• Sonuç bulunamadı

Halikarnas Balıkçısı ve kara yolları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Halikarnas Balıkçısı ve kara yolları"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

____________ m . m g . b m b • m u i y ■ # m m j* ■ » m 1 —

HALİKARNAS BALIKÇISI

VE KARA YO LLA R I

(Neron'un muzaffer kuman­ dam Peironyüs, tarih-i kadî­ min bu şaşaalı caddesinde ağır ağır ilerliyerek Efes hal­ kına şöyle hitap' etmişti) der­ ken, Halikarnas Balıkçısının başı mağrur bir Romalı gibi dimdikti. Bakışları mermer sütunlar üzerinden aşarak, tâ ufukta pırıldayan denize ka­ dar kayıyordu.

000 senelik tarihî hâtırala­ rın uçuştuğu Efes harabeleri üzerinde sessiz sadasız bu ya­ man hatibi dinliyoruz.

Ondaki geniş malûmat, ifa­ de ve espri kudreti bütün de­ legeleri şaşırtmıştı. Karayol­ larını tetkik için buralara ka­ dar gelen yabancılar, şimdi asıl mevzularını unutarak, ta­ rihin ve mitolojinin engin at­ mosferi içinde, Halikarnas Balıkçısına hayranlıkla bakı­ yorlardı.

Onun, her sütun önünde hi­ kâye ettiği tarihî vak'alar, her taş yığını karşısında; gö­ çerek giden medeniyetlerin havasını tazeliyen esprileri, Halikarnas Balıkçısını en az üzerinde dolaştığı Efes hara­ beleri kadar enteresan yap­ mıştır. Herkes merak ediyor­ du: Kimdi bu şahıs?

İngiliz, Fransız ve İlalyan- lar kendi dillerini bu kadar rahatlıkla konuşan ve her bi­ rini tarih ve nükte denizlerin­ de dolaştıran bu zatın, eski eserler önünde turist kollayan alelâde bir rehber olmadığını anlamışlardı. Bu sebepledir ki, verilen izahatı artan bir dikkat ve zevkle dinliyor­ lardı.

Nihayet merakına bir tür­ lü galebe çalamıyatt yaşlı bir Fransız, küçük ve çekingen adımlarla ona yaklaştı. Ve en zarif jestile fısıldadı:

«Affedersiniz, dedi. Acaba sorabilir miyim, siz ne iş ya­ pıyorsunuz?.

Bu, herkesin sormak iste­ diği bir sualdi. Gözler ve ku­ laklar Halikarnas Balıkçısı­ nın ağzına dikilmişti.

O, bu merakın asıl sebebini anlamış gibi hafifçe tebessüm etti. Ve bir lâhza tereddütten sonra:

«Muharririm,, dedi. Ve ilâ­ ve etti:

«Yalnız muharrirleri iki kısma ayırabiliriz: Biri, ka­ zanmak için yazan, diğeri, ya­ şamak için veyahut yazmak için yazandır. İşte ben bu ikinci grupa dahilim.,,

Fransız delege, bir kaç sa­ niye düşündü. Elini kaldırıp bir şey soracak gibi oldu. Fa­ kat, neden sonra anlamış gibi bir hal takınarak, tatminkâr adımlarla eski yerini aldı.

Bu sırada Norveçli küçük bir kız da dağların üstündeki büyük mâbedin harabelerini göstererek:

«Acaba, dedi. Eskiden bu koskocaman taşları da oraya nasıl çıkarırlardı?,.

Bu sual herkesi güldürmüş- tü. Fakat Halikarnas Balıkçı­ sının cevabı cidden hoştu:

«Belki Arşimed kanunu île,, dedi.

Efese şimdiye kadar belki onbinlerce ziyaretçi gelip git miştir. Fakat, eminim ki, hiç biri, o gün Halikarnas

Balık-çısı (Cevad Şakir)i dinleyen­ ler kadar tatmin olmamış, Efes’i tarihî hüviyetiyle tanı­ yıp anlayamamıştır.

«Kleopatra da Efes'de yaşa­ mıştı. Gezip dolaştığı

yerler-üzerine bastığınız Arkadiyen caddesi de bu haileye şahid olmuştu.

Denize kadar giden bu cad­ de, mermer ve 12 kilometre kadardır. Büyük İskender

r

YAZANî

A T I F

S A K A R

de. etrafına, daima ihtiras, kan ve şehvet saçan bu dilber fahişe, öz kızkardeşinin

saç-devrinde bu yolun iki tarafını 3 ar bin heykel süslüyordu.,, İşte bu anda Halikarnas

Ba-istiyordu.

O âna kadar gülen, eğlenen anlatan ve öğreten Halikar­ nas Balıkçısının sesi birden kısıldı, gözleri buğulandı. Ve:

«Haklısınız, dedi. Onları burada görmek istemeniz çok yerindedir. Çünkü bu heykel­ lerin yeri, loş müze salonları değil, her zerresiyle tarih ko­ kan bu yeşil âadi, ve şu mai gökle denizin kavuştuğu nok­ taya bakan sahadır. Fakat ne

Ber larından çekilerek k a n 1ar içinde süründüğünü zevk ve intikam râşeleri geçirerek bu­ rada seyretmişti.. Ve şimdi

gamadaki tarihî harabelerden lıkçısının neş’esini kaçıran bir hâdise oldu:

Bir İngiliz delegesi bu hey­ kellerden bazılarını görmek

--- ı

biri

yazık ki, bu heykellerden ço­ ğu bir daha görünmemek ü- zere kaybolup gitmiştir. Bir kısmını da Londra, Paris ve Berlin müzelerinde aramak belki daha doğrudur.,.

Bu son cümleler, Halikar­ nas Balıkçısının ağzından o kadar ezgin ve ölü bîr şekil­ de dökülmüştü ki, o anda duyduğu ıztırap ve ümidsizli- ği insanın kendi içinde de his­ setmemesi imkânsızdı. Ceha­ let ve idrâksizliğin tesiriyle kaybolan milyarlar değerin­ deki kıymetlerin bir daha ge­ ri dönmiyeceğini o, bütün fe ­ caatiyle hissediyor ve bu ü- midsizliğin ağırlığiyle başı ö- nüne düşüyordu.

İşte, Halikarnas Balıkçısı ile birlikte yaşadığımız o bir kaç saniyedir ki, beni onun hakkında bu satırları yazma­ ğa şevketti.

Halbuki, İzmire Karayolla­ rı Umum Müdürünün dâveili- si olarak gitmiştim. Filhaki­ ka, yollar fevkalâde organi­ zasyon mükemmeldi. Amma, şu anda, yine bütün vüzuhile hissediyorum, benim için ka­ ra yollarından da, Efesten de daha mühim olanı Halikarnas Balıkçısı idi.

Karayolları er-geç memle keli bir baştan bir başa kap layacaktır. Efes de tarih var oldukça yaşayacaktır. Fakat, Halikarnas Balıkçısı; bu aziz meslekdaş?. İşte onun gibi kıymetleri yetiştirmek pek kolay olmuyor. Allah uzun ömürler versin. Fakat, bir ya­ bancı delegenin objektifine poz verirken söylediği bir cümle beynimi yaktı:

«Çek bakalım, Efes'ten da­ ha ziyade harap olmuş bir çehre, neye yarar ki?..„

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Her sâlikde nev’i beşerin kābiliyeti ve etfâl ile ricâlin fehimde isti‘dâdları derecât-ı mütefâvitede bulunduğundan umûmiyyâta ekser için ta‘lîm ve terbiye

yönelmiş, hilâfetin ilgası ve kadın naklan gibi yine çok önemli girişimlerle de büyük Atatürk, ulusuna aydınlık yolu gösteren tek lider sıfatını elde

Resme küçük yaşlar­ da başlayan sanatçı, A nkara’da H elikonsanat derne­ ğinde Cemal Bingöl ve Abidin Elderoğlu ile çalıştı ve eserlerini ilk olarak o

1882 senesinde yukarı Marne’da küçük bir ka­ sabada, tanınmış bir mimarın oğlu olarak dünyaya gelen Gabriel, sağlam klâsik kültürü aldığı kolejde

Prenses Zeyd, «İdeaire (Fikirci)» dediği sanat görüşünü değişik bir şekilde tatbike. çalıştığı sergisinin bir köşesi önünde,

Geri dönüştürülecek pek çok plastiğin birbirinden daha iyi ayrılmasında kullanılabilecek bu yeni yöntemde ışıkla uyarılan polimerlerin ışımalarına ait

En s›k izlenen fleklin- de kifli, harfleri renk olarak deneyim- ler.. Her harf, kiflinin kendisine göre farkl› bir renk

Sonuç: Elazığ’da kesilen hayvanlarda fasciolosis görülme sıklığı önceki yıllara göre azalmış görülse de ekonomik kaybın artarak sürdüğü