• Sonuç bulunamadı

Çocuklarda görülen sosyal problemlerin akademik başarıya etkisi üzerine öğretmen görüşlerinin incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çocuklarda görülen sosyal problemlerin akademik başarıya etkisi üzerine öğretmen görüşlerinin incelenmesi"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN SOSYAL PROBLEMLERİN AKADEMİK BAŞARIYA ETKİSİ ÜZERİNE ÖĞRETMEN

GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ*

Onur KÖKSAL** Tuncay DİLCİ*** Merve KOÇ**** ÖZET

Nitel araştırma biçiminde desenlenen bu çalışma ile ilkokul öğretmenlerinin öğrencilerde görülen sosyal problemlerin akademik başarıya etkisine ilişkin görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın verileri, 2012-2013 eğitim öğretim yılı bahar yarıyılında, Sivas ili Suşehri ilçe sınırları içerisinde yer alan farklı eğitim

kurumlarında çalışmakta olan 25 öğretmenle yapılan yarı

yapılandırılmış görüşmelerden elde edilmiş, elde edilen veriler betimsel ve içerik analiz yöntemleriyle irdelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre öğretmenler sosyallik kavramını iletişim ve arkadaşlık ilişkileri ile ifade etmiştir. Sosyal problem yaşayan öğrencilerin akademik başarısının daha düşük olduğunu belirten öğretmenler, bu öğrencilerin derslere ilgilerinin düşük seviyede olduğunu ve motivasyon sorunu yaşadıklarını belirtmişleridir. Ailenin, sosyal beceri gelişiminin önemli bir parçası olduğunu vurgulamış ve bu konuda ailelerin bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Ayrıca sosyal problemlerin kız öğrencilerde daha çok görüldüğünü belirtmişlerdir. Sosyal becerileri geliştirmek için öğrencilere sosyal paylaşımlarda bulunabilecekleri ortamlar yaratılması, öğrencilerin kendilerini ifade etmelerine olanak sağlanması gerektiğini vurgulamışlardır. Geleceğin sağlıklı toplumunu oluşturacak çocukların,

sosyal beceriler ve olumlu karakter özellikleri kazanmaları

gerekmektedir. İlkokul dönemi çocukların bu özellikleri kazanmaya en açık olduğu dönemdir. Bu dönemde öğretmenler çocukların model aldıkları en önemli figür haline gelirler. Bu nedenle öğrencilerde sosyal becerilerin geliştirilmesi, pekiştirilmesi ve bu becerilerin değişik ortamlarda uygulanmasının gerektiğinin vurgulandığı bu çalışmada öğrencilerde sosyal becerilerin geliştirilmesi konusunda öğretmenlere bazı tavsiyelerde de bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: sosyal gelişim, akademik başarı, sosyal problemler

* Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu

tespit edilmiştir.

(2)

THE INVESTIGATION OF THE TEACHERS’ VIEWS ABOUT THE EFFECT OF SOCIAL PROBLEMS IN CHILDREN ON

ACADEMIC SUCCESS ABSTRACT

The purpose of this study, which was designed in format of qualitative research, is to determine the impact of social problems in students to academic success on primary school teachers’ views. The data of the research were obtained by semi- structured interviews with 25 teachers who work in different educational institutions in Suşehri in Sivas in the term of Spring semester of 2012-2013 academic year and the data were discussed by descriptive and content analysis methods.

According to the findings, teachers referred the concept of sociability with communication and friendship concepts. The teachers expressed that the academic success of the students, who had social problems, were low and these students had very little interest in lessons. Furthermore the teachers stated that these students had motivation problems. The teachers emphasized that family had a very important role in the development of social skills of the students and the families should be informed about these issues. Morever, the teachers stated that social problems were seen more in female students. The teachers emphasized that some environment, in which the students could have social interaction with others, should be created to develop the social skills of the students and also the students should be provided to express themselves. The children, who will compose the healthy society of the future, need to acquire social skills and positive character traits. Primary school is the most suitable period when the students gain these features. In this period the teachers become the most important figüre for the students who see them as the model. Therefore, in this study which emphasizes the development and reinforcement of the social skills of the students and the necessity to apply these skills in different environment, there are also some advice to teachers on the development of students' social skills.

Key words: Social Development, Academic Success, Social

Problems.

1.GİRİŞ

İnsan yaradılışı gereği sosyal bir varlıktır. Yaşadığı toplumun bir parçası olmakla beraber, bir takım sosyal rolleri olan, yaşadığı toplumla etkileşimde bulunan toplumsal bir varlıktır. Dolayısıyla bireylerin gelişim sürecine bakıldığında bilişsel, duyuşsal, fiziksel gelişiminin yanında sosyal gelişimi de önemlidir. Sosyal gelişim, toplumsal beklentilere uygunluk gösteren kazanılmış davranış yeteneği olarak tanımlanabilir. Çocuğun sosyalleşmesi kalıtımdan çok, çevrenin etkisine yani öğrenmeye dayanır. Çocuğun çevresindeki kişilerle sürekli etkileşim içinde olması, onun sosyalleşmesini sağlar. (MEB, 2011)

Sosyalleşme, bireyin, içinde yaşadığı toplumun normlarını, değerlerini, kendisinden beklenen rolleri, tutumları ve davranış yapılarını, toplumsal etkileşim için gerekli becerileri, benlik

(3)

(http://www.sosyomat.com/etiket/sosyalle%C5%9Fme-nedir). Sosyalleşme, kişiye toplum normlarına uyum sağlama ve ötekiyle yaşama bilincini aşılar. Sosyalleşmeyle birlikte fert, toplumun değer yargılarını, kültürünü ve o toplum içerisindeki rolünü öğrenir (Koştaş,

http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/770/9798.pdf ). Sosyalleşme, “bir ferdin herhangi bir grup faaliyetine katılmasında kendisinden beklenen rol ile ilgili normlardan haberdar olmasıdır. İnsan davranışı sosyal çevrenin yönlendiriciliği ile meydana gelir ve çevre tarafından öğretilir’’ (Erkal 1997:87 ).

Bireyin başkaları ile iyi ilişkiler kurmasında, toplumsal kurallara uymasında, sorumluluk yüklenebilmesinde, başkalarına yardım etmesinde, haklarını kullanabilmesinde sosyal becerilerin önemi büyüktür (Çubukçu ve Gültekin, 2006). Bugün eğitim sürecinde akademik becerilerle birlikte çocukların sosyal gelişimlerinin de çok temel olduğundan yola çıkarak sosyal becerilerin gelişmesi çok önem kazanmıştır. Çünkü bu becerilerin kazanılmaması çocuğun okul başarısında, sosyal ilişkilerinde ve uyum güçlüklerinde etkili bir faktör olabilmektedir (Akkök, 1999).

Sosyalleşme sürecinde, kişilerin sosyal gelişimini olumlu ve olumsuz yönde etkileyen çeşitli faktörler vardır. Küçük yaşlardan itibaren bireyin çevresiyle kurduğu ilişkilerin niteliği, iletişim kurabilme yeteneği ve ayrıca çevrenin izlenimi sosyalleşme sürecinde etkili faktörlerdir. Bazı çocukların diğerlerine göre daha sosyal olmasında bu durumlar önemli bir yer teşkil eder (Coşgun, 2012). Zeka ve dil gelişimi bakımından üstün olan kimselerin genellikle sosyal yönden de üstün oldukları kabul edilir ve başkaları ile çabuk etkileşim kurarlar(MEB, 2011). Sosyal yönden gelişmiş yani sosyalleşmiş bir birey, içinde yaşadığı toplumun normlarına ve beklentilerine uygun davranışlar gösterir, kendi gereksinim ve istekleri ile toplumun istek ve beklentileri arasında denge sağlayabilir. Yine, birlikte yaşadığı insanlarla yardımlaşmayı, paylaşmayı, işbirliği yapmayı başarır ve duygularını yaşadığı kültüre uygun bir biçimde ifade edebilir (Çağdaş ve Seçer, 2002: 35-36).

Çocuğun diğer gelişim alanlarındaki problemler, sosyal gelişimini de etkiler. Çocuk iyi bir sosyal gelişim gösteremezse, çevresiyle iletişim kurmakta zorluk çeker ve uyum sağlayamaz. Bu durumda çocukta sosyal kaygı ve stres oluşur. Bunun sonucunda çocukta içe kapanma ve utangaçlık görülür. Zimbardo (1977)’ya göre utangaçlık bireyin yeni insanlarla tanışmasını, yeni arkadaşlar edinmesini ve değişik yaşantılardan zevk almasını güçleştiren en önemli etmen olarak görülmektedir (Yüksel,2002). Enç’ e göre (1980) utangaçlık, başkaları ile olan ilişkileri sırasında duyulan ve doğru davranışları ketleyen rahatsız edici duygudur. Carducci (2000) de utangaçlığı, genel olarak kişiler arası ilişkilerde yaşanan aşırı sıkılganlıktan, benlik saygısının düşük olmasından ve reddedilme korkusundan dolayı ortaya çıkan kişiler arası bir sorun olarak görmektedir (Akt.Yüksel, 2002). Utangaçlık bireyin okul, iş ve aile yaşamında başarısız olmasına yol açmaktadır. İş yaşamında pek çok kişi utangaç olduğu için kendini gösterememekte, hak ettiği konuma gelememektedir. Okul ve iş hayatında utangaçlığı yüzünden yeteneklerini gösterme fırsatı bulamamaktadır ( Yüksel, 2002). Utangaçlık ve sosyal kaygı kişilerin kendine güvenmesini yani özgüveni engelleyen bir faktördür. Bu nedenle başarının temel şartlarından biri olan özgüven duygusundan yoksun bireylerin başarılı olması zorlaşmaktadır.

Öğrencilerde sosyal becerilerin geliştirilmesi, pekiştirilmesi ve bu becerilerin değişik ortamlarda uygulamaya dönüştürülmesi eğitimin önemli işlevleri arasında yer almaktadır (Çubukçu ve Gültekin, 2006). Çünkü çocuğun ilk yıllardaki sosyal gelişimi onun daha sonraki sosyal davranışlarının temelini oluşturur (Çubukçu ve Gültekin, 2006). Geleceğin sağlıklı toplumunu oluşturacak çocukların, sosyal beceriler ve olumlu karakter özellikleri kazanmaları gerekmektedir. İlkokul dönemi çocukların bu özellikleri kazanmaya en açık olduğu dönemdir Bu dönemde öğretmenler çocukların model aldıkları en önemli figür haline gelirler (MEB, 2005). Bu nedenle öğrencilerde sosyal becerilerin geliştirilmesi konusunda öğretmenlere önemli görevler düşmektedir.

(4)

Bu çalışmada çocuklarda görülen sosyal problemler ve bunun akademik başarıya etkisi üzerine öğretmen görüşleri araştırılmıştır.

Problem: Çocuklarda görülen sosyal problemler ve bunun akademik başarıya etkileri

üzerine öğretmen görüşleri nelerdir?

Bu probleme bağlı olarak aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır:

i. Sosyallik kavramı ne ifade etmektedir?

ii. Öğrencilerde görülen sosyal problemlerin öğrencilerin akademik başarısına etkileri nelerdir?

iii. Öğrencilerde sosyal becerileri geliştirmek için neler yapılabilir? iv. Aile yaşamının sosyal problemlere etkisi var mıdır?

v. Öğrencilerde görülen sosyal problemler cinsiyete göre farklılık göstermekte midir?

2.YÖNTEM

Bu bölümde; araştırmanın modeli, araştırmanın deseni, araştırmada kullanılan veri toplama aracı ile verilerin analizinde kullanılan tekniklere yer verilmiştir.

Araştırmanın Modeli

Bu araştırmada ilkokul öğrencilerinde görülen sosyal problemlerin akademik başarıya etkisi olup olmadığını belirlemek ve sosyal beceri geliştirilmesine yönelik öğretmenlerin uyguladığı yöntemleri ortaya çıkarmak amacıyla tarama niteliğinde betimsel araştırma deseni kullanılmıştır. Bir konu ya da olaya ilişkin katılımcıların görüşlerinin ya da ilgi, beceri, yetenek, tutum vb. özelliklerinin belirlendiği araştırmalara tarama araştırmaları denir ( Büyüköztürk vd., 2013). Tarama modelleri, geçmişte ya da hâlen var olan bir durumu, bir olayı var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma şeklidir (Dilci ve Gürol, 2012). Bu bağlamda ilkokul öğrencilerinde görülen sosyal problemlerin akademik başarıya etkisinin nasıl olduğu araştırılmış, bu konuda öğretmenlerin görüşleri belirlenmeye çalışılmıştır.

Evren ve Örneklem

Araştırmanın örneklemi Sivas ilinin Suşehri ilçesinde görev yapan ilkokul öğretmenlerinden rastgele seçilen 25 öğretmenden oluşmaktadır. Katılımcıların 15’i kadın 10’u erkektir.

Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın genel amacı, ilkokul çağındaki çocuklarda görülen sosyal problemlerin akademik başarıya etkisi olup olmadığını, çocuklarda sosyal becerileri geliştirmek için neler yapılabileceğini öğretmenlerin görüşlerine dayalı olarak ortaya koymaktır.

Ölçme Aracının Hazırlanması ve Verilerin Toplanması

Çalışmada öncelikle konu ile ilgili literatür taraması yapılarak araştırmada kullanılmak üzere 5 tane açık uçlu soru hazırlanmıştır. Sönmez ve Alacapınar’a göre (2011), nitel çalışmalarda toplanan veriler ve katılımcılar o anla ilgili olduğundan genellemeye gidilmez, dolayısıyla ölçme araçlarının geçerliği ve güvenirliği söz konusu olmayabilir. Bu nedenle araştırmada kullanılmak üzere hazırlanan açık uçlu sorulara geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılmamıştır. Araştırma sonunda elde edilen cevaplar betimsel analiz ve içerik analizi yöntemleri ile incelenerek tablo haline getirilmiştir. Sönmez ve Alacapınar’a (2011) göre betimsel analiz, verilerin olduğu gibi gösterildiği, betimlendiği anlatıldığı analiz şeklidir. İçerik analizi ise verilerin içeriğinin

(5)

irdelendiği, verilerin sınıflara ayrıldığı, veriler arasındaki ilişki ve bağıntıların gösterilmesi için matrislerin hazırlandığı ve elde edilen sınıflamaların sayısal verilere dönüştürülebildiği bir analiz şeklidir. Bu tanımlamalardan yola çıkılarak elde edilen veriler irdelenmiş, verilen yanıtlar ilgili olduğu konulara göre kategorilere ayrılmıştır. Yöneltilen her bir soruya verilen, yanıt niteliği taşıyan ifadeler belirlenen kategorilere kodlanmış, yazı ve anlam açısından aynı olan yanıtların frekansları alınarak bu frekansların yanıtlayıcı sayısı içerisindeki yüzdesi hesaplanmıştır. Tekrardan kaçınmak amacıyla benzer içerikli cevaplara tablo içerisinde bir defa yer verilmiştir. Katılımcılar bir ile yirmi beş rakamları arasında numaralandırılmıştır (K:1, K:2, K:3, …).

3.BULGULAR VE YORUMLAR

Bu bölümde genel amaç çerçevesinde geliştirilen alt amaçlara yönelik elde edilen bulgular ve bu bulguların yorumlanması üzerinde durulmaktadır. Katılımcılara sorulan açık uçlu sorulardan elde edilen veriler betimsel ve içerik analizi yöntemleri ile irdelenmiş ve oluşturulan tablolar ve tablolara ilişkin açıklamalar aşağıda verilmiştir.

Öğretmenlerin Görüşlerine Göre Sosyallik Kavramı

Eğitimin temel öğelerinden biri öğrencidir. Eğitim ve öğretimin gerçekleşmesi için öğretmenler ve öğrenciler sürekli etkileşim halindedirler. Yapısı ve içeriğine bakıldığında öğretmenlik mesleğinin önemli özelliklerinden biri insanlarla kurulan iletişim ve sosyalliktir. Bu amaçla öğretmenlere sosyallik kavramının ne ifade ettiği sorulmuştur. Elde edilen veriler Tablo 1’de görülmektedir.

Tablo 1: Öğretmenlerin görüşlerine göre sosyallik kavramına ilişkin oranların dağılımı

Arkadaşlık, dostluk

10 40

İletişim

7

28

Paylaşımcı olmak

3

12

Dışa dönük olmak

3

12

Bireyin kendisiyle ve çevresiyle uyumu

2

8

Toplam

25

100

Tablo 1’e göre araştırmaya katılan öğretmenlerin % 40’ı sosyallik kavramını arkadaşlık ve dostlukla ilişkilendirmiştir. Sosyallik kavramını öğretmenlerin % 28’i iletişim kavramıyla tanımlamıştır. Sosyal bireylerin çevresindekilerle sağlıklı iletişim içerisinde olduğu ve arkadaşlık ilişkilerinin iyi olduğu düşünüldüğünde verilen cevapların sosyallik kavramıyla ilişkili olduğu görülmektedir. Bazı öğretmenler sosyallik kavramına ilişkin görüşlerini şu şekilde açıklamıştır:

K 2: “Sosyallik bence bireyin kendisiyle ve çevresiyle uyum içinde olması, arkadaşlık ilişkilerinin ve iletişiminin iyi olmasıdır.”

K 13: “Sosyallik denince aklıma ilk olarak iletişim gelmektedir. Ayrıca sosyal kişilerin arkadaş çevresi daha geniştir yani arkadaşlarıyla iyi ilişkileri vardır. İnsanlarla etkileşim halindedirler.”

K 24: “Benim fikrime göre sosyallik; insanlarla iyi iletişim kurma yeteneği, paylaşımcı olmak ve birçok dostunun olmasıdır.”

(6)

Öğrencilerde Görülen Sosyal Problemlerin Akademik Başarıya Etkisine İlişkin Öğretmen Görüşleri

Sosyal problemleri olan öğrencilerde görülen davranış bozuklukları genellikle utangaçlık, çekingenlik veya bunun tam tersi olan saldırganlık, şiddet eğilimi gibi davranışlardır. Yapılan çeşitli araştırmalarda sosyal problem yaşayan öğrencilerde akademik başarının daha düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Bu araştırmada da öğretmenlerin bu konudaki görüşlerini belirlemek amacıyla öğrencilerde görülen sosyal problemlerin öğrencilerin akademik başarısına etkisi olup olmadığı, varsa ne yönde etkisi olduğu sorulmuştur. Elde edilen veriler Tablo 2’de görülmektedir.

Tablo 2: Öğrencilerde görülen sosyal problemlerin akademik başarıya etkisine ilişkin

oranların dağılımı

Sosyal problemi olan öğrencilerin başarısı daha düşüktür.

14

56

Sosyal problemi olan öğrencilerin derse katılımı daha az.

5

20

Sosyal problemi olan öğrenciler genellikle derslere karşı ilgisizdir, 4 16

motivasyonu düşüktür.

Bazen sosyal problemler yaşayan öğrenciler daha başarılı olabiliyor.

2

8

Toplam

25

100

Tablo 2’ye göre araştırmaya katılan öğretmenlerin çoğu (%56) sosyal problemi olan öğrencilerin akademik başarı düzeyinin düşük olduğunu belirtmiştir. Öğretmenlerin % 20’si ders içerisindeki performanslarına bakıldığında bu öğrencilerin derse katılımının daha az olduğunu ifade etmiştir. Katılımcıların % 16’sı da sosyal problemi olan öğrencilerin derslere ilgisinin az olduğunu ve motivasyonlarının düşük olduğunu belirtmiştir. Araştırmada elde edilen verilerden anlaşıldığı gibi öğretmenlerin çok az bir kısmı da (%8) sosyal problemler yaşayan öğrencilerin bazen daha başarılı olabildiğini ifade etmiştir. Bazı öğretmenlerin bu soruya yanıtları şu şekildedir:

K 5: “Sosyal problemi olan öğrenciler genellikle daha içine kapanık ve sessiz oluyor. Derslere karşı ilgisizler.”

K 16: “ Sosyal yönden problem yaşayan çocuklarda bazen içe kapanma olduğu gibi bunun tam tersi davranışlar da görülebilir. Mesela saldırganlık ya da şiddet eğilimi gibi. Şimdiye kadar gözlemlediğim kadarıyla bu öğrencilerin derslerdeki başarıları daha düşük oluyor.”

K 7: “Öğrencilerde görülen sosyal problemler akademik başarıya etki eder. Bir öğrenci arkadaşlarıyla uyumsuzluk içindeyse sınıf ortamında hem derse olan motivasyonu düşer hem de derse katılımı ya hiç olmaz ya oldukça az olur. Grup etkinliklerinde, verilen grup ödevlerinde sosyalleşme konusunda sorun yaşayan öğrenciler daha çekimser olacaktır.”

K 23: “ Sosyal problem yaşayan öğrenciler arasından bazen başarılı olan öğrenciler de çıkabiliyor.”

Öğrencilerde Sosyal Becerileri Geliştirme Konusunda Öğretmen Görüşleri

Okullar öğrencilere sadece teorik bilgilerin öğretildiği, akademik başarıya yönelik bilişsel gelişime önem veren kurumlar değil aynı zamanda bireylerin duygusal ve sosyal gelişimlerinin de dikkate alındığı kurumlardır. Bireylerde sosyal gelişim küçük yaşlarda gerçekleştiğinden dolayı

(7)

eğitim kurumlarına önemli görevler düşmektedir. Bu konudaki öğretmen görüşlerini belirlemek amacıyla öğretmenlere öğrencilerde sosyal becerilerin geliştirilmesi konusunda neler yapılabileceği sorulmuştur. Elde edilen veriler Tablo 3’te görülmektedir.

Tablo 3: Öğrencilerde sosyal becerileri geliştirme görüşlerine ilişkin oranların dağılımı

Tablo 3’e göre araştırmaya katılan öğretmenlerin %36’sı öğrencilerde sosyal becerileri geliştirmek için derslere aktif katılım sağlanması gerektiğini belirtmişlerdir. En çok önerilen (%25) diğer görüş de rehberlik servisi ile işbirliği yapılması yönündedir. Bazı problemler sınıf öğretmeninin bilgisi ve tecrübesiyle çözülemeyecek seviyedeyse okuldaki rehber öğretmenden yardım istenebilir. Öğretmenlerin verdiği cevapların %12’si de öğrencilerin grup etkileşimli ödevlerle kendilerini ifade etmelerinin sağlanması, sorumluluk alma ve sorumlulukları yerine getirme becerilerinin kazandırılması yönündedir. Sosyal beceriler daha çok model alma yoluyla öğrenildiği için öğretmenlerin % 8’i öğrencilere nasihat vermek yerine iyi bir rol model olunması gerektiğini ifade etmiştir. Elde edilen bazı cevaplar şu şekildedir:

K 8: “Sosyal becerileri geliştirmek için öğrenciyi sınıfta aktif etmeliyiz. Onun ilgisini derse çekmeliyiz. Bu ona derste sorulan bir soruyla ya da bu konuda senin fikrin ne? Ayşe’nin söylediklerine katılıyor musun? Gibi sorularla onun derse katılmasını sağlayabiliriz.”

K 11: “Bence öğrencilerin sosyal gelişimini sağlamak için rehberlik servisinden yararlanılmalı ve hazırlanan programlarla ve etkinliklerle sosyal gelişimleri sağlanmalı.”

K 18: “Sosyal becerileri geliştirmek için öncelikle öğrencinin sağlıklı iletişim kurmayı öğrenmesi gerekir. Bunun için de öğrencilerin duygu ve düşüncelerini rahatlıkla ifade edebileceği ortamlar oluşturulmalıdır.”

Aile Yaşantısının Sosyal Problemlere Etkisi Olup Olmadığına Dair Öğretmen Görüşleri

Sosyal beceriler küçük yaşlarda öğrenilmektedir. Çocuklar okul çağına gelene kadar birçok sosyal davranışı ailelerinden öğrenmektedir. Bu da çocuğun sosyal gelişimi açısından ailenin ne kadar önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Eğer çocuk etkileşim ve iletişimin nitelikli olduğu sağlıklı bir aile ortamında büyürse sosyal gelişimi sağlıklı şekilde gerçekleşir. Bunun aksine çocuğun yetiştiği aile ortamında olumsuzluklar, iletişim bozukluğu, çatışmalar ve şiddet gibi faktörler yer alırsa çocuğun sosyal ve psikolojik gelişiminde birtakım sorunlar olması kaçınılmazdır. Bu sorunlar çocuğun sosyal gelişimini olumsuz etkilemekle kalmayıp bütün hayatı boyunca sosyal davranış bozuklukları yaşamasına sebep olmaktadır. Bu bağlamda öğretmenlerin

Görüşler N F (%)

Öğrencilerin derslere aktif katılımları sağlanmalı. 9 36

Okuldaki rehberlik servisiyle işbirliği yapılmalı. 7 25

Grup etkileşimli ödevler verilebilir. 3 12

Öğrencilerin duygu ve düşüncelerini ifade etmelerine imkan verilmelidir. 2 8

Nasihat vermek yerine iyi bir model olunmalı. 2 8

Hoşgörüyle yaklaşmalı, hata yaptıklarında güzel dille uyarılmalı. 1 4

Sen dili yerine ben diliyle iletişim kurulmalı. 1 4

(8)

görüşlerini belirlemek amacıyla aile yaşantısı ile sosyal problemlerin bir ilişkisi olup olmadığı sorulmuştur. Öğretmenlerin belirttiği görüşler Tablo 4’te görülmektedir.

Tablo 4: Aile yaşamının sosyal problemlerin bir parçası olup olmadığına ilişkin oranların dağılımı GÖRÜŞLER N f

EVET

Aile yaşamı sosyal problemlerin bir parçasıdır. (K: 15)

Ailede yaşanan bir problem onun okulda arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle olan ilişkilerine yansır. (K: 11)

İlk olarak sosyalleşme ailede başlar. Eğer bir çocuk ailesiyle sorun yaşıyorsa bunu ister istemez dışa vurur. (K: 23)

18 72

K

IS

MEN

Öğrencilerde sosyal problemlerin yaşanmasında ailenin etkisi olduğu kadar çevrenin de etkisi vardır. (K: 17)

Sosyal problemlerin oluşmasında aile kadar çocuğun arkadaş çevresi ve dışarıda yaşadıkları da önemlidir. (K: 4)

5 20

H

A

Y

IR

Sosyal yönden ilişkileri zayıf olup aile hayatı normal olan öğrencilerim de oldu. (K: 10)

Ailenin etkisi olmadan da sosyal problemler yaşayan öğrenciler bulunmaktadır. (K:2)

2 8

TOPLAM 25 100

Tablo 4’e göre öğretmenlerin büyük bir kısmı (%72) öğrencilerin yaşadığı sosyal problemlerde ailenin etkisi olduğunu düşünmektedir. Bu konuda katılımcılar ailenin sosyal hayatın temeli olduğunu, ailede yaşanan herhangi bir sorunun öğrencilerin arkadaşlarıyla ve öğretmenleriyle olan ilişkilerine yansıyacağını belirtmişleridir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin %20’ si sosyal problemlerin yaşanmasında aile kadar çocuğun çevresinin ve arkadaşlarının da etkisi olduğunu belirtirken, %8’i aile hayatında sorun yaşamamasına rağmen sosyal problemleri olan öğrenciler olduğunu ifade etmişlerdir.

Öğretmen Görüşlerine Göre Sosyal Problemler ile Cinsiyet Arasındaki İlişki

Ülkemizde ataerkil toplum yapısı görülmektedir. Toplumun çeşitli alanında kadınlar erkeklere göre daha geri planda kalmaktadır. Yetiştirilme şekli itibariyle erkek çocuklarının daha girişken ve dışa dönük olduğu görülürken kız çocuklarının erkeklere göre daha içekapanık yapıda olduğu söylenebilir. Yaşanan sosyal problemlerin cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediğine ilişkin öğretmen görüşlerini ortaya koymak amacıyla bu konuda öğretmenlere yöneltilen sorudan elde edilen veriler Tablo 5’te görülmektedir.

Tablo 5: Sosyal problemlerin cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediğine ilişkin

(9)

GÖRÜŞLER N f

EVET

Bazı bölgelerde kız çocuklarına değer verilmemesi, kız çocuklarının okula gönderilmemesi kız çocuklarında sosyalleşme daha az olabilir. Bu da sosyal problemlere yol açar. (K: 22)

Kız öğrencilerde gruplaşma ve birbirini çekememe daha çok olduğu için sosyal problemler kız öğrencilerde daha çok görülür. (K: 19)

Bence kız öğrenciler daha içine kapanık ve çekingen olduğundan sosyal problem daha çok görülüyor.

Sosyal problemler cinsiyete göre farklılık gösterir. Erkek öğrencilerde genellikle uyumsuzluk ve şiddet olarak ortaya çıkarken kız öğrencilerde içine kapanma ve utangaçlık olarak meydana çıkmaktadır. (K: 2)

19 76

H

A

Y

IR

Benim fikrime göre sosyal problemlerin cinsiyetle ilişkisi yoktur. (K:8) Sosyal problemler kişinin yaşantısıyla ilgilidir. Cinsiyetin etkisi olduğunu

düşünmüyorum. (K: 1) 6 24

TOPLAM 25 100

Tablo 5’e göre öğretmenlerin çoğu (%76) sosyal problemlerin cinsiyete göre farklılık gösterdiğini düşünmektedir. Elde edilen verilere göre sosyal problemler kız öğrencilerde içe kapanma, çekingenlik olarak ortaya çıkmakta ve erkek öğrencilere göre sosyal problemler daha çok ortaya çıkmaktadır. Erkek öğrencilerde ise genellikle çevreye uyumsuzluk, saldırganlık gibi davranışlarla ortaya çıkmaktadır. Öğretmenlerin % 24’ü cinsiyetle sosyal problemlerin bir ilişkisi olmadığını düşünmektedir. Bu görüşteki katılımcılar sosyal problemlerin kişilerin yaşadıklarıyla, başlarından geçen olumlu veya olumsuz olaylarla ilgili olduğunu belirtmektedir.

4.SONUÇ

 Öğretmenler sosyallik kavramını; arkadaşlık ve dostluk ilişkileri, kişiler arası iletişim olarak tanımlamıştır.

 Öğretmenlerin yarısından fazlası sosyal problem yaşayan öğrencilerin akademik başarılarının daha düşük olduğunu, derslere ilgilerinin az olduğunu ve derslere katılımlarının düşük seviyede olduğunu belirtmişlerdir.

 Öğretmenlerin görüşlerine göre öğrencilerde sosyal becerileri geliştirmek için derslere katılımlarının sağlanmasını amaçlayan etkinliklere daha çok yer verilmesi ve grup

(10)

etkileşimli etkinlikler yapılması gerekmektedir. Aynı zamanda öğrencilerin duygu ve düşüncelerini rahatlıkla ifade etmesine imkan verilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.

 Öğretmenlerin bir kısmı sosyal problemler konusunda rehberlik servisi ile işbirliği içerisinde çalışmalar yapılması gerektiğini ifade etmiştir.

 Araştırmaya katılan öğretmenlerden elde edilen verilere göre sosyal problemler ile aile yaşantısı arasında kuvvetli bir ilişki bulunmaktadır. Öğretmenler sosyalleşmenin öncelikle ailede başladığını ifade etmiş, bu nedenle aile hayatında yaşanan sorunların çocuğun sosyal beceri gelişimini etkilediğini vurgulamıştır.

 Araştırmadan elde edilen diğer sonuç da sosyal problemlerle cinsiyet arasında bir ilişki olduğu yönündedir. Öğretmenlere göre sosyal problemler kız öğrencilerde daha çok görülmekle beraber bu sorunlar genellikle çekingenlik, utangaçlık ve içe kapanma olarak ortaya çıkmaktadır. Erkek öğrencilerde görülen sorunlar da şiddet eğilimi ve saldırganlık gibi davranışlarla görülmektedir.

5. ÖNERİLER

Araştırmadan elde edilen verilere göre şu öneriler getirilebilir:

 Öğrencilerde sosyal becerileri geliştirmek için çeşitli etkinlikler düzenlenerek, öğrencilerin kendilerini özgürce ifade etmelerine fırsat tanınmalıdır.

 Sosyal beceri gelişimi konusunda öğretmenlere gerekli eğitim verilmeli, sosyal problemi olan öğrencilere nasıl davranılması gerektiği hakkında bilgi verilmelidir.

 Öğrencilerde sosyal beceri gelişimi için sosyal öğrenme kuramında olduğu gibi iyi bir model olunmalıdır. Böylece sosyal davranışlar öğrenciler tarafından model alınarak öğrenilebilir.

 Sınıfta grup etkileşimli etkinliklere yer verilerek her öğrencinin görev alması sağlanmalı ve arkadaşlık ilişkilerinin, yardımseverlik, paylaşımcılık ve sağlıklı iletişim gibi becerilerin gelişmesine fırsat verilmelidir.

 Sosyal beceriler konusunda seminer veya toplantılar düzenlenerek velilerin bilgilenmesi sağlanabilir.

 Sosyal problem yaşayan öğrencilere derslerde yapabilecekleri sorumluluklar ve görevler verilerek başarma duygusunu yaşamaları sağlanmalıdır.

KAYNAKÇA

AKKÖK, F. (1999). İlköğretimde Sosyal Becerilerin Geliştirilmesi-Anne-Baba El Kitabı. İstanbul: Özgür Yayınlar.

COŞKUN, M. (2012). Gençlerin Kimlik Gelişimi Ve Sosyalleşme Sürecine Televizyon Dizilerinin

Etkisi. Akademik Bakış Dergisi. Sayı: 28.

ÇAĞDAŞ, A.ve SEÇER, Z.(2002). Çocuk ve Ergende Sosyal ve Ahlak Gelişimi, Birinci Baskı. Ankara: Nobel Yayınevi.

ÇUBUKÇU, Z. Ve GÜLTEKİN M. (2006). İlköğretimde Öğrencilere Kazandırılması Gereken

(11)

DİLCİ T., GÜROL M. (2012). “Öğretim Üyeleri Bakış Açısıyla Lisansüstü Eğitimin Yaşam

Alanına Yansımaları (Eğitim Bilimleri Örneklemi)”, Kastamonu Eğitim Dergisi ,

1073-1090 pp., 2012

ENÇ, M. (1980). Ruhbilim Terimleri Sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayını. ERKAL, M.(1997) Sosyoloji, Der Yayınları, İstanbul.

YÜKSEL, G.(2002). Üniversite Öğrencilerinin Utangaçlık Düzeylerini Etkileyen Faktörler. G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 22, Sayı 3: 37-57.

KOŞTAŞ, M.(2004). “Sosyalleşme”, (çevrimiçi)http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler. MEB (2005). Karakter Gelişimi Ve Sosyal Beceri Eğitimi Ders Kitabı. Lefkoşa. MEB (2011). Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Sosyal Gelişim. Ankara

SÖNMEZ, V. Ve ALACAPINAR, F. (2011). Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Ocak 2011 / 2. Baskı

/ 384 Syf., Anı Yayıncılık

ŞAHİN, C.(2001). G.Ü. Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 2, Sayı 1: 9-19 (http://www.sosyomat.com/etiket/sosyalle%C5%9Fme-nedir).

Şekil

Tablo  2’ye  göre  araştırmaya  katılan  öğretmenlerin  çoğu  (%56)  sosyal  problemi  olan  öğrencilerin akademik  başarı düzeyinin  düşük  olduğunu  belirtmiştir
Tablo 4: Aile yaşamının sosyal problemlerin bir parçası olup olmadığına ilişkin oranların dağılımı
Tablo  5’e  göre  öğretmenlerin  çoğu  (%76)  sosyal  problemlerin  cinsiyete  göre  farklılık  gösterdiğini  düşünmektedir

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkiye’de sosyal güvenlik sisteminde reform öncesinde kurulan Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur, Emekli Sandığı kurumlarının örgütsel ve finansal boyutları

Sürdürülebilir mekânsal büyüme için gerekli stratejilerin belirlenmesinde ise önce İstanbul‘un alt bölgeleri, birim konut alanı geliştirme potansiyeli

Third goal was to generate the functional groups on the inert surface of the PTFE by plasma treatment and the fourth and final goal of the study was

Cahit Külebi doğduğu, yaşadığı yere, o bölgelerin insanlarına, değerlerine her zaman yüreğinde bir sevgi, yakınlık besler. O’nun sevgisi bir kardeşe

Yeteri kadar büyük örnek verildiğinde X ekseni üzerine boy veya ağırlık değeri, Y ekseni üzerine de frekansı (ayni boy veya ağırlıkta olan çocukların şayisi) konularak

Toplumsal değişimin fıkha, fıkhın toplumsal değişime etkisinin sosyolojik bir değerlendirmeye tabi tutulması, İslam’ın toplumsal düzleme yansımalarının

DOI: 10.21612/yader.2020.028 This study examines the use of Drama in Education (DiE) techniques and activities of socio-emotional approach in improving peer relationships inside

Eldem’in yolculuğunda tuttuğu günlük, notlar ve eskizler, mima- rın yetişmek için mecburi vazifelerinden birini yerine getirdiğinin somut izlerini taşır: Gezgin