• Sonuç bulunamadı

Acaba Abdülhamit ne verecek?Fanilasını mı, gömleğini mi?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Acaba Abdülhamit ne verecek?Fanilasını mı, gömleğini mi?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

.3

r

A u 1 l—

-"i 9 U

TANIMADIĞIMIZ MEŞHURL A R:

“Acaba Abdülhamit ne verecek?

fanilâsını mı, gömleğini mi?.„

Sultan Hamit Mithat paşaya:“ Sana kendi üstümden

çıkarıp bir şey hediye etmek istiyorum!..,, dedi

Saraydan d avetM ithat paşa Şehriban hanımı Abdülhamid* e çıkar­

madı— Naim e hanım hediyelerle dön üyorAbdiilhamid*in M ithat paşaya

hediyesiK ızıl Sultan*m pırlantalı kol düğm eleri«A n la d tm ... Sen

beni hiç sevm iyorsu n» — M ithat paşa ve sırmalı elbiseler

Paşanın elmastan n efreti..

Mithat paşa •harikulade gü zel olan ikinci zevcesi Şehriban hanımı, saraydan davet edildiği hal­ de, katiyen Sultan Hamid’e çıkarma­ mıştır. Bundan da büyük devlet ada­ mının güzelliği dillere destan olan Şehriban hanımı pek ziyade sevdiği anlaşılıyor. Bu sevgiye galiba bi­ raz da kıskançlık hissi karışmakta idi. Ziran Şehri­ ban hanım eğer Mithat paşa üe evlenmemiş olsay­ dı belki de Abdlil- âziz tarafından nikâhlanacaktı. Bu hanım Riza paşanın evlâtlığı olarak yetiştiril­ mişti. Ve Abdül- âzize takdim edi­ lecek iken Bağ- dad'a Mithat pa­ şaya gönderilmiş­ ti. Bu itibarla Mithat paşa — pa­ dişah değişmiş ol­ masına rağmen —

Şehirban hanımı Küçük Ali Haydar’ın o zamanki dikkate değer katiyen saraya çocuk kıyafeti (göğsündeki saat ve kordon ken-

göndermek iste- dişine Abdülhamit tarafından hediye edilen miyordu. Halbuki meşhur saattir)

Sultan Hamit Mithat paşanın refikası Şehriban hanımı ve oğlu B. Ali Haydar Mithat’ı sa­ raya davet etmişti. Lâkin Mithat paşa küçük zevcesine:

— Sizin sarayda işiniz ne efen­ dim?.. diyerek Şehriban hanımı katiyen yollamadı. Hattâ etraf­ tan, Naime hanımla birlikte şe­ faat edenler oldu ise de Mithat paşa dinlemedi.

Şehriban hanımın yerine, «Bü­ yük hanımefendi», yani Naime hanım, küçük Ali Haydar’ı yanı­ na alarak saraya giti.

Abdülhamit, Mithat paşadan korktuğu derecede ona her za­ man bol bol iltifat göstermek için hiç bir fırsatı kaçırmazdı. Büyük Mithat paşanın oğlu sayın B. Ali Haydar Mithat, Naime hanımla birlikte saraydan dönüşlerini bana şöyle anlattı:

«— Abdülhamit bize son dere­ cede iltifat etmişti. Valideye yani Naime hanıma gayet kıymetli mücevherat, bir gerdanlık, bana da murassa, mücevherli bir saat hediye etti...»

Şehriban hanımın, paşanın bi­ rinci haremini hediyelere garkol- muş bir halde saraydan döndü­ ğünü görünce tabiî çok canı sı­ kılmıştır.

Ali Haydar Mithat sonradan Pariste iken bu saati 500 altın liraya satmıştı. Abdiilhamid’in Mithat paşa’ya ne kadar yaran­ mak istediği bu hediyelerden an­ laşılıyor.

Abdülhamid’in Mithat

paşaya hediyesi

Sultan Hamit yalnız çocukla­ rına değil, Mithat paşaya da he­ diyeler vermek hususunda fırsat kaçırmazdı. Meselâ çocukları Na­ ime hanımdan bizzat şu hikâye­ yi dinlemişlerdir. Anlatayım:

Abdülhamit ikide birde Mithat paşaya:

— Seni o derece severim ki beni unutamıyacağm bir hediye vermek isterim. Fakat- öyle bir hediye ki sırtımdan, üzerimden çıkarıp sana verebileceğim birşey olsun... derdi.

Bundan sonra Sultan Hamit sık sık:

— Sana üzerimden, kendi sır­ tımda taşıdığım birşeyi hediye etmek işetiyorum...

Sözünü tekrarlamağa başla­

mıştır. Bu sözler Mithat paşayı şaşırtıyor ve zevcesi Naime ha­ nıma:

— Herif (AbdülhamicTden böy­ le bahsederdi) durup dinlenme­ den «Sana üstümde taşıdığım bir şeyi hâtıra olarak hediye etmek istiyorum» diyor, acaba fanilesini mi verecek, yoksa iç pantalonunu mu hediye edecek?., derdi.

Ve hakikaten merak edilecek birşeydi Çünkü Abdülhamit aynı sözü dilinden düşürmüyordu. Acaba Kızıl Sultan: «Üzerimde

taşıdığım birşey» diyerek Mithat paşaya ne hediye edecekti?..

Bir gün huzurda Padişah yine: — Sana daima üstümde taşıdı­ ğım bir şeyi, üstümden çıkararak vermek istiyorum...

Diyerek kolundaki harikulâde büyük pırlantalı kol ve gömlek düğmelerini o dakikada çıkardı:

— Hâtıram olsun!., diyerek Mithat paşaya verdi. Hattâ kendi elile paşanın koluna taktı. O ak­ şam konağa döndüğü zaman Mithat paşa:

— İşte, dedi. Üzerimden çıka­ rıp sana vereceğim şey dediği bu imiş..

Sözlerile kol düğmelerini gös­ terdi

Naime hanım:

— Bâri taksanız paşa., dedi. Mithat paşa:

— işim yok da pırlanta düğme takacağım...

Cevabını verdi. Zira kendisinin en sinirine dokunan şey elmas, pırlanta ve nişandı. Mecbur ol­ madıkça katiyen nişan takmaz, sırmalı elbise giymezdi. Bu iti­ barla onun nişanlı resimleri yok gibidir. Bütün fotografían nişan­ sız ve sırmasız elbise iledir.

Yalnız meşhur ressam Ayvaz - ovski’nin yaptığı resminde göğ­ sünde bir nişan görüypruz. Aşağı

yukarı yalnız deniz resimleri ya­ pan Ayvazovski. pek nadide bir kaç portre arasında Mithet paşanın da rsemini yapmıştır. Bunun göğsüne de kendince uy­ durma bir nişan çizmiştir. Bu re­ sim şimdi B. Ali Haydar Mithat- ta bulunmaktadır. Nişanlı, sırma­ lı elbiseleri Mithat paşa o kadar sevmezdi ki bayramlarda, fevka­ lâde günlerde bunları giymeğe ve takmağa mecbur olunca sinirle­ nirdi.

Konakta tebrike gelenlerin ardı kesilmeden hemen hareme girip eibise değiştirmek isterdi. O za­ man paşayı sırmalı elbiseler için­ de biraz daha bulundurmak için zevcesinin biri bir tarafından,

öteki öbür tarafından:

— Kuzum paşa biraz daha so­ yunmayınız... div° tutarak rica ederlerdi.

Bu itibarla Abdülhamidin ver­ diği pırlanta kol düğmelerinden Mithat paşa pek memnun ol mâ­ nı ıstı. Onları bir köşeye koymuş, unutmuş gitmiş, devlet işlerine, büvük meselelere dalmıştı.

İşte bu sıralarda Mithat paşa­ nın birşey dikkatini çekti. Abdül­ hamit hediyeyi verdikten sonra kendisine karşı soğuk davranı­ yordu. Fakat Mithat paşa bir türlü bunun kol düğmelerinden ileri geldiğini hatırına getirmi­ yordu. Nihayet bir gün Abdülha­ mit ağzından baklayı çıkardı:

— Anladım... Siz beni hiç sev- miyormuşsunuz paşa...

Mithat paşamn susarak baktı­ ğını görünce devam etti:

— Eğer sevmiş olsaydınız üs­ tümden çıkararak hâtıra ettiğim kol düğmelerini bir kerecik olsun takardınız. 15 günden beri dikkat ediyorum, bir gün bile bunları kullanmadınız...

Abdülhamid’in nelere kadar dikkat ettiğini bu meraklı ve şim­ diye kadar yazılmamış vakadan da anlıyabiliriz.

Abdülhamid’in her vesile ile Mithat paşayı memnun etmeğe çalıştığı görülüyor. Mithat paşa düğmeleri bütün hayatında he­ men hemen hiç takmadı. Vefa­ tında düğmeleri terekesinden meşhur Alatini aldı.

Mithat paşanın hayatına dair bu kabil birçok hâtıralar vardır.

Sırası düştükçe bunları birer birer yazacağız..

Hikmet Feridun Es

N l l I H H I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I N I M I l I t r i l l l i m i n i n i M I I I I H l i '

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bilim ve Teknik dergisi ortaokul ikinci sınıftan beri takip ettiğim, daha ayın başlarında büyük bir heyecanla almak için markete koştuğum dergim. Eve geldiğim anda elimdeki

While hyperintensity is seen in medial thalamic and periacuaductal gray matter on T2 and FLAIR sequences of cranial Magnetic Resonance Imaging (MRI) in acute cases, atrophy

On the closed set speech recognition tests, all of them had dramatically good performances with varying degrees.The results were comparable to the results of

After Sultan Abdulaziz was remowed from the Çırağan Palace; and after Sultan Abdülhamit started to inhabit the Yıldız Palace and add new pavilions to it, the Malta Pavilion and

Kendi Gök Kub­ bemiz, senin kaybından iki yıl sonra basıldı.. Bu kitap, şimdi seni seven bütün Türklerin evinde en kıym etli şiir

Suriyeli sığınmacıların ve mültecilerin sorunlarının sadece ulusal ve uluslararası politikanın bir konusu olarak değerlendiriliyor oluşu, ülkelerin yabancı halklarla

Horner sendromuna yol açan çeşitli sinir paralizileri vagal schwannomlar ile servikal sempatiklerden köken alan schwannomların ayırıcı tanısında yardımcı olabilir, ancak

P aris’in Pompidou M erkezindeki çağdaş Türk edebiyatı şöleninde Nâzım Hikmet, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday, Orhan Veli, İlhan