• Sonuç bulunamadı

Mustafa Kemal Ağaoğlu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mustafa Kemal Ağaoğlu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

29 MART 1998 PAZAR

KÖŞEBENT

ENİS BATUR

Mustafa KemalAğaoğlu

Yıllar önceydi; kapım çalındığında, telefon ko­ nuşmalarından, yalnızca sesini tanıdığım, o gü­ ne dek yüz yüze görüşmediğim biriyle karşılaşa­ cağımı biliyordum, gelgelelim ‘küçükefsanesi’ ile tanışalı epey olmuştu: Mustafa Kemal Ağaoğ-

lu tuhaf bir adamdı.

Yıllar sonra ilk (ve şimdilik tek) kitabının künye notunda yazdığım gibi, sırtında büyük bir kam­ bur vardı: Ahmet Agayef’in torunu, SametAğa-

oğlu’nun ve Neriman Ağaoğlu’nun oğlu, Tek- taş Ağaoğlu’nun küçük kardeşiydi. Bu taşın­

ması güç yük, onu ilkgençliğinden başlayarak Karamazof ailesinin huysuz üyesi kılmaya yet­ mişti. Saint-Joseph Lisesi’nin berduş öğrencisi, gönderildiği Londra’dan bir tek Eliot’ın “Çorak

Ülke"sini ezberleyerek dönmüş, 1970’lerin ba­

şında kimsenin tanımadığı Gölköy’e giderek, bir avuç çizgidışı yaşıtıyla birlikte Türkiye’nin “ko­

mün hayatı” yaşayan ilk uyumsuz cemaatini kur­

muştu.

Sonrasında onu İstanbul’un egzantrik figürle­ ri arasında görüyoruz. Dünyanın en yakışıklı adamlarından biri değil(di) Mim Kaf, gene de ken­ tin en güzel kadınlarıyla peşpeşe, sayısını ken­ disinin bile unuttuğu evlilikler, beraberlikler yaşa­ masına engel olmamıştı bu: Onda garip, anlatıl­ ması güç bir şeytan tüyü gerçekliği gizli kapaklı beklerdi. Uçuk kaçık gece yaşamını gündüz bir yana bırakıp, Tektaş’la birlikte kurdukları Ağaoğ- lu Yayınevi ve Basımevi’nin çatısı altında, olma­ dık kitaplar yayımlıyorlardı: “ Ve Durgun Akardı

Don”u, James Baldvvin’in gözüpek “Giovan- n i’nin Odası”nı unutamam.

1980 öncesi kapımı çaldığında, beni ve Yusuf Atılgan’ı, yeni projesi için ayartmaya geldiğini

biliyordum. O gece, uzun uzun, YAZKO girişimi­ ni aktardı bize. Bütün külyutmazlığıma rağmen, ikna gücünün müthiş olduğunu itiraf etmek zo­ runda kaldım. Aramızda sıkı bir arkadaşlık ilişki­ sinin başlamak üzere olduğunun farkında değil­ dim henüz.

YAZKO operasyonu uzun ömürlü olamadı. Olamazdı da: Bir araya gelen Türk yazarları bir­ kaç yılda cadı kazanına çevirdiler kurulan ocağı, Mim K afi iktidardan düşürdüler ve hızla koope­ ratifin çöküşünü hazırladılar.

Oysa, olanaksız görüneni başarmıştı. Memet Fuat’tan Selâhattirı Hilav’a ve Ahmet Cemal’e,

Salâh Birsel’den Adnan Özyalçıner’e ve Ba­ rış Pirhasan’a, bir araya gelmesi, getirilmesi ola­

naksız görünen insanları buluşturmuş, ortaya hâ­ lâ sağlıklı bir ölçümü yapılamamış önemli bir top­ lu etkinlik koymayı becermişti. Başka bir ülkede, YAZKO serüveni doktora konusu olurdu, biz unutmayı, olanları silip devam etmeyi seçtik.

Mim Kaf, çevrede çok sevilmezdi. Böyledir, bir şeyler yapan adam genellikle pek sevilmez. Ne­ den bunları bunlarla yapıyordur, şunları şunlarla yapmak varken? Üstüne üstlük, itici gelen baş­ ka özellikleri yedekteydi Mim Kafin: Ailesi, be­ cerikliliği, kadınları, yaşama biçimi ile iyi-kötü herkesi sinirlendirebilecek bir repertuvarı olduğu söylenebilirdi.

Yenilen pehlivan döğüşe doymaz, YAZKO dev­ reden çıkınca BİLSAK’ı hayata geçirdi Ağaoğlu; tiyatro ve resim stüdyoları, paneller, sayısız et­ kinlik düzenledi, bilim adamlarını bir araya getir­ di. Son organizasyon nefesini de orada tüketme­ yi seçti.

Mim Kafin evi yıllar yılı “yolgeçen hanı” değil de “yalnızyolcular oteli" işlevini görmüştür. “Ko­

mün" geleneğinden kopmamış, “büyükaile” dü­

şünü belli ki ciddiye almıştı. Kalmaya gelen, uzun kalırdı. Önce Ortaköy’den, sonra Hisar’daki ev­ den böyle yolcular geçmiştir: Ece Ayhan, Ömer

Uluç, Asaf Savaş Akat... Ben, birkaç kere kısa

süreliğine, bir kere uzun süreliğine indim o oda­ lara. Geceleri kadınlardan, ölümden, sinemadan, yazıdan söz ederek uykudan kaçardık. Yazmak isteğini taşımıştı hep. Kışkırtırdım, “Sen bir şey

yazamazsın" diyerek. Ortaya bir şeyler koysun is­

tediğim için üstüne giderdim. Kaçıp giderdi. Sonra bir gün, başına ağrı girmiş. Beyin kana­ ması, ameliyat, hastanede güzelim nazlanmala­ rı: “Enis, bana nüzül indi.” Oynamaya bayılır ya, oynuyordu namussuz.

Zaman girdi araya, bir de baktım, Adam Sa- n a f ta üst üste şiirler. Mim Kaf Agayef, “Nüzüllü

Şiirler. ”

Oyun diyorsam, o şiirlerde sıkışmış ayrıksı bir hayat.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak ışık dalgaları ses dalgalarından iki yönden farklı olduğu için ışıktaki Doppler etkisine çok yüksek hızlarda şahit olabiliriz.. Farklardan biri ses

Fitoplankton (Phytoplankton) 1ar özel bir ortama ihtiyaç göstermeden, çok geniş sahalarda bol miktarda yetiştikleri ve fotosentez yolu ile organik bileşik­ ler

Ama o evlatlar haberlere Ergun Bala gözüyle bakmayı, sayfalarım Ergun Bala titizliğiyle işlemeyi sürdürecek ve Ergim Ahi'lerinden "Aferin" alabilmek için

Bir meydana dair. Halûk

Conclusion: A rectus abdominis myocutaneous flap can be successfully used in patients with groin and upper thigh defects due to its.. predictable and robust vascular supply,

köşeleri seçersek, baskınlık kümesi şartı sağlanmış olur ve aynı zamanda bu iki köşe birbirine komşu olmadığından bağımsız baskınlık kümesinin şartı

Arvasi, Kuzpınarı ve Uslu (Arvasi, Kuzpınarı ve Uslu, 2010) yarı direkt ayrıĢım yerine kullanarak, için benzer denklikleri tanımlamıĢlar ve 3-

Kurtuluş Savaşı sırasında Bayar'ın aktif olarak mücâde­ leye katıldığını yazan gazete­ ler, ilk Türk parlamentosunun bugüne kadar yaşayan tek üyesi olan