• Sonuç bulunamadı

Sanat yazarı olarak Ahmet Muhip Dranas

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sanat yazarı olarak Ahmet Muhip Dranas"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

!

0 • .? ' ? o

T E D İ

Sanat Yazarı

olarak Ahmet

Muhip Dranas

Kaya ÖZSEZGİN

K

ısa sır sutts önce yitirdiğimiz Ahmet Muhip Dranas’ı usta bir şair kimliğj içinde tanımış olanlar, onun 1930'larda başlayan ve 1940’lara kadar süren sanat yazarlığı yönünü genellikle bilmezler. Oysa Dranas'ın bu yönü, asıl kişiliğinin ya­ nı sıra, kalemini sanat dünyasının sorunlarına da yöneltmiş herhangi bir yazarın sınırlı ilgisini aşacak derinlik ve yoğunluktaydı. Cumhuriyet hükümetle­ rinin başlattığı ve yaygınlaştırmaya çalıştığı kültür - sanat etkinliklerinde, yalnız bir kalem adamı olarak değil, yönetici olarak da uzun yıllar görev yüklen­ mişti Dranas. 1938 - 1942 yılları arasında Halkevleri Kültür ve Sanat Yayınlarını yönlendirmiş, bir ara da Güzel Sanatlar Akademisinde kitaplık müdürlü­ ğü ve Resim - Heykel Müzesinde Müdür Yardımcı­ lığı yapmıştı. Bir bakıma Cumhuriyetin geniş kitle­ lere ulaştırmayı amaçladığı devrim ve kültür ülkü­ sünün yılmaz bir savaşçısı, ayni zamanda sözcüsüy- dü. «Milli bir kemal davası» olarak ele alman sanat konusundaki başarılarda, onun da küçümsenmeye­ cek bir payı ve katkısı vardı. Ona göre 1939'dan başlayarak düzenlenen devlet sergileri ve ödüller, İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı’nda kurulan Resim vo Heykel Müzesi, kentlerde kurulan anıtlar, resmi yapıları süslemek için ısmarlanan panolar. tablo s atı nal m ak için bakanlık bütçelerine konan ödenek­ ler. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak «teşkil edi­ len» Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü, partinin res­ samları gönderdiği yurt gezileri. Güzel Sanatlar Akademisine getirilen resim, heykel ve süsleme sa­ natları uzn anları, halkevlerinin resim atölyeleri ve her yıl açılan sergiler, o dönenin üzerinde durulma­ sı gereken başarılı girişimleriydi. Türk devrimi, kendisiyle birlikte bir «sanat realitesi» yaratmıştı. Bunu sürdürmek ve geliştirmek ise, aydınlara, sa­ natçılara ve kültür adamlarına düşen kaçınılmaz bir görevdi.

A

hmet Muhip Dranas’ı, o dönemin önde gelen bir sanat yazan olarak, Suut Kemal Yetkinin öncülüğü altında Güzel Sanatlar Genel Müdür­ lüğü tarafından yayımlanan «Güzel Sanatlar» dergisinde görüyoruz. İlk devlet sergileri üzerine. 1939’dan başlayarak beş sayı yavımlanabilen bu der­ gide Dranas görüş ve düşüncelerini, çağdaş bir sa­ nat yazan niteliğiyle ve tarafsız bir gözle öne sürü­ yor, yenileşme dönemi Türk resminin aldığı yolu belirtmeye çalışıyordu. Dranas’m o yazılarda özellik­ le üzerinde durduğu ve ön plana çıkardığı ressam­ ların, bugün de çağdaş Türk resminin öncüleri sıfa­ tım taşımaları, kuşkusuz bir raslantı değildir. Daha çok da, konuya ciddi ve ayırıcı bir gözle eğilmiş olan Dranas'ın, değerlendirme yöntemindeki tutarlığı gös­ terir bu. Ahmet Muhip Dranas, daha o yıllarda re­ sim sanatımızın yöneldiği çoğulcu gelişmeleri gör­ müş ve bu gelişmelerin bir yandan kökle bağıntıla­ rını, öte yandan çağdaş evrensel dünya ile batılılaş­ ma çabalarının zorunlu bir sonucu olarak yarattığı ilişkileri gerçekçi bir gözle irdelemeye çalışmıştır. Temelinde bir eleştiri kaygısı yoktur bu yazıların. Ancak belli bir değer sıralamasına titizlikle bağlı kalma çabasından da büsbütün uzak değildir. Öz­ gün kişilik blirtiîeri karşısında bu tür belirtilerin Türk sanatı açısından taşıdığı değeri özellikle vur­ gulamaktan geri kalmamış olması, sanırım bunun bir kanıtıdu-. Ona göre sanatçı, yapıtına «kendi ki­ şiliğinin damgasını» vurabilmeliydi.

D

ranas'ın 1939'da Cahit Sıtkı ile birlikte Adolp- he Basler ve Charles Kunstler’den dilimize çevirdikleri «Fransa'da Müstakil Resim», Türk­ çe’de bu dalın kısırlığını aşmaya yönelik ilk ciddi yayınlardan biridir. Kitabın önsözünde «elli senelik mücadeleli, münakaşalı, tecrübeli mazisin­ den sonra, varlığını ve orijinalliğini kabul ettirmiş olan» gerçek modern sanatın, Avrupa’da olduğu gibi artık bizde de akademilere girdiği belirtiliyor. Tür­ kiye'de bu sanata «vatandaşlık hakkı» verilmiş ol­ masının önemi üzerinde duruluyordu. Ne var ki mo­ dern sanat, ülkemizde onu seven, fakat onun ne ol­ duğunu anlamak isteyen bir kitle karşısında «henüz içine girilmemiş vahşi bir orman» görünümündeydi. Bu görünümün aşılması, sanat eğitimine büyük öl­ çüde katkıda bulunacak yayınlarla mümkün olabilir­ di. Oysa 1930Tu yıllar, hattâ daha sonraki dönem, bu bakımdan oldukça verimsizdi. Sanata kendilerini adamış gençlerin, sanat öğrencilerinin yararlanacak­ ları yayınlar, yok denecek kadar azdı. Genç ressam­ ların sergilerde gösterdikleri tablolar ilgiyle İzlense bile, sanat meraklılarını «mev’ut cennet»e götürecek bir «kılavuz» henüz yoktu ortalarda İşte «Fransa’da Müstakil Resim» adlı çevirinin, akademi kanaliyie yayımlanması, böyle bir amaca hizmet etmekteydi.

D

ranas'ın, 1930 kuşağını ve o dönemin sanat

çabalarını ele alan yazıları olmasaydı, bugünün gözüyle geriye doğru bakmak belki biraz da­ ha güçleşmiş olacaktı. Sanat literatürümüzün sınırlı verimleri arasında. Dranas’ın o dönemde ka­ leme aldığı yazıların ayrı bir yeri ve anlamı olduğu su götürmez. Dranas, yaşamının son yıllarına kadar koyu bir sessizlik içinde oluşturduğu şiirlerinin ya­ nı sıra, bu tür yazılarını neden sürdürmedi? Erdal Öz’ün 1980’larda kendisiyle yaptığı ve metnini «Milli­ yet Sanat Dorgisi»nin son sayısında yayımladığı ko­ nuşmanın bir yerinde Ahmet Muhip, şiirden ve sa­ nattan vazgeçmenin kendisi için mümkün olamaya­ cağını, ama bu istekleri hızla olmuyorsa, bunun birta­ kımı nedenlere bağlı bulunduğunu belirtiyordu. Sa^ nınm şiiri için beslediği ve içinde yaşattığı çalışma ortamı, sanat yazılan için de söz konusuydu. Ne var ki bu umut, şimdi artık yalnız onun için değil, bizim için de beklentisiz bir sonla noktalanmıştır.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yeni DÜŞÜN- :ş CE’nin fikir yapısı Türk Devleti'nden, Türk milleti'nden ve || Türklükten yanadır...Ve Yeni DÜŞÜNCE komünizme olduğu şş kadar faşizme

J'ai eu l'occasion de vous rencontrer au Restaurant Iranien^ vous m'aviez demandé de vous procurer certains tableaux de Ziem, ainsi que d'autres concernant

1781 Tupac Amaru Revolution (Tupac Amaru Devrimi), Colombiya, 1781 Comunero Rebellion (Comunero Vergi İsyanı) ve son olarak Brezilya 1788-1789 Minas Gerais Conspiracy

Çünkü daha önce sağlık meslek liselerinde hemşire olmak için öğrenim gören kişileri eğiten hemşireler; hemşire yardımcılarının da görevlerinin aynı

Serum MDA seviyesi DMSO grubunda kontrol grubuna göre yüksek olarak bulundu ancak bu farklılık istatistiksel olarak anlamlılık göstermedi, DEN+Res 100, DEN+Res 75 ve

Yapılan analizler sonucu normal kilolu ve obez kadınlarda beslenme, manevi geliĢim, kiĢilerarası iliĢkiler ve stres yönetimi alt boyut ölçek puanları arasında

Evaluating ICFs that have exactly same text only once, a total of 69 consent forms were evaluated for the sentence num- ber, word number, letter number, character number, syllable

Sırf nükte yapayım , sükse ya­ payım diye her hangi bir yemek ziyafetinde veya her hangi hususî umumî bir toplulukta şiir oku­ yanlar bu şiir için seçilmiş