(25-30 EKIM 1968)*
~ SMAIL SOYSAL Em. Büyükelçi GIRI~~
Fransa'n~n büyük devlet adam~~ de Gaulle 1968 Ekim ay~~ sonlar~ nda Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulunmu~tur. Böyle bir ~ey tarihte ilk kez oluyordu. Görünü~te bu, Türkiye Cumhurba~kan~~ Cevdet Sunay'~n bir y~l önce Fransa'ya yapt~~~~ ziyaretin kar~~l~~~~ idi. Ama, ayn~~ zamanda, be~yüz y~ll~ k Türk-Frans~z ili~kilerinin çerçevesi içinde, 1867'de Sultan Abdülaziz' in Fransa'y~~ ziyaretinin, geç de olsa, bir iadesi say~labilirdi.
Olay~ n üzerinden henüz 19 y~l geçmi~~ olmas~na kar~~n, onun Tarih Kurumumuzda bir Konferans konusu yap~lmas~~ do~ru muydu? Kan~ mca do~ru idi, çünkü yüzy~l~ m~z~n büyük devlet adamlar~ndan biri olan de Gaulle'ün Atatürk Türkiye'sinin gelece~ine olan inanc~, Türk-Frans~z ili~kilerine verdi~i önem ve gelecekteki i~birli~i için getirdi~i mesaj bir an önce de~erlendirilmeliydi.
Böyle bir de~erlendirme için ku~kusuz ziyaret s~ras~nda yap~lan aç~klamalar, ortak bildiri, Türk, Frans~z ve yabanc~~ bas~n~ nda yorumlar her zaman kolayl~kla bulanabilecek kaynaklard~. Ancak ben, o dönemde D~~i~lerinin bir mensubu olmak itibariyle, dosyalar~~ okumak ve görü~melere kat~ lan meslekta~lar~ mla konu~mak, onlar~ n dü~üncelerini ö~renmek f~rsat~ n~~ da buldum.
Türk-Frans~z ili~kilerinin temelini, ara s~ra görülen sars~nt~lar ne olursa olsun, iki ülkenin jeopolitik konumlar~, de~i~meyen ortak ç~ karlar~, hemen hemen her alanda geni~~ bir i~birli~i potansiyeli olu~turmaktad~r. Ayr~ca, bunun gerisinde bir dostluk gelene~i vard~r. Bu mütevazi incelemenin, de Gaulle'ün ba~latmak istedi~i, ancak olaylar ya da bizim tereddütlerimiz yüzünden gerçekle~meyen, gerçekle~emedi~i içindir ki, 1973-84 döneminde bir bunal~m içine giren Türk-Frans~z ili~kilerinin nesnel biçimde ele al~ nmas~na yard~ mc~~ olaca~~na inan~yorum.
950
~ SMAIL SOYSAL
DE GAULLE'ÜN YA~AM ÖYKÜSÜ
Charles de Gaulle 189o'da Lille de do~mu~tur. Soylu, dine ba~l~, milliyetçi ve okumu~~ bir ailenin çocu~udur 1. ~~ 9 o'da ünlü Saint-Cyr Harp Okulundan subay olarak ç~k~ nca Albay Petain (daha sonra Mare~al)'in emrine verilmi~tir. 1914-18 sava~~ nda üç kez yaralanm~~t~ r. 192 ~~ 'de Harp Okulunda askeri tarih hocal~~~~ yapm~~, sonra çe~itli görevlerde bulunmu~tur. ~kinci Dünya Sava~~~ ba~lad~~~ nda albayd~ r. Ordunun modernizasyonu, özellikle z~rhl~~ araçlar~ n önemi üzerinde incelemeler yapm~~, giri~imlerde bulunmu~tur.
1940 May~s~~ ba~lar~ nda Almanya'n~ n Fransa'ya sald~ rd~~~~ s~rada, de Gaulle henüz kurulabilen z~rhl~~ tümenlerden birinin ba~~na getirilmi~tir. Almanlar her taraftan h~zla ilerledi~i bir zamanda o kendi kesiminde kar~~~ hücuma geçmi~tir. Ama Frans~z ordusu çok geçmeden çökecektir. Bu arada de Gaulle tu~genaralli~e yükseltilmi~~ ve 5 Haziran'da Paul Reynaud kabinesinde Savunma Bakanl~~~~ müste~arl~~~na getirilmi~tir. Hükümetinin emriyle, ~ ngiltere ile birlik kurulmas~~ konusunda Churchill'~ n önerisi do~rultusunda Londra'da temaslar yapm~~t~r. Ancak, Reynaud kabinesi çekilmek zorunda kal~p yerini mütareke yanl~s~~ Mare~al Petain'e b~rakaca~~~ s~rada uçakla 17 Haziranda, art~k dönmemek üzere, Londra'ya geçmi~tir. Çünkü o d~~ar~dan bir kurtulu~~ sava~~~ ba~latma~a karar vermi~~ bulunuyordu.
18 Haziran'da BBC'den tarihe "18 Haziran ça~r~s~" olarak geçen direni~~ ça~r~s~n~~ yapm~~t~. Böylece özgür Fransa (France Libre) eylemi ba~lam~~t~ r. Almanlarla mütarekeyi imzalayan Mare~al Petain Londra'daki bu yi~it general için: "kadir~inas Fransa bir gün ona ba~vuracakt~r" diyecektir. Churchill de, zor bir adam olarak gördü~ü de Gaulle için an~lar~ nda "i~te Fransa'ya lider olacak adam" diye dü~ündü~ünü yazacakt~ r.
1943 May~s~nda Cezayir'de Milli Kurtulu~~ Komitesini kuran de Gaulle Fransa kurtar~l~nca 25 A~ustos 1944'de Paris'e girmi~, Komiteyi 1944 Kas~m~nda Geçici hükümet durumuna getirmi~ti. Bu hükümetin ba~~nda 1,5 y~l kalan de Gaulle, parti oyunlar~ndan usanarak, 1946 y~l~~ ba~~nda çekilip, ertesi y~l Frans~z Halk~~ Toplulu~u (Rassemblement du Peuple Français) partisini kurmu~tu. De Gaulle bu dönemde ba~~ms~zl~k ve milli birlik temalar~ n~~ kullanacak, ama siyasal bir görev almayacakt~ r. Partisi
De Gaulle'ün ya~am öyküsü, dü~ünceleri, siyasal çal~~malar~~ ve kitaplar~~ vb. konusunda bkz. "De Gaule", Collection Genies et Realites, Hachette, Paris 1973.
1951 seçimlerinde ço~unlu~u sa~layamay~nca, kimi taraftarlar~~ ayr~lacak, o da siyaset sahnesini terkedecektir.
Cezayir'de 1954'de ba~layan Kurtulu~~ Hareketi 1958'de Fransa'da tehlikeli bir bunal~m yarat~nca Cumhurba~kan~~ Coty onu hükümeti kurmakla görevlendirmi~ti. De Gaulle 1959 Eylülünde ba~kanl~k sistemine dayanan bir anayasay~~ halk oylamas~yla kabul ettirerek V. Cumhuriyeti kurmu~, kendisi de ilk Cumhurba~kan~~ seçilmi~ti. ~~ 959-62 dönemde Cezayir uyu~mazl~~~n~~ çözüme kavu~turan de Gaulle, daha sonra tüm sömürgelerin özgürlü~ü hareketini (decolonisaton) ba~latacakt~r.
De Gaule Sava~~ y~llar~ndan beri uluslararas~~ alanda Fransa'n~ n Anglo-saksonlar önündeki e~itsizli~ine raz~~ olmayarak, Bat~n~n büyük devletlerden biri oldu~unu kan~tlamak istemi~tir. Sovyetler Birli~inin Baur tehdit etti~ini bildi~i için NATO'yu benimser. Ama ona ABD'nin egemen oldu~u inanc~yla, Fransa'n~ n kaderinin ba~kas~ n~n iradesine bak~lmayaca~~n~~ aç~klamaktan geri durmaz. 1958'de Atom silahlar~~ konusunda ABD ve ~ ngiltere ile üçlü bir i~birli~i sistemi önerir, ama sonuç alamaz. Bu arada Fransa'n~n silah sanayiini h~zla geli~tirir ve 1959'da nükleer silahlara dayanan bir vurucu güç (force de frappe) olu~turur. 1966 y~l~nda da Fransa'y~~ NATO'nun askeri kanad~ ndan ç~kar~ r. Art~ k Sovyetler Birli~i ile Anglo-Saksonlar aras~ nda Fransa'y~~ bir denge unsuru gibi gösterir ve Do~u-Bat~~ ili~kilerinde bir yumu~ama (detente) politikas~~ gütme~e ba~lar. Hatta, Brejnev'in 1968'de Çekoslavakya'y~~ istilâ etmesi bile onu bu yolundan cayd~rmaz. Ortado~u politikas~ nda Araplara anlay~~~ gösterir. Nitekim, 1967'de ~srail'in Araplara sald~r~s~na kar~~~ ç~karak, ~srail'in sald~rgan ve hükmedici (dominateur) oldu~unu söyler. Ayn~~ y~l Kanada'y~~ ziyaretinde Frans~zca konu~an Kanadal~lan adeta aynl~~a özendirerek "ya~as~n özgür Quebec" (Vive le Quebec libre) demesi Kanada hükümetini k~zd~r~r ve Anglo-Sakson dünyas~nda geni~~ tepkiler uyand~r~r. Ancak onun bu ç~k~~~~ sonuç vermiyecektir.
1965'de Cumhurba~kanl~~~~ seçimlerini ancak ikinci turda kazanan de Gaulle'e kar~~~ sol muhalefet de yava~~ yava~~ güçlenme~e ba~lam~~t~r. Artan grevler ve 1968 May~s~nda geni~~ ö~renci hareketleri onu sarsacakt~r. Ertesi y~l Yörel Yönetim ve Senato reformu konusunda bir halk oylamas~nda ço~unlu~u sa~layamay~nca 28 Nisan 1969'da çekilir, kö~küne kapan~r, an~lar~n~~ tamamlar ve ertesi y~l 8o ya~~nda ölür 2.
2 De Gaulle 1924-1938 döneminde askeri konularda dört kitap ve Fransa'n~n kurtulu~undan sonra da, iki dizi içinde, an~lar~n~~ yazm~~t~r.
952 ~SMAIL SOYSAL
De Gaulle y~lmaz bir mücadeleci, iyi bir yazar ve sa~lam bir ahlak sahibi idi. Dü~ünce ve karar~nda ödün vermezdi. Disipline son denli ba~l~yd~. Ciddi demokrasiye inanarak me~ruiyetten ayr~lmad~. 194.6'da ya da 1969'da çekilmesi bunu göstermi~ti. Onun istedi~i geni~~ yetkili bir ba~kan~n liderli~inde düzenli bir Cumhuriyetti. Onu gerçekle~tirdi ve ba~~ nda ii y~l bulundu. Bu rejim ve onun ba~latt~~~~ ba~~ms~z d~~~ politika bugün de sürmektedir.
ZIYARET ÖNCESINDE TÜRKIYE VE FRANSA
Türkiye'de 1965 Ekiminde yap~lan seçimleri Adalet Partisi kazanm~~, Parlamentoda salt ço~unlu~u elde etmi~tir. Ba~bakan Demirel, D~~i~leri Bakan~~ Ça~layangirdir. 1966 Mart'~nda Cevdet Sunay Cumhurba~kan~~ seçilmi~tir.
D~~~ politikada en önemli konu K~br~s sorunudur. K~br~s Rumlann~n Türklere sald~r~lar~~ üzerine ~~ 964'de Türkiye K~br~s'a müdahaleyi dü~ünürken, ABD Ba~kan~~ Johnson'~n o zamanki Ba~bakan Inönü'ye yapt~~~~ uyar~~ Türkiye'de derin tepkiler uyand~rm~~t~r. Geni~~ ölçüde ABD'ye dayanan bir politika ele~tirilmi~tir. Bu durumda Türkiye Sovyetler Birli~i ile ili~kilerini geli~tirme~e ba~lam~~t~r. General de Gaulle'ün ba~~ms~z d~~~ politikas~~ da kamuoyunda ilgi uyand~rmaktad~r. Ayr~ca onun Kanada'da az~nl~kta olan Frans~z kökenlilere özgürlük ça~r~s~~ K~br~s Türklerinin durumunu an~msatt~~~~ için Türkiye'de yank~lar yapm~~t~r. Ancak, Türkiye, NATO'ya s~k~~ s~k~ya ba~l~~ bir devlettir. Ba~~ms~z bir d~~~ politika için Fransa gibi olanaklara sahip de~ildir. ABD'nin askeri ve ekonomik deste~inden vazgeçemez. Hatta Fransa'n~n ~~ 966'da NATO'nun askeri kanad~ndan ayr~lmas~ndan, Bat~~ dayan~~mas~~ bak~m~ndan, kayg~~ duymu~tur.
De Gaulle Fransa's~~ Türkiye ile ili~kilere önem veriyordu. 1963 Temmuzunda Ba~bakan Pompidou, D~~i~leri Bakan~~ Couve de Murville ile birlikte, Türkiye'yi ziyareti s~ras~nda ekonomik alanda Türkiye'nin Fransa'ya güvenebilece~i belli olmu~tu. Ayn~~ y~l 12 Eylülde Türkiye
Avrupa Ekonomik Toplulu~u ile Ortakl~k Anla~mas~n~~ Ankara'da imzalad~~~~ zaman Couve de Murville bizzat haz~r bulunmu~tu. 196o'll y~llarda Türk-Frans~z ticareti artm~~~ (Türk d~~~ ticaretin % 6-7'si), Fransa'dan sermaye ve teknoloji transferi ba~lam~~t~. Ayr~ca Fransa OECD konsorsiyumu çerçevesinde Türkiye'ye parasal kolayl~klar gösteriyordu. Kültür ili~kileri de geli~iyordu. Öte yandan, Fransa K~br~s sorununda Türkiye ile Yunanistan kar~~s~nda e~it uzakl~kta bir politika güdüyordu.
De Gaulle daha 1958'de ba~bakan iken Türkiye Büyükelçisi Feridun Cemal Erkin'e, "Türkiye'nin Ortado~uda, öbür ülkelerden farkl~~ olarak
tam anlamda tek devlet oldu~unu" söylemi~ti. 1965 y~l~nda güven mektubunu sunma~a gelen Büyükelçi Nam~k Yolga'ya da, uzun bir geçmi~i olan Frans~z-Türk dostlu~undan sözettikten sonra, Türkiye'nin dünya bar~~~~ için vazgeçilmez bir unsur oldu~unu, iki ülkenin ili~kilerinin eskisinden daha çok geli~mesini umut etti~ini bildirmi~ti 3. De Gaulle'ün Atatürk'e olan hayranl~~~~ da ötedenberi biliniyordu. Bunu Türkiye'yi ziyareti s~ras~nda aç~kça gösterecekti.
GEZININ HAZIRLI~I, PROGRAMI VE DEMEÇLER De Gaulle d~~~ ülkelere yapt~~~~ gezilerin düzehine,.protokol kurallar~ na, yapaca~~~ konu~malara, bas~ndaki yank~lar~na, k~sacas~~ gezilerin parlak geçmesine özen gösterirdi. O nedenle, Türkiye gezisinin haz~rlanmas~ nda Paris'teki Türkiye Büyükelçisi Hasan I~~k ile Ankara'daki Fransa Büyükelçisi Baron de Juniac büyük titizlik göstermi~ti. Ayr~ca o s~rada Quai d'Orsay'in Enformasyon Dairesi Direktörü Roger Vaurs-ki 973'de Ankara Büyükelçisi olacakt~-Frans~z ve dünya bas~n~n Türkiye ziyaretine ilgisini art~rmas~n~~ bilmi~ti. Bu arada, de Gaulle Paris'te Prof. Melikoff ve Bacque-Grammond gibi tan~nm~~~ türkologlar~~ ça~~r~p onlardan Türkçe, Türk tarihi, Türklerin psikolojisi vb. üzerinde bilgi ve görü~~ alm~~t~.
Türk hükümeti Cevdet Sunay'~n 27-30 Haziran 1967'de Fransa'ya yapt~~~~ ziyaretin bir an önce iadesini bekliyordu. Sunay, 9 Ekim 1967'de AET Ortakl~k Konseyinin VI. toplant~s~~ için Türkiye'ye gelen Topluluk temsilcilerini kabul etti~i s~rada, Fransa'n~n Devlet Bakan~~ Mettecourt'a konuyu aç~ nca, muhatab~, de Gaulle'ün bu ziyareti yapmak istedi~ini bildi~ini, Paris'e dönünce Türkiye'nin dile~ini kendisine iletece~ini söylemi~ti. De Gaulle yeni y~l (1968) vesiylesiyle Elysee Saray~nda yapt~~~~ resepsiyonda o zamanki Türkiye Büyükelçisi Vergin'e, Sunay'~n ziyaretinin an~s~ndan sözedince, Büyükelçimiz de "Ekselans~n~z~~ bu y~l Türkiye'de a~~rlamaktan onur duyaca~~z" demi~ti. De Gaulle, "Evet, K~br~s sorunu da var, bir az sonra gene görü~ürüz" kar~~l~~~n~~ vermi~ti. Bir az sonra salonda Büyükelçimizi bulduran de Gaulle, ona "Türkiye'ye mutlaka gidece~im, bu benim büyük emelimdir. Cumhurba~kan~n~za sayg~~ ve selâmlar~m~~ iletin" demeyi unutmam~~ t~. Vergin az sonra hemen orada bu haberi D~~i~leri Bakan~~ Couve de Murville'e iletmi~, o da ziyaretin 1968'in ikinci yar~s~ nda olabilece~ini umdu~unu söylemi~ti.
3 ~smail Soysal'~n "L'Empire Ottoman, la Republique de Turquie et la France" adl~~ eserde ç~kan "Les Relations Politiques Turco-Françaises: 1921-1985" adl~~ makalesi, s. 587-698, Edition ~S~S, Istanbul-Paris, 1986.
954 ~SMAIL SOYSAL
De Gaulle'ün sonbaharda gelmesi kesinlik kazan~nca, Türk hükümeti bunun Cumhuriyet Bayram~~ s~ras~nda olmas~n~~ önermi~, Paris de bu öneriyi kabul etmi~ti. Bunun üzerine, de Gaulle'ün e~iyle birlikte 25-30 Ekim ~~ 968'de Türkiye'yi resmen ziyaret edece~i ~~ 7 Eylülde bas~nda aç~klanm~~t~. Program haz~rl~~~, güvenlik i~leri vb. için Fransa'dan Protokol ~efi Bernard Duran ba~kanl~~~nda bir heyet Cumhurba~kanl~~~n~n özel uça~~~ ile 13 Eylülde Ankara'ya gelmi~ti. Türk tarafi programa Ankara ve Istanbul'dan ba~ka, Bursa ve Izmir'in de konulmas~n~~ önermi~, Istanbul'da Galatasaray Lisesinin kurulu~unun 'o°. y~ldönümünde, de Gaulle'ün kat~laca~~~ bir tören yap~labilece~ini belirtmi~ti. Ancak, Bursa ve Izmir için yeterince zaman olmayaca~~~ anla~~lacakt~. Program üzerindeki temaslar tamamla-n~nca uygulama için D~~i~leri Genel Sekreteri Zeki Kuneralp ba~kanl~~~nda Bakanl~klararas~~ bir komisyon ziyaret haz~rl~klar~na koyulmu~tu. Bu arada, Türk Ansiklopedisinin 128. fasikülü "Fransa"ya ayr~l~p yay~mlanm~~, PTT de "de Gaulle" hat~ra pulu ç~karm~~t~.
Fransa Devlet Ba~kan~~ ve e~ine, yeni D~~i~leri Bakan~~ Michel Debr€'den ba~ka, Cumhurba~kanl~~~~ Genel Sekreteri Bernard Tricot, D~~i~leri Bakan~~ Özel Kalem Müdürü J.Y. Haberer, Avrupa Dairesi Genel Müdürü J. Tine, Enformasyon Dairesi Genel Müdürü R. Vaurs, Cumhurba~kanl~~~~ Dip-lomatik Dan~~man~~ R. Saint-Ugier ve Cumhurba~kanl~~~nda Büyükelçilik Müste~ar~~ P.L. Blanc e~lik ediyordu. Bu resmi heyet içinde Ankara Büyükelçi Baron de Juniac, Bakandan sonra yer al~yordu. Cevdet Sunay ba~kanl~~~ndaki Türk Heyetine Ba~bakan Süleyman Demirel, D~~i~leri Bakan~~ Ihsan Sabri Ça~layangil, Paris Büyükelçisi Hasan I~~k, Genel Sekreteri Zeki Kuneralp, Bakanl~k Müste~ar~~ Sadi Eldem ve D~~i~lerinde yüksek memurlardan daha birkaç ki~i dahil bulunuyordu. Resmi görü~-meler bu heyetler aras~nda geçecekti.
Ziyaret arifesinde Cumhurba~kan~~ Sunay'~n Türk-Frans~z dostlu~un-dan sözeden bir mesaj~, 25 Ekimde de Ba~bakan Demirel'in Türkiye'nin politikas~n~~ anlatan bir konu~mas~~ Frans~z televizyonunda yay~nlanm~~t~. Ayr~ca Hasan I~~k Türkiye Radyosunda bir konu~ma yapm~~t~.
De Gaulle, e~i ve beraberindekileri getiren özel uçak 25 Ekim Cuma günü saat ~~ 4'de Esenbo~a hava alan~na inmi~, konuk Cumhurba~kan~~ ve e~i Sunay, Demirel, Ça~layangil ve e~leri, öbür resmi ki~ilerce kar~~lanm~~t~. Hava alan~nda, Sunay'~n ünlü konu~unu selâmlayan demecine verdi~i kar~~l~kta de Gaulle, Türkiye'nin ça~da~la~ma çabalar~n~~ izlediklerini, Türkiye'nin önemini ve Türklerin de~erini bildiklerini, Frans~z-Türk i~birli~ini daha çok s~k~la~t~rmak gerekti~ini, iki tarafin politikalar~n~~
yakla~t~rma~a haz~r olduklar~ n~~ belirtmi~~ ve sözlerini Türkçe olarak "ulu ve yi~it Türk halk~ na bütün kalbimle Fransa'n~n selâmlar~m sunar~m" diye bitirmi~ti 4.
Esenbo~a'dan Ankara'ya yönelen kortaj ulus meydan~na gelince, halk üstü aç~k otomobil içinde asker üniformal~~ de Gaulle'ü candan alk~~lay~p ‘`ya~a, varol de Gaulle" diye ba~~rmca, duygulanan de Gaulle beklenmedik bir jestle otomobilden inmi~~ ve halk~n ellerini s~kmaya ba~lam~~t~. Bu da güvenlik görevlilerini ~a~~rtm~~~ ve telâ~a kapt~rm~~t~.
De Gaulle, Çankaya'da konuk kö~küne yerle~tikten sonra program gere~ince An~ tkabir'e bir çiçek buketi koymu~~ ve Özel Deftere ~unlar~~ yazm~~ t~: "Insan için ~an ve ~ereflerin en büyü~ü milletini yeni bir hayata kavu~turmakt~r. I~te Atatürk bunu yapm~~t~r" (De toutes les gloires Atatürk a atteint la plus grande celle de renouveau national).
O gece Sunay'~n, de Gaulle onuruna Çankaya'da verdi~i ~~ oo ki~ilik resmi yemekte kar~~l~kl~~ demeçler okunmu~~ ve ertesi sabah (26 Ekim saat 9.30-12.30) Çankaya'ya da resmi görü~melerin birincisi yap~lm~~t~. O gün Demirel'in verdi~i ö~le yeme~inde gene kar~~l~kl~~ demeçler okunmu~tu. Muhalefet lideri Inönü'nün de davetli bulundu~u bu yemekte, de Gaulle, kendi demecinde onu özellikle selâmlam~~t~.
Ö~leden sonra, de Gaulle Istanbul'a gitmi~ti. Istanbul'da o ak~am D~~i~leri Bakan~~ Ça~layangil, de Gaulle'ün kald~~~~ ~ale kö~künde konuk Cumhurba~kan~~ onuruna bir ak~am yeme~i vermi~ti.
27 Ekim Pazar sabah~, de Gaulle Sain-Louis kilisesinde bir ayine kat~lm~~, sonra Beyo~lu'ndaki Fransa Saray~nda (eski Büyükelçilik) Frans~z kolonisini kabul etmi~ti. Saat 11.30 da Galatasaray Lisesine gelen Cumhurba~kan~~ orada verdi~i demeçte, Osmanl~~ tarihi, bilim ve edebiyat~ndan sözetmi~, 19. ve 20. yüzy~lda Bat~~ uygarl~~~~ ilerleyince Türklerin Fransa ile kültür ili~kisini geli~tirdi~ini, bu arada ünlü Galatasaray Lisesinin aç~ld~~~n~, daha sonra Atatürk'ün dehas~~ sayesinde bugünkü milli devletin kuruldu~unu belirtmi~ti. Onun "hayatta en büyük yol gösterici bilimdir" sözünü de an~msatan Cumhurba~kan~, Türk-Frans~z kültür ili~kilerinin daha da geli~ece~ine inand~~~n~~ söylemi~ti.
De Gaulle ö~le üzeri Dolmabahçe Saray~~ önünde duran Savarona yatryla bo'~aziçinde bir geziye ç~kmadan önce, Atatürk'ün hayata gözlerini yumdu~u bu saraydaki Özel Deftere ~unlar~~ yazm~~t~: "Atatürk art~k
4 Ziyaret vesilesiyle verilen demeçler ve öbür resmi belgelerin Türkçe ve Frans~zca
956 ISMAIL SOYSAL
ölebilirdi, çünkü ~~~klar parl~yor, çünkü me~ale yan~yor, çünkü ülke ilerliyordu" (Atatürk pouvait mourir, puisque la lumi&e brillait, puisque la flamme brulait, puisque le pays tait en marche). Gece Ba~bakan Demirel de Gaule onuruna Dolmabahçe saray~nda 700 ki~ilik bir yemek vermi~ti.
28 Ekim Pazartesi sabah~~ de Gaulle Topkap~~ Saray~, Ayasofya ve Sultanahmet Camiini gezmi~~ ve ö~leye do~ru uçakla Ankara'ya dönmü~tü. Ö~leden sonra Ankara'daki yabanc~~ diplomatik misyon ~eflerini kabul etmi~ti. Daha sonra de Gaulle ve Frans~z heyetiyle Türk heyeti aras~nda Çankaya'da resmi görü~melerin ikincisi yap~lm~~t~. Bu görü~melerden önce iki D~~i~leri Bakan~~ Türk-Frans~z ikili ili~kilerini gözden geçirmi~~ ve haz~rlanan Teknik ve Bilimsel ~~birli~i Anla~mas~n~~ imzaya haz~r hale getirmi~ti.
29 Ekim Sal~~ günü yani Türkiye Cumhuriyet Bayram~~ sabah~, de
Gaulle Fransa Büyükelçili~inde Frans~z kolonosini kabul ettikten sonra, I .00'de Cumhurba~kan~~ Sunay'l kutlamaya gitmi~~ ve ~~ 4.00'de ba~layan geçit resminde haz~r bulunmu~tu. Bayram vesilesiyle, o ak~am Türk radyolanna bir demeç vererek, Atatürk'ün ö~ütlerine sad~k kalan Türkiye'nin ilerlemekte oldu~unu ve ça~da~~ devletler aras~nda yer ald~~~n~~ belirtmi~ti. Ayr~ca kendisine gösterilen konukseverli~e te~ekkür edip sözlerini Türkçe olarak "ya~asin Türkiye" diyerek bitirmi~ti. Saat 19.45'de Genelkurmay Ba~kan~n~n resepsiyonuna gitmi~~ ve gece Opera'da onuruna verilen opera ve baleyi seyretmi~ti.
30 Ekim Per~embe günü sabah~~ kendisine Ankara'n~n alt~n anahtar~~ verilen de Gaulle 13.3o'da Esenbo~a'dan merasimle u~urlanm~~t~. Uça~~~ Ankara üzerinde süzülürken gözlerini An~tkabir'e çeviren de Gaulle, yan~ndakilere Atatürk'ten ve Türklerden ~öyle sözediyordu: "Bir büyük devlet adam~n~n ölümünden sonra bile ülkesinde ne denli etkili olabilece~ini siz de gördünüz. Türkler ulusal ba~~ms~zl~k duygusuna sahip bir büyük ulustur (Vous avez vu vous-m6ne l'influence exerce par un grand homme
d'Etat sur son pays, rn&r~e apr6 sa mort). Onun bu sözlerini 1974'de D~~i~leri Bakanl~~~~ Genel Müdürü bulundu~um zaman bana yazd~ran eski Büyükelçi Roger Vaurs, ~u izlemini de belirtmi~ti. "O, bu sözleriyle Fransa için yapt~klar~n~n Atatürk'ünkiler gibi kal~c~~ oldu~una inanc~n~~ da dile getirmek istiyordu".
GÖRÜ~MELER
De Gaulle'ün Türkiye'ye geni~~ kapsaml~~ bir öneri, daha do~rusu bir mesaj getirdi~i daha Ankara'ya geldi~i gün Esenbo~a hava alan~nda söyledi~i sözlerden anla~~lm~~t~. K~br~s sorununda da çok gerçekçi bir
yakla~~mla Türkiye'nin tezini destekleyici bir tutum içinde idi. Ayr~ca, ikili ekonomik ve kültürel ili~kilerinin en geni~~ bir biçimde geli~tirilmesini istiyordu.
~imdi çe~itli konular~, verilen demeçler ve görü~melerde her iki taraf~ n ileri sürdükleri dü~ünceler ~~~~~ nda, gözden geçirebiliriz.
I. Uluslararas~~ ili~kiler:
25 Ekim gecesi Cankaya'daki yemekte Sunay, Do~u-Bat~~ ili~kilerinde siyasal yuma~ama (detente) sürecine Bat~l~lar içinde Türkiye'nin de kat~ld~~~n~, ancak bir kaç ay önce Çekoslavakya'n~ n Sovyetlerce i~gali gözönünde tutuldu~unda bu alanda iyimserli~e kap~lman~ n erken oldu~unu belirtmi~ti. De Gaulle, Çekoslavakya olaylar~ na hiç de~inmeden, ~unlar~~ söylemi~ti. "Ku~kusuz içinde bulunduklar~~ farkl~~ co~rafi, stratejik ve ekonomik ko~ullar nedeniyle, ülkelerimiz ba~l~~ bulunduklar~~ ittifaklara (NATO'yu dü~ünüyor) de~i~ik anlamlar verebilirler. Ancak, her ~eyin üstünde kendilerinin sahibi kalmak ve bütün öbür devletlerle kendileri için yararl~~ ili~kiler yürütmek isterler. Biz Frans~zlar~ n iki hegemonya (Sovyetler Birli~i ve ABD'i kasddediyor) etrafinda bugün Avrupa'y~~ bölen ve Ortado~u ülkelerine kadar yay~lan iki blok sistemi konusunda kayg~lar~m~z var. Biz Do~u-Bat~~ ili~iklerinde yumu~ama, anla~ma ve uluslararas~~ i~birli~i (detente, entente et cooperation internationale) yanl~s~y~z. Türkiye'nin de bizim gibi yumu~ama, anla~ma ve i~birli~i arzu etti~ini san~yoruz. Daha eski dönemlerde sizin Sultanlar~n~z ile bizim Hükümdarlar~m~z~n, Kanuni Süleyman ile ~~ François'nun, Selim ile Napolyon'un Abdülaziz ile 3. Napolyon'un yapm~~~ olduklar~~ gibi ve Fransa'n~n 192 'de Ankara hükü-metini, onun s~k~nt~l~~ bir an~nda tan~d~~~~ gibi, ~imdi de her iki ülkenin siyasetlerini birbirine uydurmalar~~ için ortada gerekli her ~ey bulunmakta de~il midir?" De Gaulle, Ankara'daki bu bulu~mada böyle bir yakla~man~n düzenlenebilece~ini de ayr~ca belirtmi~ti.
Ertesi gün yap~lan ilk resmi görü~melerde Sunay, Türkiye'nin bar~~~ ve dayan~~ma yanl~s~~ oldu~unu, savunma ittifaklar~n~~ bugün için kaç~ n~lmaz gördü~ünü, ancak zümreci bir anlay~~tan uzak durdu~unu, Fransa-Almanya yakla~mas~n~n, Avrupa güvenli~i bak~m~ndan Türkiye'ye huzur verdi~ini aç~klam~~t~. De Gaulle'ün verdi~i yan~t ~öyle özetlenebilir: Türk görü~ü Fransa'n~nkine yak~n. Fark Co~rafya'dan geliyor. Sovyetler Birli~i peykileriyle birlikte güçlü bir ulaslararas~~ örgüt kurmu~tur. Yaratt~~~~ tehdit bugün de sürüyor. Buna kar~~~ kurulan NATO'da egemen güç Amerika BD. dir. Frans~zlar Amerikal~lara dostluk duyuyor, ama NATO'da onlara ba~~ml~~ olmak istemiyor. Biz bugün iki blok aras~ndaki tehdit dengesinin
958 ~~ SMA~ L SOYSAL
çat~~maya dönü~mesini önlemek, yuma~ama ve anla~ma yaratmak isti-yoruz. Bu politikam~z Do~uda da etkilerini gösterdi. Çekoslovakya'ya Sovyet silâhl~~ müdahalesini k~n~yoruz. Böyle bir hareket kabul edilemez niteliktedir. Bu, Do~u blokunun sars~lmaya ba~lad~~~n~~ gösteriyor. Ancak, Sovyet hareketinin temelinde stratejik nedenler yat~yor. Böyle davran~~~nda Çin'i de hesaba katt~~~~ görü~ündeyiz. Yani Sovyetler Birli~i, do~uda Çin'in yaratt~~~~ bir kayg~~ varken, Bat~~ kar~~s~nda Çekoslovakya'y~~ elden kaç~ rmay~p güvenceli durumunu korumak istemi~tir. Türkiye'nin güvenlik konular~nda kendi karar~n~~ kendi vermesi do~ald~r. Çok müteyakk~z olman~z~ n nedenleri bulundu~unu teslim ediyoruz. Türkiye'nin NATO içinde Fransa'n~n sahip oldu~u hareket özgürlü~ünün ayn~s~na sahip olmad~~~n~~ da anl~yoruz. Ancak siz NATO içinde milli ki~ili~inizi koruyabilirsiniz. Uygun gördü~ünüz ölçüde Do~u kar~~s~ nda "detente" politikas~~ gütmenizi -ki ~imdiden buna ba~lad~n~z- dileriz. Almanlar~n self determination hakk~~ sakl~~ olmak ko~ulu ile, bugünkü bölünmü~~ durumu ve s~n~rlar~~ böylece kalmak zorundad~r. Hele Sovyetler Birli~i, do~usunda Çin'in yaratt~~~ kayg~~ varken, birle~mi~~ ve güçlü bir Almanya'y~~ kabul edemez.
Daha sonra söz alan Demirel, "Türkiye'nin Atatürk'ten beri Bat~~ toplulu~unun bir üyesi oldu~unu, ülkenin nazik bir konumu bulundu~unu belirttikten sonra, ~öyle demi~tir: Türkiye kimsenin emri alt~na girmek istemez. NATO üyesi olmakla birlikte bunu dü~manl~k yaratmak için kullanm~yor. Sovyetler Birli~i son zamanlarda Türkiye'nin güneyinde Arap ülkelerine s~zmaktad~r. Bu Türkiye içi tehdit olu~turuyor. Yumu~ama politikas~na taraftar~z, ama bundan yaln~z Sovyetler yararlan~r, kar~~dakiler zarar görse bunu kabul edemeyiz. Avrupa'n~n güvenli~i ile Türkiye'ninki birbirine ba~l~d~r" demi~ti.
De Gaulle bir kez daha konuya dönerek, ~u kar~~l~~~~ vermi~ti: "Sovyetler Birli~i kar~~s~nda Türkiye ile Fransa'n~ n konumlar~~ farkl~, ama bu durum siyasetlerimizi uyumlu duruma getirmemize engel de~ildir. Sovyetlerin Arap ülkelerinde tehlike yaratt~~~~ konusunda ise pek aç~kl~k yok. Arap devletleri ona ba~~ml~~ olmu~~ de~ildir. Ama gene de dikkatli olunmal~d~r".
Bu ilk görü~melerden hemen sonra Demirel konuk Cumhurba~kan~~ onuruna verdi~i ö~le yeme~indeki demecinde-ki metni görü~melerden önce haz~rlanm~~~ bulunuyordu. Do~u ile Bat~~ aras~ndaki ili~kilere de~inerek, bar~~~ ve siyasal yuma~am~n~n gere~ine inand~~~ n~, ancak Çekoslovakya olaylar~n~ n ümitleri zedeledi~ini belirtmi~, durumun yeniden düzelmesi
dile~inde bulunmu~tu. De Gaulle, yan~ t demecinde, Çekosinvakya ve Ortado~u konular~nda iki taraf~n görü~ünün birbirine uydu~unu söylemi~ti. 28 Ekimde yap~lan ikinci resmi görü~meler, Taraflar~n D~~i~leri Bakanlar~n~n bir kaç saat önce ikili ili~kiler konusunda yapt~~~~ haz~rl~k çal~~malar~~ üzerinde geçti~inden yaln~z bunlar ele al~nm~~, uluslararas~~ sorunlara de~inilmemi~ti.
30 Ekimde yay~mlanan Ortak Bildiride ise bu konuda ~öyle denilmi~ti: Cumhurba~kan~~ Sunay ve General de Gaulle, bar~~~ ve uluslararas~~ güvenlik yönünden geli~me kaydedilmesinin, devletlerin egemenli~i ve içi~lerine kar~~mama ilkelerine bütün devletlerce sayg~~ gösterilmesine ba~l~~ oldu~unu belirtmi~lerdir. Bu ilkeler çi~nenerek Çekoslovakya'n~n ba~ka devletlerin kuvvetleri taraf~nda i~gali sonucunda Orta Avrupa'da ortaya ç~kan durum üzerine e~ilmi~lerdir. ~ki Cumhurba~kan~~ bu müdahalenin kendilerine gerçek bar~~~~ sa~layabilecek yegane yol olarak görülen "detente" ümidini ciddi surette zedelemi~~ oldu~u kan~s~ndad~rlar. Cumhurba~kanlar~, Çe-koslvakya'n~n kendi gelece~ini belirleme konusunda özgür olmas~n~~ di-lemektedirler.
Görülüyor ki, de Gaulle bir ölçüde de olsa, Türkiye'yi Fransa'n~n NATO içinde güttü~ü ba~~ms~z politikaya çekmek, ba~ka deyi~le, ABD çizgisinden bir az olsun uzakla~t~rma~a özendirici bir dil kullanm~~, ancak Türkiye böyle bir yola giremeyece~ini hissettirmi~tir.
Öte yandan Çekoslovakya olaylar~~ konusunda Türk taraf~, ABD ba~ta olmak üzere, NATO'nun genel tutumu çizgisinde, bunun siyasal yumu~amaya bir darbe oldu~unu ileri sürerken, Fransa Cumhurba~kan~~ olaylar~~ k~namakla birlikte, onlar~~ bir ölçüde mazur gösterme~e çal~~m~~~ ve yumu~aman~n gene sürdürülebilece~ini ileri sürmü~tür. Ziyaret sonunda, Ça~layangil'in aç~klamas~~ Türk görü~ünü yans~t~rken, Debre Paris'te yapt~~~~ aç~klamada bu konuya hiç de~inmemi~tir.
Buna kar~~l~ k, Ortado~u'da 1967 sava~~~ sonras~ nda Taraflar~ n görü~lerinin birbirine uygun oldu~u, BM Güvenlik Konseyinin 22 Kas~m
1967 günlü 242 say~l~~ karar~~ uygulanarak, ~srail'in i~gal etti~i topraklardan çekilmesini istedikleri Ortak Bildiride belirtilmi~tir.
2. K~br~s Sorunu
Daha Sunay'~n 1967 haziran~nda Paris ziyaretinde, de Gaulle K~br~s sorununun Adadaki iki toplulu~un temel haklar~n~~ koruyan hakça ve bar~~ç~~ yoldan çözüme kavu~turulmas~~ dile~inde bulunmu~tu. De Gaulle bir ay sonra Kanada ziyareti s~ras~nda, 24 Temmuzda, "Vive le Quebec libre, vive
960 ISMAIL SOYSAL
les Français du Canada" (Ya~as~n özgür Qubec, ya~asin Kanadal~~ Frans~zlar" deyince, K~br~s'ta az~ nl~ kta, ama ayr~~ ki~ili~e sahip Türklerin davas~ na daha çok anlay~~~ göstermesi beklenebilirdi. Nitekim öyle olacakt~. 25 Ekim gecesi yeme~inde Sunay ve ertesi gün ö~le yeme~inde Demirel, yat~klar~~ demeçlerde, k~ br~s sorunu üzerinde, ancak 1967 Kas~m~nda Rum sald~r~lar~ na k~saca de~inip Taraflar~n ç~karlar~n~~ koruyan bar~~ç~~ bir çözüm için o s~rada BM gözetiminde toplumlararas~~ görü~melerden umutlu gibi görünmü~lerdi. Oysa, de Gaulle son denli aç~ k ve gerçekçi biçimde "Adadaki Türkler Türk kals~ n, Yunanl~lar da Yunanl~~ olsun" (que les Turcs restent des Turcs et que les Grecs y soient des Grecs) demi~ti. Böylelikle onun gözünde K~br~s'taki Türkler ve K~ br~s'taki "Yunanl~lar" anavatanlar~n~n bir parças~~ gibi idi. Nitekim, K~br~sl~~ Rumlar için "grec-chypriote" de~il, "Yunanl~lar" sözünü kullanm~~t~.
26 Ekimde resmi görü~melerde Sunay bu konuda bir az sonra Ba~bakan~n konu~aca~~n~~ söyleyince, önce de Gaulle yapt~~~~ konu~mada, ~öyle demi~ ti: "Yunan ço~unlu~unun Türkleri ezmesini önlemek bak~m~ ndan BM'nin giri~imini destekliyor ve BM Bar~~~ Gücünün giderlerine kat~l~yoruz. Ama bu bir çözüm yolu olamaz. Çünkü sorun tehlikeli boyutlar kazan~p Türkiye ile Yunanistan'~~ çat~~ma durumuna getirebilir. Bu önlenmelidir. K~ br~s'ta Yunanl~lar Yunanistan halk~n~n bir parças~, Türkler de Türkiye Türklerinin bir parças~d~r. Birbirinden çok farkl~~ olan bu topluluklar~~ bir devlet içinde birle~tirmek yapay bir ~ey olur, do~ru de~ildir, sürekli olamaz. Ayr~~ ayr~~ yönetimleri olmal~d~r. Nas~l Trakya'da bir Türk-Yunan s~ n~ r~~ varsa, K~br~s'ta da olabilir. Bu ay~r~m s~ n~ r~~ için Türk ve Yunan hükümetleri anla~ma yapabilir. Ayr~ca, uluslararas~, örne~in Büyük Devletlerden (Fransa, ~ngiltere, ABD, Sovyetler Birli~i) bir güvence de sa~lanabilir. Ku~kusuz bu, her ~eyden önce sizlerin konusudur. Biz dolayl~~ olarak ilgiliyiz. Benim sözlerim de yaln~z Fransa'n~n görü~üdür".
Daha sonra konu~an Demirel bu konuda ~öyle demi~ti: "K~br~s'ta uluslararas~~ anla~malar çi~nenmi~tir. Rumlar Türklere kar~~~ insanl~k d~~~~ eylemlerde bulunmu~lard~r. Biz 1960 Anla~malar~ndan önce sizin gibi Adan~ n ikiye bölünmesini istiyorduk. Ku~kusuz bu en iyisidir. Ancak onu gerçekle~tirmek bir ba~ka sorundur. ~imdi ENOS~S'i ve Türkerin bir sömürge halk~~ gibi yönetilmesini önleme~e çal~~~yoruz. Bar~~ç~~ yoldan çözüm için BM gözetiminde görü~meler sürdürülmektedir".
Ortak Bildiride K~ br~s konusunda, de Gaulle'ün aç~k seçik önerisine hiç de~inilmemi~, Türk tarafin~n Adada son durum üzerinde aç~klamalar
yapt~~~, Fransa'n~ n da bu konuya önem verdi~i ve iki toplulu~un haklar~n~~ güvence alt~na alacak bir çözüm biçimi bulunmas~~ dile~inde bulundu~u belirtilmekle yetinilmi~ti. Böylece, de Gaulle'ün görü~meler s~ ras~ ndaki sözleri adeta bas~ndan gizlenmi~ti. Ça~layangil, gezi sonunda 30 Ekimde yapt~~~~ aç~klamada ise, "... K~br~s sorunu üzerinde de durulmu~tur. Fransa bu davam~za büyük anlay~~~ göstermektedir" demekle yetinmi~ti.
Oysa, de Gaulle'ün görü~ü, Adan~n bölünmesi biçiminde olmasa bile, bir ay~ r~ m çizgisiyle ikiye ayr~lack Adada bir konfederasyon kurulmas~~ anlam~ na geldi~ine göre, bunun üzerinde durulabilirdi. Ku~kusuz Yunanistan'~n buna yana~mas~~ beklenemezdi, ama bu ona kar~~~ bir silâh olarak kullamlabilirdi. Öyle anla~~l~yor ki, Türk hükümeti, ABD, Ingiltere ve BM'in bask~s~ yla Yunan kuvvetlerinin Adadan ç~kart~l~p toplumlararas~~ örü~melerin ba~lat~ld~~~~ bir s~rada bu süreci aksatmak istemiyordu. De Gaulle'ün tek kal~c~~ çözüm olarak ileri sürdü~ü dü~ünce ancak 1974'de Türkiye'nin K~br~s'a müdahalesiyle gerçekle~ecekti.
3. Türk-Frans~z ikili ili~kileri
Türkiye ile Fransa aras~ndaki ekonomik, teknik, e~itimsel ve kültürel i~birli~i 1962 y~l~ndan beri geli~iyordu 5. De Gaulle, Türkiye'deki de-meçlerinde bunlar~ n daha da geli~tirilmesi gere~ine de~inmi~ti. 26 Ekimde resmi görü~meler s~ras~nda, bunun üzerinde pek durulmam~~t~. 28 Ekim günü iki D~~i~leri Bakan~~ aralar~nda belirledikleri konular~~ saat ~~ 7.00'de ba~lay~p bir saat süren doruk toplant~s~na getirmi~ti. Sunay, AET içinde ve Türkiye'ye yard~m için OECD'de kurulan konsorsiyum çerçevesinde Fransa'n~n deste~ine te~ekkür ettikten sonra sözü Ça~layangire b~rakm~~ t~. D~~i~leri Bakan~~ televizyon sanayii, nükler enerji, petrol sanayi, turizm gibi alanlarda i~birli~i üzerinde durmu~, ayr~ca Türkiye'de d~~sat~ma yönelik sanayi kurulmas~ na destek istemi~ti. Bütün bunlar~ n incelenmesi için bir program ve takvim haz~rlanarak, karma bir komisyon kurulmas~n~~ önermi~ti.
Meslekta~~~ Debre de bunlar~n incelenece~ini, ayr~ca Fransa'n~n Istanbul'da metro yapabilece~ini bildirmi~ti. Kültürel i~birli~i çerçevesinde Trabzon ve Erzurum Üniversitelerine Fransa'dan Profesör gönderme~i ve Türkiye'de Frans~zca ö~retimini geli~tirme~i dü~ündüklerini belirtmi~ti. Debre ayrca Türkiye'ye Frans~z Caravelle uçaklar~n~n sat~~~, broks madenlerinin i~letilmesi ayr~cal~~~, Seyitömer santral~~ ve Keban Baraj~~ i~lerinde Frans~z firmalar~ n~n ilgisinden sözetmi~ti.
5 Ismail Soysal, op. cit. s. 657.
962 ~ SMAIL SOYSAL
De Gaulle de bu görü~leri yerinde bulmu~~ ve ~unlar~~ söylemi~ti: "Iki ülke aras~ nda bir rekabet yoktur. Türkiye'nin gelece~ine güven besliyoruz. Sizinle yaln~ z dostluk nedeniyle de~il, ç~ karlar~ m~z nedeniyle de i~birli~i istiyoruz. Kalk~ nma çabalar~ n~z~~ takdir ediyoruz. Her bak~ mdan güçlü bir Türkiye'nin bize ancak yard~ m~~ dokunur. Ba~bakamn~z~~ Fransa'da bekliyoruz".
Ortak Bildiride, ticaretin 6 son y~llarda geli~mekte oldu~u, Keban baraj~~ ve Dalaman ka~~ t fabrikas~~ için Fransa'n~ n yapt~~~~ yard~mlar belirtilmi~, ekonomik i~birli~inin ve Türkiye'nin AET ile Ortakl~k Anla~mas~~ çerçevesindeki ba~lar~ n daha da güçlendirilece~i, mevcut I~gücü (Fransa'daki Türk i~çileri) Anla~mas~ n~ n gereklerinin yap~laca~~, Galatasa-ray ve Frans~zca ö~retim yapan öbür liselerin önemine de~inilmi~ti. Teknik ve Bilimsel Anla~man~ n imza edilmesinin sevinci ayr~ca vurgulanm~~t~.
ZIYARETIN BASINDAKI YANKILARI
Türk ve Frans~z bas~n~, radyo ve televizyonlar~~ ziyarete hem geni~~ yer vermi~, hem de genellikle olumlu yorumlar yapm~~t~. Bunda iki devletin enformasyon servislerinin sistemli çal~~mas~ n~ n rolü olmu~tu. Ayr~ca, program iyi haz~rlanm~~, düzenli biçimde uygulanm~~t~.
Türk bas~ m, da Gaulle'e sevgi ve sayg~ y~~ belirtmekle birlikte, NATO içinde b~~ms~z politika üzerinde ve Çekoslovakya olaylar~~ ile siyasal yumu~ama aras~ ndaki ba~~ konusunda iki Taraf~ n görü~lerinde farklar bulundu~unu vurgulam~~t~. K~br~s sorununda, de Gaule'ün Adada iki toplumun ayr~lmas~~ gere~i üzerindeki görü~ü ilgi ile kar~~lanm~~t~. Ancak Türk hükümetinin o s~ rada BM gözetiminde toplumlararas~~ görü~meleri aksatmamak kayg~s~~ bas~nda genellikle benimsenmi~ti.
Türk bas~ n~~ hükümetin çe~itli konular üzerindeki tutumuna az çok uygun yorumlar yapm~~ t~. Bunda D~~i~leri Bakanl~~~~ Enformasyon Dairesinin bas~ na zaman~nda yeterli bilgi vermesinin ku~kusuz rolü olmu~tu. Özellikle Milliyet gazetesi ba~yazar~~ Abdi Ipekçi günü gününe elde etti~i bilgi ve ip uçlanyla görü~melerin gidi~ini gerçeklere çok yak~ n biçimde yans~ tabilmi~ti.
Frans~z bas~ n~, genellikle France-Press haber ajans~ n~ n haberlerini kullanm~~t~. Le monde gibi baz~~ gazetelerin özel muhabirlerinin yaz~lar~~ da
6 Turkiye'nin d~~~ ticaresinde Fransa'n~ n pay~~ 196 ~~ 'de % 3,5 iken, 1967'de % 5,5'a ç~ km~~t~.
OECD konsorsiyumu çerçevesinde Fransa'n~ n Türkiye'ye yard~ m~, Federal Almanya ve ingiltere'yi izleyerek, yakla~~ k 79 milyon Dolarla 3. s~ rada idi.
olup biteni bir az daha ayd~nlatm~~t~. Bununla birlikte, Türkiye'yi yeterince tan~mayan Frans~z bas~n~~ zaman zaman bir tak~m temelsiz spekülasyonlar-dan kendini kurtaramam~~t~.
Ziyaret program~nda, de Gaulle'ün ya da D~~i~leri Bakanlar~n~n bir bas~n toplant~s~~ öngörülmemi~ti. Yaln~z Qai d'Orsay'~n bas~n sözcüsü Roger Vaurs Frans~z bas~n temsilcilerine bilgiler aktarm~~t~. Vaurs'un 28 ekimde resmi görü~melerden sonra "Taraflar Avrupa ve Ortado~u'da milli ba~~ms~zl~k ilkesine ba~l~~ olarak bir yumu~ama sürecini benimsiyor" yolunda verdi~i haber daha çok Fransa'n~n dile~ini gösteriyordu. Nitekim Ortak Bildiride bundan farkl~~ bir anlat~m yer alm~~t~.
Bat~~ dünyas~, özellikle Amerika BD bas~m, de Gaulle'ün Türkiye'de bekledi~ini bulamad~~~~ yolunda yorumlar yapm~~t~. Yorumcular Türkiye'-nin NATO dayan~~mas~~ içindeki yerini korudu~unu belirtiyor, bundan memnunluk duyuyordu.
SONUÇ
De Gaulle, Türkiye'ye yapt~~~~ ziyaretten 6 ay sonra bir reform tasar~s~~ için kamu oylamas~ nda gerekli ço~unlu~u sa~layamay~nca 28 Nisan ~~ 969'da istifa etmi~, politikadan ayr~lm~~t~. Yerine Cumhurba~kan~~ seçilen Pompidou onun izinden yürüyor, Türkiye'ye kar~~~ dostluk politikas~~ güdüyordu. Demirel'in Fransa'y~~ ziyareti ise, Fransa'da Cumhurba~kan~~ de~i~ikli~i ve daha sonra Türkiye'deki siyasal gerginlikler sonucu ~~ 2 Mart
~~ 971 askeri müdahalesi olunca gerçekle~ememi~ ti. Böyle bir ziyareti yeni Ba~bakan Nihat Erim ~~ 972'de yapacakt~. Ancak, de Gaulle'ün dü~ündü~ü geni~~ i~birl~i ve iki Taraf~n politikalar~nda bir uyum sa~lama ümidi sönmü~tü. Üstelik 1973'de Ermeniler Türkiye'ye kar~~~ k~~k~rtmalar~n~~ Fransa'dan ba~latabilecekti. Pompidou'nun ölümü üzerine ~~ 974.'de Cumhurba~kan~~ seçilen Giscard d'Estaing, ki~isel dostu Karamanlis'in de etkisiyle, Fransa'n~n Türkiye ile Yunanistan aras~nda dengeli politikas~n~~ terketmi~, Türkiye'nin 1974'de K~br~s müdahalesi üzerine Yunanistan'~~ aç~kça destekleme~e ba~lam~~t~. ~~ 98 ~~ 'de Cumhurba~kan~~ olan sosyalist Mitterand zaman~nda ise Ermeni tethi~ine göz yumulmaya ba~lanmas~~ iki ülkenin ili~kilerini ciddi biçimde zedelemi~ti. Ancak Fransa, bu tutumunun tehlikeli sonuçlar~n~, görünce 1984'den sonra temkinli bir yola girecek ve Türk-Frans~z ili~kileri düzelme~e ba~layacakt~.
Acaba Türkiyede Gaulle'ün önerdi~i yolda, Fransa ile geni~~ bir i~birli~ine giremez miydi? ~öyle bir de~erlendirme yapabiliriz: De Gaulle Türkiye'nin NATO'nun askeri kanad~ndan çekilmesini beklemiyordu.
964 ISMAIL SOYSAL
Fransa Türkiye'de ABD'nin yerini al~ p geni~~ yükümlülükler üstlenmek niyetinde de~ildi. Zaten böyle bir ~eye gücü yetmezdi. Ancak, Türkiye, d~~~ politikas~nda müttefik olarak tek bir devlete yani ABD'ye dayanmakla günü geldi~inde tüm manevra olan~~~n~~ yitirmi~~ olmaz m~yd~? Nitekim öyle bir gün ~~ 975'de ABD Kongresinin Türkiye'ye silah amborgosu uygulanmas~~ ile ortaya ç~kmam~~~ m~yd~? ilerde de benzeri bir durumla kar~~lan~lamaz m~ yd~? Fransa, güttü~ü ba~~ms~z politikas~~ nedeniyle genellikle ABD'ye ayak uyduran ~ ngiltere ve uydurmak zorunda olan Federal Almanya'dan farkl~~ idi. Oldukça ileri bir silah sanayii vard~. Akdeniz ve Ortado~u'da Türkiye ile daha uyumlu i~birli~i yapabilirdi. Fransa Türkiye için bir seçenek, bir alternatif de~ilse bile, bir çe~itlendirme (diversification) politikas~~ çerçevesinde bir yedek dayanak ya da denge unsuru (contrepoids) olarak dü~ünülemez miydi? Fransa Türkiye ile giri~ece~i geni~~ i~birli~inden sa~layaca~~~ ç~karlar~~ bir kenara itip onu b~rakabilir miydi?
Bu sorunlar~n yan~tlar~n~~ dün sa~l~kl~~ biçimde vermek için yeterince dü~ünmemi~~ olabiliriz. Ama ~imdi dü~ünmemizde yar~n için yarar vard~r, kan~s~nday~m.