• Sonuç bulunamadı

Müzeyyen Senar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Müzeyyen Senar"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SABAH S A Y F A 11

ALİ RIZA

KARDÜZ

Müzeyyen Señar

B

izim kuşak Feraye’yi,

“Müzeyyen Hanım’ın kı­ zı” olarak bilir, tanır. Ge­ çen kış aylarının birinde Feraye’ye rastladım. Lokanta yazılarımı okur­ muş. “Hocam” dedi, “Tükenmez nasıl yapılır? Köşenizde yazarmısı- nız?”

Sonra, annesi Müzeyyen Senar için gerçekleştirmek istediği kaset projesini anlattı. Amerika’da Nat King Cole’un genç sanatçılarla yap­ tığı düetler bir plakta toplanmış. İlgi görmüş, Feraye de annesi Müzey­ yen Senar’ın “klasikleşen şarkıları­ nı” günümüzün genç sanatçılarıyla düet haline getirerek kayıt yaptır­ mayı kafasına koymuş.

Geçen hafta Haşan Pulur Çeş­ me’den telefonla aradı: “Müzeyyen Senar’ın kasetini alıp mutlaka dinle, çok güzel olmuş” dedi. “Bir Ömre Bedel” ismi ile piyasada satılan ka­ seti 900 bin lira ödeyerek satın al­ dım. Diski bu günlerde piyasaya verilecekmiş.

Biz, “Safiye Ayla, Müzeyyen Se­ nar, Münir Nurettin’den Türk musi­ kisi dinleme şansına sahip olmuş” bir kuşağız.

Müzeyyen Senar, 1931 yılında Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde oku­ maya başlayan, 1932 yılında rad­ yoya giren, 1933 yılında gazinolar­ da sahne alan hanım ses sanatçı­ mızda-.

Zeki Müren dahil çok sayıda sa­ natçıyı yetiştirdi, ünlü etti, Türk mu­ sikisinde tarzı ile, sesi ile, ciddiyeti ayrı bir “ekol” oluşturdu. Usul, adab bilir. Geçen yıllara ve de deği­ şen şartlara ve alışkanlıklara rağ­ men, “Müzeyyen Senar imajını” ve sesini koruyor.

Feraye’nin projesi çerçevesinde Müzeyyen Senar, unutulmaz eserle­ rinden “Benzemez kimse sana”yı Tarkan ile, “Geçti sevdalarla öm- rüm”ü Fatih Erkoç ile, “Dalgalan­ dım da duruldum”u Niİüfer ile, “Keklik”i Levent Yüksel ile, “Şarkı­ lar seni söyler”i Nükhet Duru ile, “Yanıyor mu yeşil köşkün lamba- sı”nı Ajda ile, “Gülşen-i hüsnüne kimler varıyor”u Sezen Aksu ile, “San kurdelem”i Şebnem ile, “Or- mancı”yı Kubat ile seslendirmiş.

Müzeyyen Senar. klasik okuyu­ cu... Saz heyeti ardında olmadan okuyamıyor. Düet kayıtlan, günü­ müzün “playback” (önceden saz kaydı, sonra onun üzerine ses kay­

dı) düzeninde yapılamamış. Bu . nedenle t e k n o l o j i y i k u l l a n a r a k sazlarda udu, kemanı, tam­ buru gereğin­ de öne çıkar­ mak mümkün o l a m a m ı ş . Güçlü sazlar (örneğin def ve zil) müziğe hakim olmuş. Bir de şarkılar arasın­ da geçişler yok. Halbuki Müzeyyen Senar döneminde her şarkı bir tak­ sim ile ötekine bağlanırdı. Bu kadar kusur, kadı kızında da olur.

Müzeyyen Senar’ın “Bir Ömre Bedel” isimli kasetini alıp dinleyiniz. Ben kızı Feraye ile yaptığı düetten etkilendim. Müzeyyen Senar “Fera- hi” isimli Muğla Zeybeği’ni pek se­ verdi. “Ferahi Efsanesi”ne göre, ağa kızı çobana aşık olur. Ağa, kızı­ nı çobana vermez. Kız kaçar. Bu zeybek havasını çok seven Müzey­ yen Senar kızına “Feraye” adını verdi. Kasette “Ferahi” zeybeğini “Feraye” başlatıyor. “Feraye’dir be­ nim adım, Feraye’dir yar yandım anam...” Sonra ana kız söylüyor.

Geldik Feraye’ye verdiğimiz sö­ ze... Kaset yazısını “Tükenmez” tari­ fi ile bitirelim.

Efendim bizim Anadolu’da eski yıllarda öyle Coca Cola, Pepsi Cola gibi “aile içkileri yoktu”... Anadolu insanı, boza, şıra, vişne suyu veya şerbet içerdi. Buzdolabı da yoktu, içecekleri küpte saklar, küp sıvıları nisbi (göreceli) olarak soğuk tutardı. Tükenmez, Anadolu’da ve de İs­ tanbul’da yerleşik ailelerin içkisiydi. Mutfakta veya avluda dibi musluk­ lu küçük bir küp dururdu. Üzeri be­ yaz tülbent örtülü, tülbentin üzerin­ de bir tahta kapak ve onun da üze­ rinde bir taş parçası konulurdu. Küp temiz su ile doldurulur, sonra içine kabuklan soyulmadan dört parçaya ayrılmış muşmula, ayva, elma, armut atılırdı. Bunların yaşını bulmayan kurusunu, atardı. Yaşı ile birlikte kurusunu da atanlar olurdu. Bazı kimseler bir kaç avuç vişne yaprağını, bir kaç avuç ıhlamuru, bir iki diş karanfili de ilave ederek lezzeti farklılaştınrdı. Bana “Tüken­ mez” tarifi veren Düzce’den Gül­ den Kuyumcu, şekerden sözetmedi ama İstanbul’dan İnci Kademoğlu isimli okuyucum suya toz şeker de ilave edildiğini belirtti.

Fıçıdaki karışım beş veya on gün sonra (fışlar) “fermente” olur, katkı maddelerine göre farklı lezzet­ te bir “şıra” oluşur. Musluğu açarsa­ nız bardaklara şırayı doldurursunuz. Küpten akan şerbeti içenler “Ohhh... Buz gibi... ölmüşlerin ca­ nına değsin!..” der. Her seferinde musluktan akıtılan şıra kadar küpe yukandan su katılır. Böylece küpün içindeki şıra mevsim boyu tüken­ mez. İşte “tükenmez” budur.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

kazdıklarında tuzluluk oranı %13 olan deniz suyu çıktığını, bu nedenle yıllardır tarlalarını havuz haline koyarak, burada çeşit çeşit nefis deniz balıkları

Ailesiyle birlikte yaşayan öğrencilerin %10.4’ü sigara içerken, ailesinden ayrı yaşayanların sigara içme yüzdesi çok daha yüksektir (%26.3). Yaşın, cinsiyetin,

Falih Rıfkıya ve her sevdiği­ miz değerli Türk muharririne yakışan şey, bugün, istikrar ve itidal bahsinde Hüseyin Cahidin de, başkalarının da, be­ nim de

Bimenihi teala işbu zilkade’nin onyedinci ve teşrin-i evvelin yirmiyedinci Perşembe gü­ nü kerimem ile Şura-yı Devlet azayı sabıkasından Ali Galip Paşa’nm

Removal of organic acids such as mono- (acetic, propionic acid etc.) and di-carboxylic acids (succinic, oxalic acid etc.) from fermentation broths is necessary to prevent inhibition,

Bizim Balkan harbinde îşkodra’nın oynadığı rol ve gördüğü günlere de bir cilt tahsis eden ve bn defa Çin ve İspanya harplerine dair eserler vermiş

Bu dehşete kapıldığım bıçak külliyatımızdan kalın sap- lı ve uzun bıçağı gözüme kestirip amacıma doğru hızla ilerliyorum.. Hatırlıyorum, rahmetli dedemin

Giyim süsleme tekniklerinden dikiş tekniği ile yapılan süslemeler grubuna giren pililerin, Pilinin katlanmasındaki incelik kalınlık, sağa veya sola doğru