• Sonuç bulunamadı

XVI. yüzyılda Konya kazasında su değirmenleri ve bezirhaneler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "XVI. yüzyılda Konya kazasında su değirmenleri ve bezirhaneler"

Copied!
19
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

XVI. YÜZYILDA KONYA KAZASINDA SU DEĞİRMENLERİ VE BEZİRHANELER*

Doğan YÖRÜK** ÖZET

İnsanoğlunun her dönemde en önemli besin kaynağı olan buğdayın ekmek olarak sofralarda tüketilebilmesi öncelikle un haline dönüştürülmesiyle mümkün olmuştur. Bunun için coğrafya ve iklim koşullarına göre değişen farklı değirmenler kullanılmıştır. Değirmenler insan, hayvan, rüzgâr, su ve elektrikle çalışanlar olmak üzere teknolojik bir devrim geçirmiştir. Modern öncesi dönemin küçük sanayi tesisleri olarak adlandırabileceğimiz değirmenler, Osmanlı devletinde çalışma şekillerine göre su, sel, ding ve yel olmak üzere dört gruba ayrılmakla birlikte, var olan değirmenlerin ekseriyeti su ile çalışanlardır. Konya kazası özelinde bölgedeki değirmenlerin neredeyse tamamı âsiyâb denilen su değirmenleridir.

Konya’daki değirmenler su kaynaklarının mevcudiyeti doğrultusunda Meram ve havalisi başta olmak üzere Konya, Hatunsaray, Sudiremi ve Saidili nahiyelerinde yoğunlaşmaktadır. Her köyde değirmen bulunmadığından köylüler kendilerine en yakın değirmenin bulunduğu köy/lere doğru sürekli bir hareket içerisinde olmuşlardır. Bu durum, kırsal bölgelerdeki yol ağının ve sosyal hareketliliğin değirmenler etrafında şekillenmesine de zemin hazırlamıştır.

Değirmenler üzerinde kuruldukları su kaynaklarının mahiyetine göre 6 ay veya yıl boyu çalışabildikleri gibi daha az süre ile de faal olabilmekteydiler. Bu değirmenler resm-i âsiyâb adı altında, ayda 5 akçe hesabı üzerinden vergilendirilirken, harap veya battal durumda olanlar ise herhangi bir vergilendirmeye tabi tutulmamışlardır.

Aynı su yatağı üzerinde kurulacak olan yeni değirmenlerin eskilerine zarar vermemelerine dikkat edilmiş, bunun için iki değirmen arasındaki mesafenin yaklaşık 500 m. olması istenilmiştir. XVI. yüzyılın ortalarından itibaren değirmenlerin ekseriyetinin 6 ay ve üzerinde çalıştıkları tespit edilmiştir. Bu dönemde çalışan değirmenlerin tamamı zamanla yok olmuş, ayakta kalanlar ise sonraki dönemlerde yapılmışlardır. Değirmenciler öğüttükleri buğdaydan 1/30 oranında değirmenci hakkı alırlarken bu oran zamanla 1/20’ye kadar çıkmıştır.

Anahtar Kelimeler: Konya, Değirmen, Değirmen Taşı, Değirmen

Vergisi, Değirmenci, Bezirhane

* Bu çalışma, Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri (SUBAP) tarafından desteklenen 10701520 nolu “XVI. Yüzyılda Konya’da İktisadi Hayat” adlı projeden üretilen ve 07-08 Kasım 2013 tarihleri arasında Tekirdağ’da düzenlenen Halk Kültüründe Su Uluslararası Sempozyumunda “XVI. Yüzyılda Konya Kazasındaki Su Değirmenleri” adıyla sunulan bildirinin genişletilmiş halidir.

(2)

THE WATER MILLS AND BEZIRHANES IN KONYA KAZA IN XVI. CENTURY

ABSTRACT

Wheat is always the most important nutrition source for mortality. For its consumption as bread on boards, it had to be converted to flour. Hence different mills were used. This using changed according to climate or geography. Mills can work with human, animal, water, wind and electricity. And they have evolved technologicaly. Before the modern times, they could be added as small industry installations. In Ottoman Empire they were divided four groups according to the their working. These were water, flood, ding and wind. But many of them worked by water. In Konya kaza nearly all of them worked by water. They were added as “âsiyâb”.

Mills in Konya condensed Meram and its neighbours, Konya, Hatunsaray, Sudiremi and Saidili nahiyes. The water supplies were very important for this current state. There were no mills all of the village. So peasants moved the other villages which had the mills. For this, the road networks and social relations in rural areas were formed around the mills.

Mills could be active for six months or a year or less time. In this stiuation, the bills’ water sources of quality are very important. These mills were taxed as the name of resm-i âsiyâb. Their price were five akçe per months. Ramshackle and extinct mills were not taxed.

It was watched out the new mills which was founded on the same water and they were wanted to damage from new ones to the old ones. For this, it was wanted that, the distance between two mills had to about 500 m. Since the middle of XVI. century; ıt was fixed that most of the mills work for six months and above six months. All of the mills which worked this time vanished. The vestiges were built in next times. While the millers participated the portion whose rate 1/30, after that this portion was 1/20.

Key Words: Konya, Mill, Mill Stone, Mill Tax, Miller, Bezirhane

Giriş

İnsanoğlunun neolitik dönemle başlayan yerleşik hayata geçiş süreci beraberinde zirai yapıları geliştirmiş, tarımsal ürünlerin öğütülerek un haline getirilmesi veya ezilerek yağının çıkarılması büyük ölçüde kas ve hayvan gücüne dayanmıştır. Bu iş için, eyer, dibek, dairesel dönen el ve değirmen taşları kullanılmıştır. Bütün bu alet ve makinalara en ilkelinden en modernine kadar hepsine değirmen denilmiştir1. Zamanla su değirmeni, yel değirmeni ve yelkenli gemilerin icadı ve yayılması insana, su ile rüzgârın gücünden istifade etme imkânı vermiştir2.

* Bu çalışma, Selçuk Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri (SUBAP) tarafından desteklenen 10701520 nolu “XVI. Yüzyılda Konya’da İktisadi Hayat” adlı projeden üretilen ve 07-08 Kasım 2013 tarihleri arasında Tekirdağ’da düzenlenen Halk Kültüründe Su Uluslararası Sempozyumunda “XVI. Yüzyılda Konya Kazasındaki Su Değirmenleri” adıyla sunulan bildirinin genişletilmiş halidir.

(3)

Turkish Studies

Su değirmenleri, doğrudan bir akarsudan veya biriktirilerek akıtılan sudan yararlanılarak elde edilen enerji ile çalışan bir değirmen çeşididir. Bu yüzden Anadolu’da coğrafi yapıya uygun olarak ırmak, nehir ve derelerin akan sularının yeterli olduğu veya çarkı çevirecek yeterli eğimin oluştuğu yerlerde inşa edilmişlerdir. Avrupa’da M.Ö. I. yüzyılın başlarından itibaren görülen su değirmenleri ortaçağ boyunca bilhassa X-XIV. yüzyıllar arasında Kuzeybatı Avrupa’da yaygınlaşmıştır. Bu değirmenler tahıl öğütmek ve zeytinyağı çıkartmakla kalmamış vinç, tekerlek, çekiç, bıçkı ve körükleri çalıştırmanın yanında kumaş ve kâğıt imalatında, demir-çelik istihsalinde ve bira yapımında da kullanılmıştır3. Kumaş imalatında değirmenlerden faydalanmanın XIII. yüzyıl İngiltere’sinde dokuma sanayiinde görülmedik muazzam bir gelişmeye neden olduğu ve XVIII. yüzyılın sonlarında Avrupa’da 500.000’den fazla su değirmeninin faal durumda bulunduğu belirtilmektedir4.

İnsanları kol gücüyle yapılan zahmetli işlerden kurtaran ve temel ihtiyaç maddesi olan un elde etmek için genellikle köylerin uzağında, su akışı boyunca inşa edilen değirmenler5 göçerlerin ve köylülerin uğrak mekânlarının başında gelmektedirler. Bu durum, içerisinde veya yakınında değirmen bulunan köylerin sosyal ve ekonomik açıdan diğer köylerden farklılaşmasına zemin hazırlamıştır. Çevre köylerden gelen insanların bir birleriyle görüşüp sohbet edebildikleri, iletişim kurabildikleri ve haber alabildikleri yerler olması hasebiyle sosyal ve kültürel açıdan birer cazibe merkezi haline dönüşmüştür. Yine çevre ve uzak köylerden hareket eden insanların değirmenlere doğru yolculuklarını hayvan (at, katır, eşek) veya araba (kağnı) ile rahat ve düzenli bir şekilde gerçekleştirebilmeleri için düzenli bir yol ağının kurulmasıyla da ekonomik canlılığın gelişmesini tetiklemiştir denilebilir.

Değirmenlerdeki yoğunluk mevsimlere göre değişmekle birlikte, buğdaylarını öğütmek için çevre köylerden gelenlerin en az bir gün hatta bir haftaya kadar bekledikleri 30-40 sene öncesine kadar değirmen işletenler veya bizzat yaşayan köylüler tarafından anlatılmaktadır. Bu husus, değirmenlerin yakınında konaklama ve yeme-içme imkânlarının da sunulduğuna işaret etmektedir. Bu ihtiyaçlar, değirmenlerin bulunduğu köylerdeki köy odalarında karşılandığı gibi değirmenlerin yakınında inşa edilmiş baraka tarzı barınaklar ve değirmencinin fırınında misafirleri için pişirdiği ekmeklerle giderilmiştir6.

Çalışma esas olarak 15007, 15188, 15399 ve 158410 tarihli dört mufassal tahrir defterine dayanmaktadır. Defterlerden ilk üçü Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde, sonuncusu ise Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığında bulunmaktadır. XVI. yüzyıldaki Osmanlı idari teşkilatı içerisinde Konya kazası; Konya-Sahra11, Hatunsaray, Sudiremi, Saidili, İnsuyu ve

1 Değirmen teknolojisi ve gelişimi hakkında geniş bilgi için bkz. Jean Gimpel, Ortaçağda Endüstri Devrimi, Çev.Nazım Özüaydın, TÜBİTAK Yayınları, Ankara 2004, s.1-28; Faruk Köse, “Su Makinalarının Medeniyet Tarihinde Gelişimi ve Önemi”, Su Medeniyeti Sempozyumu, Edt. Kerim Han Acar, Konya 2010, s.516-527; H.H. Günhan Danışman, “A Survey of the Turbine-Type Water-Mills in the Bolu Region of the Central Anatolian Plateu” METU Journal of the Faculty of Architecture, Volume 3, Number 1, Spring 1977, p.17-37; Ahmet Yiğit, “XIV-XVI. Yüzyıllarda Menteşe Livasında Değirmenler” Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (İLKE), S.18, Muğla 2007, s. 98 vd.

2 Cipolla, Dünya Nüfusunun İktisat Tarihi, Çev. Mehmet Sırrı Gezgin, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1980, s.39

3 Marcel Mazoyer – Laurence Roudart, Dünya Tarım Tarihi Neolitik Çağ’dan Günümüzdeki Krize, Çev. Şule Ünsaldı, Epos Yayınları, Ankara 2010, s.344; Gimpel, age, s.12-17.

4 Cipolla, age, s.39.

5 Mazoyer - Roudart, age, s.344.

6 Kütahya ili Simav ilçesinin Kayaışık köyünde dedeleri, babaları ve kendileri de iki ayrı değirmeni işletmiş olan Veli Arslan ve Tahir Taşdemir ile 29.04.2012 tarihinde yapılan görüşme.

7 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Tapu Tahrir Defterleri (BOA TT) 40. 8 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Tapu Tahrir Defterleri (BOA TT) 63. 9 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Tapu Tahrir Defterleri (BOA TT) 415.

10 Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Tahrir Defterleri (TKGM TT) 104.

11 1500 ve 1518 tahrirlerinde Konya Nahiyesi, 1539 ve 1584 tahrirlerinde Sahra Nahiyesi olarak geçmektedir. Bu yüzden Konya-Sahra şeklinde kullanılacaktır.

(4)

Zengicek nahiyelerine ayrılmıştır. Bunlardan İnsuyu ve Zengicek nahiyeleri 1539 ve 1584 tahrirlerinde Turgud kazasına nakledilmişlerdir. Bu yüzden İnsuyu ve Zengicek nahiyelerine ait veriler kendi içinde bir bütünlük arz etmemektedir.

A-Âsiyâb (Su Değirmenleri)

Su değirmenleri dikey ve yatay çarklı olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır12. Konya kazasındaki su değirmenlerinin daha çok ilk grupta toplandığı tahmin edilmektedir. Konya çevresindeki en önemli akarsu kaynakları Çarşamba suyu, Sille deresi, Hatunsaray deresi, Meram deresi, Gödene deresi ve Kiçili deredir13. Bu dereler Konya ile anılmasına rağmen daha çok Hatunsaray ve Sudiremi nahiyelerindeki değirmenlere kaynaklık etmişler, Konya-Sahra nahiyesindeki köyler ise bu suların yataklarının dışında kalmıştır. Günümüzdeki Kadınhanı ve çevresini kapsayan Saidili nahiyesini ise Beşgöz çayı, Yeniçıktı suyu, Kestel suyu, Zengi çayı14 ile Lâdik ve Sarayönü yakınlarındaki küçük pınar ve dereler sulamış, değirmenler de bu kaynakların yatakları üzerine inşa edilmişlerdir. Bu bağlamda su kaynakları bakımından zengin olan Hatunsaray ve Saidili nahiyelerinde değirmenler yoğunlaşırken, Konya-Sahra, Sudiremi ve İnsuyu nahiyelerinde ise azalmakta, Zengicek nahiyesinde ise bir tane bile bulunmamaktadır.

Değirmenlerin sayıları tespit edilirken bina veya yapıları değil, içlerinde un öğüten taş adedi (bâb) esas alınır, vergilendirme de buna göre yapılırdı15. Değirmenler 1 veya 2 taşlı (bâb) olabileceği gibi, Ereğli kazası İvriz köyündeki gibi 16 taşlı16, hatta Bozkır nahiyesi Değirmenderesi köyündeki gibi 39 taşlı olanlara bile rastlamak mümkündür17. Bu kadar fazla taşa sahip olanları basit birer işletmeden ziyade, bir nevi döneminin fabrikaları olarak değerlendirilmek gerekir. Konya kazasındaki değirmenler de genellikle 1 veya 2 taşlı iken Hatunsaray nahiyesi Köyceğiz köyünde 7, May köyünde 8, Saidili nahiyesi Kestel köyünde de 8 taşlılara rastlanılabilmektedir. Bunlara ilaveten Köyceğiz ve May’da ayrı değirmenler de bulunmaktadır18.

Tablo I- Konya Kazasındaki Su Değirmenlerinin Taş Sayıları

Nahiye 1500 1518 1539 1584 Bâb % Bâb % Bâb % Bâb % Hatunsaray 44 40,4 48 40,7 47 43,9 54 36,5 İnsuyu 8 7,3 16 13,6 - - - - Konya-Sahra 13 11,9 13 11 15 14 17 11,5 Saidili 30 27,5 30 25,4 33 30,9 56 37,8 Sudiremi 14 12,9 11 9,3 12 11,2 21 14,2 Zengicek - - - - Toplam 109 100 118 100 107 100 148 100

12 Atilla Bir – Mahmut Kayral, “Osmanlı Döneminde Anadolu’da Kullanıldığı Bilinen Alttan Çevirmeli Su Değirmenleri ve Su Kaldırma Düzenleri”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları, C.II, İstanbul 1998, s.173.

13 Mehmet Bildirici, Tarihi Su Yapıları Konya, Karaman, Niğde, Aksaray, Yalvaç, Side Mut, Silifke, DSİ Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 1994, s.9-14; Abdurrahman Dinç, “Konya”, Konya Ansiklopedisi, C.V, Konya Büyükşehir Belediyesi Yayınları, Konya 2013, s.230-232.

14 Bildirici, age, s.12-14; Abdurrahman Dinç, “Kadınhanı”, Konya Ansiklopedisi, C.V, Konya Büyükşehir Belediyesi Yayınları, Konya 2013, s.11.

15 Değirmenlerle ilgili vergilendirmelerin neredeyse tamamı bâb (taş sayısı) üzerinden gerçekleştirilirken, vakıf veya üst düzey ümeraya ait değirmenlerin kira ve iltizam bedellerinde bâb sayısı görülmemektedir. Bkz. BOA TT 40; BOA TT 63; BOA TT 415; TKGM TT 104.

16 TKGM TK 113, vr.369a.

17 M Akif Erdoğru, Osmanlı Yönetiminde Beyşehir Sancağı (1522-1584), İzmir 1998, s.125.

18 Doğan Yörük, “16. Yüzyılda Hatunsaray Nahiyesi’nin İktisadi Yapısı”, I. Uluslararası Hatunsaray (Lystra) ve

(5)

Turkish Studies

XVI. yüzyıl boyunca Konya kazası nahiyelerindeki değirmenlerin taş sayıları % 35,7 oranında bir artışla 109’dan 148’e çıkmıştır. Bunun nahiyelere göre dağılımı ise Hatunsaray’da 44-5419, İnsuyu’nda 8-16, Konya’da 13-17, Saidili’nde 30-56 ve Sudiremi’nde 14-21 arasında olmuştur. Kaza içerisindeki nahiyelerden değirmen sayısı en fazla artan Saidili (% 27,5 - % 37,8) iken, diğerlerinde ciddi bir artış meydana gelmemiştir. Yüzdelik dilim itibariyle Sudiremi ve Konya-Sahra nahiyelerinde küçük de olsa yukarıya doğru bir ivme görülmekte, fakat Hatunsaray’da değirmen sayısı artmasına rağmen yüzdelik dilim bazında gerilemiştir. (Tablo I).

Köylerin yanında Çobanlar20, Pınarbaşı21, Musacıklar ve Doğanöyüğü22 gibi mezralarda da değirmenler kurulmuş, bunlardan Çobanlar mezrasının köye dönüşme sürecinde etkili olmuşlardır23. Konyalı, Konya çevresinde yakın zamanlara kadar varlığı tespit edilebilen 33 değirmenin ismini verirken24, M. Ulutürk, Konyalı’nın zikrettiği fakat bu listeye dâhil etmediği 7 değirmeni de ilave ederek sayıyı 40’a çıkarmış, buna kendisinin bulduğu 12 değirmeni de ekleyerek toplamda 52 değirmene ulaşmıştır25. Baş – Duran – Özcan’ın yürüttüğü bir çalışmada ise Konya’nın Meram ilçesi sınırlar içerisinde 110 civarında su değirmeni tespit edilmiş, sadece Meram-Dere bölgesinde yaklaşık 30 değirmenin bulunduğundan bahsedilmiştir26. Bu bilgiler dikkate alındığında Konya ve çevresinin değirmen bakımından bir hayli zengin olduğu söylenebilir.

Aynı bölge ve yatak üzerinde inşa edilecek değirmenlerin kurulmasında belli bir ihtiyacın oluşması27 ve mevcut değirmene ekonomik açıdan zarar vermemesi gibi ilkeler gözetilmiştir28. Bunun için bir birine yakın mesafede kurulan değirmenlerin sahipleri arasında çıkan anlaşmazlıkta olması gereken mesafeyi merkezi yönetim 600 zira29, yaklaşık 454,8 m. olarak belirlemiştir30. Bu bağlamda, 1584 tahririnde eski değirmenlerin yanında, yeni anlamına gelen “hâdis” terimiyle yazılmış, 23 yeni değirmenin varlığı bölgedeki talep açığına işaret etmesi bakımından önemlidir.

Su değirmenleri üzerinde kuruldukları su kaynaklarının mahiyetine göre altı ay veya yıl boyu çalışabildikleri gibi daha az süre ile de faal olabilmekteydiler. Bu değirmenlerin çalışma süreleri, üzerlerinde kuruldukları su kaynaklarının düzenliliği veya düzensizliğine göre değişmektedir.

Tablo II- Konya Kazasındaki Değirmenlerin Yıllık Çalışma Süreleri

Süre 1500 1518 1539 1584 Adet % Adet % Adet % Adet % 12 ay 20 18,3 15 12,8 34 31,8 45 30,4 11-7 ay 30 27,6 39 33 18 16,9 25 16,9 6 ay 20 18,3 28 23,7 45 42 48 32,4 5-1 ay 18 16,5 34 28,8 9 8,4 22 14,9 Harap 21 19,3 2 1,7 1 0,9 8 5,4 Toplam 109 100 118 100 107 100 148 100

19 Yörük, “Hatunsaray”, s.342-344. 20 BOA TT 415, s.40. 21 BOA TT 63, s.107. 22 TKGM TT 104, vr.121b.

23 Konya-Sahra Nahiyesi’nde Gödenelü Köyü’nün mezraası olan Çobanlar’ın köye dönüşme süreci böyle bir gelişmedir. Bkz. BOA TT 415, s.40; TKGM TT 104, vr.61b.

24 İbrahim Hakkı Konyalı, Konya Tarihi, Konya Büyükşehir Belediyesi Yayınları, Ankara 1997, s.1107-1108. 25 Muammer Ulutürk, “Meram’da Tarihî Su Değirmenleri”, TÜBAR, XXIX, Bahar 2011, s.451-458, 460.

26 Ali Baş – Remzi Duran – Ruhi Özcan, “Konya Meram İlçesi Tarihi Su Değirmenleri”, XIV. Ortaçağ ve Türk Dönemi

Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu”, 20-22 Ekim 2010 Konya, Konya 2011, s.98.

27 Aynural, age, s.89.

28 Tahsin Özcan, Fetvalar Işığında Osmanlı Esnafı, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2003, s.321, 326; Gimpel, age, s.12. 29 1 zira = arşın 0,758 m. bkz. Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600), Çev. Ruşen Sezer, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2003, Halil İnalcık, “Osmanlı Metrolojisine Giriş”, Çev. Eşref Bengi Özbilen, TDA, LXXIII, İstanbul 1991, s.44.

(6)

Tablo II’deki sayısal değerler ve oranlar, harap değirmenlerin de içinde bulunduğu toplamlardır. Değirmenlerin çalışma süreleri ile ilgili yapılacak değerlendirmelerde sözü edilen değirmenler bu hesaplamaların dışında tutulduğunda bu oranları çok daha yukarıya çekmek mümkündür. Buna göre yıl boyu çalışan değirmenlerin oranı % 12,8-31,8 arasında iken, 6 ayın üzerinde çalışanlar % 16,9-33 arasında, 6 ay çalışanlar % 18,3-42 arasında, 6 ayın altında çalışanlar % 8,4-28,8 arasında değişmektedir. Bu doğrultuda Konya kazasındaki değirmenlerin ekseriyetinin 6 ay ve üzerinde çalıştığı, diğerlerinin de mevsimsel su hareketlerine bağlı olduğu söylenebilir. Görünüşe bakılırsa, Osmanlı coğrafyasında 1564-1565, 1570-1571, 1574, 1579 ve 1583-1585 yıllarında meydana gelen kıtlık ve kuraklıkların31 en azından Konya’daki değirmenleri etkilememiş olduğu söylenebilir. Zira kuraklığa bağlı olarak değirmenlerin çalışma sürelerinin veya harap değirmenlerin sayıları artması beklenirken, 1584 tahririnde 8 harap değirmene karşılık, 23 yeni değirmen kurulmuş, ayrıca 6 ayın altında çalışan değirmenlerin oranı da 1500 ve 1518 tahririne göre daha düşük kalmıştır.

Bazı değirmenler zaman zaman meydana gelen su taşkınlarından, sel baskınlarından, hisse sahipleri arasındaki anlaşmazlıklardan veya farklı sebeplerden etkilenerek kullanılmaz hale gelmiş olduklarından tahrir defterlerine “harâb” terimiyle kaydedilmişlerdir. Bu gibi değirmenleri / taşları tamir etmek veya yeniden işler hale getirmek yerine, yenilerinin inşa edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar harap değirmenlerin sahipleri tarafından uzun süre terk edilmelerine müsaade edilmediği belirtilse32 de özellikle 1500 tahririndeki harap değirmenlerin neredeyse tamamı kendi kaderlerine terk edilmişlerdir. Bu dönemde, Eksile köyünde iki ayrı harap değirmenin varlığı dikkat çekmektedir. Bunlardan biri 2 taşlı, diğeri 5 taşlıdır. Öyle ki 2 taşlı değirmenin tamamı, diğerinin ise 2 taşı kullanılamaz hale geldiğinden harap yazılmışlardır33. 1518’de Rüstem köyündeki 1 taşlı harap değirmen, 1539’da 2 taşlı bir değirmene dönüşmüş veya eskisinin yerine yenisi yapılmıştır34. Aynı şekilde 1500’de Giryad köyündeki 2 taşlı harap değirmen de 1518 ve sonrasında tek taşlı mamur bir değirmene dönüşmüş veya yenisi inşa edilmiştir35. Bunların dışında harap değirmenler ile yeniler arasında ilişki kurulabilecek bir başka örnek yoktur.

Tablo III- Konya Kazasındaki Harap Değirmenler

Nahiye Köy 1500 1518 1539 1584 Adet Adet Adet Adet

Hatunsaray Botsa 1 - - - Çomaklar 1 - - - Detse 1 1 - 1 Eksile 4 Konşukışlası 2 - - - Köyceğiz - - - 1 Rüstem - 1 - - Şahne - - - 2 Konya-Sahra Bolumya 1 - - - Saidili Çandır 2 - - - Kestel 1 - - Öşekci 1 - - -

31 Sam White, Osmanlı’da İsyan İklimi Erken Modern Dönemde Celâli İsyanları, Çev. Nurettin Elhüseyni, Alfa Yayınları, İstanbul 2013, s.122.

32 Hüseyin Özdeğer, “Antep’in Sosyal ve Ekonomik Durumu”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, S.16, İstanbul, s.87; Salih Aynural, İstanbul Değirmenleri ve Fırınları Zahire Ticareti (1740-1840), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2001, s.89; Yiğit, agm, s.108.

33 BOA TT 40, s.96-98.

34 BOA TT 63, s.76; BOA TT 415, s.71. 35 BOA TT 40, s.132; BOA TT 63, s.91.

(7)

Turkish Studies Rüstemçiftliği - - - 1 Saraycık 1 - - - Mezraa-i Musacıklar - - 1 Mezraa-i Doğanöyüğü - - - 2 Sudiremi Bulamas 1 - 1 - Çeltek 1 - - - Giryad 2 Kesteriye 1 - - - Selahaddin 1 - - Zengicek - - - - - Toplam 21 2 1 8

Harap değirmenlerin sayısı 1500’de 21 iken, 1518’de 2’ye, 1539’da 1’e düşmüş, 1584’te ise tekrar artarak 8’e çıkmıştır. XVI. yüzyılın başında harap değirmenlerin sayıca kabarıklığını bir yandan iç siyasi mücadelelerle diğer yandan da yangınlar, su taşkınları, sel baskınları ve ihtiyaç fazlalığı ile açıklamak mümkündür. Kapanan veya atıl kalan değirmenlerin taşları genellikle başka bir değirmene veya yeni yapılacak değirmenlere nakledildiğinden36 Konya’da da sürecin böyle işlediği düşünülebilir.

Değirmenlerin taşınması ve saklanması mümkün olmadığından vergi memurlarının yazmada hiçbir şekilde zorlanmadıkları kalemlerin başında gösterilmişlerdir37. Bu nedenle değirmenler çalışan ve harap durumda olanlarına varıncaya kadar düzenli bir şekilde kaydedilmişlerdir. Bunların vergilendirilmesi de yıllık çalışma sürelerine ve taş sayılarına göre düzenlenmiştir. Karaman eyaleti kanunnâmelerinde değirmenler resm-i âsiyâb adı altında, “bir

yılda altmış akça, altı ay yürüyenden otuz akça”, “sel suyuyla yürüyen değirmen kaç ay yürürse ayda beşer akça”38 üzerinden vergilendirilirken, harap veya battal durumda olanlar ise herhangi bir vergilendirmeye tabi tutulmamışlardır. Ancak 1500’de Kesriye köyündeki harap değirmene 4 akçe39, 1518’de de Detse köyündeki harap değirmene 12 akçe vergi yazılmıştır40.

Değirmenlerin mülkiyet ve işletmesi genellikle özel şahıslar elinde olmasına rağmen daha çok bulundukları köy ve mezranın ismiyle kaydedilmiş ve anılmışlardır. Bunun yanında çok az da olsa bânilerinin, mülk sahiplerinin, akarı oldukları vakfın veya işletmecilerinin ismiyle anılanlara rastlamak mümkündür. Hatunsaray nahiyesi Köyceğiz köyündeki Kadı Değirmeni41, Sudiremi nahiyesi Bulamas köyündeki Derviş Beğ Değirmeni42, İnsuyu nahiyesi İnköyü’ndeki Bâli veled-i Mehmed Değirmeni43, Saidili nahiyesi Absarı ve Zengi köylerindeki Çavuş Mehmed Beğ değirmenleri44, böyle yazılan ve anılanlara örnek gösterilebilecek değirmenlerdendir.

XVI. yüzyılda değirmenlerden alınan vergi ve işletme gelirleri; 1500’de 109 değirmen veya değirmen taşından 3668 akçe, 1518’de 118’inden 1548,5 akçe, 1539’da 107’sinden 6194 akçe, 1584’te ise 148’inden 7482 akçedir45. Yüzyıl boyunca Konya kazasındaki değirmen ve taş

36 Aynural, age, s.87, 89. 37 Lewis, agm, s.8.

38 Mehmet Akif Erdoğru, “Karaman Vilayeti Kanunnâmeleri”, OTAM, S.4, Ankara 1993, s.474, 484, 510; Bayram Ürekli – Doğan Yörük, “Karaman Eyâletine Ait Bir Kânûnnâme Sûreti”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.8, Konya 2002, s.348. 39 BOA TT 40, s.132. 40 BOA TT 63, s.84. 41 BOA TT 63, s.67; BOA TT 415, s.61. 42 BOA TT 415, s.89. 43 BOA TT 63, s.102. 44 TKGM TT 104, vr.105b, 117b.

45 Buradaki değirmen sayılarını ve gelirlerini XVI. yüzyıl Anadolu’sundaki diğer sancak ve kazalarla karşılaştırmak için bkz. Ümit Koç, “XVI. Yüzyıl Anadolu’sunda Değirmenler”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, S.149, Ankara 2004, s.186-188.

(8)

sayısında % 35,7 oranında bir artış gerçekleşirken, değirmen gelirlerindeki yükselme ise % 103,9’dur. Yüzyılın ikinci yarısında Turgud kazasına aktarılan İnsuyu nahiyesindeki değirmenlere ait verilerin dâhil edilmediği dikkate alınırsa, değirmen sayılarındaki ve gelirindeki artış çok daha fazla olmalıdır.

Tablo IV- Konya Kazasındaki Değirmenlerin Vergi ve İşletme Gelirleri

Nahiye 1500 1518 1539 1584 Bâb Gelir Bâb Gelir Bâb Gelir Bâb Gelir Hatunsaray 44 1322 48 2157 47 2489 54 2565 İnsuyu 8 440 16 630 - - - - Konya-Sahra 13 530 13 455 15 670 17 770 Saidili 30 1097 30 1125 33 2640 56 3560 Sudiremi 14 279 11 181,5 12 395 21 587 Zengicek - - - - Toplam 109 3668 118 4548,5 107 6194 148 7482

Vergilendirme aybaşına 5 akçe üzerinden yapılmasına rağmen bazı değirmenlerin vergileri küsuratlı yazılmıştır. Mesela 1500 ve 1518’de Başara köyündeki bir değirmen 54 ve 14 akçe46, 1518 ve 1584’te de Giryad köyündeki değirmen ise 7,5 ve 32 akçe üzerinden vergilendirilmiştir47. Bu meblağların niçin küsuratlı yazıldığı maalesef bilinememektedir.

Yine bu minvalde bazı değirmenlerde de olması gereken resm miktarından çok daha yüksek rakamlar görülmektedir. Bu gibi değirmenler genellikle bir vakfın akarını oluşturduklarından, tahrir defterlerine vergi toplamları hâsıl, vakıf ve fi sene gibi ifadelerle yazılmışlardır. Söz konusu terimler değirmenlerin yıl boyu çalıştırılmaları sonucunda elde edilecek kira gelirine veya işletme kârına işaret etmektedir. Yoksa değirmenin çalıştığı aybaşına alınan resm miktarı değildir. Böyle değirmenlerin gelirleri doğal olarak resm ile vergilendirilenlere oranla çok daha yüksek meblağlara çıkmaktadır. Örneğin, Köyceğiz köyündeki Köyceğiz Mescidi Vakfı’na ait Kadı Değirmeni’nin 300 akçe48, Kafirdeğirmeni köyündeki Şeyh Vefa Camii ve Hankahı Vakfı değirmeninin 500 akçe, yine aynı köydeki Didiği Sultan Zaviyesi Vakfı değirmeninin 700 akçe49, Şahne köyündeki Lal Paşa Camii Vakfı’na ait bir değirmenin de 600 akçe işletme gelirine sahip olduğu anlaşılmaktadır50. Değirmenlerin yıllık kira bedellerinin çeşitlilik göstermesi şüphesiz çalışma süreleri ve iş kapasitelerinden kaynaklanmaktadır. Vakıf değirmenlere yazılan meblağ o değirmenden elde edilecek vakıf gelirine atıf yaparken, diğerlerindeki meblağ ise değirmenin vergilendirilmesine karşılık gelmektedir.

Vakıf veya miri değirmenler mukataa haline getirilerek, görevli memurlar aracılığıyla emaneten işletilebildiği gibi, açık artırma (iltizam) usulüyle belli bir meblağ karşılığında şahıslara da devredilebilmiştir51. Bu bağlamda, Şeyh Sadreddin Vakfı’nın gelir kalemlerinden olan Meram Vadisi’ndeki52 Yeni Değirmen’in iltizam sözleşmeleri üzerinde durmak faydalı olacaktır. İlki 1596 yılına ait kira sözleşmesinde, değirmen ve bu değirmenin su kaynağı olan ırmak üzerindeki bütün

46 BOA TT 40, s.136; BOA TT 63, s.91.

47 BOA TT 63, s.91; TK 104, s.125a. Benzer durum için bkz. Yiğit, agm., s.136. 48 BOA TT 63, s.67; BOA TT 415, s.61.

49 BOA TT 415, s.96; TKGM TT 104, vr.109a. 50 BOA TT 415, s.65; TKGM TT 104, vr.91a.

51 Mehmet Genç, “Mukataa”, İslam Ansiklopedisi, C.31, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul 2006, s.129-132; Mehmet Genç, “İltizam”, İslam Ansiklopedisi, C.22, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul 2000, s.154-158.

52 Burası, 1606 tarihli bir iltizam sözleşmesinde, Değirmenderesi olarak adlandırılmıştır. Bkz. Doğan Yörük, 3 Numaralı

Konya Şer’iye Sicili (987-1330 / 1579-1912) (Transkripsiyon ve Dizin), Palet Yayınları, Konya 2013, s.86; KŞS 3/50-2; Benzer durum Muğla merkezde de görülmektedir. Bkz. Yiğit, agm, 128.

(9)

Turkish Studies

tasarruf hakkı Rıdvan adlı işletmeciye 2000 akçe bedelle devredilmiştir53. 1597-1598 yıllarında da değirmenin bu kişi tarafından işletildiği söylenebilir. Zira 1599 yılında yapılan sözleşmede değirmenin 2000 akçe ile Rıdvan’ın üzerinde iken Sefer bin Mustafa adlı kişinin ihaleyi 400 akçe arttırarak kendi üzerine aldığı anlaşılmaktadır54. 1606 yılında değirmen Sinan Beğ ibn Mahmud Efendi adlı kişiye 2500 akçe bedelle geçmiştir55. Sözleşme düzenlendikten 10 gün sonra, Sinan Beğ herhangi bir artırıma gitmeye zorlanmadan, elindeki kira süresi 10 yıla çıkarılmıştır56. Mukataalar genellikle 1-3 yıllığına kiraya verilirken57 burada 10 yıllık bir kira sözleşmesinin ortaya çıkması, kiracıların bir yandan değirmenden faydalanırken, bir yandan da bakım ve tamiratın yanında, genişletme veya yeni taş ve oluk koyarak iş kapasitesini artırmaya yönelik yatırım yapmalarını sağlamaya yönelik olsa gerek58. Nitekim önceki sözleşme metinlerinde taş ve oluk koymak lazım

gelirse süre bitiminde vakfa59 ait olacağı belirtilirken, Sinan Beğ’in sözleşmesine değirmeni mamur

eylemek60 şartının konulması bu hususu destekler mahiyettedir. Fakat Sinan Beğ’in 2 yıl sonra işletmeyi bıraktığı veya elinden alındığı, 1608’de Mehmed bin Hüseyin adlı kişi ile 3700 akçe karşılığında, 3 yıllığına düzenlenen sözleşmeden anlaşılmaktadır61. Bu dönemde değirmen mukataasının kıran kırana bir mücadeleye sahne olduğu görülmektedir. Zira, Mehmed’de kalan ihaleyi Hıdır bin Rıdvan 300 akçe daha arttırarak 4000 akçeye çıkartmıştır62. Hıdır bununla da yetinmemiş 1400 akçe daha ekleyerek 5400 akçeye yükseltmiştir63. Eski mültezim Mehmed ihaleden vazgeçmemiş 600 akçe daha fazla vererek toplamda 6000 akçe ile kendi üzerine almıştır64. Bu kez de Hıdır bin Rıdvan tekrar ortaya çıkmış, 2000 akçe fazlalıkla, mukataanın değerini 8000 akçe gibi oldukça yüksek bir meblağa ancak alabilmiştir. Bu paranın 5000 akçesini peşin, 3000 akçesini ise ay ay vermeyi taahhüt etmiştir65.

Yukarıdaki iltizam sözleşmelerinden hareketle, ihaleye katılanlar arasında ortaya çıkan rekabetin, işletmenin ekonomik değerini vakıf lehine yükselttiği açıktır. 1596-1608 yılları arasında Yeni Değirmen’in işletmesini en fazla üzerine alan kiracıların başında Rıdvan ve Hıdır bin Rıdvan gelmektedir. Bu iki kişinin de baba oğul olmaları muhtemeldir. Eğer öyle ise değirmen işletmeciliğinin babadan oğula geçtiği ve bir şekilde yatırım yaptıkları değirmenin ellerinden çıkıp başkasına geçmesine rıza göstermedikleri söylenebilir. Kiracıların (mültezimlerin) vakıflara verdikleri iltizam bedelinin dışında, kendilerinin yapacakları kâr da eklenildiğinde mevcut meblağların çok daha yukarılara çıkacağı muhakkaktır.

Değirmenlerin temel ünitesini oluşturan değirmen taşlarının çıkarıldıkları ocaklar da vergilendirilmiştir. Konya çevresindeki inşaatlarda kullanılan taşlar Sille ve Gödene köylerinden temin edilmiştir66. Ancak bu köylerden çıkan taşların değirmenlerde kullanıldığına dair tahrir defterlerinde bir işaret bulunmamaktadır. Bu durum inşaatlarda kullanılan taşların yumuşak, değirmen taşlarının ise sert olmasına bağlıdır. XVI. yüzyılda, 1539’dan itibaren Sudiremi nahiyesi

53 Yörük, 3 Numaralı, s.74; KŞS 3/38-1. 54 Yörük, 3 Numaralı, s.83-84; KŞS 3/47-1. 55 Yörük, 3 Numaralı, s.86-87; KŞS 3/50-2. 56 Yörük, 3 Numaralı, s.87; KŞS 3/50-3. 57 Genç, “İltizam”, s.155.

58 1695 yılında vergi toplamada uygulamaya konulan malikâne sistemi bu tarz bir düşüncenin sonucudur. Bkz. Erol Özvar, Osmanlı Maliyesinde Malikâne Uygulaması, Kitabevi Yayınları, İstanbul 2003, s.19-26.

59 Yörük, 3 Numaralı, s.74-75; KŞS 3/39-1. 60 Yörük, 3 Numaralı, s.87; KŞS 3/50-3. 61 Yörük, 3 Numaralı, s.74-75; KŞS 3/39-1,2. 62 Yörük, 3 Numaralı, s.75-76; KŞS 3/39-3. 63 Yörük, 3 Numaralı, s.76; KŞS 3/40-1. 64 Yörük, 3 Numaralı, s.76; KŞS 3/40-2. 65 Yörük, 3 Numaralı, s.76-77; KŞS 3/40-3.

66 Doğan Yörük, “Osmanlı Devleti’nde Kütüphane Yaptırmanın Maliyeti: Konya Yusuf Ağa Kütüphanesi Örneği (1794-1796)”, Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, S.19, Bişkek 2008, s.89.

(10)

Tat köyünden değirmen taşı67, 1584’te de Saidili nahiyesi Karasevinç köyü sınırındaki Taşgedük mezraasından cendere taşı68 kesilmiştir. Değirmen ve cendere taşlarından elde edilen vergi geliri 1539’da 50 akçe iken, 1584’te 60 akçedir. Konya kazasındaki değirmen (taş) sayıları ile değirmen taşlarının kesildiği ocaklardaki vergi miktarı karşılaştırıldığında, ocak vergilerinin çok düşük kaldığı açıktır. Buna göre, Konya ve çevresindeki değirmen taşlarının bir kısmı civardan69, bir kısmı da Konya dışından getirilmiş olmalıdır. Ne yazık ki bu taşların nereden veya nerelerden getirildiği hakkında herhangi bir bilgi yoktur.

Değirmencilerin içinde yaşadıkları toplumdan gerek düşünce gerekse maddi koşullar bakımından farklılaştıkları, bu farklılığın yeni fikirleri benimseme ve zenginlik olarak kendini gösterdiği üzerinde durulmuştur70. Değirmencilerin az çok hesap bilmeleri, maddi bakımdan zengin olmaları, değirmen işletme imtiyazını elinde bulundurmaları gibi hususlar köylülerle kökeni yüzyıllar öncesine dayanan bir husumeti doğurmuştur. Bu gerilim kurnaz, hırsız, sahtekâr gibi olumsuz bir değirmenci imgesini halk geleneklerinde, atasözlerinde ve hikâyelerinde ortaya çıkarmıştır71.

Değirmenciler hakkında bu kadar olumsuz kanaatin oluşması şüphesiz öğüttükleri buğdaydan aldıkları değirmen hakkından kaynaklanmaktadır. Değirmenciler müşterilerinden öğütme ücretini genellikle aynî olarak almaktadırlar. Fakat bu ücretin ne olduğu ve ne kadarlık bir orana tekabül ettiği XVI. yüzyıl kayıtlarında maalesef bulunmamaktadır. Yalnız 1735 tarihli bir arzda “Meram Vadisi’ndeki değirmenlerin mürûr-ı eyyâm ile nizâmlarına halel gelüb

değirmenciler mu’tâd-ı kadîmeye muhâlif birer kürek peydâ idüb ecr-i misillerinden ziyâde almalarıyla bundan akdem bi’t-terâzi beynimizde ma’rifet-i şer’le nizâm virilüb … ve’l-hâsıl otuzda bir ücret almak üzre …”72 ifadesi yer almaktadır. Yine Konya ahalisi, değirmencilerin eskiden aldıkları ücreti “Kadîmü’l-eyyâmdan ilâ hâze’l-ân Vâdî-i Meram’da olan değirmenlere

buğday getürüb ve gönderüb öğütdürdüğümüzde bir merkeb yükü buğdaya iki zuyûf akça ve bi’t-terâzi çöreklik nâmıyla bir mikdar un ve katır ve deve yüklerine dahi karar-ı ma’rûf mertebesi ücret viregelmişken …”73 sözleriyle dile getirmişlerdir. Konya halkının şikâyetine ve yukarıdaki yazılanlara bakılırsa, XVIII. yüzyıl öncesinde çok daha düşük oranlarda değirmen ücreti verdikleri anlaşılmaktadır. Ücret artırımına gerekçe olarak değirmencilerin nizamlarına halel gelmesi gösterilmiş, fakat bu nizamın ne olduğu hakkında herhangi bir bilgiye yer verilmemiştir. Ücret artırımı ahali arasında rahatsızlığa neden olmuş fakat ehl-i örf taifesi, şehir ileri gelenleri, değirmencilerin ittifakı ve merkezi yönetimin uygun görmesiyle söz konusu oran sabitlenmiştir74. Buna ilaveten, 1759 tarihli bir i‘lamda da değirmencilerin buğday ve arpanın sekiz kile yarımından75 üç vukıyye değirmen ücreti aldıkları yazılı olup76 bu oran da 1/33’e denk gelmektedir. Ancak değirmenci bir aileye mensup olduğunu bildiren Ulutürk, Konya’da 20 tenekede 1 teneke

67 Resm-i seng-i âsiyâb, be-her fî 10-50. Bkz. BOA TT 415, s.85; TKGM TT 104, vr.123b. 68 Resm-i seng-i ma‘sara, be her seng fi 10- 10. Bkz. TKGM TT 104, vr.120b; Baş vd., agm, s.99.

69 Nitekim 1726 tarihli bir sicil kaydında Hatunsaray nahiyesi Detse köyü yakınındaki Koruiçi adıyla bilinen dağda değirmen taşı kesildiğinden bahsedilmektedir. Bkz. KŞS 50/43-1.

70 Carlo Ginzburg, Peynir ve Kurtlar Bir 16. Yüzyıl Değirmencisinin Evreni, Çev. Ayşen Gür, Metis Yayınları, İstanbul 1999, s.23, 152.

71 Age, s.151, 173.

72 TKGM TT 584, vr.6b-1; KŞS 3/75-20. 73 TKGM TT 584, vr.6b-2.

74 TKGM TT 584, vr.6b-1-3.

75 1 Konya kilesi 32,07 kg, 1 vukıyye 1,282945 kg’dır. Bkz. İnalcık, Klasik Çağ, s.253; Suraiya Faroqhi, Osmanlı’da

Kentler ve Kentliler, Çev. Neyyir Kalaycıoğlu, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2004, s.239. Buna göre 1 kile 25 vukıyyeye tekabül etmekte, 4 kile 128,24945 kg yapmakta, bunu 3 vukıyyenin karşılığı olan 3,848835 kg’a böldüğümüzde 33,333333 kg çıkmakta, bu da toplamda 1/33’e karşılık gelmektedir.

(11)

Turkish Studies

değirmen hakkı alındığından bahsetmektedir77. Şayet durum böyle ise XVI. yüzyıldan XX. yüzyıla değirmenciler lehine ciddi bir ücret artırımı yaşandığı yönünde değerlendirme yapılabilir.

Tablo V- Hatunsaray Nahiyesi Su Değirmenleri

Köyler 1500 1518 1539 1584

Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr Beğini - - - - - - - - - 1 Hds 15 Botsa 1 Hrp 0 1 Hrp 12 - - - - - - Botsa 2 6 ay 60 2 6 ay 60 2 6 ay 60 - - - Botsa - - - 1 3 ay 15 - - - 1 12 ay 60 Çomaklar 4 9 ay 180 4 6 ay 120 4 6 ay 120 4 6 ay 120 Çomaklar 1 Hrp 0 - - - - - - - - - Çukurçimen - - - 1 Sene 140 - - - - - - Detse 1 Hrp - - - - 5 6 ay 150 4 6 ay 120 Detse - - - - - - - - - 1 Hrp 0 Zordula 1 5 ay 25 1 6 ay 30 1 6 ay 30 1 6 ay 30 Eksile 2 Hrp 0 - - - - - - - - - Eksile 2 Hrp 0 - - - - - - - - - Eksile 3 6 ay 90 3 6 ay 90 2 6 ay 60 2 6 ay 60 Gilisra - - - - - - - - - 5 6 ay 160 Girvat 1 6 ay 30 1 6 ay 30 2 6 ay 60 2 6 ay 60 Girvat 1 3 ay 16 1 3 ay 15 - - - 1 6 ay 30 İpsikaya - - - 4 10 ay 200 - - - - - - İpsikaya - - - 1 4 ay 20 - - - - - - Karakaya - - - - - - 2 3 ay 30 2 3 ay 30 Karakaya - - - - - - - - - 1 Hds 15 Kengi 1 6 ay 30 1 6 ay 30 - - - - - - Kışlacık 1 6 ay 30 1 6 ay 30 1 6 ay 30 1 6 ay 30 Konşukışlası 2 Hrp 0 - - - - - - - - - Köyceğiz 6 5 ay 300 7 0 385 7 12 ay 420 7 12 ay 420 Köyceğiz Âsiyâb-ı Kadı - - - 1 Sene 300 1 Sene 300 1 Hrp 0 May 8 9 ay 360 7 9 ay 315 7 9 ay 319 7 9 ay 315 May 1 9 ay 40 3 6 ay 90 3 6 ay 90 3 6 ay 90 May - - - 1 2 ay 10 1 2 ay 10 1 2 ay 10 May 1 3 ay 15 - - - - - - 1 Sene 250 Orduözü 1 9 ay 36 - - - - - - - - - Orduözü 1 9 ay 30 1 6 ay 30 - - - 2 6 ay 60 Rüstem 1 6 ay 30 1 Hrp 0 2 6 ay 60 2 6 ay 60 Sadıklar 1 4 ay 20 1 3 ay 15 1 6 ay 30 1 6 ay 30 Söylemez - - - 2 9 ay 90 - - - - - -

77 Ulutürk, agm, s.447, 451.

(12)

Şahne 1 6 ay 30 1 6 ay 30 2 6 ay 60 2 Hrp 0 Şahne - - - 1 Sene 100 1 Sene 600 1 Sene 600 Tolasna - - - - - - 2 6 ay 60 - - - Toplam 44 - 132 2 48 - 2157 47 - 248 9 54 - 256 5 Vzyt: Vaziyet; Glr: Gelir; Hrp: Harap; Hds: Hâdis

Tablo VI- İnsuyu Nahiyesi Su Değirmenleri

Köyler 1500 1518 1539 1584

Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr Bulduk 2 12 ay 120 - - - - Derecik - - - 1 8 ay 40 - - - - - - Devlethan 1 12 ay 60 2 10 ay 100 - - - - - - Devlethan 1 12 ay 60 1 8 ay 40 - - - - - - Devlethan - - - 2 4 ay 35 - - - - - - İnköyü Âsiyâb Bali v. Mehmed - - - 2 6 ay 60 - - - - İnköyü - - - 1 4 ay 20 - - - - - - Horota 1 10 ay 50 1 10 ay 50 - - - - - - Dündar 1 12 ay 60 1 12 ay 60 - - - - - - Sülehisar 2 9 ay 90 2 9 ay 90 - - - - - - Sülehisar - - - 1 3 ay 15 - - - - M. Pınarbaşı - - - 2 12 ay 120 - - - - Toplam 8 - 440 16 - 630 - - - - - -

Vzyt: Vaziyet; Glr: Gelir; Hrp: Harap; Hds: Hâdis Tablo VII- Konya-Sahra Nahiyesi Su Değirmenleri

Köyler 1500 1518 1539 1584

Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr Gödenelü 5 10 ay 250 5 8 ay 200 5 10 ay 250 5 10 ay 250 Gödenelü 4 8 ay 160 4 6 ay 120 4 8 ay 150 4 8 ay 150 Gödenelü - - - - - - - - 1 Hds 40 M. / K. Çobanlar - - - 2 12 ay 120 2 12 ay 120 Çobanlar - - - - - - - - - 1 Hds 60 Bolumya 2 6 ay 60 3 6 ay 90 3 6 ay 90 3 6 ay 90 Bolumya 1 Hrp 0 - - - - - - - - - Hatıb 1 12 ay 60 1 9 ay 45 - - - - - - Karabedreddi n - - - 1 12 ay 60 1 12 ay 60 Toplam 13 - 530 13 - 455 15 - 670 17 - 770

(13)

Turkish Studies

Tablo VIII- Saidili Nahiyesi Su Değirmenleri

Köyler 1500 1518 1539 1584

Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr Absarı 3 12 ay 180 3 12 ay 180 2 12 ay 120 2 12 ay 120 Absarı Âsiyâb-ı Çavuş Mehmed Beg - - - 4 12 ay 240 Çandır 2 Hrp 0 - - - - İncüğez - - - 1 Hds 30 Kafirdeğirmeni 3 12 ay 180 3 12 ay 180 3 12 ay 180 3 12 ay 180 Kafirdeğirmeni - - - - - - 1 Sene 700 1 Sene 700 Kafirdeğirmeni - - - - - - 1 Sene 500 1 Sene 500 Kestel 5 6 ay 180 5 4 ay 100 7 6 ay 210 7 10 ay 350 Kestel 1 Hrp 0 - - - - Kilisecik 1 2 ay 10 1 3 ay 15 1 3 ay 15 1 3 ay 15 Kilisecik - - - 1 Hds 15 Kökez - - - 2 Hds 120 Kürsünler 2 9 ay 90 2 9 ay 90 2 12 ay 120 2 12 ay 120 Lâdik 1 5 ay 22 4 3 ay 60 1 9 ay 45 3 3 ay 45 Lâdik - - - 1 Hds 15 Öşekçi 3 4 ay 60 3 4 ay 60 3 6 ay 90 3 6 ay 90 Öşekci 1 Hrp 0 - - - - - - - - - Öşekci - - - - - - - - - 2 Hds 60 Rüstemçiftliği - - - 2 Hds 60 Rüstemçiftliği - - - 1 Hrp 0 Saraycık 1 3 ay 15 2 3 ay 30 2 6 ay 60 2 6 ay 60 Saraycık 1 Hrp 0 - - - - - - - - - Yenicekayı 3 12 ay 180 3 12 ay 180 3 12 ay 180 - - - Zengi 3 12 ay 180 4 10,25 210 4 12 ay 300 4 12 ay 300 Zengi Âsiyâb-ı Çavuş Mehmed Beğ - - - 3 12 ay 180 M. Musacıklar - - - 2 6 ay 60 2 6 ay 60 M. Musacıklar - - - 1 12 ay 60 1 Hrp 0 M. Doğanöyüğü - - - 5 Hds 300 M. Doğanöyüğü - - - 2 Hrp 0 Toplam 30 - 109 7 30 - 1125 33 - 264 0 54 - 356 0 Vzyt: Vaziyet; Glr: Gelir; Hrp: Harap; Hds: Hâdis

(14)

Tablo IX- Sudiremi Nahiyesi Su Değirmenleri

Köyler 1500 1518 1539 1584

Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr Bâb Vzyt Glr Başara - - - 3 Hds 45 Başara 1 11 ay 54 1 3 ay 14 1 12 ay 60 1 12 ay 60 Başara - - - 1 2 ay 10 1 6 ay 30 1 6 ay 30 Bulamas 1 12 ay 60 1 4 ay 20 1 Hrp 0 - - - Bulamas 1 Hrp 0 - - - - Bulamas Âsiyâb-ı Derviş Beğ - - - 1 3 ay 15 - - - Çeltek 1 12 ay 60 1 4 ay 20 1 8 ay 40 1 8 ay 40 Çeltek 1 Hrp 0 - - - - Dilgömü - - - 1 Hds 15 Giryad 2 Hrp 0 1 2 7,5 1 4 ay 20 1 6 ay 32 Halilhacı - - - 1 Hds 15 Kesteriye 2 3 ay 15 2 3 ay 30 3 12 ay 180 3 12 ay 180 Kesteriye 1 Hrp 0 - - - - Kesteriye - - - 2 Hds 30 Kiçimuhsine 2 6 ay 60 2 3 ay 30 2 3 ay 30 2 3 ay 30 Mülayim - - - 1 6 ay 30 Selahaddin 1 Hrp 0 1 6 ay 30 - - - - Sızma 1 6 ay 30 1 4 ay 20 1 4 ay 20 2 2 ay 20 M. İnedevle - - - 2 6 ay 60 Toplam 14 - 279 11 - 181 ,5 12 - 395 21 - 587

Vzyt: Vaziyet; Glr: Gelir; Hrp: Harap; Hds: Hâdis

B- Bezirhaneler

XVI. yüzyıl küçük sanayi işletmelerinden biri de bezirhanelerdir. Keten tohumundan çıkarılan yağ anlamına gelen bezir ve bundan türeyen bezirhane modern öncesi toplumların küçük sanayi işletmelerinden birisidir. Keten bitkisi halk arasında zeyrek olarak da bilinmekte78, 1539 ve 1584 tahrirlerinde Ereğli kazasında79, XX. yüzyıl başlarına kadar da Niğde ve Konya sancaklarında ziraatının yapıldığı bilinmektedir80. Bu bağlamda Konya-Lâdik’te81 ve Aksaray-Ihlara’da82 halen

78 Füsun Ertuğ, “Anadolu’nun Önemli Yağ Bitkilerinden Keten/Linum ve Izgın/Eruca Orta Anadolu’da Beziryağı Üretimi ve Bezirhaneler”, TÜBA-AR, I, Ankara 1998, s.114-127; Selahattin Tozlu- Ümit Kılıç,“Erzurum Ziraat Tarihinden Notlar: Zeyrek”, Karadeniz Sosyal Bilimler Dergisi, S.4, Giresun 2011, s.101-116.

79 Doğan Yörük, XVI. Yüzyılda Ereğli Kazâsı, Ereğli Belediyesi Yayınları, Konya 2009, s.116.

80 Hicri 1292 Konya Vilayeti Sâl-Nâmesi - 8, Çev. Mehmet Eminoğlu, Konya Büyükşehir Belediyesi Yayınları, Konya 2009, s.90, 91, 98, 138, 162.

81 Suraiya Faroqhi, “Onaltıncı Yüzyıl Boyunca Anadolu ve Balkanlarda Kırsal Toplum I”, Çev. Emine Sonnur Özcan,

Osmanlı Şehirleri ve Kırsal Hayatı, Doğu Batı Yayınları, Ankara 2006, s.89.

82 Peter Ian Kuniholm, “Deondokrinoloji Yöntemiyle Tarihlenmiş Osmanlı Anıtları”, Çev. Bilgi Altınok, Osmanlı

(15)

Turkish Studies

ayakta duran ve yağ çıkarma işleminde kullanıldığı canlı şahitler tarafından dile getirilen bezirhaneler83, Harput ve Çemişgezek’te bulgur değirmeni84, Çankırı’da ise büyükbaş hayvan derilerinin tabaklandıktan sonra yumuşatılıp terbiye edildiği yer olarak kabul edilmiştir85. M. Ali Ünal’dan mülhem, farklı bölgeleri çalışan bazı XVI. yüzyıl tarihçileri de bezirhane terimini bulgur değirmeni anlamında kullanmışlardır86.

Anadolu’da bezirhanelerin sayıca en fazla ve gelir bakımından en yüksek olduğu yerlerin başında Harput87 ve Aksaray sancakları88 gelmektedir. 1500, 1530 ve 1584 tarihli Karaman eyaleti vakıf defterlerinde bezirhane ve âsiyâb değirmenlerinin dışında bir de bulgurhaneden bahsedilmektedir89. Bu kayıt, bezirhane teriminin en azından Konya ve Aksaray çevresinde bulgur değirmeninden farklı anlamda kullanıldığına işaret etmektedir. Ayrıca tahrir defterlerinde bezirhane geliri un değirmenleri ile değil susam yağı çıkarılan tahunhaneler ve mum imal edilen mumhaneler ile birlikte anılmaktadır90.

Karaman kanunnâmelerinde bezirhanelerden yılda 25 akçe resm alınması istenilmiş91, vergilendirme de buna göre yapılmıştır. Fakat 1500’de şehirdeki bezirhaneler 40.000 akçelik pul, tahunhane, bezirhane ve mumhanenin yanında İçil livasındaki pul ve diğer vergi kalemleriyle birleştirilerek büyük bir mukataa ünitesinin parçası olmuştur. 1518 tarihli Mevlânâ Vildân kanunnâmesinde Konya kazası genelinde ve şehir merkezinde bezirhanelerin mukataa olması yasaklanmıştır92. Bu düzenlemeye rağmen 1518’de şehir merkezindeki bezirhanelerin mukatalığı devam etmiş93, bu kez de tahunhane ile birleştirilerek tek bir mukataa başlığı altında yazılmış ve 15.000 akçelik bir hasılata yer verilmiştir94. 1539 ve 1584 tahrirlerinde, bu verginin resme dönüşmesi beklenirken, bu kez de bezirhane kaydı tamamen ortadan kalkmıştır. Bu nedenle şehirdeki bezirhane/lerin mukataa geliri ile sayı ve büyüklükleri tespit edilememektedir95.

Tablo X- Konya Kazasındaki Bezirhaneler

Nahiye Köy 1500 1518 1539 1584

Bâb Akçe Bâb Akçe Bâb Akçe Bâb Akçe Şehir merkezi - - - - Hatunsaray - - - - İnsuyu Beğköy 2 50 2 50 - - - - Konya-Sahra - - - - Saidili Kilisecik - - - 1 25 Kiliseini - - - 2 100

83 Bkz. Tozlu- Kılıç, agm, s.101-116.

84 Mehmet Ali Ünal, XVI. Yüzyılda Harput Sancağı (1518-1566), TTK Yayınları, Ankara 1989, s.141-142; Mehmet Ali Ünal, XVI. Yüzyılda Çemişgezek Sancağı, TTK Yayınları, Ankara 1999, s.124-125.

85 Ahmet Kankal, XVI. Yüzyılda Çankırı, Çankırı Belediyesi Kültür Yayınları, Çankırı 2009, s.149-150.

86 Alaattin Aköz, XVI. Asırda Karaman Kazâsı, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Konya 1992, s.181-182; Hasan Basri Karadeniz, Atçeken Oymakları (1500-1642), Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Kayseri 1995, s.309; Mustafa Oflaz, 16. Yüzyılda Niğde Sancağı, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara 1992, s.142, Volkan Ertürk, XVI. Yüzyılda Akşehir Sancağı, Akademi Titiz Yayınları, İstanbul 2011, s.207.

87 Ünal, age, s.141-142.

88 Doğan Yörük, XVI. Yüzyılda Aksaray Sancağı (1500-1584), Tablet Kitabevi, Konya 2005, s.180-183.

89 Yörük, age, s.181; TKGM TT 565, vr.194b; 387 Numaralı Muhasebe-i Vilâyet-i Karaman ve Rûm Defteri 937/1530, I, T.C. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 1996 s.138, TKGM TT 584, vr.78a.

90 Bkz. BOA TT 40, s.20; BOA TT 63, s.23, 122; BOA TT 415, s.100. 91 Erdoğru, agm, s.474, 505; Ürekli - Yörük, agm, s.346.

92 “Ve kazâ-i Konya’da ve nefs-i Konya’da resm-i tahunhâne ve bezirhâne mukâta‘a olması ref‘ olundu” bkz. BOA TT, 63, s.2; Ömer Lütfi Barkan, XV ve XVI’ncı Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunda Ziraî Ekonominin Hukukî ve Malî Esasları I- Kanunlar, İstanbul 1943, s.41; Erdoğru, agm, s.471.

93 BOA TT 63, s.23. 94 BOA TT 63, s.23. 95 BOA TT 40, s.20.

(16)

Sarayini 1 2000 1 3000 1 25 - - Zezeve - - - 1 25 Zıvarık 2 50 - - - - Sudiremi - - - - Zengicek Dündar 1 25 - - - - Toplam 4 2075 5 3100 1 25 4 150

Konya kazası genelinde bezirhanelerin vergi geliri ve sayı bakımından oldukça düşük kaldığı açıktır. Şehir merkezinin dışında Beğköy, Dündar, Kilisecik, Kiliseini, Sarayini, Zezeve ve Zıvarık gibi köylerde kurulduğu görülmekte, fakat yüzyıl boyunca sürekli çalışan herhangi bir işletme bulunmamaktadır. Bezirhanelerde çalışan her taştan yıllık 25 akçe resm alınırken, Kiliseini köyündeki 2 taşlı bezirhanenin her bir taşına 50 akçe resm yazılması dikkat çekmekte, fakat bunun sebebi bilinmemektedir.

Sarayini köyündeki bezirhanenin96 diğerlerinden çok daha yüksek bir meblağa sahip olduğu görülmektedir. Buradaki meblağ vergi (resm) değil, bezirhanenin yıllık işletme geliridir. Bu tip işletmelerin mukataa haline getirilerek emaneten veya özel kişiler eliyle (iltizam) çalıştırılabildiği yukarıda zikredilmişti. Buradaki bezirhane, her ne kadar defterlerde mukataa olarak yazılmasa da bu şekilde işletildiği aşikârdır. 1500’de hassa tasarrufundaki bezirhanenin yıllık toplam geliri zikredilmeden 2.000 akçesinin Sarayini Camii’nin vakıf hissesi olduğu yazılmıştır97. 1518’de toplam 3.000 akçelik bezirhane gelirinin, 2.000 akçesi vakfa, 1.000 akçesinin de mirliva haslarına ait olduğu bildirilmiştir98. Buradan hareketle 1500’de de en az 3.000 akçelik toplam gelire sahip olduğu söylenebilir. 1539’da, Mevlânâ Vildân kanunnâmesi uyarınca, diğer vergi kalemlerindeki gibi bezirhanenin de mukataalığı kalkmış, bu kez de köyde yeni kurulan 9 taşlı şirrevgan (tahunhane) cenderesi ile birleştirilmiş99, toplamda 150 akçelik bir verginin parçası haline gelmiştir. Bezirhanenelerden yılda 25 akçe resm alındığına göre 150 akçelik vergi gelirinin en az 25 akçesi bu bezirhaneye ait olmalıdır. 1584’te ise bezirhane kaydı, yerini cendereye bırakmıştır100.

Kırsal kesimde sayıları 1 ile 5 arasında değişen bezirhanelerden elde edilen gelir 25 akçe ile 3100 akçe arasında değişmiştir. Sarayini köyündeki bezirhanenin işletme geliri çıkarıldığında resm geliri 25 ile 150 akçe arasına düşmektedir. Şehir merkezindeki bezirhane sayıları ve gelirleri net olarak verilmediğinden burada değerlendirmeye alınmamıştır.

İnsuyu ve Zengicek nahiyeleri 1539 ve 1584 tahrirlerinde Konya kazasından Turgud kazasına ihraç edildiğinden, XVI. yüzyılın ikinci yarısında Saidili nahiyesinden başka bir yerde bezirhane kaydına rastlanılmamaktadır. Bu nahiye içindekilerden de en önemlisi Sarayini köyündeki bezirhanedir.

96 Bu bezirhane Turgutoğlu Pir Hüseyin Bey tarafından H.811 / M.1408 yılında yaptırılan Sarayönü Köyü Camii Vakfı’nın akarlarındandır. 1476 tarihli vakıf defterinde bezirhane gelir kalemleri içerisinde görülmekte, fakat 1478 yılındaki teftişle birlikte vakıflığı nesh edilmiştir. 1483, 1500, 1530 ve 1584 tarihli vakıf defterlerinde bulunmamakta, buna karşılık 1500 ve 1518 tarihli mufassal defterlerde yer almaktadır. Bkz. M. Zeki Oral, “Turgut Oğulları Eserleri – Vakfiyeleri”, Vakıflar Dergisi, III, Ankara 2006, s.41-42; TKGM TT 564, vr.11a; TKGM TT 565, vr.18b; TKGM TT 584, vr.24b; BOA TT 1085, vr.15a.

97 BOA TT 40, s.164. 98 BOA TT 63, s.122.

99 Mahsûl-i bezirhânehâ ma‘a ma‘sarahâ-i şîrrevgân bâb 9, sene 150. Bkz. BOA TT 415, s.100. 100 TKGM TT 104, vr.113a.

(17)

Turkish Studies

Sonuç

XVI. yüzyılda Konya’daki değirmen sayısı ve gelirinin Anadolu’nun birçok yerinden daha fazla olduğunu söylemek mümkündür. Bu durum bir yandan Konya çevresindeki su kaynaklarıyla, diğer yandan da nüfus ve üretimle ilişkili olmalıdır. Değirmenler daha çok Meram Vadisi’ni içine alan Hatunsaray nahiyesi ile bugünkü Kadınhanı, Lâdik ve Sarayönü bölgesini kapsayan Saidili nahiyelerinde yoğunlaşmaktadır. Bölgedeki un değirmenlerinin tamamı âsiyâb denilen su değirmenlerindendir. Mevcut değirmenlerden ekseriyetinin 6 ay ve üzerinde çalışıyor olması bölgedeki su kaynaklarının düzenliliğine işaret etmektedir.

Şahısların ellerindeki değirmenler çalışma sürelerine göre taş adedi esas alınarak resm adı altında vergilendirilirken, vakıf veya miri değirmenler de her biri iş hacmi veya çalışma süresine göre farklı kira ve işletme gelirlerine sahiptir. Bunlardan Sadreddin Konevi Vakfı’na ait Yeni Değirmen gelir itibariyle öne çıkmakta, öyle ki 1596-1608 yılları arasındaki iltizam sözleşmeleri 2.000 ile 8.000 akçeyi bulmaktadır.

Değirmenciler öğüttükleri buğdaydan başlangıçta belli bir karar değirmen hissesi alırken, XVIII. yüzyılda ücret artırımına giderek otuzda bir oranına çıkardıkları anlaşılmaktadır. Bu husus değirmencileri memnun, ahaliyi ise tedirgin etmiş olmalıdır. .

Değirmenlerin yanında bezirhane adı altında faaliyet gösteren bitkisel yağ çıkaran işletmeler şehir merkezi ile birlikte köylerde de bulunmaktadır. Bezirhanelerde çıkarılan yağın kullanım alanı un ve bulgur gibi yaygın olmadığından, su değirmenlerine göre sayısı az, vergi geliri de düşüktür.

KAYNAKÇA

Ankara Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Tahrir Defterleri (TKGM TT): 564, 565, 104, 584. İstanbul Başbakanlık Osmanlı Arşivi Bâb-ı Asafi Divan Kalemi (BOA A.DVN): 27.

İstanbul Başbakanlık Osmanlı Arşivi Tapu Tahrir Defterleri (BOA TT): 40, 63, 415, 1085 Konya Şer’iye Sicilleri (KŞS): 3, 50.

387 Numaralı Muhasebe-i Vilâyet-i Karaman ve Rûm Defteri 937/1530, I, T.C. Devlet Arşivleri

Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 1996.

AKÖZ, Alaattin, XVI. Asırda Karaman Kazâsı, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Konya 1992.

AYNURAL, Salih, İstanbul Değirmenleri ve Fırınları Zahire Ticareti (1740-1840), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2001.

BARKAN, Ömer Lütfi, XV ve XVI’ncı Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunda Ziraî Ekonominin

Hukukî ve Malî Esasları I- Kanunlar, İÜEFTE Neşriyatı, İstanbul 1943

BAŞ, Ali – Remzi Duran – Ruhi Özcan, “Konya Meram İlçesi Tarihi Su Değirmenleri”, XIV.

Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu”, 20-22

Ekim 2010 Konya, Konya 2011, s.95-113.

BİLDİRİCİ, Mehmet, Tarihi Su Yapıları Konya, Karaman, Niğde, Aksaray, Yalvaç, Side Mut,

Silifke, DSİ Genel Müdürlüğü Yayınları Ankara 1994.

BİR, Atilla – Mahmut Kayral, “Osmanlı Döneminde Anadolu’da Kullanıldığı Bilinen Alttan Çevirmeli Su Değirmenleri ve Su Kaldırma Düzenleri”, Osmanlı Bilimi Araştırmaları, C.II, İstanbul 1998, s.173-186.

(18)

CIPOLLA, Dünya Nüfusunun İktisat Tarihi, Çev. Mehmet Sırrı Gezgin, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1980.

DANIŞMAN, H. H. Günhan, “A Survey of the Turbine-Type Water-Mills in the Bolu Region of the Central Anatolian Plateu” METU Journal of the Faculty of Architecture, Volume 3, Number 1, Spring 1977, p.17-37

DİNÇ, Abdurrahman, “Konya”, Konya Ansiklopedisi, C.V, Konya Büyükşehir Belediyesi Yayınları, Konya 2013, s.225-235.

DİNÇ, Abdurrahman, “Kadınhanı”, Konya Ansiklopedisi, C.V, Konya Büyükşehir Belediyesi Yayınları, Konya 2013, s.10-11.

ERDOĞRU, M Akif, Osmanlı Yönetiminde Beyşehir Sancağı (1522-1584), İzmir 1998.

ERDOĞRU, Mehmet Akif, “Karaman Vilayeti Kanunnâmeleri”, OTAM, S.4, Ankara 1993, s.467-516.

ERTUĞ, Füsun, “Anadolu’nun Önemli Yağ Bitkilerinden Keten/Linum ve Izgın/Eruca Orta Anadolu’da Beziryağı Üretimi ve Bezirhaneler”, TÜBA-AR, I, Ankara 1998, s.114-127 ERTÜRK, Volkan, XVI. Yüzyılda Akşehir Sancağı, Akademi Titiz Yayınları, İstanbul 2011, s.207. FAROQHI, Suraiya, Osmanlı’da Kentler ve Kentliler, Çev. Neyyir Kalaycıoğlu, Tarih Vakfı Yurt

Yayınları, İstanbul 2004.

FAROQHİ, Suraiya, “Onaltıncı Yüzyıl Boyunca Anadolu ve Balkanlarda Kırsal Toplum I”, Çev. Emine Sonnur Özcan, Osmanlı Şehirleri ve Kırsal Hayatı, Doğu Batı Yayınları, Ankara 2006, s.57-101.

GENÇ, Mehmet, “İltizam”, İslam Ansiklopedisi, C.22, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul 2000, s.154-158.

GENÇ, Mehmet, “Mukataa”, İslam Ansiklopedisi, C.31, Türkiye Diyanet Vakfı, İstanbul 2006, s.129-132.

GINZBURG, Carlo, Peynir ve Kurtlar Bir 16. Yüzyıl Değirmencisinin Evreni, Çev. Ayşen Gür, Metis Yayınları, İstanbul 1999.

GIMPEL, Jean, Ortaçağda Endüstri Devrimi, Çev.Nazım Özüaydın, TÜBİTAK Yayınları, Ankara 2004.

Hicri 1292 Konya Vilayeti Sâl-Nâmesi - 8, Çev. Mehmet Eminoğlu, Konya Büyükşehir Belediyesi

Yayınları, Konya 2009.

İNALCIK, Halil, “Osmanlı Metrolojisine Giriş”, Çev. Eşref Bengi Özbilen, TDA, LXXIII, İstanbul 1991, s.21-50.

İNALCIK, Halil, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600), Çev. Ruşen Sezer, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2003.

KANKAL, Ahmet, XVI. Yüzyılda Çankırı, Çankırı Belediyesi Kültür Yayınları, Çankırı 2009. KARADENİZ, Hasan Basri, Atçeken Oymakları (1500-1642), Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Doktora Tezi, Kayseri 1995.

KOÇ, Ümit, “XVI. Yüzyıl Anadolu’sunda Değirmenler”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, S.149, Ankara 2004, s.181-190.

Şekil

Tablo  II’deki  sayısal  değerler  ve  oranlar,  harap  değirmenlerin  de  içinde  bulunduğu  toplamlardır
Tablo IV- Konya Kazasındaki Değirmenlerin Vergi ve İşletme Gelirleri
Tablo V- Hatunsaray Nahiyesi Su Değirmenleri
Tablo VI- İnsuyu Nahiyesi Su Değirmenleri
+4

Referanslar

Benzer Belgeler

Teknolojik Bağımlılıklar ve Sosyal Bağlılık: İnternet Bağımlılığı, Sosyal Medya Bağımlılığı, Dijital Oyun Bağımlılığı ve Akıllı Telefon

Onsekiz yaş altında evlenme olarak tanımlanan erken evlilik, okulu bırakma nedeniyle düşük eğitim seviyesi, adolesan gebelik, anne ve bebek mortalite ve morbiditesinde

► Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, “Nevvrozladık Şafaklan” adlı kitabı nedeniyle 50 milyon lira para ve 2 yıl hapis cezasına çarptırılan yazar Edip Polat hakkında

şairimizin ilk devresinde Tanzimat nâzımlarının nazım vadilerinde yü­ rüdüğünü göstermektedir. 2) Sonra­ ki yazıları ise şairimizin nazım şek­ li

This touched one of the more vexed discussions at San Francisco: the balance between the General Assembly and the Security Council, or the balance between small and large powers

生薑(末五兩) 白薇(六分) 元參(七分) 蘆(大者一 枚)

總務處舉辦 101 學年度「用電安全教育講習」

This manuscript reviews the origin of the concept of crisis standard of care with a discussion of its develop- ment, changes in health care delivery goals during emergencies, when