• Sonuç bulunamadı

Yersinia enterocolitica İnfeksiyonları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yersinia enterocolitica İnfeksiyonları"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yersinia enterocolitica ‹nfeksiyonlar›

(*) GATA Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dal›, Ankara Orhan BAYLAN (*), H. Ercan ABASLI (*)

ÖZET

Yersinia enterocolitica infeksiyonlar›n›n klinik spektrumu, hem intestinal-ekstraintestinal infeksiyonlar› hem de postinfeksiyöz immünolojik durumlar› kapsar. ‹nsan patojenik sufllar›n›n ço¤unlu¤u belli serogruplar (O:3, O:5,27, O:8, O:9 gibi) içinde olup bunlarda "avirülan" sufllarda olmayan hem kromozomal hem de plazmid (60-75 kb) kaynakl› virülans faktörleri bulunmaktad›r. Bu derleme, Y.enterocolitica'n›n tarihçesini, s›n›fland›r›lmas›n›, mikrobiyolojik özelliklerini ve virülans faktörlerini, ayn› zamanda infeksiyonlar›n›n epidemiyolojisini, patogenezini, klinik durumlar›n›, laboratuvar tan›s›n›, tedavisini içerir.

Anahtar kelimeler:: Yersinia enterocolitica, yersiniyoz SUMMARY

Yersinia enterocolitica Infections

The clinical spectrum of Yersinia enterocolitica infections encompasses both intestinal-extraintestinal infections and postinfectious immunological manifestations. The majority of human pathogenic strains are involved in distinct serogroups (e.g. O:3, O:5,27, O:8, O:9) and contain both chromosome- and plasmid (60 to 75 kb)-mediated virulence factors that are absent in "avirulent" strains. This review describes the history, classification, microbiological features, virulence factors of Y. enterocolitica, and also epidemiology, pathogenesis, clinical manifestations, laboratory diagnosis and therapy of this infections.

Key words:Yersinia enterocolitica, yersiniosis

G‹R‹fi

Enterobacteriaceae ailesinin bir üyesi olan

Yersinia cinsinin, insanlar için patojen üç

türü vard›r: Y.pestis, Y.pseudotuberculosis ve

Y.enterocolitica (YE). Y.pestis veba hastal›¤›n›n

et-keni iken Y.pseudotuberculosis ço¤unlukla gastro-enterit ve mezenterik adenit etkenidir. YE, insan-larda hafif bir ishalden, akut apandisit veya crohn hastal›¤›n› taklit edecek düzeyde a¤›r seyredebilen enterokolite, hatta sepsise kadar giden farkl› klinik tablolara neden olabilmektedir. ‹nfeksiyonlar›n›n önceleri sadece sporadik olgular fleklinde görülme-si, veba gibi dünya çap›nda epidemiler yapmamas› ve yüksek oranda ölüme neden olmamas› gibi

ne-denlerle ilk zamanlar fazla önem verilmemifl; an-cak toplu yaflam yerlerinde salg›nlar oluflturdu¤u-nun anlafl›lmas› ve tüm dünyada oldukça farkl› kli-nik tablolar›n›n bildirilmeye bafllanmas› ile dikkat-ler son y›llarda bu konu üzerine yo¤unlaflm›flt›r (1-7).

TAR‹HÇE VE SINIFLANDIRMA

Yersinia sözcü¤ü, van Loghem taraf›ndan, veban›n

etkenini ilk izole eden (1894) bakteriyolog Ale-xandre Yersin'in onuruna 1944 y›l›nda atfen öneril-mifl ve Yersinia cinsi, önceleri Pasteurella cinsi içerisinde s›n›fland›r›lm›fl olan Y.pestis ve

Y.pseudotuberculosis için oluflturulmufltur. YE'nin

insanlarda hastal›k oluflturdu¤u, ilk olarak 1933 y›-l›nda Gilbert taraf›ndan belirtilmifltir. Ard›ndan YE, Schleifstein ve Coleman taraf›ndan 1939 y›l›n-da ilk defa “Bacterium enterocoliticum” veya

‹letiflim:Orhan Baylan

(2)

“Pasteurella X” gibi farkl› isimlerle ve "Bacterium

lignieri ve Pasteurella pseudotuberculosis'e

benze-yen, insan için gastrointestinal sistemde patojen olan ve identifiye edilemeyen bir mikroorganizma" olarak tarif edilmifltir. Daha sonra aradan geçen 25 y›ll›k süre içerisinde bakteri adeta unutulmufltur. Frederiksen 1964 y›l›nda, daha önce insan ve hay-vanlardan de¤iflik adlar alt›nda izole edilmifl olan 55 suflu incelemifl, bunlar›n biyokimyasal özellikle-ri yan›s›ra antibiyotiklere duyarl›l›k durumlar›n›n da benzer olduklar›n› görmüfl ve bunlara kelime an-lam› "ba¤›rsak ve kolona ait" demek olan YE ad›-n›n verilmesini ve Yersinia cinsine üçüncü bir tür olarak kat›lmas›n› önermifltir. Daha sonra YE, tek-rar gözden uzak bir enteropatojen olarak kalm›flt›r. Mikroorganizman›n geliflen d›flk› kültür yöntemle-ri ile izolasyonunun kolaylaflmas› ve 1970'li y›llar-dan itibaren tüm dünyada insan patojeni olarak önemini vurgulayan bildirilerin art›fl göstermesiyle birlikte Yersinia konusuna tekrar ilgi artm›flt›r (3-10). Pasteur Enstitüsü, 1974 y›l›nda Dünya Sa¤-l›k Örgütü taraf›ndan YE için uluslararas› referans merkezi olarak tayin edilmifltir (9).

Yersinia'lar, 1980'lerdeki yap›lan yo¤un

taksono-mik DNA hibridizasyon çal›flmalar› sonuçlar›, tüm üyelerinde enterobakteriyel ortak antijen (common enterobacterial antigen)'lerin bulunmas›, biyokim-yasal aktiviteleri ve antibiyotik profilleri gözönüne al›narak Enterobacteriaceae ailesi içerisine dahil edilmifllerdir. Bu cins içinde bulunan isimlendirilmifl 11 türün (YE, Y.frederiksenii,

Y.intermedia, Y.kristensenii, Y.rohdei, Y.pestis, Y.pseudotuberculosis, Y.aldovae, Y.bercovieri, Y.mollaretii, Y.ruckeri) yap›lan hibridizasyon

de-neyleri ile birbirlerine oldukça benzerlik gösterdik-leri saptanm›fl (Y.ruckeri hariç), bu homojenlik

En-terobacteriaceae ailesinin di¤er üyelerinin

hiçbiri-sinde tespit edilememifltir. Bu moleküler yöntem-lerle Enterobacteriaceae ailesi üyeleri ile Yersinia cinsi üyeleri aras›nda %10-32 aras› benzerlik bu-lundu¤u, Y.pseudotuberculosis ve Y. pestis aras›n-da ise %64 benzerlik oldu¤u saptanm›flt›r. Dolay›-s›yla, taksonomik olarak Y.pestis ile

Y.pseudotuberculosis'in, bir türün iki alt türü

olabi-lecek kadar birbirlerine benzerlik gösterdikleri an-lafl›lm›flt›r (4,5,7,8,10-12). Benzer flekilde, önceleri YE benzeri (YE-like) fleklinde identifiye edilen birçok mikroorganizma, bugünlerde "biyokimyasal atipik sufllar" olarak “YE grubu” içerisinde yedi tür olarak s›n›fland›r›lmaktad›r. Bu türler: Y.aldovae,

Y.bercovieri, Y.frederiksenii, Y.intermedia, Y.mollaretii, Y.kristensenii ve Y.rohdei'dir (8,12).

Y.ruckeri'nin taksonomik durumu flu an kesin belli de¤ildir (8).

Y.frederiksenii, Y.intermedia, Y.kristensenii, Y.bercovieri, Y.mollaretii, Y.rohdei ve Y.aldovae

temelde çevresel mikroorganizmalard›r ve özellik-le su iözellik-le ilgili çevreözellik-lerde bulunurlar. Ancak zaman zaman so¤uk ve s›cak kanl› hayvanlarda geçici ola-rak kolonize olabilirler. Bu türler, ba¤›fl›k sistemi yeterli hastalarda potansiyel patojen olarak kabul edilmemektedir. D›flk› örneklerinden izolasyonlar› durumunda “non-patojen Yersinia türü” fleklinde rapor edilmelidir. Y.ruckeri bir bal›k patojeni olup k›rm›z› a¤›z hastal›¤›na neden olur (8).

M‹KROB‹YOLOJ‹K ÖZELL‹KLER‹

Görünüm ve Boyanma Özellikleri. YE, yaklafl›k 1-4 μm boyunda, 0.5-1.5 μm geniflli¤inde, Gram olumsuz, sporsuz, kutupsal (bipolar) boyanan, esas olarak basil, ancak bazen kokoid veya kokobasil morfolojisinde olabilen mikroorganizmalard›r. DNA'daki G+C oran›, %46-50 mol'dur. Organiz-madan al›nan taze materyalden yap›lan preparatlar-da bazen kapsül saptanabilir. Peritrifl kirpikleri ne-deniyle 22°C, hatta 30°C'deki kültürlerinde hare-ketli (Y.pestis hareketsizdir), 37°C'de üretildikle-rinde ise kirpiklerini kaybettikleüretildikle-rinden hareketsiz-dirler. Is› de¤iflimine ba¤l› olarak hareketlilik özel-liklerinde oluflan bu farkl›l›k, YE'nin önemli özel¤idir. Bakteri, sakkarozu ayr›flt›rd›¤›ndan ksiloz li-zin deoksikolat (XLD) ve Hektoen Enterik Agar gi-bi besiyerlerinde koliformlara benzer koloniler oluflturur. Schiemann'›n 1979 y›l›nda gelifltirdi¤i besiyeri olan Cefsulodin Irgasan Novobiocin (CIN) agarda, inkübasyonun ilk 24 saatinde koyu k›rm›z› renkte merkezi olan veya olmayan fleffaf koloniler meydana gelir. YE'nin "Öküz=bo¤a gözü" diye

(3)

ta-Üreme Özellikleri. YE, nazl› bir bakteri olmay›p non-selektif basit besiyerlerde bile üreyebilme özelli-¤ine sahiptir. Ancak d›flk› veya rektal sürüntü gibi ka-r›fl›k floral› klinik örneklerden YE'nin izolasyonunda kullan›lan yöntemlerin, rutin laboratuvar uygulama-lar›ndan baz› farkl›l›klar› bulunmaktad›r. Aerop ve fakültatif anaerop olan YE, pH 5-9 aral›¤›nda olduk-ça etkin üreyebilmektedir. Üreme aral›¤› oldukolduk-ça ge-nifl (0-45°C) olsa da 22-28°C'lerde 35°C'ye nazaran daha iyi ürer (4, 7, 8, 18). YE'nin di¤er bir özelli¤i de, kar›fl›k floral› klinik örneklerin ekildi¤i pH's› 7.6 olan ve +4°C'de inkübe edilen fosfatlanm›fl tamponlu tuz-lu su (PBS) içerisinde di¤er patojen veya non-patojen bakteriler üreyemezken, bunlar›n yavafl da olsa bu düflük ›s› derecelerinde üreyebilmeleridir. Araflt›r›c›-lar, 1974-1975 y›llar›ndan beri baflar›yla kullan›l-makta olan ve “so¤ukta zenginlefltirme ifllemi” denen bu üç haftal›k uygulamada, CIN agara yap›lan pasaj-lar›n kar›fl›k floral› klinik örneklerden YE'nin izolas-yon flans›n› artt›rd›¤›n› bildirmifllerdir (3, 4, 8, 10, 18). Sakall›o¤lu çal›flmas›nda (19), klinik örneklerin do¤rudan besiyerine ekimi ile YE izolasyonunda ba-flar›l› olamad›¤›n›, bütün izolasyonlar›n› so¤ukta zen-ginlefltirme iflleminden sonra yapt›¤›n› vurgulam›flt›r. YE, yüksek yo¤unluktaki safra tuzlar›na dirençli ol-du¤undan di¤er ba¤›rsak bakterilerinin izolasyonun-da kullan›lan baz› besiyerlerde de üreyebilir. Bunlar aras›nda, MacConkey agar, Salmonella Shigella (SS) agar, Levin'in eozin metilen mavisi agar›, tergitol 7 agar, deoksikolat sitrat agar, XLD agar, laktoz sükroz üreaz agar gibi besiyerleri say›labilir. Organizmalar laktoz negatif olup bu besiyerlerde 25-30°C'de 24 sa-at inkübasyonu takiben yaklafl›k 1 mm çap›nda ol-dukça ufak koloniler olufltururlar. YE'nin izolasyo-nunda ayr›ca sellobioz arjinin lizin agar, virulent YE agar, MgCI malaflit yeflili karbenisilin agar gibi se-lektif besiyerleri de kullan›labilir (3, 4, 8, 20-22). Wauters, YE izolasyonunda SS agara %2 deoksikolat ekleyip alkali pH'da ve 29°C'de inkübe etti¤i

"Yersi-nia Selective Medium" besiyerini kullanm›flt›r (10).

Organizma yavafl ürerken d›flk› floras›n›n afl›r› üre-mesi ve karakteristik koloni morfolojisinin bulunma-mas› yüzünden, d›flk› örneklerinden YE'nin izolasyo-nu zordur. YE'nin izolasyoizolasyo-nunda oldukça selektif bir n›mlanan, çevresi fleffaf, merkezi bordo-k›rm›z› olan

ve yaklafl›k 2 mm. çap›ndaki tipik pembe kolonileri ise 25-30 °C'de 48 saatlik inkübasyon sonunda oluflur (3-5, 7, 8, 10, 13-17). Bu görünüm,

Y.pseudotuberculosis de görülmemektedir (8).

Biyokimyasal Özellikleri. YE'nin biyokimyasal özellikleri, Tablo 1'de sunulmufltur (10).

YE'nin biyokimyasal özellikleri, serotiplerine göre de¤iflkenlik gösterir. Örne¤in, O:3 serotipi indol ne-gatif iken, di¤er ço¤u serotip indol pozitiftir. Biyo-kimyasal özelliklerinde de¤iflkenlik, farkl› ›s› derece-lerinde yap›lan inkübasyonlarda da ortaya ç›kabil-mektedir. Örne¤in Voges Proskauer reaksiyonu, YE'nin 37°C'deki inkübasyonunda negatif iken 25°C'de pozitiftir. Ayr›ca YE sufllar›, üreaz olumlu iken üreaz olumsuz baz› sufllar› da izole edilmifltir (4, 5, 10). Gaz oluflumu negatif olarak bildirilse bile ba-z› YE sufllar›n›n Durhaim tüpünde yaklafl›k 2 mm ça-p›nda gaz kabarc›klar› ürettikleri gözlenebilir (8). Dolay›s›yla YE'nin biyokimyasal özellikleri, serotip-lerine, üretildikleri ›s› derecelerine ve baz› sufllara ba¤l› olarak farkl›l›klar gösterebilir.

Tablo 1. YE’nin biyokimyasal özellikleri (4, 5, 7, 8, 10).

+ : Sufllar›n›n ≥%90 pozitif De¤iflken : Sufllar›n %11-89 aras› pozitif - : Sufllar›n›n ≥%90 negatif Üreaz + (25-28°C’de) +, O:3 -+ 37°C -, 22-25°C + -+ -+ -+ De¤iflken -+ (25-28°C’de) -+ -+ -+ -+ + + -De¤iflken De¤iflken -‹ndol Metil red Voges Proskauer Sitrat (Simmons) Nitrat redüksiyonu Lizin dekarboksilaz Arginin dekarboksilaz Ornitin dekarboksilaz Oksidaz reaksiyonu Katalaz reaksiyonu Fenil alanin deaminaz Eskülin hidrolizi KCN varl›¤›nda üreme Triptofan deaminaz Asetoin üretimi Jelatin hidrolizi Laktoz Sakkaroz Salisin Maltoz Arabinoz Rafinoz Adonitol Sükroz Dulsitol Sellobioz Ksiloz Sorbitol Ramnoz Melibioz Glikoz Sorboz H2S oluflumu

(4)

besiyeri olan CIN agar, bu zorlu¤u ortadan kald›r-maktad›r. CIN agarda di¤er enterobakterilerin ço¤u inhibe olmaktad›r (4,7-10,15,16,19). CIN agar›n farkl› cefsulodin içeri¤i (4-15 μg/ml) olan ticari form-lar› bulunmaktad›r (8). YE'nin hareket ve baz› biyo-kimyasal özelliklerinde de¤iflik ›s› derecelerinde farkl› sonuçlar›n elde edilmesi nedeniyle tan› için al›-nan klinik örnekler, hem 22-25°C hem de 35-37°C'lerde inkübe edilmelidir (4,5,10).

Antijenik Özellikleri ve Tiplendirme

YE'de ›s›ya ve alkole dayan›kl› somatik (O) antijen-leri, ›s›ya hassas yüzeyel (K) antijenleri ve hareketli kültürlerde kirpik (H) antijenleri bulunur.

a) Serotiplendirme. YE'nin serotiplere ayr›lmas›, esas olarak O antijenlerine göre yap›lmaktad›r. Bu-gün için 50'den fazla serotipi aç›klanm›fl ve O anti-jenlerin yap›lar›na göre 1, 2, 3, 4, 5, ... fleklinde isim-lendirilmeleri uygun görülmüfltür (4, 10, 11). O anti-jenleri, bakteri hücre çeperinin lipopolisakkarit (LPS) katman›nda yer alan antijenlerdir (10). YE bakterile-rinde gerek di¤er enterobakterilerle (baz›

Salmonel-la'lar, Morganella morganii, Escherichia coli gibi)

gerekse bunlar›n d›fl›ndaki baz› bakterilerle (Vibrio cholerae, Pasteurella multocida ve Brucella

abortus gibi) ortak O antijenlerinin bulunmas›,

ta-n›mlamalarda kar›fl›kl›klara yol açmaktad›r. Yine YE ile Y.pseudotuberculosis ve Y.pestis aras›nda da ben-zer antijenik yap›lar›n varl›¤› saptanm›flt›r (4, 5, 8, 10, 12-14, 23). Kocabeyo¤lu (24), tavflanlardan hipe-rimmün serumlar elde ederek B.abortus ve

B.melitensis ile YE O:3 ve O:9 serotipleri aras›ndaki

antijenik iliflkiyi aglütinasyon ve aglütinin absorbsi-yon testleriyle araflt›rm›fl, B.abortus ve YE serotip O:9 aras›nda yüksek düzeyde, B.melitensis ile YE se-rotip O:9 aras›nda ise daha düflük düzeyde antijenik iliflki bulundu¤unu, B.abortus ve B.melitensis ile YE serotip O:3 aras›nda ise belirgin antijenik benzerlik bulunmad›¤›n› bildirmifltir. B.abortus ve YE serotip O:9 infeksiyonlar›n›n aglütinasyon testleriyle birbir-lerinden ayr›lamamalar› nedeniyle, brusellozun ende-mik oldu¤u bölgelerde serolojik tan›da kar›fl›kl›klar olabilmektedir (24). Serotipler aras›nda da çapraz re-aksiyonlar görülebildi¤inden, patojenik sufllar›n

do¤-ru identifikasyonlar› için ayr›ca biyokimyasal (biyo-tip) özellikler de dikkate al›nmal›d›r (11).

YE bakterilerinde ayr›ca, flimdilik 20 çeflidi saptanan ve a, b, c, d, ... fleklinde isimlendirilen di¤er entero-bakterilere benzer flekilde H antijenleri bulunmakta-d›r. H antijenlerini dikkate alan serotiplendirmenin pratik önemi yoktur. Bakterilerin O antiserumlar›yla aglütine olmalar›n›, YE yüzeyinde bulunan K anti-jenleri engellemektedir. Saf K antiserumu, canl› bak-terinin tiplendirilmesinde kullan›l›r. Fimbria antijen-leriyle iliflkileri sözkonusu olan K antijenlerinin K1, K2, K3, K4, K5, K6 fleklinde alt› çeflidi bulunmakta-d›r. ‹nsanda hastal›k yapan sufllar, K antijeni içermez-ler (4, 6, 10).

b) Biyotiplendirme. Y.pestisve

Y.pseudotuberculo-sis'in biyokimyasal özellikleri homojen olmas›na

kar-fl›l›k YE heterojenlik göstermek¬tedir. Niehl-Wa-uters sistemi ile 1970 y›l›nda befl biyotip oluflturul-mufl ve bunlardan en çok biyotip 4'ün insanlar için patojen olduklar› de¤erlendirilmifltir (11). Wauters ve ark. (25), 1987 y›l›nda YE'nin biyotiplendirilmesini tekrar ele alm›fl ve yeniden bir flema oluflturmufllard›r (Tablo 2). Bu flemada YE, alt› biyotipe ayr›lm›fl ve bunlardan 1B, 2, 3, 4 ve 5'in insanlar için patojen ol-du¤u öngörülmüfltür. Biyotip 1A'n›n, insanlarda

non-Lipaz (tween esteraz) Eskülin Salisin ‹ndol Ksiloz Trehazol NO3 ‡ NO2 DNAse Pirazinamidaz _-D-Glikozidaz Voges-Proskauer Prolin peptidaz 1A + + + + + + + -+ + + D 1B + -+ + + + -+ -2 -(+) + + + -+ -3 -+ + + -+ -4 -+ + + -+ -5 -D -+ -(+) -Biyotipler + : Sufllar›n›n ≥%90 pozitif

De¤iflken : Sufllar›n %11-89 aras› pozitif - : Sufllar›n›n ≥%90 negatif

(+) : Zay›f pozitif reaksiyo

(5)

patojen kabul edilmesi nedeniyle, YE identifikas-yonlar› her zaman biyotip baz›nda yap›lmal›d›r (8). YE, bunlar›n d›fl›nda faj tiplemesine ve plazmid ana-lizlerine göre de ayr›labilmektedir. Fakat biyo- ve serotiplendirmeler, flu ana kadar kullan›lan en yarar-l› epidemiyolojik tekniklerdir.

EP‹DEM‹YOLOJ‹

YE, normal insan floras› üyesi de¤ildir. Ancak, ol-dukça genifl da¤›l›ma sahiptir (7, 8). YE'nin do¤al rezervuarlar› aras›nda, vahfli, ev ve kesim hayvanla-r›n›n oluflturdu¤u tüm s›cak kanl› hayvanlar› (kemi-riciler, tavflan, kufl, geyik, bal›klar, s›¤›r, domuz, ko-yun, keçi, at, s›¤›r, köpek ve kedi gibi) sayabiliriz (4, 7, 8, 26). Zaman zaman kabuklu veya kabuksuz de-niz canl›lar›nda da bulunabilmektedir (8). Primer hastal›k sonras› iyileflen birçok hayvan, tafl›y›c› ola-rak kalmakta; d›flk›lar› ile bakterileri büyük miktar-larda d›flar› atmakta ve böylece toprak, göl, dere, iç-me sular›, sebze gibi besin maddeleri kontamine ol-maktad›r. YE, ayr›ca etlerde, süt ve süt ürünlerinde de bulunabilmektedir (4, 8, 9, 26). Soyutemiz ve ark. (27), Bat› Anadolu Bölgesine ait 100 adet çi¤ süt örne¤inden 20 tanesinde YE serotip O:3 sapta-m›fllard›r. Ülkemizde çi¤ süt örneklerinin %20 gibi yüksek bir oranda YE içermesi, önemli bir risk fak-törüdür. YE'nin +4°C'de bile üreyebilmesi, buzdola-b›nda bekletilen kontamine g›dalar›n da riskli oldu-¤unu göstermektedir (4).

‹nsanlara etkenin en yayg›n bulaflma flekilleri, kon-tamine olmufl besin, su, süt ve süt ürünlerinin tüke-timi veya daha az olarak infekte insan ve hayvanlar-la do¤rudan temast›r (7, 28, 29). Hayvanhayvanlar-lardan in-sanlara hastal›¤›n yay›l›m›nda evde beslenen kedi ve köpekler önemlidir. Domuzlar, insanlarda patojen olan O:3 ve O:9 serotipleri için önemli rezervuarlar-d›r. Bu yüzden ‹skandinav ülkelerinde kasaplar, bu-laflma riski aç›s›ndan yüksek gruptad›r. YE, domuz-lar›n s›kl›kla dil ve tonsillerinden izole edilmifltir. Az piflmifl domuz eti, hastal›¤›n yay›l›m›nda olduk-ça önemlidir. ‹çme sular› ile YE geçifli mümkün ol-sa da nadir görülmektedir (4, 8).

YE infeksiyonlar›n›n s›kl›¤›, her ülkede de¤iflik mevsimsel özellik göstermekle birlikte, olgular›n

ço¤unlu¤u k›fl aylar›nda izlenmektedir (4, 5, 11, 12). Örne¤in, YE infeksiyonlar› Amerika Birleflik Dev-letleri (ABD) ve Kuzey Avrupa ülkelerinde sonba-har ve k›fl aylar›nda daha s›k görülürken, Kanada'da yaz›n daha çok saptand›¤› belirtilmektedir (4, 5, 7, 10, 30). Kuzey Avrupa ve ABD'nin iklim s›cakl›kla-r›yla YE'nin iliflkisi, mikroorganizman›n optimal olarak 22-29°C'de üremesi fleklindeki kendine özel üreme ›s›s›na ba¤l› özelli¤ine dayand›r›labilmekte-dir (11).

‹nfeksiyonlar, her yaflta görülmekle birlikte, özellik-le befl yafl›n alt›ndaki çocuklarda daha s›kt›r. Cinsi-yet fark› gözetmedi¤ini bildiren çal›flmalar yan›s›ra erkek kad›n oran›n›n 1.7/1 oldu¤unu belirten yay›n-lar da bulunmaktad›r (4, 5, 7, 10, 26, 31). Retrospek-tif bir taramada (1), gastroenteritli çocuklarda yedi y›l boyunca saptanan 1120 enteropatojenin 142 (%12.6)'sini YE'nin oluflturdu¤u, YE izole edilen bu hastalar›n yafllar›n›n 18 gün ile 12 yafl aras› de¤ifl-mesine ra¤men ço¤unlu¤unun (%85'i) bir yafl›n al-t›nda oldu¤u ve yine hastalar›n ço¤unlu¤unun ka-s›m, aral›k ve ocak aylar›nda saptand›¤› vurgulan-m›flt›r. Kan kültürü al›nan 78 hastan›n yedisinde (%9) kan kültürleri pozitif bulunmufltur. Bu çal›fl-mada, bakteriyemi riskinin üç ayl›ktan küçük infant-larda artt›¤› vurgulanm›flt›r (1).

ABD'de besin arac›l›¤›yla olufltu¤u bildirilen ilk sal-g›n, 1976 y›l›nda New York'ta okul çocuklar› ara-s›nda çikolatal› sütten kaynaklanm›flt›r. Washington D.C.'de, 1981 aral›k-1982 flubat döneminde klorlan-mam›fl suyla kontamine olmufl g›dalardan meydana gelmifl bir salg›n bildirilmifltir. Tennessee'de 1982 haziran ay›nda, yeterince pastörize edilmemifl süt kaynakl› YE salg›n› bildirilmifltir. Bir baflka salg›n, Pensilvanya'da Brüksel lahanas› ile olurken, di¤erle-ri Atlanta ve Baltimore'de yetersiz piflidi¤erle-rilmifl domuz ba¤›rsa¤› arac›l›¤›yla oluflmufltur (4, 26).

Kifliden kifliye bulaflman›n otolog donörlerden temin edilen kontamine kan ve kan ürünlerinin transfüze edilmesiyle gerçekleflebilece¤i ortaya konmufltur. Donörün kan vermesinden iki hafta önce hafif seyir-li bir ishaseyir-li ve kan al›m› esnas›nda geçici bir bakte-riyemisinin olmas›, +4°C'de buzdolab›nda saklanan kanda YE'nin üremesine ve say›ca art›fl›na yol açar.

(6)

Bu yolla oluflan infeksiyonlar›n %50'sinin ölüm ve-ya flok ile sonland›¤› bildirilmifltir (4, 5, 7, 18). YE infeksiyonlar›, izolasyon yöntemlerinin gelifl-mesi, daha selektif besiyerlerin haz›rlanmas›, bakte-rilerin biyokimyasal ve antijenik yap›lar› hakk›nda-ki bilgilerin artmas› sayesinde günümüzde tüm dün-yada yayg›n olarak bildirilmeye bafllanm›flt›r (5, 10). YE infeksiyonlar›, esas olarak geliflmekte olan ülke-lerin sorunu olmakla birlikte, Kuzey Avrupa'daki geliflmifl ‹skandinav ülkelerinde de yüksek oranda rastlanmaktad›r (4, 8, 9, 11, 12). Vesikari ve ark. (32), Finlandiya'da 1985 y›l›nda gastroenteritli 78 çocuk hastan›n 33'ünde (%42.5) YE izole etmifller-dir.

YE infeksiyonlar›, ayr›ca ABD'nin kuzey kesimle-rinde, Kuzey, Orta ve Do¤u Asya'da, Güney Afrika'da ve Avustralya'da da görülmektedir (4, 8, 9, 11, 12). ABD'de ishalli çocuklarda YE'nin %1.4-2.8 oran›nda izole edildi¤i bildirilmifltir (7). Hasta-l›klar› Önleme ve Kontrol Merkezi (CDC)'ne göre, ABD'de her y›l ortalama 17.000 olgu gözlenmekte-dir (26). Hollanda, Belçika, Kanada ve Avustral-ya'da akut bakteriyel gastroenterit etkeni olarak YE s›kl›¤›, Shigella, Salmonella ve Campylobacter'i geçmifltir (5). Avrupa'da sa¤l›kl› bireylerde pozitif anti-YE IgA veya IgG titrelerinin %3-40 aras›nda de¤iflti¤i, fakat bu oranlar›n bakteriyolojik yöntem-lerle do¤rulanamad›¤› bildirilmifltir (34). Mingron ve ark. (34), ‹talya'da 1986 y›l›nda, 2500 gastroente-ritli çocu¤un d›flk› örneklerinden 35 tanesinde (%1.4) YE izolasyonu sa¤lam›fllard›r. Velasco ve ark. (35)'n›n ‹spanya'da 0-6 yafl grubunda yapt›¤› araflt›rmada, gastroenteritli 6970 hastan›n 12'sinde (%0.2) YE izole edilmifltir.

Montreal'de gastroenteritli çocuklarda yap›lan çal›fl-mada (2), 6364 d›flk› örne¤inden 181'inde (%2.8) YE izole edilmifl, bu oran›n Shigella'dan 3-4 kat da-ha fazla oldu¤u bildirilmifltir. Sda-habda-ha Ram ve ark. (36), Hindistan'da 235 ishalli hastan›n yedi tanesin-de (%3) YE izole etmifllerdir. Küba'da (37) ise befl yafl›ndan küçük ishalli 1300 çocuk hastan›n hiçbiri-sinden YE izole edilememifltir.

YE infeksiyonlar›, Afrika'n›n ve Güneydo¤u As-ya'n›n tropikal bölgelerinde izlenmemektedir (4,8).

Carniel ve ark. (38), Bangladefl'te 1450 ishalli ço-cuktan sadece birinde YE izole etmifllerdir. Yine ay-n› araflt›rmac›lar 80 ölümle sonuçlanan di¤er bir is-hal epidemisi sonras›nda yap›lan postmortem ince-lemede bir tane YE suflu saptam›fllard›r.

Yurdumuzda ishalli olgularda YE s›kl›¤›n› gösteren baz› çal›flmalar›n sonuçlar› flöyledir (Tablo 3). Ülkemizde YE gastroenteritinin s›kl›¤›n› araflt›rma-ya yönelik çal›flmalar›n say›s› s›n›rl›d›r. Ülkemizin nispeten ›l›man iklime sahip olmas› ve YE infeksi-yonlar›n›n bulaflmas›nda oldukça etkili olan domuz-lar›n tüketilmemesi gibi nedenlerle sözkonusu in-feksiyonlar›n önemli bir risk oluflturmad›klar› görül-mektedir (15).

Sa¤lam ve ark. (39), 358 insan, 172 köpek, 47 fiin-silla tavflan› ve iki domuzun d›flk› örnekleri ile 16 adet apandisit materyalini içeren toplam 495 denek-lik bir seride etkenin izolasyonu ve 506 adet ishalli hastada YE'ye karfl› oluflmufl antikor düzeylerinin araflt›r›lmas›na yönelik yapt›klar› çal›flmada; sadece iki olguda antikor titresinin 1/80 dilüsyonda pozitif oldu¤unu bulmufllar, etkenin kültür yöntemleri ile izolasyonunda ise baflar› sa¤layamam›fllard›r. ‹ki hastada saptanan düflük düzeyde antikor pozitifli¤i-ni araflt›r›c›lar, YE infeksiyonunun akut faz›nda ye-ni yükselmeye bafllayan bir antikor titresine ya da özdefl antijen yap›s› gösteren baflka bir infeksiyonla iliflkili çapraz reaksiyona ba¤lam›fllard›r (40). Sakal-l›o¤lu (19) saptad›¤› YE izolasyon oran›n›n (%5) yüksekli¤ini, geliflmifl ülkelere göre ülkemizin alt

Çal›flmalar Sa¤lam ve ark. (39 Candan ve Töreci (40) Özkan ve Gülhan (17) Tunguç (41) Karaokay (42) Eskitürk (43) Öztürk ve ark. (44) Sakall›o¤lu (19) Zarakolu ve ark. (45) Baylan (15) Yer-Y›l Ankara-1980 ‹stanbul-1989 ‹zmir-1991 Bursa-1991 Ankara-1992 ‹stanbul-1993 ‹stanbul-1992-1994 Ankara-1991 Ankara 1995-1997 Ankara-1994-1996 Hasta Say›s› 358 250 191 444 418 452 1890 200 1200 320 ‹zolat (%) -4 (%1.-4) -* 3 (%0.67) 3 (%0.71) -2 (%0.1) 10 (%5) -3 (%0.9) Yafl de¤iflik 0-10 de¤iflik de¤iflik de¤iflik de¤iflik de¤iflik 0-12 Çocuk 0-14

Tablo 3. ‹shalli olgularda YE s›kl›¤›n› gösteren baz› ulusal çal›flmalar

(7)

yap› ve hijyen koflullar›n›n yetersiz olmas›na, Bang-ladefl ve Hindistan gibi az geliflmifl ülkelere göre ise ülkemizin iklim kufla¤›n›n farkl› olmas›na ba¤lam›fl-t›r.

Akata ve Tu¤rul (46), Edirne ve çevresinde yafla-yan, sindirim sistemi ve ço¤unlukla sindirim siste-mi d›fl›nda baflka sistemlerle ilgili yak›nmalar› bulu-nan 236 kiflinin dördünde (%1.3) (üç olgu O:3, bir olgu O:9) serum örneklerinin 1/160 suland›r›m›nda pozitiflik saptam›fllard›r (46). Gediko¤lu ve ark. (47), Bursa ve yöresinde %13.26 oran›nda YE sero-pozitivitesi saptam›fllard›r. Akdeniz ve ark. yapt›k-lar› bir çal›flmada (48), Van ve yöresindeki YE in-feksiyon oran›n›n d›flk› kültürü ve serolojik olarak saptanmas›n› ve bruselloz ile çapraz reaksiyonlar›n gösterilmesini amaçlam›fllard›r. Kültür için akut gastroenteritli hastalardan al›nan 190 d›flk› örne¤i ve serolojik çal›flma için ise al›nan ishalli 100, art-ralji-artrit flikayeti olan 50, brusellozlu 50, üveit-konjunktivitli 40, çeflitli tiroid hastal›¤› olan 52 has-ta ve kontrol grubu olarak 50 sa¤l›kl› kiflinin kan ör-nekleri incelenmifl, iki hastada (%1.05) YE izole edilirken bir hastada O:3 serotipine, dokuz hastada O:9 serotipine karfl› 1/160 ve üzeri titrede pozitiflik (%2.92) elde edilmifltir. Bu olgularda serumun

B.abortus suflu ile absorbsiyonu sonunda

aglütinas-yon titresi düflen üç hastada çapraz reaksiaglütinas-yon görül-dü¤ü, kalan yedi hastada ise YE infeksiyonu oldu-¤u sonucuna var›lm›flt›r (48).

YE'lerin serotip s›kl›klar›nda co¤rafik bölgeler ara-s›nda farkl›l›klar oldu¤u gözlenmifltir. Kuzey Avru-pa'da daha çok serotip O:3 ve O:9 bildirilirken, Ka-nada ve ABD'de s›ras›yla O:3 ve O:8 serotipleri da-ha fazla görülmektedir. Hollanda'da serotip O:8 ta-raf›ndan oluflturulmufl ciddi infeksiyonlar bildiril-mifltir (4). ABD'de önceleri özellikle besin kaynak-l› salg›nlardan sorumlu tutulan O:8 ve O:5,27 sero-tipleri bask›n iken, son y›llarda sporadik olgularda O:3 serotipinin h›zla art›fl› dikkat çekicidir. Japon-ya'da yap›lan genifl kapsaml› bir araflt›rmada olgula-r›n tüme yak›n›nda serotip O:3, çok az bir k›sm›nda da serotip O:5 ve O:9 izole edilmifltir (4, 5, 10, 11, 49, 50). Ülkemizde ise Candan ve Töreci (40), izo-le ettikizo-leri dört YE izolat›ndan ikisinin O:3, di¤er

ikisinin O:9 serotipi; Baylan (15), izole etti¤i üç su-flun O:9 serotipi ve Sakall›o¤lu (19), izole etti¤i 10 sufltan alt›s›n›n (%60) O:3 serotipi, dördünün (%40) ise O:9 serotipi olduklar›n› belirtmifllerdir.

PATOGENEZ VE PATOLOJ‹

“Patojenik” ya da “virulan” olarak isimlendirilen serotip O:3, O:8 ve O:9, tüm dünyada sporadik in-san infeksiyonlar›na en s›k neden olan YE serotip-leridir. Bunlar, salg›nlara da yol açabilir ve birçok bakteriyemi olgusundan sorumludur. Di¤er serotip-lerden O:5,27, O:1,2,3, O:13a, O:13b ve O:21 de in-sanlarda hastal›¤a yol açabilir. Serotip O:14, kan kültürlerinde izole edilebilen bir serotiptir. O:12, O:16 ve O:17 serotipleri ise ender olarak insanlarda ›l›ml› seyreden infeksiyonlara neden olur. Bunlar›n d›fl›nda kalan serotipler ise daha çok çevresel kay-nakl›d›r ve nadiren insanlarda patojendir (4, 5, 10, 11).

‹nsanlarda ço¤u olguda etken kontamine olmufl g›-da ve su arac›l›¤›yla oral yolg›-dan girifl yaparak ya g›-da nadiren okul, krefl, hastane gibi ortamlarda insan-dan insana bulafl ile infeksiyon oluflturur (4, 5, 7, 8). ‹nfektivite dozu kesin olarak bilinmese de 109 ve

üzeri inokülümün al›nmas› infeksiyon için yeterli olabilir. Bir gönüllüye 3.5x109organizman›n

veril-di¤i bir çal›flmada, ishal ayn› gün ortaya ç›km›flt›r. YE enterokolitinde inkübasyon süresi, 1-14 (ortala-ma 4-7) gün aras›nda de¤iflmektedir. Enterokolitte semptomlar tipik olarak 5-14 gün sürer; nadiren bir-kaç aya kadar uzayabilir. Etkenin d›flk›dan at›lma süresi ise 14-97 (ortalama 42) gün aras›nda de¤ifl-mektedir (4, 8).

YE'nin lenfoid dokuya bir afinitesinin oldu¤u bili-nir. YE, kromozomal olarak kodlanan inv (invazin) ve ail (yap›flma invazyon lokusu) virülans faktörle-rini içermektedir. Bunlar›n her ikisi adezin olup fa-gosit M hücreler arac›l›¤›yla organizman›n epiteli-yal bariyeri geçmesini, ileal mukoza içine penetre olmas›n› sa¤lamaktad›r. Bazolateral bölgeden intes-tinal epitel hücrelerine do¤ru yay›l›rlar. Bununla birlikte, daha önemlisi fagositlerin baflar›l› elimi-nasyonudur. Bu da, d›fl membran protein (YOP: Yersinia outer protein)'leri sayesinde üç basamakta

(8)

yap›lmaktad›r. Plazmid kaynakl› yop genleri tara-f›ndan oluflturulan ve antifagositik etkinli¤e sahip olan YOP proteinleri, tip III sekresyon aparat› tara-f›ndan transloke ve sekrete edilmektedir. Birinci ad›m, tip III sekresyon aparat›ndan bir k›s›m efek-tör proteinlerin sal›nmas› sonucu fagositik meka-nizman›n ifllevini yitirmesidir. Bu proteinler, ökar-yotik sinyal iletim yolunu inhibe ederler. ‹kinci ba-samak, makrofajlardan TNF alfa üretiminin bask›-lanmas›d›r. Bu süreç, ba¤›fl›k yan›t›n oluflumunu durdurmakta, böylece bakteriyel LPS'lerin tan›nma-s›n› engellemektedir. Üçüncü ve son aflama ise apo-pitozisin indüksiyonu ve makrofajlarda hücre ölü-müdür. Bu sayede patojen YE sufllar›, lenf dokusu-na penetre olup burada üreyerek infeksiyon olufltu-rurlar. ‹nflamatuar yan›t, alt kar›n bölgesinde a¤r›ya neden olur. Bu a¤r›n›n nedeni de o bölgeye spesifik semptomlar› olan apandisite s›kl›kla ba¤lanmakta-d›r (8). YOP'lara karfl› oluflan antikorlar, YE ile in-fekte olmufl hastalar›n konvalesan serumlar›nda saptanabilmektedir. YOP'lar›n ekspresyonu, komp-leman yönlenimli opsonizasyon, nötrofil fagositozu ve insan serumunun bakterisidal aktivitesi gibi fonksiyonlara direnç geliflimiyle birliktelik göster-mektedir (4, 5, 7, 11).

Patojen YE sufllar›n›n içerdi¤i 70 kb'l›k plazmid 37°C'de eksprese etti¤i önemli virülans faktörleri oluflturmaktad›r. ‹çerdi¤i virF geni taraf›ndan VirF proteini oluflmakta, bu protein de, YOP'lar›n eksp-resyonu için transkripsiyonel aktivatör görevi gör-mektedir. YadA geni taraf›ndan oluflturulan memb-ran proteini bakterinin ekstrasellüler matriks prote-inlerine ve hücrelere adezyonunu sa¤lamaktad›r.

Ysc(lcr) geni ise YOP sekresyonunun efektörü

gö-revi gören tip III sekresyon aparat›n›n proteinlerini kodlamaktad›r (8).

YE'nin di¤er virülans özellikleri, plazmid yönle-nimli de¤ildir. Doku kültürlerinde hayvan hücre di-zilerine ba¤lanma ve yay›lma yetene¤i, düflük ›s› derecelerinde sergilenmektedir. HeLa, Hep-2 ve Henle intestinal epiteliyal hücrelerinde yay›lma özelli¤ini, sadece patojenik YE sufllar› göstermekte-dir (5). Ayr›ca birçok YE izolat›, patojenik

Escherichia coli'lerin üretti¤i ›s›ya dirençli toksine

benzer bir enterotoksin üretir. Kromozomal lokali-zasyonlu yst geni taraf›ndan üretilen bu toksin, 22-26°C'de üretilebilirken 37°C'de üretilememektedir. Dolay›s›yla, YE infeksiyonu s›ras›nda oluflan ishal-de bunun muhtemelen rolü yoktur (4, 7, 8, 11, 31). Ancak buzdolaplar›nda bekletilen besinlerde YE ço¤ald›kça enterotoksin üretece¤i ve bu toksinin bir besin zehirlenmesi oluflturabilece¤i düflünülebilir (5). YE, ayr›ca di¤er Gram negatif bakterilere ben-zer özellikte LPS yap›s›nda endotoksin oluflturur (4).

‹nkübasyon dönemi sonras› terminal ileumda, sey-rek olarak inen kolonda mukozal invazyon ve pe-netrasyon, organizman›n ço¤almas› sonucu Peyer plaklar›nda nekrotik lezyonlar oluflur Mikroorga-nizma, ba¤›rsa¤›n lenfoid dokusunda prolifere olur-ken lamina propriada inflamatuar infiltrasyona ba¤-l› diffüz hiperemi, nötrofil infiltrasyonu, ülserasyon ve sonuçta non-spesifik ileokolit tablosu oluflturur. Bakteriler daha sonra, sistemik infeksiyonun baflla-d›¤› yer olan mezenterik lenf nodlar›na drene olarak bu nodlar›n büyümelerine neden olur. Terminal ile-itli (veya mezenterik adenile-itli) hastalardaki bulgular, ileal mukozan›n kal›nlaflmas› ve inflamasyonu ya-n›s›ra lenfoid hiperplazi, lenf nodlar›n›n büyümesi ve keçeleflmesidir. Ço¤u olguda appendiks normal-dir veya hafif inflamasyon gösterebilir. Septisemi geliflirse birçok organda (akci¤er, karaci¤er, beyin zar›) süpüratif lezyonlar görülebilir. Karaci¤er, da-lak gibi organlarda abse geliflimine neden olabilir (4, 5, 7, 11).

Demir, birçok bakteride oldu¤u gibi YE için de ge-rekli bir üreme faktörüdür. YE, demir tafl›n›m› için siderofor üretemez. Siderofor üreten di¤er bakteri-lerin varl›¤›nda daha iyi ürerler. Demir fazlal›¤›, de-neysel olarak infekte edilmifl hayvanlarda YE'nin virülans›n› art›rmakta, üremesini kolaylaflt›rmakta, lökositlerin fonksiyonlar›n› ve serumun bakterisidal aktivitesini zay›flatmakta; dolay›s›yla septisemi oluflumunu kolaylaflt›rmaktad›r. Bu yüzden afl›r› de-mir yüklemesinin yap›lmas› veya desferoksamin te-davisi, sistemik YE infeksiyonu için predispozan faktörlerdir. Yap›lan çal›flmalarda YE sepsislerine, hematokromatozis gibi demir birikimi olan

(9)

hasta-larda veya kazara afl›r› demir yüklemesi yap›lan ço-cuklarda daha çok karfl›lafl›ld›¤›n› göstermifltir (4, 5, 7). Antiasit ve H2 reseptör antagonisti kullanan has-talarda da YE infeksiyonlar›n›n insidans›nda art›fl görülmektedir (7).

HLA-B27 histokompatibilite antijeni pozitif olan hastalarda reaktif poliartrit daha s›k görülür. HLA-B27 antijeni ile YE antijenleri aras›ndaki benzerlik ve süper antijenin bulunmas›, reaktif poliartrit geli-flimi için bir neden olabilir. YE infeksiyonundan sonra reaktif artrit geliflen hastalar›n serumlar›nda, IgA ve IgG s›n›f› antikor yan›t› (özellikle IgA), yük-sek seviyede ve uzun süre persiste kalmaktad›r (4, 8, 51, 52). Reaktif artritli olgularda prognozun IgA titreleriyle takip edilmesi uygundur (6). Granfors ve ark. (51), YE infeksiyonundan sonra artrit geliflen ve geliflmeyen gruplar›n alt› ay ve 12-16 ayl›k izle-me dönemlerinde spesifik IgA persistans›n›, artrit geliflenlerde artrit geliflmeyenlere göre anlaml› de-recede yüksek oranda bulmufllard›r. Larsen ve ark. (52), spesifik IgA antikor titreleri yüksek kalan has-talar›n tümünün, uzun süren ya da kronik inflamatu-ar romatizmal hastal›¤› bulunan hastalinflamatu-ar›n olufltur-du¤unu göstermifllerdir.

KL‹N‹K

Klinik hastal›k, kendini s›n›rlayan basit bir gastro-enterit tablosundan, fatal seyredebilen sistemik in-feksiyona kadar de¤iflen genifl bir spektrum çizmek-tedir (5). ‹nsanlarda YE, yafla, cinsiyete, organizma-n›n direncine ve bakterilerin virülans›na ba¤l› ola-rak farkl› klinik tablolar oluflturmaktad›r. Bu tablo-lar›n birincisi, do¤rudan YE'nin oluflturdu¤u akut infeksiyonlara ba¤l› iken di¤er k›sm› ise ilk infeksi-yon s›ras›nda serbest kalan hücre çeperindeki büyük olas›l›kla LPS antijenlerinin oluflturdu¤u toksik ve immün kompleks afl›r› duyarl›l›k mekanizmalar›na ba¤l›d›r. ‹kinci tablo, akut ya da belirsiz bir infeksi-yondan en az 2-3 hafta sonra ortaya ç›kmakta, ço¤u kez hastal›k lezyonlar›nda bakteriler soyutlanama-maktad›r (11, 26).

Enterokolit.Enterokolit, bildirilen tüm YE infeksi-yonlar›nda görülen en yayg›n klinik tablodur (olgu-lar›n 2/3'ü). ‹nkübasyon periyodu, ortalama 4-6

(1-14) gündür. Bu hastal›k tablosunu gösteren hastala-r›n ço¤u genellikle befl yafl›ndan küçük çocuklarda görülür. Prodromal semptomlar›, ifltahs›zl›k, bafl a¤-r›s›, kusma, halsizliktir (4, 7). Bu gibi semptomlar› takiben olgular›n %78-96's›nda sulu veya mukoid nitelikte ishal, %43-47'sinde 1-3 haftada sonlanan atefl, %22-84'ünde kolik tarz›nda kar›n a¤r›s›, %10'dan daha düflük seviyede kanl› d›flk› ve %25 düzeyinde d›flk›da lökosit varl›¤› bulunur (2, 4, 7, 8, 19, 30). Kanl› ishal, esas olarak yetiflkinlerde nadi-ren çocuklarda gözlenmektedir. Eriflkinler 1-2 tada hastal›¤› atlat›rken çocuklarda bu süre dört haf-tay› bulabilir (8). Üç ayl›ktan küçük infantlar›n %20-30'unda enterokolite bakteriyemi efllik edebil-mektedir. Olgular›n ço¤u kendili¤inden iyileflmek-tedir. Ancak, apandisit, ince ba¤›rsak ve kolonlar›n diffüz ülserasyonu ve inflamasyonu, rektal kanama ve ileum perforasyonu, peritonit, menenjit, ba¤›rsak dü¤ümlenmesi (intussepsiyon) ve kolanjit gibi komplikasyonlar da görülebilmektedir. Organizma-n›n d›flk›dan at›l›m›, semptomlar kaybolsa bile haf-talarca devam edebilir (4, 7).

Psödoapandisit sendromu.Bu sendrom, atefl, kar-n›n sa¤ alt kadrakar-n›nda a¤r› ve lökositoz ile karakte-ristiktir. YE infeksiyonu, terminal ileit ve/veya me-zenterik lenfadenit fleklindedir. Daha çok ileri yafl-taki çocuklarda ve genç eriflkinlerde görülür (4, 7). Temel semptomun, karn›n sa¤ alt kadran›nda a¤r› olmas› nedeni ile YE infeksiyonlar›nda en büyük komplikasyon, gereksiz yap›lan apendektomilerdir (26). Akut kar›n sendromu tan›s› konan 63 pediyat-rik hastan›n dokuzunda (%14) YE izole edilmifl, in-feksiyonun önde gelen semptomlar›n›n 0-5 yafl gru-bunda ishal ve atefl, 6-9 ve 10-14 yafl gruplar›nda ise kar›n a¤r›s›, bulant› ve kusma oldu¤u saptanm›flt›r (53).

Bakteriyemi-Septisemi. YE septisemisi, yetiflkin-lerde görülen nadir klinik tablodur (4, 8). Seyrek ol-mas›na karfl›n aseptik bir bakteriyemi de sa¤l›kl› ço-cuklarda gözlenebilir (8). S›kl›kla yafll›larda, kan-ser, diyabet, siroz gibi altta yatan kronik, ciddi bir hastal›¤› bulunanlarda, hematokromatozis, orak hücreli anemi, aplastik anemi, talassemi gibi demir fazlal›¤›na neden olan hemolitik anemilerde, kan

(10)

transfüzyonu veya demir yüklemesi yap›lan ciddi anemili hastalarda gözükmektedir (4, 7, 8). YE, +4°C'de üreyebildi¤inden transfüzyonla iliflkili sep-tisemilerde rolü olan çok az bakteriden biridir ve 1970'lerin ortalar›ndan beri kan transfüzyonu ile iliflkili septisemi olgular› bildirilmektedir. ‹lginç olan ise bildirilen tüm olgular›n sadece siderofor üretmeyen serogrup O:5,27, O:9 ve O:1,2a,3 içeren kan örneklerinden meydana gelmesidir. O:8 serog-rubunun serum direnci, +4°C'de düflük oldu¤undan izole edilememektedir (8). Bakteriyemilerde olgu-ölüm oran›, %34-50 aras›ndad›r (7).

Ekstraintestinal infeksiyonlar.YE'ye ba¤l› dalak, akci¤er ve karaci¤erde fokal abseler, peritonit, sep-tik artrit, osteomyelit, piyomyozit, Henoch-Schön-lein purpuras›, üveit, irit, konjunktivit, sellülit, me-nenjit, pnömoni, ampiyem, myokardit, perikardit, glomerülonefrit, temporal arterit, tiroidit, menenjit, üriner sistem ve yara infeksiyonlar› geliflebilir. YE'ye ba¤l› endokardit ve mikotik anevrizmalar bil-dirilmifltir. Eksudatif farenjit, YE'ye ba¤l› geliflen hastal›klar aras›ndad›r. ABD'deki büyük bir salg›n-da ishalin efllik etmedi¤i, ateflli, akut farenjitli olgu say›s› %8 olarak bildirilmifltir (4, 5, 7, 8).

Reaktif artropati, sakroileit ve eritema nodosum gi-bi post-infeksiyöz non-süpüratif sekeller, HLA-B27 ve HLA-B7 ile iliflkilidir (4, 8, 26, 31). ‹skandinav-yal› olgular›n %30'unda eritema nodosum veya eri-tema multiforme benzeri deri lezyonlar› geliflmekte-dir (4,31). Atefl ve kar›n a¤r›s›n› takiben 2-20 gün içerisinde bacaklarda ve gövdede cilt lezyonlar› oluflur ve ço¤unlukla bir ay içerisinde kendili¤inden kaybolur. Kad›nlarda iki kat fazla gözükmektedir (4).

‹skandinavya'da eriflkin enteritli hastalar›n %10-30'unda, akut ishali takiben 1-30 gün sonra diz, ayak bile¤i, ayak ve el parmaklar› ve el bile¤inde reaktif poliartrit tablosu geliflebilmektedir (4, 31). Ço¤u olguda 2-4 eklem, 2-14 gün gibi k›sa süreyle inflame olmaktad›r (4). Bu hastalarda gastrointesti-nal semptomlar s›kl›kla orta derecededir. Hatta, akut infeksiyon dönemini önemli bir belirti olmak-s›z›n fark›na varmadan atlatabilmektedirler. Bu has-talar, ancak eklem flikayetleri nedeniyle doktora

baflvurmaktad›rlar (51, 52). Semptomlar, hastalar›n 2/3'ünde bir aydan fazla devam etmekte; 1/3'ünde dört aydan fazla sürmekte, ancak hastalar›n ço¤un-da 12 ayço¤un-dan sonra kaybolmaktad›r. Sakroileit geli-flenlerde ise geliflen bel a¤r›s›, kal›c› nitelik kazana-bilmektedir. Sinoviyal s›v› incelemesinde %60-95'ini polimorfonükleer lökositlerin oluflturdu¤u 25.000 hücre/mm3 seviyesinde lökosit gözlenebil-mektedir (4). Bu dönemde, etken izole edilememek-te, tan›da spesif›k antikorlar›n saptanmas› esas›na dayal› serolojik çal›flmalar ön plana ç›kmaktad›r (51, 52, 54). Oluflan reaktif artropatilerin genelde geçici oldu¤u ve bir sekel b›rakmad›¤› bilinmektey-se de, konakç›ya ait baz› predispozan faktörlerin ve patojenin persiste kalabilmesinin etkisiyle kronik bir karakter kazanabilmekte ve nadir de olsa baz› olgularda bu reaktif artropati, ankilozan spondilit veya artritli, üretritli, konjunktivitli Reiter sendro-mu oluflusendro-muna kadar gidebilmektedir (4, 5, 6, 11, 55, 56).

Y›ld›ran (6), seronegatif artropati grubu içinde her-hangi bir klinik tan›n›n konuldu¤u veya bu grup içinde bir tan› konulamadan arada kalm›fl eklem fli-kayetleri olan hastalarda ELISA yöntemiyle YE spesif›k antikor pozitifli¤ine bakarak, YE'nin bu hastalardaki olas› rolünü araflt›rm›flt›r. Seronegatif artropati tan›s› konmufl 77 hastan›n 32 (%41.6)'sine ankilozan spondilit, ikisine (%2.6) psöriyatik artrit ve di¤er ikisine (%2.6) de Reiter Sendromu tan›s› konulmufltur. Geri kalan 41 hastan›n 26 (%33.8)'s›nda seronegatif oligo/poliartriti, 15 (%19.5)'inde ise sakroileit bulundu¤u görülmüfltür. Seronegatif oligo/poliartritli hasta grubunda serotip O:3'e spesifik hem herhangi bir Ig s›n›f›ndan hem de IgA s›n›f›ndan anti-YE antikor pozitifli¤i bulun-ma durumu, kontrol grubuna (n=90) göre anlaml› düzeyde yüksek bulunmufltur. Çal›flmada, periferik ve/veya aksiyal eklem flikayetleri bulunan serone-gatif artropatiler içinde de¤erlendirilen, ancak he-nüz bir tan› konulamam›fl hastalarda etiyoloji arafl-t›r›l›rken YE'nin de gözönünde tutulmas› ve bu dö-nemde kültürden ziyade serolojik yöntemlerle spe-sifik antikor pozitifliklerinin araflt›r›lmas›n›n yarar-l› olaca¤› vurgulanm›flt›r (6).

(11)

Otoimmün tiroid hastal›klar›. YE'nin otoimmün tiroid hastal›klar›ndaki rolü halen tart›flmal›d›r. Er-do¤an ve ark. (57), otoimmün tiroid hastal›kl› 106 (71'i Graves, 35'i Hashimoto hastas›), otoimmün ol-mayan tiroid hastal›kl› 138 (102'si basit diffüz guatr, 26's› basit nodüler guatr, 10'u toksik nodüler guatr) olguda ve 50 sa¤l›kl› kiflide YE'nin O:3, O:5, O:8 ve O:9 serotiplerine karfl› oluflmufl antikorlar› aglüti-nasyon yöntemiyle araflt›rm›fllard›r. Sa¤l›kl› kifliler-de serotiplerin tümüne karfl› antikorlar tespit edile-memesine ra¤men, Hashimoto hastal›¤›nda %31.4, Graves hastal›¤›nda ise %8.4 olguda antikorlar›n varl›¤› ortaya konmufltur. Basit diffüz guatrl› hasta-lar›n %5.8'inde YE antikoru bulunmas›na ra¤men, nodüler guatr (basit ve toksik) olgular›nda antikor pozitifli¤i saptanamam›flt›r. Bu çal›flmada, otoim-mün etiyolojiye ba¤l› olmayan tiroid hastalar›na gö-re Hashimoto hastalar›nda oluflmufl antikorlar ista-tistiksel olarak anlaml› derecede yüksek bulunmufl-tur (57).

Yarman ve ark. (58), YE serotip O:3 ve O:9'a karfl› oluflan antikor düzeyini, 44 otoimmün tiroid hasta-s›nda (36's› Graves, 8'i Hashimoto tiroiditi) ve her-hangi bir otoimmün hastal›¤› bulunmayan 40 sa¤l›k-l› kifliden asa¤l›k-l›nan serum örneklerinde mikrodilüsyon metodu kullanarak araflt›rm›fllard›r. Gerek normal kontrol grubunda, gerekse otoimmün tiroid hastala-r›n serumlahastala-r›nda O:3 ve O:9'a karfl› antikor oluflu-munu saptamam›fllard›r (58). Açman ve ark. (53), 70 otoimmün tiroid hastas› (45'i Graves, 25'i Hashimo-to tiroiditi) ile oHashimo-toimmün tiroid hastal›¤› olmayan 40 basit guatr hastas›nda YE'nin O:3, O:9 ve

Y.pseudotuberculosis serotiplerine karfl› geliflen

an-tikor düzeylerini standart tüp aglütinasyon yönte-miyle ölçtükleri çal›flmalar›nda, Graves grubunda 24 (%53.3), Hashimoto grubunda 13 (%52) ve basit guatr grubunda 19 (%47.5) olguda bir veya daha çok serotipe karfl› pozitiflik tespit etmifllerdir. O:3, O:9 ve Y.pseudotuberculosis serotiplerine karfl› geliflen antikorlar›n pozitiflik oranlar›n› s›ras›yla Graves grubunda %33.3, %22.2 ve %2.2, Hashimoto gru-bunda %40, %20 ve %4, basit guatr grugru-bunda ise %35, %25 ve %5 olarak bulmufllar; aralar›nda ista-tistiksel farkl›l›k tespit etmemifllerdir (53).

TANI

Tan›, akut dönemde kültürde mikroorganizmalar›n üretilmesi veya infeksiyon sonras› komplikasyonla-r›n (eritema nodosum, eritema multiforme, artrit, glomerülonefrit gibi) görüldü¤ü ve etkenin üretile-medi¤i geç dönemde (infeksiyonun bafllang›c›ndan 2-3 hafta sonras›) ise hasta serumunda spesifik anti-korlar›n saptanmas›na dayan›r (4,7,8,51). Ayr›ca hasta antibiyotik kullanm›fl veya kültür için hasta-dan uygun örnek al›nmam›fl ise tan› için spesifik an-tikorlar kullan›labilir. Ayr›ca kronik infeksiyonlu hastalarda cerrahi olarak al›nan dokularda uygulana-bilen insitu indirekt immünofloresan, PCR, floresan insitu hibridizasyon yöntemleri tavsiye edilse de gü-nümüzde bu testler, sadece araflt›rma laboratuvarla-r›nda yap›labilmektedir (8).

Yersinia türleri, yayg›n kullan›lan birçok otomatize

identifikasyon ticari kitin (Microscan, Vitek, API, Biolog ve BBL Crystal ID) veri taban›nda mevcut-tur. Patojen YE'lerin tespiti için, baz› kromozomal (invA, ail, yst) veya plazmid (virF, yadA, yop) loka-lizasyonlu genlerin oluflturduklar› virülans faktörle-rini saptayan PCR veya DNA koloni blot hibridizas-yon yöntemleri kullan›labilmektedirler (8).

YE'nin en çok izole edildi¤i ve bu amaçla en fazla çal›fl›ld›¤› materyal d›flk›d›r (4,7,8,19). Hastal›¤›n bafllang›c›ndan itibaren iki hafta içerisinde d›flk› kül-türleri genellikle pozitif olur (7). D›flk›n›n al›m›nda dikkat edilmesi gereken noktalar, di¤er enteropato-jen bakteriler için uygulanandan farkl› de¤ildir (19). D›flk›dan YE izolasyonu, YE'lerin yavafl üremeleri yan›s›ra fekal floran›n afl›r› üremesi nedeniyle zor-dur (4). D›flk› örne¤inden YE izolasyonu amac›yla kullan›lmas› tavsiye edilen spesifik ve non-spesifik besiyerleri, YE'nin CIN agarda oluflturdu¤u koloni morfolojisi, “Üreme Özellikleri” bölümünde ayr›n-t›l› olarak anlat›lm›flt›r.

YE, oluflturdu¤u klinik sendroma ba¤l› olarak ayr›-ca mezenterik ve di¤er lenf nodlar›, farengeal eksu-da, bo¤az sürüntüsü, balgam, beyin omurilik s›v›s› (BOS), safra kesesi, periton ve plevra s›v›lar›, kara-ci¤er veya dalaktaki nodüller, intestinal doku, yara, idrar, appendiks abse içeri¤i veya kan örneklerinden

(12)

de izole edilebilir. Besin ve sular›n incelenmesi, epi-demiyolojik aç›dan önemlidir. Rutin laboratuvarda kan, periton ve plevra s›v›lar›, BOS, idrar gibi baflka bakteri içermeyen steril klinik materyallerden YE'nin izolasyonu kolayd›r (4,8,15).

Besiyerlerine çift ekim yap›larak birinin 22-25°C, di¤erinin 37°C'de inkübe edilmesi, YE'nin düflük ›s› derecelerinde daha kolay üreme özellikleri, farkl› ›s› derecelerinde de¤iflik biyokimyasal özellik göster-meleri ve hareket özelliklerinin incelenmesi bak›-m›ndan yararl›d›r. Az say›da YE içeren d›flk› örne¤i, önce zenginlefltirici bir besiyerine al›n›rsa izolasyon flans› artmaktad›r. Bu amaçla Selenit F, Gram nega-tif (GN, Hajna) buyyonu, Rappaport buyyonu ve tet-ratiyonatl› buyyon kullan›labilir. Bu besiyerlerinde d›flk›n›n bir gecelik inkübasyonu, olgular›n %69'unun atlanmas›n› önlemifltir. ‹zolasyon flans›n› artt›rmak için besiyerlerde de¤ifliklikler yap›lm›fl; örne¤in GN buyyona, karbenisilin ve malaflit yeflili katman›n faydal› olaca¤› bildirilmifltir (8,15). So¤ukta zenginlefltirme ifllemi (0.15 M PBS, pH=7.4), bakteri say›s›n›n az oldu¤u durumlarda kullan›lmas› tercih edilen bir yöntemdir. Özellikle ishalsiz post-infektif artritli veya terminal ileitli has-talardan al›nan örneklerde mikroorganizma say›s›-n›n azl›¤›na ba¤l› olarak so¤ukta zenginlefltirme ifl-lemi, basit ve etkili bir yöntem olarak yap›labilir. Kültürler, 21 güne kadar +4°C'de saklan›p haftada bir subkültürleri yap›lmaktad›r. Fakat bu yöntem, non-patojenik Yersinia türlerinin de üremelerine im-kan tan›makta; bu türler patojenlerden daha çok üre-yerek izolasyon ve identifikasyonda sorun ç›kar-maktad›rlar (8).

Ülkemizde, YE-spesifik antikor aray›c› yöntemler rutin olarak kullan›lmamaktad›r (6). Hasta serumun-da aglütinasyon titresi hastal›¤›n bafllang›c›nserumun-dan bir hafta sonra art›fl göstermekte, 2. haftada maksimum düzeye ulaflmakta ve y›llar sonra bile bu yüksek tit-reler tespit edilebilmektedir. Aglütinasyon titresinin 1/128'den büyük olmas› halinde daha önceden geçi-rilmifl bir YE infeksiyonu düflünülmelidir (7). Aglü-tinasyon yönteminde saptanan çapraz reaksiyonlar ve kronik infeksiyonlardaki yanl›fl negatifliklerin-den dolay›, son y›llarda ELISA, radioimmünoassay,

counter immünoelektroforez, indirekt immünoflore-san, Western blot gibi di¤er serolojik testlerin kulla-n›m›nda art›fl olmufltur. Hasta serumundaki IgM s›-n›f› antikorlar, infeksiyonun bafllang›c›ndan sonra 1-3 ayda kaybolurken IgA ve IgG s›n›f› antikorlar ise daha uzun süre serumda kalabilir (4,40).

ELISA, IgM, IgG ve IgA s›n›f› antikorlar›n ayr› ay-r› belirlenmesine olanak tan›r ve aglütinasyon yön-temine nazaran daha büyük bir duyarl›l›k gösterir. Haz›rlanan ELISA kuyucuklar›na antijen olarak, formalinize edilmifl bakterinin kendisi (whole bacte-ria), virülans plazmidi tafl›yan (pYV+) ve tafl›mayan (pYV-) tüm bakteri yap›s› veya bunlar›n sodyum dodesil sülfat (SDS) ile elde edilen ekstraktlar›, bak-terinin LPS katman›, YOP veya porin antijenleri kaplanabilmektedir (8,23,54,59-61). Hem tüm ola-rak bakterinin kendisi hem de pürifiye LPS'nin anti-jen olarak kullan›ld›¤› bir çal›flmada, iki teknik ara-s›nda yak›n bir korelasyon bulunmufltur (54). Yön-tem yüksek oranda özgül ve yeterli derecede duyar-l›d›r. Brucella infeksiyonlar›nda çapraz reaksiyon görülmez. ‹mmünoblotting analizde anti-YOP IgG y›llarca kal›c›d›r (8).

Patojenik serotiplerden O:8, O:4,32, O:13a,13b, O:18, O:20 ve O:21 hemen hemen sadece ABD'de bulunmufltur. Bunlar biyotip 1B'ye aittirler ve Ame-rikan sufllar› diye tan›mlan›rlar. Di¤er serotiplerden O:3 (biyotip 4), O:5,27 (biyotip 2 ve 3) ve O:9 (bi-yotip 2 ve 3) tüm dünyada görülebilmekte, özellikle ilk ikisi ABD'de artan oranlarda identifiye edilmek-tedir. Serotip O:1,2a,3 (biyotip 3) ve O:2a,2b,3 (bi-yotip 5) insan ve hayvanlar için patojen olmakla be-raber nadiren hastalardan izole edilmektedir (8). YE sufllar›nda YadA ekspresyonunun ve 70 kb virü-lans plazmidinin varl›¤›, otoaglütinasyon testleri ile güvenli flekilde saptanabilir. Metil red-Voges Pros-kauer vasat› içeren kültür tüpleri (Bacto-MR-VP be-siyeri, Difco), 37°C'de ve oda ›s›nda inkübe edilerek ayn› anda kontrol edilir. E¤er test pozitif ise 37°C'de tutulan tüplerde 24-48 saat sonra taban k›s›mlar›nda yap›flkan üreme gösteren bir aglütinasyon zonu olu-flurken oda ›s›s›nda bekletilen tüpte ise yayg›n bir aglütinasyonun olufltu¤u görülür. Virülans plazmidi olmayan örneklerde ise her iki ›s›da da her iki tüpte

(13)

yayg›n bulan›kl›k görülmektedir. YE virülans plaz-midleri, 35°C'de yap›lan subkültürlerden sonra ko-layca kaybolur. Nutrient agarda 25-30°C'de üreyen plazmid pozitif sufllar küçük koloni yaparken plaz-mid negatif sufllar büyük koloni oluflturmaktad›r (8). Hem genotipik (PCR, DNA koloni blot hibridizas-yon), hem de fenotipik (otoaglütinasyon testi) yön-temlerle 70 kb virülans plazmidin varl›¤› bildirilme-lidir. YE biyotip 1A izolatlar›, genellikle klasik in-vaziv YE sufllar›n›n virülans belirteçlerinin eksik ol-du¤u izolatlard›r. Bu nedenle, non-patojen olarak kabul edilirler. Ancak, yak›n zamanda bu biyotipe ait baz› izolatlar›n da doku kültürlerine invaze oldu-¤u tespit edilmifl, bu yeni mekanizman›n ishalin olu-flumuna katk›da bulunabilece¤i düflünülmüfltür (8). TEDAV‹

YE ile iliflkili komplike olmam›fl intestinal hastal›k-lar›n ço¤u genellikle kendi kendilerini s›n›rlamakta, antibiyotik tedavisine gerek duyulmamaktad›r. Bu hastalara uygulanan t›bbi bak›m, destekleyici nite-liktedir. Ancak üç aydan küçük infantlar, ba¤›fl›k sistemi bask›lanm›fl çocuklar, yafll›lar, komplike ol-mufl gastrointestinal veya fokal ekstraintestinal in-feksiyonlular, sistemik infeksiyonlu veya sepsisli olgular tedavi edilmediklerinde, önemli oranda mor-talite ve morbiditeye maruz kald›klar›ndan bu hasta-larda derhal uygun antibiyotik tedavisi bafllanmal›-d›r. YE septisemilerinde mortalite oran› tedaviye ra¤men %50 civar›ndad›r. Bu gibi durumlarda teda-vi, hastane flartlar›nda desteklenmifl intravenöz anti-biyotiklerle uygulan›r. YE genelde aminoglikozid-ler, kloramfenikol, tetrasiklin, piperasilin, trimetop-rim-sulfametaksazol (TMP-SMX), florokinolonlar ve 3. kuflak sefalosporinlere in vitro ortamda duyar-l›d›r. Ancak, in vitro antibakteriyal aktivite, in vivo aktiviteyi yans›tamayabilir. Seçilecek ilk ilaç belir-lenmemiflse gentamisin 5 mg/kg/gün intravenöz iki-ye bölünmüfl doz veya kloramfenikol 50 mg/kg/gün oral veya intravenöz ikiye bölünmüfl doz fleklinde verilebilir. TMP-SMX, doksisiklin, siprofloksasin ile tedavide de iyi sonuçlar al›nm›flt›r. Son y›llarda tetrasiklinlere karfl› gittikçe artan direnç sözkonusu-dur (4, 7, 8).

YE serogrup O:3 ve O:9, s›ras›yla tip A ve B olmak üzere iki farkl› ß-laktamaz üretirler. Bu yüzden mik-roorganizmalar penisilin, ampisilin, karbenisilin ve 1. kuflak sefalosporinlere dirençlidir. YE serotip O:8 ampisiline duyarl›d›r; fakat sefalotin ve karbenisili-ne farkl› oranlarda direnç göstermektedir. O:8 suflla-r›, bask›n bir flekilde tip A ß-laktamaz üretirler. Kli-nik olarak genifl spektrumlu sefalosporinlerin uygu-lanmas› ve s›kl›kla aminoglikozidlerle kombine kul-lan›m›, septisemiyi içeren ekstraintestinal infeksi-yonlu ço¤u hastada baflar›l› sonuçlar›n elde edilme-sini sa¤lam›flt›r. Florokinolonlar (siprofloksasin) ve genifl spektrumlu sefalosporinler (sefotaksim, seftri-akson) YE O:3 için tercih edilebilecek antibakteri-yeller olarak kabul edilebilirler (4, 7, 8).

Yersinia infeksiyonu ihtimali yüksek olan apandisit

benzeri tablolarda laparatomiden kaç›n›lmal›d›r (4). Antimotilite ajanlar, invazyon riskini art›rd›¤›ndan kontrendikedir. Dehidrate olmalar› durumunda ço-cuklar, hidrate edilmelidirler (7). Reaktif artritli ve di¤er immünopatolojik problemi olan hastalarda an-tibiyotik kullan›m› hala tart›flmal› bir konudur. Ba-¤›rsaklarda ve mezenterik lenf nodlar›nda organiz-man›n bulundu¤u iddia edilse bile, prospektif ve ret-rospektif çal›flmalar antibiyotik tedavisin gerektir-medi¤ini göstermifltir (8).

KORUNMA YOLLARI

Herhangi bir bölgedeki YE infeksiyonlar›na karfl› yap›lacak halk sa¤l›l›¤› koruyucu önlemleri rezervu-ar hayvanlrezervu-ara odaklanmal›d›r (4,5,7,18). Kesim ya-pan görevlilerin özellikle domuz kesimini uygun fle-kilde yapmalar› önemlidir. Örne¤in hayvan›n a¤›z bofllu¤u ve ba¤›rsak muhteviyat›n›n etlerle temas› önlenmelidir. Ba¤›rsak ürünleri ile yetersiz pifliril-mifl etlerin tüketiminden kaç›n›lmal›d›r. Mand›ralar-da sütün pastörizasyonunMand›ralar-dan sonra kontaminasyonu önleyici tedbirler al›nmal›d›r. Kan bankalar› donör-lerini yak›n zamanda atefl, kar›n a¤r›s› ve ishal flika-yetlerinin olup olmad›¤› konusunda sorgulamal›d›r. E¤er bu gibi semptomlar kan ba¤›fl›ndan sonra olu-flursa hastalar, kan bankas›na bilgi vermeleri konu-sunda uyar›lmal›d›r (4). Besin maddelerinin konta-minasyonunun engellenmesi, yatan hastalarda ente-rik önlemlerin al›nmas› gereklidir (5,7,18). Besin

(14)

üreticilerinin gerekli saklama ve hijyen kurallar›na uymay›fllar›, gerekli sanitasyon ve sterilizasyon ifl-lemlerini gerçeklefltirmemeleri, kontaminasyon olu-flumuna katk›da bulunmaktad›r (26).

KAYNAKLAR

1. Abdel-Haq NM, Asmar BI, Abuhammour WM, Brown WJ:Yersinia enterocolitica infection in children. Pediatr Infect Dis J 19: 954 (2000).

2. Marks MI, Pai CH, Lafleur L, Lackman L, Hammerberg O:Yersinia enterocolitica gastroenteritis: a prospective study of clinical, bacteriologic, and epidemi-ologic features. J Pediatr 96: 26 (1980).

3. Buchanan RE, Gibbons NG:Bergey's Manual of De-terminative Bacteriology. p 290, 8th ed. The Williams and Wilkins Co, Baltimore (1974).

4. Butler T: Yersinia species, including plague. “G L Mandell, J E Bennett, R Dolin (eds): Principles and Prac-tice of Infectious Diseases”, p 2406, 5th edition, Churchill Livingstone, New York (2000).

5. Cover TL, Aber RC:Yersinia enterocolitica. N Engl J Med 321: 16 (1989).

6. Y›ld›ran fiT: Seronegatif artropatili hastalarda anti-Yersinia enterocolitica O:3 antikorlar›n›n (IgA, IgM ve IgG) ELISA yöntemi ile araflt›r›lmas›, Uzmanl›k tezi, GA-TA Mikrobiyoloji ve Kl. Mik. AD, Ankara (1993). 7. http://www.emedicine.com/ped/topic2465.htm 8. Bockemühl J, Wong JD:Yersinia. “P R Murray, E J Baron, M A Pfaller, J H Jorgensen, R H Yolken (eds): Ma-nual of Clinical Microbiology”, p 672, 8th edition, ASM Press, Washington D.C. (2003).

9. Evans AS and Brachman PS:Bacterial Infections of Humans: Epidemiology and Control. p 819, 2nd ed. Ple-num Medical Book Company, New York (1991). 10. Tümbay E:Yersinia enterocolitica. XX. Türk Mikro-biyoloji Kongresi, Türk MikroMikro-biyoloji Cemiyeti Yay›n› (1982).

11. Black RE:Yersinia enterocolitica. “S L Gorbach, J G Bartlett, N R Blacklow (eds): Infectious Diseases”, p 601, WB Saunders Company, Philadelphia (1992).

12. Farmer JJ, Kelly MT:Enterobacteriaceae. “A Ba-lows, W J Hausler Jr, K L Herrmann, H D Isenberg, H J

Shadomy (eds): Manual of Clinical Microbiology”, p 360, 5th ed. ASM, Washington D.C. (1991).

13. Kontiainen S, Sivonen A, Renkonen OV:Increased yields of pathogenic Yersinia enterocolitica strains by cold enrichment. Scand J Infect Dis 26: 685 (1994).

14. Gomez-Garces JL, Wilhelmi I, Cogollos R, Alos JI, Paez M, Balas D, Arribi A, Delgado-Iribarren A: Fac-tors of pathogenicity, biotype, serotype and antimicrobial sensitivity of 150 clinical isolates of Yersinia enterocoloti-ca (1992-1994). Enferm Infecc Microbiol Clin 14: 596 (1996).

15. Baylan O: Çocukluk yafl grubunda akut bakteriyel gastroenterit etkenlerinin da¤›l›m›, Uzmanl›k tezi, GATA Mikrobiyoloji ve Kl. Mik. AD., Ankara (1996).

16. Schiemann DA:Synthesis of a selective agar medium for Yersinia enterocolitica. Scand J Microbiol 25: 1298 (1979).

17. Özkan F, Gülhan C:Gastroenteritlerin Yersinia ente-rocolitica yönünden incelenmesi. Mikrobiyol Bült 28: 16 (1994).

18. Brocklehurst TF, Lund BM: The influence of pH, temperature and organic acids on the initiation of growth of Yersinia enterocolitica. J Appl Bacteriol 69: 390 (1990). 19. Sakall›o¤lu UM:Çocuk ishallerinde Yersinia entero-colitica'n›n rolü, Uzmanl›k tezi, GATA Mikrobiyoloji ve Kl. Mik. AD., Ankara (1991).

20. Bowen JH, Kominos SD:Evaluation of a pectin agar medium for isolation of Yersinia enterocolitica within 48 hours. Am J Clin Pathol 72: 586 (1979).

21. Fukushima H:New selective agar medium for isola-tion of virulent Yersinia enterocolitica. J Clin Microbiol 25: 1068 (1987).

22. Head CB, Whitty DA, Ratnam S:Comparative study of selective media for recovery of Yersinia enterocolitica. J Clin Microbiol 16: 615 (1982).

23. Schoerner C, Wartenberg K, Rollinghoff M: Diffe-rentiation of serological responses to Yersinia enterocoliti-ca serotype 09 and Brucella species by immunoblot or enzyme-linked immunosorbent assay using whole bacteria and Yersinia outer membrane proteins. J Clin Microbiol 28: 1570 (1990).

24. Kocabeyo¤lu Ö:Brucella abortus, Brucella meliten-sis, Yersinia enterocolitica serotip O3 ve O9 aras›ndaki

(15)

antijenik iliflkinin araflt›r›lmas›. Mikrobiyol Bült 24:218 (1990).

25. Wauters G, Kandolo K, Janssens M:Revised biog-rouping scheme of Yersinia enterocolitica. Contrib Mic-robiol Immunol 19: 14 (1987).

26. http://vm.cfsan.fda.gov/<mow/chap5.html

27. Soyutemiz E, Çetinkaya F, Özak›n C, Gediko¤lu S: Çi¤ sütlerde Yersinia enterocolitica varl›¤›n›n araflt›-r›lmas›. Türk Mikrobiyol Cem Derg 30: 30 (2000). 28. Kapperud G:Yersinia enterocolitica and Yersinia enterocolitica microbes isolated from mammals and wa-ter in Norway and Denmark. Acta Pathol Microbiol Scand 85:129 (1977).

29. Schiemann DA, Toma S: Isolation of Yersinia ente-rocolitica from raw milk. Appl Environ Microbiol 35: 54 (1978).

30. Leino R, Granfors K, Havia T, Heinonen R, Lampinen M, Toivanen A:Yersiniosis as a gastrointes-tinal diseases. Scand J Infect Dis 19: 63 (1987).

31. Kanra G: Akut gastrointestinal infeksiyonlar. “G Kanra, H E Akal›n (eds): ‹nfeksiyon Hastal›klar›”, p 127, 2. bask›, Günefl Kitabevi: Ankara (1993).

32. Vesikari T, Isolauri E, Maki M:Clinical and labo-ratory features of Yersinia, Campylobacter and Salmo-nella infections in children. Clin Pediatr 197: 25 (1985). 33. Putzker M, Sauer H, Sobe D:Plague and other hu-man infections caused by Yersinia species. Clin Lab 47: 453 (2001).

34. Mingrone MG, Fantasia M, Figura N, Guglielmetti P: Characteristics of Yersinia enterocoliti-ca isolated from children with diarrhea in Italy. J Clin Microbiol 25: 1301 (1987).

35. Velasco AC, Mateos ML, Mas G, Pedraza A, Diez M, Gutierrez A:Three-year prospective study of intestinal pathogens in Madrid, Spain. J Clin Microbiol 20: 290 (1984).

36. Ram S, Khurama S, Singh, R,Sharma S, Vadehra DV: Yersinia enterocolitica diarrhoea in North India. Indian J Med Res 86: 9 (1987).

37. Monte-Boada RJ, Perez-Rodriguez JM, Ramirez-Alvarez MM, Dumas Valdieso SC: Yersinia enterocolitica: investigation in 1300 children under 5

ye-ars of age with acute diarrhea. Rev Cubana Med Trop 42: 13 (1990).

38. Carniel E, Butler T, Hossain S, Alam NH, Mazigh D: Infrequent detection of Yersinia enterocoliti-ca in childhood diarrhea in Bangladesh. Am J Trop Med Hyg 35: 370 (1986).

39. Sa¤lam M, Gümrükçü E, Ar›türk S, Ocak ‹: Yer-sinia enterocolitica yönünden bakteriyolojik ve serolojik bir araflt›rma. GATA Bülteni 22: 521 (1980).

40. Candan ‹, Töreci K:‹stanbul'da gastroenteritli ço-cuk olgular›ndan Yersinia enterocolitica izolasyonu ve eriflkinlerde Yersinia antikorlar›n›n saptanmas›. ‹nfeks Derg 3: 1 (1989).

41. Tunguç EY:Bursa yöresinde Yersinia enterocolitica izolasyonu üzerine bir çal›flma. Uzmanl›k Tezi, Uluda¤ Ü. T›p Fak. ‹nfeksiyon Hastal›klar› ve Mikrobiyoloji AD, Bursa (1991).

42. Karaokay YA: Akut bakteriyel gastroenteritlerde Yersinia enterocolitica'n›n önemi. Uzmanl›k tezi, Hacet-tepe Ü. T›p Fak. Mikrobiyoloji AD, Ankara (1992). 43. Eskitürk A:D›flk› Kültürlerinden Al›fl›lmam›fl Pato-jenlerin izolasyonu. Uzmanl›k tezi, Marmara Ü.T›p Fak. Mikrobiyoloji AD, ‹stanbul (1993).

44. Öztürk R, Midilli K, Okyay K, Ero¤lu C, Aygün G, Kenani Y, Çaflkurlu H, Samast›, M: Aeromonas bakterilerinin sürgünlü hastalardaki s›kl›¤›. Klimik Derg 7: 45 (1994).

45. Zarakolu P, Akbafl E, Levent B, Gözalan A: ‹shal-li çocuk hastalardan izole edilen bakteriyel patojenlerin da¤›l›m›. Flora 4: 190 (1999).

46. Akata F, Tu¤rul MM:Edirne ve çevresinde Yersi-nia enterocolitica infeksiyon oran›n›n serolojik olarak be-lirlenmesi. Klimik Derg 6: 20 (1993).

47. Gediko¤lu S, Göral G, Helvac› S, M›st›k R: Yersi-nia enterocolitica ile serolojik bir çal›flma. Mikrobiyol Bült 24: 214 (1990).

48. Akdeniz H, Irmak H, Buzgan T, Seçkinli T, Demiröz AP:Van ve yöresinde Yersinia enterocolitica enfeksiyonunun kültür ve serolojik yöntemlerle araflt›r›l-mas› ve brusellozla ay›r›c› tan›s›ndaki önemi. Türkiye Klinikleri T›p Bilimleri Dergisi 21: 37 (2001).

49. Bissett ML, Powers C, Abbott SL, Janda JM: Epi-demiologic investigations of Yersinia enterocolitica and

(16)

related species: sources, frequency and serogroup distri-bution. J Clin Microbiol 28: 910 (1990).

50. Bottone EJ, Gullans CR, Sierra MF:Disease spect-rum of Yersinia enterocolitica serogroup O:3, the predo-minant cause of human infection in New York City. Contrib Microbiol Immunol 9: 55 (1987).

51. Granfors K, Lahesmaa-Rantala R, Toivanen A: IgM, IgG, and IgA antibodies in Yersinia infection. J In-fec Dis 157: 601 (1988).

52. Larsen JH, Hartzen SH and Parm M: The determi-nation of specific IgA-antibodies to Yersinia enterocoliti-ca and their role in enteric infections and their complienterocoliti-ca- complica-tions. Acta Path Microbiol Scand Sec 93: 331 (1985). 53. Açbay O, Altuntafl Y, Öztürk R, Gündo¤du S, Taflan E, Korugan Ü: Otoimmün tiroid hastal›klar›nda Yersinia enterocolitica antikorlar›n›n görülme s›kl›¤› ve TSH reseptör antikoru ile iliflkisi. Klinik Geliflim 7: 2998 (1994).

54. Granfors K, Lahesmaa-Rantala R, Stahlberg TH, Toivanen A:Comparison of bacteria with and without plasmid-encoded proteins as antigens for measurement of immunoglobulin M, G, and A antibodies to Yersinia en-terocolitica by enzyme-linked immunosorbent assay. J Clin Microbiol 27: 583 (1989).

55. Leirisalo-Repo M, Suoranta H:Ten-year follow-up study of patients with Yersinia arthritis. Arthritis Rheum 31: 533 (1988).

56. Keat A:Reiter's Syndrome and reactive arthritis in perspective. N Eng J Med 309: 1606 (1983).

57. Erdo¤an G, Kamel N, Baflkal N, K›yan M, Cesur V: Türkiye'de otommün tiroid hastal›klar›nda "Yersinia enterocolitica"ya karfl› oluflan antikorlar›n insidans›. Ulusal Endokrinoloji Dergisi 1: 13 (1991).

58. Yarman S, Badur S, Sencer E:Otoimmün tiroid hastal›¤› olanlarda serumda Yersinia enterocolitica an-tikorlar›. ‹.Ü. ‹stanbul T›p Fakültesi Mecmuas› 58: 20 (1995).

59. Maki-Ikola O, Hill JL, Lahesmaa R, Toivanen A, Granfors K: IgG and IgA antibody responses against porins in Yersinia-triggered reactive arthritis. B J Rheumatol 31: 315 (1992).

60. Maki-Ikola O, Pulz M, Heesemann J, Lahesmaa R, Saario R, Toivanen A, Granfors K:Antibody res-ponse against 26 and 46 kilodalton released proteins of Yersinia in Yersinia-triggered reactive arthritis. Ann Rheum Dis 51: 1247 (1992).

61. Maki-Ikola O, Heesemann J, Lahesmaa R, Toivanen A, Granfors K: Combined use of released proteins and lipopolysaccharide in enzyme-linked im-munosorbent assay for serologic screening of Yersinia in-fections. J Infec Dis 163: 409 (1991).

Referanslar

Benzer Belgeler

&#34;Türk İnanış ve Düşünüş Sistemlerinde Meyve&#34; başlıklı çalışmamızda, çeşitli meyve ağaçlarıyla meyveler etrafından oluşturulan inanma ve pratikler,

Kazdağı, günümüzde Sarıkız’a ev sahipliği yapması nedeniyle kutsal olarak kabul edilmesine rağmen buradaki kutsal mekânlarla ilgili inanış ve uygulamalara yakından

İnanç merkezlerine bağlı kültür değerleri Türk kültürünün tarih içindeki görünümünün değişmesine ve gelişmesine paralel olarak bir değişim

Yaşar Kalafat, araştırmalarında aile sosyolojisi, halk tababeti, halk oyunları, halk takvimi ve el sanatları gibi halk inançlarıyla ilgili alanlarda da bilgiler

Her bendin sonunda tekrarlanan bu vasıta beytiyle Ziya Paşa, düşüncesinin gezindiği tehlikeli alanlardan teslimiyet bölge- sine yol alır. Aslında bu dönüş onun

Erdoğan, Z., 1995, Ankara Çubuk Kargın Köyü'nde Doğumla İlgili Adet ve İnanmalar, Türk Halk Kültüründen Derlemeler, Ankara, Kültür Bakanlığı: 1625, Halk

Ülke genelin- de veya bölgesel flekilde genel olarak karfl›lafl›lan deri hasta- l›klar› ile ilgili birçok çal›flma yap›lm›fl olmas›na ra¤men, ül-

Özet: insan sağlığı açısından önem taşıyan Yersinia enterocolitica çevrede ve besin maddelerinde yaygın olarak bulunur.. Bu mikroorganizma nın insanlara