• Sonuç bulunamadı

3 milyar lira değerindeki masal saray:Dolmabahçe

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "3 milyar lira değerindeki masal saray:Dolmabahçe"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İSTANBUL'UN İKİNCİ BÜYÜK SARAYi

■ ll'nci Mahmut'un «Eski Dolmabahçe Sarayı Hümayunu» adiyle yaptırdığı ve büyük bir kısmiyle ahşap olan bu bina, Sultan Abdiilmecit zamanında yıktırılmış ve yerine yenisi yapılmıştı. Bugünkü sarayın bütün dış kısımları beyaz mermerdendir. Sarayın içinde ise kristal bol­ luğu göze çarpmaktadır. 16 670 metre kare olan sarayın deniz tarafı 600 metre uzunluğundaki mermer rıhtım? dayanır. Bugünkü p?ra ile 3 milyar liraya mal olmuştur.

5 milyar lira değerindeki masal sarayı

YAZAN: YILM AZ ÖZTUNA FOTOĞRAFLAR: KUTLU ERTUNA

(2)

• Kabul salonunda her taraf altına

boğulmuş. Eşyalar, döşeme,

perdeler ise baştan başa al atlas.

Osmanoğullarının hanedan

renginin al olduğunu anlamak için

bu salona bir göz atmak yeter.

• Atatürk, yemeklerini Zülvecheyn

Salonunda yemeyi âdet edinmişti.

Bu yemek veya ziyafetler sırasında

deniz tarafında bir saz heyeti,

merdiven başında da bir

orkestra hazır beklerdi.

T

ÜRKİYE tarihindeki yüzlerce padişah sarayı içinde, Topkapı Sarayı 'ndan sonra en tanın­ mışı Dolmabahçe Sarayı’dır, denilebilir. Dolmabahçe, vaktiyle denizdi, Boğaziçi'nin bir parçasıydı. 1614’te, l’inci Sultan Ahmet'in irade­ siyle, Kaptanı Derya (Sadrazam) Damat Halil Paşa ta­ rafından dolduruldu. Doldurulan büyük arazi, padişa­ hın has bahçesine ilâve edildi. Doldurma işi yıllarca sürdü. Sultan Ahmet'in büyük oğlu ll'nci Osman za­ manında bitirilebildi. Has bahçenin içine bir padişah kasrı da yapıldı ve bu kasır, 1719'da lll’üncü Sultan Ahmet tarafından onarıldı. I'inci Abdülhamlt (1774 - 1789), bu kasra nefis çiniler döşetti. Ondan sonra pa­ dişah olan yeğeni lll'üncü Selim (1789- 1807), bu kas­ ra arada bir uğrardı. İI’nci Mahmut (1808-1839) ise bu kasrın yerine büyük bir saray yaptırdı. «Eski Dol- msbahçe Sarayı Hümayunu» denen bu saray, daha çok ahşaptı, ll'nci Mahmut ve oğlu l'nci Abdülmecit (1839- 1861) başka saraylar gibi, burada da oturdular. Sonra, Sultan Abdülmecit, bu sarayı yıktırmaya ve

KOLTUK KAPISI — Dolmabahçe Sarayının asıl girişi ve saat kulesi tarafındaki kapısından başka, bir kısmı de­ nize açılan on kapısı daha vardır. Bunlara «Koltuk kapısı» denir. Üstteki, fevkalâde bir demir işçiliği örneğidir.

TARİHİ BİR HATIRA — Sarayda, ünlü ustaların elinden çıkmış resimler duvarları süsler. Alman imparatoru II. vvilhelm'in Koltuk kapısından Dolmabahçe rıhtımına çıkışını gösteren yağlıboya tablo da bunlardan biridir.

yerine kagir, Batı tarzında bir saray yaptırmaya ka­ rar verdi.

Yeni sarayın inşası 1855'te bitti. Buraya önce, «Be­ şiktaş Sarayı Hümayunu» deniyordu. Sonra halk ağ­ zında, »Dolmabahçe» şekli yerleşti. Sultan Mecit'in annesi Bezmi Âlem Valide Sultan'ın sarayın az öte­ sinde, Kabataş'a doğru yaptırdığı iki minareli çok za­ rif cami de, aynı yıl tamamlandı.

Sarayın başmimarı, Karabet Balyan'dır. Deniz tara­ fı, 600 metre uzunluğundaki mermer rıhtıma dayanır. 70 milyon altın franga çıkmıştır. Saraya harcanan pa­ ranın değeri, bugünkü satın alma gücüyle 3 milyar TL kadardır.

Asıl saray, başlıca Mabeyn, Muayede Salonu, Hün­ kâr (Padişah) Dairesi, Valide Sultan Dairesi, Veliaht Dairesi, Şehzadeler Dairesi, Kadınefendiler Dairesi'n- den ibarettir ve bu kısmın yüzölçümü 16 670 metre karedir.

Asıl sarayın dışındaki başlıca kısımlar ise Paşalar Dairesi, Kızlarağası Dairesi, Musahipler Dairesi, Ha­ rem Kapıcıları Dairesi, Mefruşat Dairesi, Hareket Köşkü, Kuşluk Köşkü, Camlı Köşk'tür.

Veliaht Dairesi, şimdi Resim ve Heykel Müzesi dir. Onun için asıl saray gibi Türkiye Büyük Millet Mec- lisi'ne değil, Millî Eğitim Bakanlığı’na, Müzeler Genel Müdürlüğü'ne bağlıdır. Tahsisatsızlık yüzünden âdeta harabeye dönmüştür.

Bir Kristal Meşheri

S

ARAYIN bütün dış kısımları, Marmara adasından çıkartılan beyaz mermerle inşa edilmiştir, iç kı­ sımlarda ise su mermeri ve somaki kullanılmış­ tır. Hemen her yerde kristal bolluğu göze çarpmak­ tadır.

Büyük kapı, «Saltanat Kapısı» denen, padişahın gi­ rip, çıktığı muhteşem kapıdır. Fevkalâde bir demir ve mermer işçiliğinin mahsulüdür. Bu kapı, Dolmabahçe Bulvarı üzerindedir. Bir de saat kulesi tarafında yine muhteşem bir kapı vardır. Burası, padişaha gelen zi­ yaretçilerin girip, çıkmasına mahsustu. Bunlardan baş­ ka daha on kadar kapı vardır ve bazıları deniz tarafı­ na açılır. Bunlara «Koltuk kapıları» denir.

Saltanat kapısının önünde bir aslan heykeli, iki ta­ rafında iki küçük kule vardır. Hepsi mermerdendir. Kapıdan büyük bir bahçeye girilir. Bahçede büyük bir havuz vardır. Tarhlar ve ağaçlar, eskisi kadar bakım­ lı değildir.

Bahçeyi geçince, karşıda, saray başlar. Mermer ba­ samaklarla çıkılır. Methal Salonu denen, dikdörtgen büyük ve muhteşem şekilde tezyin edilip döşenmiş bir salona girilir.

Sarayda böyle birçok büyük salon vardır. Yalnız Hünkâr ve Mabeyn dairelerinde sekiz büyük salon bu­ lunmaktadır. Valide ve Veliaht Daireleri de geniş sa­ lonlar ihtiva eder. Fakat en büyükleri Muayede Salo- nu'dur. Muayede Salonu'ndan sonra, Mabeyn ve Met­ hal Salonları gelir.

Methal Salonundaki bir mermer masa üzerinde pro­ tokol defteri bulunur. Muhteşem billur avizeler, fildi­ şi şamdanlar, göz kamaştırır. Buradan Merdiven Sa­ lon'a çıkılır. Merdiven Salon da son derece ağır eş­ ya ile döşenmiştir. Topuzlar, billurdur. Merdivenin üze­ rinde muhteşem bir kristal avize vardır. Büyük duvar saatleri, Türk eseridir. Altın yaldızlı bir sehpa üzerin­ de bulunan saat, Ahmet Eflâkî Dede’nin eseridir ve ll'nci Mahmut zamanında bu Mevlevi sanatkârınca ya­ pılmıştır. Üzerinde bunu gösteren kitabe mevcuttur. Yine bir köşede, Haliç Tersanesi sanatkârlarınca yapılmış bir saat daha var. Altın ve gümüşe boğul­ muş. Üzerinde mücevherler... Akreple yelkovan üst üste geldiği zaman, bir ay - yıldız ortaya çıkıyor. Bu saat, her saat başında Mecidiye. Hamidiye ve Topçu marşlarımızı çalıyor.

Merdiven Salonun iki tarafında salonlar ve odalar var. Beklemeye mahsus... Bunların biri Vezir Oda­ sı denen salon. Padişah huzuruna girmeden önce sad­ razam ve vezirler buraya alınırdı. Buradan hemen yan­ daki Kabul Salonunda huzuru hümayuna çıkılırdı.

On Bir Pencereli Oda

V

EZİR Odası, denize bakıyor. On bir penceresi

var. Yaldızlı kanepe takımları, perdelerle bir ör­ nek. Beyaz atlastan. Tavanlar ve duvarlar altın yaldız içinde. Burası Atatürk devrinde cumhurbaşkan­ lığı başyaverine ayrılmıştır. Duvarlarda tablolar... En ünlüsü. Zonaro'nun «Hücum» u... 1897 Türk - Yunan savaşında Türk piyadesinin bir süngü hücumunu

(3)

gös-m

V

r

f .

* * m m * * x

• • ..

l . ı

S

{

MERDİVENLİ SALONUN AĞZINDA — Antikalarla döşeli «Merdivenli Salon» da gözler kamaşır. Billur parmaklıklı merdivenin üzerinde muhteşem bir kristal avize asılıdır. Ziyaretçilerin seyrine doyamadıkları bu gerçekten saraylara lâyık merdiveni çıktığınız zaman, üzerinde porselen vazosuyle antika bir masa ve değerli saatler sizi karşılar.

(4)

gffiSSSSESSSEi«

•M fa ü liiıM ıite i

11

ıı ıl

W liik

T

-• «‘T.* (_

nüı

Sfc ■ -■'/•V r. ESI a r* ? ? ^ t Î « ^ fc>?ö:3tB$>Iı2acii

.

y

• i ? w

i j t f , ; / ' ¡ ¡ ¿ t I > i > u i

h M } " m ı ,

l î l f l î «ww&

— i'. •' ; / '■

*

•.

V

*4*fc v. - ¿i

y'if-f.

w

i s

w $ s * 1

1-*

’ *

*

*

*

-»7

>

«►

*

>

*

»». %

»W

- •

■ - ^ ...

. C . L

- '-••••

A

... - - - • - , ’ •• • — ~ ,

v

, ■: . ‘s .w ' vp' . . , ” (Ti’ _ , . ; , t lİ a T t ■ ' ' ■ ' ‘ V’ .'.' ’ .' ’ * r' r " « B i f & â & S

m t

f >«*»

/*.

.-V.. V.;

İ' • . - '- / "V?% * -

.

î:„ .,, Jİ*’ "ıı Mİ* - * r ; W ~ ' ' » % ■ » . '■;v \ \ \ V .

Kyll I A V C P l C Q A I

Kİ I I

Dolmabahçe Sarayının en muhteşem yeri, Muayede Salonu'dur. Padişahların bayram tebriklerini kabul ettikleri bu bölüm, dünyanın en ünlü salonlarından

(5)

ZİYAFET SOFRASI — Büyük ziyafetlerin verildiği Zülvecheyn Salonu'nda gümüş yemek takımlarıyla hazırlanmış şahane bir sofra... Bazı önemli günlerde bu salon­ da yüzden fazla davetli ağırlanır ve resmi ziyafetlerde altın yemek takımları kullanılırdı... Bu arada bir orkestra veya saz heyeti isteğe göre parçalar çalardı...

Cariyelerin soyunup

dfikündükleri, güzel

knkular süründükleri

Saray Hamamı

teriyor. Yerlere serilmiş efzun askerlerinin üstü, son­ radan boya ile kapatılmış. 1961'de Kıbrıs meselesi alevlenince boya ile kapatılan efzunlar tekrar meyda­ na çıkarılmış. Tercümanlara mahsus salonda ise Ay- vazovski’nin deniz tabloları var.

Kabul Salonunun bir tarafı denize, diğer tarafı bah­ çeye bakıyor. Her taraf altına boğulmuş. Mefruşat, perdeler ve mobilyalar, al renkli atlas. Bilindiği gibi al, Osmanoğulları’nın hanedan rengidir. Burada da pa­ dişah, misafirlerini, bilhassa elçileri kabul ediyordu. A r­ kasında bir duvar saati bulunan al renkli kanepe, pa­ dişaha mahsus. Kanepenin önünde yine al atlasla kap­ lı, padişahın ayağını dayamasına mahsus bir puf var. Elçiler, itimatnamelerini de burada padişaha takdim ederlerdi. Salonun kapısı ceviz. Burada da on bir pen­ cere sayılıyor. Duvarlar yerden bir metre yüksekli­ ğe kadar maun kaplanmış. Büyük billur avize ile ay­ dınlanıyor ve şöminenin üstü de kırmızı Bohemya kris­ talleriyle süslü aynalarla bezenmiş. Salonu kaplayan al atlaslar, Hereke mamulatı. Taban halısı da Here- ke. Taban halısının üzerine birkaç seccade serpiştiril­ miş. Masaların üzerinde Sevr porselenleri, duvarlar­ da iki Ayvazovski...

Diğer bir salona, Surre Odası deniyor. Bahçe üze­ rinde. dört köşe bir salon. On bir pencereli. Hereke atlaslarıyle döşenmiş. Bir büyük, iki küçük kanepe ile dokuz sandalyesi var. Burası, padişahın, her yıl Hi­ caz’a gönderilen Surre Alayını seyretmesi için yapıl­ mış. Aynı zamanda halife, yani yeryüzündeki bütün Sünnî Müslümanların başı olan padişah, «Surre Emi­

ni« ve -Emirul Hac» denen yüksek görevliye, Hicaz’a hareket ederken, buradan talimat verirdi. Gönderilen eşyanın en önemlisi, Kâbe örtüsü idi. Bu salon, sa­ rayda oturan son Osmanoğlu'nun, Halife ll’nci Abdül- mecit'in zamanında, Hilâfet Başkâtibi İhsan Bey'le Sa­ ray Nazırı Cevat Paşa’nın bürosu oldu. Atatürk ve İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı devrindeyse, kabul edile­ cek misafirler burada bekletilirdi.

Diğer bir salona »Somaki Salon» deniyor. 27 met­ re karelik küçük bir salon veya oda. Beş pencereli. Pembe ve eflatun karışımı atlasla döşenmiş. Padişa­ hın, gizlice ve merasimsiz görüşmek istediği kimse­ leri, meselâ hanedan üyelerini kabulüne mahsus bir oda. Bazen misafirlerle padişah, burada oda musiki­ si dinlerdi.

İki Yüzlü Salon ve Çeşmeleri

Gümüş Kaplı Hamam

Z

ÜLVECHEYN Salonu (İki Yüzlü Salon) denen yer, sarayın en büyük ve şaşaalı kısımlarından biri... Bir tarafı denize, diğer cephesi saray bahçesine bakar. Bu durumu dolayısıyle adlandırıl­ mıştır. 40 X 20 = 800 metre karedir. Kırmızı - beyaz yollu Hereke atlasıyle döşenmiştir. Ortada çok büyük bir billur avize, onun altında yaldızlı mermer bir ma­ sa, masanın üzerinde vazolar vardır. Büyük bir duvar aynasının iki tarafında, otuzar mumlu, ayaklı Bohem­ ya işi şamdanlar konmuştur. Duvar aynalarının sayı­ sı dörttür ve hepsinin üzerinde »Abdülmecit» tuğra­ sı vardır. Bu salonda çoğunlukla mevlit dinlenir, ha­ nedan nikâhları kıyılır, kadınlar da böyle toplantılara katılırlardı. Burada büyük ziyafetler de verilmiştir. Bu salondaki ziyafetler için gümüş bir yemek takımı kul­ lanılırdı. Yüzden fazla davetliye ziyafet vermeye el­ verişlidir. Bir de altın yemek takımı vardı ki, bazen önemli ziyafetlerde bu takım kullanılırdı. Atatürk de bu salonda ziyafet vermiş ve yemek yemiştir. Ata­ türk’ün yemeklerinde deniz tarafında bir saz heyeti,

merdiven başında da bir orkestra yer alır ve hazır beklerdi.

Zülvecheyn Salonunun sağında Somaki Hamam var­ dır ki, eşsiz temizlikte somakilerle kaplıdır. Çeşme­ ler gümüş kaplamadır. Yanda padişahın dinlenme oda­ sı vardır. Sonra duvarları tablolarla kaplı, Hatıra Sa­ lonu yer alır.

Harem kısmı, ayrı bir saray halindedir. Burada pek çok oda ve salon vardır. Karakteristik birkaçını göz­ den geçirmek, bir fikir edinmeye yeter:

Kırmızı Oda, başkadınefendinin, yani padişahın bi­ rinci zevcesi olan kraliçenin kabul salonudur. »Baş- kadın Odası» da denir. Kırmızı Hereke atlasıyle dö­ şenmiştir. Son derece zevkli bir dekorasyonu vardır. Her taraf altın yaldıza boğulmuştur. Kırmızının bol ol­ duğu Hereke halılarıyla döşenmiştir. Mermer şömine, son derece güzeldir. Pek muhteşem bir kristal Bo­ hemya avizesi salonun ortasındadır. Ortadaki masa­ da çok değerli Yıldız porselenleri, bir köşede Abdül- hamit tuğralı bir telefon vardır. Burası, başkadınefen- dinin, misafirlerini, sultan efendileri, hanım sultanla-, rı, vezir zevcelerini ağırladığı yerdi.

Bütün Kadınları Peçesiz

Gören Tek Erkek: Padişah

M

AVİ Salon, sarayın görülmeye değer odaların­ dan biridir. Çok büyük bir salondur. Kırmızı Salona bir koridorla bağlıdır. Bu koridorda bü­ yük bir org vardır. OsmanlIların »erganun» dedikleri en büyük musiki enstrümanı. Mavi Salon. Harem men­ suplarının bayramlaşmasına mahsustu. Padişah, nasıl Muayede Salonunda erkeklerin bayram tebriklerini ka­ bul ederse. Mavi Salonda da kadınların tebriklerini kabul ederdi. Salona bağlı kare şeklindeki oda, padi­ şahın tebriklerden önce ve sonra dinlendiği, bazen ya­ zı yazdığı oda idi. Atatürk ve İnönü de bu odada yazı yazmış ve dinlenmişlerdir.

Padişah, burada, protokol sırasına göre kadınların tebriklerini kabul ederdi. Protokol sırası şöyleydi:

(6)

ÇİNİLİ HAMAM VE SOĞUKLUK... Sarayın bu köşesi başlı başına bir sanat şaheseridir. Duvarları kapla­ yan nefis Kütahya çinileri, mermer kurnaları, gümüş muslukları ve her biri bir sanat eseri olan zarif takun­ yaları ile Çinili Hamam (sağda) ger­ çekten görülmeye değer güzellikte­ dir. Soğukluğun (üstte) ortasındaki çini masa da dikkati çeker. Cariye- ier, bu sanat şaheseri olan hamam­ da yıkandıktan sonra, yandaki gardı­ rop odasında giyinip, süslenirlerdi.

GÜM ÜŞ ÇEŞMELİ SOMAKİ HAMAM Eşsiz somaki taşlarıyle kaplı olan bu hamam, Zülvecheyn Salonu’nun hemen yanında yer alır. Hamamın çeşmeleri gümüş kaplıdır. Padişahlar burada yıkandıktan sonra, bitişikte­ ki dinlenme odalarında bir müddet uzanıp, hamamın sıcaklığını üzerle­ rinden atıp serinlemeye çalışırlardı.

tide sultan «kadınefendl» denen 4 padişah zevcesi, yaş sırasına göre sultan efendiler, yani Osmanlı ha­ nedanına mensup Türk imparatorluk prensesleri, ■ik­

b a l » denen ve 4 kadınefendiden sonra gelen 4 padi­ şah zevcesi ki, bunlar da «başikbal», «ikinci ikbal»... diye sıralanırdı, hanım sultanlar, yani sultan efendi­ lerin kızları yine yaş sırasıyle, kocalarının yaş sıra­ sına göre şehzade zevcesi hanımefendiler, «başhazi- nedar» denen haremin en yüksek payeli görevlisi baş­ ta olmak üzere, protokol sırasıyle yüksek rütbeli ca- riyeler, bu arada «peyk» ve «gözde» denen padişahın odalıkları, başta sadrazam ve sonra şeyhülislâm zev­ cesi olmak üzere, kıdem sırasıyle vezir, müşir, ka­ zasker zevceleri... Burada şunu hatırlatmak gerekir: Hiç bir kadın, kimin zevcesi olursa olsun, padişaha yüzünü kapamazdı. Padişah, bütün hanımları, yüzü açık kabul ederdi. Padişaha karşı yüz örtmek, büyük saygısızlıktı ve Osmanlı tarihinde görülmemiştir.

Harem Orkestrası

K

ABUL sırasında, cariyelerden meydana gelen Ha­rem Orkestrası, önce padişahın marşını, sonra çeşitli havalar çalardı. Il'nci Abdülhamit, vezir zevcelerine, kardeşleri şehzadelerin zevcelerine bu tebrik sırasında çok İltifat ederdi. Sultan Abdülazlz de bütün ağırlığına rağmen, misafir hanımlara çok mül- tefitti. Bir tebrikte Sadrazam Kıbrıslı Mehmet Paşa' nın zevcesine şöyle demişti:

— Zevcinizden çok memnunum. Bütün millet onun yüksek kabiliyetini takdir ediyor, hanımefendi.

Sultan Abdülmecit ise, herkese olduğu gibi, misa­ fir vezir zevcelerine karşı da çok kibar ve nazik dav­ ranırdı.

Mavi Salon, adı üzerinde, baştan başa mavi renkle döşenmiştir. Üç büyük kristal avize ve dört sütunlu şamdanla aydınlatılmıştır. Avizelerin her biri, yüzler­ ce mumluktur. Son derece değerli Çin boy vazoları, gümüş mangallar, saatler, salonu süslemektedir.

Daha sonra Sultan Abdülaziz'in yatak odası gelir.

Mavi renkle döşenmiştir. Karyola, odanın köşesinde- dir. Atatürk'ün yattığı oda buraya yakındır. Ata­ türk'ün kaldığı daire, dört odalı bir dairedir. Öldüğü eda, «71» numarayı taşımaktadır. Karyolası, bronz iş­ lemeli cevizdir. Tam karşısında iki kısımdan müte­ şekkil banyo dairesi vardır. Atatürk, 10 kasım 1938 günü, sabah saat 9'u 5 geçe 57 yaşında burada öl­ müştür. Bu oda daha önce. Vinci Sultan Mehmet Re­ şat'la Il’nci Abdülmecit’in de yatak odası idi.

Daha ötede cumhuriyet devrinde bazı hükümdarla­ rın kaldığı yatak odası gelir. Monarşilerde, hüküm­ darın kaldığı saraya, ziyaretçi bir yabancı hükümdar gece misafiri edilmez. Ziyaretçi hükümdarların gece kalması İçin başka saraylar vardır. Meselâ Sultan Ab- dülaziz, Londra'yı ziyaretinde, Kraliçe Victoria'nın oturduğu Vindsor Şatosu'nda değil, şimdiki kraliçenin oturduğu Buckingham Sarayı'nda kalmıştır. Aynı pa­ dişah, Paris'i ziyaretinde de, lll'üncü Napoléon'un oturduğu Tuilleries Sarayı'nda değil, şimdi cumhur­ başkanlarının oturduğu Elysée Sarayı'nda misafir ol­ muştur. Onun için saltanat devrinde Türkiye'ye ge­ len hiç bir hükümdar, Dolmabahçe Sarayı'nda gecele- memiştir.

Ata'nın İstanbul'a Geldiği

Zaman İlk Yattığı Oda

D

AH A sonra Büyük Salon, ondan sonra da Vali­de Sultan Dairesi başlar. Büyük Salon'dan son­ ra, 90 oda ve salon, Harem kısmını meydana getirir. Atatürk, Cumhuriyet devrinde ilk defa 1927'de İstanbul'a geldiği zaman, Büyük Salon'da yatmıştır. Büyük Salon'dan çıkınca, deniz tarafındaki ilk oda, başkadınefendinin, yani padişahın en kıdemli zevce­ sinin yatak odasıdır. Kırmızı renkle döşenmiştir. Yal­ nız yatak örtüsü sim (gümüş iplik) le İşlenmiş mavi atlastır. Tuvalet masası, dolaplar, boy aynaları, iki metre boyunda altın yaldızlı çini soba, göz alır. Son­ ra ikinci ve öteki kadınefendilerin yatak odaları ge­ lir. ikinci kadınefendlnln yatak odası, Japon stili pa­

no, mobilya ve vazolarla döşenmiştir. Onu, padişahın yatak odası takip eder. Burası, Sultan Reşat zamanın­ daki döşemesiyle muhafaza edilmiştir.

Ve, Padişahın Yatak Odası

P

ADİŞAHIN yatak odasında hâkim renkler, sarı ve kırmızıdır. Pencereleri Boğaz'a açılır. Karyolanın üzerinde «Mehmet Reşat» ın ilk harfleri göze çar­ par. Sonra Harem'in sayısız oda, koridor, salonları... Şehzadelerin sünnet odası, hazinedar kalfaların oda­ ları, hamamlar... En güzel yerlerden biri, Çinili Ha- mam'dır. Kütahya çinileriyle döşenmiştir. Kurnalar mermer, musluklar gümüştür. -N efis sanat eserleri olan takunyalar ve hamam tasları hâlâ durur. Hama­ mın soğukluğu daha da iç açıcıdır. Soğukluğun orta­ sında bir çini masa, masanın üzerinde şamdanlar var­ dır. Sonra gardırop odası gelir. Hamamda yıkanan ca- riyeler, burada giyinirlerdi. Duvarlar, aynalı gardırop­ larla kaplıdır. Salonun ortasında büyük bir ütü masa­ sı görülür.

Veliaht Dairesi, harem ve selâmlık kısımlarına bö­ lünmüştür. Burada veliahdın çalışma odası, dikkate değer yerlerden biridir. Selâmlık kısmında, deniz üze­ rindeki ikinci odadır. Son defa Il’nci Abdülmecit, ve­ liahtlık yıllarında, 1918- 1922 arasında kullanmış, ha­ life olunca, 1924’e kadar yine burada arada sırada çalışmıştır. Onun veliahtlık yıllarında padişah, V l’ncı Sultan Mehmet Vahideddin, Dolmabahçe'de değil, Yıl- dız’da otururdu Bu yüzden Mütareke yıllarında Dol­ mabahçe Sarayı, âdeta veliahdın karargâhı gibiydi. Fa­ kat hürmeten sarayın padişaha mahsus dairelerini iş­ gal etmezdi. Il'nci Abdülmecit, aydın, sanatkâr bir şahsiyet olarak tanınmıştır. Zengin kütüphanesi, L har­ fi şeklinde burada bulunurdu. Duvarlar, değerli hat­ tatların levhalarıyle süslenmişti. Büyük yazı masası­ nın etrafında Hereke kumaşı kaplı koltuklar vardı. Pencere önünde ayaklı büyük bir küre mevcuttu. Se­ lâmlık kapısının yanına bir yazı masası daha konmuş­ tu. Salon, dört pencereli ve iki kapılıdır.

(7)

İKİ YÜZLÜ SALON

“ Zülvecheyn Salonu, Saray'ın en muhteşem köşelerinden biridir. Bir tarafı denize, diğer cephesi saray bahçesine baktığı için «İki Yüz­ lü Salon» anlamına gelen bu isim verilmiştir. Salonun tavanındaki billur avize göz kamaştırır. Onun tam altına gelen yaldızlı mermer masa da değerli bir antikadır.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Genel Kamu Hizmetleri, Özel Kalem Müdürlüğü, İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanlığı, Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı, Teftiş Kurulu

Kuyum (altın, gümüş vb.. Et/Tavuk, Sakatat Ürünleri Satış Yeri vb. Onaylı eski proje ibraz edilemez ise talep edilen hizmetler için işyerindeki tüm teçhizatlara

değiştirilmesi (konutun işyerine veya harca tabi olmayan işyerinin harca tabi işyerine dönüştürülmesi) halinde de bu değişiklik tadilat sayılarak ek Belediye sınırları

Uygulama sırasında proje uygulama sahası sınırı içerisinde kalan, kadastrosu tamamlanmış çalışma alanlarında, Hazinenin senetsiz olarak tasarrufunda bulunan ya da

Olay yerindeki bilgi akışının çok hızlı ve sağlıklı olabilmesi için belirli bir yol izlenmeli ve elde edilen bilgi tek bir merkezde toplanarak eldeki

Seçildikten Sonra karşımıza gelen ekranda işlemlere yeni butonuna basarak başlayacağız.. Kazançlar ( Ödeme

Düşüncesi: Tasfiye halindeki davacı şirket tarafından 2008/1, 2, 8, 9, 10, 11 ve 12‟nci dönemlerine ait katma değer vergisi beyannamelerinin elektronik ortamda kanuni süresi

Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde yapılan her türlü bina inşaatı (ilave ve tadiller dahil), inşaat veya tadilat ruhsatının alınmasında 2464 Sayılı Belediye