• Sonuç bulunamadı

Yakın tarih:Namık Kemal ve basın hürriyeti

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yakın tarih:Namık Kemal ve basın hürriyeti"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yakın Tarih

Namık Kemal

V E

Basın Hürriyeti

D ik ka t ve ibretle okunacak

bu yazı, matbuata karşı

tatbik edilen şidetin büyük

vatanperver N am ık Hemal

üzerinde uyandırdığı tep ki­

y i ve o zaman bu tazyika

rağmen gösterilen celâdetini

m isalleriyle göstermekte­

dir. Diyojen gazetesi, f ik ir lerini yaym am aktansa, ka­ patılm ayı tercih ettiğini a-

çıkça yazıyordu.

~ w v w ». Yazan :

A li K e m a lî A K S Ü T

Diyojen gazetesinde hüküm et adam larına çatan y azılar yazm ak­ tan çekinm eyen bü yük vatansever N a m ık Kem al.

B

iyografisini yazacak değiliz. Kısaca anlatacağız ki, Mahmut Nedim paşa, valiliklerde bulunmuş, müsteşarlık etmiş, bir kaç kere nazır (bakan) olmuş, fakat hiç bir yerde vatan ve millete yarar hizmet görmüş adam değildi. Hal böyle iken, Â lî paşanın ölümü üzerine 1871 de sadra­ zamlığa getirildi.

Saraya mensup bulunmsaı, padişahın her arzu ve keyfini yerine getirmesi, bu mevkie yükselmesini sağlamış, Rus sefirine pek fazla mıudura» ettiği için de «Nedimof» adını almıştı.

Sadrıâzam iken, vekilleri ve memurla­ rı birbirlerine düşürerek, hüküm süren Mahmut Nedim paşa nihayet, keyfî işleri ve pek çok dedikoduya yol açan hareket­ leri yüzünden azledilmişti.

İstanbuldan uzaklaştırılması da gereki­ yordu. Önce Trabzon, sonra Adana valili­ ğine tâyin olundu. (1872). Bu sırada Her­ sek isyanı çıktı. Sadrâzam, Esat paşa idi. Tehlikeli durum karşısında gereken işi gö­

remediğinden kovuldu. Yarayı saracak de­ ğerli bir kimsenin sadrıâzamlığa getiril­ mesi beklenirken, Sultan Aziz, acaib halle­ rine yeni bir misal vermek istiyormuş gibi, yalancı, vesveseli, allâk diye vasıflandırdı­ ğı Mahmut Nedim Paşayı, ikinci defa sad- rıâzamlığa getirdi. Yazık ki, bu tecrübe de milleti zarara sokmaktan başka netice ver­ medi. Mahmut Nedim paşa yine kovuldu ve Çeşmede oturmağa mecbur edildi.

Talihi her zaman açıktı. İkinci Abdül- hamit padişah olunca, Sultan Azizin hal’ine karışmaması sebep gösterilerek, Sait paşa­ nın sadrıâzamlığa tâyini üzerine, Mahmut Nedim paşa Çeşmeden getirildi. Dahiliye Nazırı (içişleri bakanı) yapıldı. 14 Mayıs 1883 te öldü.

Saati Saatine uymaz, uzun müddet ilti­ fat ettiği adama en ehemmiyetsiz bir şey­ den gücenir, buluttan nem kapar, yarını düşünmez, sinirli, kavgacı, inanılmaz bir a- dam olduğundan dolayı birçok tarizlere, tenkidlere uğramıştı. A zli üzerine ikinci

(2)

defa sadrıâzam olan Mithat Paşa, selefini rezil etmek, gözden düşürmek için gazete­ lerin pek müsait yazılar yazmalarına göz yummuştur.

Bununla beraber, bu türlü yazılar da­ ha önce de görülmüştü. İşin azıtmış olduğu­ na bakarak Namık Kemal «İbret» in başına geçti ve şiddetli mücadeleye başladı. Mah­ mut Nedim paşa, Namık Kemal ve arka­ daşlarını birer memuriyete tâyin ettirerek, İstanbuldan zorla uzaklaştırdı. Namık K e­ mal buna pek kızdı. Mahmut Nedim paşa sadrıâzamlıktan kovulunca, (31 Temmuz 1872) Diyojen ile Kedi manzumesini yaza­ rak, onu rezil etti. Fakat, bununla da kal­ madı. Gayz ve kini daha şiddetli birdille ifade için «Köpek» destanını yazdı. Şimdi­ ye kadar biyogrşflarca iltifat görmeyen bu destan, artık Sayıları çok az ve zor bulu­ nan Diyojen sayfalarında yatıyor. Büsbü­ tün unutulmaktan kurtarmak ve basın hür­ riyeti tarihinde mucip olduğu çok dikkate değer bir tartışmayı gençlerimize tanıtmak için, baş tarafına gazetenin koyduğu kayıtla birlikte aynen yayınlıyoruz:

KÖ PE K MERSİYESİ

128 No. lı nüshamızda münderiç «K edi» mersiyesine erbab-ı ka­ lemden bir zatın naziresidir.

Köpeğim her gece kazgarılar ile yerdi yemek Yediği yaptığına, kaptığına dahledecek. Çeşm-i gecbiynine mahsus idi keskin gör­

mek Ne bulursa süpürür idi heman yahni, börek. B ir gece bulmayicak hanede tâ ki kmek Sallasırt eyledi kuyruğunu bîçare köpek Acıdık doğrusu ya ah köpek, vah köpek. Bulsa bir şaşkın eşek derisini yüzer iken Karnı doysa nice binv.az ile göz süzer iken Halkı aldatmak için dürlü düzen düzer iken Vade-i sayd-ü şikâr ile bizi üzer iken. Bir gece bulmayacak hanede ...

(Nakarat)

Görse bir kimsede bir pâre kadar nan-ı aziz Kapar id i onu yek hamlede bî ceng-ü sitiz Haşk-ü terkinde kadîd etmez idi hiç temyiz Hâsil-ı kimseye vermez idi cay-ii keriz.

(Nakarat)

Gazab ûlûd olarak bir tarafa olsa revan Savleti eyler idi her dû cihanı lerzan Kendisi bir köpek amma nice yüzbin arşları Pençe-i kahrına kılmıştı feday-ı ser.û-can.

(Nakarat)

Öyle vird etmiş idi av’ava-i leyl-ü nehar K im onu gûş eden olurdu carımdan bizar.

Ehl-i beyt olmuş idi cümle müheyyay-ı

firar.

324

Gözün üstünde kaşın var diyemezken ağyar

(Nakarat)

Öyle az himmet ile, gayret ile gitmez idi Kesmesen ekmeğini haneyi terketmez idi. Bir kedi görse eğer av’avası bitmez idi Baha dursaydı acep neyler idi, nitmez id i?

(Nakarat)

Konuya, komşuya vermemiş idi hayli zarar Olmaaık kalmadı, azürde-i dendanı meğer B ir iki kendi gibi kelb-i tabasbus güster

En sonu anları da kıldı heder hükm-ü

kader. Bir gece bulmayicak hanede tâ ki kemek Sallasırt eyledi kuyruğunu bîçare köpek Acıdık doğrusu ya, ah köpek, vah köpek.

Bu destan, halk arasında olduğu kadar, resmî mahfellerde de büyük tesir uyandır­ mıştır. Ne tuhaf tecellidir ki, Mithat paşa­ nın Sadrâzamlığa tâyininden bir ay bile geçmediği halde, matbuatta onun temsilci­ si demek olan tercüman-ı divan-ı hümayun -sonra Viyana sefiri ve paşa olan- Sadullah bey «Diyojen» e şu ihtarnameyi tebliğ et­ miştir:

«Gazetelerin muhakeme-i vukuatça ha­ iz oldukları mezuniyet kuyud-u edebiyye ile mukayyet ve meşrut olduğu gibi mat­ buatın tarz-i münazarası terbiye-i umumi, yenin numüne-i imtisali olmak lâzımgelir- ken, «Diyojen» gazetesinin şu aralık kullan­ dığı lisan hudud-u marufu tecavüz etmiş ve hattâ yüz otuz iki No. lu nüshasında derc- eylediği manzumede bir takım tabirat-ı ga­ lize istimâline kadar gitmiş olduğundan bu tavr-ı mütecavizat bir daha tekerrür eder, se tatil edileceği ihtar olunur.»

25 Cemaziyülahır 1289, 17 Ağustos 1288.

Tercüman- 1 divanü hümayun: Sadullah

Bab-ı âli Üslûbunun vekarlı bir örneği olan bu yazı «Diyojen» i coşturdu. Bakınız nasıl mukabele ediyor:

«Tabirat-ı galize ve müstehcene Köpek destanı münderecatı mıdır? Anlayamadık. Öyle ise bir köpek için yazılan manzume­ de acaba nasıl tâbirat istimâl etmeli idi? Manzumenin derci dai-i tevbih oluyorsa, köpekler hakkında söz yazan yalnız «D iyo­ jen» midir? Derseadet gazetelerinin kâffesi de yazdı, hâlâ da yazıyorlar. Hem yalnız söz yazmak değil, vücudunun dünyadan kaldırılması lüzumunu iddia ve İsrar edi­ yorlar da niçin mes’ul olmuyorlar? Mura­ dımız gazeteler köpeklerin mazarratını id­ dia ettikleri için mesul olsun demek değil; çünkü muzırrın def-i mazarratını iddiaya

(Sonu 347. sayfada)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

309-320; Ahmet Karataş, Türk-İslâm Edebiyatında Manzum Menâsik-i Haclar ve Nâlî Mehmed Efendi'ye Atfedilen Menâsik-i Hac (Edisyon Kritik) yüksek lisans tezi, 2003,

Parçalanmış ailelerde aile bütünlüğünün olmaması, aile içi sorunlar ve ekonomik yetersizlik gibi nedenlerden dolayı bu ailelerden gelen çocukların

Yerden kendi motorlar› yard›m›yla havalan›p uzaya gidebilen ve görevi bitti¤inde ayn› flekilde dönüfl yapabilen uzay araçlar› ya- p›m› için X-33 projesi ortaya

“Ayasofya Hamamı, büyük şehri tezyin eden İstanbul’umuzun üzerinde milli imar damga­ larımızdan biri olan eşsiz kıymette bir yapı­ dır ki yalnız hamam olarak

Suriyeli sığınmacıların ve mültecilerin sorunlarının sadece ulusal ve uluslararası politikanın bir konusu olarak değerlendiriliyor oluşu, ülkelerin yabancı halklarla

Namıq Kemal, Subhi paşanın ölümü dolayısiyle kardeşi Abdul-Halim beye yazdığı mektubda, Ayşe hanımın ifadesini teyid etmekte ve "Subhi paşa merhum,

bir müddet sonra Puşuctıoğ luna yine para lâzım olmuş, bi­ rinci yalanın ikinci fasiint hazır lıvafak Mestan efendiye gitmiş., efendi külhani kahvecinin

Anjiyotensin II‘ye ba¤l› aldosteron salg›s›n› azaltan bilefli¤in önceleri dopa- min olabilece¤i düflünülmüfl (18) ancak daha sonra bunun atriyal natriüretik peptid