(
MAGAZİN
1931 yılında Siverek'te başlar ezik lik. Annesinin sırtında Adana'ya i- ner. Sürekli ezilir. Ve şartlarla bü tünleşir. Yıllar geçer ve halkını an latmaya başlar.
|j| A yd ın AĞ&OĞL'Üj
sinem ada
Bir «20. Yüzyıl Efsanesi» dense ye rid ir Yılmaz G üney'in sanatı için. 60 yıllık bir maziye dayanan Yeşilçam ’ ın fa s it daire içindeki konularının dışına çıktığı 1958'lerden beri sü rekli bir aşama içindedir, diğer is mi ile Yılmaz Pütün. Yaşadığı yöre lerdeki insanların yüzlerindeki acıyı, kalplerindeki ezikliği bir, b ir görm üş, yaşam ıştır. Sonra da kabullenm iş lik duvarlarını aşarak, kendi çaba sıyla bir yere geldiğinde, sanatını da yanına alarak tekrar yurdunun gü ney yöresindeki bu insanların arası na dönm üştür.
YAŞAR KEMAL'LE KONUŞMA:
Babası Hamit kan dâvasından kaç maktadır. Annesi Güllü ile yolu A- dana'nın Çukurova'sına düşer Gü ney'in. Her türlü zorluğun içinde ilk okul çağı başlar. Geçen seneler i- çinde b ir yandan okuyor, bir yan dan da çalışıyordu, ne iş olursa ol sun. Yaz ta tili ne idi ki, ırgatlık ya pıp para kazanması gerekiyordu. Li seyi bitirince Ankara Hukuk Fakül te s in e girdi. Fakat güç şartlar en sesinde bütün soğukluğunu hisset tiriy o rd u ona. Sonunda Adana'ya döndü, im tihanlarda Ankara'ya dön mek düşüncesiyle. Bu ara ırgatlığın yerini film satıcılığı aldı. Köy, köy dolaştı, film şirketlerinin çalışm ası nı yakından izledi. Ve günlerden bir gün Yaşar Kemal'le tanışıp, konuş tu. Düşündü ve kararını verdi, bu böyle gidemezdi. Şartları içinde zorlayıcı çalışmaya başlaması ge rekti.
İLK FİLMLE BAŞLAYAN ÇIĞIR:
Çukurova'nın yaktığı yüzündeki de rin izlerle çatık kaşları ve kısık göz leriyle alabildiğine bir düşünce için deydi Güney. İçinden çıktığı halkın sorunlarını, olabildiğince gerçekçi perdeye aktarmak gerektiğini benli ğinde hissediyordu, ö y le ki bilinç altına kazınmış anıları ölüm süzleş tirm ek, yaraya bir melhem olmak di- leğindeydi, doktorun dahi girm ediği bu bölgedeki insanların dertlerine.
KURGU DOLU, İNSANI YÜCELTİCİ, HİSSİ YAPITLAR:
Önceleri bir dolu yazdı Yılmaz Gü ney. Kâğıt dayandırmamacasına bir uğraştı bu. Yaşadıklarını, çevresin dekileri, olayları, ezilm işlikleri orta ya döktü. Yazdıkça rahatladı, bir fe rah hissetti kendini. Zamanla bunun la da yetinm ez oldu. Konusu Yaşar Kemal'in olan ve A tıf Yılmaz'ın y ö ne ttiği «Alageyik» adlı yapıtta rol aldıktan sonra oyunculuğun kendi ne göre olmadığını anladı.
Değişmezler arasında ismi geçmeğe başladığında artık herkes onu «Çir kin Adam» olarak tanıyordu.
KAZANDIĞI ÖDÜLLER :
Sinemacılığa senarist olarak adımını atan Yılmaz Güney'in yazarlığındaki ustalık «Boynu Bükük öldü ler» adlı romanıyla ona 1972 Mayısında Or han Kemal Roman Armağanını ka zandırdı. 11 yıllık uğraşı içinde oy nadığı 105 yapıttan bazılarıyla ka zandığı ödüller ise şunlar: 1967 en
Yılmaz Giiney damgası
başarılı erkek oyuncu (ince Cumali) te kalan «U m ut» film inin yaptığı a-Antalya, 1969 en başarılı erkek o-
yuncu (S e y it Han) Adana, 1970 en başarılı erkek oyuncu ve film i «Ç ir kin Adam» yılın film i, Antalya, aynı yıl A danada ise en başarılı erkek oyuncu ve yapıtı «U m ut» en iyi film , en iyi senaryo, 1971 en başarılı o- yuncusu ve film i «U m ut» yılın fil mi. Sanatçı ayrıca 1972 de Adana
kisler Türk sinemasının Avrupa'da daha bir anlam kazanmasını sağla mış, Fransız basını Yılmaz G üney'in eserinden «Yeni gerçekçiliğin sını rına varm ış Türk sinemasının önem li bir eseri :Faytoncu Cabbar'ın - Yılmaz Güney - O rtadoğulu bir «B isiklet Hırsızı»nı düşündüren acı ları» şeklinde övünçle bahsetm iştir.
A ltın Koza Film Festivali'nde senar yosunu yazıp yön ettiği «Baba» film i ile en iyi oyuncu ve yapıtı da en iyi film ödülüne lâyık görülmüşse de, 24 saatlik bir aradan sonra, sa natçının tu tu k lu bulunması yüzün den jüri karar değişikliğine gitm iş ve meclise kadar giden bir yönetim aksaklığının açıklanması istenm işti.
DIŞARDAKİ YANKILARI:
Yılmaz Güney sanatındaki coşkuyu y u rt sınırları dışına en çok taşıran bir isim dir. Filmi «Um ut»u parçalar halinde izinsiz yurdışına çıkarm ış ve Cannes Gronoble ve Batı Berlin Fes tivallerinde göstererek bütün d ik katleri üzerine çekm iştir. Bu g iriş i minden dolayı tutuklanan sanatçı sonunda tekrar serbest bırakılmış, daha sonra 27 M art 1972 de tu tu k lanarak geçtiğim iz aya kadar 2 y ıl lık ikinci cezaevi dönem ini yaşa m ıştır. Bu arada Paris'in «Gi-le- coeur» sinemasında haftalarca
afiş-ÖZEL HAYATI:
Kendini adeta sinemaya adamış bir kişiliği olan Yılmaz G üney'i bu ko nuda sanatı kadar başarılı bulama yız. Adı bir çok dedikoduya karışan aktör uzun süre Can G üney'le b ir likte yaşamış ve bu arada Elif adı nı verdiği b ir kız çocuğu dünyaya gelm iştir. Daha sonra 1967 de ak tr is i Nebahat Çehre ile resmen ev lenen Yılmaz Güney bu beraberliğe 1968'de son verm iş ve üç yıllık bir aradan sonra halen eşi bulunan Fa- toş'la 1971'de evlenm iştir. Bu eşin den kendi adını verdiği bir erkek çocuğu olan sanatçı şim dilerde mutlu yaşamını sürüdrm ekte ve ye ni girişim lerinin hazırlıkları ile gün lerini geçirm ektedir. Daha doğrusu buna hızlı bir çalışma temposuna nereden başlayacağını hesaplamak ta diyebiliriz.
32
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi