• Sonuç bulunamadı

İstanbul suları: Bendler, çeşmeler ve sebiller

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul suları: Bendler, çeşmeler ve sebiller"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

11 Ekim 1954

İstanbul suları:

Bendler, Çeşmeler ve Sebiller

Geçen yazılarımızda İstanbul» nerelerden ve ne şekilde su isale edildiğini İzah ile mevcut bendler hakkında kısaca malûmat vermiş Ve tam bir muvaffakiyetle tamir Ve restorasyonu ikmal olunarak Eylül ayında faal bir hale getiri­ len Azapkapıdaki Saliha Sultan çeşme ve sebilini incelemiştik. Hayırsever ecdadımızın dinî meba- niye verdikleri önemi insanlığa hizmet eden hayrat işlerine de parlak bir şekilde teşmil eyledikle­ rine şüphe yoktur. îstanbulu yer yer süsleyen çeşme ve sebiller, di­ ğer âbidelerimiz gibi Türk mima­ risi bakımından da tetkike değer bir mevzu teşkil ederler.

Malûmdur ki, İslâm Arkeoloji­ sinde sanat bir takım mıntakalara ayrılmaktadır. İklimin ve millet­ lerin tabiat, seciye ve karakterleri ve hattâ memleketin tâbi olduğu siyasal ve idarecilik usullerinin sanat üzerindeki büyük tesir ve nüfuzları inkâr edilemiyen birer gerçek olduğu kadar komşu mede­ niyetlerin yekdiğerine benzeyişleri de o kadar muhakkaktır. Bu iti­ barla bazı müdekkikler, Suriye, Mısır, Magrib, İran, Hint ve Türk okulları diye mmtakavî mekteple­ re ayrılan her nevi eser ve anıt­ lar bû yönden incelenecek olursa bu sanat ve mimarî eserlerin her birinde kendine mahsus bir benli­ ğin pek bariz bir şekilde birbi­ rinden ayrılmakta oldoğu fik ir ve mütaleasındadırlar. Mmtakavî o- kulların taksiminden anlaşılıyor ki, Türk OsmanlI mektebi başlı başına idare ve nüfuzu carî olan memleket ve mıntakalarda Türk sanat ve mimarîsi ve onun gelişme ve tekâmül felsefesi dünya sanat tarihinde önemli bir fasıl teşkil e- fler. OsmanlI Türklerinin siyaset âleminde tesir ve icraya b a ş la m a ­

Aziz O Ğ AN

lan, son Selçuklular Hükümdarı IH . Alâeddinin Moğollara mağlûp olarak hükümet idaresini Osmanlı Türklerine bıraktıkları zamandan yani X IV . yüzyıldan başlar. Bil­ hassa Anadolunun yumuşak ve mu­ nis iklimine inzimam eden tabiatın binbir muhassenatmdan ilham a- larak vücude getirdikleri sanat eserlerinde mümtaz bir seciye ve karakteristik bir güzellik müşahe­ de olunur. Y er yer gördüğümüz ca­ miler, mescitler, medreseler, okul­ lar, han ve kervansaraylar, köp­ rüler, hamamlar, darüşşifalar ka- palıçarşılar, bendler, su kemerleri, çeşme ve sebiller, kale ve burçlar, saraylar, köşkler, kasırlar, tez gâhlar vesaire gibi dinî askerî ve sivil mimarîye ait eserler Türkle- rin kuruculuk ve yapıcılık sana­ tındaki yüksek kudret ve dehala­ rının birer ifadesidir.

Türkler Istanbula yerleştikten sonra Bursa ve Edirnede olduğu gi­ bi burayı da her nevi binalarla süslemişlerdir. B ir taraftan padi­ şahlar, valde sultanlar ve diğer ta­ raftan devlet büyükleri, memleke­ tin hayırsever ileri gelenleri bir hayli hayır müesseseleri kurmuş­ lar, ve İstanbul şehrini her devir­ de parlak muazzam ve cazibeli binalarla tezyin etmişlerdir. H er bi­ ri Türk mimarîsinin muhteşem bi­ rer faslını teşkil eden sıraladığı­ mız bu Türk eserleri, bugünkü medeniyet âlemince hayranlıkla ve takdirlerle karşılanmaktadır. Şu­ rasını da kaydedelim ki, yer yer yükselen çeşitli binaların mimar­ ları, büyük bir tevazu eseri olarak isimlerini asla hakkettirmemişler- dir. Hattâ elimizde vakfiyeler g i­ bi vesikalar olmasa mimarları bizce meçhul kalacak, o yüksek Kokâ v » kudret sahibi sanatkâr­

ları asla tanımayacaktık.

işte, Istanbulumuzu semt semt süsleyen âbideler arasında zarif çeşmeler, yeşil ağaçlar arasında beyaz mermerleri ve bronz par­ maklıkları ile ve rengârenk çini levhalarla bezenmiş geniş saçaklı sebiller, Türk ruh ve sanatının saf­ fet ve nezahetini gösteren parlak örneklerdendir.

Mimarlarımız, meyve ve nebatat örneklerini pek güzel temsil et­ mişler, çeşmelerimizin cephelerini tabak tabak meyvelerle, demet de­ met karanfillerden, yaseminlerden, lâlelerden, kadife ve fasulye ve ge­ lincik çiçeklerinden müteşekkil manzumelerle pek lâtif bir surette süslemişlerdir.

Birkaç periyoda ayrılan çeşme­ lerin en ziynetli ve muhteşem o- lanları X V II. ve X V III. yüzyıllar­ da yapılmış âbidevî çeşmelerdir ki, bunların en güzel örnekleri Topha­ ne çeşmesi, bundan evvelki yazı­ mızda bahsettiğimiz Azapkapıda son günlerde restore edilmiş olan Saliha Sultan çeşmesi ile Üsküdar- da Meydan çeşme ve sebilleri ve Babı Hümayun karşısında III. Sul­ tan Ahmet ve Anadoluhlsarında III, Sultan Selim tarafından inşa edilmiş olan meydan çeşme ve se­ billeridir, Şurasını da kaydedelim ki, Sultan Aziz devrinden itibaren saray çeşmeleriyle valde çeşmesi gibi birkaçı istisna edilirse yeni yapılmış çeşmelere pek rastlanmaz. Yalnız Sirkecide Hüdavendigâr caddesi üzerinde hâlen Yeşilay ta­ rafından işgal edilmekte olan V. Sultan Murat (1876) çeşme ve se­ bili ki, her türlü nakış ve süsleme­ den âri ve ampire yaklaşan bir tarzda olan bu yapı Istanbulun en son yapılan bir sebilidir ve bedi- alar perdesi de artık bununla ka­ panır.

Valde bendinden bir görünüş

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yapının karşılaştırması için İstanbul Yavuz Selim Camii’nin güncel rölöveleri kullanılarak biçimleniş özellikleri, mekân boyutları, kullanılan kemer tipleri

Hâkim Efendi ayrıca Eski Odalar önünden geçilerek gidilen Cuma selâmlıklarında padişaha şerbet sunulmasının kadim bir gelenek olduğu, buna ek olarak Sultan Mahmud’un Ağa

ÖZZEETT Kondrodermatitis nodülaris kronika helisis daha sık heliks olmakla birlikte antiheliks ve tra- gusta da tutuluma neden olabilen, kulak cildi ve kıkırdağının nadir

In the present prospective, randomized clinical trial involving patients who had received intraoperative fluid replacement under the guidance of either PVI or CVP monitoring,

İstatistik yöntemler için yıllık maksimum akış verileri, sentetik yöntemler için 50 ve 100 yıllık yağış verileri girdi olarak kullanılmış olup, MIKE 11 NAM modeli

çeşmesi Galatada saray kapısı yakınında Darüssaade ağası çeşmesi Mevlane ka- pısında Vezirkâhyası Mehmed ağa çeş- mesi Maçkada miri bahçeye.. Tophane

O da Ata- türk’çü olmıyanan Türk’çü olmı yacağını biliyordu- 1951 de bir kaç yobazın Atatürk heykeline hain ellerini uzatmak istediği­ ni gazetelerde

Babies with late antenatal diagnosis should be delivered in a center where they can be operated soon after birth or, should be referred as soon as possible,