| T İ Y A T R O
KMHHMHMMHHMflMBflB ■ M n B rÖlüm yıldönümü münasebetile
ItfAŞİD ÖZCAN
Yazan: Nusret Safa Coşkun
1874 den sonra tekevvün etnıiye baş- liyan tuluat müessesesinin en kudretli san'atkârı Naşidin üçüncü ölüm yıldö nümündeyiz. Bugün, kadir bilir bir zat tarafından yaptırılan mezarı başında, arkadaşları, dostları, hayranlan ilk de fa oiaıak toplanacaklar, bizi 38 yıl gül dürdüğü halde bizim 38 sene güldüre- mediğimiz, bu kıymetli insanın aziz ha tırasını anacaklar..
Naşidin tiyatro tarihimizde müstesna bir yeri vardır. O, bazılarının sandığı gibi, sadece muvaffak bir tuiûat artisti değildir. Naşid temsil ve tetnessiU, tak- lid kudreti sahne tekniğine intibakı ba kımından olduğu kadar, tuiûat müesse- eesine getirdiği yenilikler itibarüe de üstün kıymette bir san'at adamıdır. Na- şid, Kavuklu Hamdı Efendi ile başiıyan Abdüırezak ve Haşan Efendi ile tekâ mül eden, nihayet monotonlaşmıya baş layınca bir istihale geçirmesi zarurî o- lan tuiûat tiyatrosunu renklendiren, hü viyetini değiştiren ve süsleyen, yeni ti yatro ' cereyanlarının akışına ayak uy- durtan kurucu ve inkılâpçı bir adam - dır.
★
O yalnız tuiûat tiyatrosunun, dar çer çevesi içinde kalmamış, tuiûat repertua rımıı dışına çıkmış, vodviller, komedi
ler, operetler hattâ trajediler oynamış tır. Onun «H am let» de kral, «O tello» da iTağo rolünü nasıl oynadığını görenler, bu kudretli san’atkârın tiyatro san’atini bütün cepheierile nasıl kavradığım ve hazmettiğini tereddüdsüzce teslim et - «nişlerdir. Yine «Aşk mektebi» opere tinde, Şehir tiyatrosunda Hazım, VasfI, Bedia ile beraber nasıl at oynattığına şahid olanlar, onun kolay kolay kâbına varıîamıyacpğim anlamışlardır.
Naşidin taklidleri bilhassa bahsedîl- miye değer. Esasen o, taklid yapmazdı. Bizzat, temessül ettiği, ırkı, şahsı bütün fıususiyetlerîle adetâ karşımıza getirir di.
«Saraylı Naime Hanım » da, çerkea deli saraylıyı, «H açik ile Surpik» ta ermem kadınını «Yavrum komiser» de külhanbeyi, «Obur imam» da şikemper ver yobazı, Reşad Nurinin «Hüüec:. sin
T İ Y A T R O
N A Ş İ D Ö Z C A N
(B a ş tarafı 4 üncü sayfada)
de Âdile duduyu, Hüseyin Rahminin «Mürebbiye» sinde aşçıbaşı Tosun ağa yı, Mulımud Yesarinin «Kudret helva sı» nda Hayreti, İbnirrefik Ahmed Nu- finin «Sekizinci» sinde Mısırlı Ha'oib Neccafı, «Midyeci Gaspar» da Samatya lı ermeni balıkçıyı, nihayet «Ceza mah kemesi» nde bütün tipleri ne harikula de yaşatmıştır.
★
Kültürü zayır';, fakat zekâsile bu kültür noksanını muvaffakiye’tle kapa tırdı. Esprileri sıcaktı. Bilhassa günlük hâdiseler üzerine yaptığı nükteler, en usta mizah muharrirlerinin saatlerce düşünmekle bulamıyacakları kadar kuv vetli idi. Hususî hayatında sakin, mü tevazı, yüzüne bakıldığı zaman kızaran, efendi, çelebi bir adamdı- Dindardı. Cu
ma namazlarını Eyüpte kılar, kadir ga
çeleri oyuna çıkmaz, orucunu bırakmaz dı. Bütün kusuru, biraz evhamlı oluşuy du. Zaten onu, hastalığından çok evha mı yıkmadı mı?
Naşid, 1889 da, Şehzadebaşinda Ba’.a- banağa mahallesinde doğmuştur. Bahri ye merkez hastahanesi sertaiblbi Rıfat Paşanın kardeşi miralay Alrmed Beyin oğludur.
İlk tahsilini Kuyucu Murad ve Şehza debaşı mekteplerinde yapmış, Beyazıd rüşdiyeşine girmiş, nihayet tiyatroya karşı olan meclübiyetini yenemiyen aile si onu 1316 da mabeyin müzikasına kay dettirmek mecburiyetinde kalmıştır.
O zaman bu teşekkülde, İstanbulin» en meşhur o ıta oyunu, karagöz, musiki san’atkârları, hattâ tanınmış ecnebi •an’atkârlar vardı. Naşid bunların hep
», t ifade etmiş, ilk defa Abdi
E-f en dirin orta oyunu kolunda küçük tak- ııdlere çıkmak suretile kendini göster- miye başlamıştır.
O zaman sarayda temsiller veren İtal yan operetinin oyunlarına iştirak etmiş, operette küçük roller oynamıştır.
Bu arada viyolonist Zeki Beyden ke man dersi alimağı da ihmâl etmemiştir. Naşid, meşrutiyetin ilânına kadar, sa< rayda kalmış, saray temaşa teşkilâtı dağıldıktan sonra, ilk defa muallim Za ti Bey idaresinde kurulan dram heye - tiİe piyasaya çıkmış, bilâhare tuluatı beninısiyerek bir halk san’atkârı olmuş tur.
Denilebilir ki, Naşid kadar, hiç bir san’atkâr her spııf halk üzerinde bu de rece derin bir tesir ve sempati bırakma mış, onun kadar şöhret yapmamıştır.
Ne yazık ki, bir kenarda, unutulmuş olarak bedbaht ve sefil hayata gözleri ni kapadı.
Ona üç senedir bir mezar yapamadık Mezarı toprakla bir olurken yüksek tuhlu bir vatandaş imdada yetişti. Bu gün güzel ve zarif bir mezar içinde onu ziyaret edeceğiz. Fakat, Naşid, bu Ihma timizi, hele ona son günlerde çektirdik lerimizi çoktan affetmiştir. Çünkü, o- nun yüksek ruhu çürümüş birkaç ke mikten ibaret varlığı, cemiyetin, arka-! daşlarınm, dostlarının bu suçlarım sffe-; decek kadar âlicenaptır.
Nusret Safa COŞKUN
★
Naşid İhtifali
Bugün saat (14,30) da, ölümünün ü- çüncü yıldönümü münasebetile, büyük sanatkâr Naşid özcan ’ın Merkezefendi-
j
de yeni yaptırılan mezarı basında bir] toplantı yapılacaktır. 1İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi