NİÇİN VANMOUR SERGİSİ?___________
Doç. Dr. Unsal YÜCEL
7 7 b U'LU 2_
U
lu slararası 6. İstanbul Festivali dolayısıyla düzenlenen «Vanmour ve Atölyesinin 18. Yüzyıl O sm anlı Yaşam ı» konulu yağlı boya re sim sergisi 21 haziran 1978 günü Atatürk Kül tür M erkezi’ nln yeni Resim G a le rlsl’nde açıldı.Türk . Hollanda K ültür Andloşm ası çerçevesin de hazırlanan sergi geçtiğim iz ay A nkara'da Türk seyircisine sunulm uştu. Sergi Fransız res sam ı Jean-B aptlste Vanm our (1671-1737) ve öğrencilerinin, bugün Am sterdam ’dakl Devlet
M üzesi'nln (Rijksm useum ) depolarında saklanan tablolarından bir kısm ın ı kapsıyor. 39 yapıttan İkisinin — büyük boyutlarda olm ası nedeniyle— fotoğrafları veriliyor. Yepyeni bir galeri ve titiz bir düzenleme.. Sergi, Festival süresince a çık kalacak.
VANMOUR KİMDİR ?
1671 yılında Kuzey Fransa' nın Valenciennes kentinde do ğan Vanm our'un gençlik döne mi hakkında bir bilgim iz yok. Bu dönemde ünlü ressam W at teau’nun ustası G érin'in atöl yesinde yetiştiği sanılıyor. Sa natçı, 1699’da P a ris’e giderek M arquis de Ferriol'nun himaye sine giriyor ve aynı yıl Osman lı elciliğine atanan bu zatla birlikte İstanbul'a geliyor. Bu sayede, gerek OsmanlI başken tinin doğal güzelliklerini ve günlük yaşam ını, gerek d iplo m atik ilişkile r içinde Saray çev resini yakından tanım ak olana ğına kavuşuyor. Bu yıllarda yaptığı yağlıboya tabloların gravürlerinden oluşan b ir albü mü, elçinin girişim leriyle P a ris'te yayınlanıyor: Recueil de Cent Estam pes, représen tant différentes nations du Le vont, 1712/13. Y a p ıt geniş İlgi topluyor; kısa süre sonra is panya ve İngiltere'de de bası Iryor. Vanm our görevi biten el d Ferriol ile birlikte yurduna dönmek istemiyor, İstanbul'da kalarak daha sonraki Fransız elçilerinin him ayelerinde ç a lış m alarını sürdürüyor. Bu aradaelçi M arquis de B onnac'ın is teğiyle F ran sız Bahriye Nezâ reti için, Türklerde balık tutma usûllerin! gösteren bir dizi tab lo yapıyor. Aynı elçinin a ra c ı lığıyla F ra n sız K ralı kendisine «Krallığın Levant'takl Özel Ressam ı» ünvanını veriyor.
G a ia ta ’dakl atölyesini gide rek genişleten ve birçok öğ renci yetiştiren Vanm our, öte ki yabancı ülke diplom atlarının da İlgisini çekm iş, onlardan da sip a rişle r alm ıştır. H ollan da e lçisi C ornelis Calkoen bunların başında gelir. 1737 yılın d a G a la ta ’da ölen Vanm o ur, Saint-B enoît Kilisesin e gö mülmüştür.
«TÜRK TABLOLARI»
Sergilenen koleksiyon H ol landa elçisin in siparişlerinden oluşuyor. Resmen 1612'de baş layan Türk-H ollanda siyasal ilişkile ri C ornelis Calkoen(1727-1744) zam anında en üst düzeye ulaşm ıştı. (1) Zeki bir diplom at olan elçi. Sultan III. Ahm et tarafından «ayrıcalıklı bir biçimde» kabul edilmeyi, hat ta geleneklere aykırı olarak «Sultan’ın elini öpmeyi» ba şarm ış, Sadrazam Damad İb rahim Paşanın da yakın dost luğunu kazanm ıştı. Sarayla iliş kileri konusunda kalem e aldığı raporunu tasvirlerle de belge lemek İsteyen elçi bu am açla Vanm our’u seçm iş. toplantı lara katılm asını sağlayarak, diplom atik törenlerin bazı sah nelerini kendisine sip ariş et miştir. Bu tören sahnelerine, sa n a tçı sonradan Padişahın, Sadrazam ın, Türk giysili e lç i nin, yüksek rütbeli devlet m e m urlarının portreleri He İstan bul panoram alarını ve mesire yerlerinden görünümleri de ek leyerek «Türk Tabloları» diye
bilinen bu diziyi oluşturm uş tur. Tablolar, vasiyeti gereği, elcinin ölümünden sonra önce ailesine, daha sonra «elciliği sırasında Doğu ticareti konusun da b aşarılı çab aların ı anlatan bir de yazı eklenerek» Levan ten Ticaret M üdürlüğüne inti kal etmiştir. 1826'da müdürlük kaldırılınca, tabloların bir k ıs mı La Haye Kraliyet M üzesine yollanıyor, öteki kısm ı da Le- iden Etnografya M üzesinde ser gileniyor. 1903 yılında tüm koleksiyon bir araya getirile rek Rijksm useum 'da saklanı yor.
V A N M O U R 'U N SANATI Saray ressam ı olan ve yaşa dığı çevrenin aristokratlarınca «başarılı ressam, güçlü portre ustası» diye tanım lanan Van mour'un sergilenen yapıtlarına, bir sanat tarihçisi gözüyle bak tıkta pek de önemsenmeğe de
ğer bir sanatçı olm adığını gö rüyoruz. İstanbul ve A n ka ra'yı gösteren büyük peyzaj ların kuruluşunda aksam alar, fi gür gruplaşm alarında yığ ılm a lar, konu - çevre uyumunda ya paylıklar, figürlerin hareketinde tutukluklar, oran ve anatom i konusunda acem ilikler hemen hepsinde dikkatim ize çarpıyor.
Yine de sanctçıya yaşadığı yıllarda neden bu kadar İlgi gös terildiğini anlam ak güç değil. B elli ki, Vanm our sanatın ken di sorunlarından çok, o döne min soylularınca «Doğunun bü yülü görkemine» duyulan mera kı, Avrupayı saran «,turquerie» m odasını önemseyen, bu düş künlüğe cevap verecek türde ya pıtlar üreten bir ressam dır. Cev resindeki soylular sanat zevkin den bu denli yoksun değillerdi kuşkusuz. Şu halde bu tür re sim lere sanat yapıtı olarak de
ğil, kendi ülkelerine dönüşte a- nıların ı canlandıracak birer «tu ristik eşya» gözüyle bakıyorlar dı.
Öyleyse sergilenen yapıtlara başka bir a ç ıd a r bakmak, bun lara 18. Yüzyıl Osm anlı yaşam ı nı yansıtan belgeler olarak eğil mek gerekiyor. Nitekim serginin adı da bunu vurguluyor. Van mour bu yönü ile yerli ve ya bancı araştırm acıların yeterince ilgisini çekm iştir. Müzenin kon- servatörü Dr. R. Van Luîtervelt' in 1958'de yayınlanan kitabı, bu konuda araştırm a yapacaklar İçin ayrıntılı bilgi ve bol resim li doküm anı içerm ektedir. (2t A yrıca bu tür doküm anlarla u- zun süredir uğraşan Prof. Dr. Sem avi Eyice ile «turquerie» ko nusunu işleyen Doç. Dr. G ü n sel Renda'nın Vanm our üzerin de durdukları biliniyor. (3).
A caba bu yapıtlar ne ölçüde
sağlam birer belgedir? Prof. Eyice'nin 1970'e kadar Halep panoram ası diye bilinen yapı tın, Ankara görünümü olduğu nu ortaya koyan incelem esin den de anlaşıld ığ ı gibi, resim ler a slın ı yansıtm aktan büyük ölçüde yoksundurlar. İstanbul' da ömrü boyu kalan sanatçının Atm eydanı tasvirindeki Sultan- ahmed Cam ii ile öteki resim ler deki yapıların asıllarından uzak oluşları da bu görüşü doğrulu yor. Patrona H alil'in neden bir «acem kılıcı» tuttuğunu, durdu ğu yerin neresi olduğunu anla yamıyoruz. Pitoresk mesire tas virleri, gerçeği değil mutlu bir düş dünyasını dile getiri yor.
NİÇİN V A N M O U R ?
Hollanda ve Rijksmuseum denince aklım ıza hemen, kök lü bir resim geleneği ve bu konudaki sa yısız yapıtları İçe ren koskoca bir müze geliyor, iki yıl kadar önce, bir ortak düzenlem e için Londra National G allery'e aynı müzeden gön derilen 50’yi aşkın birinci s ı nıf yapıtı, hele o güzelim Rem brandt'ları anım sam am ak elde değil.. Ve uzun kuyruklar oluşturan İngiliz seyircisini. K uşkusuz ne Türk - Hollanda kültür ilişkileri, ne Türk se yircisinin sanat eğitim i daha o düzeyde değil. Ama bu ko nuda olumlu bir adım atılam az m ı? Rembrandt. Vermeer, Frans H als olm asa bile, söz gelim l Ostade, Ruisdael, Jan Steen, Willem Kalf ve Seg- hers gibi ustalardan 15-20 tab- loluk bir sergi düzenlenem ez m i? Bu ustalar — ilgili bir a zın lık d ışın d a— Türk seyircisince tanınmaz. Çünkü, Devlet Re sim ve Heykel M üzem izde 17. Yüzyıl Hollanda, hattâ Avrupa resminden bir tek örnek yok tur.
Yine aynı ülkeden, 20. Yü z yıl sanatını, m im arîsini ve endüstri tasarım larını büyük ölçüde etkileyen Hollanda s a nat akım ı «De Stijl» den bir küçük düzenleme, birkaç Mond rian 'lık bir dizi getirilem ez mi? Neden getirilm esin? Bu tür ge zici sergilerin sık sık düzenlen diğini, Avrupa'da kent kent do la ştırıld ığ ın ı biliyoruz. Bu s a nat trafiği ülkemize de uzana bilir. Yeter ki, kültür ilişkileri çerçevesinde ne isteyeceğim izi. İstenenin Türk kültürüne ne gi bi katkısı olacağını bilelim ve önerilerim izi som ut biçim de top lantı m asasına getirelim. 1) G.R. Bosscha Erdbrink, O t
toman — Dutch relations during the em bassy of C ornelis Calkoen at the Sublim e Porte, Ankaro 1975. 2) De «Turkse» schilderijen van J. B. Vanm our en zijn school, İstanbul (Nederlands H istorisch — Archaeolog- Isch Instituut) 1958.
3) S. Eyice, «Ankara'nın eski bir resmi», Atatürk Konfe ransları, IV. seri, Ankara 1970.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi