Zavallı A sım B a ba!
Orta oyunu üstadı
karamelâ satıyor
Asım baba sokakta çocuklara
taklit yapıyor
Sağ kalanlar arasında en bü yük orta oyunu üstadı meşhur Asım babadır. Asım baba küçük İsmail efendi, kavuklu Hamdı efendi derecesinde bir sanatkâr dır. Kendisi İpek filim, hesabına' orta oyununa dâir çevirilen üç fi limde en büyük rolleri oynamıştır. Asım baba temaşa tarihimiz de mühim bir simadır. Başta Se lim Nüzhet beyin «Temaşa tari h i» ismindeki eseri olmak üzere hemen bütün temaşa tarihlerinde Asım baba hakkında uzun ba hisler vardır.
Dün bir mülakat için Yenikâ- pıya gitmiştim. Akşamüstü. Ya nımda ince titrek bir ses:
— Sütlü karemelâ!.. diye ba ğırdı. Arkasından bir sürü çocuk
şeşi: ^
— Asım baba... Asım baba ka dın taklidi yap karamelâ alalım..
— Asım baba... Kocakarı tak lidi yap.
— Asım baba... Taklit yap!. Başımı çevirdim. Gözlerime inanamıyordum. Bu boynunda bir tabelâ asılı adam orta oyununun en meşhur üstadı, ve bir çok eser lerin kendisinden bahsettikleri Asım baba idi. Beni görünce sı kıldı. Selâm verdi.
. — Hayrola Asım baba..,
— Hayrı, şerri bu beyim ... Ti carete başladık.
A cı bir gülümseme ile ilâve etti:
Orta oyunu Üstadı Asım baba
buki Abdülhamit zamanında or ta oyunu yüzünden az mı çektik A z mı korkular geçirdik... Bizim sanat kaç kere, kaç kere yasak edildi. Bunda o heyecan da yok..
^ * • • •
— Karamelâcı olduk... Fakat ticaret te bir tuhaf olmuş. Yal nız karamelâ ile iş yürümüyor. Üstelik çocukları da eğlendirmek lâzım. Görüyorsunuz ya taklit yapmadan karamelâ almıyorlar... Hele bir çokları kocakarı takli dine meraklı.
Asım baba boynunda karamelâ tablası yanımda deriliyor, sağı mızda solumuzda bir sürü ço cuk bizi dinliyerek yürüyorlar. Orta oyunu üstadı eski ve sami mî dostu Ahmet Rasimden uzun uzun bahsediyor:
— Merhum beni bu halde görse şaşardı... Amma biliyor musunuz beyim. Bu sanatin hiç olmazsa korkusu yok. Karamelâyı sata caksın. Belediye memurlarını kız- dırmıyacaksm işte o kadar.
Hal-— Peki kazanç çıkıyor mu.?. İşin feci tarafını örtmek için gülümsemeğe çalıştı:
— İşte o biraz kıt... Gün olu yor ki 25 kuruş, gün oluyor ki 30 kuruş çıkıyor.
— Ne kadar zamandanberi bu nunla meşgulsünüz?
— Bir ay oluyor. Amma aksi tesadüf işte. Şimdi de mektepler tatil oldu. Yazın tiyatroların «ölü mevsimi» ne ise kitapçılar, kara- melâcılar için de tatil zamanı bir ölü mevsim. Zaten beyim bizim hayatımızda hiç diri mevsim ol madı ki... Yalnız bir poh poh gör dük. Sen söylesin, sen köylesin.. Orta oyununda senin bir eşin, em salin yok... İşte hepsi bu kadar... İsin fena tarafı bu yakınlarda da çok hastayım. Bu karamelâ- cilık sokak sokak dolaştıran yoru cu bir sanat.
— Bir zamanlar çok kazandı nız zannederim?
— Evet... O zaman tiyatro yok tu. Sinema yoktu. Sesli sinema yoktu. Çok kazanırdık. Sonra ti yatroculuğa başladım Peruz ha nımın sedye ile tiyatroya getiri lip götürüldüğünü hep bilirim
Zavallı Asım baba. Avrupada, Amerikada büyük artistler belki garip bir arzusunu yerine getir mek için böyle bir kıyafete girer, sokak sokak dolaşırlar. Fakat bu biçare sanatkâr gündelik 25 ku ruşunu çıkarmak için sokak so kak dolaşarak karamela satıyor. Kendisinden ayrıldım. Arkamdan onun ince sesi bağırıyor:
— Karamela... Sütlü sütlü... Çocukları sevindiriyor. Karamela.
Zavallı Asım baba... Eve gidin ce masanın üstündeki Ahmet Ra- simin kitaplarından birini gelişi
güzel açtım, Asım babaya dair bahisler, hikâyeler, fıkralar. O za manlar Asım baba orta oyunların« da kocakarı rolünü oynarmış. Üs« tat «Muharrir buya!» eserinde diyor kî“:
«Bir gün meşhur «Kocakarı Asım»], baba, merhum Hamdinin yutturmak is tediği bir cinası işitir işitmez pabucunu çekerek hamle etti. Ham di kaçamadı. < A sım da pabucu vuramadı elind.en dü* ı sürdü. Fakat düşürmekle beraber Ham« dinin koluna bir çimdik attıktan sonra: 1
— Seni piç kurusu seni.
Diyerek bir iki göz «işmar» ı ile Ham« diyi ümitvan vuslat eyledi ki ikisinin d e aldıkları vaziyetleri anlatmak için cidder^ sahifeler ister. Bu jestler hakikaten pek mahirane taklitler... ilh ilh..» j-,
Ahmet Rasim merhum Asnri babayı Türkiyenin en büyük or« ta oyuncuları arasında sayıyor. Ne yazık ki gözlerini kapadığı za« man bütün sanati da kendisile be«
raber gömülecek olan kıymetli sanatkârın bezgin sesi Yenikap^ sokaklarını:
— Karamela... Sütlü sütlü ..i{ Çocukları sevindiriyor!, diye çın* latıyor. —
H. F.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi