• Sonuç bulunamadı

Aşık Veysel'in dünyası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aşık Veysel'in dünyası"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

! ■ 't- - «

O V \ o ' '

7 f~bw>

AŞIK VEYSEL'İN DÜNYASI

Fahriye Kuru

Bir küçük dünyafn var içimde benim Mihnetim ziynetim bana kafidir Bakanlar dar görür geniştir bana Sohbetim ülfetim bana kafidir

Nedir Âşık Veysel'in dünyası, nasıldır? Sivas dolayları saz ozanlarıyla doludur, yediden yetmişe saz çalarlar. Sivas'ın çocukları resimlerinde göller, akan dereler ya­ parlar. Vururlar yeşili, maviyi. Çeşmeden su içer çocuklar resimlerinde. Çünkü onlar yeşile, maviye, suya özlem duymaktadırlar.

Halk ozanları da Anadolu köylerinin özlemini dile getirir. Aslında, Veysel'in dün­ yası Anadolu halkının dünyasıdır. O, bağrıyanık Anadolu’nun gönlü, sözü ve sazında inleyen, dile gelen çorak, arık Sivas, Şarkışla, tüm anayurttur. Buram buram Anadolu toprağının kokusunu getirir insanın ruhuna. Yediyüz yıl önce yaşayan Yunus Emre gibi halkın içinden ve halkın içinde ışık tutar. Hem de iyilik uygarlık ve ilerilik ışığı.

Âşığın dünyasını daha iyi tanıyabilmek için yaşamına bir göz atalım: 1894 yalın­ da, halktan habersiz bir yönetimin egemen olduğu yıllarda yokluğun ve yoksulluğun doruğunda yaşayan bir ailenin beşinci çocuğu olarak bir tarla dönüşü dost bildiği top­ rakta dünyaya gelir.

Doğurmuştu beni Sivas elinde / Kundak kucağında tarla yolunda / Azığı sırtında orak elinde / Taşlı tarlalarda avuttu anam

Üç yüz onda gelmiş idim cihana / Dünyaya bakmadan ben kana kana / Kader böy­ le imiş çiçek bahana / Levh-i kalem kara yazmış yazımı

Yedi yaşına gelinceye dek öteki köy çocukları gibi konuşur, yürür, koşar, oynar. Yedi yaşında iken Sivas'ta çiçek hastalığı salgını olur. Küçük Veysel’de yakalanır bu amansız hastalığa. Sol gözünde Veysel'in deyimiyle çiçeğin beyi çıkar ve bu gözü akıp gider. Sağ gözüne perde iner. Yalnız ışığı seçebilir bu gözüyle. İnek sağarken bu gözü­ ne değnek girer ve bu gözü de akar:

Genç yaşımda felek vurdu başıma / Aldırdım elimden iki gözümü / Yeni değmiş idim yedi yaşıma / Kayıp ettim baharımı yazımı /

Gördüğü günlere ilişkin anımsadığı tek şeyin güneşin ışıklarını tutmaya çalışmak olduğunu söyler bir anısında. Oynaya zıplaya, güneşin ışıklarını avuçlayıp babasına götürür. Avucunu açıp da verecek bir şey bulamayınca şaşırır. Işığı yakalamaktır en büyük dileği. Daha sonraları içinde bulduğu ışığı sunmaya çalışmıştır halkına.

Veysel Anadolu topraklarını karasaban gibi alt üst ederek geçmiştir. Kızılırmak kıyısında öylesine bir savaştan çıkmıştır ki ne Kurus'un Lidya kralı ile savaşı, ne M'rtiya- des'in savaşı, ne de Kurtuluş Savaşı... Hepsinden daha ağır, hepsinden daha başarılı. Tek başına kör gözleriyle savaşmış, geçmişte ve gelecekte binlerce yılı çiğnemiştir.

Veysel kaderine boyun eğmemiş, içine düştüğü karanlık dünyayı, mızrabıyla ay­ dınlatmış, dahası bu aydınlıktan toplumuna bol bol sunmuştur.

Bağlandım köşede kaldım bir zaman / Nice kimselere dedim el aman / On - onbeş yaşıma girince heman / Yavaş yavaş düzen ettim sazımı

Veysel kimdir? Veysel Anadolu halkıdır. Halkın içinde yetişmiştir. Binlerce yıl öte­ lerden gelmektedir. Tasavvufun bir koludur, halkın atar damarıdır. Veysel Ahmet Ye- sevi'yle, Balım Sultanla, Kaygusuz Abdal’la, DertliYle, Hacı Bektaş'la vardır. Onlardan iz, kalıntı taşır. Onlarla birleşir, onları yeniden diriltir. Kuşkusuz, tüm ozanlar gibi, bir ço­ banın türküsü, bir ananın ağıtı, bir ırgatın coşkusu, bir toprağın yankısıdır, sesidir.

(2)

Fahriye Kuru 21

Veysel'in dünyası toprakla başlar. Topraktan gelen Veysel, toprağa dönecektir. Yeniden dirilme, cennete gitme gibi soyut saplantılardan uzaktır. Toprağa karışıp top­ rak olacaktır. Gizleyen, saklayan, yetiştiren, sonsuzlaştıran toprağa dönecektir. Onda- ki toprak tutkusu Anadolu insanının toprak tutkusudur. Toprağa olan güvenci, toprağa bağlılığı, Veysel için coşkun akan bir vadidir. Kızılırmaktır.

Âdemden bu deme neslin getirdi / Bana türlü türlü meyve yedirdi / Her beni tepe­ sinde götürdü / Benim sadık yarim kara topraktır.

Toprağa dönmek Veysel için bir kavuşma, kıvanç, mutluluktur. Varılacak son menzildir. Toprağa dönmeyi, toprağa gömülmeyi bekler, sevinir bu sonuca.

Her kim ki olursa bu sırra mazhar / Dünyaya bırakır ölmez bir eser / Gün gelir Vey­ sel'i bağrına basar / Benim sadık yârim kara topraktır

Gözleri görmese de dünyası renklidir Veysel'in. Işıl ışıldır, çiçek çiçektir. Vey­ sel'de Anadolu halkı çiçek açmıştır. Bilge ozandır; görüşüyle, deyişiyle yere göğe bakı­ şıyla, insan ve toplum anlayışıyla özgündür, öykünmeci değildir. Bakar ve okur gözleri yoktur ama, gören, hem de iğne deliğinden devenin nasıl geçtiğini gören gözleri var­ dır.

Çeşitli çiçekler yeşil yapraklar / Renkler içinde nakşını saklar / Karanlık geceler aydın şafaklar / Uyanır cümle alem senvarsın orda

içinde ve dışında olup biteni açık gözlerden daha iyi bilir. Sivrialan köyünden dün­ yaya açılmış halktan, haktan, iyiden ve güzelden yanadır, işinin ehli ve sözünün eri­ dir.

Bu dünyayı kuran mimar / Ne hoş sağlam temel atmış / İnsanlığa ibret için / Kısım kısım kul yaratmış

Veysel insanın sıkıntısını, kişinin sıkıntılarını, derdini, çektiklerini bilir. Kendisi de bu sıkıntıların içinden geldiği için yorumlamakta, yankılandırmama başarı göstermiştir. Binlerce yıldır yokluğu, yoksulluğu yaşayan Anadolu'nun anıtı, Sivrialan köyü, bu köy­ de ıssız bir dam, Veysel'in sesine yankı veren tek yoldaştır. Veysel sıkıntılarını, Kızılır- mak'a döker. Halk topluluklarının ağıtını yansıtır. Bireysel sıkıntıyı, halk sıkıntısının ge­ misi yapar.

Derdimi dökersem derin dereye / Doldurur dereyi düz olur gider

Veysel sıkıntıyı, derdi, yokluğu, yoksulluğu dile getirir getirmesine de, binlerce yıl­ dır yaşanmakta olan bu sıkıntıyı kimler bilmektedir? Anadolu insanın sıkıntısını kim bi­ lebilir?

Anlatamam derdimi dertsiz insana / Dert çekmeyen dert kıymeti bilmez Kim kurtuluş arar Anadolu insanına?

Kötülükler memlekete kök saldı / Fitnelik fesatlık arttı çoğaldı / Bu işin ıslahı Al­ lah'a kaldı / Ulu Tanrım yardım etsin millete

Anadolu insanının derdini dağlar dereler biliyor da yönetim bilmiyordu. Anadolu insanı derdini binlerce yıldır dağlara, derelere anlatmıştır. Gününü gün eden, yediği önünde, yemediği ardında olan, suyun başını tutanlar ne bilecekti Veysel'in, Anado­ lu'nun derdini, sıkıntısını?

Bir derd ehli bulsam derdimi söylesem / İyi olmaz dertlerin halim n'olacak Tüm Anadolu halkı Veysel'de ayaktadır. Kanayan yarasına merhem arayan Ana­ dolu halkı, "biz, artık kör değiliz” deıKen hâlâ uyanamayanları uyanmaya çağırır.

Kimine at verir eştirir gezer / Kimine aşk vermiş coşturur gezer / Kimine mal ver­ mez koşturur gezer / Sanki bunu zengin etmek zor gibi

Birinin aklı yok deli divâne / Bir kısmı muhtaçtır acı soğana / Bir kısmını zengin et­ miş yan yana / Şimdi kendi saklanıyor sır gibi

Kimine saz vermiş çalar eğlenir / Kimi zevk içinde güler eğlenir / Veysel gözyaşla­ rını siler eğlenir / Yeter gayrı yumma gözün kör gibi

Gözlerin açılması, bilimle olacaktır. Bilim yuvası ise okuldur. Cahillikten, alınyazı- sından kurtulmak için okumak gerekmektedir.

(3)

22 Aşık Veysel'in Dünyası

Dünyanın en zengin akimı gördüm / Sermayesini sordum dedi ki okul / İnsanlara hizmet yaptığın yardım / Merhametim duygum dedi ki okul

Sudan ateş yapan en güzel sanat / Dünyayı ışığa kaplarsın kat kat / Fikrile ettin bunları icat / Rehiberim oldu dedi ki okul

Okul halk için bir umut kapısı, bir ekmek kapısıdır, insan olmanın yolu okumaktan geçmektedir.

Aldanma cahilin kuru lafına / Kültürsüz insanın külü yalandır / Hükmetse dünya­ nın her tarafına / Arzusu hedefi yolu yalandır

insan olmak için okumak gerektir. Okuyan insanla câhil insan hiç bir olur mu? Sö­ zü boştur, hedefi yalandır câhil insanın. Câhilden korkmalı, ona aldanmamalı, ondan kaçınmalıdır.

Olmak istiyorsan dünyada mesut / Hakka halka yarayacak bir iş tut / Çalıştır oğlu­ nu kızını okut / İnsan olmak için okumak gerek

Veysel Anadolu insanın isteklerini birer birer dile getirir. Anadolu insanı kalkın­ mak istemektedir, çağdaşlaşmak, insanca yaşamak, çağın nimetlerinden yararlan­ mak, kısaca insan olmak istemektedir. Bunun için de el birliği ile çalışmak yaratmak, üretmek, istemektedir.

Elbirlikle çalışalım vatana / Çok okul fabrika kuralım kardaş

Çalışalım kurtulalım buhrandan / Nedir senlik benlik usandık candan

Yurdun değerlerini korumak, geliştirmek istemektedir. Atatürk'ün devrimlerini ya­ şatmak istemektedir. Bizi kurtaracak, çağdaş uygarlığa eriştirecek tek yol Atatürk yolu, o'nun gösterdiği hedeflerdir.

Yürüyelim Atatürk'ün izine / Boş verelim bozguncular sözüne / Göz atalım şu dün­ yanın hızına / Yürüyelim hedefe varalım kardaş

Veysel’in dünyasında insanlar eşittir. Çünkü insanlar tek anadan - babadan üre- miştir. Öyleyse bu sun’i ayrılık nedendir.? insanlar neden din, dil, renk farklılığı nede­ niyle birbirine düşman olmuştur? Gün gelmiş insanlar bu nedenlerle birbirlerini kitleler halinde yok etmişler, taş taş üstünde bırakmamışlar, gün gelmiş bir ulus toptan yok edilmiş. Veysel'in gözü görmese de tüm bu olup bitenlerin farkındadır. Onun içindir ki insanların birliğe, kardeşliğe çağırmaktadır.

İtimat edersen benim sözüme / Gel birlik kavline girelim kardaş / Birlik çok tatlıdır benzer üzüme / içip şerbetini duralım kardaş

Atatürk’ün yattığı yer nûr olsun / Azim fikir emelimiz bir olsun / Herkes bir birine kız alsın versin / Çıkarıp nifakı sürelim kardaş

Veysel hele aynı topraklarda yaşayan, aynı çeşmeden su içen, aynı havayı solu­ yan insanların birbirine düşman edilmesinin nedenini hiç anlayamaz. Bunun hesabını sormak ister:

Veysel’in sözleri kanun dışı mı / Mantığa uymazsa kesin başımı / Bana düşman etmiş vatandaşımı / Sebebi ne ise soralım kardaş

Veysel güzelliğin görece olduğu kanısındadır. Güzellik aslında sevenden kay­ naklanmaktadır. Seven olmazsa, gören göz olmazsa, güzelin, güzelliklerin bir anlamı yoktur. Güzeli güze! yapan insandaki aşk duygusudur. Güzel yada güzellik, sevenler varsa anlam kazanır. Yoksa güzelliğin ölçüsü nedir? Kİm güzeldir ya da değildir? Önemli olan sevgidir. Sevginin olduğu yerde güzellik vardır.

Güzelliğin on par'etmez / Bu bendeki aşk olmasa / Eğlenecek yer bulamaz / Gön­ lümdeki köşk olmasa //

Güzelin yüzün görülmezdi / Bu aşk bende dirilmezdi / Güle kıymet verilmezdi / Âşık ve maşuk olmasa

Veysel'in dünyasında, ''gurbet" kavramının da ayrı bir yeri vardır. Öbür ozanların şiirlerinden daha ağır gelir Veysel'in gurbet, ayrılık, özlem şiirleri. Çünkü Anadolu

(4)

inşa-Fahriye Kuru 23

nının alınyazısında gurbet vardır. Veysel'in mektubu, ünlü izin dilekçesi cepheden, as­ kerden, İstanbul'dan, Almanya'dan, dünyanın dört bir yanına dağılmış olan halkımızın ağıtıdır, acısıdır, yankılanan sesidir. O yıllarca ekmeğini gurbette aramış sıladan, yar­ dan ayrılmış Anadolu insanın bir parçasıdır; onun duygularının tercümanıdır.

Yine mektup aldım gül yüzlü yardan / Gözetme yolları gel deyi yazmış / Sivrialan köyünden bizim diyardan / Dağlar mor menevşe gül deyi yazmış

Eğlenme gurbette yayla zamanı / Mevlâyı seversen ağlatma beni / Benek benek mektuptadır nişanı / Gözyaşım mektupta pul diye yazmış

Binlerce yıldır halka kapalı olan devlet kapıları ilk kez bir halk sanatçısına açılmış­ tır. T.B.M. Meclisinden çıkan yasalarla Veysel'e bir aylık bağlanır. Halk sanatçısının değeri önünde yönetim bir kez dize gelmiştir, halkın değerini saygıyla benimsemiştir, devlet yöneticileri. Pir Sultan sazı sözü için asılmıştı; kimi ozanların sazında şeytan vardır. Fakat Veysel halk savaşını sürdürmüş, sonuçta da başarıya ulaşmıştı halk adı­ na.

Veysel İstanbul'a göçmüştür. Dost saydıklarının yanındadır. Bu kesim, yiyeniçen, eğlenen, halkın duygularını yeni bir zevk sayan üst kesimdir. Buna ayak uyduran Vey­ sel, eleştirel alandan uzaklaşır, ekmek derdini geçim sıkıntısını geride bırakır. Veysel bireysel olarak kurtulmuştur. Halkın sıkıntısını, kendi sıkıntısıyla bir tutan Veysel, ken­ di kurtuluşuyla halkın kurtuluşunu bir tutmamıştır. Sanat çizgisinde düşmeler vardır. Yazdıklarından kimisi ısmarlama, dost hatırı, yemek borcu için zorlamayla yazılmış şi­ irlerdir. Çiğ sözcükler, uyuşmamış uyaklar, pişmemiş dizeler, anlam yükünden yoksun sözcükler görülür. Ölü, cansız, kupkuru dizeler söyler - ki bunlar unutulmuştur - sofralar bitip kaldırılıp, kapılar yüzüne kapanır. Kendi deyimiyle "gaflet” içindedir.

Ne bir bilgin oldum ileri gördüm / Ne bir Mecnun olup Leyla'yı sordum / Ne bir doğ­ ru yoldan hedefe vardım / Ömrümü geçirdim gaflet içinde

Dostluğun - üst kesim dostluğunun- göstermelik, çıkar için olduğunu anlar. Döner gerçek dostuna.

Dost dost diye nicesine sarıldım / Benim sadık dostum kara topraktır / Beyhude dolandım boşa yoruldum / Benim sadık dostum kara topraktır

Gülhane'ye sarayların önüne dikilen küçük anıt Veysel'in, Veysel'de halkın kendi­ ni temiz dünyasını kabul ettirmesidir. Bir gazete aracılığı ile dikilen anıt küçük de olsa, ağaçların arasında saklansa da anlamı yücedir, büyüktür.

Veysel menzile ulaşmıştır, uzun, ince bir yolda başladığı yaşamını, dünyasını noktalamıştır. Buram buram doğa, dostluk, sevgi kokan, ışık dolu, apaydınlık dünyası geldiği yere “toprak” a dönmesiyle kararmıştır.

Fısk u fezat kaplamıştır içimi / Bu çirkin huyların nidersin dünya diye suçladığı ıstırap dolu, keder dolu dünyayı terketmiştir.

Aslıma karışıp toprak olunca / Çiçek olur mezarımı süslerim / Dağlar yeşil giyer bulutlar ağlar / Gökyüzünde dalgalanır seslerim

Toprağa dönünce o arzuladığı dünyasına kavuşacaktır.

Ne zaman toprakla birleşir cismim / Cümle mahluk ile bir olur ismim / Ne hasudum kalır ne de bir hasmım / Eski düşmanlarım olur dostlarım

Unutulma kuşkusunu, korkusunu yüreğinde taşıyan Veysel, anımsanmak is­ ter.

Ben giderim adım kalır / Dostlar beni hatırlasın

Veysel unutulmaz, unutulamaz. İçimizi sarmış, gönlümüzü dilegetirmiş, acıları­ mızın ağıtı olmuştur. Veysel'de biz varız, bizde Veysel var. Anadolu halkı-derya Vey­ sel'de birleşmiştir.

Derya bende ben deryada birleştik / Ayrılmaya imkan yoktur yerleştik

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Siklodekstrin, sodyumhipofosfit, floroalkiloligosiloksan, BTCA ile işlem görmüş ve işlem görmemiş kumaşlarda yapılan yağ iticilik test sonuçları ise modal ve

To further explore the possible underlying mechanism associated with CL-induced GSH depletion, we proceeded to determine the effect of CL on the cellular γ-glutamylcysteine

edilmektedir (Creswell, 2005, 2015; Creswell ve Plano Clark, 2007; Plano Clark ve Creswell, 2015). Bunların birincisinde nitel ve nicel öğelerin her ikisi de araştırmanın

學院學術的提昇

致力推廣教育 提供牙醫師更多元的進修管道 -北醫進推部主任

Fikret Adilin biraz karışıkça olan bir cümlesini - zâfı telif dolayısile - ı çıkaramamış olan Faruk Gürtunca.. i yazık ki bu yazısını çürütebilecek;

T R T televizyonjan Cumhur­ başkanı Turgut Özal için An­ kara ve İstanbul’da düzenlene­ cek olan cenaze törenlerini naklen yayımlayacak. kanal haricindeki kanallar

Son sözlerim: Ben, esir bir Türk Yurdundan hür bir Türk memleketine iltica etmiş ve bu memeleket için gözlerini ebe­ diyen kapadığı güne kadar durmadan