28 KASIM 1989
DİZİ YAZILARA
Ermeniler tarafından hazırlanan kitaplarda hayali Ermenistan'ı temsil eden resimler ya yınlanıyordu
İTİLAF DEVLETLERİ ANADOLU'YU İŞGAL ETMEK İÇİN KULLANDIKLARI
ERMENİ SOYKIRIMI YALANINI DAYANAKSIZ BİR MİSİLLEME GEREKÇESİNE ÇEVİREBİLMEK
İÇİN AKLA GELMEYECEK YOLLARA BAŞVURUYORLARDI
Düzmece rapoıiar ve
İR ülkede bir toplum soykırıma uğramışsa o ülkede soykırımdan arta kalanlar ne derece azgınlık yapabilir. Daha doğrusu böyle bir şe ye cüret Edebilirler mi? Ede bilirlerse her şeye rağmen buna misillemeyi göze alan lar çıkmaz mı?
Ermenilerin kılıçtan geçirildiği savları nı yeterince savunamayan İtilaf Devletleri Anadolu’yu işgal etmek için kullandıkları bu yalanı dayanaksız bir misilleme gerek çesine çevirebilmek İçin akla gelmeyecek yollara başvuruyorlardı, işte bunlardan bi ri hakkında Atatürk’ün 15 Mayıs 1920’de Er zurum’daki 15.,Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir'e yazdıkları:
“Ateşkesten sonra 250 bin Rum ve Er meni Amerika ve Yunanistan’dan gelerek İstanbul’a yerleşmiştir. Bunlar İstanbul’da siyasi temsilcilikler yanında bir asker alma şubesi kurmuşlardır. Bir de mahkemeler
Î
ıubesl oluşturmuşlardır. Son hafta içindestanbul’da Yunan subay ve askerleri ço ğalmıştır. Atina parlamentosu İstanbul’da bir üniversite, bir eski eserler okulu açıl masına karar vermiştir.”
YALANLARI ÇÜRÜTME ÇABASI
Atatürk bir yandan Ermeni zulmünü ko mutanlara ve dünyaya haber veremeye ça lışırken öbür yandan da aksi yöndeki yalan ları çürütmek için çaba harcamak zorunda dır. Bunların ne tür yalanlar olduğunu an layabilmek için 21 Ekim 1919 günü, yani Sivas Kongresl’nden kısa bir süre sonra ba
sına yaptığı bir açıklamayı görmek yetecek
tir. Açıklamada şöyle denilmekteydi:
“Ermeni Patriği Zaven Efendi son gün lerde Neologos gazetesinde yayımlanan bir mektubunda birçok Ermeni ailelerinin ulu sal hareketlerden korkarak Erzincan, Erzu
rum, Samsun, İzmit ve Adapazarı gibi Ana
dolu yörelerinden göç etmekte olduklannı ileri sürerek ulusun, sadece ulusal hakla- nnı savunmak İçin oluşturduğu birliği Er meni ve öbür gayri müslimlerin aleyhtar lığıyla lekelemek istiyor. Bu nedenle ger çeği bir kez daha aşağıdaki gibi açıklama zorunluğu görülmüştür.
önce Erzincan ve Erzurum çevrelerin den göç eden hiçbir Ermeni ailesi yoktur.
İkinci olarak: İzmit, Adapazarı, Samsun çevrelerinde olduğu gibi tüm Anadolu’da güvenlik ve değişik toplumlar arasında iyi geçim her zamankinden daha belirgin bir düzeyde ve teşekküre değer durumdadır. Hatta Haymana ve benzeri yerler ruhani li derleri İte Amasya, Tokat ve başka illerin Hıristiyan halkı İçişleri Bakanlığına ve ya bancı temsilciliklere telgraflar çekerek ulu sal hareketi onayladıklannı bildirmektedir
ler.” ________________________
MANTICIN YERİNE KÖTÜ NİYET
Türk ulusunun kendi derdine düştüğü, bağımsızlığı ve özgürlüğü için dünya güç lerini karşısına almak zorunda kaldığı o günlerde yüzyıllardır birlikte ve hiçbir ayı rım gözetmeden yan yana yaşadığı komşu larına saldırması hangi mantıkla bağdaşır? Ne var ki mantığın yerini kötü niyeti meş rulaştırmanın gerekçesi haline gelen tez vir alabildiğine yayılmaktadır. Bunlardan yakın ân Atatürk 25 Haziran 1919’da Kâzım Karabekir’e şu telgrafı gönderir:PARTİCİN AMACI BELLİ ~
“Kollan ve bacaklan kesilen erkeklerin den, namuslanna saldınlmış kadınlanndan
güdülen amaç
Atatürk Sivas Korıgresi’nden kısa bir süre sonra yaptığı açıklamada Er
meni Patriği zaven Efendi’nin Türk ulusunu lekelemek istediğini be
lirtiyordu
Atatürk başka bir belgede de, "Amerikan ve Fransız heyetlerinin ra
porlarıyla kanıtlandığına göre Patrik zaven Efendi nin yazdıklarına
fazla önem verilmesini gereksiz görürüz” diyordu
söz edilerek II metropolitlerinden İstanbul Patrikhanesi’ne sürekli olarak rapor yağdı- rıidığı ve bu düzmece raporlann yabancı basında yer bulabildiği anlaşılmaktadır. Böylelikle aleyhimizde propaganda yapıl maktadır. Bununla güdülen amaç da hem Avrupa’ya Türk vahşetini ve Türklerin ye teneksizliğini kanıtlamaya çalışmak, hem de şu nazik zamanda başka ulusların gö zünde Türk ulusunu küçültmek, kötülemek tir. Bu yayınların etkisini silebilmek karşı yayınla mümkün olabileceği için her türlü suçun belgeli olarak listeleştirllmesl, dü zenlenecek listelerin gönderilmesi Harbi ye Nezareti’nin 18.5.1919 tarih ve 163 ve 2355 sayılı şifresiyle buyurulmaktadır. Gün lük olarak verilen raporlarda verilecek bil gilerin belirtildiği biçimde iletilmesini, tar tışma, dövüşme gibi kişisel olayların rapor lara alınmamasını, bunların sadece sayısal olarak kaydedilmesiyle yetinilmesini, ayrı ca Hıristiyanların Müslümanlara siyasi açı dan reva gördükleri her türlü zulüm ve yol suzluğun etraflıca bildirilmesini arz ve ri ca ederim.”
Polisin günlük vukuat bültenlerinin ye niden düzenlenmesi için devletin hareke te geçmek zorunda kaldığı tezvirata baka rak itilaf Devletleri’nin hır çıkarmak için ne denli sıkıntı çektiklerini anlamak hiç de güç değil. Belli ki her gün işgalci devletle rin komiserlerinden biri başı eğik Osman linin üst makam kapılarını çalarak gazabı nı dile getiriyor ve alınmasını istediği ted birleri dikte ediyor. Ancak, tezviratın kay nağı kendisi olduğu için bununla başa ç kılabilmesi elbette hiç kolay değil.
PATRİCİN AMACI BELLİ
Olup bitenlere bunca yıl sonrasından bakıldığında amacın Atatürk’ün belirttiğin den daha geniş çaplı olduğu düşünülebi lir. Varılmak istenen nokta sadece Türk’ü küçük düşürmek, onu vahşi göstermek de ğildir herhalde. O konuda olan olmuştur za ten. Öyle yapılmakla elde edilecek bir şey de yoktur, insancıl duygularla, Türklerinöi-Sevr Antlaşması'na göre, Ermenilerin Türkiye'den istedikleri topraklar
Patrik Zaven Efendi, birçok Ermeni aile sinin göç etmekte olduğunu İleri sürü yordu
dürdüğü Ermenilerin öcünü almak da ger çek niyet olamaz. Eğer amaç Ermenilere el lerinden alınmış birtakım haklarını geri ver mekse Anadolu zaten işgalleri altındadır. Bunun için yenilgiyi çoktan kabullenmiş
OsmanlIdan izin almaya gerek yoktur. Dillere pelesenk edilen bu Hıristiyan ların, özellikle Ermenilerin zulüm gördüğü, soykırıma uğradığı iddialarının neden doğ ru olamayacağını Atatürk bir başka belge de şöyle ortaya koyar:
“Anadolu’da genel güvenliğin ve deği şik toplumlar arasında dostluk ve uyumun nasıl tam ve memnunluk verici olduğunu son zamanlarda Anadolu’yu baştan başa dolaşan Amerikalı General Harbord baş kanlığındaki Amerikan Heyeti’nln, Fransız temsilcisi Binbaşı Labonne İle Amerikalı Mr. Brown, Harbiye Nezaretinde Fransız ir tibat subayı Yüzbaşı Leatle ve Fransız Ola ğanüstü Komiserliğinde görevli Meur..., Si vas Jandarma Bölge Başmüfettişi Binba şı Brunot’un raporlarıyla kanıtlandığına gö re Patrik Zaven Efendi’nin Neologos gaze tesinde hangi amaçla yayınlandığını bildi ğiniz mektubun içeriğine fazla önem veril mesini gereksiz görürüz.”
Savlar bir ölçüde doğru sayılabilse bi le Atatürk’ün adlarını vererek Anadolu’yu sürekli olarak dolaştıklarını söylediği ya bancıların, yalan söylemekle görevlendiril miş olabileceklerinin bile herhangi bir ak si görüş ileri sürmemeleri, güvenliğin ye rinde olduğuna, ayrı ırksal kökenli ve de ğişik dinsel inaçlı insanların dostluk için de yaşadıklarına tanıklık etmeleri durumu ve amacı yeterince açıklıyor olmalı değil mi?