• Sonuç bulunamadı

Eşya ve kalp

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eşya ve kalp"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MİLLİYET

2 EYLÜL 1993 PERŞEMİ

A h m et OKTAY

EŞYA VE KALP

M

ELİH Cevdet Anday anılarını içeren kitabına A- kan Zaman, Duran Zaman adını vermiştir. Ger­

çekten de akan nedir, duran nedir ömrümüzde? Kuşkusuz fiziksel anlamda ihtiyarlıyor, güçten düşüyor, gözle görülür ölçüde ufalıyor insan. Yaşam, aslında öle­

rek geçiriliyor. Ama bellek, kimi yerde bedenin tersine;

bir canlanma güçlenme gösteriyor yaşlanıldıkça. Unu­ tuldu sanılan yığınla ıvır zıvır, daha bir iki dakika önce ya­ şanılmış gibi, olanca canlılıkları, tazelikleri içinde anım­ sanıyor. Apartman bloklarının önünden geçerken bir za­ manki eski bahçelerin gül, hanımeli, leylak kokularını bi­ le duyuyormuş gibi oluyor kişi.

Hayır, nostaljik bir yazı yazmak niyetinde değilim. Tam tersine, gündelik bir prtaiğe değineceğim: teşbih çekmeye. Benim bu türden alışkanlıklarım oimadı hiç. Gençliğimde, Yılmaz Gruda, nargileye alışmış, beni de bir iki kez gediklisi olduğu kahveye götürmüştü ama, ben “tömbeki keyfine" alışamamıştım. İstanbul’da iyi nargile keyfinin yapıldığ çok az kahvehane kalmıştır her­ halde. Tiryakinin özel “marpucu”, hatta özel nargilesi o- lurdu. Ama, bilemiyorum, meraklısı, bir zamanların, Sa- miha Ayverdi’nin betimlemesiyle “burma sütunlu, yaldız­ lı ve oyma tavanlı, havuzlu fıskiyeli, peykeleri Acem ha­ lıları, yastıkları Lahur şallarıyla döşeli kahvelerinde” içi­ len nargilelerin tadını buluyor mudur hala? Günümüzün kahvehanelerinin hiçbir “mahremiyeti”, hiçbir özelliği kalmadı ki artık. Televizyon ve FM radyolar onları da e- le geçirm iş durumda. Görüntü ve ses bombardımanı altında “kumar” oynanan, uzamlara dönüştü hepsi. Stadyum görüntüsü.

Genç kuşaklar arasında şimdilerde bir teşbih mera­ kı oluşmuşa benziyor. Ama bunların niye teşbih çektik­ lerini anlamak çok zor. Teşbihle bitikte, gitgide rayından çıkan yaşamın, bozulan insan ilişkilerinin, tek ilke haline gelen kapkaçlığın ardından “ya sabır” mı çekiyorlar diye düşünüyorum ama pek de bu türden kaygıları olabilecek kişilere benzemiyorlar.

Elbet, beş vakit namazında, niyazında, zamanı gel­ diğinde orucunda gençler de var teşbih kullananlar ara­ sında. Onların bu pratiğini anlamak sorun değil. Zfkr ve

duanın yan gereci onların elinde teşbih. Ama dinle, na­

maz niyazla, duayla ilgisi olmayan gençlerin, şak şak teşbih çekmeleri neye karşılık oluyor acaba? Belki de, bir boş zaman pratiği bu da. Konuşurken de kendi ken- dineyken de düşünme sürecini hızlandırıyordur belki. Teşbih, bir zamanlar, estetik bir nesne olarak görülmüş­ tü elbet. Bir sanattı tesbihçilik. Fabrikasyon karşısında gerileyen, yürürlükten kalkan bir sanat. Manifaktür çağı­ nın ince işçiliği, bir zevkin ürünü olan ustalığı kalmadı ar­ tık. Günümüzde teşbih çeken gençlik, bu işi sinemada kabak çekirdeği, fıstık yermiş gibi yapıyor. Bu gençler­ den ya da orta yaşlılardan hangisi, kırılan ya da kaybo­ lan bir teşbihinin ardından Adbdülhak Şinası Hisar gibi düşünebilir artık; şunları yazıyor annesinin, büyükbaba­ sının ve büyükannesinin necef, kehribar, mercan teşbih­ lerini anımsarken: “Şimdi onları tutan eller toprağa karış­ tı. Hatta o necefler dağılmış, kehrübalar yanmış ve mer­ canlar parçalanmıştır. Fakat hala daha onları birer birer şekilleriyle, kokularıyla, ellerime yayılmış vücutlarıyla o kadar canlı duyuyorum ki, kalbime baksanız onların göl- 'gesini orada görürsünüz sanıyorum”.

Bir zamanlar, daha 1 5 - 2 0 yıl önce bile, eşyalar, bir kalbe de gönderme yaparlardı. Kendilerini sahiplenen, bir masanın, bir kitaplığın üstüne yerleştiren, tozlarını a- lan, parlatan bir insan kalbine. Ama “Süper FM”in spike­ ri Kadir gibi konuşursam masal anlatmanın zamanı çok­ tan geçti “canlarım” . “Ar yılı” olmadığı gibi “kalp y ılr da değil artık.__________ ______ ______

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

hizmetçi odası, helâ, v e banyolar binanın derinliği içinde açı- lan aydınlıklara nazır yerlerde tertip edilmiştir.. Sokak cephesi üzerinde iki yatak odası ve yanında banyo

Bu binaların plân taksimatını basma kalıp hale getiren bizde arsa ifrazı ve yapı sahip- lerinin münferit ve mütevazı bütçesidir.. Şehrin çehresine keyfi, ufak ve

Geçiş ülkeleri içerisinde eski Sovyetler Birliği ülkelerinde en az eğitimli grubun, orta ve en üst eğitimli gruba göre vergi kaçırmaya daha fazla karşı çıktığı, buna

Cumhuriyetin onuncu yıldönümünde “ Türkiye’nin Kalbi Ankara” belgeselini sipariş ettiğimiz yönetmen Sergey Yutkeviç, Lenin rolündeki aktörü, makyajı için

Araflt›rmaya anti- biyotik kulland›¤› tespit edilen ‹ç Hastal›klar› Servisi’nden 17, ‹nfeksiyon Hastal›klar› Servisi’nden 14, Gö¤üs Hastal›klar›

Y a n caddede müstakil antreli bir temsil, sinema veya konser salonu olmıya elverişli, aza- mî 150 kişilik bir salon yapılmıştır.. yükseklikten sonra bir

Dar cephede methalin üstünden, yukarıya kadar devam eden şakulî şeritlerle m ü - devver kısımları dolaşıp bunlara saplanan kat ve pencere silmeleri güzel bir armoni teşkil

[r]