• Sonuç bulunamadı

Muhlis Sabahattin Ezgi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Muhlis Sabahattin Ezgi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

7 T -

¿23 y-!3

Musiki alemimizden

Operetler, müzikaller revüler yazmış

ve bestelemiş; Türk Musikisine ise

dillerden düşmeyen nice

eserler

kazandırmış büyük

bestekarımız.

MUHLİS SABAHATTİN EZGİ

Gazeteci, yazar ve bestekâr Muhlis Sabahattin Ezgi. Yazan: A.C.

Türk musikisi ile batı musiki­

sini olanca incelikleriyle ru­

hunda birbirine kaynaştırmış;

Türk musikisinin içinde batı

musikisi melodilerine büyük

incelikle yer vermiş bir beste­

kârdır Muhlis Sabahattin Bey.

Operetler, müzikaller, revüler

yazmış bestelemiştir, bunların

yanısıra Türk musikisine de

yıllardır dillerden düşmeyen

nice güzel eserler kazandır­

mıştır.

- r t r

Sultan Abdülaziz’in Mabeyincisi Hur-

şit Bey'in oğlu olan Muhlis Sabahat­

tin, 1889 yılında Adana’da doğmuştu. Babasının engin musiki merakı ona da pek küçük yaşlarda geçmiş; daha doğrusu musikiyle dopdolu bir or­ tamda büyüyen Muhlis Bey küçük yaşlarda musikiye gönül vermişti. Padişaha pek yakın bir kimse alan

Hurşit Bey, Abdülaziz'in tahttan indi­ rilmesinden sonra «tehlikeli bir kim­ se» olarak görüldüğünden oradan o- raya sürgün edilmiş ve ömrü sür­ günlerde tamamlanmıştı.

Hurşit Bey'in vefatından sonra, II.

Sultan Abdülhamid'in özel müsade- siyle Selânik'te kalan Muhlis Bey, da­ ha sonra annesinin müteaddit baş­ vuruları karşısında nihayet padişa­ hın aff-ı şahanesine müyesser ola­ bilmişlerdir. Böylece o tarihlerde on- beş yaşında bulunan Muhlis Saba­

hattin Bey, annesi ve kendisinden dokuz yaş küçük kızkardeşi Neveser

Hanım ile birlikte İstanbul'a dönebil- miştir. Burada Galatasaray Lisesi’ne giren Muhlis Sabahattin öğrenimini

sürdürürken bir yandan da piyano

dersleri almaya başlamıştır. Piyano dersleriyle birlikte köklü bir batı mu­ sikisi kültürü almıştı.

1908 Meşrutryeti’nden sonra gazete­ cilik hayatına atılan Muhlis Sabahat­

tin aynı zamanda kendini de politika­ nın içinde bulmuştu. İttihat ve Te­ rakkiye karşı tutumu nedeniyle taki­ bata uğramış ve selâmeti yurt dışına kaçmakta bulmuştu sonuç olarak.

Avrupa'da geçirdiği yıllarda musiki bilgisini daha da güçlendirmek im­ kânını bulmuş ve gurbet ellerde ge­ çen uzun yıkarda musiki onun en belli başlı meşgalesini teşkil etmişti.

Muhlis Sabahattin uzun yıllar sonra politikayla uğraşmamak ve İstanbul dışında oturmak kayıt ve şartıyla af­ fa uğrayıp yurda dönmüştü. Yurda döndükten sonra verdiği söze tama­ men sadık kalmış bir daha politika ile uğraşmadığı gibi kendisini tama­ men musikiye vakfetmişti.

Türk musikisinin çok sesli musiki o- labileceğirri ilk iddia eden kişilerden biri, belki de ilki Muhlis Sabahattin

Bey olmuştu. Bunun olamıyacağını iddia edenlere de yaptığı bir çok bes­ telerle cevap vermişti. Batı musikisi motifleriyle süslü Türk musikisi bes­ telerinde elde ettiği başarı bunların günümüze kadar olanca tazeliği ile gelmesiyle de sâıbittir.

Muhlis Sabahattin bu iddiasını sür­ dürürken bir yandan da operetler, müzikaller,'rövüler bestelemeye baş­

30

lamış ve bunlara Türk dahnesine de yepyeni ve bambaşka bir renk kal­ mıştı.

Yalnız musikiyle değil, sahne sana- tiyle de meşgul olmuştu Muhlis Sa­

bahattin Bey. Kendi adına kurduğu tiyatro gruplarıyla yurdu baştan ba­ şa dolaşmış ve gittiği her yerde ver­ diği temsillerde büyük bir başaı ve sevgi kazanmıştı.

Muhlis Sabahattin Bey böylece yal­ nız musikiyle değil, tiyatrosuyla da Türk sanatında bambaşka bir çığır açmıştı.

Güzel giyinişi, monokl adı verilen tek gözlüğü, her zaman coşkulu hâli ve bohem hayatıyla da İstanbul’un en ilginç simalarından biri olan Muhlis

Sabahattin eserleriyle olduğu kadar kişiliği ile de ün yapmıştı mukakkak ki.

Genç yaşında yakalandığı verem hastalığını uzun yıllar çekmiş ve so­ nunda bu hastalıktan 1947 yılında Heybeliada Sanatoryomu'nda hayata gözlerini yumduğunda arkasında bir çok sahne eserleriyle birlikte sayısız besteler bırakmıştı. Ve Türk musiki­ sinde de başlı başına ve nev’i şahına münhasır bir çığır açmıştı.

Operet bestekârlığında da büyük ba­ şarı sağlayan Muhlis Sabahattin Ezgi pek çok şarkı ve türkü bestelemişti. Eserlerinin çoğu Fikriye Hanım ta­ rafından plâğa okunmuş, bu plâklar da zamanın ölçülerine göre satış re­ korları kırmıştı.

BEĞENİLEN ESERLERİ

Muhlis Sabahattin Ezgi’in Türk mu­ sikisinde en beğenilen eserlerinden bazıları şunlardır:

Nihavent makamında bestelediği

«Dün gece saz meclisine neden geç geldin», Hıcarkâr şarkısı «Bahar gel­

di, gül açıldı, aşka geldi bülbül şim­ di», Acemaşiran makamında bestele­ diği şarkı «Bir yeşil gözlü kız gördüm

Bursa’da», Nihavent şarkısı «Üç yıl

beni sevdanın ipek saçları sardı.»,

Kürdilihicazkâr şarkısı «Titriyorken

dudaklarımda adın» ve nihayet uzun yıllardarrberi dillerden düşmeyen şarkılarının en ünlüsü; «Hatırla ey

peri, o mes'ut geceyi/Çamların al­ tında verdiğin buseyi/Beni mecnun ettin, sen de olasın/Aşkımı inkâr e- dersen Allahtan bulasın..»

Unutulmaz operetleri: Çâresaz, Züh-

re, Gül Fatma, Asaletmeab, Aşk Mek­ tebi, Muteber Paşa, Kerem ile Aslı, Yerden göğe, Ayşe...

Müzikal piyesleri: Büyük ateş. Aşk

Ölmez, Şatırzâde, Zehra, Monbey, Anam Kayseri, Kadınların beğendiği, Muhasebeci Mutedil Efendi...

Revüleri: Hilâliahmer Çiçeği, Çingene

Aşkı...

Büyük bestekârın kızkardeşi Neveser

Kökdeş de Türk musikisinde ağabe­ yinin etkisi altındaki besteleriyle ayrı bir üne sahrp olmuştu. Neveser Ha- nım’ın Sevmek seni bir suç ise, affet

günahımı ey sevgili» diye başlayan rast şarkısı bithassa ün yapmıştır. 10 Şubat 1947 günü hayata gözlerini yuman Muhlis Sabahattin Ezgi,, Zin- oirlikuyu Asri Mezarlığı'nda toprağa verilmişti.

Adı, unutulmaz musikisiyle yaşamaya devam etmektedir...

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

“Çocukluk: Yitik Cennet” adlı çalışma ise Yaşar Ke­ m al’in Kimsecik üçlemesini oluşturan Yağmurcuk Kuşu, Kale Kapısı ve Kanın Sesi adlı yapıtlarına ya­

Hastanın Giemsa ile boyanmış kemik iliği yaymasında leishmania amastigotlarının görülmesi ve Leishmania IgG ELISA ve Formol Gel testinin pozitif olmasıyla visceral

Teacher candidates’ perceptions of standards in an education program at a university in Turkey [Article@Türkiye’deki Bir Üniversitede Öğretmen Adaylarının Eğitim

1994’te kemikten elde edilen mtDNA’nın yaklaşık 400 baz çiftlik bir ön dizi analizini yapan araştırmacılar, K1 soyu olarak anılan ve ortak bir atadan gelen bir DNA

Dolm abahçe Sarayı’nm an a giriş kapısı­ nın önünde, Timur Selçuk yönetimindeki orkestra ve ko­ ro eşliğinde Safiye A y la ’dan sonra, Erol Evgin, Hazal ve

Rousseau’nun politik alanda dile getirdiği görüşlerin muğlak ve kapalı yönleri bulunmaktadır. Özellikle yapıtlarında kendi döneminde bulunan düşünürlere ve

As for the political side of the issue, the Justice and Development Party (the Ak Party) governments, which bolstered the paradigm shift of the refugee regime from a Euro-centric

Ona göre, dil, din gibi faktörlerin etnik kimliğin korunmasındaki rolünü vurgulamak yerine siyasal güç, ekonomik çıkar ve sosyal statü için rekabete girmiş