlü, büyülü bir düzen; düşünme ve düşünüleni aktarma dizgesi” olarak tanımlamıştır. Bu tanımlar bize dilin insanlar arasında bir anlaşma aracı olduğunu ve çok eski zamanlardan beri kullanıldığını göstermektedir. İnsanların ihtiyaçlarından dolayı toplum hâlinde yaşamaları neticesinde ortaya çıkan dil, aynı zamanda insanları birleştiren bir unsur olmuştur. Dil olmasaydı insanların bir arada yaşaması, anlaşması, bir toplum oluşturması zorlaşırdı. Burada dil, toplumu oluşturan bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır (Adalı, 2004, s. 23). Toplumun ve dolayısıyla kültürün oluşumunda önemli bir role sahip olan dil sayesinde insanlar bilgilerini, düşüncelerini ve kültürel birikimlerini kendilerinden sonra gelen kuşaklara aktarmışlardır. Çünkü insan, yapısı gereği sosyal bir varlıktır ve kendini diğer insanlardan soyutlayarak yaşayamaz. İnsanın yaşamını sürdürebilmesi, ihtiyaçlarını sağlayabilmesi için diğer insanlarla ilişki içinde olması gerekmektedir.

(26)

9

İnsanlar arasındaki bu ilişki neticesinde kültürel bir birikim meydana gelir. Böylelikle toplumun sahip olduğu kültürel ögeler insanlara dil aracılığıyla aktarılır. Bu açıdan bakıldığında dil ile kültür birbirini tamamlayan olgulardır. Dil yeteneği insanın doğuştan sahip olduğu bir yetenektir. Dil yeteneğinin gerçekleştirilmesinde ve kullanılmasında toplumsal ilişkilerin çok önemli bir payı vardır. Sosyal çevre, insanların yeni yetenekler elde etmesinde ve yeteneklerini geliştirmesinde çok büyük yere sahiptir (Özkan, 2008, s. 10).

Dil insanın sosyalleşmesinde çok etkilidir. İnsan dil vasıtasıyla çevresinde bulunan diğer bireylerle anlaşabilmekte ve onlarla kendisi arasında ortak ilişkiler kurabilmektedir. İnsanlar sahip oldukları bilgileri birbirlerine ileterek onları anlamlandırırlar. İnsan dış dünyayı, sahip olduğu psikolojik değerleri ile anlamlandırır ve iletişime hazır duruma getirir. Dil sadece insanları birbirine yaklaştıran, insanları değişik yönleriyle birbirine bağlayan bir araç değildir. Dil olmasaydı bir duygumuzu, bir düşüncemizi, bir isteğimizi anlatabilmemiz zorlaşır hatta imkânsız bir duruma dönüşebilirdi. Böylece insan dışarıya açılamayabilir ve kendi dünyasında kapanıp kalabilirdi. İnsanın kendi dünyasını, bildiklerini başkalarına bildirmesi, bunu da sözlü ve yazılı olarak ifade etmesi dilin sayesinde olmaktadır (Özkan, 2008, s. 9-15).

Dil, insanlar arasındaki iletişimi sağlamanın yanında aynı zamanda insanların yaşamları boyunca gerçekleştirdikleri anlama ve anlatma çalışmalarının da merkezinde yer alması sebebiyle de çok önemlidir. Bu açıdan ele alındığında dil öğretiminin, kendi kuralları ve mantığı içinde yalnızca dil öğretimini ilgilendiren bir konu olmadığı, toplum hayatının bütün unsurlarını yakından ilgilendiren hayati bir kavramlar bütünü olduğu görülmektedir. İnsan ve toplum hayatı açısından bu kadar önemli olan dilin öğretimi tesadüflere bırakılamaz. Bunun için öğrencilere daha birinci sınıftan itibaren en iyi şekilde bir ana dili eğitimi verilmelidir (Yalçın, 2002, s. 15; Temizkan, 2009). Çünkü bireylerin ana dili eğitimi sırasında oluşacak yanlışlık veya eksikler, daha sonraki öğrenmeleri de olumsuz etkileyecektir. Bireylerin sağlam ve zengin bir ana dili anlam örgüsüne sahip olması, sonraki öğrenmeler açısından kolaylık oluşturacaktır (Karaağaç, 2008, s. 5).

“İnsanlar arasında sağlıklı iletişimin kurulabilmesi, dilin etkili ve bilinçli kullanılmasına; dilin etkili ve bilinçli kullanımı ise, iyi bir dil eğitimine bağlıdır” (Coşkun, 2009, s. 41). Amaca uygun verilecek bir ana dili eğitimi öğrencilerin anlama ve anlatma becerilerini geliştirmede büyük kolaylıklar sağlayacaktır. Böylelikle iyi bir ana dili eğitimi almış,

(27)

10

anlama ve anlatma becerileri gelişmiş öğrenciler hem eğitim hem de sosyal hayatında daha başarılı olacaktır.

Sosyal bir varlık olan insan, çevresinde bulunan diğer insanlarla ilişkileri sayesinde varlığını devam ettirir. İnsanların toplumsal yaşamının temelinde karşılıklı ilişkiler vardır. İnsanın kendini bir birey olarak görmesi dış dünya ile kuracağı olumlu ilişkilere bağlıdır (Özkan, 2008, s. 14). Bireyin diğer insanlarla uyumlu bir şekilde yaşamasını sağlayan ise iletişimdir. Bu özelliği ile iletişim insanlar arası her türlü ilişkiyi ve giderek toplumları belirleyen, bunların bir arada yaşamasını sağlayan çimento olarak nitelendirilebilir. Ayrıca birlikte düşünüp hareket etmemiz, insanlar arasındaki rollerimiz ve hareketlerimiz iletişime bağlı olarak gelişmektedir (Yüksel, 2012, s. 6). İnsanın başkalarını anlaması ve kendini ileriye hazırlayacak bilgileri edinmesi, küçüklükten itibaren iletişim sayesinde gerçekleşmektedir (Tuna, 2012, s. 3). Bu şekilde iletişim, “bebeklikten yaşlılığa kadar insanın, kendisini çevresine ifade etmesinde büyük bir rol oynamaktadır. İletişim kurmanın, insan ve toplum hayatı açısından en önemli fonksiyonu karşılıklı anlaşmayı sağlamaktır. İnsanlar arasındaki anlaşma ve duygu, düşünce, görüş paylaşımı olmaksızın birey ve toplum hayatının devam etmesi düşünülemez” (Temizkan, 2009, s. 92).

İletişim, insani ilişkilerin devamı açısından, insan hayatının her anında büyük öneme sahip olan bir olgudur. Çünkü insanın diğer insanlarla konuşması, anlaşması, alışverişte bulunması, bilgi akışının sağlanması hep iletişim sayesinde olmaktadır. İletişimin olmadığı ya da aksadığı durumlarda insanlar arasında anlaşma sağlanamaz ve toplumda kargaşa eksik olmaz. Adalı (2004, s. 19) iletişimin birbirini izleyen, birbirine bağlı birtakım aşamaları gerektirdiği ve iletişimin herhangi bir noktasındaki aksamanın, iletişimin eksiksiz olarak gerçekleşmesini engellediğini belirtmiştir.

İletişimin sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesi için duygu ve düşüncelerimizi çevremizdeki insanlara gerek yazıyla gerekse de sözle anlatmamız gerekmektedir. Aynı durum diğer insanların söylediklerini eksiksiz bir şekilde anlamak için ne kadar önemli ise, bizim söylediklerimizin de karşımızdaki insanlar tarafından sağlıklı bir şekilde anlaşılması hususunda da o kadar önemlidir. Günümüzdeki toplumsal yaşayış, demokratik sistem, diğer insanları anlamamız kadar kendimizi de doğru bir şekilde anlatmamızı gerektirmektedir (Özbay, 2009, s. 98). Dilin kendine ait kurallarına dikkat etmeden duygularımızı, düşüncelerimizi, isteklerimizi ve bilgilerimizi doğru ve eksiksiz bir şekilde anlatamayız. Dilin yanlış kullanımı iletişimin tam anlamıyla sağlıklı bir şekilde gerçekleşmemesine neden olurken, doğru ve anlamlı bir şekilde kullanımı iletişimi daha da

(28)

11

güçlendirecektir (Yeşiltepe Sağlam, 2010). Bunun için dil eğitiminin, özellikle de ana dili eğitiminin, en verimli şekilde yapılması gerekmektedir. Çünkü ana dili eğitiminin bireylerin iletişim becerilerini geliştirme ve daha iyi düşünmelerini sağlama gibi bazı amaçları vardır (Sever, 2004, s. 5-6). Bunun yanında bireylerin eğitim, iş ve toplum hayatlarında başarılı olmalarının temelini ana dili eğitimi oluşturmaktadır.

Günlük hayatımızda iletişim çok önemli bir yere sahiptir. Yapılan araştırmalar insanın bir gününün %50 ila 80’lik bölümünü iletişim kurarak geçirdiğini; iletişim kurma zamanın, ortalama %45’ini dinleyerek, %30’unu konuşarak, %16’sını okuyarak ve %9’unu ise yazarak geçirdiğini göstermektedir (Nalıncı, 2000, s. 130). Araştırma, iletişim sürecinde en çok dinleme ve konuşma becerisinden yararlandığımızı göstermektedir. Dil becerilerinin kullanım sıklığı konusunda verilen yüzdeler elbette her birey için farklılık göstermekle birlikte farklı meslek gruplarında çalışan farklı insanlar düşünüldüğünde de iletişimin daha çok konuşma ve dinleme becerisi üzerinden yapıldığı görülecektir. Söz gelimi öğretmen, doktor, polis, ev hanımı, işçi, çiftçi ve esnaf gibi sosyal hayatın değişik kesimlerinde yer alan birçok insanın günlük iletişimin büyük çoğunluğunu dinleme ve konuşma vasıtasıyla gerçekleştirdikleri görülecektir. Her ne kadar bankacı, gazeteci, hâkim, savcı gibi iletişimde okuma ve yazma becerilerini yoğun olarak kullananlar olsa da, bu kişilerin de iletişimlerinde dinleme ve konuşmanın kapladığı oranın büyüklüğü yadsınamaz bir durumdur. Dolayısıyla iletişimdeki başarımızı büyük ölçüde konuşma ve dinleme becerilerimiz belirlemektedir. Bu bakımdan öğrencilere verilecek eğitimin özellikle konuşma ve dinleme becerilerinin geliştirilmesine yönelik olmasına dikkat edilmelidir. Duygu, düşünce ve isteklerimizi karşımızdaki insanlara doğru ve etkili bir şekilde anlatabilmek ve onların söylediklerini tam ve doğru bir şekilde anlayabilmek hem bir yetenek hem de bir beceridir. Öğrencilerin bu becerilerinin eğitim aracılığıyla en üst seviyeye çıkarılması amaçlanmalıdır.

İletişim denildiği zaman genellikle insanların ilk hatırladıkları sözlü iletişim olmaktadır. Bunun sebebi günümüzde insanların günlük hayatlarındaki ilişkilerinin çoğunu konuşmayla, yani sözlü iletişimle gerçekleştirmeleridir. Sözlü iletişimin ana unsurlarını dinleme ve konuşma oluşturmaktadır. Bu yüzden sözlü iletişim, her yerde ve her zaman çok kolay bir şekilde uygulanabilir olmasından dolayı geçmişten günümüze kadar önemini kaybetmeden varlığını devam ettirmiştir.

Sözlü iletişim, insan ve toplum hayatı açısından çok önemli bir yere sahiptir. Yapılan bir araştırmada, insanın uyku dışındaki sürenin yaklaşık %75’ini sözlü iletişim etkinliği içinde

(29)

12

geçirdiği tespit edilmiştir. Bu araştırmaya göre, günde ortalama 12 saatimizi konuşma veya dinlemeyle geçirdiğimiz görülmüştür. Yine iletişim içinde geçen sürenin %60’ını dinleme, %40’ının ise konuşmayla geçtiği belirtilmektedir (Kırmızı’dan aktaran Temizyürek vd., 2011, s. 13). Buna göre sözlü iletişimin hayatımız içerisindeki önemi bir kez daha vurgulanmış olmaktadır.

İletişim sadece söylediğimiz kelimelerle sınırlı değildir. “İletişim sesin yüksekliği, tonu ve vurgulaması, konuşmanın hızı, nefes alıp verme biçimi, duraklama, yüz ifadesi, göz hareketleri ve duruş biçimi, kişiler arasındaki mesafe, jest ve mimikler, giyim tarzı gibi unsurları da içermektedir” (Kurudayıoğlu, 2011, s. 71).

İletişim becerilerinin gelişmiş olması ile insanların yaşam niteliği arasında bir bağlantı olduğu kabul edilmektedir (Kurudayıoğlu, 2011, s. 1). İnsanların gerek iş hayatında gerekse de sosyal hayatlarındaki başarılarını büyük ölçüde belirleyen unsur iletişim yani konuşmadır. Başarılı bir iletişim güzel konuşmaya, anlaşılır olmaya, sesi etkili kullanmaya ve beden dilinin sözlerle uyumlu olmasına bağlıdır. Tarihte iz bırakanlar, etkili konuşmalarıyla ve anlattıklarını beden diliyle desteklemeleri sayesinde kitleleri arkalarından sürükleyip büyük başarılar elde etmişlerdir (Özbay, 2009, s. 99).

Toplumsal yaşamın devam edebilmesi açısından önemli bir yere sahip olan iletişim, toplumsal yapının da temelini oluşturmaktadır. Sağlıklı bir iletişim olmadan insanların toplumsallaşması, bireysel ve toplumsal kimlikleri kazanmaları ve anlaşmaları mümkün değildir. İnsanlar iletişim sayesinde duygu ve düşüncelerini rahat bir şekilde paylaşma imkânı bulurlar (Temizyürek vd., 2011, s. 5). İletişimin sağlıklı bir şekilde işlemediği bir ortamda anlaşmadan ve uzlaşıdan söz edilemez.

Konuşma Becerisi 2.2.

Toplumsal bir varlık olan insan, duyduklarını, düşündüklerini, gördüklerini, yaşadıklarını, hayallerini, tecrübelerini, istek ve arzularını diğer insanlarla paylaşma ihtiyacı hisseder. Bu paylaşma işlemi en kolay ve en rahat bir biçimde konuşma aracılığı ile gerçekleşmektedir. Konuşma, en yalın bir şekilde insanın düşüncelerini, duygularını, isteklerini, çevresinde bulunan diğer insanlara sözle anlatması olarak tanımlanmaktadır.

İnsanı değerli kılan unsurların başında konuşma gücü gelir. İnsanın bu gücü kaybettiğini, dilsizleştiğini düşündüğümüzde, dış dünya ile bağlantısının koptuğunu ve nesneleştiğini

(30)

13

fark ederiz. Başka bir deyişle insan konuşma becerisi sayesinde evrendeki diğer varlık ve canlılardan ayrılmaktadır. Çünkü insanı diğer canlılardan ayıran en önemli yönü, konuşma gücüdür. İnsanlığın var olduğundan beri bilgeler, düşünürler konuşma gücüne göre insanoğlunu diğer canlılardan ayırmışlardır (Özdemir, 1996, s. 9). Bu da insanlık tarihinde konuşma becerisinin, insanoğlunun en eski, en değerli ve en önemli yeteneği olduğunu ortaya koymaktadır.

Konuşma ile ilgili yapılan tanımlar genellikle konuşmanın iletişimde kullanılan bir araç olduğu yönündedir. Bu tanımların birkaçına bakacak olursak; Türkçe Sözlük’te konuşma, “1. Konuşmak işi. 2. Görüşme, danışma, müzakere. 3. Dinleyicilere bilim, sanat, edebiyat gibi bir konuda bilgi vermek için yapılan konuşma, konferans.” olarak açıklanmıştır (TDK, 2011, s. 1477). Sever (2004, s. 22) konuşmayı, “Duygu, düşünce, tasarım ve isteklerin sözle bildirilmesidir. Başka bir deyişle, bir konunun zihinde tasarlandıktan sonra karşımızdakilere sözle iletilmesi işidir.” şeklinde tanımlamıştır. Göğüş’e (1978, s. 174) göre ise konuşma, “kişinin isteklerini, düşüncelerini sözle bildirmesidir.” Ağca (1999, s. 71) “Konuşma, insanın kendisini, sağladığı birikimlerden de yararlanarak kusursuz bir söz diliyle dinleyicilere yansıtmasıdır.” diyerek konuşmayı tanımlamıştır. Ünalan (2006, s. 89)’a göre “duygu, düşünce ve isteklerin seslendirilmesidir.” Demirel ve Şahinel (2006, s. 98)’e göre “Konuşma düşüncelerin, duyguların ve bilgilerin seslerden oluşan dil aracılığıyla aktarılmasıdır.”

Yukarıdaki tanımlarda ortak olarak vurgulanan nokta konuşmanın bir anlatma işi olduğu yönündedir. Bununla beraber bazı tanımlar konuşmayı sadece sözlü iletim olarak bazıları da sesli iletim olarak vermiştir. Bazı tanımlarda da “kusursuz dil” ögesi vurgulanmıştır. Fakat konuşma ne sadece sözlü ne de sadece sesli iletimdir. Konuşmada sözün yanında ses ve beden dili unsurları da bulunmaktadır. Ayrıca vurgu ve tonlamayı da buna eklemek yanlış olmaz. Konuşmanın seslendirme veya aktarma olarak tanımlanması da bazı eksiklikler doğurmaktadır. Şöyle ki konuşma sadece düşüncelerin, duyguların seslendirilmesi olarak düşünüldüğünde; planlanmamış, dağınık bir konuşmanın da pekâlâ bu tanıma uygun olarak ele alınması gerektiği gibi bir sorun ortaya çıkmaktadır. Hâlbuki konuşmada planın önemi inkâr edilemez, plansız ve düzensiz bir konuşma da konuşma olarak kabul edilemez. Bunun yanında bazı tanımların, konuşma kelimesi kaldırılıp yerine müzik kelimesi de konduğunda da değişmediği dikkat çekmektedir. Oysa konuşma ve müzik her ne kadar birer anlatma aracı olarak değerlendirilebilirse de birbirinden farklı iki alandır.

(31)

14

Bu tanımları tartıştıktan sonra şöyle bir tanım yapılabilir: Konuşma; insanın okuma, dinleme, gözlem, düşünme, hissetme… vb. yollarla elde ettiği veya oluşturduğu duygu, düşünce, yaşantı, izlenim gibi olguları zihinde yapılandırdıktan sonra dilin imkânlarını kullanarak sesli ve sözlü olarak ve / veya beden dilini de kullanarak bir alıcıya aktarması sürecidir.

Toplumsal ve bireysel hayatımızda konuşma çok büyük bir önem taşımaktadır. Günümüzde hızla gelişen iletişim teknolojisiyle konuşma, bir anlaşma aracı olarak insanlar arası ilişkileri düzenleyen bir özellik taşımaktadır (Yalçın, 2002, s. 97). Günlük hayatımızın çok önemli bir kısmını konuşarak geçiririz. Duygu, düşünce ve isteklerimizi günlük hayatımızın bir gereği olarak sözle ifade ederiz. İnsanın bireysel ve toplumsal hayatında önemli bir yere sahip olan konuşma becerisi, insanın eğitim ve iş hayatında başarı ya da başarısızlığını belirleyen unsurlardan biri olarak kabul edilmektedir (Temizyürek 2004). Bireyin günlük hayatı hep toplumsal ilişkilerle doludur. Toplumsal ilişkilerin hepsi konuşmayı zorunlu kılar. Çünkü günlük işlerimizi hep konuşma aracılığıyla yürütürüz, bilgi alışverişimizi konuşarak yaparız.

Günümüzde başarının ve ilerlemenin önemli bir koşulu olan işbirliğini yine konuşma sayesinde gerçekleştiririz (Göğüş, 1978, s. 174). İşimizde verimli ve başarılı olmamız, huzur içinde çalışmamız, sosyal ilişkilerimizin iyi olması bilgi ve becerilerimizin yanı sıra doğru ve etkili konuşmamızla sağlanmaktadır. Bu yüzden konuşma hayatımızda vazgeçilmez bir öneme sahip olmuştur.

Günümüzde bilgiyi elde etmek ve elde edilen bilginin başka insanlara aktarılması büyük önem taşımaktadır. İkili ilişkilerimizde bilginin aktarılmasında konuşma becerisi büyük önem taşımaktadır. Konuşma becerimizle beraber düşünme gücümüz ve bilgi aktarımı doğru orantılı olarak gerçekleşmektedir. Konuşma, yazıdan ve okumadan her zaman daha etkilidir. Konuşan kişiler arasında, konuşma sırasında psikolojik ilişki bulunmakta, sempati ve antipati gibi duygular konuşmacının ses tonuna ve beden diline yansımaktadır. Konuşmacıların karakterlerinin uyumu veya uyumsuzluğu da konuşmanın başarısında etkilidir. Dolayısıyla konuşma, konuşmacıların duygularının taşınmasında büyük rol oynar (Yalçın, 2002, s. 98).

İnsanın karşısındaki kişiye bir şeyler anlatması ve karşısındaki kişinin söylediklerini dinleyip ona göre söyleyeceklerini tasarlayıp cevap vermesi, konuşma ve dinleme kadar düşünmenin de iletişimde önemli olduğunu göstermektedir. Konuşma ve düşünme arasında

(32)

15

doğrudan bir bağlantı bulunmaktadır. Bu sebepledir ki konuşma becerisini geliştirmeye yönelik yapılacak bir etkinlik, aynı zamanda düşünme gücünün de gelişimine katkı sağlayacaktır (Taşer, 2012, s. 92). Kurudayıoğlu (2011, s. 5), “insanlar düşünceyi bildiği kavramlar çerçevesinde üretir, düşünürken de konuşma dilinde kullanılan kelimelerle düşünürler. Konuşma düşünce için, düşünce de konuşma için gereklidir. Konuşma ve düşünce birbirinden ayrılamaz.” diyerek konuşma ve düşünce arasındaki bağlantıyı ifade etmiştir.

Konuşmak, gelişigüzel bir şekilde söz söylemek, kelime ve cümleleri kuralsız bir şekilde içten geldiği gibi söylemek değildir. Konuşmada önemli olan düşüncelerimizin planlı bir şekilde ifade edilmesidir. Planlı olmak ise, Muallimoğlu’nun (2011, s. 98) ifadesiyle, “sadece, sunulmak istenilen bütün fikirleri ihtiva etmez, bu fikirlerin nasıl bir sıra ile ifade edeceğini de gösterir”. Yani, anlatılmak istenenin düzenli bir şekilde, kelimelerin cümledeki anlam ve bağlamına dikkat edilerek söylenmesi gerekir. Bunun için, güzel ve etkili bir konuşmada gelişmiş ve geniş bir kelime hazinesine sahip olmak da mühimdir. Zira zengin bir kelime hazinesine sahip bir konuşmacı, konuşma esnasında bu kelime hazinesinden ne kadar çok yararlanırsa, konuşması o ölçüde etkili ve güzel olacaktır. Bu bakımdan, konuşma becerisinin gelişmiş olması hem plan yapmakla hem de zengin bir kelime hazinesine sahip olmakla mümkündür.

Konuşma sırasında, konuşan kişinin sesinin birtakım özellikler taşıması gerekmektedir. Taşer (2012, s. 119-120) bu özellikleri şu şekilde ifade etmiştir.

İşitilebilirlik: Başarılı ve etkili bir konuşmanın en önemli faktörlerinden biri konuşmacının söylediği sözlerin dinleyiciler tarafından işitilebilmesidir. Çünkü konuşmadaki amaç dinleyicilere bir şeyler söylemektir. Bunun için dinleyicilerin konuşmacıyı işitmesi gerekir. Dinleyiciler konuşmacıyı işitmezlerse konuşmacının amacı gerçekleşmez. Sesi, konuşma yapılacak mekâna ve dinleyici kitlesine göre ayarlamak gerekmektedir. Ne çok alçak bir ses tonu ile ne de çok yüksek bir ses tonu ile konuşulmalıdır. Herkesin duyabileceği bir ses tonu ile konuşma yapılmalıdır.

Akıcılık: Konuşmanın dinleyiciler tarafından kolay bir şekilde anlaşılması, konuşmacının kelimeleri rahatça söyleyebilmesi ve dinleyicilerin de sorunsuz bir şekilde anlayabilmelerine akıcılık denir. Akıcılık, konuşma hızıyla ilgilidir. Konuşurken dinleyicilerin anlayabilecekleri bir hızda ve uygun bir ses tonu ile kelimeleri doğru seslendirerek anlaşılır bir şekilde konuşulmalıdır. Konuşma esnasında “ııı, eee, aaa” gibi

(33)

16

dolgu sesleri konuşmanın akıcılığını engeller. Ayrıca konuşma konusuna göre fıkra, deyim ve atasözü gibi unsurların kullanılması konuşmanın akıcı olmasına yardımcı olur.

Hoşa Giderlik: İyi bir konuşmanın ses özelliklerinden bir tanesi de sesin hoşa gider olmasıdır. Bir sesin hoşa gider olması o sesin tınısı ile ilgilidir. Katı, kulağa hoş gelmeyen, hırıltılı, tiz, hışıltılı, buğulu, çok yumuşak, biçimden yoksun sesler, hoşa gitmeyen seslerdir. Bu tür seslerle yapılan konuşmalar da amacına ulaşamaz.

Anlamlılık: Konuşurken ses, dinleyicilere iyi niyeti ve amacı yansıtmalıdır. Çünkü ses kişiliği yansıtan önemli bir araçtır. Bu yüzden güven verici, kararlı ve dinleyicileri tatmin edici bir şekilde konuşmak gerekmektedir.

Bükümlülük (Ses Değişkenliği): Konuşmaya, başlanan ses tonu ile devam etmek olumsuz bir davranıştır. Konuşmalardaki genel kusurların başında sesin tekdüze olması gelir. Bu kusur konuşmacının etkili bir konuşma yapmasını engeller. Tekdüze, değişmeyen hep aynı ses tonu ile yapılan bir konuşma dinleyiciyi sıkabilir. Bir duyguyu anlatırken yeterli olan ses tonu, başka bir duyguyu anlatırken yeterli olmayabilir. Bunun için sesimiz yerine göre alçalıp yükselmelidir. Konuşmada uygun yerlerde yapılan ton ve hız değişiklikleriyle sese esneklik kazandırılmalıdır.

Konuşma Becerisinin Diğer Dil Becerileri ile İlişkisi 2.3.

Konuşma becerisinin diğer dil becerileriyle arasında kuvvetli bir ilişki olduğu göz ardı edilmemeli ve konuşma becerisinin diğer dil becerilerinden tamamen bağımsız gelişen bir beceri olduğu düşünülmemelidir. Çünkü temel dil becerileri olarak adlandırılan anlama ve anlatma becerileri bir bütünün parçaları gibi birbirini tamamlayan unsurlardır. Anlamaya yönelik dil becerilerini okuma ve dinleme becerileri oluşturur. Anlatmaya yönelik dil becerilerini de konuşma ve yazma becerileri oluşturur. Bu becerilerin her biri birbirinin gelişimini sağlamaktadır. Temizyürek (2004, s. 2776) “Öğretmenin sınıf içindeki konuşması/okuması, öğrenciler için dinleme/anlama etkinliği; sınıf içinden bir öğrencinin okuması/konuşması, o öğrenci için anlama/anlatma, ötekiler için ise dinleme/anlama etkinliğidir. Bu gerçekten yola çıkıldığında anlama (dinleme-okuma), anlatma (konuşma-yazma) etkinlikleri birbirinden ayrı düşünülmeyecektir.” diyerek dil becerilerinin birbirleri ile olan yakın ilişkisini ortaya koymuştur.

(34)

17

Dinleme, okuma, yazma ve konuşma becerileri birbirinin gelişimlerini tamamlamaktadır. Her bir beceri önemli görülerek bu açıdan öğretilmelidir. Birinin öğretilmesi sırasında diğer beceriler ikinci plana atılmamalıdır. Konuşma ve dinleme becerileri okula gelmeden kazanılan becerilerdir. Okulda okuma ve yazma becerisi geliştirilirken, dinleme ve konuşma becerileri ihmal edilmemelidir. Çünkü insanların hayatında temel dil becerileri aynı öneme sahiptir. Bir becerinin gelişiminde meydana gelecek eksiklik diğer becerileri de olumsuz etkileyecektir.

Okullarımızda okuma ve yazma becerisi eğitimi, dinleme ve konuşma becerisi eğitiminden daha önemli kabul edildiği söylenebilir. Oysaki bu dört temel dil becerisinin birbiri ile bağlantılı olarak öğretilmesi gerekmektedir. Öğrencilerin eğitimlerinin başında önem verilmemiş bir becerinin sonraki yıllarda istenilen seviyeye ulaşması çok daha zor olacaktır. Bu yüzden daha birinci sınıftan itibaren, bu durum göz önüne alınarak eğitimin yapılması gerekmektedir.

Kişinin bir dile hâkim olduğunu söyleyebilmesi için dört temel dil becerisini belli bir seviyede kullanabilmesi gerekir. “Dinleme, okuma, konuşma, yazma becerileri içinde bir dili biliyor olmanın önemli göstergelerinden biri, konuşmadır.” (Doğan, 2009, s. 185). Dinleme becerisi insanların en çok kullandığı eylemlerdendir. Dinlemenin çocuğun anne karnında yedi aylıktan itibaren başladığı tespit edilmiştir. Konuşma becerisinin ise çocuğun doğumuyla beraber çıkardığı ilk seslerle başladığı kabul edilmektedir (Temizyürek, 2004). Bu iki beceriyi çocuklar okul hayatına başlamadan kazandığı için öğretmenler okulda daha çok okuma ve yazma becerileri üzerinde durmaktadır. Böylelikle öğrencilerin dinleme ve konuşma becerileri istenilen düzeye ulaşamamaktadır.

Konuşma eyleminin gerçekleşebilmesi için işitme organlarının sağlıklı bir şekilde çalışması gerekmektedir. Çünkü iletişimde konuşmacı kadar dinleyen de önemlidir. İnsanların çevrelerinde duydukları sesleri doğru bir şekilde anlayabilmesi ve bu sesleri uygun zamanlarda etkili bir şekilde kullanabilmesi, insanların iyi bir dinleme becerisine sahip olmasıyla mümkündür (Arslan ve Sevim, 2013, s. 157). Konuşma ve dinleme becerileri birbirini tamamlayan becerilerdir. Bunun başlıca sebepleri arasında konuşmanın birden fazla kişi arasında olması ve bir kişinin konuşurken diğer kişinin/kişilerin dinleyen durumunda olmasıdır. Dinleme olmadan konuşma olmayacağı gibi dinleme becerisi gelişmemiş olan insanların güzel konuşmaları da mümkün olmamaktadır (Yalçın, 2002, 123). Özbay (2010, s. 10-11) doğuştan işitme yeteneği olmayan kişilerin konuşmayı

(35)

18

öğrenemediğini, gelişim dönemi sürerken işitme becerisini kaybeden çocukların konuşma becerilerinin gerilediğini, kulağı sonradan tedavi edilenlerin yavaş yavaş konuşmaya başladıklarını, bir toplumda yaşarken kaybolan ve uzun süre sonra bulunan çocukların ilk öğrendikleri dili ve konuşma becerilerini yitirdiklerini söyleyerek konuşma ve dinleme arasındaki ilişkinin önemini belirtmiştir.

Doğru ve güzel konuşabilmenin kökenini sağlam bir bilgi birikimi oluşturur. Konuşmanın alt yapısını ise gelişmiş bir kelime dağarcığı meydana getirir. Gelişmiş bir kelime dağarcığı güzel ve doğru konuşmanın önemli unsurlarındandır (Beyreli, vd., 2010, s. 147). Diğer dil becerilerinde olduğu gibi konuşma becerisini de etkili bir şekilde kullanabilmek için gelişmiş bir kelime dağarcığına sahip olmak gerekmektedir. Bir kişi zengin bir kelime hazinesine sahipse ve sahip olduğu bu kelime hazinesini gerektiği gibi kullanıyorsa, gördüklerini, dinlediklerini ve okuduklarını o kadar iyi anlar, kendisini de yazılı ve sözlü olarak başarılı bir şekilde anlatır (Sallabaş, 2011).

Kelime dağarcığımızın zenginleşmesi ve konuşmamızın doğru, etkili ve güzel olması okuma sayesinde gerçekleşmektedir. Okuma sayesinde gerekli kültür birikimini ve bilgi birikimini elde ederiz. Okumayla elde ettiğimiz bilgiler, bizi kültürel açıdan geliştirir ve kendimizi değişik ortamlarda daha kolay anlatabiliriz. Böylelikle söyleyeceklerimizi, okuduklarımızın zihnimizde açtığı yeni ufuklardan faydalanarak daha etkili ve daha güzel bir şekilde ifade edebiliriz (Çongur, 1999, s. 82-84). Okuma becerisinin, en az dinleme becerisi kadar konuşma becerisinin gelişiminde önemli olduğu görülmektedir.

İnsan duygularını, düşüncelerini ve isteklerini çevresinde bulunan diğer insanlara ya konuşarak ya da yazı aracılığıyla anlatır. Konuşma ve yazma becerileri anlatma becerilerini oluşturmaktadır. Konuşma ile yazma arasında, dilin verici becerileri olmaları bakımından önemli bir ilişki bulunmaktadır (Temizyürek, vd., 2011, s. 205). Konuşma, konuşanı ya da dinleyeni aynı anda etkilemesi bakımından çok önemlidir. Kişi, karşısında konuşan kişinin konuşmasından ya da okuduğu yazıdan keyif almak ister. Kelimeleri yerinde ve doğru kullanan kişiler, başarılı bir konuşmacı, başarılı bir yazar, iyi bir arkadaş olur. Kısacası anlatma becerisi gelişmiş insanlar her zaman toplum tarafından takdir görür (Özaltun ve Özaltun, 1994, s. 10).

İster hazırlıklı olsun ister hazırlıksız olsun bütün konuşmalarda, konuşmanın planlanma aşamasında, yazma becerilerini geliştirmek için kullanılan yöntemler ve teknikler aynen geçerlidir. Konuşma ve yazma becerileri anlatma becerisini oluşturduğu için bu iki

(36)

19

becerinin planlama ve sunum aşamaları birbirine benzemektedir (Yalçın, 2002, s. 98). Konuşma dilinde gösterdiğimiz başarıyı, kâğıda yansıtılabildiğimiz ölçüde yazma yeteneğimiz de gelişir. Herkes tarafından beğeniyle dinlenen bir kişinin, yazdıklarının da aynı şekilde ilgiyle okunması beklenir. Çünkü gelişmiş bir konuşma becerisi, yazma becerisini de olumlu yönde etkileyecektir.

Konuşmanın ve yazmanın, zaman zaman birbirlerine karşı üstün ve eksik yönleri ortaya çıkmaktadır. Konuşma sayesinde iletişim hızlı bir şekilde gerçekleşmektedir. Fakat konuşarak yapılan iletişim her zaman etkili ve kalıcı olamamaktadır. Yazılı olarak yapılan iletişim her zaman daha kalıcı olmaktadır (Temizyürek, vd., 2011, s. 205). Geçmişte medeniyet, bilim, kültür ve edebiyatta ileri bir seviyeye ulaşmış milletler, bilgilerini yazı dili ile ortaya koymasalardı, kendilerinden sonra yaşayan milletler geçmişle gelecek arasında bir bağ kuramaz ve bu bilgileri kullanamazlardı (Özaltun ve Özaltun, 1994, s. 120).

Anlatma becerileri çocuğun doğumuyla beraber başlamaktadır. Çocuklar konuşma becerilerini okula başlamadan önce düzensiz ve yaşadığı çevrenin özelliklerine göre öğrenmekte, okula başlamayla birlikte düzenli bir konuşma becerisi ve yazma becerisi edinmeye başlamaktadırlar. Konuşma ve yazmada insan zihni önce düşünür sonra düşündüklerini anlamlı ve kurallı bir şekilde ifade eder. Konuşma becerisi, öğrencilere mantıklı düşünme ve doğru anlatma yolları kazandırarak yazma becerisinin gelişimini de sağlar (Temizyürek, vd., 2011, s. 206).

İyi bir şekilde dinlemenin, okuma ve anlamanın, başarılı bir şekilde konuşmanın ve etkili bir şekilde yazmanın insan hayatındaki önemi herkes tarafından kabul gören bir gerçektir. Özellikle iş, eğitim ve toplum hayatında iyi dinlemesini bilen, okuduğunu gerçekten tam ve doğru bir şekilde anlayan, düzgün konuşan, açık ve etkili bir şekilde yazan kişilerin daha başarılı oldukları görülmektedir (Kandemir, 1981, s. 1). Daha birinci sınıftan itibaren dört temel dil becerisinin etkili ve birbirini destekleyici bir şekilde öğrencilere kazandırılması gerekmektedir.

Konuşmanın Zihinsel Unsurları 2.4.

İnsan beyni, karmaşık bir yapıdan oluşmaktadır. Bütün öğrenmeler beyinde gerçekleşmektedir. Bilgilerin beyinde oluşması ve kullanılması dil sayesinde meydana gelmektedir. Dil becerileri sayesinde bilgi beyinde oluşmakta ve istenildiği zaman

Şekil

Tablo 1. 2005 Türkçe Programı’nda Dil Becerileri ve Dil Bilgisi Oranları
Şekil 1. Bilişsel farkındalık bileşenleri
Şekil 2. Bilişsel farkındalığın boyutları
Tablo 2. Araştırmada Uygulanan Deneysel Desen
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

The maximum root fresh weight (10.77 gm) was observed in the combined application of the cracked seeds, gibberellic acid @ 500 ppm and chilling stratification

Our data suggest that the combined use of intraoperative transit-time flow measure- ment and postoperative magnetic resonance flow analysis has a potential role in the assessment

Tablo 4 incelendiğinde; okul öncesi dönemde müzik eğitiminde dramanın kullanımına yönelik yapılan deneysel nitelikli yüksek lisans tezlerinde, drama yöntemi ile verilen

The 19 independent variables used in constituting the database are gender of the baby (GB), maternal age (MA), Body Mass Index (BMI), gravida (Gr), parity (Par), nutri- tion

Cam fiber takviyeli polyester matrisli kompozit malzemelerde gerçekleştirilen delme deneyleri sonucunda meydana gelen delme momenti ve eksenel kuvvetin Shaw ve Oxford

Türkçe fıkra kelimesinin karşılığında günümüz Arapçasında ةردا ن "nâdire" kelimesi kullanılmaktadır. Nâdir olan şey, az bulunan ve

Sifferman ve Becker [7] yapmış oldukları deneysel çalışmada, kuyu temizliği üzerinde çamur ağırlığının, kesinti boyutunun, dizi döndürmesinin ve kuyu eğiminin

Tablo 4’teki bağımsız gruplar t testi sonucuna göre üst biliş düşünme becerileri ölçeğinin düşünme becerileri yeterlikleri boyutunda öğretmen adaylarının