• Sonuç bulunamadı

80 yaşındaki genç:Vedat Nedim Tör

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "80 yaşındaki genç:Vedat Nedim Tör"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCELERİ

I

9 eylül 1977’de 80 yaşına basan Vedat Nedim Tör,

sanki çok usta bir büyücü eliyle, yaşadığı zamanı

maddeye ekmiş, sanatlara ve anıtlara dönüştür­

müştür. “ Yaşam, bir çatışmalar toplamıdır” derler.

İnsanlar renklerine, inançlarına, dillerine ve kimi

özelliklerine göre çeşitlilikleri ile anlatılır. Tör,

in-sanların bir başka yüzlerini de betimler. Tör'ün ka­

musal görevleri, hep yoklukların, darlıkların oldu­

ğu yıllarda gerçekleşir. Ama, yaratıcı bir baş orta­

ya eşsiz güzellikler koyar. Türkiye’nin düşünce

dünyasında özel bir yeri bulunan ünlü Kadro der­

gisinin yöneticisi de yine Vedat Nedim Tör’dür.

t

80 yaşındaki genç: Vedat

D

ÜŞÜNÜR ve sanatçı, eğitimci olan kişi, 80

yaşında da gençtir, sözcüğün tüm anlamıyle

genç, duyguları, düşünceleri, davranışları ve

tüm kişiliğiyle... İşte Sayın Vedat Nedim Tör, Bu

gizi (sim) o çözüyor ve kişiliği ile kanıtlıyor.

Nedim Tör

Durmadan akan zamanı, yıllan yapıtlara, anıtlara, güzelliklere, aydınlıklara çeviren evrensel başlardan ve ellerden biridir, o ... 9 eylül 1977’de 80 yaşına basan bu genç -çok usta bir büyücü eliyle sanki- yakala­ dığı zamanı özdeğe (madde­ ye) ekmiş, sanatlara, anıt­ lara çevirmiş, ruhlara ek­ miş, sanatçılara, yazarlara dönüştürmüş. Onun sanat­ çılığı ile yıllar geçmemiş, yapıt olmuş, sanat olmuş, duygulan, düşünleri yazı­ larda yansıtan, sonsuzluk­ lara seslenen sanata dönüş­ müştür. Dahası, geçmişin derinliklerinden bulup çı­ kardığı Türk sanatını, dün­ yanın ötelerine, geleceğin ötelerine ulaştıran bir başka sanat ustalığı ile de birleş­ tirmiştir.

Onun sanatım, kişiliğini iyi anlamak için son yapıtı olan “ Yıllar Böyle Geçti” yi (1) okumak gerek. Bu yapıt yalnız, sanatçı bir düşünür ve eğitimcinin yaşam öykü­ sü değil, onunla birlikte, akyazıh iken sonradan ka- rayazılı edilen bir dönemin, bir kuşağın, bir doğuşun, atılımın geriye itilişinin, itilişler karşısındaki bir di­ renişin, bir iradenin öykü­ südür. Doğanın insan deni­ len en güçlü varlığının hem ölümlülüğünün, hem ölüm­ süzlüğünün bir betimleme­ sidir. Bir devrimin ne güçlü iradeler, coşkular üzerine kurulduğunu, sonradan onu yıkma hainliklerinin, dü­ zenlerinin oyunlarını sergi­ lemesidir. Bir devrim kuşa­ ğının, bugüne göre, üstün insanlık niteliğinin açıklan­ masıdır. Bunların Vedat Nedim Tör’ce bir anlatılma­ sıdır.

Bize dünü anlatan araca, "tarih” deriz. O, bir toplu­ mun, insanlığın oluşlarım, olaylarım uzaydan görüp anlatmaya çalışır gibidir. Onları yeryüzünde ve için­ den yaşayanların anlatma­ ları elbette bir başkadır. “ Yıllar Böyle Geçti” bize bunu gösteriyor.

“ Yaşam, bir çatışmalar toplamıdır” derler. İnsanlar renklerine, inançlarına, dil­ lerine ve kimi özelliklerine göre çeşitlilikleri ile

anlatı-

----YAZAN:-M. Rauf İNAN

[Eğitimci, yazar]

lir. Tör, insanların bir baş­

ka yüzlerini de betimler. Yaratıkların en onurlusu ve başanhsı ile değersizliklerin en değersizi, en niteliksizi bir arada yaşıyor, insanlığı oluşturuyor. Biz, böyle bir yaşamı sürdürüyoruz. Do­ ğa çocuklarının hem en güçlüsü, en yaratıcısı, hem de bu niteliğe düşman olanı, bir çelişkiler, karşıt­ lıklar bileşimidir insan... Tör,eğitimci kişiliği ile ger­ çekte bugünlere de, gele­ ceğe de ders veriyor, onun tüm yazdarında bu görülür. Onlar, yetkililere, bir sesle­ niştir, yöneticilere, bilimci­ lere, sanatçılara, eğitim ala­ nındakilere. Yine Tör’ce bir sesleniş, bir uyan. Yapıcı, yaratıcı, atılımcı bir kuşa­ ğın özelliklerini yansıtarak, gerçek aydın, gerçek inanlı ve ülkücü bir insan iradesi nasıl yokluklardan olanak­ lar, olanaklardan varlıklar sağlar, onu öğretiyor ve ona düşman olanları da ser­ giliyor. İnsan sevgisinin engin gücünü de böylece öğreniyoruz.

BİTMEYEN ÇABALAR

Tör’ün kamusal görevleri -İktisat ve Tasarruf Cemi­ yeti Müdürlüğü, Matbuat Genel Müdürlüğü, Turizm, Ankara Radyosu Müdür­ lüklerinde- hep o yoklukla­ rın, darlıkların egemen ol­ duğu yıllarda gerçekleşir. Ama yaratıcı bir baş yine de neler yaratır!

Bizi dünyaya tanıtan, Avrupa’da, Birleşik Ame­ rika'da Türk’e övgüler top­ layan sergiler, Ankara'da hiç yoktan bir Sergievi, yurdun en sessiz bir köşe­ sinden bir öğretmenin başa­ rılı bir çalışmasını, Türk çocuğunun sanat yeteneğini Londra'da dünyaya tanıtan Yozgat Ortaokulunun Re­ sim Sergisi, Fotoğraflarla Türkiye, Turistik Türkiye,

Kemalist Türkiye hep O’ - nun çabalarıdır. Bizi, bize de tanıtmak gerek, o gün de bugün de: “ Yurdunu Ta­ nı” , “ Yurdunu Sev” , “ Hep Bu Topraktan” dergileri ve yayın dizileri... Ressamları­ mıza bizde ilk kez, yurt gezileri, sanat gezileri dü­ zenleyen de yine O’dur. Ya hele yazı işleri yöneticili­ ğini yaptığı "K a d r o ” dergisi... Dünyaya egemen­ lik yarışında olan kapita­ lizm, sosyalizm, komünizm karşısında, K em alizm ’ in ulusallığını ve evrenselliğini işleyen, açıklama çabasında olan bir dergidir, Kadro. O’nun bugüne dek sürme­ miş olması bize ve dünyaya neler yitirtti? Gelecekte bu konuyu araştıranlar onu çok iyi ortaya koyacaklar­ dır.

Kurulan Ankara Radyo- su'nun yokluklar içinde ulu­ sal tadınım ızı, ekinimizi (zevkimizi, kültürümüzü), sanat düzeyimizi yükselt­ mek için sağladığı olanaklar artık unutuldu: Evin Saati, Şiir Saati, SanatçUanmızm Sesleri, müzik yayınlan, Yurttan Sesler, marş öğret­ meler, halk türküleri, Geç­ mişte Bugün, Ayşe Abla, Kimgil Ailesi.. Ya hele orada yetişen sanatçuarl...

O darlıklar içindeki giri­ şimlerin ve başanlann yük­ sek değerlerini bugünkü TV ’ nin olumsuz, düzeysiz yayınları daha iyi belirt­ mektedir.

cuklar için Mohini, Azade filleri nasıl geldiler?

İki bankanın girişimle­ riyle Türk ekinini, Türk sanat anıtlarını y ü z­ yılların derinliklerinden çıkararak dünyaya ve ge­ leceklerin ötelerine ulaş­ tırm ak için hem d ü ­ şünür, hem de sanatçı bir baş gerekti. Aile dergisi, Türkiyemiz, Sanat Dünya­ mız, Türk Süsleme Sanat­ ları, Türk Mimarlık Eser­ leri, Türk Çini Sanatı, 100 Türk Halk Oyunları, İslâm Sanatında Türkler, Sanat Kolleksiyonları Müzesi, Y a­ ratıcı Gücü Özendirme (teşvik) Yarışmaları, Müzik ö d ü lle r i, H alk O yunları Bayramları, Halk Oyun­ ları Semineri, Bölge Şen­ l i k l e r i , U l u s l a r a r a s ı Yunus Emre Semineri, Kü­ çük Sahne... Vedat Ne­ dim Tör’ün öncülüğüyle gerçekleşen bu başardann gizi de sevgi, insanlara, ya­ pıtlara sevgi, içten sevgi­ dir. Türk halk sanatının yüksek değerlerini, geçmiş­ lerin ve uzaklıkların öte­ lerinden yeryüzüne çıkarıp tanıtmak için sergiler, çe­ şitli girişimler, daha önce değerleri hiç tanınmayan çorapları,' oyalan, kumaş­ ları, dokumaları, örmeleri, kilimleri, oyunlan, sesleri, sözleri ile halk sanatları O’nun çalışmalarına çok şey borçludur. Bunların öykü­ sü, “ Yıllar Böyle Geçti” de yer alır. Türkiye’de Boş Zamanları Değerlerlendir- me Genel Müdürlüğü’nün kurulmasını sağlayan -Ve­ remle Savaş Derneği’ nin -Boş Zamanları Değerlen­ dirme Semineri de O’nun girişim ve çahşmalariyle ol­ muştur.

DERGİLER. KİTAPLAR

1 LİR İ « M A ...

Bunu, iki özel bankaya kazandırılan büyük sanat ve ekin hizmetleri de kanıt­ lıyor, hem çocuklar, hem de büyükler için yapdmış hiz­ metler. Milyonlarca çocu­ ğun günlerini, yarınlarını aydınlatan Doğan Kardeş dergisi ve yayınları, ve bu yayınlarda yetişenler...

Ço-Televizyonda değerli ka­ rikatür sanatçısı Yalçın Çe­ tin anlatmıştı: Yaşamı bo­ yunca eldığı en değerli ödül, ona sanatını kazandı­ ran, 1 lira (evet tek bir lira) olmuş. Bu 1 lirayı O’na, Tör vermiş. Kimbilir, daha kimlere de sanatçılığını o kazandırmıştır.

26 ağustos 1972 akşamı K e n t e r T i y a t r o s u ’ nda, onun 75. yaşının kutlanma­ sını gördük. Tiyatro, kori­ dorlarına dek bir çiçek bah­ çesi olmuştu. O gece, bir ömürle birlikte gelişen, bü­ yüyen, yapıtlar üreten bir sanatçı kuşağın, vefalı, de­ ğerbilir gönüllerin doldur­ duğu bir sanatçı bayramı olmuştu. Bunlar boşuna akmayan, sanallaşan, sa­ natçılar üreten ydlardı. O akşam orada toplanan, bir ömrün arkından bir kuşağın damarlarına akan yıllar... Bunu da sağlayan O’ndaki, gerçek değerleri, insanlar­ daki, yapıtlardaki gerçek değerleri görebilmek yete­ neğidir.

BİR EĞİTİMCİ

Tör, daha 60 yd önce "M uallim" dergisinde çıkan yazılanyle eğitimci kişiliği­ ni muştulamıştır. Kitabın­ da görülen özel yeteneği ve kişiliği ile 50 yddan beri yurt içinde ve dışında oyna­ nan temsilleri, tüm girişim­ leri ve onunla birlikte çalış­ manın kazandırdırdığı ni­ telikler, değerlerle yetişen­ ler, eğitimciliğinin ve bir ömrün nasıl üstün ölçüde değerlendiğinin canlı tanık­ larıdırlar.

Çok atılındı bir insan olarak kimbilir yaşamında ne kusurları olmuştur. Ama sanırım ki, en büyüğü, adı geçen kitabının son sayfa­ sındaki özlem koşuğudur, O’ na öylesine ters düşüyor ki... Kafasıyle ellerinde ya- pıtlaşan, sanatçılar yetişti­ ren ydlann gelecek için hazırlamakta oldukları yeni anıtları nasıl olup da düşün­ mediğine şaşıyor insan.

Kitabında betim lediği yaşamı, bir kuşağın ve bir çağın da öyküsüdür. Cum­ huriyet tarihini yazacak olanlar, Türk toplumunun Cumhuriyetteki ilk 50 yılı­ nın bazı kesitlerini Tör’ün yaşam öyküsünde bulabile­ ceklerdir.

(1) Vedat Nedim Tör, "Yıllar Böyle G eçti". İstanbul. Milliyet Yayınları.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kadınlardan TV’ye protesto ANKARA, ÖZEL HP Ankara tl Kadın Komisyonu Başkanı Jale Can­ dan 10 Kasım’da Semra Özal’ı Anıtkabir’de görün­ tülediği için

Orta halli ve kalabalık bir esnaf ailesi içinde, Tophane'de Karabaş Mahallesi'nde dünyaya gelen Ahmet Mithat babasının ölümü üzerine beş-altı yaşlarındayken

Cemiyetine sorarak tenevvür edeceği yerde tezyifkâr bir üslûpla yazılmış, ilm i kıymetten âri bir ma­ kale neşreden ve memleketteki bü­ tün tarih

İnandığı bir şeyin çökü­ şü, onda tasavvur edilemiye- cek derecede tahribat yapar, kendini yer bitirirdi. Son defa mahkemede bir ara şöyle arkasına

Vasco da Gama Hareketi, değişim programları aracılığıyla çeşitli din, dil ve ırktan binlerce genç aile hekiminin bir araya gelip deneyimlerini

Oruç tarafına zerretüma yanaşmayanlar da bu kahilliği ve numarayı takınır, karınlan tıka basa dolu, yedikleri gırt­ laklarında desturun teftih üstüne

1968’de Devlet Gü­ zel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümüne girdi.. Neşet Günal atelyesinde master seviyesinde

Muammer Ak- soy, Çetin Emeç ve şoförü Sinan Ercan'ı öldürenlerin bulunma­ sının, Türk polisi için bir sınav olduğunu açıklayan üst düzey yetkili,