• Sonuç bulunamadı

Bir eğitim öncüsünün iki portresi:İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu'ndan "Hayatım" ve Tuna Baltacıoğlu'ndan "Yeni Adam Günleri"

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir eğitim öncüsünün iki portresi:İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu'ndan "Hayatım" ve Tuna Baltacıoğlu'ndan "Yeni Adam Günleri""

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ismaytl Hakkı Baltacıoglundan ‘H ayatım ” ve Tuna Baltacıoglu ndan “Yeni Adam G ünleri”

SENNUR SEZER

“U

lusuna olan inancı yönünden hiçbir zaman ütopist olmadı, iyim serlikleri de, karamsarlık­ ları da hep gerçekçiydi. Bu gerçekçiliğin lan da nep ^

kökeninde onun özgür düşünceye olan saygısı yatıyordu. Her çeşit düşünceye açık bir insandı. Gençliğinden bu vana bütün yönleriyle ilerici b ir insan oldu ama ger­ çeklere bağlılığı nedeniyle fanatizme yö­ nelmedi.” Tuna Baltacıoglu, babası Isma-yıl Hakkı Baltacıoğlu’nuböyle tanımlıyor, Yeni Adam G ünlerinde. Yat/apı Kredi Ya- yınlan’nın Yaşantı dizisinde yer alan Yeni Adam Günleri, Baltacıoglu’nun Darülfü- nun’daki (Üniversite) görevine son

verili-nın vışle başlayan dergi serüvenini ve dergi kimliğini anlatıyor. Derginin çalışanların­ dan biri de Tuna Baltacıoglu. Tuna Balta cıoğlu, Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu’nu der gide yayımlanan Hayatım başlıklı tefrika­ sından yola çıkarak da tanıtmaya çalışıyor.

Ismayıl H akkı Baltacıoğlu’nun Yeni Adam dergisinin 17 Eylül 1936 tarihli 142. sayısında yayımlanmaya başlayan Haya­ tım başlıklı yazılan 20 Kasıttı 1941 tarihi­ ne kadar sürmüş. Derginin Celal Bayar hükümetince H itler rejimi karşıtı yayın yaptığı gerekçesiyle bir yıl süreyle kapatıl­ dığı süre dışında yer verdiği bu yazılar, bir dönemin ve anlayışın öyküsü. Dünya Ya­ yınları Hayatım’ı, Ali Y. Baltacıoğlu’nun yayma hazırladığı biçimde, Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu’nun Bütün Eserleri dizisinin ilk kitabı olarak yayımladı.

Yeni Adam Günleri ve Hayatım birlik­ te okunması gereken iki kitap. Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu’nun (1886-1978) gö­ zünden bir dönemi, eğitim ve yönetim an­ layışım, yapılmak istenen atılimlan, ikin­ ci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde ya­ yma başlayan Yeni Adam (1934-1946) dergisinin serüvenini ve bu dergide yayım­ lanan yazılardan örnekleri okumak yakın tarihimizi tanımanın en iyi yolu çünkü.

Odun vermeyen bir kişffk

imiz coğrafya, özellikle son iki

Yaşadığı _ |

yüzyılda, önemli değişimlerin, atılımların, devrimlerin yanı sıra karşı devrimlerin, or­ taçağa dönüş girişimlerinin de tanığı ol­ muş. Günümüzü anlamak, çözümlemek, gelecekle ilgili kestirimler yapabilmek an­ cak geçmişi kavramakla olanaklı. Yazı ve dil devrimini, eğitim birliğini, çağdaş eği­ tim yollarını, kız erkek öğrencilerin aynı mekanda ders yapabilmesini gerçekleşti- renlerin, iş içinde eğitimi önerenlerin han­ gi koşullarda ve hangi engellerle, nasıl sa­ vaştıklarım bilmezsek, bu atılımları yalnız - bir yasa sorunu sayar ve yanılırız.

Çağ-ca

daşlaşma yolundaki girişim ve atılmaların kaynağındaki kişileri bilmeaezden gelmek, devrimlerin ana öğesinin insan malzeme-si olduğunu kavramamak, toplımısal dö-

' ydın'

nüşümü hafife almaktır. Aydınlanmanın öncülerinden biri olan Ismayıl H akkı

Bal-tacıoğlu, bu tür savaşımların gerektirdiği önemli bir özelliğe sahip, ödün verm em e­ ye. inandıkları uğruna duygusal acılara da katlanmayı getiren bu ödünsüzlük onunmayı ge hem güçlü nem zayıf yanıdır. Sevdiği ve saydığı bir arkadaşını, ölüm yatağında bi­ le aramayı engelleyen güceniklik böyle bir ödünsüzlükten kaynaklanır kuşkusuz. Is­

ıyı] Hakkı, Ahmet Haşim ile dargınlığı- , hakarete uğradığı inancının yol

açtığı-ma’

na, un y<

nı açıklar. Ahmet Haşim de kendisinin aşa­ ğılandığını sanmaktadır. Olay, her dönem­ de, her ülkede gerçekleşecek bir olaydır. Baltacıoglu, Ahmet Haşim ile iyi arkadaş­ tır. Bu arkadaşlık, İstanbul’un işgal altın­ da olduğu yıllarda, Haşim’in, işgal kuv­ vetlerince izlenen arkadaşının biriken te­ liflerini alıp, evine kadar götürmesiyle güç­ lenmiştir. Ne var ki Ahmet Haşim ozan­ dır ve duygusaldır. Baltacıoglu ise, eğitim­ ci ve mantıkçı. Baltacıoğiu’nun eğitimle ilgili önemli bir yere atanması, H aşim ’de değerinin arkadaşınca kabullenileceği sa­ nısını uyandırır, işsizdir, kendisine

yakı-Bir eğitim öncüsünün

iki nortresi

H W 8 88M M W —

Bugünlerde yolunuz düşerse Beyazıt’a çıkın. Üniversite merkez

binasının bahçesine bir göz atın. Sonra Hüsamettin Bozok’un

Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu için “O ’nun rektörlüğünden önce

Beyazıt’taki üniversite merkez binasının çevresi, çocukların top

rünkü

oynadığı tozlu bir arsaydı. Burayı bugünkü çam ormanı haline

getiren O ’dur” diye yazdığım anımsayıp bir kitapçıya girin.

Hayatım’ı ve Yeni Adam Günleri’ni alın. Bu iki kitabı birlikte

okuyun. Yakın tarihin önemli bir kesitini öğreneceksiniz.

şan bir iş bekler. İs­ tanbul Lisesi Fran­ sızca öğretmenliği önerilir. Baltacıoğ- lu ’na danışır, o da düşünmeden kabul­ lenmesini söyler. So­ nuç Ahmet H a­ şim’in aralarındaki memurluk derecele­ rinin dosduğu etki­ lemesini kınayan mektubu olur. H a­ şim’in mektubunda ince sataşmalar ve suçlam alar vardır: “Sizinle serbest ko­ nuşmak için Fran­ sızca muallimliğini reddettim. Binaena­ leyh bu dakikada si- : karşı hiyerarşi ba

değilim lanmada

m anlarda kalarak hakaret görenlerin cins ve mahiyeti zi­ yafetlerde nutuk okuyanların, büyük

jm sal yapı- en alt

kat-mesini anlayamadığı­ nı bunu ancak psiko­ logların çözebileceği­ ni söylemişti.” Bu sa-tırlar, aile içi çekişme-

lilim sef1

Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu, eğitimciliği, yararına inanarak seçmiş.

iskemlelerden emir verenlerin büyük bir kıymet, büyük bir meziyeti haiz olabile­ ceklerinden beni şüphelendirdi. Binaena­ leyh sizi olaydan yararlanmayı bilmiş bir adamdan fazla bir şey görmüyorum.” Ah­ met Haşim’in “Beni size çeken şey ‘saf’ zannettiğim kalbiniz ve ‘hürriyet-i fikr’e hürmet etmeyi bildiğiniz fikri disiplininiz - d ir” satırları Baltacıoğlu’nu derinden ya­ ralar. Ve Haşim’in onu son kez görme is­ teğini bile reddettirir. Haşim için, ölümün­ den çok sonra, 1941’de yazdığı yazıda bi­ le eğitimci tavrından caymaz: “Haşim gi­ bi büyük bir şairin kişiliği her bakımdan incelenmeye değer. Bu yazıyı bir kırgınlı­ ğın tarihçesini yazmaktan çok onun psiko­ lojisini bir derece aydınlatmak için yazdım ve hareketimi kimseye tavsiye etmiyorum. Olay böyle cereyan ettiği içindir ki oldu­ ğu gibi anlattım. Onu seven ye sayan ar­ kadaşları gibi ölümünün yıldönümünde acılarını tekrar şiddetle yaşıyorum.” (Ha­ yatım)

* Prensiplerini dostluklarından önemli sayan, mantığım duygularından öne alan bir insanın hiçbir konuda ödün vermez bir kişilikte olması doğal. Bu ödün verme- yişin, pişmanlıklara değilse de acılara yol

da. ~ —

leri bile bilim sel yo­ rumlamaya yatkın bir kimliği anlatıyor ben­ ce.

Belki de Ismayıl H akkı Baltacıoğ- lu ’nu, Almanların ta­ nım ladığı sözcükle “görevsever” diye ta­ nımlamak gerekir. “Göreve inanmak, onu ödün kabul et­ meyen mutlak bir emir olarak tanımak, işin sonuna kadar gitm ek” gereğine inanan bir görevse­ ver.

Ismayıl Hakkı Bal- tacıoğlu, eğitimciliği, yararına inanarak seçmiş. Ama onun için eğitim okulun ders saatleri araşma sıkışmış bir eylem

de-açışı da . Oğlu Tuna, babasıyla otuz yıl sü-ren dargınlığını şöyle özetliyor: “1946 yı-

: o k ı

lında çok sevdiğim Yeni Adam dan uzak­ laştım. Buna neden aile içindeki bazı özel sorunlardı. Babamla olan ilişkimiz kesildi. Yaklaşık otuz yıl dargın kaldık. Sanırım 1976 yılıydı, Mahmut Yurter aramızı bul­ du. Zaten ikimiz de bunun çok yanlış bir şey olduğunu düşünüyorduk. Mahmut Yurter’le birlikte Ankara’ya babamın evi- gittik, eşim de yanımdaydı. Babamla ildik ve barıştık. Babamın o gün bana

ne

sarıl

söylediği bir sözü hiçbir zaman unutama­ dım. Dargınlığımızın bu kadar uzun

sür-ğil. Iş içinde eğitim, yaşamm her alanında yararlı olacak eğitim, deneysel yollarla eği­ tim on un önerileri ve gerçekleştirmeye ça­ lıştığı eğitim biçimleridir. Köy öğretmen-

cöyde

lerine biyoloji yanında köyde uygulaya­ cakları ağaç aşılamayı öğretmek gerektiği­ ni, beden eğitimi yanında, köyden köye ulaşmalarını sağlayacak yürüyüş dersleri verilmesini yazan Baltacıoğlu’nu, acaba Köy Enstitülerinin öncüsü saymak yanlış mı olur? Özellikle savaş sonunda savaş ye­ timlerince oluşturulacak örnek köy tasa­ rıları bugün gündemdeki “çocuk köyle­ rin in ilk tasarımlarıdır.

Eğitimde değişmeyen saptamalar

Baltacıoglu, eğnimle ilgili varsayım ve önerilerini yaşamdan, gezip incelediği ül­ kelerden örnekleri çözümleyerek üretmiş. Eğitimci Baltacıoglu’nun dönemi için yap­ tığı saptamalar ve önerilerin kimilerinin hâlâ tazeliğini koruması ise ülkemiz için üzücü: “Darülfünun yahut üniversite öğ­ retiminin asıl ve meşru hedefi nedir? Bu hedef hazır bilginin öğretilmesi değil, bil-

" niğinin öğretilmesidir. Bil­ giyi üretme tekniği

gi işinde üretici yetiştirmeden bir darülfü­ nun, darülfünun değildir.” (Hayatım)

“Bu yıl lise öğrencilerinin yüzde bilmem kaçı sınıfta kaldı. Bu bir

gınlık yarattı. Suçlu aran

Öğrenci dediler, öğretmen dediler, ne

öğ-şaşkınlık ve kır­ dı. K im di suçlu?

renci, ne öğretmen sistem ve tekniktir de­ diler.

Bir de kalmayıp geçenlere bakalım. Anımsayacaksınız sınıfımızın birincileri olmuştur. Okulun gözünde onlar örnek öğrencilerdir. Yaşamın ve gerçeği tanıma­ dığı bu okul ünlüleri ne oldular? Hiçbir şey değil mi? Ya o dümencilerin, dönek­ leri

ferin sıradan öğrencilerin arasından bazen yargıçların, iyi şairlerin, değerli düşün adamlarının çıktığını görmüşsünüzdür.

Demek ki: 1- Okulun beğendiğini ya­ şam her zaman beğenmiyor.

2- Okulun beğenm edikleri arasından yaşamm beğenmedikleri çıkabiliyor.

3- Okulun verdikleriyle yaşamm iste­ dikleri arasmda ayrılık var.

4- Okul kendi için çakşırken yaşama karşı görevini yapmıyor.

5 - Okul yaşama karşı görevinin ne oldu­ ğunu bilmiyor.

Bugünkü okul birçok yönden sakattır. (...) istediğim iz şey gelişigüzel herhangi bir öğrenim değil, yaşama yarayan öğre­ nim, onun okul ve ölçüleridir.” (Yeni Adam Günleri)

Yeni Adam ve İşlevi

oğlu, iş

Ismayıl H akkı Baltacıoglu, ış yaşamma memuriyetle başlamış, ancak bürokrasiyi ve işleyişini sevmediğinden, aldığı para-

/ükse' d

mış. Eğitimciliği ise her türlü zorluğuna nm yuk sekliğine karşın bu işi sürdürme-

e ner tünü

karşın benimsemiş, öğretmenlikten öğret­ men okulu öğretmenliğine, üniversiteden anaokulu öğretmeni yetiştirmeye kadar her alan ve derecede çalışıp teori üretmiş. Eğitimciliği, üniversitedeki görevine son verilince dergici olarak sürmüş. Zor koşul­ larda yayımladığı Yeni Adam’m ilk sayısın­ daki konulara bir göz atmak yeterli: “Tür­ kiye bir terbiye planına muhtaçtır; Alman­ ya’da pedagoji; Ispanya Üniversitesi; M u­ asır (çağdaş) cemiyetlerde karı koca; 1933 Paris sergisi; yeni sanata doğru; Avru­ pa’nın istikbali, Gorki, insan ve ihtiraslar.” Nurullah Ataç’tan Zeki Faik Izer’e, Ad­ nan Cemgil’den Hüsamettin Bozok’a, Ca­ mi Baykurt’tan Ilhan Berk’e, Abidin Di- no’dan Bedri Rahmi Eyüboğlu’na, Sefer Aytekin’den Çetin Altan’a uzanan b ir ya­ zar kadrosunun yer aldığı bu derginin öne­ mini Hüsamettin Bozok şöyle vurguluyor: “(...) Yeni Adam ilk sayısından başlayarak özgür düşünceyi savunmuş, her konuyu esas kaynağından öğrenip tartışmalarım okurlarına aşılayan bir yol izlemiştir. H iç­ bir zaman yasakçı olmamıştır. Bu çaba, sa­ hibinin ileri düşünceye, hoşgörüye açık ol­ masından doğuyor. Sırası geldikçe Durk-heim felsefesine inandığım, toplum görüş­ lerinin buna dayandığım açıklamıştır. An­ cak sosyalist olmadığı halde, Kari M arx’ın K apitalini de Yeni Adam’a forma forma ilave yaparak cesaretle dağıtmıştır. Durk- heim’i Sosyoloji Metodunun Kaidelerini (Selmin Siber çevirisi) gazetesinde tefrika etmiştir. (...) Sık sık yayımladığı anket di­ zilerinde Sabiha Zekeriya, Suat Derviş, Sa­ bahattin Ali, Sadri Ertem’e başvururken, Peyami Safa ve Necip Fazıl’a da düşünce­ lerini sergileme olanakları sağlamıştır. (...) Yeni Adam 30’lu yılların Batı dünyasıyla bağını sıkı tutmuş, sanat alanında ise avan- garde akımlara öncülük etmiştir. Luçars- ki’den M alraux’a, Zweig’ten Ehrenburg’a, G ide’den Shaw’a kadar en değerli yazar­ lara sayfalar ayırmıştır. Zola, Puşkin, G or­ ki için özel sayılar yapmış; Picasso’dan Ma- rinetti’ye kadar büyük hareketlerin öncü­ sü olan sanatçıları Türk okuyucusuna du­ yurmuştur. Bu iş aslında Yeni Adam’dan önce onun Demokrasi ve Sanat (1931) ad­ lı kitabıyla başlamıştır. ” (Yeni Adam Gün­ leri)

Bugünlerde yolunuz düşerse Beyazıt’a çıkın. Üniversite merkez binasının bahçe­ sine bir göz atın. Sonra Hüsamettin Bo­ zok’un Ismayıl H akkı Baltacıoğlu için “O ’nun rektörlüğünden önce Beyazıt’ta­ ki üniversite merkez binasının çevresi, ço­ cukların top oynadığı tozlu bir arsaydı. Burayı bugünkü çam ormanı haline geti­ ren O’dur” diye yazdığını anımsayıp bir ki­ tapçıya girin. H ayatım ’ı ve Yeni Adam G ünleri’ni alın. Bu iki kitabı birlikte oku­ yun. Yakın tarihin önemli bir kesitini öğ­ reneceksiniz. ■

Hayatım/ Ism ayıl Hakkı Baltacıoglu/ Yayına Hazırlayan: Ali Y. Baltacıoğlu/ Dünya Yayınları/394 s.

Yeni Adam Günleri/ Tuna Baltacıoğlu/ Yapı K redi Yayınlan/ 2/1 s.

S A Y F A 8 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 4 8 9

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yemekten sonra masanın üzerine dökülen kırıntıları tablaya koyduğu­ mu görüp, hemen gelerek örtüyü te­ mizleyen çok ilgili garsonları, yeme­ ğin yanında

Eskiden bu tür resimleri seri üretimle yaparlarmış ve halk ara­ sında uğur getirdiğine inanılırmış.. Akyıldız'ın resimlerinin

Nuruosmaniye kapısından, Kalpakçılar Caddesi’ne girmeden önce, başınızı kaldırın ve 1894 depreminden sonra kapının üstü­ ne, tuğrakeş İsmail Hakkı Efendi

Yapmış olduğumuz bu çalışmada, deney süresince sadece sigara soluyan grupta, trakea lümeninde kan ve epitelyal hücre dökülmeleri, trakea epitelinde apoptozise giden

Söz konusu kök, Kur'ân'da bir kere mastar, iki kere özel isim (İdris), beş kere fiil kalıbında olmak üzere sekiz yerde kullanılmıştır.. Şimdi

[r]

(130) ürik asit ta olan hastalarda yapt klar çal malar nda hasta grubunu tekrarlayan ta hastal olan hastalar ve ilk kez ta hastal olan hastalar olmak üzere iki alt gruba ay

Bunun yanında ise, belki kar­ şıtı demek daha doğru olacak «reaya» sanatı vardı Ama bu boyuna sürmemiştir, tarihsel ge lişimler içinde, bu «kapıkulu»