• Sonuç bulunamadı

Sosyo/kültürel sistemlerin tarihi boyutu ve toplumsal bir determinasyon olarak ahlâk

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sosyo/kültürel sistemlerin tarihi boyutu ve toplumsal bir determinasyon olarak ahlâk"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

$ .. Ü. F'en -Ede. Fak.

Edebtyat Dergisi 1991, 6. Sayı

SOSYO ./ KÜL TÜREL

SİSTE

,

MLERİN TARİHİ

BOYUTU VE TOPLUMSAL BİR -DETERMİNASYON·. OLARAK PJHLAK

Mustafa AVDIN (*)

GİRİŞ

B_u yazımızda ıkısaoa sosyo/:külıtürel sistel]llerde ~tik (ahlôkı) ·ve·.

tari-hi boyut farkını ~qste.rmeye_ ça·lış.a6ağız. İ_lk bakışta böyle blr ayırım sos-yolojik ,anlamda1ki "·kültü·rel'.' _.ve "toplu_msal" fa,rkına indirgenebilir .. AncaK

aşağıda görüleceği· üzere ·toplumsal olon ta,r.ihi/fizi-kı bir çerçeveyi ifade . etse bile genel anlamda kültüre-1 olanın hem tarihi hem de etik .bir yönü va·rdır., Tartışmaya ·actıgımız konunun daha, iyi anlaşılabilmesi· ·ioin önpe sorunun felsefe çevresindeki oluşumu ve tarihi gelişimini gözden geçire-. ceğiz; sonra da daha açıkla,yıcı olabHeceği düşüncesiyle di,n sosyofojis, in-den örnekler verip bazı problemlere ~eğinmekle ,yetineceğiz. Şimdi bu pla-na göre ,konuyu açmaya ça-lışa.lım.

1. !'DOGAL" ve ".BEŞE:Rl" AYIRIMI

Anti'kçağdan beri :özellik;le felsefede düşünürler bir nokta.ya .dikkat çekmişler, insan çevresinde olup bitenler orasında· bir "doğ.al" ve "beşeri~' ayırın:,ı yapcigelı:niş-lerdir. Sofistler, ~okra:tesci. ekollerden Kynikıle.r,

HeHe-nistik dönem <:lüşünürleri, öze'lli1kle Stoalı Zenon ve Roma·lı Cicero, ilk ,a-k-· -la ge,ıen örneklerdir. _Daha sonra·_ bu çizgi XVI. yüzyıl Rön.esans felsefesi

ve XVUI. yüzyı-1 Aydınlanma görüşleriyle de gelişerek yüzyıümıza kadar

geüniş, sosyal bilimler .açısından önemli bir noktaya ulaşmıştır (1).

Bu ,anla-yışa _göre :insan: çevresinde olup bitenleri:n bir doğal bir 'de

beşerı yönü vardır. Burada "doğal"·in en helirgin anlomı, d_oğduğu yaratıl­ dığı ha·I üzere kalem ,ve daha önemlisi ·insan tarafından üzerinde ,herhangi · bir işlem yapı.ımamış olandır. "Be:ş.eri" olan ·ise burıuri aksine insan

tara-(*) Fen - Edebi~t ·FaıküJ.ı.tes-i Sosyoloji Bölümü. Öğretim Üyest. · ·

(1) Tarihi -gelişim için !Bkz. M1acit Gö1cberk, Felsefe Tal'>ihi, R-emzi Kitabevi,

İstanbul, 1'980. · · ·· ·

(2)

. ' fından ortaya kona.ri, bir başka anlatımla doğal olana karşılık onun üzeri-.· ·ne eklenen yapay bir duny,adır. Doğc;:ı-1 olanın şöyle ya. da böyle değişUrH­ mesidi.r. Yüzyı,lımızda sosyoloji ve antropol-ojinin kullandığı, kültür, manevi

varlık, . beseri , . varlık; fe·lsefe . · literatüründe ·gecen · f.iziküstü, -canlı •, üstü var-lık, tarihsel varlık, -vb. hepsi -a_ynı dünyayı adlçmdırmaya yarayan- :ifadeler-dir. Ontalojik bir_ anlatımla söz ·konusu beşeri v-a-rlık alanı gerçekten

insa-ı:ıın · "yapıp' etmeleriyle" o~taya çıkar (2). Çünkü o herşeyden önce antro-poloji-k_"determinasyonlara ·c:fayanır. · Gerçekten ,insan a.lonı, kendini do·ğal çerçevede değil,

bu

cilandd gqsterir. Çünkü insan değer ve eylem kalıp­ larını -biriktirerek ikinci -bir dünya (kültür) . meydan·a getirebılen yegône va·rlıktır ..

Beşeri.- dqğal ayırımı erken denebil~<?ek d<;>nemler<:Je yapılmış olnıa­ . sına ra-ğmen günümüze kada-r bir belirsiflik de sürüp gelmişUr. ·Çünku

ay-nı beşeri varlık ,alanı; çoğukere doğal ve beşeri arasıntj·a paylaştmlmdya ca,lışı'irnıştır. Me·selô beşeri dünyanın ilık akla ~elebHecek olguları hukuk · ve di-n; genelde ikiye bölünmüşlerdir: Buri-a göre iki türlü hukuk ve din vardır: Doğal hukuk - :beşeri huk_uk, doğa,J _ din - beşeri din. Güya doğal hL!kuk, insan tarafından ortaya konulma-yan hukuktur, beşeri ,ise insan eseridir,. en azından formüle edi-liş. bakımından i1ı:ısa-na aittir~ Burada ters ··görünen bir ola-y vardır, o da hukukun ·"düşme yasası" gibi doğa1I bir

yö-nünün olm~dığıdır. Yoni hukuk her ha·liyle beşerid_ir. Buradaki _terslik ko-naatımızca doğa·I - beşerf oyırımı ,noktasında "akıl"a verHen mı-syon ·ile Hgilidir. Gerçekten. de bu söz ·konusu ayırımlarda beşeriliğ,in e·ri somut_ ol- · gusu. sayılan akıl, do·ğal oJ.a·na eş kabul edilmişti. 'Buna

göre

de doğal hu- ·. -kuk ya da din,· insanlarca ortaklaş~ k(:lbul edilebiılen ve dolayısiyle de or- . tak bir da-yanak noktası, okıldan türetilebilen demekti.

.

-

.

Yine söz konusu smıfld-ndırmalarda d.iıkkat çeken nokta·lardan birisi, insanın .-as.ıl alanı beş·eri olmasına ,r,ağmen "g_üveniUr"in doğalda ..

aranma-sıdı.r .. Bunun için yüzyılımıza kadar pe~ _çok düşünür, tarihsel varlık olgu-.su:nun yalnız temel·lerini ·değil, iyisini de doğa·I ola1nda aramıştır. Buna gö-re {meselô J. Bodi~. Sherbury, vb.ye göre) iyi din, ·doğ-al dindir; ~Maci'chi---avelli, Grotius, vb.ye göre) iyi hukuk, doğal kaynaklı. hukuktur. Cürikü be-şer1 olan tarihi değişiklikleri, o doriemin şartla.rını, -belli kesimlerin , anla-. yış ve yprqrlarını da yansıtır. Onun icin tariİıse·J olg·unun· güvenHirliği için

kriter, çıkla ·uygunluktur. XVIII. yüzyıla. gelindiğind~ ortık "taritı" deyimi~_

nin · beşeriyi ifade. etmek üzere kullanı-ldığrnı görüyoruz. Ne var

lsj

.insanı olanı ifade eden · bu terim artık doğa-! ola:ndan çok ·a-kli olqna karşılık­ tır {3). Böylece yavaş y<:ıvaş beşer1 ol,anın bir başka önemli yönü :de ort,

a-(2) Takiwettin Mengüşoğlu, Felsefeye Giriş, · Rıemzi Kitrubevi, İstanb~l, 198·3, ·

s. 163 vd.

(3) Gökberk, a.g:e., s. 262 vd.

(3)

-ya çıkıyordu: Et,ik_ ya da ahlôki boyut. Ya·ni genelde tdrihse·I olara.k bH/-nen varlık alanının sırf tarihı ve ahlôkı iki yönü birbirinden ,ayrılıyordu.

2. AHLAKI

.

ve

T ARİHi BOYUT

Artık beşeri çerçevede biri değişken, öbürü ai - çok süre-klilik arze- ,

den iki boyut birbirinden farkediliyordu. Bu çerçevede. Kanıt ·bi( rasyönal -ve tarıihi din sınıflandırması yapıyor, yahLİd:i'lik; hrisÜyanlık ve İslcım'ın· öz-de aynı rösyonal temele d,ayandığını an6nk tarihi birikimlerinin belli · za-man ve. me:kôn aralığındaki top·ıumsa·l görü,nümleri ifade ettiğini ;,ıeri sü- · · rüyordu (4). Yine. Alman idea:list düşünür olan S(?hleiermacher,. tarihf şe­

~illenişin dışında b(r öz arıyor; sorunların bu öze göre ye,niden şekiMen-. mesini düşü_nüyord!J (5): Schelling'e göre de tari·h alanında olum.Ju olum-suz tüm değişmelerin içinde _bi,r iler,leme söz konusudur. Bu ilerlemenin a.sıl din.amiği insan·ın özgürlüğünürı ·de. 'üzeri·~de bir şeydir. Cünku bir -kı­

sım .j.ns,an ve topluml-an~ plan ve iradesi gerçekleştnezken de bu. ilerleme meyda,na geliyor. Filozofa göre sö_z konüsu Herl~me "moral _bir dünya · dü-zeninin" gerçekleşmesidir (6). Bu· yeni ayırımın önce-ki doğal- beşeri ayı­

nmıridan farkı, -aynı' beşeri olgunUn içinde bir kalıcı öz ve değişken bir

şe-kH farkına isaret edHmesidir. .. , . ·

Buna göre tüm beşeri sistemlerin etik ve tarihi -iki boyutu vardır~ Etik en genel anlamda. değer (valeur) ve ,ahlô:k (morale) -dan oluşma-1<,tadır. De- . ğer, nesnel bir vdrlık, · olgu _veya ola.ya. -katılan bir kıymet olarak. tdn_ımlana­ bilir. Yaygın bir sınıflandırmaya göre "yüksek~' ye. "araç -değer" türle~i- · ıne · -aynlır. Yüksek değerler pratik. bir çıkara ·yönelik olmayan, .ve bir idea·!

varlık' türü olara'k vasıflandırılabUecek değerlerdir. Bu~Jar. ası,I determine gücünde oldn · değ~rlerdir (7). Toplumsal açıdan bak1Idığınd_a yüksek de-. ğerler aşkın olmaları ,netjeniy,Ie . ayni ·zamanda ahlcıkı olandır. ·çünkü ah-_ ·ldk topluıiıda genel olarak ideal olanı ·işaretleyen ilkelerdir. Onun için· bu

araştırmam·ızda a:hicık, bir eylem ,kalıbı değil bir ·tjeğer' ünitesi olarak ele

ahnmış, etik ile oynı anlamda kullanılmıştır. Kaldı -ki ahlôk, bir değer ola:-ra-k toplumsal olanı vurgulamaya daha elveriş·Iidir. İşte bu çerçevede her beşeri ol,gunun· bir ahlökı ·boyutu vardır ve bu·, toplumların süreklilik

gös-·teren bir boyutudur. Aşağıda görüleceği üzere değişme . daha çok onun gerçekleşmesiyle irgilidi.r, _yani ~arjhi yönüne oi:ttir. ·

,I • • • •

(4) Ayrıntılı :bir değei"lendirme ıçin Bkz. Meıhm·et Aydın, Kant ve Çağdaş

İngi-. · Uz Felsefesinde T·anrı -Ahlak İlişkisi, Ümran Y:ay., An'ka.ra, 1981, s. 9,5 v.d.. · .. (5) Qj}kberk, a.,g.e., -s. 444.

(-6) Aynı eser, s. 43-3 vd. , . .

("7) tMengüşoğlu, a.g.-e., ·s. ·281' vd. Ayrıca değerle ilgili aıyrı-ntılı bilgi ıçin Blrn. HHm1 Ziya Ülken., Bilgi ve D~ğer, Kürsü Yay., _Ank°ara, (Tariıh_ yok). ·

(4)

-i

T6rih1 boyut top·lumlpnn nesne·I varlığıdır, _ihtiyöçlan; şar't ve imkan~

,landır (·ancak ,nesnel oluşu sırf doğal oluşu değildir). Tarih1 boyu~ değiş­ .ken ,bir dühya·dır, çünkü bir·real varlık .alanıdır. Ne kad_ar benzerlik göste-rirse göste·rsjn o top·ıuma hastır, biri diğerinin ,a-ynı değildir. Bir başka de-yişle kültürel yapının ,kendine has kesitidir, bir yaşama sürecidir; daha ön-ce sözünQ ettiğimiz etik/ahlôkı boyutun bir gerçekleştirilişidir. Çünkü her toplum,_ be'lli de,ğerleri kendine has bir .ger·çekleştirmeye götürür, kendi ihtiyaçları . çıçısından normlaştınp kurumlaştırır. Onun için· de bu· sµreci bir başkası aynen izleyemez. Demek •ki tarihı boyut bir.. ihtiyaç .orta·~ıdır,

dolayısiyle de bir araç~ değer ortamı ol.arak değerlendiri'lebilir. Zaman ve

· mekôn!'q kayıtlıdır.; ' .

Ayrı var

,lık

karekterlerine sahip·

olmalarına ,rağmen

·

ahlôkı

ve tarihi boyut birbirlerine para·lel · ve hatta. ·içice olarak bulunurlar. Esasen aşağı­ da da belirtileceği. üzere yüksek de-ğerler ar.aç -değer dünyasını determi-.

ır)~ eder. Her beşeri olay bir değerin gerçekleşmesidir. Bu -gerçekleşmenin derecesi o toplum.un fizik·i/nesnef' şartlarına ve başa·rısına bağlıdır. _BÜ

ba-kımdon hiçbir değerin ifadesi,. mutlak veya kendisiyle özdeş değildir. Me-sela bir değer ola.ra·k özgürlük (veya negatifi olan ıkôleHk) etik ·ya da ta. -rihen . farklı · şeylerdir. Genellikle tarfü boyunca ıtüm toplumlarda köleHk iy.i görülmem.iştir, .ama tarihen · meşruloştınldığı yerler çoktur. Özgür dü-şünceden . yana olan antikite düşünürleri, Romalı Cicero, · rönesans_cı Grotius, ·vb.ye· göre acı da· olsa insa~ların bir kıstnı köle olma:k iç.in doğar­

lar. Alın yazıl.arı onlara böyl~ sevimsiz bir rol yüklemişti-r ·(8). Hafüuki

do-ğa( bir'zorunluluk sanılan bu ,sta'tü, toplumsa·! şart ve gôrüşferin bir (frü-nüdür, bir ·O·~J.i.leştirmedir, özgürlük-ahlaki boyutunun bir ·zaman ara·lığın~ .

. daki görünümüd_ür'.. , . ·

Bütün bu söylenenler -tarih boyutunun niçin değişken olduğunu- da gösterir. ıBuna karşılı·k för belirleyicilik görevi üstlenen etik temei'I, her de-terminasyon (meselô düşme· ya.sası} gibi kendisi mutlak değişimin (9) dı­ şındadır. Bir idea-1 varlık sferinde yer a·lan. değerl~rde gözlenen· deği_şim, ya toplumsal etkHeşimlerin sonucu olaın değer yapılarına, ya da d_eğer:in

tarihse·ı boyutundaki görünümüne aittir. Kaldı ki bir salt eUk değerin

"yaırgırı haline gehri'lniesi bfle· (yani değer yargısı} bi-le tqplumlarda farl<-•lılık · arzeder (10). Konunun daha iyi anlaşılöbilmesi için bir değer ünitesi

olan ahlôk ka'vramını biraz. daha açmaya calışa·lım.,

(8) G'ö'kıberk, .a.g.e., s: 2ıll. 1

I (9) Bu. ifade, deği'ş,1m1n doğ,al/ne.snel ıdünya:daki g·~bi. sıkça olmadığını anlatma[c

:iç}ndü·. Yo'J{Sla değerlerin formel yapıl:arında da. ba,ızı değişme:ler gözlenir.

·oo) Aydın, a .. g.e .. , s. •59 - 6'6.

(5)

-. . . .

3

~

BiR ET-iK DEGER

ÜNİTESİ

OLARAK AHLAK :

·

· Ahlak :en genel şekliyle fertlerjn toplum içindeki davranışlarını ve

_ birbi:r:leriyle i'lişkilerini ölçmek ,amacıyla başvurul.an kriter olarak tanım_.la­

ınobHir (11). : ıBir başka deyişle toplumda•ki sapma davrmıışlarının· kabul

görmüş

Ôlçüsüdür. Ancak gerek k-aynakve muhteva

ba

1

kımında~,

gerekse düzen-leyici kuröllar ihtiva etmesi yönünden ,hukuk ve din ile bir ilgi ku-· ·rulmuş v~ bu konuda pek çök görüş +ıeri sürülmüştür. Biz burıada· ahlökı, .

eylem öncesi bi{ değer olgusu olçırak aldiğırrüzdan, onu sırf bir "ameli iş­ i.em" kabul eden gör.üşler.le · Hgilenmeyeceğiz.

Hir değer olctrak düşünüldüğünde ahlôk'ın

Hk

baıkışta ·,iki önemli

yö-·nü dikkat çeker: Biri insan doğasında (fıtratında} ·bir dayanak bulması, _

di-ğeri kültürel

orr

ilke olara·k ortayo · çıkmasıdır. 'İnsan doğasında· va·r olan

bir olgu ,j.le bu olguya tekabül .eden toplurns-al ilkeler olması -ar.asındaki .

bağlantı· çoğu .. ahlôkçılarca bir problem olarak görülmüştür. Çünkü doğal olan (kosmos} iıle beşer1 (etfıos) dan hangisine ağırlık veri-lirse farklı bir ahlôk eğilimi ortaya cıkmıştır (12)_. ıHalbuki ahlôkın inson doğasında- bir temel bulmasıyla .bir değer ifade ·etmesi arasında mutlak bir bağlantı

ku:-.rulamasa bile ocik bir. c·elişkinlri' olduğu söylenemez. ileri sürülebi'lecek

. çelişki kend.ini daha çok değer yargı-lan ya da -uygulama.da gösterir. Me~ se,lô ,hırsız, eylemi,r1e kendince bir ·haklılık -gerekçes-i bulsa biıle, hırsızlık hak_kı,r1da_k_i değ.er y-argısını değiştirip onu haklı gösteremez. .

.

. .

BeıHi kuraHar ta•şıma: baıkımın'dan ·o_hlôk; din

ve

hukuklo· ·karşılaştıırılabiHr.

Ancak bütürJ benzerlik v~. iliş-kilerine ır,ağmen attlôk, iki'sJnden de fa.rklı .bir - yapıya sahiptir. ıBi-r kere 'dinin tamamı sosyal i-lişkileri düzenleyen ahlôkf kurallardan -·ibaret değildir. Di-riin bundan !;>aşka aşkın {kutsal) bir inanc

.. si~temi,_ 'ko~mik

düşünceleri;

yani.

varlığın

·

baş

·

iangıcı

ve sonunu

açıklayan

ve l?i·r ohl_ôk ilıke.sine-.,indirgenemeyen yönü de vardır. Tabi buna karşılık tamamı .di;n ce:·rcevesi içerisinde kalmayan bir ahlôk olgusu da, vardır . . Şüphesiz ·ahlôkın önemlj ~ir. kı,smı din kaynaklıdır, tarih boyunca. etkin ah-lôk dinde kendine bir dayanak bulan aıhlôk olmuştur. Ancçık genei .olarak ahlôk ve din birbirlerini tamamiyle_ ne dışlc:ırlar ve ne de kapsarlö,r. · ·Hukuk için de benzer şeyler söylenebilir. -İlk- bdıkışta · hukuk nesnel bir ohlôkmış gibi görünüyorsa do tama:mı ahlôk değildiL. Hukukt :normlar,. ahlô'kf değer.::. !erin yalnız formel_ biçimleridir ..

Ahlôk, aksiyomatik temeller-_i ba,kımındqn aşkın değerler~rr.. ·Gerçi de-· (H} Ana Britannic-a, 4'A!hlak"·, C. I, s. 201.

('1-2)

oarra

d·e Vıaux, ''Ahlak", İ. · A.; c. I, ş, 1!5•8; AyrıC'a Bkz. Osman Faz.arlı, Din Psikolojisi, ·'.R-emz.i Kitabevi,. İstanbul, 1198·2; s. 9;!); . M. Müp1r Raşit Öymen, . Psikoloji~ s·osyolojl ve Pedagoji Aç,sından·· Ahlak Eğ·itimi,' 1stıaınJbul, .i,9;7,5,

s. l15t vd.

(6)

recesi değişse

bi'le

g~nelde toplumsal ·değerler aşkındır-lor . . Esa~en kişHe­

ri ·aşmayan değerlerin toplumsal bir fonksiyonu yerine getirmeleri . . . . .

düş.ü-nülemez. Meselô · "sözünde durma,ı ahl.ôki değer! (yerine göre normu) tek .

kişide başlayıp . yine onda . bitmiş . olamaz (13). Yani· degerlerin (dini,

ahlô-: . . .

. ki, vb.) bir sosya-1 çerçevesi '(·ardır. Onun .jçi"n değer ünitesi olan ahlökı · başlıbaşın·a bir hayat tarzı qlarak alanlar olduğu g,ibi {ki ı:neselô SpihOZ·

O'-mn Etioa'sı · böyle bir :aınloyrştır), sistem farkını a-cıklarnayaı yarayan bir te-mel .olgu olarak gören düşünürler.in sa,yısı d~· az de.ğlldir. XIX. yüzyı:I. son-rasında ortaya çıkan immoralist (a~lôk karşıtı) akımları (özellikle Nietzsche · v.e varoluşcu'Jarı), bir dönemin izafi görüşleri saymak gerekir. Çünkü ah-·

lôk,. bir sosy·aı etkileşim boyutu· 9.k1ırak

dün

olduğu ka.dar bugün de· va,

rh-ğı.nı sürdürmektedir (14). Esasen bu' alandaki itiraz·lar, ahlôki değerlerin

bir determinasyon olarak-ortadan kalktığını .değH, determi.ne pışında

töp-lumsal. olayların cereyan edebildiğini . göst.erir. •Gerçekten topl.umsal olan

·ama tqplumu tehdit eden "an~m·i" böylesi bir olaydı·r- (15). Evet anomi top-lumsal bir olaydır ama toplum· .normları-na· göre olup bitmemektedir.

Bu~ada açıklanması gerekN önemli bir. nokta~ değerler Qniteslnin .ta- ·

marniyle belli bir zaman - mekan aralığındaki toplumsal etkMeşimlerin ürü-·

·

·

.

olmadığıdır ... Gerçekten determine gücündeki aşkın değerler, toplumun

o

:

andaki süreciy·le özdeşleştirilemezler. Sıradan toplumsal etkHeşimlerin ·

kend0ine has· ,normlar oluşturduğu, .bu normların da. geri dönüşlü olarak

_ kendine uygun değerler. m~ydana getirdiği ~oğrudur. E31).nlar özeHikle

kü-çük· gruplar ,düz.eyinde (Ameri·kan sosyolojisin~e pek çok örneğini

gördü-ğümüz gibi) deneysel" olara,k gösterilebilmektedlr. S"herif, Asch, Mllgram,

vb. deneyleri bir örnek olarak hatırla.nabHir (16).

Ancak .bütün bunlar

olayın

bir yönünü

~cıklamakta:dır:

Cunkü bu, g·

rup-tqki

·

değer

ve normlann·

tanicimı

grup

etki'leşimi:nderi

do~uyor

aniamıntı

. gelmez. Me,selô bağlı. bulunduğu ana gruplardan doğrudan aldığı değer

ve norml·af· va;rdl'r. Bunun gibi toplurnlaırın hazır bulup· aldığı değerler söı;

konusudUr (evr.enseı-nitelikl.i dini değerler gibi). O zaman bir gruptaki top ...

lumsal değerleri :

o) Toplumsal etkileşimin bir sonucu olan değerJer,

b) Grup

dışı

ve~~ ü.stü

değeri

.

er,

oİara'k

ikiye

·

ayı~mak

mümkündür.

(13) Ülken, a . .g.e., s. 400.

( 14) · Ana Bl'itannica, "Ahılfük",

c:

I, s. 202. . .

(1.5) Anomi için Bkz:. ön~! _Sayın, Sosyolojiye Giriş, Erdem Ktta'beıvt, 1zm1r, 1:98'5;

. s. 1'3·3. . . .

(116) Grup değerleri, normların oluşması ve söz· konusu deneyler için Bkz. Da'Vid /

. Krech, vd., Cemiyet İçinde Ferd, Ç.ev. Mümtaz Tutılıan, M. ·E. Basımevi; İs-·

tanbul, 198'3·, C. · II, s. 209 - 21·6; Çiğdem ~ağıtçı-başı, İnsan ve İnsanlar, Betıa Basımev,i, İstanbul, ı,g.g.3., s. 5'4 -'58.

(7)

. Toplumsa·!· etkHeşime bağlı d·eğerfori;n a·ş·kın bir yönü. bulunsa bile tarihi/

· fiziki. yön·ü ağırlıktadır. IEtkileşlm jcinde oluşum, değerden eyleme·

olabi-leceği gibi, eylemlerden ·nor:m ve değerlere d9ğrµ da olabilir. Hal·buki ·

ikin-ci

sürectşki oluşum, o ondaki toplumsal şartlann 'bir ürünü olmadığı için

· solt ahlôkı bk ··niteHk de taşır. Bur-ada etkileşimin yönü genelde değerler­ . de)'.l nor;mtaro doğrudur: Dolavısiyle. etki:leş1im dışı bi·r nİJ~liık taşıyan

de

·

-ğerler. başka· toplumlara, zaman

ve

mekanlara -daha çok a,J<tanlabilirliğe

sahiptir. Bir· evrensel dj.n, b~yük' ideo:loji veya kült9re·I · sistem böylesi

de-ğerler taşır ...

İkinci süreçteki değerler (veya ,ahlôkı ·olgular}, .sanıldığı gibi her

ca-ma:n fert tarafından bulunmaz. Mesela özgürlük,· yardımseverlik, günal:ı,

·suç, güzelJ.i.k, mutluluk, ha·k,. haksız.ıtk vb . . her se·terinde fert ya da grup-.

lorca keşfe'di'lmezler. Üste'lik bunlar sırf bir kqzal Hişkile:r b.asamağı değif~ · dirfer ve 'bir şeye göredirler (17) .. Ko,vraınması icin bi'le ·insanın belH biır çıa:..

öa.sını gerektirirler. Esasen doğasındaki bazı yetenek ve güçlere

dayana-rak tranşcendel bir yönelişler insanın kendini dşabHdigi. yerde vardırlar (H3) . . ·

Onun için Kant bu noktayı bir noumenon. alanı olar:ak görm.üştü. Esasen ohlôki değer·l.erin determine fonksiyonu da bu kozal çerçevenin üzerinde

aşkın bi·r yönünün bulunmasına bağ;Iıdır .

.

.

4. AHLAKIN.

DETERMİNE

GÖREVi VEYA .

TARİHi

BOYUTLA

İLİSl<İSİ:

.

. Ahlôk, bir yüksek değer olarak ekonomi, hukuk, din, vb. gibi değişik yerlerde gerçekleşmektedir. Bu yo·Ma ,ahl~ki il:keler toplum.lardq dışlaşa­ rak norm ve kurumlara dönüşmektedir. !3urada toplumsal ihtiyaçlar, şart ve imkônlar, oluşumun fiziki cercevesi-rıi meydana, ge_tirj.~ler. Ancak temel

belirleyici çfeğerler, toplumların fi'Men oluşumunu sağlayan norm ve

kurum-•lanndan da ,nite.likçe farklı bir şeydir. Çünkü norm ola'rak nitelenenl.er (ki.

bunlar dar anlamda ahlaki de olabHirler), bir toplumda. iÜşki bicimine uy-gun olarak ge~cekleşen şey.lerdir (19). Mesela· hak, yardım, özgürlük, vb . . her toplumun- .kapas·itesjne göre şekiHenmektedi,r. ·

Gerçekten bir toplumda beUi yüksek değerleri'rı y~şamasırnn önemli

bir şartı, söz konusu· değerlerin her seferinde yeqiden yorumlanmosı,

ger-çekleştirilmesidir (20). Es.esen her tarihsel varlık olgusu, bir de~er

yapısı-(17). Ahlfi.ki değerlerin muhtevasını ·anal1z için Bkz. 'Reyhan Şerif, İslami Top":'

· · Iwn.a Doğru, Çeıv. Oelal HalH, Akalbe Y.ay., İstanbul, 1·9'89·, s. 7'3. ·

0:8) Aynı eser, s. 100. . · .~ ·

(19) Heinz Heimsqeth, Ahlak Denen Bilmece, Çev. Nerm'i Uy,gur, İ. Ü. Ed. F'aık:

·. Y.aıy., (K.onfeır.ansıar: 7), .İstanbul, 1·957, s .. 40 -41. ·

.('20) · Aydın, a;g.e., s. 9-5.

(8)

-nın· (bir a·hlô·kı ilken.in gerçekleşmesidir. BHindiği gibi' ·felsefe ve sosyol.Oji.:.··

de. açığc;ı ·cıktıRlon yer _bakı-rrıından pek çok a:hlôk türü Vardrr: İl<Usat

ah-lô~ı. ·din· ahlôkı,· tekômül ·ahlakı, fayda,· ahlôkı;. haz .ahlôkı, biJ.ge ahlôkı; ·ira~;

de -ahlôkı, ·Vb. gibi. Aslında bütün bunlar ahlôkın çeşitliliğini değil, aynı

ve

·

tek -olan bi:r değer determinasyonunun farklı alan-lorda değişı_l<

görünüm-ler kazand!ğını ortaya ·koyar (21). Zate~ ahlôkf değer.ler normloro ve .

tö-relere· dönüştükleri'nde bir top·lum içinde gr~pların hayatının

düzenlenme-sini güvence a·ltına alırl_a-r (2·2).

·Evet bütün tarihsel varlık ·olguları bir gercekleşti:rıne.di.r; d+ı, sanat, ·

hukuk, din, iktisat, devlet. aile, vb. bire~ de-ğer yapısinın

gerçekleşmesidir-. ler. t1er biri toplumdan malzemesini :almakta, · kendine has be}irleyi·oilik

içinde bir şekil vererek beHi norm ·ve· kurumlara ula·şmaktadır. Yani hangi

tahhsel varlık olayına. bakı·lsa bunun bir .temeı' değer yapisı, :bir de fiziki

portresinin olduğu görülür. Felsefi anlatımıyla bu bir yüksek değerin araç-·

değer ·alanını düzenlemesidir. •Meselô .hukuk .en genel tanımıyla "devlet

yaptırımına dayah · ol:arak bir yük5;ek değerin araç -değer dun.yasını

deter-tnine etmesidir" (23).· "Vaktinde ödenmemiş bir borç" örneğinde bunu

açıkça,. görebiliriz. Burada hukuk ·"söz verme"~ ;'mülk. edimİıe", . gibi" de-·

ğerleri gerçekleştirmekte, daha doğrusu onlann i·karne'Sine

yönelmekte-dir. Çünkü söz vermenin anl·a.rnını yftirdiği -yerde toplumsal hayat sarsılır,·

bazılannln araç -değerleri de tehJi.keye düşer, '(alacaklı) zarar görür-.

Ger-çı bur.ada hukuk· önçeli-kle ihlô·l. edHmiş ·bir orac -.değerden {alacaklının

alacağından) hareket ediyor görünüyor. Anca-k bütün Qunla-r, bir nesnen.in

mülk oluşu ·(hak),. söz ver.nie, vb. Qibi tem.eı. etik belirleylcilere day~,nır. ·

Öiğer alanla(

dd

:böyledir. Meseıa· sanat "estetik çerçevede _bir

yük-·

sek

değeri ~-le 'aldığı· malzemede 'gerçekleştirmektedir." Sözgel:i.mi -sevgi

ya

. da bizz<tıt estetiğin ·kendisi ·_(güzellik), _b1ir yük-sek değerdir;' ına.ddi .. manevi

bir ihtiya-cı 1korşılaması, -sağlam ya da ekon·omik oluşu onun· ar:aç -değer

olan-yön.üdür. Din_ doğruluk gibi bir ahlôk Ukesini aşkın bir varlığa

dayan-dırarak uygulamaya koymaktadır. Mesela drnde·· hı'rsızlığın

kötü

oluşu: sait.

ahlôki bi·r -Uke değildir, aynı. zamanda günahtır; yine din.de yardımseverılik ·

.bir salt etik deği.ldir, ona sevap yüklenmi'ştir. Bazı dünye;Vıi •yaptırı.ml-ct,rımn

. <>tesinde günah ve ·sevap· Tanrı'ya dayanır. Bütün bunl~r din' alanında bir

gerçekleştirmedirler. Weber göstermiştir k,i sırf nesn.el görünen ekqn.~ i

bile bir iktisat ahlôkıf)·a dayanır. Determinesi ekonominin kendi Ukele·ri :d~-

--...-'-·

---....,..--(21) Yümni Seien, Sos;yoloji Açisından Din, Mıarmaıra Ü. t Fa·k. vıaikfı Yay., İs-.

,tanbul, l.9'8-8, 'S. 15.6; Şer~, a.g:e., s. 2110.

(22) Sayın, a.g.e., s. · 126.

(2·3) Mıengüşoğ1u, a.g.ıe., s. 29'8 - 300.

~~o-

..

.

(9)

· ğHdir . . Kapitalizm, Protestan etiğin bir gercekleşmesidjr.(24). Cünkü on·un

· doğmasi, · en azınd.an (prüten ahldkın dışında,) bir başka ekonomik_ geliş­

.

ı:ne ile ocıklaiıoma.z.

· Burada vurgulanması . gerekli önemli bir -nokta, determine ede·n H

ke-·lerin ·azlığına· rağmen· fiziki· çerçeveni-n yer, zam:an, şahıs,. malzeme, vb.ye ·

bağlı gerçekleşmenin sınırsızlığı, değişkenliğidir. Yani qynı be·lirleyicinin

-farklı şekiHenişleri. olabiHr. {Gerçi farklı belir'leyicHere dayalı tek formel

. şe~-Hde ·oıabiHr.·Yüzün hastaıl!ktan veya, canlılıktan ·kızdrm.ış olması

duru-mü gibi). Meselô bir sevgi

veya'

yardım ·severlik bir dil olayında,

sanatla:r-da veya 'dinde

fatklı

sek.Hler.de -ge·rçeklesir. Toplumlarda bu

de

·

ğerleri

i·hti~·

yacları

-

açısından f~rklı

biçimlerde

kuru~loştınrlar.

Bli da tarihi be.yutun

neden etik ya da ahlôk boyutundan fa-rk·lı olduijunu açı·klar.

5. DİN SOSYOLOJİSİ ACISINDAN BAZI ÖRNEKLER. :

Tarih ve

·

ahlôkı

.

boyut

farkını

en güzel· biçimde

yansıtan

alanlardan

birisi di-n .dünyasıdır. \ı\feber'e· göre dinlerin pratiği genelde ıhakim olan

. zümreiere göre şekfl kaza:nmıştır. HJyerokrasi' ,nin hakim· olduğu yerde dr.n,

. .

ruhların ·tedavisine, günahlari.n affına yön.elmiş, bireysel anlayışlaro kuşku

ile bakı·lmış; sivasi makaim sahipleti,nin hükümran olduğü yerde. diı:ı,

yurt-taşla_nn ve statü gruplarının -resrnı ve _toplumsal yükümlülüklerinden iba·

ret- görülmüştür. İbade.t (sonuc olarak) :kurallar· ve düzenı·emeler deırıek

olduğuna· göre,· bürokrasinin ·düzenleyici .. olduğu yerde· dinler, kuralcı v.e

. şeki,lci bi.r karektere ;bürünmüştür :(25). iBu· çerçevede şövalye ruhlu ,

sa-vaşçıla:r. tabakası için· t9~ii olan, tümüyle dünv.evi çıkdrla-r'ı kullanmak ve

her. türlü rrüstisi,zrnden uzak kalma,ktır .. Köylüler büyüye eğiHmlidir. Caiı- .- .

şan kentli tabaknla,r i-se taırih boyu her toplumda faiklı biçimlerde orta.ya

cıkmıştır. Meselô. bu süreç ,içi,nde .Roma kilisesi teoriyi', Hindistan

misti-siz·mi_ (26), Taoi.zm. büyücülüğü, Budi.zm •tefekkürü; orta_za~anlar İslômı,

tefekkürcü sufi.zmi ve dervişliği· ·gerçekleştirmiştir (27). · .

ŞQphesiz Weber',in örneklerinin Me dereceye kadar ·SÖZ konusu pna~

yapılan +lgilendirqikleri tartışıtabHiır. Anca·k .gene·! ola·rak torihi gercekle.ş-.

tirmelerin sosyai şartlara bağlı olduğunda· şüphe yoktur. Konuyu özeUeş-:·

tirdiğimizde toplumumuz a·cısın'dan Iİslôrn tarihi bu konuda·. acık örnekler

. (24)' Max Weıb~r. Protestan -Ahlakı ve Kapitalizmiiı Ruhu, Çev. ·Zeynep Aruofba,

HH, Yay., İstanıbul, 19815. . .

(·2·5) Max · Weıber, Sosyoloji Yazıları, Türkç·esi, Ta~iıa Parla, Hürriyet Vialkf ı

Yıa-. yml,arı, İstanbul, 11081(), s. 2ı42. · · ..

('2~) Mi-st!sizm, T.anrı'yı · insa·mn içtnde bir ol,gu, dind:arhğı ise du~gusal . bir iş

saıyan eğilimdir.

(27} Weıber, a .. g:e., s. 24•2.

- 21 ·~ -··

(10)

-

.

ihtiva eder (28). Meselô ıfs.ıam tarihinde en beHr_gin İki çizgi ola·n sOfilik

ve. fıkıh, 'iki farklı gerçekleştirme bicimidi·der. · Fı·kıh, yayılma· dönemlerin-.

de· yerinde bir girişimle isıam düşürıceslni formüle etme-ve en ter:neı. şe­

kiH~rini bir kuralo ba~lama ihtiyacından ha'reketle ortoya- cıkmış, o·ncnk

-zamanla sabi,t

hukukı

bir çerçeveye

dönüşmüştür

..

·

khın

.

yalnız

(impero-ti.v) kuraHarla ifade edilen asketik (29) anlayışına · ka.rşı·lık sufizm, kura.ı­ lardan uzak derOni - mistik bir yol aramış, feti'hlerle yayguiH:ışan aşırı·

re-fah _ve dünyevUeşmeye :karşı acık bi.r tepki oluştur:muştLir. Halbuki Hz.

·Peygamber dönemi İslam'ı mi·stlk ya da.asketik eğil·imlerden her hangi

bi-rin~ yönelrneyen homojen bir yapıya· sahiptir. Yani şonradan ortaya cıka·n

uygulama, artık- belli t~pll,!msal şartlan da· yansıtmaktadır (30).

f

Demek ki prati'kler · ·aşamm~ı·ndo "kültürel etkileşimler.in" · önemli. bir

belirleyi·ciıliği vardır. Meselô malın, maddesi He günahkôr bir-.,nesne kabul

edHişi, Aristo'nun tra.ditiÖ~ -ahlôk felsefesi-nin izlerini taşır (31). Başlangıç­

ta siyası - dünyevi bir'- olgu olarak algılanan hUô,fetin zamanla biır inanç

problemi gibi algrlçmma.sında da,. a-ynı felsefenin etkili. olduğu söylenebi-lir (32).

Tarihi boyutu belirleyen bi·r diğer faktör ise "toplumsal ihtiyaçlar"dır .

. Eğitim ve. öğretimini Hz. Peygamber önünde yapmış olan 2. halife Hz.

Ömer'in uygulamaian bu .konuda acık örnekler ihtiva eder: Fetih arazile-. ·

rine. dayalı -ekonomik bir d,üzemin gerçekleşmesi; gelirleriyle işleyen fakir,

yetim, _dul· ve işşiz gibi ha,lkın büyük bi·r k.esimi için bir sosyal güvenlik .

kurumu görevi yapan ve özel ticari ,işletmeler iCin kredi veren geniş

kap-samlı bir kuruluş olan (Divan Teşkilatı'nın) gerçekleşmesi vb. bunlardan

bazılarıdır (33): Bunlar, imkôn, şart ve :ihUyaota.n hareketle ortaya konan

.

ye

.ahlôk1 dayanaJ<ları da bulunan tarihi uygulama·lardır. Bütun · bşarısına

rağmen daha sonra hiçbir toplum. onu İsU:im adına ahlôki bfr süreç te.

lôk-ki edip yeniden hayata geçiremez, silbaştan o.ynısını· yaşıyamoz. ·conkü bu

çözüm, blr toplumun fiziki .şartlarıyıa· ilgilidir (34).

(2'8) ôrnekleırin ,ayrmtüar-i için Bkz. Mll!lınmmed IHaml:duUıa'.h, İslıım Peygamberi,

. Çeıv. ·(_1. C.) M. Said Mutlu> - (2. C.) Salih Tuğ, 1r-fan Yay., İstanbul, 1,969.

(2·9) Asketi'k, T.anrı'yı insanın dışında a,şkın · bir. varlık olarak 'kalbul ed~,;ı.

din-darlığı ise nesnel 'dünyada ·göstermeye yöneH'k ıanlfayıştır. .

(30) Fazlur Rıa:hman, İslam, Ç.eıv. M. Dağ - M. Ayd~n •. 'Selçuk Yay., An:kara, l9'81, ·

s. 309 vd. . . . .

(31) 8'aıbr1 F. Ülg·en·er, Zihniyet ve ·oın, ·İslim Tasavvuf ve' Çözübne·Dcvri

İkti-.. sat Ahlakı, 'Der., Yay., İstanbul, 1981, s. ·59. ·

('32) :Sa:bri F. Ülgener,. D~rlık Buhranları ve İslam İktisat Siyaseti, :Mayıaş Y.ay., Anıkaır'a, ı.9·84,, s. 13'9.

(3·3) Şer,iıf, a.g:e., s. 9'5.

C:M)

·

w.

Montıgomery W•att,· İslam Düşüncesinin Teşekkül Devri, Çev. Ethem Ru- ·

hi Fiğl,alr, ümr.an, Y,ay., Ankara, 1·981, s. 718. ·

(11)

22-. Tarihi birikime dik·katle baktığımızda. orada ahlôki gibi _görünen pek cok yargmın toplumsal şartları ya,nsıttık,larını gorürüz. Mesela kader, ecel, ·

rızık· gi·b'i konuldrın İslô'm'da özel olarak vurgulanmasında .ve daha, sonr_a·

cevresi·nde yoğun bir çfüşünce bi.rikimfnin me.ydana ·gelmesinde, önceden berf vo·r olan toplumsal eğilimlerin önemli bir katkısı olduğu gibi geHşme­ sinde

de

bef.li şartların önemli bir payı va,rdır._(35). Sözge'limi İslôm dQ_n-yası:ndo gittikce· yoöuiı·luk kazan_rnış olan determinist (kaderci) eğHim bel-· li. şartların. sonucüdur. Hemen ücüncü halife döneminde başlayan siyasi.

· -kaos, Emevilerle. belirginleşen ye Abbasilerle devam eden sa'ltmıat yapı­ sı, haırici ga-ilesi gibi bezginlik verici olaylar, yalnız hdlk tabaka·larında. de:- .

ğH aydın (uJema) kesim.inde bile. oJumsuz bi·r politlk görüşün doğmasını. sağlamış İslôm açışından meşru sayılamayacak nice siyası uygulama oto~ ritesizHkle karşılaştınlarak tercih edHmişUr (36)r Cf zama.n ·"zalim de olsa

bir yöneticiye itaati. tavsiye eden" bir. yargı ahlôki bir a·nlam ·ifade ~trhez, bazı ta·rih1 şartlorın yansımasıdır. Onun .icin ~plumlann· geçmiş kültürl. er-le etkileşmelerinde etik ya da sı-rf tarihi boyut farkının kavranmasının·

ay-rı bir önemi vardır. · · · · ·

6. ETİK YA DA TARİHİ BİRİKİMİN AKTARILMASI SORUNU :

, Hemen beHrtelim ki bir· kültürün bir başka toplumu ilgHendirmesi ön- . celik·ıe onun bir etik olarak algılçınmasına bir başka deyişle o kültürün asil ·sahibi. olan: topl'umun cıkor ve yararlarının üzerinde, ortaya değerler ihtiva ettiğine inanılmasına,. dolayısiyle benzer topl·umsal problemlerin ·

çözümünde dayanılabileçeği,nL kabu,I etmeye bağlıdır. Yukar.ıda da b.eUrt:. Uğ:imiz· gibi bu algılayış bicimi :O"ktarılmol< i·sterien de_ğerlerin dar 'anlamda

. bir toplumsal etkileşim ürunü sayl'lmamasına. dayanır. -Mesela bir din

ola-. rak· .islôm, ·ahlôkı çerçevede evrensel bir nitelik taşımayıp. da içinde· doğ­

. duğu arap toplumunun çıko,r.lannı gözetseydi pratiklerde evrensel bir he-·defe ulaşamazdı. Endonezyadan Fas'a, İspanya'ya kadtır .arobın dışında

Türk, Faırs·, Berberi, vb . .pek çok toplum -benimsemezdi. Yin~ ·çağımizda Batı kultürünün evrensel denilebilecek-boyutta yaygıhlaşması_,· ya-lnız ba-tının· istilacı eğilimleriyJe · açıklanamaz';· t'oplumların onda bir etik boyut

görmüş olmalarına da dayanır. M.ese-lci · bu gerekçeye göre batı uygarlığı

ınsanlığın ulaştığı ortak bir kültürel düzeyi g·österir. Esase,n batı cfışından gelen tepkiler, onun batı toplumlarının yarar ve çıkarlarının bi:r i.fadesi ol-duğu ·görüşüne dayanır.

Bµna göre değer yapı·larının aktarılma şansı onun sı,rf befi.rli toplum-(3·5) Aynı eser, s. 14J-..

(36) Fazlur Rahman, ,a,g.e., s. 309 vd.

(12)

sal şartların bir .ürünü olmadığı anlayışıyla yakından ,i'lgi·lidir. Çünkü

böy-lesi bir gercek·leştirmenin alt" yapısı olara•k ya-k,a,layabileceği,rni?'. ~ir değer,

sonuç olara·k toplumun veya ·O toplumun belli dönemleri,ndeki (özefükle

'si,yasal) grup ve zümrelerin. cıkörlannı yansıtır. Ha·lbuki akta,nlabilir değer

aşkınlığa

ve

.

toplum çoğunluğunun kabulµne bqğlıdır. . '

· ·Anct:İ"k burada unutulmmnası gerekli nokta tari,hi boyutun biiatihi

olumsui

··

oımodığıdir.

Yani

biır

toplumun herhangi .bir dönemin pratikleri

genel olarak·· bir "sapma" değUdir (37) .. Zamanına göre

pu,

iyi l:)ir

gercek-leştirrne olabHeceği gibi bugun .~e benimsene.n aynı değer· yapısının yeni~

den şekHlendi,ri·lmesinde bir· yorum unsuru· olarak işe yaray.abiHr. Madem

ki yaşarn·a·k için söz konusu değer yeniden· yorurnlanaca1ktır o holde daha·

önceki zaman ve mekôn unsurları bize bazı kolaylıklar sağlayacakt.ır.

Esa·-sen. ~ültürel etki·leşimlerden beklenen de o .süreci aynen yaşatma,k deği{

yorumlayarak yeni' sentez·lere ulaşabilmektir (3m-. . . .

Kültürel süreci yeniden k~rmak veya aynen yaşayaıbileceğl eğil'imle­

rhiden. genelde "çağdaş.l,aşma" ve ".gelenekçilik"· olar,ak iki tipi·k yaklaşım

doğmuştur. "Batılılaşma" süreçleriyle özdeşleştiırilmemiş ha.Jiyle çağdaş­

laşma, tarihi yapilanmaların i,çinde mahsur ka·lmaya karşı yeni bir. geliş­

me dinamiği kazanma deni~ktir (39). Ancak bÔylesi bir olgu, değerlerden

soy,utlanmış

bir

surec 'olarak anlaşılmama1lıdır. Çünkü toplumsal deği~Üne

cözulmenin ya-hında yeniden bütünleşme nokta·lanna ulaşabilmelidir.

S-u-nun · için de değer yapılarma ihtiyaç vaırdır: ·

· ) . Önemtne .rağm~n tarihi boyutun mutlaklaştırılması kendini gelerıek-·

cilik olarak göstetir. Gerçi gelene·k toplümsal

g~l

·

i

·

şmel(;)re

"·sürekl:ilik"

kd-2:ar.ıdıran bir-kül.türel. belir:ıeyicidir (40). Bu anlamda gelenek ayrn. zamanda

. ~ir değerdir,. ahlaki boyutun bir kesitidi:r. Ne vq,r ki gl7·1en,ekliıl'i·k katılaşıp.

ge·ıenekçi,f.ik hal-ini old.ığı zaman ahlôki değil tarihi .bir karakter kazanır,

tarihi ·gelişmelerde bağlayıcı bir fonks+yon taşır. Burada beHi norm ve

·ku-rumlar,.olduğu gi·bi aktarılmak. iste:rıir, halbuki bu alan ,etik degil, tarih.idir.

Toplumsa·! değişmelerde çeki·len sıkıntıların ·öneml.i bi,r kısmı tarihsel

olanın etikleştirHmesinden ka,ynaklanmaktadır. Çünkü burada de.ğişken

· bır al~na değişmezli~. vasfı verilme·k istenmektedi·r. Halbuki toplumlar

de-(·3·7) Sıa;pmıa iç•in Bkz. Jos•e,ph F'icht;er, Sosyoloji Nedir, Ç.e,v, Nilgün Çelebi, S:. Ü. Fen -!Ed. F,a:k. Yıay., Konyıa, 1.99,0, s. F7ı3 - 1'8·2ı. ·

(3•8) Sosyıaılı/ıkültür·el antropQ'loji ·açısındıan bu şürece "kültürlenme" (cuıturation)

•adı ver·i'lm-e,ktediır. Bilgi i'çin Bk-z. 03ozkı.,ırt Güv-enç, tnsa~ ve Kültür, Remzi

· K:.istaıbev1, İstanbul, 198'( s. 3:3.1 vd. · · · (39) Geniş· .bi'1g-i için· Bkz. ,C. E. Bla:cke, ·çağdaşlaşmanın İtici G'ilçled, Çe,v. Fatııh

Gümüş, ll'ür:kiıye İş Banıkası ;Kültür Yay,, Anka·ra, 198,0.

{4'0) M-enrgüşoğlu, ,a.=g.-e:, 'S. 1•94., '203. . '

(13)

ğişmenin sürükleyip getirdiği. her basamakta· tarth~n yeniden yapılaşıt>.

şekmenebilmeıict-i.r. lıerıeme olarak ·ifade edilebil~cek yeni durum· da

ken-dini, ge.tinen noktaya uygun bir şeki'I kazanma da gösterecektir.

SONUÇ :

Buraya kadar anlattıklqnmızda ~a· görüldüğü gibi siyasi, sosyal. ve

dinı sistemlerin veya bunlara ·uygun sosyal oluşumlaırın. birbj,rinden farklı

iki önemN boyutu va,rdır: Eti-k/·ahlôki ve tarihi boyut. Sosyoloji.k

anlamda-ki kültürel, felsefi .ifadeyle tarihsel

·

bu

iki boyutun ortak adıdır. Gene·ı an~

ıa:mda "tarih", toplumların ·bır zaman boyutu, dolayısiyle onlann · açıklan­

masında sosyoloj.inin kendisinden vazgeçemeyeceği· bir disiplindir,

üze-tinde durduğumuz süreci,n lkisini de kapsar. Buradaki

"ta.rihi boyutff

(da-. ha dar bi,r· anlamda) kültürün bir zaman - mekôn aralığındaki (fiziki)

görü-nümüdür, saılt topluıtısa.l'dır; p·rati'k ihtiyaçlcirın bir ifade·si olan nonnla,r ve

· kurumlardır, bur:a,sı değişken qir alandır. Ahlôkt boyut nisbet(?n değişme­

. yen bir değer alanıdır, · aşkmlaştığı oranda· genel - toplumsa·I.

bir

nitel'iik

kazanır. Birincisine.ten farklı olarak determine eden bir ·o.tandır, deyim

ye-: ·rindeyse bir o-it yapıdır. Bu iki. boyutun özdeşleştirMmesi, değişken · olanın

mutlaklaştınlmasına götürdüğü gibi, aşkın - yüksek değerlerin de

günü-birHk a.lgıla~ması .gibi· ·bir yanlışlığı doğurur. Ha'lbuki bu iki· boyut' far:kinın

görülmesi,· toplum·ıann geHşme cizgHerine uygun, kültürel sffrekli-lik ici,c1de

yeniden· yapıla·nma·larının·ida yegan~ şa:rtıdrr.

*

Referanslar

Benzer Belgeler

•  Sedat Veyis Örnek’in tanımı ise en uzun tanım olarak; “Bir halkın veya bir toplumun maddi ve manevi alanlarda oluşturduğu ürünlerin tümü, yiyecek,

Kültürleşme –  Kültürel yayılma süreciyle gelen maddi ve manevi öğelerle, başka kültürden birey ve grupların belli bir kültürel etkileşime girmesi ve

Ayrıca konveks, konkav, ℎ-

19.yy’dan bu yana kitle tüketimi türleri , ödeme gücü olan burjuvazinin egemenliği altında iken, 1920’lerden sonra bu durum daha alt tabakalar için de söz konusu olmaya

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

En az yüz yıllık perspektifi olan; Bir Kuşak - Bir Yol Projesinin, Asya, Afrika ve Avrupa’yı kara deniz ve demiryolları ile entegre edeceği, projenin hat üzerinde bulunan

TRT, törenlerde sürekli bir biçimde atılan &#34;laiklik istemezük&#34; sloganlarını dinleyici­ lere duyurmamak için, yayının sesini kısarak garip bir sansür

Toplumun yaşadığı aile yapısına dayalı kültürel değişmelerin dayı hukuku üzerindeki etkiler, Birinci Bilinçli Söylem Dönemi, İkinci Bilinçli Söylem Dönemi