• Sonuç bulunamadı

D Vitamini ve Sağlığımız

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "D Vitamini ve Sağlığımız"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

B eslenm e ve D iyet D ergisi / J. Nııtr. a n d Diet., 24(1): 7-12, 1995

D VİTAMİNİ VE SAĞLIĞIM IZ

Editör'den

Tarihçesi

Vitamin D ile ilgili bilgiler çok eskidir. Deniz bitki ve hayvanlarının güneş ışığıyla teması sonucu D vitamini oluştuğuna ait bilgiler 750 milyonyıl öncesine kadar gitmektedir. İngiltere ve Kuzey Avrupa'da endüstrinin yoğun olduğu kentlerde yaşayan çocuklardaki kemik bozukluklarına 1650 yıllarında dikkat çekilmiştir. Bu bozukluklar raşitizm (rickets) olarak belirlenmiştir. Raşitizm insidansı endüstrinin gelişmesiyle yükselme göstermiştir. Önceleri İngiltere de tanımlandığı için "İngiliz hastalığı" olarak düşünülen raşitzm 20.yy başlarında A m erikan ve Avrupa'da endüstrinin yoğun olduğu kentleride önemli çocuk hastalığı olarak kendini göstermiştir. Güneşin raşitizmi önlediği ilk kez 1922 yılında rapor edilmiştir. Bundan 7 yıl sonra İngiltere'de kent içinde yaşayan çocuklarda raşitizmin kırsal yöreden daha sık görülmesinin temel nedeninin güneşten yararlanam am a olduğu bildirilmiştir. Çocukları bu hastalıktan korumak için sistemli güneşlenm e önerilmiştir. Raşitizmin bir beslenm e yetersizliği hastalığı olduğu görüşü 1827 de akut raşitizmi olan 15-aylık bir çocuğun balık yağı ile tedavi edilm esiyle ağırlık kazanmaya başlam ış, 1918 de deney hayvanlarında raşitizmin oluşturulması ve balık yağıyla tedavi edilmesiyle bilimsel temeller atılmıştır. Daha sonraki çalışmalarla besinlerin

(2)

ultraviyole ışını ile temas ettirilmesiyle antiraşitik etkilerinin arttığı, çocuklarda görülen erken raşitizm belirtilerinin balık yağı ve sistem atik güneşlenm eyle giderilebileceği ortaya konmuştur. Çocukların temel besini olan sütün, önceleri ultraviyole ışınıyla sonraları D vitamini eklenerek zenginleştirilm esiyle Kuzey A merika ve Avrupa Ü lkelerinde raşitizm hastalığı yok edilm iştir.

D eride D vitam ini F otosen tezi

Deri güneşle temas ettiğinde yüksek enerjili ultraviyole B fotonları deri içine nüfuz ederek epiderm isdeki 7-dehidrokolesterol tarafından emilir. So­ nuçta molekülün 9 ile 10 karbonları arasındaki bağ kopar ve öncü kolekalsiferol oluşur. Işmlanma devam ettiğinde izom erizasyon tepkim esiyle kolekalsiferol (vit D 3) oluşur. Böylece ilk anda oluşan öncü k alsiferolü n tüm ü 2 saatlik sürede ancak kolekalsiferole dönüşür ve kılcal kan dam arları yatağında bulunan vitam in D bağlayıcı proteine bağlanarak dolaşım a geçer (1).

Teorik olarak uzun süre güneşle tem asla aşırı D vitam ini oluşm ası ve bunun da toksik etki göstermesi düşünülebilir. Ancak bu konudaki araştırmalar öncü kolekalsiferol oluştuktan sonra bunun izom erizasyoııla D vitam inine dönüştüğü gibi ultraviyole B ışınını emerek inaktife moleküllere de dönüştüğünü gösterm ektedir.Ekvatorda ister 30 dakika, ister 8 saat güneşle tem as edilsin deri altındaki 7 -d e h id ro k o lestero lü n % 15 k ad arı öncü k o le k a lsife ro l oluşturabilmekte çoğunluğu hızlı bir şekilde inaktif molekül ler o lan lumisterol vetacisterole dönüşmektedir. Ayrıca kolekalsiferol ultraviyoleye duyarlıdır. Eğer oluşan kolekalsiferol dolaşım a hem en geçm ezse ışının etkisiyle 5,6- trans kolekalsiferol, supersterol I ve superstrerol IJ ye dönüşmektedir. Böylece güneş ışını deride D vitam ini oluşum unu deneten en önem li faktördür.

D eride bulunan m elam in g ü neş ışın ın a perde işlevi görür. D eride melaminin artması ışınlanma sonucu öncü kolekalsiferolün oluşum elverişliliğini azaltır. Bu, özellikle kuzey ülkelerinde yaşayan siyah bireyler için önemlidir. Bu yörelerde yaşayan siyah bireylerin kan 25-hidroksi vitam in D düzeyleri düşük bu lu nm u ştu r ve bu b ire y le r y e te rsiz liğ e d ah a d u y arlıd ırla r. 7- dehidrokolesterolden öncü kolekalsiferolün oluşum u en yüksek H aziran ve Temmuz aylarındadır. A ğ u stostan sonra 7-d elıid ro k o lestero lü n ü n öncü kolekalsiferole dönüşüm lıızı yavaşlam akta, E kim -K asım aylarında 11.30- 14.30 arasında sadece % 4 lük bir dönüşüm olduğu gösterilm iştir. K asım - Ş ubat arasın d a çıp lak o la ra k g ü n e ş te 5 sa a t d u ru lm a s ıy la d e rid e

(3)

7-hidrokolesterolden öncü kolekalsiferol oluşmamıştır. M art ayından sonra tekrar dönüşüm başlam aktadır (2).

Yaş 20 yılı geçtikten sonra deri kalınlığı yavaş yavaş azalm aya başlar. İleri yaşlarda derinin incelm esi 7-dehidrokolesterol konsentrasyonunun, dolayısıyla kolekalsiferolun oluşumunun azalmasına neden olmaktadır. Yaşlı ve genç bireyler aynı güneş ışınına m aruz bırakıldıklarında 24 saat sonra dolaşım daki vit.D konsantrasyonu gençlerde 30 g/ml iken, yaşlılarda 8 ng/m l bulunm uştur (3).

D eri kanseri ve deri kırışıklığının önlenm esi için günüm üzde güneş lo s y o n la r ı k u lla n ılm a s ı y a y g ın d ır. B u n la rın k u lla n ım ı d e r id e k i 7 dehidrokolesterolden öncü kolekalsiferolüıı oluşumunu engeller.

Ö z e llik le ileri y a şla rd a k ro n ik o la ra k g ü n e şte n k o ru y u cu k rem kullananlarda kanda 25-hidroksi D vit. düzeyi düşük bulunm uştur (4). V ücut yüzeyinin giysilerle kapatılması da deride kolekalsiferolün oluşumunu engeller. K apalı giyinm e alışkanlığı olan kadınların D vitam ini yetersizliğine yatkın oldukları bildirilm iştir (5). Cam ve plastik de ultraviyole B ışınını absorbe ettiğinden ev içinde güneşlenm eyle deri de vitam in D oluşmaz.

D vitam ini besinlerde çok az m iktarlarda bulunur. İnsan ne k adar d en ­ geli beslenirse beslensin D vitamini gereksinm esini besinlerle karşılayam az.

D V ita m in in in m eta b o lizm a sı v e işlevi

Deride oluşan ve besinlerle alınan D vitamini iki aşamalı hidroksilasyonla etkin durum a gelir. Ö nce karaciğerde 25.karbona (O H) grubu eklenerek 25 (O H ) D daha sonra böbreklerde 1.karbona da (O H) eklenerek 1,25 (O H ), D vit oluşur. Böbreklerde oluşan 1,25 (OH)2 D h edef dokular olan ince barsak ve kem iğe taşınır. Bu dokularda 1,25 (OÎ-I), D özel nükleik asit kaynaklı alıcılarla etkileşir. Bu alıcılar; bağırsak, deri böbrek, kemik, pankreas, paratroid, beyin, meme, mide, hipofız, timus, lenfositler kas ve em brionik karaciğerde belirlenm iştir. Ç eşitli kanser hücrelerinde de bu alıcılara rastlanm ıştır. 1,25 (O H ), D bu alıcılarla etkileşerek kalsiyum bağlayan özel bir proteinin sentezi gerçekleşir. Bu proteinin temel işlevi ince bağırsaktan kalsiyum un kana taşınm asını ve kem ik kalsiyum ununun m obilizasyonunu sağlam aktadır. Böylece hücre dışı sıvının kalsiyum ve fosfor konsantrasyonu norm al sınırlar içinde tutulur. Son 25 yıl içinde yapılan araştırm alar bu vitam inin, vitaminden çok hormon etkinliği gösterdiğini işaretlemektedir.

(4)

Kem ik ve bağırsak dışında 1,25 (O H ), D nın işlevi henüz yeterin ce açıklanam am ıştır. Deneysel çalışm alarda beyinin belirli bölüm ünde, 1,25 (OH), D nin kalsiyum bağlayan proteinin(C aB P ) aktivitesini uyardığı, aktive olm uş lenfositlerden interleukin 2 ü retim in i en g eley erek aktive olm uş m onositlerden interleukin 1 in oluşum unu hızlandırdığı, paratroid horm on (PTH ) sentezini engellediği, trotropinin salim ini hızlandırdığı gözlenm iştir. Tüm ör hücresi 1,25 (O H ), D ile tem as ettirildiğind e çoğalm a önlenm iştir. Önceleri bazı kanserlerin tedavisinde 1,25 (O H ), D nin kullanılabileceği ileri sürülm esine karşın, yüksek doz toksik etki gösterdiğinden ve 1,25 (O H ), D direnç oluştuğundan uygulam adan başarı elde edilem em iştir. Aynı şekilde 1,25 (O H ), D nin deri hücrelerinde de fıb ro b lastların çoğalm asını önlediği bildirilm iştir (6). 1,25 (O H ), D epiderm al bozukluğuyla belirlenen psoriasits (sedef) hastalığının tedavisinde de yarar sağlam aktadır. Bu hastalığın % 1-3 sıklıkta görüldüğü ve dünyada 50 milyon insanı etkilediği bildirilmiştir. Hastalığın temel belirtisi epidermisin hızlı çoğalmasıdır. Hastalığın tedavisi için ultraviyole B, A ışınları, retinoidler ve diğer bazı ilaçlar kullanılm ıştır. A ncak hepsinin yan etkilerinden dolayı iyi bir başarı sağlanamam ıştır. 1,25 (O H ), D nin tüm ör

hücresinin çoğalm asını önleyici etkisinden dolayı bu hastalığın tedavisinde kullanılmış ve olumlu sonuç elde edilmiştir. S edef hastalığı olan bireylere 30 cm2 lezyon için 0.3 mikrogram 1,2 (O H ,) D içeren 0.19 vazelin uygulanmıştır. Tedavi yapılmayan bölümle karşılaştırıldığında 2 haftalık uygulamayla lezyonda önem li iyileşm e gözlenm iştir. A ltı h aftalık u ygulam ayla deri tam am en iyileşmiştir. Dolaşımdaki 1.25 (O H ), D konsantrasyonunda önem li değişm e gözlenmemiştir. Bunun üzerine vazelindeki 1.25 (OI I), D 5 kat arttırılm ıştır. Bununla yapılan uygulam ada hastalığın % 97 ye yakını tüm üyle iyileşm iş herhangi bir yan etki gözlenm em iştir (6).

Bedenlerinin % 10 u psoriasisden etkilenen 84 hastaya yatm a zam anı 0.5 mikrogram 1.25 (O H ), D ağızdan verilerek 24 saat içinde 800 mg dan daha çok kalsiyumu almamaları önerilm iştir. H er 2 haftada bir 1,25 (O H ), D dozu 0.5 m ikrogram arttırılm ıştır. Bu uygulam aya, serum ve 24 saat idrar kalsiyum konsantrasyonu değişm ediği sürece devam edilm iştir. Sonuçta hastaların % 26.5 i tüm üyle iyileşm iş, % 36.2 si orta derecede iyileşm iş, % 23.3 ünde h afif iyileşme görülm üştür. H astaların % 12 sinde bir iyileşm e gözlenm em iştir. U ygulam a sırasın d a serum kalsiyum unda % 3.6, idrar kalsiyumunda % 54 artış olmuştur. A ncak 3 yıllık izlem sonucunda herhangi bir böbrek taşı oluşumu gözlenm em iştir (7). Psoriasisli hastaların bazılarında artirit gözlendiği, bunun da 2 m ikrogram 1,25 (O H ), D ile iyileştirildiği bildirilmiştir.

(5)

Sonuç

V itamin D :skeletin sağlıklı gelişimi için elzemdir. Aynı şekilde gelişen kemiklerin sağlığının sürdürülmesi için de büyük önem taşır. Ülkemizde vita­ min D yetersizliğine bağlı raşitizm önemli çocuk sağlığı sonullarından biridir. Sütün D vitaminiyle zenginleştirilmesi sonucu raşitizm gelişmiş ülkelerde sorun olm aktan çıkm ıştır. Buna karşın yaşlılarda vitam in D yetersizliğine sık rastlanmaktadır. Bunun temel nedeni yaşlıların eve bağımlı olmaları yüzünden güneşten yeterince yararlanamamalarıdır. H albuki bu ülkelerde süt vitam in D ile z e n g in le ş tirilm iş tir. Ü lk em izd e v ita m in D s a d e c e m a rg a rin e eklenmektedir. Ancak günlük alınabilecek margarin miktarı gözönüne alınırsa diyetle vitamin D gereksinmesinin karşılanması olanaksızdır. Yaşlılarda vita­ min D yetersizliği osteom alasi ve osteoporoz riskini arttırm aktadır. G erek çocuklardaki raşitizm gerekse yetişkinlik ve yaşlılıktaki osteom alasi ve osteoporozu önlem ek için her bireyin günlük 10 m ikrogram (400 ünite) D vitamini sağlaması gerekir. Bunun en iyi yolu derinin sürekli ve düzenli güneşle temasıdır. Kışın öğle vakti, yazın sabah ve ikindi zam anlarında hergün el, ayak, kol, bacak ve yüzün güneşlendirilm esi gereksinm eyi karşılayabilir. Yaşlılarda deride vitamin D nin oluşum elverişliliği de azaldığı göz önüne alınarak günlük 15 mikrogram D vitamini alımı önerilmiştir. Bunun bir kısmı normal besinler ve güneşle, bir kısmı da günlük alınacak 2-3 g balık yağıyla sağlanabilir. D vitamini metaboliti olan 1,25 (O H ), D psoriasis gibi deri hastalığının tedavisinde ve bazı tümör hücrelerinin çoğalmasını önlemede de kullanıla bi lmekted ir.

Prof.Br.A yşe BA YSA L

K A Y N A K L A R

1- Holick, MF., Maclaughlin, JA, Clark MB, et al. Photosynthesis o f previtam in D, in human skin and the physiologic conseguences. Science 210: 203, 1980. 2- Webb A.R., Kline L, Holick MF. Influence o f season and latitude on the cutane­

ous synthesis o f vitamin D 3: exposure to winter sunlight in B oston and Edm on­ ton will not prom ote vitamin D3 sythesis in hum an skin. Journal o f C linical Endocrinclogy Metabolism 67: 373,1988.

3- Holick MF, Matsuoko LY, Worstman, J. Age, vitamin D and solar ultraviolet. Lancet 1104:5,1989.

(6)

Editör'den

4- Matsuoka LY, İde L, Worstman J, et al. Sunscreen suppress cutoneous vitam in D synthesis. Journal o f Clinical Erdocrinology M etabolism 64:1165, 1987.

5- Sedrani SH; Al-Arabi KM, Abanm y A, et al: Frequency o f vitam in D -defı-ciency rickets in Riyad. King Saud U niversity Press 281: 5, 1990.

6- Active vitamin D compounds and anaglogues: A new, therapeutic era for der­ m atology in the 21 st Centuiy. Mayo Clinic Proc. 68: 925, 1993.

7- Holick MF, Me Collum Award Lecture, 1994: Vitamin D-new horizons for the 21 st Century. American J.Clinical Nutrition 60:619,1994.

Referanslar

Benzer Belgeler

Her ne kadar güneş ışığına az maruz kalan bireyler, yaşlılar ve D vitamini takviyesi almayanlar D vitamini eksikliği açısından en fazla risk altında olsa da..

As for the scope of the consultant, the expert’s responsibility is based on any behavior that deviates from the usual behavior or the desired result from

Bu teorinin nonantikomutatif ve aynı zamanda nonkomutatif uzayda tanımlanmı¸s alanlar yerine, hesap yapması daha kolay olan komutatif alanlarla ¸calı¸sılabilmesi i¸cin gerekli

Tamirci: “Çekiçle vurmaya bir milyon lira alıyorum zaten.” demiş, “Yirmi dokuz milyonu, nereye vuracağımı bildiğim için istedim.” (Aşağıdaki 4 soruyu

etrafındaki dolanma yönü aynıdır. C) Ay, Dünya ile birlikte Güneş’in etrafında dolanma hareketi yapar. D) Ay ve Dünya, Güneş etrafındaki hareketlerini 27,3 günde

Bu çalışmanın amacı, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Merkez Laboratuvarı, Mikrobiyoloji Bölümü’ne viral etkenlerin PZR yöntemi ile araştırılması

Babürlüler döneminde Agra ve Delhi şehirleri ise her zaman önemini koruyan başkentlerdir. Devletin başkenti, Agra’dan taşınsa da Agra şehri önemini daima

Yapılan korelasyon analizi sonuçlarına göre; aile işletmesi olarak faaliyet göstermeyen konaklama işletmelerinde nepotizm ile örgütsel adalet algısı arasında negatif